İncir çekirdeğini doldurmayacak kadar! .. diye niye küçümserler ki; Kalp pek mi büyük incirden? Bakın bakalım insan neler çekiyor,incir çekirdeği kadar kalbe düşenden.
Neden kırar insan bir diğerini... Kırmak kolaydır da ondan. Kırınca bütün sorumluluklarından kurtulursun.
Artık zaman ayırman, sıkıntılarını paylaşman gerekmez. Zorlu yaşam yolculuğunda tutunacağı bir dal değilsindir bundan sonra. Neden kırar insan bir diğerini. Kırmak kendini haklı çıkarır da ondan. Arkanı dönüp gönül huzuruyla o bunu hak etti dersin.
Zaten çoktan beri canımı sıkıyordu dersin.. Bardağı taşıran son damlaydı dersin. Arkanı dönüp gidersin.
Neden kırar bir insan diğerini... Böylesine ortakken acılarımız...
Kalp kırmak...! Hiç kalp kırdınız mı veya kalbinizi kıran oldu mu? Sanıyorum insan oğluna özgü duygular bunlar.Zira başka hiçbir canlı da böyle bir duygunun var olduğuna inanmıyorum. Evinizde beslediğiniz bir köpeğe kızarsınız,söylenirsiniz hatta yeri gelir bir tekme atarsınız, fakat yine de o size asla darılmaz.Kısa bir... süre sonra sizi gördüğünde sevgiyle kuyruğunu sallar,sevgi dolu gözlerle bakar.
Biz insanlarda durum başka.Kalbimiz kırıldığında tüm herşeyi unutursunuz,o olay sanki dünyanın en kötü olayıdır.Dünya başınıza yıkılmıştır.O insanı bir daha affetmemeyi düşünürsünüz.Onunla olan tüm iyi anılar birden bire silinmiştir hafızalardan.Belki şok olmuşsunuzdur,böyle bir hareket beklememişsinizdir ondan.Ama olan olmuş,kırılan kırılmıştır.
Yıllar önce bir Anadolu köyünde görev yaparken,bir ihtiyar ile sohbet ediyordum. Zaten oldum olası yaşlı inanları severim.Anıları çok olur onların.Şiire meraklı bir ihtiyardı, hemen ayak üstü dörtlükler uyduruveren bir ihtiyarcık.Sohbet sırasında derin bir iç çekerek; “Kırma dostun kalbini, Onaracak ustası yok. Soldurma gönül çiçeğini, Sulamaya ibrik yok.”
Yüzünde,onca yılın çizgisi,ellerinde yıllarca toprakla uğraşmanın sağladığı nasırlarıyla ihtiyarcık böyle demişti.Sevgiyle bakan,artık iyice çukura kaçmış gözlerinde bir an parıldayan bir damla yaş gördüm.Belki geçmişte yapılan bir yanlışı anımsamıştı.Zaten yine onunla cezalar,kanunlar,hapishaneler üzerine yaptığımız bir söyleşide;
“Cezaevleri boşuna hoca efendi demişti.En güçlü ceza evleri vicdanımızdır.Vicdanın rahat olmadıktan sonra suçun af edilmiş,özgür kalmışsın ne çare? Vicdanın olmadıktan sonra en berbat mapus damlarının sana faydası ne? ”demişti.
O günden sonra davranışlarıma,sözlerime,sosyal ilişkilerime daha bir dikkat eder oldum.İnsanları kırmamayı,kırılsam da kırmamayı ilke edinir oldum.Bazen bilmeyerek de olsa birilerini kırdıysam ve o kırdığım insan bunu bana hatırlatırsa,o vicdan azabı bana zaten yeter.O insanı tekrar kazanabilmek için şartlar ne kadar zor olsa da yine de denemeyi göze alırım.İhtiyarın dediği gibi “Onaracak ustası yok”olmasına rağmen,usta titizliğinde olmasa da çıraklık mertebesinde çaba gösteririm.
Günümüz insanı daha gerçekçi,sosyal ilişkiler hep karşılıklı çıkarlar ile donanımlı. Kalp kırılmış,kırılmamış,dostluklar bitmiş,bitmemiş önemi yok.Önemli olan o günü kâr ile kapatabilmek.Beni seveni üzmüşüm,kırmışım,kırılırsa kırılsın yenisini bulurum,dostum bana küsmüş,küserse küssün,onun bileceği bir iş”mantığı hakim.
