Her kadının bastığı yerde sanki kalbim var Kalbim ki vahşi bir zevk alır ezilişinden Bir kadının içinden ağlayışı, gülüşü, Gözlerinden ziyade bacaklarına yakın. Bir lisandır onların duruşu, bükülüşü; Kadınlar! Onlar varken konuşmayınız sakın. İnce sütunlardaki ilahi güzelliğe Bacakların ruhudur şekil veren diyorum. Bacakları bir kalın örtüde saklı diye Mermerde kalbi çarpan Venüs'ü sevmiyorum. Ömrümüzün geçtiği yolda, bana sorsalar Gidiyorum bir kadın bacağının peşinden. Boynuma doladığım güzel putu görseler. İnsanlar öğrenirdi neye tapacağını. Kör olsam da açılır gözüm, ona sürseler İsa'nın eli diye bir kadın bacağını.
İngiliz sosyal reformcu, feminist eylemci, teozof, Hindistan'ın bağımsızlık mücadelesi liderlerinden Annie Besant İslamiyet hakkında çok olumlu bahsetmiştir.
İslam'ın kadınlara diğer akımlardan daha fazla haklar verdiğini, mesela Hıristiyanlık aleminde özellikle İngiltere'de sadece 20. yy'ın son 20 yılında kadınların hakları mevcut olduğunu ve onca çarpık bakış açılarına rağmen esasen kadınların İslamiyete gore daha serbest olduğu gerçeklerini çekinmeden belirtmiştir.
'I often think that woman is more free in Islam than in Christianity. Woman is more protected by Islam than by the faith which preaches monogamy. In Al'Quran the law about woman is more just and liberal. It is only in the last twenty years that Christian England has recognized the right of woman to property, while Islam has allowed this right from all times. It is slander to say that Islam preaches that women have no souls'.
Annie Besant - The Life and Teachings of Muhammed, 1932
· Her madde, her mâna ve her şey gibi kadının da bütün vücut ve hikmeti, keyfiyeti ve mevkii İslâmda...
· Kadın, İslâmda, kendisine Şeriat yolundan ulaşmak şartiyle sevgili bir varlıktır. Yeryüzünün Efendisi ve Peygamberler Peygamberi ki buyurmuşlardır ki: “Bana dünyanızda üç şey sevdirilmiştir: Kadın, güzel koku ve namaz...”
· Hemen anlamak gerektir ki, meşru şekiller ve hadler içinde kadına bağlılık, Yeryüzünün Efendisi ve Peygamberler Peygamberinin mizacına uymak bakımından İslâmi ve makûl bir hâdise... İslâmın zâhir ve bâtın çerçevelerinin bütün kahramanları bu şekiller hadler içinde kadına bağlı kalmışlardır. Ruhbaniyeti kabul etmeyen İslâm, bâtınî büyük marifet yolunda nefs körletmenin usûlu olarak kadından uzak durmayı kabul etmez. Aksine büyük marifet yolunda, meşru şekiller ve hadler içinde kadın alâkası şarttır.
· Kadın, İslâmda, her şeyden evvel derin bir hayâ mevzuudur: ve bütün mahrem köşeleriyle çepçevre hisarlar ortasında yükselen bir saray gibi, edep, ismet ve gizlilik surlariyle halkalanmıştır.
· Mukaddes İslâm Şeriatı, kadını, her noktasiyle kocasının nazarlarına helâl olarak teslim ettikten sonra, onun cemiyet hayatını, mahremi bulunduğu veya bulunmadığı insanlara karşı ayrı ayrı görünüş şekilleriyle ve son derece sarahatle tanzim etmiştir. İslâm cemiyet ve beldesinin büyük meydanında ve bütün nazarlara karşı kadın, yüzünden, el ve ayaklarından başka hiçbir noktasını çıplak olarak gösteremeyecek derecede hayâ ve hicap ifade eder. Tek tel saçın bile dâhil olduğu bu hayâ ve hicap şartları yerine geldikten sonra kadın, aynı İslâm cemiyet ve beldesinin aynı meydanında en faal ve en vazifedâr bir unsur olabilir.
