sen endamı zarif dağlar gibi, gönlü dipsiz ummanlar gibi, güzeller güzeli bir toroslar yağızı, olgun ve mütekâmilsin,
hiç nefessiz kalmadım sende…; hiçbir ikliminde soluğum kesilmedi, gözlerinin derinliklerindeyken…, varlığımı bağlayıp tutunduğum cansın, dilersen yaşatır, istersen koparırsın…
müjdemsin sen benim, sevincim; simsiy/ah hakikatim ve hakikatlim, kaderim…, işaretlerinle yüceliyorum basamak basamak, uzaklıkta yakınımsın sen benim, serinliğim, ışığımsın sen benim, sır kâtibim…, ah;
bana pür/nûrdur senin nârın, ağyarını alev alev yakar, kandilimsin gönlüm ve lisanımda, yıkandım yüreğindeki esrarlı ırmakta ve çağladım; aşkınla yoğrulup ötelere ağladım…,
seni üzgün bulsam ben solarım, iyi görmeliyim sürekli seni, ki belki bencillik, belki haksızlık bu bilemem, yakıştıran yaradan sana sevdanın karasını, bir de ben yakıştırdım kendimi yamacına, senden habersiz, ah;
hasreti içime dolan, bendesi olduğum yârim, beni özleyen beni anan yârim, vadesizim, mecalsizim, çaresizim, şu kandil gününde, münzevi bir derviş kadar sensizim, sahipsizim, ah;
garibim, bir fukara isimsizim, yüreğine kara kirpiklerle diktin beni, sana bulutları göstererek, - bu tabloyu kim yapmış diye sormuştum, sense, - gökyüzümsün dedin bana madem, o halde söyle hekimim; hangi yeryüzü gökyüzüne bakmaz…, ve sanılıyor mu ki, gökyüzü de yeryüzüne meftun değildir…,
osmanlıda en değer verilen memuriyet. o kadar ki ahali kızlarını bunlarla evlendirmek için ne numaralar yaparmış. hat'ı zatında bu kimseler mürekkep yalamış, adab-ı muaşeret görmüş kimselerdir. ihtimal çok ufak bir kısmı da beşik uleması dediğimiz kesimden.yani doğr doğmaz hoca sıfatı alanlardan. bu kardeşlerimizi selamlıyorum şahsen..
sen endamı zarif dağlar gibi,
gönlü dipsiz ummanlar gibi,
güzeller güzeli bir toroslar yağızı,
olgun ve mütekâmilsin,
hiç nefessiz kalmadım sende…;
hiçbir ikliminde soluğum kesilmedi,
gözlerinin derinliklerindeyken…,
varlığımı bağlayıp tutunduğum cansın,
dilersen yaşatır, istersen koparırsın…
müjdemsin sen benim, sevincim;
simsiy/ah hakikatim ve hakikatlim,
kaderim…,
işaretlerinle yüceliyorum basamak basamak,
uzaklıkta yakınımsın sen benim,
serinliğim,
ışığımsın sen benim,
sır kâtibim…,
ah;
bana pür/nûrdur senin nârın,
ağyarını alev alev yakar,
kandilimsin gönlüm ve lisanımda,
yıkandım yüreğindeki esrarlı ırmakta
ve çağladım;
aşkınla yoğrulup ötelere ağladım…,
seni üzgün bulsam ben solarım,
iyi görmeliyim sürekli seni,
ki belki bencillik,
belki haksızlık bu bilemem,
yakıştıran yaradan sana sevdanın karasını,
bir de ben yakıştırdım kendimi yamacına,
senden habersiz,
ah;
hasreti içime dolan, bendesi olduğum yârim,
beni özleyen beni anan yârim,
vadesizim, mecalsizim, çaresizim,
şu kandil gününde,
münzevi bir derviş kadar sensizim,
sahipsizim,
ah;
garibim, bir fukara isimsizim,
yüreğine kara kirpiklerle diktin beni,
sana bulutları göstererek,
- bu tabloyu kim yapmış
diye sormuştum,
sense,
- gökyüzümsün
dedin bana madem,
o halde söyle hekimim;
hangi yeryüzü gökyüzüne bakmaz…,
ve sanılıyor mu ki,
gökyüzü de yeryüzüne meftun değildir…,
Klavyenin efendisi :)
Adliye'lerin vazgeçilmezi :)
Yinede adliyenin en değer görmeyen çalışanı:(
yazıcı...
katibe o...
yaz kızım! :)
katibimin setresi uzun eteği çamur...
yazıcı, ism i fail... yazma eylemini gerçekleştiren/ şimdi söyle oluyor, falan filan... anlatıcam anlatıcam... katibim, katibim...
kolalı da gömlek ne güzel yaraşır...
katiplik işi
eskiden
sadece türklerde ve araplarda sıradan insanların yaptığı bir işmiş..
asil ve zengin insanlar asla yazı yazmazlarmış..
osmanlıda en değer verilen memuriyet.
o kadar ki ahali kızlarını bunlarla evlendirmek için ne numaralar yaparmış.
hat'ı zatında bu kimseler mürekkep yalamış, adab-ı muaşeret görmüş kimselerdir.
ihtimal çok ufak bir kısmı da beşik uleması dediğimiz kesimden.yani doğr doğmaz hoca sıfatı alanlardan.
bu kardeşlerimizi selamlıyorum şahsen..
ilm-i taktakî şahz-ı vakvakî withlove
Kâtib...
tertemiz giyimli,zarafet barındıran hâl ve tavırlarıyla gıpta edilen yazıcılar...
eski dönemlerde elyazması ile çoğaltılan kitaplar,külliyatlar geldi akla...
Kalem efendisi...
kulun her hareketini kaydeden Kirâmen Kâtipleri'ni de unutmamak gerek..
yaz kızım....
Üsküdar’a gider iken aldı da bir yağmur
Katibimin setresi uzun eteği çamur
Katip uykudan uyanmış gözleri mahmur
Katip benim ben katibin el ne karışır
Katibime kolalı da gömlek ne güzel yaraşır
Üsküdar’a gider iken bir mendil buldum
Mendilimin içine lokum doldurdum
Ben yarimi arar iken yanımda buldum
Katip benim ben katibin el ne karışır
Katibime kolalı da gömlek ne güzel yaraşır