Fatih'le baslayan Osmanli dönemiyle Istanbul sehri farkli bir kimlige bürünerek artik Islam dininin önde gelen sehirleri arasina girdi.
Artik Islamiyetle techiz edilen sehrin ismi üzerine bir çok teori mevcuttur. Bu teorilerin üzerinde durmak yerine bazi tarihsel gerçekleri vurgulamak daha yerinde olacaktir sanirim: Istanbul'da yazilan ferman ve beratlarin çok büyük bir kisminda Konstantiniyye ismi kullanilmis olmakla beraber Istanbul olarak yazilmis fermanlar da mevcud idi. Özellikle III. Mustafa devrinde yazilan ferman, berat vs. belgelerde bu hususa dikkat ve itina gösterilmis, genellikle 'Islambol', bazan da 'Istanbul' kullanilmistir [F. Von Kraelitz, Sitzungsberichte der Academie Wissenschenschafen, 1921, s.45]. Hatta bu konu ile ilgili bir emir de bulunmaktadir. Izzetlü Reisülküttab Efendi 'Bundan akdem sikke-i humayunlarinda 'Konstantiniyye lafzi ref' ve yerine Islambol vaz' olundugundan sikke-i humayun ile evamir-i 'aliyye ve berevat-i serifelerin alamati birbirine muvafik olmak Içün bervat-i serifenin makam-i isdari içün Konstantiyye yazilmayup Islambol yazilmak babinda...' [Mühimme, 160, s. 3] seklinde emir verilmis ve böylece III. Mustafa saltanatinda bütün ferman ve beratlarin tahrir mahallerinde 'Islambol' yazilmistir. Ancak, Sultan I. Abdülhamid tahta geçince yine eski haline dönüstürülmüstür. III. Selim saltanati baslarinda kisa bir süre sikkelerde 'duribe fi Islambol' yazilmasi emredilmisti. Fakat bir süre sonra sikkeler üzerine oldugu gibi ferman ve beratlarin tahrir mahallerine de 'Konstantiniyye' ismi konmaya baslanmistir. IV. Mustafa da 'Konstantiniyye' ismini tercih etmistir. 1910'lu yillarda 'Darü'l-hilafet'l-aliyye' kullanilmaya baslanmakla birlikte 1915'e kadar yine 'Konstantiniyye' yazilmakta devam edilmistir Bu yilin Martinda verilen bir emirle ise bundan böyle 'Konstantiniyye' yerine kesin olarak 'Darü'l-hilafei'l-aliyye' tabirinin kullanilacagi bildirilmistir.
Hani bir söz var ya; yedi kocalı, bakire bir kadındır İstanbul diye... Aynen öyle... Kötü olan birçok yönüne rağmen hala güzel... İyi ki burada doğmuşum, iyi ki bu şehirde yaşıyorum!
Mısırlılar Mısır için 'omm-üd Dünya yada ümm-üd Dünya=dünyanın anası' derler. İranlılar İsfahan için 'İsfahan, nesfe cihan=İsfahan dünyanın yarısıdır' derler. Türkler İstanbul için bişi demez, olsa olsa işte taşı-toprağı altın falan... Ama bilen bilir ki: 'bir şehr-i Stanbul ki bi mislü bahadır bir sengine yekpare Acem Mülkü fedadır'
Her sabah trafiğine küfretsemde akşam gün batımıyla tekrar aşık olduğum şehir. Çamur ve çukur yolları eziyet gibi gelse de Nisan yağmurlarıyla ıslandığım şehir. Her mevsimi her köşesi ayrı güzel olan ve gerçek hayatın Taksimin 30 metre aşağısındaki sokaklarında yaşandığı şehir... Ruhu olan ve bunu hissettiren şehir... Ve daha çok şey söylenebilecek şehir.....
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı Önce hafiften bir rüzgar esiyor; Yavaş yavaş sallanıyor Yapraklar, ağaçlarda; Uzaklarda, çok uzaklarda, Sucuların hiç durmayan çıngırakları İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı.
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı; Kuşlar geçiyor, derken; Yükseklerden, sürü sürü, çığlık çığlık. Ağlar çekiliyor dalyanlarda; Bir kadının suya değiyor ayakları; İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı.
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı; Başımda eski alemlerin sarhoşluğu Loş kayıkhanelerıyle bir yalı; Dinmiş lodosların uğultusu içinde İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı.