· Kadını kafes arkalarına ve haremlere hapsetmek, hiç kimsenin karşısına çıkarmamak ve topuğundan saçına kadar simsiyah bir torba içine sokup öylece ve bir ân için cemiyet koridorundan geçirivermek, İslâmi ölçü ve gereklerin emrettiği bir iş değildir. Her bakımdan mükemmel olan dine bir şey eklemek veya ondan bir şey eksiltmek, dini anlamamaya ve nihayet ya ham ve kaba softalığa veya kör-kütük anlayışsızlığa varacağına göre asırlar boyunca Türk cemiyetinde kadının halini, dinî vecd ve idrâkten mahrum ham ve kaba softaların eseri diye mütalâa ve bu halden İslâmiyeti tenzih etmek lâzımdır. Şer’î ölçülere bürülü olarak kadın, İslâm cemiyet ve beldesinin büyük meydanında ve her türlü iş ve faaliyet sahasında, bütün nazarlara açık bir edep ve ismet heykelidir.
· Ayrıca kadın, mücerred kadın olarak, mücerred güzellik ölçüleriyle, ancak İslâm Şeriatinin gizlenme hadleri ve görünme şartları içindedir ki, tesir ve kıymetinin azamîsine ulaştırılmıştır. Kasap dükkânlarında kuyruğuna kadar yüzülmüş çırçıplak etin vahşetini esirî bir tılsıma götüren örtü sırrı, münhasır (estetik) göziyle de yalnız İslâmdadır.
· İslâmda kadın, içtimaî vazifeler arasında yalnız iki tanesinin ehliyetine malik değildir: Biri imamlılık, öbürü hâkimlik... Bunda da son derece ince bir hilkat sırrı güden İslâmiyet, her şeyden evvel hissîlik ilcaîlikten uzak bir erkek seciyesi isteyen bu iki işten başka kadına hiçbir içtimaî vazifeyi yasak etmemiş, fakat kadının en yüksek ve ulvî mevkiini, onun ve erkeğinin yuvası olarak göstermiştir.
· Kadın; anne, hemşire, zevce; güzellik bakımından kadın, içtimaî vazife noktasından kadın; hilkat sırrının maddî ve mânevî bütün tecelli şekillerini İslâmda arasın ve yalnız onunla övünsün!
kadına yazık ki kendine katlanıyor...bize yazık ki ona katlanıyoruz...halbuki ne istediğini bir bilse bunların hiçbiri olmayacaktı (lütfen...sözüm herkese değil)
kadın biyolojik olarak dişi olarak tanımlanan üreme sürecinde ana olarak işlev gören İNSAN dır. sosyolojik olarak toplumdan topluma değişen konumları olmuştur anaerkil dönemde sözü geçen iken, ataerkil dönemde ezimler yaşamıştır. şimdi bazı toplumlarda hala kadın ezim ve sömürü koşullarındadır. çağdaş kadın ise üreten, bedenini dilediği şekilde kullanma özgürlüğünü elde etmiş, baskılardan arınıp, kendi ilkelerine göre yaşayan, sosyalleşmiş bir insandır. erkekle yarışan, erkeği dışlayan yoksayan kadınlara feminist diyorlar...oysa kadın erkekle yan yana geçinmeyi öğrenmeli erkek de kadının birey olduğunu kabul etmelidir.
sonuç itibariyle ikiside eşit kadın-erkek, biz onlara ihtiyaç duyuyoruz onlarda bize.. biz onlarsız onlar bizsiz hiç bir şeydir. biz tabanca anlar mermı dır.. mermı olmadan tabanca demir parçasından farksızdır.
