Kendinizi bir dörtlükle ifade edebilir misiniz? sizce ne demek, Kendinizi bir dörtlükle ifade edebilir misiniz? size neyi çağrıştırıyor?
Kendinizi bir dörtlükle ifade edebilir misiniz? terimi Aslı Birer tarafından tarihinde eklendi
Kendinizi bir dörtlükle ifade edebilir misiniz? terimi Aslı Birer tarafından tarihinde eklendi
En iğrenç bulduğum şey başkalarının kişiliğini taklit ederek bir yere gelmeye çalışan insanlar. Gerçekten de deve kuşu benzetmesi cuk oturuyor onlara.
Her şeyde senin ismin
Her yerde senin resmin
Dudağın yangın
Su misali serin
Hapislere attı beni
Müebbet gözlerin
Ne olur susma
Sessizliğin müzikten gür
Ya bir tebessüm et
Ya da beni öldür
Aslında makul bir kadındı
Gerek şartları haiz
Yeter şartlara yakındı
?si=MxE82O_q_nGGrC5l
Ateş isem seni yakmam
Güneş isem bakma bana
Kamaşırsa o gözlerin
Bir su gibi akma bana
Sevgi, bulut kadar yumuşaktır.
Hayallere öyle güzel sığar ki, üzerimize yağar gibi sarar bizi.
İnsan hem sığınır ona, hem de kaçar.
Oysa korkmadan sarılsak sevgiye;
dünyanın düzeni bu kadar bozulmaz, güçlü güçsüzü böyle ezmezdi.
Toplumsal yozlaşmayı önleyecek tek duygu sevgidir.
Çünkü düzen, bireylerden başlayarak kolektif bilince ulaşır.
Ne düşünürsek düşünelim, temeli insan doğasındaki sevme içgüdüsüne dayanır.
Aslı Bire
Rüzgar eserken yaprağın telaşını umursamaz. Yaprak savrulurken dalı suçlamaz, dallar, yaprakları koparken rüzgara kızmaz. İnsan; kusuru, ya rüzgarda, ya dalda, ya yaprakta arar da kendine hiç bakmaz.
Ne zaman vuracak karanlığı aydınlık?
Ne zaman kışı bahar?
Kaç asır
Hayalimde hep bayramlar var…
Gırtlağını sıkıp hesap sormalı !
Gökte gökkuşağı açana kadar
Ve
Gülene dek bütün çocuklar
Yarın çok geç, bugün !
Cenazesini getirin ölümün !
Çalsın davul zurna, başlasın düğün !
Derin bir nefes aldım senden yokluğundan öpüyorum
Oysa avuçlarındaydım…
Hayyamın düşünemediği şey zamandı. Dünyanın da insanın da mutlak kader dediğimiz sonu var. Evet ölüm dünyadaki her şey için sondur. Ama kaderin zamanı, insanın dokunuşuna açıktır. Dünya belki çok daha uzun süre var olabilecekken, insan kendi eylemleriyle o takvimi öne çekebilir. Savaşlarla, hırslarla, doğayı hoyratça tüketmesiyle… Kaderin yazısı değişmez, ama o yazının hangi sayfada biteceğini insan belirleyebilir.
İşte burada sorumluluk başlar: Biz sonu engelleyemeyiz, fakat sonun ne zaman geleceğini etkileyebiliriz. Mutlak kader, bize teslim edilmiş bir zaman cetveli değil; bizim elimizle hızlanabilen veya yavaşlayabilen bir süreçtir. Belki de hakikat şudur: Kader, değişmez olan sondur; insanın payı ise o sona ne kadar hızlı yürüneceğini seçmektir. Biz kukla değiliz. Öyle olsa içimizde irade ve duygular olmazdı.
Aslı Birer
“Biz gerçekten bir kukla sahnesindeyiz
Kuklacı felek usta, kuklalar da biz.
Oyuna çıkıyoruz birer, ikişer;
Bitti mi oyun, sandıktayız hepimiz.”
Dünyanın zembereği boşaldı…
Onda kaderi aradım, kaderi benmişim meğer. (İnsan)
Aslı Birer
Sade bir akşam işte, ne gökyüzü yıldızsız, ne toprağın rengi farklı…
Aslı Birer
Yine bir akşamüstü her zamanki gibi evin bahçesindeyim ama uzak diyarların hanımelileri bizim bahçedeki gibi kokmuyor.
