Türkiye?de İstanbul ne ise, İstanbul?da gece ne ise Gecede yürümek ne ise Yürürken düşünmek ne ise Seni unutamamacasına düşünmek ne ise Unutamamanın anlamı ne ise Seni sevmek ne ise Saklayayım mı yok söyleyeyim derken Birden aşka düşmek ne ise Her neyse.
yerin insana dar geldiği gibi gök de bazen kuşlara dar gelir mi? bana uzağı görmeyi öğret
bir kaya parçasının toprak olmak için milyon yıl sabretmesindeki sırrı dilimde nicedir gül bitmiyor harflerin ilmine inana inana konuşmayı söken dilim yalnızca bir yara tarlası büyük kederlerin harmanı zayıflığım da demir dağı boynumda taşımaktan değil kedilerin ve aşkın nankör olduğuna inananlarla aynı yolda yürümekten / yürümekten aynı yolu gözlerim vaktinden önce eskidi bu yüzden bana iki yay aralığı kadar yaklaş ve yakını görmeyi öğret
ben yaşamakla öteden beri kanlı bıçaklıyım iğne yapraklı çiçekleri okuya okuya boğazdan geçebilecek kadar incelterek bir lokma haline getirmek kederli bir yazgıydı ve yazıldı gül mevsiminden önce kıpkırmızı..." Mehmet okumuş
Her mecâzî âşk, ...Sînesinde bir hüzün tohumu saklar. Yalancı sevdâlar, fîrâka gebe... Âşkın iksiriyle kendinden geçmiş dost! Bil ki: “Zevâli lezzet elemdir”
Ağlama Leylâ, mecnûn etme kendini! Dökme gözyaşını, gözümden düşüyorsun. Delme dağları Ferhât! Bu şirinlik kime(?) Yokluk madeninde, varlık mı arıyorsun? Kerem et Kerem’e Yâ Râbb! Aşkın aslını göster. Her yan Züleyhâ dolu... Yusuf olmak; yürek ister...'
Gecenin bu saatinde eve gelince, dinlerken keyif aldığım bir şarkı...Şu anda bana sevdiklerimi hatırlattı...Çoookkkk uzakta....km.ce uzakta olan...Kulakların çınlasın B., seni düşündüm bu akşam yine...)
bir şey var hep içimde hem için için buğulanıyor bir şey var hem usumda hem usul usul aydınlanıyor bir şey var hem kanımda hem kana kana yudumlanıyor bir şey var hem canımda hem cana cana katıklanıyor bir şey var her düşümde hem düşe düşe ayaklanıyor bir şey var her gecemde hem kara kara düşündürüyor bir şey var her lâfımda hem boza boza ezberleniyor bir şey var tam şuramda hep parça parça tamamlanıyor
Türkiye?de İstanbul ne ise,
İstanbul?da gece ne ise
Gecede yürümek ne ise
Yürürken düşünmek ne ise
Seni unutamamacasına düşünmek ne ise
Unutamamanın anlamı ne ise
Seni sevmek ne ise
Saklayayım mı yok söyleyeyim derken
Birden aşka düşmek ne ise
Her neyse.
ö. asaf
"İki yay aralığı kadar yaklaşmak....
yerin insana dar geldiği gibi gök de bazen kuşlara dar gelir mi?
bana uzağı görmeyi öğret
bir kaya parçasının toprak olmak için milyon yıl sabretmesindeki sırrı
dilimde nicedir gül bitmiyor
harflerin ilmine inana inana konuşmayı söken dilim
yalnızca bir yara tarlası büyük kederlerin harmanı
zayıflığım da demir dağı boynumda taşımaktan değil
kedilerin ve aşkın nankör olduğuna inananlarla
aynı yolda yürümekten /
yürümekten aynı yolu
gözlerim vaktinden önce eskidi bu yüzden
bana iki yay aralığı kadar yaklaş
ve yakını görmeyi öğret
ben yaşamakla öteden beri kanlı bıçaklıyım
iğne yapraklı çiçekleri okuya okuya boğazdan
geçebilecek kadar incelterek bir lokma haline getirmek
kederli bir yazgıydı ve yazıldı gül mevsiminden önce kıpkırmızı..."
Mehmet okumuş
Nazarımda dalgınlık, yüreğimde dargınlık / Yumru olup oturmuş boğazıma / Bir türlü yutamadığım bir şey var...
çoğaldı, çoğaldı anılar
sulandı gözlerim aksine
gölgem düştü ardıma
karanlık sokaklar içinde...
Dalındaki dikenlere sabredip haline razı olması
GüLü çiçeklerin şahı kıldı.
____Mevlana______
Beklenen gün gelecekse çekilen çile kutsaldır..!
Victor HUGO
Ah Efendim önemi yok halimin..Seyrederim hayret ile şu alemi.. Ne bilinir kıymet ne kıyamet,Allah’a emanet ne gelir elden..
' Sevgin, güneşin vurduğu şeffaf şeylerde
Sen, güneşe talip ol!
Ayna kırılır, köpük söner...
Her mecâzî âşk,
...Sînesinde bir hüzün tohumu saklar.
Yalancı sevdâlar, fîrâka gebe...
Âşkın iksiriyle kendinden geçmiş dost!
Bil ki: “Zevâli lezzet elemdir”
Ağlama Leylâ, mecnûn etme kendini!
Dökme gözyaşını, gözümden düşüyorsun.
Delme dağları Ferhât!
Bu şirinlik kime(?)
Yokluk madeninde, varlık mı arıyorsun?
Kerem et Kerem’e Yâ Râbb!
Aşkın aslını göster.
Her yan Züleyhâ dolu...
Yusuf olmak; yürek ister...'
' İbrahimî bir nefesle başlamalı hayat!
“Elif” misali kıyam eden, “dal” misali rükûda boyun büken ve “mim” misali perdeleri kaldırıp...
Yâr’a varan bir “adam” vasfında devam etmeli…'
Hani bir yağmur yağarya bazen,
Hani gök gürlerya arkasından,
Hani şimşekler çakar peşinden
İşte öyle birşey..
Her şeyin yalın hali...İşte öyle bir şey...
Gecenin bu saatinde eve gelince, dinlerken keyif aldığım bir şarkı...Şu anda bana sevdiklerimi hatırlattı...Çoookkkk uzakta....km.ce uzakta olan...Kulakların çınlasın B., seni düşündüm bu akşam yine...)
bir şey var
hep içimde
hem için için
buğulanıyor
bir şey var
hem usumda
hem usul usul
aydınlanıyor
bir şey var
hem kanımda
hem kana kana
yudumlanıyor
bir şey var
hem canımda
hem cana cana
katıklanıyor
bir şey var
her düşümde
hem düşe düşe
ayaklanıyor
bir şey var
her gecemde
hem kara kara
düşündürüyor
bir şey var
her lâfımda
hem boza boza
ezberleniyor
bir şey var
tam şuramda
hep parça parça
tamamlanıyor
hani ıssız bir yoldan geçerken
hani bir korku duyar da insan
hani bir şarkı söyler içinden
işte öyle bir şey
hani eski bir resme bakarken
hani yılları sayar da insan
hani gözleri dolar ya birden
işte öyle bir şey...
ilk aşk şarkısı... ilk aşk duygusu...
söylenemeyenin büyüsü...
alır götürür uzaklara...
ama ben bilirim 'uzak diye bir yer yok'!
erol evgin'nin soyledigi sarki aklima geldi..
bazen sözcüklerin yetmediği yerde... işte öyle bir şey... diyerek geçiştiririz... :))
İfâde-i merâmın lâl olmuş hâli..
Erol Evgin şarkısı