Kalıp değil bir fikir Elmas sorguçlu fakir Açıkta sırrı bâkir Kadın....
NFK
Kadın erkek ilişkisinde Muhiddin-i Arabi'nin yorumu bana çok ilginç gelir.
Arabi'ye göre Hz. Havva Hz. Adem'in köprücük kemiğinden yaratıldığı için aslında ilk gerçek dişi (Çoğalma anlamında) Hz. Adem'dir.
Bu yaratılıştan dolayı (kadının erkek vücudunnun bir parçasından yaratılması ile) aslında erkeğin kadına meyli hakikatte kendine olan meylidir. Kadının erkeğe olan sevgisi de vatana olan muhabbettir..
Aradaki aşk ve iştiyak temelde böyle şekillenir.
Yorum çok ilginç ve derin belki tam izah edememiş olabilirim fakat aradaki ilişkiyi anlatma bakımından çok estetik...
Kadın bu yoruma göre erkeğin eksik tarafı...bir parçası.... tamamlayıcı unsuru..ve hatta aslında kendisi....
Erkek ise vatan.... özlenen...hasreti çekilen...
Bu olması gereken de durum biraz farklı bu günlerde...
İlk önce kadının, Hz. Adem ' in kaburgasından yaratılmasının Kuran-ı Kerim'de olmadığını ve kitabımız da ki kadın ve erkeğin bir bütünü oluşturmasını zedeleceğinden de dinimize de ters düştüğü kanısındayım. Üsütüne basarak bir daha söylüyorum; kadının, Hz. Adem'in kaburgasından yaratılması ayet değildir, bir uygulama da olmadığından bunu hüküm gibi savunulması kadının konumunu zarar vermekten başka bir işe yaramaz. Erkek ve kadın birbirleirine eş olarak yaratılmışlardır.
Dinimizin kadına verdiği önem açıkken, nefslerini yenik düşenlerin sorumluluklarını ve hükümlülüklerine yanlışa kullanması malesef dinimizin imajına zarar vermiştir..'Cennet annelerin ayakları altındadır' buyrulurken bile esasında çağımızdaki yaşanılanların, kadınlarımıza verilmesi gereken önemin ne kadar yanlış olduğunu bir daha hatırlatır bize.
Erkek ve kadın arasındaki farklılıkları sorun edenler, kültürlerin insanın üstesindeki etkiyi göz ardı ettiklerini gösterir. Kadın ve Erkek insandır, insan insana benzer, oluşan farklılıklar garip karşılacağımıza, doğal karşılamak daha olumlu olur, insana düşen birbirimize daha saygılı ve kibar davranmasıdır
Bakıyorum altına ya da elmasa soğuk ve cansız ama onlara verilen değer içi dışı pırlanta olan canlardan daha değerli.
Kadınlar tarih boyunca cinsiyetinden dolayı zulm görmüş. Okuma yazması bir yana güzelliği bile yasaklanmıştır... belli çağlar da beyinlerini kullandıkları için linç edilmiş ve hatta cadı veya içine şeytan girmiş diye yakılmışlardır. Bu nedenlerden dolayı tarihte pek öne çıkamayan kadın, bastırılmış ve geri planda kalmıştır. yaşadıkları zorlukları örnek vermekle bitmez ama eminim kadına ayrı bir ırk olarak bakanlarında örnekleri ise hiç bitmez.
Erkek ve kadın ne kadar farklı gözüksede bir bütünün parçasıdır. Peygamberimiz 'Sizin en hayırlınız kadınlarına karşı huyu en iyi olanlarınızdır...' demiştir (Ahmed b. Hanbel, Müsned, II,472) .