En güzeli geçmişte kalan dostluk değerlerine sahip çıkmak,bir birimize daha saygılı,daha hoşgörülü yaklaşabilmek,hepsinden önemlisi kişilere karşı içimizdeki o kahrolası “önyargıyı”yok edebilmek.Toplumsal barışı ve huzuru istiyorsak bunlar çok önemli unsurlar.
Yürekle oyun olmaz siz siz olun anne-babanızın,kardeşleriniz akrabalarınızın,dostlarınızın, en önemlisi de sizi sevdiğine inandığınızın kalbini kırmayın...!
Yoksa o olmayan ustayı aramakla daha çook zaman harcarız
Bak şu çeşmenin haline su içecek tası yok Kırma kimsenin kalbini yapacak ustası yok Bir kez gönül yıkmak kabeyi yıkmaktan daha kötüdür Çünki kabeyi hz. İbrahim yaptı Gönlü ise ALLAH (cc) yarattı.
Bide her kırılmadan sonra kücücükte olsa bazı parcalar kaybolur ve bir daha asla yerine geri gelmez..Kırmamak lazım..Kırmak cok kolay,onarmak ise en zoru...ve hic bi zaman %100 olmaz..
'Haksız yere bir müslümanın kalbini kırmak, kabeyi yetmiş defa yıkmaktan daha günahtır.' Hadisi Şerif.
Varın gerisini siz düşünün artık. Kabeyi yetmiş defa yıkmak mı istersiniz yoksa ağzınızdan çıkan kelimelere biraz daha dikkat etmek mi? . Ayrıca, bildiğim kadarıylada kalp kırmak, kul hakkına girer. Kul hakkınıda Allah, (sizi o kişiden helallik almadıkça) affetmez.
Şiddetle kaçındığım mevzulardan bir tanesi.; (kalbim kırılmadığı müddetçe ve karşımdaki insanı edebini takınmasını hatırlatmam gerektiği müddetçe yapmam)
Kalp kırmak tehlikeli bir iştir, allah muhafaza kalbini kırdığımız bazı insanların kalbinde ' Allah'ın' sevgisi ağır basıyorsa, vay geldi başımıza...! !
Bende Bir insanın kalbini kırdım çook kırdım ama... işte sölenildiği gibi tamiri yok...
Olmadığı içinde ona kendi kalbimi sundum başka yapacak bir şeyim yoktu.. Belki hak ettiği için belkide kalbini çook kırdığım için ona kendi kalbimi verdim...
Çok sevme ve önem verme ile doğru orantılıdır aslında... :)) Ne kadar çok seviyorsan o kadar çok kırılırsın.. E mayınlara sevgi gösterisi yapmaya lüzum olmadığına göre kırılmayada gerek yok... :)) Kırlangıca sormuşlar niye bi aşağıdan bi yukarıdan uçuyosun diye... :)) - Belanın bi altından bi üstünden geçiyomda ondan demiş.... :)))
Aman yapmayın! ..Ne tamirci ustası var...ne de servisi...zaten garantisi de yok! ..Hiç değilse insanların kendi ellerinde olmayan ve de tanrı vergisi olan durumlarından dolayı falan (meselâ kalın kafalı olmak gibi) aşağılamayın...olaki kafası kalın bile olsa yüreği incedir...kırılır! (Dokunma kalbime zira çok incedir kırılır...O tıpkı mabede benzer ki orda hıçkırılır...) Yani tam da zamanında yetişti bu terim...Valla Fatih Terim'den daha iyi bir 'terim'...
Baba kapıdan içeri girer.. Küçük 6 yaşındaki kız elindeki küçük ve kapaklı kutuyu gizli gizli büyükçe bir yaldızlı kağıda sarmaya çalışmaktadır..Bir yanda selobant..bir yanda küçük kağıt makası..küçük bir parça rafya…habire kesip yapıştırmaya çalışmaktadır..
