Bu terime yazdığım yazıyı tekrar okuyunca fark ettim koca bir yanlışlık yapmışım. "Makber" şiirini yazan şairin Recaizade M. Ekrem değil Abdulhak hamit olduğunu düzeltmek isterim. Abdulhak hamit Tarhan Karısının ölümünden sonra yazdığı bu şiirle bi hayli ün kazanmıştır ki, şuan bile adı geçen bu şiirin adı yazarından daha ünlüdür. Abdülhak hamit Paris seyahatleri sırasında karısını belki defalarca aldatmış, hastalığını duyunca da geri dönüp onunla ilgilenmek istemiş ne var ki, kısa zamanda onu kaybedip belki acısından belki de vijdan azabından ona bu şiiri yazmıştır. Ama bu şiiri yazan o değil bence yazdıran hanımı iz bırakmıştır. Hatta Tarhan üzerinde öyle bir izi kalmıştır ki, tekrar evlendiği gecesi ( yine yanlış hatırlamıyorsam oydu:) Fatma hanımın ruhu onu rahat bırakmamıştır. Tüm hayatını gözler önünde yaşayan kalemiyle kendini ele veren sevgili şairimiz Abdülhak hamittir. Birde oğlunu kaybeden de Muaallim Naci olması gerekiyor. Orayıda bi düzelteyim :))
Şair belki Allah vergisi bir yenetektir. Ama her şair dünya da, adını duyuramayabilir. Geçmişimizde koca bir edebiyat tarihi yatarken, geride büyük izler bırakan çoğu yazar/şairse toprağında yatıyor. Şairlerin şiirlerinden çok onları nasıl yazdıkları, hayat hikayeleri dikkatimi çeker. Ölüm temalı şiirler yazan usta şair Recaizade M. E. Geride "makber" gibi sağlam eserler bırakmıştır. Eşi ve oğlunu kaybeden şair, tüm acısını şiirlere yansıtmıştır. Ölüm temalı şiir yahut yazıların en enterasanı ise; Beşir Fuat'ın Ölüm duygusunu anlamak ve yazmak için intahâr ederek yazdığı o son mektubudur. Kan dondurucu bir durum. Ardında iz bırakmış bırakmasına ama insanları intahara teşvik etmiştir. Ben o mektubu okuyacak cesareti bulamadım kendimde... Ama nasıl anlatmış ki, insanlarda onun izinden gitmişler. Bazen bu yüzden melankolik ruhum beni korkutuyor. Umarım şairlik mertebesine erişirsek iyi izler bırakırız...
İşte dangalaklığın bir tuhaf teorisi daha… Darwin amcayı severiz, sevmeyiz o ayrı ama güçlü kanıtlarla bilimsel metotlarla değişimi, gelişimi, evrimi anlatmaya çalışmıştır, bu ayrı... bu Herbert spencer denen dangalak adam da Viktorya dönemi İngiltere’sinde “uygun insan hayatta kalır.”diye bir tespitle güya doğal seçilim yasalarını topluma uyarlamıştır… Süreç mavi kan İngiliz aramaya kadar varmış… Böylece egemenler, yoksulların ötekilerin hayattan tasfiye edilmesi için çalışıp çabalamalılar diye ince bir savaş teorisi akla gelmiyor değil…
Uzun lafın kısası araştırın okuyun... İz bırakmışa benziyor, faşist fikirlerinde ilk tohumu olur bu sosyal darwincilik …
*sayın mod; bu türde bir çok yazıma engel koydunuz, bu yazımı da yayınlamazsan seni Spencer’e teslim ederim ;)
Bir kız vardı güzeldi sanki ve senindi gözlerinde saklı bir belki ve senindi... ver ver ateşe ver bizi bir İZ bırak burda İZ BIRAKANLAR UNUTULMAZ... (Vega) Kalpteki izler unutulmuyor tabiki...
yakın bulduklarımızın ölümleri, ilk aşklar, farklı perspektif açan kitaplar//filmler, terkedilişler (bunu çok yaşadım :) tanıştığınız ama bir daha görüşme şansı bulamadığınız 'müthiş insanlar' -- vs.vs....bu kadarı aklıma geldi yawf...- ;)) .Pp
bu da unutulmazın içlemidir.kulağa hoş gelse de şarkının ötesinde bana pek bişi çağrıştırmaz..melankolik bi kelime.şarkısıysına gelince muhteşem.... :)))))
mâi eflatun
sümüklü böcek
Yedi tepeli şehrin kadını, ne bahar ne yazları seninle giyindim.
Bu terime yazdığım yazıyı tekrar okuyunca fark ettim koca bir yanlışlık yapmışım. "Makber" şiirini yazan şairin Recaizade M. Ekrem değil Abdulhak hamit olduğunu düzeltmek isterim. Abdulhak hamit Tarhan Karısının ölümünden sonra yazdığı bu şiirle bi hayli ün kazanmıştır ki, şuan bile adı geçen bu şiirin adı yazarından daha ünlüdür. Abdülhak hamit Paris seyahatleri sırasında karısını belki defalarca aldatmış, hastalığını duyunca da geri dönüp onunla ilgilenmek istemiş ne var ki, kısa zamanda onu kaybedip belki acısından belki de vijdan azabından ona bu şiiri yazmıştır. Ama bu şiiri yazan o değil bence yazdıran hanımı iz bırakmıştır. Hatta Tarhan üzerinde öyle bir izi kalmıştır ki, tekrar evlendiği gecesi ( yine yanlış hatırlamıyorsam oydu:) Fatma hanımın ruhu onu rahat bırakmamıştır. Tüm hayatını gözler önünde yaşayan kalemiyle kendini ele veren sevgili şairimiz Abdülhak hamittir. Birde oğlunu kaybeden de Muaallim Naci olması gerekiyor. Orayıda bi düzelteyim :))
Şair belki Allah vergisi bir yenetektir. Ama her şair dünya da, adını duyuramayabilir. Geçmişimizde koca bir edebiyat tarihi yatarken, geride büyük izler bırakan çoğu yazar/şairse toprağında yatıyor.