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı; Bir yosma geciyor kaldırımdan; Küfürler, şarkılar, türküler, laf atmalar. Bir şey düşüyor elinden yere; Bir gül olmalı; İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı.
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı; Bir kuş çırpınıyor eteklerinde; Alnın sıcak mı, değil mi, biliyorum; Dudakların ıslak mı, değil mi, biliyorum; Beyaz bir ay doğuyor fıstıkların arkasından Kalbinin vuruşundan anlıyorum; İstanbul'u dinliyorum.
gecenin bir yarısı elimde sigara dumanında hayal meyal nice hatıra gucum yok, bicareyim, dokemem satıra ---- gecenin bir yarısı elimde sigara karsımda gunahın kıskacında marmara gunduz bebekten masum, muhtesem manzara kor kuyu gibi simdi, gunahtan da kara marmara rahmet okutur soguk mezara ---- gecenin bir yarısı elimde sigara bir sinsi vapur damarları yara yara yol alıyor, dudagında mechul bir nara rota belli: yuregimdeki son magara ---- gecenin bir yarısı elimde sigara sırt cevirip gunah kusmugu dalgalara yuregimin dehlizlerine, ta bahara kacıyorum ey dost! beni orada ara ---- ---- Saygılar.
Küçük bir ülke..
Fatih'le baslayan Osmanli dönemiyle Istanbul sehri farkli bir kimlige bürünerek artik Islam dininin önde gelen sehirleri arasina girdi.
Artik Islamiyetle techiz edilen sehrin ismi üzerine bir çok teori mevcuttur. Bu teorilerin üzerinde durmak yerine bazi tarihsel gerçekleri vurgulamak daha yerinde olacaktir sanirim: Istanbul'da yazilan ferman ve beratlarin çok büyük bir kisminda Konstantiniyye ismi kullanilmis olmakla beraber Istanbul olarak yazilmis fermanlar da mevcud idi. Özellikle III. Mustafa devrinde yazilan ferman, berat vs. belgelerde bu hususa dikkat ve itina gösterilmis, genellikle 'Islambol', bazan da 'Istanbul' kullanilmistir [F. Von Kraelitz, Sitzungsberichte der Academie Wissenschenschafen, 1921, s.45]. Hatta bu konu ile ilgili bir emir de bulunmaktadir. Izzetlü Reisülküttab Efendi 'Bundan akdem sikke-i humayunlarinda 'Konstantiniyye lafzi ref' ve yerine Islambol vaz' olundugundan sikke-i humayun ile evamir-i 'aliyye ve berevat-i serifelerin alamati birbirine muvafik olmak Içün bervat-i serifenin makam-i isdari içün Konstantiyye yazilmayup Islambol yazilmak babinda...' [Mühimme, 160, s. 3] seklinde emir verilmis ve böylece III. Mustafa saltanatinda bütün ferman ve beratlarin tahrir mahallerinde 'Islambol' yazilmistir. Ancak, Sultan I. Abdülhamid tahta geçince yine eski haline dönüstürülmüstür. III. Selim saltanati baslarinda kisa bir süre sikkelerde 'duribe fi Islambol' yazilmasi emredilmisti. Fakat bir süre sonra sikkeler üzerine oldugu gibi ferman ve beratlarin tahrir mahallerine de 'Konstantiniyye' ismi konmaya baslanmistir. IV. Mustafa da 'Konstantiniyye' ismini tercih etmistir. 1910'lu yillarda 'Darü'l-hilafet'l-aliyye' kullanilmaya baslanmakla birlikte 1915'e kadar yine 'Konstantiniyye' yazilmakta devam edilmistir Bu yilin Martinda verilen bir emirle ise bundan böyle 'Konstantiniyye' yerine kesin olarak 'Darü'l-hilafei'l-aliyye' tabirinin kullanilacagi bildirilmistir.
Mehmet Suat
Bir zamanlar ''İslambol'' denirlirmiş. Hatta burada ki çoğu müslüman arkadaşım hala ''İslambol'' der
Asik oldugum tek sehir.
İstanbul'da yaşamış bir insan, İstanbullu olmuş bir insan, bu şehirden başka bir yerde yapamaz...
Başka bir yerde yaşayamaz...
şiirlerin en çok yakıştığı şehir...