Baba gergin ve sinirli sorar.. ^^Kızım..ne bu dağınıklık.. Ne o elindeki rafya bakiyim..ne karıştırıyorsun sen orda…? ^^
Küçük kız minik gözlerini kocaman açarak cevap verir..yüzünde burukluk..dudaklarını büzüştürmüştür..bütün şirinliğiyle cevap verir.. ^^Ama…ama… ben sana hediye hazırlıyordum babacığım…^^
Baba hala kızgın.. ^^Boşa emek kızım..ver bakayım o kutuyu…bu muydu bana hediyen? ^^
Küçük kız minik hareketlerle başını sallar..evet anlamında..yüzüne ışık gelmiş gibi yayılan kocaman bir gülümsemeyle minik ellerindeki kapaklı kutuyu iki eliyle babasına uzatır..Baba kutuyu açar..içi boştur..Şaşkınlık ve artmış bir kızgınlıkla.. ^^Boş bir kutu için mi bu kadar uğraşıyordun sen kızım? ^^..diye sorar..
Küçük kız cevap verir..şirin gözlerinden artık sicim gibi yaşlar akmaktadır..
^^Ama ben o kutunun içine öpücüklerimi koymuştum…^^***
'Kalp kırıklarını toplayıp taş kömürü ile ısıtılan kazanlarda eritip din, ırkçılık, sınıfçılık gibi kavramların eldesinde kullanabilirsiniz.. ' (Bu söz bana aittir, iznim alınmadan kullanılamaz)
Kalbimi kıra kıra
Bıraktın bir hatıra
Günahını yalancı
Dudaklarında ara
Yorar..
Hemde çok.. Çünkü
kendi kalbinizdir kırdığınız çoğu zaman..
İncir çekirdeğini doldurmayacak kadar! .. diye niye küçümserler ki; Kalp pek mi büyük incirden? Bakın bakalım insan neler çekiyor,incir çekirdeği kadar kalbe düşenden.
Kalp kırmak, 70 kere Kabe'yi yıkmaktan daha büyük günahtır.
' Hz.Muhammed (s.a.v) '
Kalbimi kırdın konuşma benimle.
Çıkıktır o kırık olsa duramazsın. :)
Ey dil! Söylediklerine dikkat et etrafına kalp kırıntıları saçma!
Neden kırar insan bir diğerini... Kırmak kolaydır da ondan. Kırınca bütün sorumluluklarından kurtulursun.
Artık zaman ayırman, sıkıntılarını paylaşman gerekmez. Zorlu yaşam yolculuğunda tutunacağı bir dal değilsindir bundan sonra.
Neden kırar insan bir diğerini. Kırmak kendini haklı çıkarır da ondan. Arkanı dönüp gönül huzuruyla o bunu hak etti dersin.
Zaten çoktan beri canımı sıkıyordu dersin.. Bardağı taşıran son damlaydı dersin. Arkanı dönüp gidersin.
Neden kırar bir insan diğerini... Böylesine ortakken acılarımız...
hayattaki en kolay yapılabilen dönülmez hata.
Kalp kırmak...!
Hiç kalp kırdınız mı veya kalbinizi kıran oldu mu? Sanıyorum insan oğluna özgü duygular bunlar.Zira başka hiçbir canlı da böyle bir duygunun var olduğuna inanmıyorum. Evinizde beslediğiniz bir köpeğe kızarsınız,söylenirsiniz hatta yeri gelir bir tekme atarsınız, fakat yine de o size asla darılmaz.Kısa bir... süre sonra sizi gördüğünde sevgiyle kuyruğunu sallar,sevgi dolu gözlerle bakar.
Biz insanlarda durum başka.Kalbimiz kırıldığında tüm herşeyi unutursunuz,o olay sanki dünyanın en kötü olayıdır.Dünya başınıza yıkılmıştır.O insanı bir daha affetmemeyi düşünürsünüz.Onunla olan tüm iyi anılar birden bire silinmiştir hafızalardan.Belki şok olmuşsunuzdur,böyle bir hareket beklememişsinizdir ondan.Ama olan olmuş,kırılan kırılmıştır.
Yıllar önce bir Anadolu köyünde görev yaparken,bir ihtiyar ile sohbet ediyordum. Zaten oldum olası yaşlı inanları severim.Anıları çok olur onların.Şiire meraklı bir ihtiyardı, hemen ayak üstü dörtlükler uyduruveren bir ihtiyarcık.Sohbet sırasında derin bir iç çekerek;
“Kırma dostun kalbini,
Onaracak ustası yok.
Soldurma gönül çiçeğini,
Sulamaya ibrik yok.”