İslam açısından kadının yeri çok önemlidir, hatta şunu söylebilirm ki Kitabımızda ki kadının erkekten daha fazla hakları vardır. Dinimiz kadın-erkek ayrımı değil iş bölümü yapmıştır... (tabi bunlar belli çerçeveler içinde tartışalabilir) ama malesef insan hep nefsine yenik düştüğünden sorumluluklarını ve hükümlüklerini yanlışa kullanıp bunu ya dinine ya da cinsiyetine mal ediyor. Umarım bu konulardaki hassasiyeti anlayıp, olumlu bir şekilde incelemeler yaparsınız.
Hekesi kadın konusunda saygıya davet ediyorum, analarımızın, kardeşlerimizin, bacılarımızın ve özellikle eş olan kişiler hakkında ileri geri konuşmaların yapılmaması dileği ile.
Kadın, Hz.Adem ' in kaburgasından yaratılan ve ona eş kılınan bir varlık.Bu eş kılınış Hz. Ademden bir parça oluşu iki cinside birbirine iştiyak halinde ve birbirine muhtaç konumda bırakmıştır.Kadınlar ve erkekler hakkında günümüzde sürekli yozlaştırılan ve sadece birbirlerine ihtiyacı cinsel bakış açısıyla yorumlanan bir varlık oluşu onun yaradılıştan gelen birçok özelliğine uygunsuzdur.....Ben kadınları olduğu gibi kabullenme düşüncesindeyim....Kadına hürmet gereklidir...Ama kadın olana...Erkek içinde aynı durum söz konusu....Bence her iki cinsinde bugün kalplerinden gelip dillerinden dışa yansıyan düşünceler onların kendine ait düşünceler dışında çevresinde öğredikleri, şartlandırılmalar sonucunda bilinç altına yerleştirilen ve insan olmak düşüncesinde sıyrılmaya doğru yol almakta olan karanlık bir yobazlık örneğidir.Yobaz sadece din adına geçerli olan anlamında değildir.Yobaz, belli düşünceler etrafında saplanıp kalan ve karşısına yeni bir durum çıktığında ne yapacağını şaşıran ve değerlerinde ani değişimler yapmak zorunda olandır hoşuna gitmesede....Kitabına uydurmak diyelim buna sokak diliyle... Muhabbetle kalın....
kadınlar bir çiçektir sulanmadıgı zaman solar bakılmadıgı zaman baka kalınan bir çiçektir ne çiçegi yaa kadın kadın ahh kadınlarryokmuuuuuuuuuu (: : : : : : : :
Kadın tanımlamasına farklı bir yaklaşım: Fırıldak bir adama kadını neye benzettiğini sormuşlar, mektuba benzettiğini söylemiş: Önce yazarsın sonra yalarsın ve en son postalarsın! (Hoş bir yaklaşım değil tabii)
Kaliteli kadın değerlidir, bulursanız elinizden kaçırmayın derim çünkü artık pek kalmadı... Ayrıca kültürümüzde de önemli bir yeri vardır, öenmlidir, namusumuzu oluşturan kavramlardan biridir kadınlarımız... At avrat silah...
islami şairin,erotik şiiri..
KADIN BACAKLARI
Her kadının bastığı yerde sanki kalbim var
Kalbim ki vahşi bir zevk alır ezilişinden
Bir kadının içinden ağlayışı, gülüşü,
Gözlerinden ziyade bacaklarına yakın.
Bir lisandır onların duruşu, bükülüşü;
Kadınlar! Onlar varken konuşmayınız sakın.
İnce sütunlardaki ilahi güzelliğe
Bacakların ruhudur şekil veren diyorum.
Bacakları bir kalın örtüde saklı diye
Mermerde kalbi çarpan Venüs'ü sevmiyorum.
Ömrümüzün geçtiği yolda, bana sorsalar
Gidiyorum bir kadın bacağının peşinden.
Boynuma doladığım güzel putu görseler.
İnsanlar öğrenirdi neye tapacağını.
Kör olsam da açılır gözüm, ona sürseler
İsa'nın eli diye bir kadın bacağını.