Çayı bile yavan,
Demi de tavşan kanı değil hani…
Velhasılıkelam
Vakitler aynı, benim vaktim;
Öyle geçmişten mülga tatlı bir hüzün işte…
Aslı Birer
Şahsıma münhasırdır iyi niyetim,
Güzel bakıp, güzel göreni severim,
Sırtına gam yükünü koyanı değil,
O yükü dostça paylasanı severim.
Sevgisizliğin üzerini yapraklar örtsün, hem de sonbaharı beklemeden, geçten gelir ya ne gelirse. Güç olmadan, göç olmadan örtülür belki bir battaniye gibi üşümüş yüreklere…
Aslı Birer
Sevgisizliğin üzerini yapraklar örtsün, hem de sonbaharı beklemeden, geçten gelir ya ne gelirse. Güç olmadan, göç olmadan örtülür belki bir battaniye gibi üşümüş yüreklere…
Aslı Birer
Günün şiiri o kadar mı muhteşem ki tekrar tekrar yayınlıyorsunuz? Tamam güzel ben de yorum yapmıştım ama bu da fazla değil mi? İnsanlar yıllardır boş yere tepki göstermiyorlar size. Sadece gerçekleri görün isterdim kimse sizin düşmanınız değil. Burası bir edebiyat sitesi ya bu konuda biraz daha adil olmayı deneyin isterim. Naçizane tavsiyemdir. Hoş kimsenin kimseyi umursadığı da yok ama ben yine de yazdım.
“Issız sokaklar” metaforu, aklın yolakları ve “bohem” saf ve özgür dışsal gürültüden uzak düşünebilmek. Bunu başarmak demek bana göre ezbercilikten kurtarılmış bir akıl demektir. Başka türlü insanların sağlıklı bir topluluktan güçlü ve başarılı bir topluma dönüşmesini mümkün görmüyorum.
Aslı Birer
Aşırı olumlamaların insan üzerindeki etkisi de zaman içinde yıkıcı bir etki oluşturur.
Gerçekliğin gölgelenmesi hatadır. Hayat bu yanılgıları kabul etmez. Yaşama ters ve ihanettir.
Aslı Birer
Kant’a göre de gerçekliği olduğu gibi kavrayabilmek, “olması gereken” ile “gerçek olan” arasında bir denge kurmayı gerektirir. Aşırı olumlamalar, ona göre saf aklın sınırlarını aşarak bizi yanılsamaya sürükleyebilir. Eğer kendi hatalarımızı veya dünyanın sınırlılıklarını görmezden gelirsek, ahlaki ve entelektüel sorumluluğumuzu ihmal etmiş oluruz. Yani, aşırı olumlamalar sadece bireysel yanılgıya değil, ahlaki hatalara da yol açabilir.
Darmaduman ediver de ortalığı, ellerimden tutuver.
Bu yangın yeter !
Engin Bey bunu nasıl organize edeceksiniz? Üretim güçlerinin tamamı Kapitalizmin
güdümünde. Mevcut yasalar da onları koruyor.
Vahşi Kapitalizmin en öncelikli siyasal, sosyal ve kültürel yaptırımı bilinçsiz, çaresiz,
kuralsız, sorumsuz, ehilsiz ve hükümsüz bir toplum yaratmaktır. Her çağda cehaleti
kullanmak kolay ve ucuz maliyetlidir.
Bu gün Ülkemizin geldiği durum da tam olarak bu safhadadır...
Toplumsal özgürlük ise üretim alanlarını en iyi şekilde organize ederek mümkün olur.
Tabi kolay değildir ilerlemek o yollarda. Farklılığa tahammüldür çünkü özgürlük. O bilindik mahalleyi, zamanın büyük kısmının geçtiği yeri terk etmek, karşı mahalleye geçebilmeyi göze almaktır. Taşlanma ihtimalini göze almak, hatta taşlanmaya razı olmaktır. Özgürlük belirsizliğin içine dalmaktır. Darbelerin getirdiği acılarla büyümek...
Buraya bir aforizma yerleştirmek istiyorum.
Issız sokakların keşfi bohem bir beynin eseridir.
