Kendinizi bir dörtlükle ifade edebilir misiniz? sizce ne demek, Kendinizi bir dörtlükle ifade edebilir misiniz? size neyi çağrıştırıyor?
Kendinizi bir dörtlükle ifade edebilir misiniz? terimi Aslı Birer tarafından tarihinde eklendi
Kendinizi bir dörtlükle ifade edebilir misiniz? terimi Aslı Birer tarafından tarihinde eklendi
Aşk’ı; güle,
sevgiyi; gülen göze,
güzelliği; güzel yüze gömdük.
GÖNÜL kırıldı
Suç hep mevsimlere kaldı…
Aslı Birer
Niyetinin saflığını yakalamış insan için 'başarısızlık' yoktur; sadece öğrenme yolculuğu vardır. Bu öğrenme yolculuğunun tadına doyum olmaz.
Doğan Cüceloğlu
Evet, yaşanmamış yaşamlar dünyadaki bütün savaşların ve kötülüklerin temelidir.
Erich Fromm
?si=K-2IeGIY43cl5pTn
Canlılar yaşam döngüsü içinde hayat bulur ve toprağa geri döner. Bazı yaşamlar da döngüsünü fiziksel olarak tamamlar ve hayatta kalmaya ruhuyla devam eder.
İşte onlardan biridir bana göre değerli hocam Doğan Cüceloğlu
Işıklara doğ yeniden.
Siyaset benim düşünceme göre bir ülkenin yararına olacak kararların hükümet tarafından uygulanan bilim dalıdır. Ve siyasetçiler de ülkeye faydalı olacak bilinçli ve liyakatli kişiler seçilir. Amaç ülke çıkarlarını ve sınırlarını ve refah seviyesini korumak ve yükseltmektir. Sosyal bilimler ya da şöyle söyleyebilirim iktisadi bilimlere hakim olması da mecburidir. Şayet bunları idare edemiyorlarsa da yönetim değiştirilir. Demokrasi ise burada işlemeye başlar. Bu yüzdendir devlet yönetiminde süreler koyulması. Çünkü ülkenin çıkarları her şeyden daha mühimdir. Durum böyle iken kötüye bir gidişat varsa ve ülkede hala siyasi aktörler değişmiyorsa burada önemli bir problem var demektir. Hiçbir halk gelinen bugünkü duruma sessiz kalmaz. Amaç ülke yönetiminin çarklarını doğru çevirmek ise! Dönmeyen çark’a müdahale şarttır. Yapılamıyorsa orada halkın seçim iradesinden daha farklı bir güç var demektir. Bu nasıl bir tezattır ki! Her yönden her birimden çöküş nidaları yükseliyorken yine de aynı aktörlere göz yumulur. Seçim demokratik bir haktır ve siyasi aktörlerin değişmesi de dünyanın sonunu getirmez. Aslında demokrasinin işlemesi için bu aktörlerin değişmesi gerekir ki, kendi içlerinde hatalarını da görüp tamir etsinler. Bu haklar 5 yılda bir ya da kademelere göre değişen zamanlar tamamlandığında daha da gelişmiş olarak dönmek ihtimalini de gözardı etmeyelim. Ortada çok mantıksız bir durum var.
Sayfama şiir yazmak istemiyorum artık. Sitede Zübük dolu, gerçekten iğreniyorum. Ya madem o kadar akıllısınız kendiniz üretin hazır işlenmiş mamülü herkes satar!
Sevgililer günü kutlu olsun, sol yanında hissedenlere…
Gerçek sevgi mi? Yokluğunda gülümsemekmiş kimsecikler görmeden…
Aslı Birer
Bu defa günün şiiri değil dünün şiiri olmuş.
:)))
Bir makam yarat bana içinde bir ben çalayım.
Aslı Birer
10.02.2024 - 13:51
Hırsızlığın en büyüğü; eşlerin birbirinden ve çocuklarından çaldıklarıdır.
Aslı Birer
Selamlarımla belirlemiş olduğum; eşlerin birbirlerinden çaldıkları şeyler hakkındaki konuya girizgâh yapayım birkaç sitemle.
10.02.2024 de paylaştığım söz için her zamanki gibi ne bir soru ne de bir fikir gelmiş.
Şunu söylemek isterim ki okumak bilgi paylaşmak aslında kişinin kendini ifade etmesi suretiyle mutlu etmesidir.
Neyse buradan mesajımı vererek asıl konuya geçelim.
Günlerimiz geçerken ömrümüzden geçtiğini düşünerek bunu depresif etkilerle içselleştirmek yerine gelecek olan ve hatta bekli de sadece yaşadığımız günün elimizdeki hazinemiz olduğunu düşünerek başımıza iliştireceğimiz hediye olduğunu bilerek o günü verimli hale getirmek yine kişinin kendi elinde olduğunu düşünmekte fayda vardır.ve her ne hikmetse elimizdekilerin kıymetini onları kaybedince anlarız.
"İnsan ulaşamadığı her şeyin “delisi”, ulaştığı her şeyin “nankörü”dür."