Necip Fazıl Kısakürek
bütün erkekler sadece ona aşık olsun isteyen,
asla yeterince ayakkabısı olmayan,
kıskanç, daral getirici, gıcık varlıklar topluluğu.
erkek olmak istiyorum bazı bazı, bu kötü özellikleri ben de taşıdığım için...
insan kısmısının dişi hali.
daha degerli bir sey bulamaz erkek kadinin iyisinden,
beterdir kötü kadin her seyin kötüsünden..
İngiliz sosyal reformcu, feminist eylemci, teozof, Hindistan'ın bağımsızlık mücadelesi liderlerinden Annie Besant İslamiyet hakkında çok olumlu bahsetmiştir.
İslam'ın kadınlara diğer akımlardan daha fazla haklar verdiğini, mesela Hıristiyanlık aleminde özellikle İngiltere'de sadece 20. yy'ın son 20 yılında kadınların hakları mevcut olduğunu ve onca çarpık bakış açılarına rağmen esasen kadınların İslamiyete gore daha serbest olduğu gerçeklerini çekinmeden belirtmiştir.
'I often think that woman is more free in Islam than in Christianity. Woman is more protected by Islam than by the faith which preaches monogamy. In Al'Quran the law about woman is more just and liberal. It is only in the last twenty years that Christian England has recognized the right of woman to property, while Islam has allowed this right from all times. It is slander to say that Islam preaches that women have no souls'.
Annie Besant - The Life and Teachings of Muhammed, 1932
İSLÂM VE KADIN
· Her madde, her mâna ve her şey gibi kadının da bütün vücut ve hikmeti, keyfiyeti ve mevkii İslâmda...
· Kadın, İslâmda, kendisine Şeriat yolundan ulaşmak şartiyle sevgili bir varlıktır. Yeryüzünün Efendisi ve Peygamberler Peygamberi ki buyurmuşlardır ki: “Bana dünyanızda üç şey sevdirilmiştir: Kadın, güzel koku ve namaz...”
· Hemen anlamak gerektir ki, meşru şekiller ve hadler içinde kadına bağlılık, Yeryüzünün Efendisi ve Peygamberler Peygamberinin mizacına uymak bakımından İslâmi ve makûl bir hâdise... İslâmın zâhir ve bâtın çerçevelerinin bütün kahramanları bu şekiller hadler içinde kadına bağlı kalmışlardır. Ruhbaniyeti kabul etmeyen İslâm, bâtınî büyük marifet yolunda nefs körletmenin usûlu olarak kadından uzak durmayı kabul etmez. Aksine büyük marifet yolunda, meşru şekiller ve hadler içinde kadın alâkası şarttır.
· Kadın, İslâmda, her şeyden evvel derin bir hayâ mevzuudur: ve bütün mahrem köşeleriyle çepçevre hisarlar ortasında yükselen bir saray gibi, edep, ismet ve gizlilik surlariyle halkalanmıştır.
· Mukaddes İslâm Şeriatı, kadını, her noktasiyle kocasının nazarlarına helâl olarak teslim ettikten sonra, onun cemiyet hayatını, mahremi bulunduğu veya bulunmadığı insanlara karşı ayrı ayrı görünüş şekilleriyle ve son derece sarahatle tanzim etmiştir. İslâm cemiyet ve beldesinin büyük meydanında ve bütün nazarlara karşı kadın, yüzünden, el ve ayaklarından başka hiçbir noktasını çıplak olarak gösteremeyecek derecede hayâ ve hicap ifade eder. Tek tel saçın bile dâhil olduğu bu hayâ ve hicap şartları yerine geldikten sonra kadın, aynı İslâm cemiyet ve beldesinin aynı meydanında en faal ve en vazifedâr bir unsur olabilir.
