Canım anneannem derdi ki: "Nasipse gelir Hint'ten Yemen'den, Nasip değilse ne gelir elden."
Adil Yıldırım da bu konuda güzel bir konuşma yapmış. Canım sevgilim, biz de iyi ki birbirimizi bulmuşuz. Hiçbir şey tesadüf değil. Allah bize hep birlikte ve mutlu olmayı nasip etsin. :)
Başınıza kötü bir şey gelirse KADER diyorsunuz da iyi güzel bir şey gelirse neden kader demiyorsunuz. Oysa Allah kullarının ne söyleyeceğini ne yapacağını en küçük ayrıntılarına kader bilir ve onu yazar. Ancak o iş vaki olunca hiç zorlama olmaksızın insan onu yapar.
'Bir yelkenli için rüzgar neyse, kader de bir insan için aynı şeydir. Dümen başındaki insan rüzgarın nereden eseceğine karar veremez, ne şiddette eseceğine de, ama kendi yelkenini yönlendirebilir. Ve bu da kimi zaman inanılmaz derecede fark eder. Aynı rüzgar deneyimsiz ya da ihtiyatsız ya da yanlış karar veren bir denizciyi felakete sürüklerken, bir başkasını sakin bir limana ulaştıracaktır. '
'Mabed el-Cüheynî ve Gaylân el-Dımeşkî’nin, insana hiçbir güç ve irade hakkı tanımayan Cebriyye mezhebine karşı bir tepki olarak kurmuş oldukları itikadî bir mezhebin adıdır. Bu mezhebin temel görüşü, insanın fiillerinde tamamen özgür olması şeklinde özetlenebilir. Buna göre kişi, istediğini yapar, hatta Rabb’inin murad etmediği şeye bile kadirdir. ('
kaderi çözebilen daha çıkmadıgına göre ben de çözemedim demektir haliyle :) ama düşünsene ne kadar ilginç her daim üzerinde kafa yoracağımız hiç güncelliğini yitirmeyecek bir konu... hoş gerçi ben bir de bermuda şeytan üçgenini çözememiştim... kitabını oku videolarını seyret ama nafile acaba ne olaki.. en sonunda ölmeden bizim zamanımıza göre son 5 dk mı bermuda da geçirmeyi diledim ve böylece son 5 dk mda oranın sırrını da öğrenmiş olacağım ve böylece meraktan ölmek teorisi de ispatlanmış olacak... uww kaderden girip bermudadan çıkmışım... kadere geri dönersek bir kore filminde derdi ki 'kader tesadüflerden bir köprü yapmaktır'... ama naçizane işin sadedine gelirsem kadere inanıyorum ama hangi durum kadere girer ölüm ve evlilik gibi şeyler mi öyleyse akıl ve iradeyi niye vermiş allah ya da akıl ve irade de bir yere kadar mı.... bitmez bu konu en güzeli yine akışına bırakmak hayatı haydi rastgele :)
ben kadere inanmıyorum.. eger kader diye bir sey varsa neden yasıyoruz ki? zaten ilerde olacak seyler belli amaç ne? alın yazımda işkence çekmek varmış neyapalım kader işte demek saçma geliyor bana. her insan yaptığı ilerle kaderini çizer. gelecekte olacak birsey insan kendisi önceden inşa etmiştir.