Pablo Neruda
Mesela erkeklerin( eş) yaptığı en büyük hata eşleri ve çocuklarından esirgediği zamanlardır.
Kırsal kesimin kahvehaneleri dolar taşar.
Sabah gidip akşam dönenlere bile tanıklık ettim.( bizzat eşlerinden)
Daha elit çevrelerde ise kahvehaneler daha şık daha fonksiyonel mekanlarda çeşitli eğlence ve oyunlarla yer değiştirir sadece.
O saatlerde eşler ( kadın) kırsal bölgelerde komşu ziyaretleri, günler, ya da evde geçirilen boş vakitlerle geçerken… elit kesimde de aynı erkek eşlerdeki gibi günler boşuna geçip gider. Bu arada ebeveynlerin bu tutumlarını çocuklar çok güzel değerlendirir. Akıllarına ne geliyorsa artık(!)
Oysaki, evlilik dediğimiz müessese üzerinde ciddiyetle durulması gereken ve onu yaratıcı zekamızla beslemeyi ve eşlerin de birbirlerine karşı sorumlulukları olduğunun bilinciyle korumalıyız. Aile en küçük ve en önemli guruplardandır. Her şeyin çekirdekten şekillendiğini düşünürsek sosyal düzenin kalitesini en küçük ve en önemli birimi olan aile belirler.
Bir ailede baba; işten kalan zamanında çocuğunu müzik derslerine götürür ya da onunla oyunlar oynar. Anne kapıda karşılar. Güzel yemeklerle gülen yüzle onlarla ilgilenir. Sadece karınlarını değil ruhlarını da doyurur.
Diğer ailede ise durum ilk başta anlattığım gibidir. Ve aile gitgide birbirlerine yabancılaşır artık o evde birkaç yabancı kişi yaşıyordur. Ve bu dünyada insanların en çok yara aldığı ve psikolojilerini temelden sarsacak en önemli sebeplerden biridir. Her iki aile örneğinde yetişen çocukların aynı olmayacağını bilmek için konunun uzmanı olmak da gerekmiyor! Ama yarattığı etkileri için maalesef bir uzman desteğine ihtiyacımız olacaktır.
Şimdi gelelim yaptıkları hırsızlığa evet dünya yüzünde yapılan en kötü hırsızlık aile fertlerinin birbirlerinden esirgeyerek çaldıkları zamanlardır.
Oysa aile birliği bütün öncelikleri hakeden ve önce ailem diyeceğimiz birincil sıralamamız olmalı. Ve sonra aradığımız gözlerin, saçların, boyun posun, merhametin ve her şeyden önemlisi de sevginin meğer kendi eşimizmiş olduğunu ne yazık ki! Bu hırsızlığın cezası olarak. Vicdan hapishanesinde kendimizle kritik yapmak olur. Kayıp çok büyüktür çünkü hayat tek kullanımlık bir armağandır insana.
Der, ve çok uzatmadan eğer çok önemli sorunlar yoksa bugün kendimizi samimi ve dürüstçe öz eleştiriye tabii tutalım. Belki de vasıfların en üstünü kişinin kendi hatasını görüp düzeltmesidir. Halbuki haklı olmak için bir dolu bahane üretilebilirken. :)
Saygı ve sevgilerimle okuyan kişi…
Yazan, Aslı Birer
Seninle cebelleşeceğim diye bütün güzel huylarım değişti… (Kış Uykusu)
Bulanık sularda yüzmeye çalışmakla
(bazen imkansızdır) dupduru bir denizde yüzmenin hazzı aynı olmadığı gibidir; bulanık zihinle, duru zihin arasındaki fark ve faaliyetleri.
Aslı Birer
Yol üstünde bir çalıyım
Gelen taşlar, giden taşlar.
Yalnız HAK'KA sevdalıyım,
Böyle bilsin kurtlar, kuşlar...
Ahmet KARAASLAN (Dedemkorkut38)
Hırsızlığın en büyüğü; eşlerin birbirinden ve çocuklarından çaldıklarıdır.
Aslı Birer
Çok severim, nasıl da tanımış o güzel yüreğin, yüreğimi:)
Teşekkür ederim.
Gününüz ve gönlünüz aydın olsun.
Sayfa sahibi ve okurlarına özel..
?si=_uQALuc75SQ1LVO-
Ne tesadüf değil mi? Etrafı sıcak savaşlarla ele geçirilirken, ülkede halkın büyük çoğunluğunu din Üzerinden baskılayıp demokrasinin ve milli değerlerinin yok edilerek soğuk savaş tekniğiyle aynı anda zayıf düşürülmesi..?
Telvenin ikinci haliydik ikimiz, eşsiz muhabbet, falımızda çıkan, ömürlük hasret…
?si=9_Z_UrwKwFPc8W9y
Hırslar o kadar büyüyor ki! Bir can, kader süsüyle, bile isteye ölüme terk edilebiliyor imiş.
Tarih bunu da kara kaplı defterine not et!!
Allah’tan bu gece için dileğim, bir gün yüreklerdeki bütün çirkefliklerin yüze vurması.
