Her şeyin bir nedeni olduğuna inanırım. İnsanlar değişir ve siz de umursamamayı öğrenirsiniz, bir şeyler ters gider ve böylelikle her şey yolundayken bunun kıymetini anlayabilirsiniz, yalanlara inanırsınız ve sonunda kendinizden başka kimseye güvenmemeniz gerektiğini anlarsınız; ve bazen iyi şeyler biter ki, daha iyileri başlayabilsin..
Kendin olmayı yeniden öğrenmen gerek - yıllar yılı unuttun onu yalnızca: bunu da 'koşullar'a, 'hayatın akışı'na, 'sorumlulukların'a falan bağlamaya kalkışma - bahane bulmaya da çalışma: sendin, sendeki asıl senin anlamını, önemini, değerini gözardı eden: korkaklıkla işin kolayına kaçan...O işte şimdi hesabını soruyor o sahici senin, senden: Ne yaptın sen sana?
Kimin hayatını yaşıyorsun sen? Kendininkini mi? Öyle mi? Hep mi? Dursan baksan şimdi ne kadar kendin kaldın bu hayatta? Kendinde ne kadar sen varsın? Dursan baksan şimdi, kendini ikna ede ede ne kadar yol gittin kendinden? 'Olması gereken bu' diye, 'Hayatın zaten pek fazla numarası yok' diye? 'Zaten daha ne olacaktı? ' diye... 'Burası iyi, güvenli' diye diye diye diye... Ne kadar yol gittin kendinden kendine hikayeler anlata anlata? Düşünsene, o hikâyelerle ne kadar çok zaman oyalandın aslında başkasının olan hayatlarda? Oysa bir gün... Kendine geri yürüyeceksin. Bu yüzden dikkat et de fazla uzaklara gidip geri dönüş yolunu kaybetmeyesin.
Beyaz çakıllar bırak...
Dikkat et. Bir gün geri dönüş yolu için kendine küçük, beyaz çakıl taşları bırak mümkünse. Çünkü sonra dönüp geriye baktığında kendine geri giden yolu hiç bulamayabilirsin. Yerini yönünü şaşırıp, ormanda çöküp kalmış bir çocuk gibi etrafında çoğalan seslerden korkabilirsin.
Bazı sözler karanlıkta söylenir, diyorum uykularımın birinde. Bazı sözler hiçbir zaman, diyorum kendi sesime uyanırken. Bazı sözler karanlıkta söylenir, bazı sözler hiçbir zaman..
The exacting waltz Klangfiguren was Johann's dedication composition for the ball of the technical students of Vienna University, held in the Sofienbad-Saal on 4 February 1861...
In 1787, as part of his investigations into the nature of sound, the German physicist and acoustician, Ernst Florens Friedrich Chladni (1756 - 1827) discovered and name 'Chladni's figures' These figures were to be basis upon which the practice of ribbing the soundboard of stringed instruments dioganally to the grain was determined... Chladni's experiments involved scattering sand over the surfaces of glass plates, which were then vibrated by bowing and touching certain points on their edges... The sand arranged itself along nodal lines where there was no vibration, and the 'nodal figures' so produced were remerkable for their variety, with low frequency tones corresponding to simple figures and high frequency tones to more complicated ones...
hayır hayır henüz vakit çok erken; ölümün yok belirlenmiş bir saati seslenilen bir kâbus unutulmuş bir beyaz kirletilmiş bir siyah ve kanatılmış bir dudakla varılmaz hiç vuslata..
çok sevgili kendim... onu çok seviyorum. bu dünya için fazla güzel, fazla iyi, fazla doğru... keşke ben ölmeden ölmese... 'devrim' dese, 'aferin' dese, 'akıl' dese, 'gönül' dese... medeniyet, yeni bir dil, şuur, eylem... sussam. hep kitap verse bana... hep okusam. ondan daha güzel, daha iyi, daha doğru olsam. cennete gitsem.
bir elin üşüdüğünde diğer elini tut..
:)
lüzumundan fazla gülümsüyorsun sanki bu sıralar hayırdır... 'nereye gidiyoruz? '
Pavel Cherenkov (1904 - 1990)
...
'The Battle of Nancy in September 1944'
...
ben onu mandalina sandım
'senden başka herkesindir bundan böyle Mare Nostrum,
ki, yüzünden gitmeyecek dalgalarının tırnak izleri'
Bir piyes için Fransa'ya ültümatom verip o piyesi sahneden kaldırtacak gücü olan Osmanlı'yı çok özlüyorum ve çok arıyorum...
Koskoca Türkiye Cumhuriyetinin gücü 30 yıldır çapulcu sürüsü pkk yı yok edemiyor.
HAyret..
Akıldan geçen yolu kazmışlar
Ben geçer miyim? ?
yooookk
ateşe koşuyorsun farkında mısın?
yanacaksın! ...sonra demedin deme :)
bazen güldüm bazen ağladım, hayatı yaşanır sandım, yanıldım, yüzüme gülenlere hep inandım..Ben herkesi kendim gibi sandım....! ! ! !