iman sahibi ilahi emirlerin cümlesine yapışıp yasakları terk ettikten sonra zatına has bir kudret ispat etmeden cümle işleri haktan bilmeli bu iyidir. ikinci cebi ise kul bütün hataları yapar ne yasak bilir ne emir tanır.bundan başka yaptığı bütün fesat işleri hakka atarsa bu edep dışı bi hareket olur. ve bu cebir gayet kötüdür. bu makamda hayli sual ve cevap vardır. onlarda ehline malum... bir eren kişiye sormuşlar hakka zulüm istidatından nasıl kurtuldun? demişler şu cevabı almışlar. hakkın mülküne ondan başkasını koymadım cümle mülk onun olduğuna göre zulmü kime yapar? herkes mülkünü arzu ettiği gibi kullanır. bu mevzuda söylenenler kafi gecelim.(muhiddin arabi)
kazanın manası: bütün eşya hak ilminde ne şekilde ve ne halde olmuşsa toptan olarak o halleri üzerine verilen hükümdür. kaderin manası:her varlığın istidatı nisbetinde parça parça sonra yapılacak tafsil üzerine his ve şahadet alemine zuhur ederek gelmesidir. o şeylerin zuhura gelmesi de niçin ve kimde zuhur ediyorsa onun istidatı nisbetinde olur. soru:buraya kadar yapılan beyanlardan anlaşıldığına göre olan herşey kişinin istidatına göre oluyor. olan haller; küfür iman itikat hayır şer.. ve bunların cümlesi kimde zuhur edecekse onun hal dili ile hak tan talebine bağlı oluyor..zatındas mevcut istidat ve kabiliyete göre zuhur ediyor. hatta söylediklerimiz dahi hakkın yarattığı ve yaptığı oluyor.. istidatı veren dahi hak tır.buda bi mecburiyet olmazmı? cevap: bütün itkat faslını inceleyet zatlar katında istidat yapılmış ve yaratılmış değildir. zira bişeyin mahiyetini yapma olmadığına göre onun zatında mevcut olan istidat ve kabiliyeti de yapma olmaması gerekir. mahiyet ilahi ilmin suretlerinde derlerki ki onda henüz yapma ve yaratma faslı yoktur. herkesin sabit durumu ne ne gerektiriyorsa onu yapmaya mecburdur. ilahi kaderin sırrı böyle iktiza eder. herşey istidata bağlı ve merbut olduğunu bilerek sabit olan durumu ne ise işlerini ona göre yapar. haline muhalefet edemez. kendinde peşpeşe zamanı geldikçe olacak şeyler olur. o zat bu yolda istidatını noksan olduğunu sezerse sadece elem çeker yine haddi zatında hiç bi cebir yoktur.(muhiddin arabi)
ilim zata aynadır.o mahiyetlere haktan feyz yine onların zatında mevcut olan istidat ve kabiliyete göre gelir. itikat ve diğer hallerde onun dışına çıkamaz.isyan ve küfür itaat bunların her biri o mahiyetin kabiliyetine göre istemiş olduğu şeylerdir. istidatı nisbetinde haktan ne dilediyse o verilmiştir. mesela buğdayın istidatı buğday olmak arpanınki arpa olmak darının ki de darı olmak diğerlerini var bunas kıyas et. eğer arpanın dili olsa ekene itirazla beni niçin buğday yapmadın? dese ekinciden alacağı cevap: senin istidatın kabiliyetin buydu.... olur.ayrıca arpa tohumu ektikten sonra buğday ummak ahmaklık olur. bu anlatılana göre herkesin mahiyeti,ve ayanı sabitesi ezelde ne hal ve özellikte ise hangi ismin tecellisi kısmetine düştüyse bu alemde onu gösterebilir.herşey ezelde verilen şekile aşikar olur. ilahi bilginin ona bi tesiri yoktur. işleri yerli yerince yapıcılardır. kaidesine göre arif olanlar bu sırra vakıftır. haddi zatında malüm olan birşey ne halde ise ilahi bilgi onu alakadar eder ve o esma ve sıfatın iktizası olarak zuhura gelir. ve
herkes bir ismin mazharı olup onun tasarrufu altında bulunur.celal cemal hadi mudill bunların hangi olursa olsun onun doğru yoludur itikat bahsindede aynıdır.bir kimsenin itikadı diğer şahsa göre ayrılık taşısada aslında mazharı olduğu isme binaen doğru yoldadır onun mustakim sıfatı odur.mesela yayın doğruluğu eğri olmasından anlaşılır şaşkınlık hakkın mudil ismine göre doğrudur hadi ismi onu eğri bilsede yinede doğru sayılır. işte arif kişi bu manaya vakuf kimsenin dinine dehleylemez. burda bir soru akla gelir o sorunun cevabını kader sırrına aşina olmayan vermeye kadir olamaz ehli olana kolaydır. sual şu cümle ibadet vediğer tüm ahval ilahi esma tecellisi gereği oluyor ve kulun da onları yapıp yamamakta bir seçme ehliyeti olmuyor bundan anlaşılıyorki herkes bulunduğu işi yapmaya mecbur.buda cebre girer ve zülum olur. cevabı şöyle olabilir. yukarıda sorulan sorunun tahkiki neticesinde iki durum hasıl olur bir defa mahiyetler önceden yapılmış değildir ikincisi ise ilmin bilinen şeye tabi olmasıdır.bu iki durum vakuf peyda olunca az da olsa kader sırrına vakuf peyda olunur. çünkü bunlar anahtar mevkilerdir. yukarıda mahiyetler diye arz edilen kelimenin manası eşyanın ilahi bilgi denizinde mevcut olan suretleridir. henüz ilim dışına çıkılmamıştır.mahiyetin bir adıda ayan-nısabite olarak anlatılır.ve hakkın ilim zatının aynıdır.(muhiddin arabi)
Kainatta hakim olan nizam ve Allah'ın her varlığın içine potansiyel ve yetenek olarak koyduğu istidatlar Allah'ın bir takdiridir.Yüklelnen bu istidatlara kader diyoruz.İnsana yüklenen kader de akıl ve iradedir.Hayvanlarda içgüdüdür.
