yoo sen zaten hep sevilensin dostum, küslük teğet bile geçemez.. boş sorunlarla zihnimizi meşgul ederken, sükuneti seçsek de, dostluğumuza nokta koymadık hiç.. o ürkek kelebek omzumuzdadır her zaman :)
Tarifi mümkün olmayan bir kırgınlık yaşıyorum efendim. Küsmek en sevmediğim huyumdur lakin hayretle gördüm ki ben size küsmüşüm. Küstüğümü anlamadınız ve bu üzüntümü büsbütün artırdı. Şimdi yine beş yaşımda bir çocuk gibiyim ve küstüm ben diyorum. Beni o üzüntü okyanusunda bir başıma bıraktınız. Kendi adam boyu dalgalarınızı bahane edip beni kendi kıyılarıma terkettiniz. Oysa aynı gemideydik biz ve ben size hiç kaptanım olur musunuz dememiştim. Bir el mesafesi yeterdi. O el dalgalara karışıp gitti. Hani yıllarca her sessizliğimde 'küstün mü' diye sordunuz ya. Ben hiç küsmemiştim size..... İşte bir ilk oldu ve bu çocuk kalp küstü. Şimdi bir daha dost olur muyuz bilmem -olsa olsa- 'kadim' dost olur bizden. Kadim dostunuzu hep iyi hatırlayın. Kendinize ve -yaşıyorsa- Dut Ağacıma iyi bakın.
Suya eğilmiş -ha düştü ha düşecek- koca bir portakal. Bir dizi çam ağacının yanına gelişigüzel yerleştirilmiş bisikletler ve bir kaç palmiyenin mültecilere has serkeşliği. Bütün bütün bir manzaraya dönüşüyor bu dağınık gösteri. Parçalanıyor suya değen gün yazgısı, kimseler evlerine gitmiyor.
Siz de gidince okunacak kimse kalmadı demişsiniz eski bir mailinizde. Birseküzyüzyıl olmuştur belki ama okuyunca bütün motivasyon damarlarım açıldı. O haleti ruhiyede bir Üsküp yazısı yazdım. Vardar, Taşköprü, hiç birinin kalbinin kırmadım. En çok da Taşköprüye tevecühümüz var elbette. Yalnız Üsküp'ü değil, zamanı da ikiye bölen o kadim köprüye. işte bazı dostlar da Vardar'ı taştan bir kemer gibi süsleyen bu köprü gibidir. Zamana tanıklık eder, bütün hallerimize, coşkumuza ve kederimize. Bir nehir olmamız hasebiyle ancak bir köprünün tahammülü olacaktır bize de. Medleriyle cezirleriyle bir nehri taşımak için taştan ve zarif bir kemerin ruhunu taşımak gerekir ziyadesiyle. Ya taşta bir köprü olmak gerekir yahut başka bir şey olmamak en iyisidir. Üsküp yazımı- tekrar- yazıp size armağan edeyim.(kayıt sırasında bütün yazım silindi) Bir şehr-i kadimden bir kadim dosta. Bir nehirden, bir nehre methiye. Şimdilik bu kadar.
Dün aynı renkleri tutturamadık. Leblebi koydum tasa azıcık boydan kısa olduğum için kız annem yer yer görüş açımdan çıktı fekat güneş gözlüğümün ardından yolladığım ultrasonic bi takım yere yapıştırma ışınlarımla belli bir yere mıhladım. Yerinden kımıldayamadı. Kelle hesabı yapacak değiliz elbet ama yüzlerce kelle vardı. Hangi birini yamultayım bilemedim. İşte bu da böyle bişeydi. (Hani gördün mü diye soruyosan, bu da bir görüş tabii. Görüş günü gibi töbe estağfurullah) Bir beş dakika hasbıhal edişimiz de olmadı değil elbet. En son yemek sırasında kaybettim. Zayıf olmasına rağmen pisboğazın biri sanırım. Bunu da notlarımız arasına alalım. Ya da ben yemekleri görünce gözden kaybettim. Pisboğaz olan ben de olabilirim. Bunu da not al.
