gecenin ağır kristali ... gecenin ağır kristali dokundun mu ıslak soğuk zemine nakavtı gören boksörler gibi sana laf anlatılmaz ki hep aynısın sövsem de bir sevsem de arsızım benim. bu kadar aşık olmasaydım sana belki başkasına aşık olabilirdim eflatun kar tanelerim. sen kötü bir his gibisin. içinden çıkamamak gibi. sen kanımın içinde dolaşan kalbime pompalanan sonra; sonra tümüme dolan kaossun eflatun. sen uzun uzun yazmak isteyişlerimin en parlak sayfası; sen en dürüst kalan en anlayan tek kalem; sen içimde esaretler isyanlar savaşlar özgürlükler ölümler biriktirensin. bilmem ki kanına nerden ne bulaşmış. hangi asi rüzgar seni tane tane savurmuş eflatunun kızı. nihan içinde nihan gizliyorsun. o yüzden şimdi sadece beynini önündeki tuşlara tuşları monitöre akıtıyorsun. sonrasında kalmayacak izi bile unutacaksın taa ki tekrar açıp okuyana kadar kendi içini. eflatunkar sesimin düşümün kızı niçin incitmekten vazgeçemiyorsun. neden ellerin bir masumiyet için celladın elleri, niçin kopartıyorsun çiçekleri ve çok severken biriktirdiğin bir dünya dolusu kimselerini, niçin ama niçin örseliyorsun çiçekleri. hırpalamadan dokunamıyorsun, hissedemiyorsun acıtmadan. için acımadan geceyi kalbine oturtmadan çekip gidemiyorsun, karanlığın esrarengiz kopkuyu zerrelere; kesici zerrelere bulanmış coğrafyasından. tıpkı arsarfenin kızı gibi içine doluyor yollar yıllar anılar yüzler sesler. çoğalıyorlar çoğalıyorlar. benzemek korkutuyor. benzememek korkutuyor. sen ki küçük bir çocuk hala elinde uçurtması öyle semaya dikili başı, ağlıyorsun sen ki hala o balkonda yalnız sonrasında kızıl yakutu yuvalıyorsun zihininde kaza senaryoları vücudunda yol yorgunluğu kabusları biriktirirken. eflatun kar tanem senden başka yok ki anlayanım. beni yalnız bırakma lüksünü çıkart kafandan. ve öfkene boğul ve yasına gömül. sen ki karanlığı yüklenip çölü yüreğine oturtup geldin. artık susabilirsen de seslisin. seslenebilirken de susabilirsin. sen ki kıpkırmızı bir fırtınada bir zamanı aradın. geçmişe ne kadar da benziyordu. henüz sövmemiştin tüm saatlere ama zamanı anlayamıyordun. sonra zaman ateisti olacaktın. düşüm susma ne olur. düşüm susma! susma düşüm eflatun tanelerim yalvarıyorum. çok yalnızım. yalnız olmamak için sahip olabileğim herkese sahipken çok yalnızım... anlatsam anlatamayacağım...
sevgili kendümcan, satırlarıma,gözlerinin retinasından doyumsuzca öperek başlamak istiıyorum, hala öpmeye devam ediyorum,gözlerinde göz değil, gözistanmış…
kendümcan, anladım ki, sen bu evrenin doğal dengesisin,sensiz, güneş doğmaz,atlar padoğa çıkmaz,stand by imzalanmaz,mamut ali erbilmez iğrenç espriler yapmaz,kuşlar grip olmaz,çocuklar diş çıkarmaz,mersin idman yurdu seri a ya çıkmaz(!) ama ben beneyiz saçmalama hakkımda saksız değülmü? yani kendümcan,bize ilişkin ne yazsam kifayetsiz kalır! sen benüm aynamsın,bumerangımsın,biskremimsin… bu satırları, objektif bir gözle yazdım,ya yine gözlerin dedim,ela gözlü benlim benim,satırlarıma son verirken kendine çok selam söyle…
nedir yazılarım,blog'larım ,twitter sayfalarım.
dünya yansa yorganın yok içinde, harap olmuş evin, dükkânın mı var?
gecenin ağır kristali
...
gecenin ağır kristali dokundun mu ıslak soğuk zemine
nakavtı gören boksörler gibi
sana laf anlatılmaz ki
hep aynısın
sövsem de bir sevsem de
arsızım benim.