Her şeyin bir nedeni olduğuna inanırım. İnsanlar değişir ve siz de umursamamayı öğrenirsiniz, bir şeyler ters gider ve böylelikle her şey yolundayken bunun kıymetini anlayabilirsiniz, yalanlara inanırsınız ve sonunda kendinizden başka kimseye güvenmemeniz gerektiğini anlarsınız; ve bazen iyi şeyler biter ki, daha iyileri başlayabilsin..
Kendin olmayı yeniden öğrenmen gerek - yıllar yılı unuttun onu yalnızca: bunu da 'koşullar'a, 'hayatın akışı'na, 'sorumlulukların'a falan bağlamaya kalkışma - bahane bulmaya da çalışma: sendin, sendeki asıl senin anlamını, önemini, değerini gözardı eden: korkaklıkla işin kolayına kaçan...O işte şimdi hesabını soruyor o sahici senin, senden: Ne yaptın sen sana?
Hani - Oruç Aruoba.
Kimin hayatını yaşıyorsun sen? Kendininkini mi? Öyle mi? Hep mi? Dursan baksan şimdi ne kadar kendin kaldın bu hayatta? Kendinde ne kadar sen varsın? Dursan baksan şimdi, kendini ikna ede ede ne kadar yol gittin kendinden? 'Olması gereken bu' diye, 'Hayatın zaten pek fazla numarası yok' diye? 'Zaten daha ne olacaktı? ' diye... 'Burası iyi, güvenli' diye diye diye diye...
Ne kadar yol gittin kendinden kendine hikayeler anlata anlata? Düşünsene, o hikâyelerle ne kadar çok zaman oyalandın aslında başkasının olan hayatlarda?
Oysa bir gün...
Kendine geri yürüyeceksin. Bu yüzden dikkat et de fazla uzaklara gidip geri dönüş yolunu kaybetmeyesin.
Beyaz çakıllar bırak...
Dikkat et. Bir gün geri dönüş yolu için kendine küçük, beyaz çakıl taşları bırak mümkünse. Çünkü sonra dönüp geriye baktığında kendine geri giden yolu hiç bulamayabilirsin. Yerini yönünü şaşırıp, ormanda çöküp kalmış bir çocuk gibi etrafında çoğalan seslerden korkabilirsin.
Ece Temelkuran
Bazı sözler karanlıkta söylenir, diyorum uykularımın birinde. Bazı sözler hiçbir zaman, diyorum kendi sesime uyanırken. Bazı sözler karanlıkta söylenir, bazı sözler hiçbir zaman..
Ömrüm diyorum şimdi ömrüm
Üzgün bir çocuksun sen ve yalnız
Öyle kal çünkü bu dünyada
Sana en çok mutsuzluk yakışıyor
İnsan evcilleştirilmeyi kabul etti mi, biraz gözyaşını da göze almalı.
Ayağını sıcak, başını serin; kalbini ferah dilini sıkı tut! .. Üstünü ört! -
me-
sakla yamalarını kalbim..
kendini bıçak gibi ışıyan yeni güne bağışla
yürü, arkana bakma, ama umursa
bazen anılara en çok yakışan elbise
birkaç damla gözyaşıdır unutma...
Yılmaz odabaşı
Ey kendim neredesin? ? ? ?
...
Tick-Tock, Quick Polka op.365
(Die Fledermaus)
...
kendi kozasını yakan kelebeğin yüzünde akşamdan kalma bir gülümsemeyim...
...
Nodal figures, Waltz op.251 (Klangfiguren)
The exacting waltz Klangfiguren was Johann's dedication composition for the ball of the technical students of Vienna University, held in the Sofienbad-Saal on 4 February 1861...
In 1787, as part of his investigations into the nature of sound, the German physicist and acoustician, Ernst Florens Friedrich Chladni (1756 - 1827) discovered and name 'Chladni's figures' These figures were to be basis upon which the practice of ribbing the soundboard of stringed instruments dioganally to the grain was determined... Chladni's experiments involved scattering sand over the surfaces of glass plates, which were then vibrated by bowing and touching certain points on their edges... The sand arranged itself along nodal lines where there was no vibration, and the 'nodal figures' so produced were remerkable for their variety, with low frequency tones corresponding to simple figures and high frequency tones to more complicated ones...
...
Fatin Gökmen (1877 - 1955)
hayır hayır henüz vakit çok erken;
ölümün yok belirlenmiş bir saati
seslenilen bir kâbus unutulmuş bir beyaz
kirletilmiş bir siyah
ve kanatılmış bir dudakla
varılmaz hiç vuslata..
István Fekete - 'Hu - The Owl' (1966)
yürüüü seni kim tutar :))
ne diyebilirim ki sevgili kendim. acı dediğin öfke gibi kusulabilir bir şey değil ki. hoş, sen öfkeni de içinde tutuyorsun artık.
her gelen kırıyor seni kendim,
sanki incir dalısın.
Jean-Baptiste le Rond d'Alembert (1717 - 1783)
çok sevgili kendim... onu çok seviyorum. bu dünya için fazla güzel, fazla iyi, fazla doğru...
keşke ben ölmeden ölmese... 'devrim' dese, 'aferin' dese, 'akıl' dese, 'gönül' dese... medeniyet, yeni bir dil, şuur, eylem... sussam. hep kitap verse bana... hep okusam. ondan daha güzel, daha iyi, daha doğru olsam.
cennete gitsem.