Çok şeyaparsam uyar beni. Ya da iste yakim buraları. Sen ki hayatta benim için ağaç dikmiş tek insansın, sana burdan ev yeri bile çeviririm. Dilediğin kadar odun indiririm, sehpa, şifonyer falan yaparız onlardan. Yeter ki dut ağacıma iyi bak. Bir de kendine.
'Ben ölürsem ardımdan irmik helvası yaptır, ama dondurmalı olsun' diyendir. Aşık olduğu herife atamadığı mesajları bana atandır. Başbelasıdır.' Nerden geldin başıma'dır.'Git kendini dövdürtmeden'dir. Candır.
Çok eskiden beri dost ve bu dostluğu devam eden kişiler Benim Hayatta Öyle Bir dostum var Allah ona uzun ömurler versin Allah Kimseyi dostsuz bırakmasın
yoo sen zaten hep sevilensin dostum, küslük teğet bile geçemez..
boş sorunlarla zihnimizi meşgul ederken, sükuneti seçsek de, dostluğumuza nokta koymadık hiç..
o ürkek kelebek omzumuzdadır her zaman :)
Tarifi mümkün olmayan bir kırgınlık yaşıyorum efendim. Küsmek en sevmediğim huyumdur lakin hayretle gördüm ki ben size küsmüşüm. Küstüğümü anlamadınız ve bu üzüntümü büsbütün artırdı. Şimdi yine beş yaşımda bir çocuk gibiyim ve küstüm ben diyorum. Beni o üzüntü okyanusunda bir başıma bıraktınız. Kendi adam boyu dalgalarınızı bahane edip beni kendi kıyılarıma terkettiniz. Oysa aynı gemideydik biz ve ben size hiç kaptanım olur musunuz dememiştim. Bir el mesafesi yeterdi. O el dalgalara karışıp gitti.
Hani yıllarca her sessizliğimde 'küstün mü' diye sordunuz ya. Ben hiç küsmemiştim size..... İşte bir ilk oldu ve bu çocuk kalp küstü. Şimdi bir daha dost olur muyuz bilmem -olsa olsa- 'kadim' dost olur bizden. Kadim dostunuzu hep iyi hatırlayın.
Kendinize ve -yaşıyorsa- Dut Ağacıma iyi bakın.
Sıska bir çocuktum bilirsin. Taşıyamadım.
Suya eğilmiş -ha düştü ha düşecek- koca bir portakal. Bir dizi çam ağacının yanına gelişigüzel yerleştirilmiş bisikletler ve bir kaç palmiyenin mültecilere has serkeşliği. Bütün bütün bir manzaraya dönüşüyor bu dağınık gösteri. Parçalanıyor suya değen gün yazgısı, kimseler evlerine gitmiyor.
Siz de gidince okunacak kimse kalmadı demişsiniz eski bir mailinizde. Birseküzyüzyıl olmuştur belki ama okuyunca bütün motivasyon damarlarım açıldı. O haleti ruhiyede bir Üsküp yazısı yazdım. Vardar, Taşköprü, hiç birinin kalbinin kırmadım. En çok da Taşköprüye tevecühümüz var elbette. Yalnız Üsküp'ü değil, zamanı da ikiye bölen o kadim köprüye. işte bazı dostlar da Vardar'ı taştan bir kemer gibi süsleyen bu köprü gibidir. Zamana tanıklık eder, bütün hallerimize, coşkumuza ve kederimize. Bir nehir olmamız hasebiyle ancak bir köprünün tahammülü olacaktır bize de. Medleriyle cezirleriyle bir nehri taşımak için taştan ve zarif bir kemerin ruhunu taşımak gerekir ziyadesiyle. Ya taşta bir köprü olmak gerekir yahut başka bir şey olmamak en iyisidir. Üsküp yazımı- tekrar- yazıp size armağan edeyim.(kayıt sırasında bütün yazım silindi) Bir şehr-i kadimden bir kadim dosta. Bir nehirden, bir nehre methiye. Şimdilik bu kadar.