· Kadını kafes arkalarına ve haremlere hapsetmek, hiç kimsenin karşısına çıkarmamak ve topuğundan saçına kadar simsiyah bir torba içine sokup öylece ve bir ân için cemiyet koridorundan geçirivermek, İslâmi ölçü ve gereklerin emrettiği bir iş değildir. Her bakımdan mükemmel olan dine bir şey eklemek veya ondan bir şey eksiltmek, dini anlamamaya ve nihayet ya ham ve kaba softalığa veya kör-kütük anlayışsızlığa varacağına göre asırlar boyunca Türk cemiyetinde kadının halini, dinî vecd ve idrâkten mahrum ham ve kaba softaların eseri diye mütalâa ve bu halden İslâmiyeti tenzih etmek lâzımdır. Şer’î ölçülere bürülü olarak kadın, İslâm cemiyet ve beldesinin büyük meydanında ve her türlü iş ve faaliyet sahasında, bütün nazarlara açık bir edep ve ismet heykelidir.
· Ayrıca kadın, mücerred kadın olarak, mücerred güzellik ölçüleriyle, ancak İslâm Şeriatinin gizlenme hadleri ve görünme şartları içindedir ki, tesir ve kıymetinin azamîsine ulaştırılmıştır. Kasap dükkânlarında kuyruğuna kadar yüzülmüş çırçıplak etin vahşetini esirî bir tılsıma götüren örtü sırrı, münhasır (estetik) göziyle de yalnız İslâmdadır.
· İslâmda kadın, içtimaî vazifeler arasında yalnız iki tanesinin ehliyetine malik değildir: Biri imamlılık, öbürü hâkimlik... Bunda da son derece ince bir hilkat sırrı güden İslâmiyet, her şeyden evvel hissîlik ilcaîlikten uzak bir erkek seciyesi isteyen bu iki işten başka kadına hiçbir içtimaî vazifeyi yasak etmemiş, fakat kadının en yüksek ve ulvî mevkiini, onun ve erkeğinin yuvası olarak göstermiştir.
· Kadın; anne, hemşire, zevce; güzellik bakımından kadın, içtimaî vazife noktasından kadın; hilkat sırrının maddî ve mânevî bütün tecelli şekillerini İslâmda arasın ve yalnız onunla övünsün!
kadına yazık ki kendine katlanıyor...bize yazık ki ona katlanıyoruz...halbuki ne istediğini bir bilse bunların hiçbiri olmayacaktı
(lütfen...sözüm herkese değil)
' La hayre fi hine ve la büdde min hünne! (onlardan bir hayır yoktur fakat luzumludurlar) .'
Atatürk'ün silah arkadaşı Nuri CONKER ' den
- Ve Tanrı kadını yarattı ama erkekler Tanrı yarattı demedi
(bir duvar yazısı)
kadın biyolojik olarak dişi olarak tanımlanan üreme sürecinde ana olarak işlev gören İNSAN dır. sosyolojik olarak toplumdan topluma değişen konumları olmuştur anaerkil dönemde sözü geçen iken, ataerkil dönemde ezimler yaşamıştır. şimdi bazı toplumlarda hala kadın ezim ve sömürü koşullarındadır. çağdaş kadın ise üreten, bedenini dilediği şekilde kullanma özgürlüğünü elde etmiş, baskılardan arınıp, kendi ilkelerine göre yaşayan, sosyalleşmiş bir insandır. erkekle yarışan, erkeği dışlayan yoksayan kadınlara feminist diyorlar...oysa kadın erkekle yan yana geçinmeyi öğrenmeli erkek de kadının birey olduğunu kabul etmelidir.
Kadın dediğin İstanbul gibi olmalı; Fethi zor, fatihi bir tane....
sefil olursa..alçalır beşer...
Vajina'nın etrafındaki gereksiz et parçası
sonuç itibariyle ikiside eşit kadın-erkek,
biz onlara ihtiyaç duyuyoruz onlarda bize..
biz onlarsız onlar bizsiz hiç bir şeydir.
biz tabanca anlar mermı dır..
mermı olmadan tabanca demir parçasından farksızdır.