Çünkü gerçek eşsiz inşa, yalnızlık ve özgürlükle mümkün olur.
Aslı Birer
Merhaba Engin, sizin tarif ettiğiniz bir çok anlam boşluğu, varoluşçuların “absürde” dediği şeyin ta kendisidir. Mitler çöktü, Tanrı sustu, ama sorular susmadı. Bu noktada insanın önünde iki yol vardır: Ya eski masallara geri sığınmak, ya da hiçliğin soğuk havasında kendi anlamını inşa etmek. Varoluşçu cevap şudur: Hayatın anlamı verilmez, yaratılır. Ve bu yaratma, sürekli bir eylemdir; yaşamın tamamı bu eylemden ibarettir.
2. Stoacı Perspektif (Marcus Aurelius, Epiktetos çizgisi)
Sizin sorumluluk ve özdisiplin vurgunuz, Stoacıların kalbine giden doğrudan bir yol. Onlar derdi ki: “Evreni yönetemezsin, ama zihnini yönetebilirsin.” Mitler çökse de doğa hâlâ aynı; acı, ölüm ve belirsizlik yine orada. Stoacı yanıt şudur: Dışarıdaki kaosun seni yutmasına izin verme. Erdem, akıl ve ölçülülükle yaşarsan, anlam zaten içinden filizlenir.
Hayvan–insan farkına gelince: “Hayvanlarda buna gerek yoktur” kısmı doğru ama, bazı türlerde ritüel ve yas davranışları gözlendiği için, “gerek yoktur” yerine “sınırlı ölçüde vardır” demek daha biyolojik olarak hassas olurdu.
Düşünce zinciriniz mantıklı ilerliyor; insandaki anlam ihtiyacının evrimsel ve kültürel temellerine değinmişsinİz.
Selam Ata kızı. Evet insan diğer canlılardan farklı olarak kendine tutunacak zihinsel bir dal, bir dayanak arar. Bu onu hem motive eder hem grubun diğer fertlerine bağlar hem de yaşamı daha yaşanılır kılar. Hayvanlarda buna gerek yoktur çünkü hayvan sadece hayatta kalma ve çoğalma dürtüleri ile hareket eder. İnsan için bu ikisi yetersiz kalmıştır çünkü zihin sayısız sorular sorar.Tatmin olmak ister insan zihnen. Mitolojiler başlangıçta bu ihtiyacı karşılamıştır. Acımasız doğa karşısında insan kendi zayıflığını birtakım anlatılar geliştirerek aşmaya çalışmış, hem de bu şekilde önünü görerek yürüyebileceği bir yol inşa etmiştir. Son üç asırdır bilimin ve nesnelliğin zaferi ile eski anlatılar çökmüştür. Bireyselleşme ön plana çıkmış ve bu da insanın anlam krizlerini derinleştirmiştir. Bu krizleri aşmak, yere sağlam basmak için insanın kendi hayatının sorumluluğunu sırtlanması, özdisiplin ve farkındalık geliştirerek yola devam etmesi gerekir. Bu arada bana Engin diyebilirsin. Saygılar. İyi günler.
Selam,
Bu yolculukta insanın asıl aradığı
şeyler arasındaki bağı ve yönü kurmak isteği olabilir mi? “Ancak bu, evrenin ona bir bağ sunacağı anlamına gelmez.”Dolayısıyla en güçlü insan, bir anlam yaratamasa bile yaşamaya devam edebilen olabilir mi? Camus’nün absürd kavramı da bu düşünceden doğmuştur. “ kendi hayatının kurucu öznesi olmak. ( eğer bu platformda felsefi konuları irdeleyeceksek öncelikle size hitap edeceğim bir isminiz var elbette değil mi? Size “ kapı duvar” dememi istemeyeceğinizi düşünüyorum.
Kar yağarken don
Yağmur yağarken su
Öyle yanıyorum ki yanardağlar dolusu
Hepsi
Çamurumdan bir ben yap diye
Bu kıyamet niye ?
Beni bambaşka formlarda görüyorsun, evet...
Bambaşka hal, bambaşka vaziyet, bambaşka keyfiyet...
Dört büklüm
Acılar içinde
Tanımsız
Belirsiz
Ağır
Sessiz
Anla işte
Ben bir hiçim sensiz...