Yüzünde,onca yılın çizgisi,ellerinde yıllarca toprakla uğraşmanın sağladığı nasırlarıyla ihtiyarcık böyle demişti.Sevgiyle bakan,artık iyice çukura kaçmış gözlerinde bir an parıldayan bir damla yaş gördüm.Belki geçmişte yapılan bir yanlışı anımsamıştı.Zaten yine onunla cezalar,kanunlar,hapishaneler üzerine yaptığımız bir söyleşide;
“Cezaevleri boşuna hoca efendi demişti.En güçlü ceza evleri vicdanımızdır.Vicdanın rahat olmadıktan sonra suçun af edilmiş,özgür kalmışsın ne çare? Vicdanın olmadıktan sonra en berbat mapus damlarının sana faydası ne? ”demişti.
O günden sonra davranışlarıma,sözlerime,sosyal ilişkilerime daha bir dikkat eder oldum.İnsanları kırmamayı,kırılsam da kırmamayı ilke edinir oldum.Bazen bilmeyerek de olsa birilerini kırdıysam ve o kırdığım insan bunu bana hatırlatırsa,o vicdan azabı bana zaten yeter.O insanı tekrar kazanabilmek için şartlar ne kadar zor olsa da yine de denemeyi göze alırım.İhtiyarın dediği gibi “Onaracak ustası yok”olmasına rağmen,usta titizliğinde olmasa da çıraklık mertebesinde çaba gösteririm.
Günümüz insanı daha gerçekçi,sosyal ilişkiler hep karşılıklı çıkarlar ile donanımlı. Kalp kırılmış,kırılmamış,dostluklar bitmiş,bitmemiş önemi yok.Önemli olan o günü kâr ile kapatabilmek.Beni seveni üzmüşüm,kırmışım,kırılırsa kırılsın yenisini bulurum,dostum bana küsmüş,küserse küssün,onun bileceği bir iş”mantığı hakim.
En güzeli geçmişte kalan dostluk değerlerine sahip çıkmak,bir birimize daha saygılı,daha hoşgörülü yaklaşabilmek,hepsinden önemlisi kişilere karşı içimizdeki o kahrolası “önyargıyı”yok edebilmek.Toplumsal barışı ve huzuru istiyorsak bunlar çok önemli unsurlar.
Yürekle oyun olmaz siz siz olun anne-babanızın,kardeşleriniz akrabalarınızın,dostlarınızın, en önemlisi de sizi sevdiğine inandığınızın kalbini kırmayın...!
Yoksa o olmayan ustayı aramakla daha çook zaman harcarız
Bak şu çeşmenin haline su içecek tası yok
Kırma kimsenin kalbini yapacak ustası yok
Bir kez gönül yıkmak kabeyi yıkmaktan daha kötüdür
Çünki kabeyi hz. İbrahim yaptı
Gönlü ise ALLAH (cc) yarattı.
Bide her kırılmadan sonra kücücükte olsa bazı parcalar kaybolur ve bir daha asla yerine geri gelmez..Kırmamak lazım..Kırmak cok kolay,onarmak ise en zoru...ve hic bi zaman %100 olmaz..
'Haksız yere bir müslümanın kalbini kırmak, kabeyi yetmiş defa yıkmaktan daha günahtır.' Hadisi Şerif.
Varın gerisini siz düşünün artık. Kabeyi yetmiş defa yıkmak mı istersiniz yoksa ağzınızdan çıkan kelimelere biraz daha dikkat etmek mi? .
Ayrıca, bildiğim kadarıylada kalp kırmak, kul hakkına girer. Kul hakkınıda Allah, (sizi o kişiden helallik almadıkça) affetmez.
..
'Yıkma kalbin kimsenin nazargâh-ı ilâhîdir 'demişler..
Diyenler Efendim..
..
'kalp kırmak Kabe'yi yıkmak gibidir'...............................................(*)
mümkün mertebe imtina edilmesi gereken eylemlerden.....
zira efendim kalp, Allahın misafir edildiği bir mekandır...
Allah'ın evine tahribat kimsenin arzu edeceği birşey olmasa gerek ;)
Şiddetle kaçındığım mevzulardan bir tanesi.; (kalbim kırılmadığı müddetçe ve karşımdaki insanı edebini takınmasını hatırlatmam gerektiği müddetçe yapmam)
Kalp kırmak tehlikeli bir iştir, allah muhafaza kalbini kırdığımız bazı insanların kalbinde ' Allah'ın' sevgisi ağır basıyorsa, vay geldi başımıza...! !
Bende Bir insanın kalbini kırdım çook kırdım ama... işte sölenildiği gibi tamiri yok...