Canım anneannem derdi ki:
"Nasipse gelir Hint'ten Yemen'den,
Nasip değilse ne gelir elden."
Adil Yıldırım da bu konuda güzel bir konuşma yapmış.
Canım sevgilim, biz de iyi ki birbirimizi bulmuşuz.
Hiçbir şey tesadüf değil.
Allah bize hep birlikte ve mutlu olmayı nasip etsin. :)
Kaderini sev belki seninki en iyisidir..
https://pin.it/21P29qo
Doğduğun yer kaderindir.
İyi ki,kader var olmasaydı bu ülke nasıl yönetilirdi.
Başınıza kötü bir şey gelirse KADER diyorsunuz da iyi güzel bir şey gelirse neden kader demiyorsunuz. Oysa Allah kullarının ne söyleyeceğini ne yapacağını en küçük ayrıntılarına kader bilir ve onu yazar. Ancak o iş vaki olunca hiç zorlama olmaksızın insan onu yapar.
Yaratılmışlar için ezelden çizilmiş çizgi.
Amerika'lı yazar Antony Robbins, "Bizler kaderimizi karar anında belirleriz." diyor.
Bu düşünceyi çok beğeniyorum.
''Coğrafya kaderdir.”
İbn-i Haldun
Tabiat Yasaları
Hayatı katlanılabilinir kılan..Yoksa bunca adaletsizliğin başka açıklaması ne olabilir ki?
HAYATIMDA HALA ÇÖZEMEDİĞİM BİR KAVRAMDIR.İNANIYORUM AMA ANLIYAMIYORUM
Kader...
Kader Deyip Geçme.
Bak Ne Diyor Sırrın Sahibi;
'Biz Her İnsanın Kaderini Kendi
Çabasına Bağlı Kıldık...'
(İsra 13)
Kaç boyutludur?
'Bir yelkenli için rüzgar neyse, kader de bir insan için aynı şeydir. Dümen başındaki insan rüzgarın nereden eseceğine karar veremez, ne şiddette eseceğine de, ama kendi yelkenini yönlendirebilir. Ve bu da kimi zaman inanılmaz derecede fark eder. Aynı rüzgar deneyimsiz ya da ihtiyatsız ya da yanlış karar veren bir denizciyi felakete sürüklerken, bir başkasını sakin bir limana ulaştıracaktır. '
Amin Maalouf
KADERIYE
'Mabed el-Cüheynî ve Gaylân el-Dımeşkî’nin, insana hiçbir güç ve irade hakkı tanımayan Cebriyye mezhebine karşı bir tepki olarak kurmuş oldukları itikadî bir mezhebin adıdır. Bu mezhebin temel görüşü, insanın fiillerinde tamamen özgür olması şeklinde özetlenebilir. Buna göre kişi, istediğini yapar, hatta Rabb’inin murad etmediği şeye bile kadirdir. ('
'kader arkadaşlığı yapmakla aynı kaderi paylaşmak farklı şeylerdir...herkes kendi kaderini yaşar'
Kader
Bir tohumun DNA ' sı kadar sabit.
O tohum büyürken içerisinde bulunduğu şartlar kadar akıbeti değişken.