bu kadar aşık olmasaydım sana belki başkasına aşık olabilirdim eflatun kar tanelerim. sen kötü bir his gibisin. içinden çıkamamak gibi. sen kanımın içinde dolaşan kalbime pompalanan sonra; sonra tümüme dolan kaossun eflatun.
sen uzun uzun yazmak isteyişlerimin en parlak sayfası; sen en dürüst kalan en anlayan tek kalem; sen içimde esaretler isyanlar savaşlar özgürlükler ölümler biriktirensin. bilmem ki kanına nerden ne bulaşmış. hangi asi rüzgar seni tane tane savurmuş eflatunun kızı. nihan içinde nihan gizliyorsun. o yüzden şimdi sadece beynini önündeki tuşlara tuşları monitöre akıtıyorsun. sonrasında kalmayacak izi bile unutacaksın taa ki tekrar açıp okuyana kadar kendi içini.
eflatunkar sesimin düşümün kızı niçin incitmekten vazgeçemiyorsun. neden ellerin bir masumiyet için celladın elleri,
niçin kopartıyorsun çiçekleri ve çok severken biriktirdiğin bir dünya dolusu kimselerini, niçin ama niçin örseliyorsun çiçekleri. hırpalamadan dokunamıyorsun, hissedemiyorsun acıtmadan. için acımadan geceyi kalbine oturtmadan çekip gidemiyorsun, karanlığın esrarengiz kopkuyu zerrelere; kesici zerrelere bulanmış coğrafyasından. tıpkı arsarfenin kızı gibi içine doluyor yollar yıllar anılar yüzler sesler. çoğalıyorlar çoğalıyorlar. benzemek korkutuyor. benzememek korkutuyor. sen ki küçük bir çocuk hala elinde uçurtması öyle semaya dikili başı, ağlıyorsun sen ki hala o balkonda yalnız sonrasında kızıl yakutu yuvalıyorsun zihininde kaza senaryoları vücudunda yol yorgunluğu kabusları biriktirirken.
eflatun kar tanem senden başka yok ki anlayanım. beni yalnız bırakma lüksünü çıkart kafandan.
ve öfkene boğul ve yasına gömül.
sen ki karanlığı yüklenip çölü yüreğine oturtup geldin.
artık susabilirsen de seslisin.
seslenebilirken de susabilirsin.
sen ki kıpkırmızı bir fırtınada bir zamanı aradın. geçmişe ne kadar da benziyordu. henüz sövmemiştin tüm saatlere ama zamanı anlayamıyordun. sonra zaman ateisti olacaktın.
düşüm susma ne olur. düşüm susma!
susma düşüm eflatun tanelerim yalvarıyorum.
çok yalnızım. yalnız olmamak için sahip olabileğim herkese sahipken çok yalnızım...
anlatsam anlatamayacağım...
şimdi yapmalıyım...
terapi mahiyetinde tamamen ;)
bir, iki, üç satır.....kısa, soğuk, bazen sıcak....ruh halini yansıtan...kimi zaman......? ? ?
e-mail
msj
vs...
;)
eğlenceli
Belki de kendiyle yüzleşmenin yollarını aramaktan doğmuş bi fiildir?
Şahsen ben bana mektup göndersem, hani şu bilmem kaç sene sonra elime geçecek olanlarda, mektup elime geçtiğinde hakikaten sevinirim herhalde..
Vaayy.. Güzel yöntem..
Nokta.
subjektifliğin daniskası :
sevgili kendümcan, satırlarıma,gözlerinin retinasından doyumsuzca öperek başlamak istiıyorum, hala öpmeye devam ediyorum,gözlerinde göz değil, gözistanmış…
kendümcan, anladım ki, sen bu evrenin doğal dengesisin,sensiz, güneş doğmaz,atlar padoğa çıkmaz,stand by imzalanmaz,mamut ali erbilmez iğrenç espriler yapmaz,kuşlar grip olmaz,çocuklar diş çıkarmaz,mersin idman yurdu seri a ya çıkmaz(!) ama ben beneyiz saçmalama hakkımda saksız değülmü? yani kendümcan,bize ilişkin ne yazsam kifayetsiz kalır! sen benüm aynamsın,bumerangımsın,biskremimsin… bu satırları, objektif bir gözle yazdım,ya yine gözlerin dedim,ela gözlü benlim benim,satırlarıma son verirken kendine çok selam söyle…