'sadece 58 kilo, o bir kadın.. ve ben ondan korkuyorum..' /bir filmden, hatırladıgım kadarıyla..
Kalıp değil bir fikir
Elmas sorguçlu fakir
Açıkta sırrı bâkir
Kadın....
NFK
Kadın erkek ilişkisinde Muhiddin-i Arabi'nin yorumu bana çok ilginç gelir.
Arabi'ye göre Hz. Havva Hz. Adem'in köprücük kemiğinden yaratıldığı için aslında ilk gerçek dişi (Çoğalma anlamında) Hz. Adem'dir.
Bu yaratılıştan dolayı (kadının erkek vücudunnun bir parçasından yaratılması ile) aslında erkeğin kadına meyli hakikatte kendine olan meylidir. Kadının erkeğe olan sevgisi de vatana olan muhabbettir..
Aradaki aşk ve iştiyak temelde böyle şekillenir.
Yorum çok ilginç ve derin belki tam izah edememiş olabilirim fakat aradaki ilişkiyi anlatma bakımından çok estetik...
Kadın bu yoruma göre erkeğin eksik tarafı...bir parçası.... tamamlayıcı unsuru..ve hatta aslında kendisi....
Erkek ise vatan.... özlenen...hasreti çekilen...
Bu olması gereken de durum biraz farklı bu günlerde...
Ne erkek erkeğe benziyor ne de kadın kadına...
Hayırlsı....
İlk önce kadının, Hz. Adem ' in kaburgasından yaratılmasının Kuran-ı Kerim'de olmadığını ve kitabımız da ki kadın ve erkeğin bir bütünü oluşturmasını zedeleceğinden de dinimize de ters düştüğü kanısındayım. Üsütüne basarak bir daha söylüyorum; kadının, Hz. Adem'in kaburgasından yaratılması ayet değildir, bir uygulama da olmadığından bunu hüküm gibi savunulması kadının konumunu zarar vermekten başka bir işe yaramaz. Erkek ve kadın birbirleirine eş olarak yaratılmışlardır.
Dinimizin kadına verdiği önem açıkken, nefslerini yenik düşenlerin sorumluluklarını ve hükümlülüklerine yanlışa kullanması malesef dinimizin imajına zarar vermiştir..'Cennet annelerin ayakları altındadır' buyrulurken bile esasında çağımızdaki yaşanılanların, kadınlarımıza verilmesi gereken önemin ne kadar yanlış olduğunu bir daha hatırlatır bize.
Erkek ve kadın arasındaki farklılıkları sorun edenler, kültürlerin insanın üstesindeki etkiyi göz ardı ettiklerini gösterir. Kadın ve Erkek insandır, insan insana benzer, oluşan farklılıklar garip karşılacağımıza, doğal karşılamak daha olumlu olur, insana düşen birbirimize daha saygılı ve kibar davranmasıdır
İnsanın dişisi. Erkeğin eşi. Dişi'nin erişkin olanı.
Bakıyorum altına ya da elmasa soğuk ve cansız ama onlara verilen değer içi dışı pırlanta olan canlardan daha değerli.
Kadınlar tarih boyunca cinsiyetinden dolayı zulm görmüş. Okuma yazması bir yana güzelliği bile yasaklanmıştır... belli çağlar da beyinlerini kullandıkları için linç edilmiş ve hatta cadı veya içine şeytan girmiş diye yakılmışlardır. Bu nedenlerden dolayı tarihte pek öne çıkamayan kadın, bastırılmış ve geri planda kalmıştır. yaşadıkları zorlukları örnek vermekle bitmez ama eminim kadına ayrı bir ırk olarak bakanlarında örnekleri ise hiç bitmez.