Dün aynı renkleri tutturamadık. Leblebi koydum tasa azıcık boydan kısa olduğum için kız annem yer yer görüş açımdan çıktı fekat güneş gözlüğümün ardından yolladığım ultrasonic bi takım yere yapıştırma ışınlarımla belli bir yere mıhladım. Yerinden kımıldayamadı. Kelle hesabı yapacak değiliz elbet ama yüzlerce kelle vardı. Hangi birini yamultayım bilemedim. İşte bu da böyle bişeydi. (Hani gördün mü diye soruyosan, bu da bir görüş tabii. Görüş günü gibi töbe estağfurullah) Bir beş dakika hasbıhal edişimiz de olmadı değil elbet. En son yemek sırasında kaybettim. Zayıf olmasına rağmen pisboğazın biri sanırım. Bunu da notlarımız arasına alalım. Ya da ben yemekleri görünce gözden kaybettim. Pisboğaz olan ben de olabilirim. Bunu da not al.
Çok şeyaparsam uyar beni. Ya da iste yakim buraları. Sen ki hayatta benim için ağaç dikmiş tek insansın, sana burdan ev yeri bile çeviririm. Dilediğin kadar odun indiririm, sehpa, şifonyer falan yaparız onlardan. Yeter ki dut ağacıma iyi bak. Bir de kendine.
'Ben ölürsem ardımdan irmik helvası yaptır, ama dondurmalı olsun' diyendir. Aşık olduğu herife atamadığı mesajları bana atandır. Başbelasıdır.' Nerden geldin başıma'dır.'Git kendini dövdürtmeden'dir. Candır.
kadim dost eski dost demektir ama o eski silinmeyen eskidir hiç silinmeyen eski sevgiyle bağdaşan bir eski
kadim kelime itibariyle eski demektir. eski dostum demektir.
Sadık ve kadim dost, akrabadan yeğdir...
...
Savaşlar, salgınlar, delilikler ayırır onları, geçen zaman değil.
gıcık kadın - rate
g.k: kadim dostum bunlarla muhatap etme beni! (bunların içinde rate vardır)
pis pis bir bakış sonrasında
+bundan sonra sen de benim kadim düşmanımsın! ! !
hakkında yazmanın ona haksızlık olacağı..
pazara kadar değil mezara kadar olan dostluk
Lütf-u Rahmânîdir..
Biline..
Bildik Efendim..
..
(asenam)
zamanın eskitemediği dost......herzaman yanında olan........ bulunması zor dost demektir...umarım herksin böyle bir dostu vardır :))
sıkı fıkı dost demektir. Kadim Dost
Çok eskiden beri dost ve bu dostluğu devam eden kişiler
Benim Hayatta Öyle Bir dostum var Allah ona uzun ömurler versin
Allah Kimseyi dostsuz bırakmasın
eski
Tüm mutlulukları, acıları, hüzünleri yürekten paylaştığınız, hergün hayata yeniden birlikte doğduğunuz insan....
Kitaplar...Kitaplar...Kitaplar...
Her ne kadar kitaplar kadim dostum olsa da iki dostum yani insan dostlarım için yapamayacağım şey yoktur... ;)
internet icat oldu kadim dostluk bozuldu...akın netten birini bulunca artık bize pas vermez olduda...........................:P
tahlil sonuçlarınızı kaygıyla beklerken,telefonun öbür ucundan “ ömrüm, ömrüne feda olsun … “ diyerek, boğazınızı düğümleten insan..
omuzları ikiz yatak olup uzanılan,
göğüsleri, gözyaşı torbanızın boşaldığı kese,
ağzı, haksızlığınız noter tasdiklide olsa,koşulsuz sizi destekleyip,haklısın,kelimesine ev sahipliği yapan.
gölgesi, uzaklık tanımaksızın yanında olup,sizi yalnız bırakmayan,
sırtı, sırtınıza tampon olup,güven veren,
gözleri, yönünüzü kaybettiğinizde,pusulanız
elleri, değişime ihtiyacınız olduğunda,dönüştürücünüz…....
eksik kalan bütün yanlarınızı tamamlayan,fazlalıklarınızı törpüleyen, yaşamınıza enerji kaynaklığı eden insanlara denir.
Sevgin öyle büyük ki dostum...en mağrur hakanların tacını hor görüyorum...
kendim ;)
en eskisi benim napim ;)