Şairlerin şiirlerinden çok onları nasıl yazdıkları, hayat hikayeleri dikkatimi çeker. Ölüm temalı şiirler yazan usta şair Recaizade M. E. Geride "makber" gibi sağlam eserler bırakmıştır. Eşi ve oğlunu kaybeden şair, tüm acısını şiirlere yansıtmıştır. Ölüm temalı şiir yahut yazıların en enterasanı ise; Beşir Fuat'ın Ölüm duygusunu anlamak ve yazmak için intahâr ederek yazdığı o son mektubudur. Kan dondurucu bir durum. Ardında iz bırakmış bırakmasına ama insanları intahara teşvik etmiştir. Ben o mektubu okuyacak cesareti bulamadım kendimde...
Ama nasıl anlatmış ki, insanlarda onun izinden gitmişler. Bazen bu yüzden melankolik ruhum beni korkutuyor. Umarım şairlik mertebesine erişirsek iyi izler bırakırız...
Aşk acısı sayılarla değil, derinliklerle ölçülür. İnsan kalbinden kaç kişinin geçtiği değil, kimin hangi derinlikte iz bıraktığı önemlidir.
Kar canavarı Yeti, Phantom ve Joker :))
Sosyal Darwinizm ve Herbert Spencer;
İşte dangalaklığın bir tuhaf teorisi daha… Darwin amcayı severiz, sevmeyiz o ayrı ama güçlü kanıtlarla bilimsel metotlarla değişimi, gelişimi, evrimi anlatmaya çalışmıştır, bu ayrı... bu Herbert spencer denen dangalak adam da Viktorya dönemi İngiltere’sinde “uygun insan hayatta kalır.”diye bir tespitle güya doğal seçilim yasalarını topluma uyarlamıştır… Süreç mavi kan İngiliz aramaya kadar varmış… Böylece egemenler, yoksulların ötekilerin hayattan tasfiye edilmesi için çalışıp çabalamalılar diye ince bir savaş teorisi akla gelmiyor değil…
Uzun lafın kısası araştırın okuyun... İz bırakmışa benziyor, faşist fikirlerinde ilk tohumu olur bu sosyal darwincilik …
*sayın mod; bu türde bir çok yazıma engel koydunuz, bu yazımı da yayınlamazsan seni Spencer’e teslim ederim ;)
geçen yıllar...
malena m...(matild)
bohem bi adam,hic karsilasmadigim,görmedigim,bulmadigim,yitirmedigim,ama israrla sevdigim...birakmistir elbet bi iz...
matildam prensesim............
Bir kız vardı güzeldi sanki ve senindi gözlerinde saklı bir belki ve senindi... ver ver ateşe ver bizi bir İZ bırak burda İZ BIRAKANLAR UNUTULMAZ... (Vega) Kalpteki izler unutulmuyor tabiki...
doğan bebek izini bırakır annesinde....
dut ağacı çocukluğun diz kapaklarında izini bırakır...
alyans evlenince parmakta iz bırakanlardandır...
namaz dizlerde ve ayağın sol tarafında iz bırakanlardandır...
kırışıklar,kır saçlar..yaşlılığa iz bırakanlardandır...
ve insan... kimi zaman bir hoş tebessüm gibi iz bırakır yeryüzünde...
diktiği bir çiçek olur bazen...bazende bir kirli deniz...
ama yeryüzüne insanın bıraktığı kadar iz bırakan başka canlı yoktur...
bir de numaralı gözlükler iz bırakanlardandır...
gözlerin altlarında çökme yapar mercekler...
yanıklar...
cilt yanıkları da evet ama en çok...
yürek yanıkları...
yakın bulduklarımızın ölümleri,
ilk aşklar,
farklı perspektif açan kitaplar//filmler,
terkedilişler (bunu çok yaşadım :)
tanıştığınız ama bir daha görüşme şansı bulamadığınız 'müthiş insanlar'
--
vs.vs....bu kadarı aklıma geldi yawf...- ;)) .Pp
Gözümde göz izin
Yüreğimde sızın
Her yüzde seni arayıp
Her bakışta kaybediş...
biri aşk
diğeri ateş..
biri yürekte
diğeri tende iz ve giz bıraktı..
bu da unutulmazın içlemidir.kulağa hoş gelse de şarkının ötesinde bana pek bişi çağrıştırmaz..melankolik bi kelime.şarkısıysına gelince muhteşem.... :)))))
kalp yarası
marks...
zaman.
verr ver ateşe ver bizi..
bir iz bırak burda iz bırakanlar unutulmaz..
ver ver ateşe evimizi
bir iz bırak burda iz bırakanlar unutulmaz..
vega nın tatlı sert albümünde ki unutulmayan şarkı..
manganın albümündeki vega ile düet şarkı.
ilk sevgiliyi tanımlayan cümledir genelde