Erkek ve kadın ne kadar farklı gözüksede bir bütünün parçasıdır. Peygamberimiz 'Sizin en hayırlınız kadınlarına karşı huyu en iyi olanlarınızdır...' demiştir (Ahmed b. Hanbel, Müsned, II,472) .
İslam açısından kadının yeri çok önemlidir, hatta şunu söylebilirm ki Kitabımızda ki kadının erkekten daha fazla hakları vardır. Dinimiz kadın-erkek ayrımı değil iş bölümü yapmıştır... (tabi bunlar belli çerçeveler içinde tartışalabilir) ama malesef insan hep nefsine yenik düştüğünden sorumluluklarını ve hükümlüklerini yanlışa kullanıp bunu ya dinine ya da cinsiyetine mal ediyor. Umarım bu konulardaki hassasiyeti anlayıp, olumlu bir şekilde incelemeler yaparsınız.
Hekesi kadın konusunda saygıya davet ediyorum, analarımızın, kardeşlerimizin, bacılarımızın ve özellikle eş olan kişiler hakkında ileri geri konuşmaların yapılmaması dileği ile.
garip bir sey...
Kalıp değil, bir fikir;
Elmas sorguçlu fakir;
Açıkta sırrı bakir.
Kadın...
ANA...
kadın insanlığın yarısı demektir.çünkü yarısı biz yarısı onlar...
Kadın, Hz.Adem ' in kaburgasından yaratılan ve ona eş kılınan bir varlık.Bu eş kılınış Hz. Ademden bir parça oluşu iki cinside birbirine iştiyak halinde ve birbirine muhtaç konumda bırakmıştır.Kadınlar ve erkekler hakkında günümüzde sürekli yozlaştırılan ve sadece birbirlerine ihtiyacı cinsel bakış açısıyla yorumlanan bir varlık oluşu onun yaradılıştan gelen birçok özelliğine uygunsuzdur.....Ben kadınları olduğu gibi kabullenme düşüncesindeyim....Kadına hürmet gereklidir...Ama kadın olana...Erkek içinde aynı durum söz konusu....Bence her iki cinsinde bugün kalplerinden gelip dillerinden dışa yansıyan düşünceler onların kendine ait düşünceler dışında çevresinde öğredikleri, şartlandırılmalar sonucunda bilinç altına yerleştirilen ve insan olmak düşüncesinde sıyrılmaya doğru yol almakta olan karanlık bir yobazlık örneğidir.Yobaz sadece din adına geçerli olan anlamında değildir.Yobaz, belli düşünceler etrafında saplanıp kalan ve karşısına yeni bir durum çıktığında ne yapacağını şaşıran ve değerlerinde ani değişimler yapmak zorunda olandır hoşuna gitmesede....Kitabına uydurmak diyelim buna sokak diliyle... Muhabbetle kalın....
kadınlar bir çiçektir sulanmadıgı zaman solar bakılmadıgı zaman baka kalınan bir çiçektir ne çiçegi yaa kadın kadın ahh kadınlarryokmuuuuuuuuuu (: : : : : : : :
dünyanın halifesi erkek erkegin halifesi kadın (simdi size soruyorum hangisi daha guclu)
Yaşayan ve Hergün gördüğümüz Tanrıça
Kadın tanımlamasına farklı bir yaklaşım: Fırıldak bir adama kadını neye benzettiğini sormuşlar, mektuba benzettiğini söylemiş: Önce yazarsın sonra yalarsın ve en son postalarsın!
(Hoş bir yaklaşım değil tabii)
Kaliteli kadın değerlidir, bulursanız elinizden kaçırmayın derim çünkü artık pek kalmadı... Ayrıca kültürümüzde de önemli bir yeri vardır, öenmlidir, namusumuzu oluşturan kavramlardan biridir kadınlarımız... At avrat silah...
vahşi ve kurnaz oluyorlar erkwegi nedense kontrol etmesini çok biliyorlar
süt ekşir kız ekşimez