Hani bir söz var ya; yedi kocalı, bakire bir kadındır İstanbul diye... Aynen öyle... Kötü olan birçok yönüne rağmen hala güzel... İyi ki burada doğmuşum, iyi ki bu şehirde yaşıyorum!
İSTANBUL fethi zor,fatihi tek olandır...
Allah korusun beni o şehirde oturmaktan dedirten ilimiz.
ortakoy taksim
Mısırlılar Mısır için 'omm-üd Dünya yada ümm-üd Dünya=dünyanın anası' derler.
İranlılar İsfahan için 'İsfahan, nesfe cihan=İsfahan dünyanın yarısıdır' derler.
Türkler İstanbul için bişi demez, olsa olsa işte taşı-toprağı altın falan...
Ama bilen bilir ki:
'bir şehr-i Stanbul ki bi mislü bahadır
bir sengine yekpare Acem Mülkü fedadır'
acıma ve aşkıma sen şahitsin. üstelik rolün de büyük.
Her sabah trafiğine küfretsemde akşam gün batımıyla tekrar aşık olduğum şehir.
Çamur ve çukur yolları eziyet gibi gelse de Nisan yağmurlarıyla ıslandığım şehir.
Her mevsimi her köşesi ayrı güzel olan ve gerçek hayatın Taksimin 30 metre aşağısındaki sokaklarında yaşandığı şehir...
Ruhu olan ve bunu hissettiren şehir...
Ve daha çok şey söylenebilecek şehir.....
Sırası geldiğinde söylenecektir....
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı
Önce hafiften bir rüzgar esiyor;
Yavaş yavaş sallanıyor
Yapraklar, ağaçlarda;
Uzaklarda, çok uzaklarda,
Sucuların hiç durmayan çıngırakları
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı.
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı;
Kuşlar geçiyor, derken;
Yükseklerden, sürü sürü, çığlık çığlık.
Ağlar çekiliyor dalyanlarda;
Bir kadının suya değiyor ayakları;
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı.
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı;
Serin serin Kapalıçarşı
Cıvıl cıvıl Mahmutpaşa
Güvercin dolu avlular
Çekiç sesleri geliyor doklardan
Güzelim bahar rüzgarında ter kokuları;
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı.
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı;
Başımda eski alemlerin sarhoşluğu
Loş kayıkhanelerıyle bir yalı;
Dinmiş lodosların uğultusu içinde
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı.
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı;
Bir yosma geciyor kaldırımdan;
Küfürler, şarkılar, türküler, laf atmalar.
Bir şey düşüyor elinden yere;
Bir gül olmalı;
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı.
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı;
Bir kuş çırpınıyor eteklerinde;
Alnın sıcak mı, değil mi, biliyorum;
Dudakların ıslak mı, değil mi, biliyorum;
Beyaz bir ay doğuyor fıstıkların arkasından
Kalbinin vuruşundan anlıyorum;
İstanbul'u dinliyorum.
İstanbul'u Dinliyorum/ Orhan Veli
göçüp geldiğim şehir.. eğer sokakları ve denizi olmasaydı benim için hep gurbet sayılacaktı..
Bu dunya uzerinden gelip gecerken ellerim Istanbulun saclarini oksadi
1 saattir tarif etmeye uğraşıyorum..
gecenin bir yarısı üsküdara
gecenin bir yarısı elimde sigara
dumanında hayal meyal nice hatıra
gucum yok, bicareyim, dokemem satıra
----
gecenin bir yarısı elimde sigara
karsımda gunahın kıskacında marmara
gunduz bebekten masum, muhtesem manzara
kor kuyu gibi simdi, gunahtan da kara
marmara rahmet okutur soguk mezara
----
gecenin bir yarısı elimde sigara
bir sinsi vapur damarları yara yara
yol alıyor, dudagında mechul bir nara
rota belli: yuregimdeki son magara
----
gecenin bir yarısı elimde sigara
sırt cevirip gunah kusmugu dalgalara
yuregimin dehlizlerine, ta bahara
kacıyorum ey dost! beni orada ara
----
----
Saygılar.
Memleketimden sonra en çok sevdiğim şehir.
içinde yaşayanıp da hakkında hiçbir şey bilinemeyen bir kent. Ya da martı kanadı beyazlığında Boğaz karası geceler...