O şartları en elverişli hale getirmek ise bahçıvanın hüneri..
Bahçıvan; yani irademiz.
'Kader değişmez' denilen ile..'Dua ile kaderine yön verebilirsin.' arasindaki ilişki böyle birşey.
kaderi çözebilen daha çıkmadıgına göre ben de çözemedim demektir haliyle :) ama düşünsene ne kadar ilginç her daim üzerinde kafa yoracağımız hiç güncelliğini yitirmeyecek bir konu... hoş gerçi ben bir de bermuda şeytan üçgenini çözememiştim... kitabını oku videolarını seyret ama nafile acaba ne olaki.. en sonunda ölmeden bizim zamanımıza göre son 5 dk mı bermuda da geçirmeyi diledim ve böylece son 5 dk mda oranın sırrını da öğrenmiş olacağım ve böylece meraktan ölmek teorisi de ispatlanmış olacak... uww kaderden girip bermudadan çıkmışım...
kadere geri dönersek bir kore filminde derdi ki 'kader tesadüflerden bir köprü yapmaktır'... ama naçizane işin sadedine gelirsem kadere inanıyorum ama hangi durum kadere girer ölüm ve evlilik gibi şeyler mi öyleyse akıl ve iradeyi niye vermiş allah ya da akıl ve irade de bir yere kadar mı.... bitmez bu konu en güzeli yine akışına bırakmak hayatı haydi rastgele :)
ben kadere inanmıyorum.. eger kader diye bir sey varsa neden yasıyoruz ki? zaten ilerde olacak seyler belli amaç ne? alın yazımda işkence çekmek varmış neyapalım kader işte demek saçma geliyor bana. her insan yaptığı ilerle kaderini çizer. gelecekte olacak birsey insan kendisi önceden inşa etmiştir.
tek boyun eğdiğimdir elimden geleni yaptıktan sonra....
iman sahibi ilahi emirlerin cümlesine yapışıp yasakları terk ettikten sonra zatına has bir kudret ispat etmeden cümle işleri haktan bilmeli bu iyidir.
ikinci cebi ise kul bütün hataları yapar ne yasak bilir ne emir tanır.bundan başka yaptığı bütün fesat işleri hakka atarsa bu edep dışı bi hareket olur. ve bu cebir gayet kötüdür.
bu makamda hayli sual ve cevap vardır. onlarda ehline malum...
bir eren kişiye sormuşlar hakka zulüm istidatından nasıl kurtuldun?
demişler şu cevabı almışlar.
hakkın mülküne ondan başkasını koymadım cümle mülk onun olduğuna göre zulmü kime yapar? herkes mülkünü arzu ettiği gibi kullanır.
bu mevzuda söylenenler kafi gecelim.(muhiddin arabi)
kazanın manası: bütün eşya hak ilminde ne şekilde ve ne halde olmuşsa toptan olarak o halleri üzerine verilen hükümdür.
kaderin manası:her varlığın istidatı nisbetinde parça parça sonra yapılacak tafsil üzerine his ve şahadet alemine zuhur ederek gelmesidir. o şeylerin zuhura gelmesi de niçin ve kimde zuhur ediyorsa onun istidatı nisbetinde olur.
soru:buraya kadar yapılan beyanlardan anlaşıldığına göre olan herşey kişinin istidatına göre oluyor. olan haller; küfür iman itikat hayır şer.. ve bunların cümlesi kimde zuhur edecekse onun hal dili ile hak tan talebine bağlı oluyor..zatındas mevcut istidat ve kabiliyete göre zuhur ediyor. hatta söylediklerimiz dahi hakkın yarattığı ve yaptığı oluyor.. istidatı veren dahi hak tır.buda bi mecburiyet olmazmı?
cevap: bütün itkat faslını inceleyet zatlar katında istidat yapılmış ve yaratılmış değildir. zira bişeyin mahiyetini yapma olmadığına göre onun zatında mevcut olan istidat ve kabiliyeti de yapma olmaması gerekir. mahiyet ilahi ilmin suretlerinde derlerki ki onda henüz yapma ve yaratma faslı yoktur. herkesin sabit durumu ne ne gerektiriyorsa onu yapmaya mecburdur. ilahi kaderin sırrı böyle iktiza eder.