Olmadığı içinde ona kendi kalbimi sundum başka yapacak bir şeyim yoktu.. Belki hak ettiği için belkide kalbini çook kırdığım için ona kendi kalbimi verdim...
kırılsamda kırmaya kıyamıyorum.
'Dokunma kalbime zira çok incedir kırılır...' (Sûznâk...Gavsi Baykara)
Herhalde bu şarkıdan haberi olmayanlar olsa gerek...Kalp kıranlar...
Çok sevme ve önem verme ile doğru orantılıdır aslında... :))
Ne kadar çok seviyorsan o kadar çok kırılırsın.. E mayınlara sevgi gösterisi yapmaya lüzum olmadığına göre kırılmayada gerek yok... :))
Kırlangıca sormuşlar niye bi aşağıdan bi yukarıdan uçuyosun diye... :))
- Belanın bi altından bi üstünden geçiyomda ondan demiş.... :)))
....insanlar kırdıkları zaman hemen tamir edebileceklerini sanıyorlar....kalp kırmanın cezası bu kadar hafif değil..
şurada ne kadar yaşadığımızı belli değil.birbirimizi sevelim,sayalım olmaz mı?
kalp kırmak kolaydır,ama tamiri yoktur.
Aman yapmayın! ..Ne tamirci ustası var...ne de servisi...zaten garantisi de yok! ..Hiç değilse insanların kendi ellerinde olmayan ve de tanrı vergisi olan durumlarından dolayı falan (meselâ kalın kafalı olmak gibi) aşağılamayın...olaki kafası kalın bile olsa yüreği incedir...kırılır! (Dokunma kalbime zira çok incedir kırılır...O tıpkı mabede benzer ki orda hıçkırılır...) Yani tam da zamanında yetişti bu terim...Valla Fatih Terim'den daha iyi bir 'terim'...
Kalbini kırdıysam özür dilerim.
Ben sanırım bu akşam sevdiim birisinin kalbini kırdım galiba.Bu beni çok üzdü.Çünkü bu tür şeyleri hiç sevmiyorum.
Ama ondan özür dileyeceğim.
kalp kırmak midemde kocaman bi ates yandıgını hissettiriyor çünkü kalbim çok kırıldı ve en iyi hissettiğim şey bu su anda:(
Baba kapıdan içeri girer..
Küçük 6 yaşındaki kız elindeki küçük ve kapaklı kutuyu gizli gizli büyükçe bir yaldızlı kağıda sarmaya çalışmaktadır..Bir yanda selobant..bir yanda küçük kağıt makası..küçük bir parça rafya…habire kesip yapıştırmaya çalışmaktadır..
Baba gergin ve sinirli sorar..
^^Kızım..ne bu dağınıklık..
Ne o elindeki rafya bakiyim..ne karıştırıyorsun sen orda…? ^^
Küçük kız minik gözlerini kocaman açarak cevap verir..yüzünde burukluk..dudaklarını büzüştürmüştür..bütün şirinliğiyle cevap verir..
^^Ama…ama… ben sana hediye hazırlıyordum babacığım…^^
Baba hala kızgın..
^^Boşa emek kızım..ver bakayım o kutuyu…bu muydu bana hediyen? ^^
Küçük kız minik hareketlerle başını sallar..evet anlamında..yüzüne ışık gelmiş gibi yayılan kocaman bir gülümsemeyle minik ellerindeki kapaklı kutuyu iki eliyle babasına uzatır..Baba kutuyu açar..içi boştur..Şaşkınlık ve artmış bir kızgınlıkla..
^^Boş bir kutu için mi bu kadar uğraşıyordun sen kızım? ^^..diye sorar..
Küçük kız cevap verir..şirin gözlerinden artık sicim gibi yaşlar akmaktadır..
^^Ama ben o kutunun içine öpücüklerimi koymuştum…^^***
Artık baba ne derse desin geç kalınmıştır…
Ve perde iner….
Eternalflame
'Kalp kırıklarını toplayıp taş kömürü ile ısıtılan kazanlarda eritip din, ırkçılık, sınıfçılık gibi kavramların eldesinde kullanabilirsiniz.. '
(Bu söz bana aittir, iznim alınmadan kullanılamaz)
hz.ömer kabeye karşı bir gün şöyle sesleniyor:
'“Ey Kâbe! Seni bin kez yıksam, yeniden yapabilirim; ama kırılan bir kalbi asla! ”