Kendinizi bir dörtlükle ifade edebilir misiniz? sizce ne demek, Kendinizi bir dörtlükle ifade edebilir misiniz? size neyi çağrıştırıyor?
Kendinizi bir dörtlükle ifade edebilir misiniz? terimi Aslı Birer tarafından tarihinde eklendi
Kendinizi bir dörtlükle ifade edebilir misiniz? terimi Aslı Birer tarafından tarihinde eklendi
Toplumsal özgürlük ise üretim alanlarını en iyi şekilde organize ederek mümkün olur.
Tabi kolay değildir ilerlemek o yollarda. Farklılığa tahammüldür çünkü özgürlük. O bilindik mahalleyi, zamanın büyük kısmının geçtiği yeri terk etmek, karşı mahalleye geçebilmeyi göze almaktır. Taşlanma ihtimalini göze almak, hatta taşlanmaya razı olmaktır. Özgürlük belirsizliğin içine dalmaktır. Darbelerin getirdiği acılarla büyümek...
Buraya bir aforizma yerleştirmek istiyorum.
Issız sokakların keşfi bohem bir beynin eseridir.
Çünkü gerçek eşsiz inşa, yalnızlık ve özgürlükle mümkün olur.
Aslı Birer
Merhaba Engin, sizin tarif ettiğiniz bir çok anlam boşluğu, varoluşçuların “absürde” dediği şeyin ta kendisidir. Mitler çöktü, Tanrı sustu, ama sorular susmadı. Bu noktada insanın önünde iki yol vardır: Ya eski masallara geri sığınmak, ya da hiçliğin soğuk havasında kendi anlamını inşa etmek. Varoluşçu cevap şudur: Hayatın anlamı verilmez, yaratılır. Ve bu yaratma, sürekli bir eylemdir; yaşamın tamamı bu eylemden ibarettir.
2. Stoacı Perspektif (Marcus Aurelius, Epiktetos çizgisi)
Sizin sorumluluk ve özdisiplin vurgunuz, Stoacıların kalbine giden doğrudan bir yol. Onlar derdi ki: “Evreni yönetemezsin, ama zihnini yönetebilirsin.” Mitler çökse de doğa hâlâ aynı; acı, ölüm ve belirsizlik yine orada. Stoacı yanıt şudur: Dışarıdaki kaosun seni yutmasına izin verme. Erdem, akıl ve ölçülülükle yaşarsan, anlam zaten içinden filizlenir.
Hayvan–insan farkına gelince: “Hayvanlarda buna gerek yoktur” kısmı doğru ama, bazı türlerde ritüel ve yas davranışları gözlendiği için, “gerek yoktur” yerine “sınırlı ölçüde vardır” demek daha biyolojik olarak hassas olurdu.
Düşünce zinciriniz mantıklı ilerliyor; insandaki anlam ihtiyacının evrimsel ve kültürel temellerine değinmişsinİz.
Selam Ata kızı. Evet insan diğer canlılardan farklı olarak kendine tutunacak zihinsel bir dal, bir dayanak arar. Bu onu hem motive eder hem grubun diğer fertlerine bağlar hem de yaşamı daha yaşanılır kılar. Hayvanlarda buna gerek yoktur çünkü hayvan sadece hayatta kalma ve çoğalma dürtüleri ile hareket eder. İnsan için bu ikisi yetersiz kalmıştır çünkü zihin sayısız sorular sorar.Tatmin olmak ister insan zihnen. Mitolojiler başlangıçta bu ihtiyacı karşılamıştır. Acımasız doğa karşısında insan kendi zayıflığını birtakım anlatılar geliştirerek aşmaya çalışmış, hem de bu şekilde önünü görerek yürüyebileceği bir yol inşa etmiştir. Son üç asırdır bilimin ve nesnelliğin zaferi ile eski anlatılar çökmüştür. Bireyselleşme ön plana çıkmış ve bu da insanın anlam krizlerini derinleştirmiştir. Bu krizleri aşmak, yere sağlam basmak için insanın kendi hayatının sorumluluğunu sırtlanması, özdisiplin ve farkındalık geliştirerek yola devam etmesi gerekir. Bu arada bana Engin diyebilirsin. Saygılar. İyi günler.
Selam,
Bu yolculukta insanın asıl aradığı
şeyler arasındaki bağı ve yönü kurmak isteği olabilir mi? “Ancak bu, evrenin ona bir bağ sunacağı anlamına gelmez.”Dolayısıyla en güçlü insan, bir anlam yaratamasa bile yaşamaya devam edebilen olabilir mi? Camus’nün absürd kavramı da bu düşünceden doğmuştur. “ kendi hayatının kurucu öznesi olmak. ( eğer bu platformda felsefi konuları irdeleyeceksek öncelikle size hitap edeceğim bir isminiz var elbette değil mi? Size “ kapı duvar” dememi istemeyeceğinizi düşünüyorum.
Kar yağarken don
Yağmur yağarken su
Öyle yanıyorum ki yanardağlar dolusu
Hepsi
Çamurumdan bir ben yap diye
Bu kıyamet niye ?
Beni bambaşka formlarda görüyorsun, evet...
Bambaşka hal, bambaşka vaziyet, bambaşka keyfiyet...
Dört büklüm
Acılar içinde
Tanımsız
Belirsiz
Ağır
Sessiz
Anla işte
Ben bir hiçim sensiz...