herşey istidata bağlı ve merbut olduğunu bilerek sabit olan durumu ne ise işlerini ona göre yapar. haline muhalefet edemez. kendinde peşpeşe zamanı geldikçe olacak şeyler olur. o zat bu yolda istidatını noksan olduğunu sezerse sadece elem çeker yine haddi zatında hiç bi cebir yoktur.(muhiddin arabi)
ilim zata aynadır.o mahiyetlere haktan feyz yine onların zatında mevcut olan istidat ve kabiliyete göre gelir. itikat ve diğer hallerde onun dışına çıkamaz.isyan ve küfür itaat bunların her biri o mahiyetin kabiliyetine göre istemiş olduğu şeylerdir. istidatı nisbetinde haktan ne dilediyse o verilmiştir. mesela buğdayın istidatı buğday olmak arpanınki arpa olmak darının ki de darı olmak diğerlerini var bunas kıyas et. eğer arpanın dili olsa ekene itirazla
beni niçin buğday yapmadın?
dese ekinciden alacağı cevap:
senin istidatın kabiliyetin buydu....
olur.ayrıca arpa tohumu ektikten sonra buğday ummak ahmaklık olur. bu anlatılana göre herkesin mahiyeti,ve ayanı sabitesi ezelde ne hal ve özellikte ise hangi ismin tecellisi kısmetine düştüyse bu alemde onu gösterebilir.herşey ezelde verilen şekile aşikar olur. ilahi bilginin ona bi tesiri yoktur.
işleri yerli yerince yapıcılardır. kaidesine göre arif olanlar bu sırra vakıftır. haddi zatında malüm olan birşey ne halde ise ilahi bilgi onu alakadar eder ve o esma ve sıfatın iktizası olarak zuhura gelir. ve
herkes bir ismin mazharı olup onun tasarrufu altında bulunur.celal cemal hadi mudill bunların hangi olursa olsun onun doğru yoludur itikat bahsindede aynıdır.bir kimsenin itikadı diğer şahsa göre ayrılık taşısada aslında mazharı olduğu isme binaen doğru yoldadır onun mustakim sıfatı odur.mesela yayın doğruluğu eğri olmasından anlaşılır şaşkınlık hakkın mudil ismine göre doğrudur hadi ismi onu eğri bilsede yinede doğru sayılır. işte arif kişi bu manaya vakuf kimsenin dinine dehleylemez. burda bir soru akla gelir o sorunun cevabını kader sırrına aşina olmayan vermeye kadir olamaz ehli olana kolaydır.
sual şu
cümle ibadet vediğer tüm ahval ilahi esma tecellisi gereği oluyor ve kulun da onları yapıp yamamakta bir seçme ehliyeti olmuyor bundan anlaşılıyorki herkes bulunduğu işi yapmaya mecbur.buda cebre girer ve zülum olur.
cevabı şöyle olabilir. yukarıda sorulan sorunun tahkiki neticesinde iki durum hasıl olur bir defa mahiyetler önceden yapılmış değildir ikincisi ise ilmin bilinen şeye tabi olmasıdır.bu iki durum vakuf peyda olunca az da olsa kader sırrına vakuf peyda olunur. çünkü bunlar anahtar mevkilerdir.
yukarıda mahiyetler diye arz edilen kelimenin manası eşyanın ilahi bilgi denizinde mevcut olan suretleridir. henüz ilim dışına çıkılmamıştır.mahiyetin bir adıda ayan-nısabite olarak anlatılır.ve hakkın ilim zatının aynıdır.(muhiddin arabi)
Kainatta hakim olan nizam ve Allah'ın her varlığın içine potansiyel ve yetenek olarak koyduğu istidatlar Allah'ın bir takdiridir.Yüklelnen bu istidatlara kader diyoruz.İnsana yüklenen kader de akıl ve iradedir.Hayvanlarda içgüdüdür.
insanların çaresiz kaldıklarında inandıkları şey...
TANRIM.! ! ! BİLİYORUM YAZ YAZ BİTMEZ BU..! ! ! HADDİME DEĞİL AMA ŞU KADER İŞİNİ BİR DAHA MI DÜŞÜNSEN..! ! :))
Ondan kaçamam ve onu değiştiremem.