Hayırlı kandiller.
Amin.
Kül oldu ama için için yanıyor altında kor… ne alemi vardı bu kadar derin uykunun şimdi. Oysa vakit daha ikindiyken…
Aslı Birer
…ve, “hak” öyle bir şey ki! Gözünüzü yumup dilinizi bağlasanız, kılçık gibi boğazınıza takılır. Yutamazsınız.
Aslı Birer
Hayatın sırrı güneş kadar büyük ve sıcak yürek kadar küçük bir şey olmalı.
Aslı Birer
Öyle bir geçmedi ki vakit,
Saniyeler gün, gün ise yıl gibi
Yokluğunda, varlığın için verdiğim mücadele
İşte o en kötü zaman da en çetin imtihan gibi..
Yıldırım T
Günaydın Tubacığım ben de çok istedim ama düşmedi.
Soyun bildiğin tüm hüzünleri!
Çırılçıplak huzur bürünsün ruhuna çocuk!
Ölüme kanat açmış naçiz bedenin, maviyi delsin bugün!
Aslı Birer
Bugün gündem ne acı…
?si=PzT5K6EG0MV4uJyk
Günaydın sevgili Atakızı
Yazını bekledim fakat sayfaya düşmedi.
Önemli değil güzel şeyler yazdığından eminim.
Sağol teşekkür ederim.
https://images.app.goo.gl/WttHjxw7fkPshB7UA
- Bahs edilen mevzunun term(kavram) karşılığı skala'lama(birim'leme). Şayet kainatın yedi gökten mevcut olduğunu var sayarsak. Yani yedi sonrasını yedi üstünü sonsuz sayarsak. Dünyanında altı evrede yaratılışını yedi gök ile kıyaslarsak geriye bir evre kalıyor ve geriye kalan bir evrede ise bilmem kaçı hayatın var oluş sürecine tekabül etmekte.
- (Skala'lamaya, birim'lemeye) El misal: Dünya güneş arası 150 milyon kilometre ve ışığın güneşten dünyaya ulaşması takriben 8 dakika 19 saniye yani 1 güneş ışığı dakikası 8,19 dakikada ışığın kat ettiği takriben 150 milyon kilometre mesafeye tekabül ediyor.
1 güneş ışığı saniyesini 8,19÷60 olarak varsayarsak 1,365 güneş ışığı saniyesine yani 150 milyon÷60 takriben 2,5 milyon kilometreye tekabül ediyor.
Buda izafen demek oluyorki 1 güneş ışığı saniyesinde ışığın kat ettiği mesafe takriben 2,5 milyon kilometre.
1 güneş ışığı dakikasında ise ışığın kat ettiği mesafe takriben 150 milyon kilometre.
1 güneş ışığı saatinde ise ışığın kat ettiği mesafe takriben 9 milyar kilometreye tekabül etmekte.
1 güneş ışığı gününde ise ışığın kat ettiği mesafe takriben 216 milyar kilometreye tekabül etmekte.
1 güneş ışığı haftasında ise ışığın kat ettiği mesafe takriben 1trilyon 512 milyar kilometreye tekabül etmekte.
1 güneş ışığı ayında ise ışığın kat ettiği mesafe takriben 45 trilyon 360 milyar kilometreye tekabül etmekte.
1 güneş ışığı yılında ise ışığın kat ettiği mesafe takriben 544 trilyon 320 milyar kilometreye tekabül etmekte.
1 güneş ışığı asrında ise 544320000000000×100=5,44320000E+16 kilometreye takabül etmekte.
1 güneş ışığı milenyumundan bahsi mevzuya gerekmi vardı, mesela...
Hayat Dünya. Yara. Güneş Saat.
05.02.2024 - 11:58
Tubacığım aslında durum tam olarak öyle değil. Güzellikler de yaşanması için, insanlar ve diğer canlılara yaratılmış. Anlatılmak istenen de insan daima ayık olmalı dünyanın karanlık yüzünü de görmek, farkında olmaktır. Ki, tedbirimizi de aynı zamanda alalım. Gündüzün güneşinden faydalanırken, gecenin karanlığına ay ışığının yetmediği yerde mum hazırlamayı da bileceğiz. Yani her şeyi bilinçli olarak yaparsak yaşamda dengeyi kurabiliriz. Aksi halde halının altına süpürülen bütün pislikler zamanı geldiğinde halının üzerine çıkma olasılığı %100 dür. Tabii bana göre. :)
”Çiçeklerin narin güzelliği, gün batımının lezzetli kederi, gökyüzünde usulca kayan ak bulutlar, denizlerin menevişli kıpırtısı, toprağı yemyeşil bir buğu gibi kaplayan ağaçların sevinç veren görüntüsü yüreğinizi yumuşatmasın, onlar deprem, volkan fırtına, sel gibi büyük felaketleri gizlemek için yaratılmıştır.” (Ahmet Ümit)
Teşekkür ederim canım.
Kalemin kavi olsun.
Kıssadan hisse bir video
?si=Idtjqi0a7e-8VWcr