Sayın Ata kızı, insan yapısı ya da beyin gelişiminin geldiği nokta gereği anlam arar durur lakin hayatın sunabileceği bir anlam ya da anlamlar seti yoktur. Hayatın bize bu şekilde bir vaadi ya da borcu da yoktur. Bu yüzden insan, varoluşçuların dediği gibi kendi hayatının kurucu öznesi olmalıdır. Yaşamı sürdürmenin başka yolu yoktur. Hayatın oluşturduğu o içsel boşlukların asla ortadan kaybolmayacağını fark etmek ve bu farkındalığa rağmen yürümek bir güç gösterisidir. Tıpkı Sisifos'un o kayayı ısrarla dağın tepesine çıkarmaya çalışması gibi. Kayanın, dağın diğer tarafından aşağı yuvarlanacağını bile bile devam etmenin de bir güzelliği var.
Bugüne bir soru bırakıyorum;
Hayatın anlamı olduğunu düşünüyor musun?
Evet gerçekten bir anlamı var mı? Yoksa… varsa nasıl ve neden?
?si=Z-Mj2hMePRah7Z97
Aleviyim Ben...
Aşkıyla tutuştum gül cemalinin
Muhammed sevenin kemaliyim ben.
Hasan Hüseyin’in, İmam Ali’nin
Piştiği ocağın aleviyim ben!..
Şairin nedameti, Zühre’nin ulaşılmazlığındaki şiarıyla anlam buldu çünkü kimi varlıklar yokluğunda kaynak olup çoğalır.
Aslı Birer
Hayatın matematiği
Bir dağ var gözlerimde
çiçekli böcekli
[ insanı ? hayvanı ]
eşit sayıda
Yakın şairleri ormanlarla birlikte,
susturun!
Dünya denen düzenin topunu!
Ne kalem yazı, yazsın, ne bahar kalsın gözümün elifinde.
Unutsun toprak yağmuru,
yansın ne varsa üzerinde.
Lakin bir dileğim var, o da sizle birlikte!
Aslı Birer
Zannetme ormanlar ağlamaz,
Sanma ki hayvanların canı yanmaz
Sessizce ağlamalar! Zül gelir semaya!
Zannetme yeşil değildir!
Züleyhası mavinin…
Ah, Zühre bakmıyorsa artık yere
Bu, gökyüzünün değil, bizim aşksızlığımızdır…
Aslı Birer
Ağaç kesimleri “yeşil enerji” adına yapılabiliyor.
Orman alanları karbon ticareti oyunlarına dahil edilip yeniden “tanımlanıyor.”
Kâğıt üstünde korunan alanlar, fiiliyatta madenlere ve turizme açılabiliyor.
Doğa bir “denge unsuru” değil, bir “kaynak” gibi muamele görüyor.
Koruma’ adı altında doğayı dönüştürüyoruz; çünkü artık onu bir varlık değil, bir araç olarak görüyoruz.
Teninde yer ararken
gecikiyorsun,
içimde çıtırdayan boşluklarla,
bir adım ileri gidip bin adım geri çekiliyorsun.
dokunulmamış bir yangını beklemekten kül oldum,
hala teninde bir yer bulamadım kendime.
-bş
Bahar kalbim satıhları arasında menekşe kokusu
Gül masalım kor…
Zar müşahedeleri ritminde galebe çalındı rüya
Sılayı rahim ramağında tufandır firak
Kül misali savruldukça rüzgârlarda
Bakışların karanlığında yetirdim aklımı
Serpildikçe şekva iltimasında veba gönlüm ah u zarına
Sahra düştü bahtıma
Ey gönlüm Züleyha’sı..!
Gurbetliğime daüssıladır bakışların
Biilaç sevmelerin melhame-i kübra…
İyi olmaktan korkmuyorum, yoo delirmedim, evet evet beni doğru duydunuz. Dünyanın her zerresine iyiyle dokunmam gerekiyor. toprağa, suya karışmalıyım. Hangi renkte olduğum önemli değil. Açmalıyım çocukların yüzünün düştüğü her yerde...
Aslı Birer
Efendim herkese yürekten sevgi ve selamlar gönderiyorum. Huzurlu bir bayram geçirmemiz dileklerimle…
Keşke imkanım olsaydı da gözlerine gülücükler açtırsaydım
Kucağına baharları verseydim
Ayaklarına bayramları serseydim
Ah gücüm olsaydı
Talih bana vursaydı
Maharetse kaslarım var
Emanette değildir yâr
Hakim olan Allah'a ar
Mehmet dese olurdum har...
Ben, sadece bana benzeyen bir acıda tam anlamıyla dağılabilirim.
Bir boşluk arıyorum, içime denk gelen; birlikte çökelim diye !
?si=he7ATvbYwnqE9V6U
Buz küplerini kaynar sularımda eritmek zorundasın...
Çünkü bilirsin,
Tohum, toprakta fani olmadan sürgün vermez...
...
Vazgeçmeden o gün gelmez...
Demedim mi bu hasret bitirir seni
Ay dolanır gider, yalnız kalırsın
Her gün yeni baştan dağılır, ufalırsın
Demedim mi yüreğim sevme!
Bir kere de sen
bir kere de
ilk adımı sen at
adını ben koymayayım gecenin
bir yerinden başlayıver hikayeye
dudaklarınla anlat
gözlerinle tamamla
bir kere de sen
beni affetme…
sev.
Teninde bayramlar var
bir sabah,
saçlarınla uyandırırsan beni,
baharın soluğu
dolaşacak damarlarımda,
çocuk sesleri
süzülecek penceremizden,
ve dudaklarında
çiçekler açacak,
ben de nefes nefese
içine doluşacağım
bir bayram izdihamı gibi.
Yandım,
sularında kaybolmak için, gelsene.
İçimde kasırgalar büyüttüm,
dudaklarımda adını kanattım,
kollarım boş, ruhum çıplak,
Taşsın gece,
gelsene.