İstanbul Dünyanın üç önemli merkezinden birisi. İstanbul, Mekke ve Kudüs. Başka İstanbul yok.İstanbuh Şah-ı Şehrindir.Ben İstanbul'a aşığım. Ayrı kaldığım zamanlarda sorunlarını bile özlüyorum. Demişya şair: İstanbul'u sevmeyen gönül aşkı neyler diye.
çok şey çağrıştırıyor 1- umut ki buna fakirin katıgı diyorlar hernedense? ? ? zenginlerin umudu yokmuş demek o halde zengin olunca adam ölüyormuş ama ben bu hafta yine de sayısal oynıcam :)) umut için çıkın saranlar umut için yola revan olanlar... umut gökkuşagı koş bakalım sen... 2- sevgi evet ta kendisi sewilesi bir şehir tarihi vapur sesi aç martılar klakson sesleri olanca trafik yol kenarlarında travestiler :))) hepimiz ııgghh diyoruz ama hepimizin aklından acaba lan geçiyor :) benim geçti :))) töbe yaa :)))))) neyse ceneviz mimarisi bizans mimarisi ve muhteşem süleyman... kubbeler şerefeler şerefe kaldırılan kadehler zürafa sokak :)))))) kenar mahalleler cadde boyu yola asılmış çamaşirlar sade kadın çamaşirları evde asılıdır :))) erkekse sorun yok yiğidin malı meydandadır :) özür dilerim abartı oldu eleştirilere şimdiden eyvallah.... kapkaçılar tinerciler ayakkabı boyacıları çeşmeden su dolduran sucular garsonlar komiler koministler faşistler fundamantalistler kapitalistler ist ler doluşmuş istanbula...konsmatrisler...amaaa manzarası kokusu yeter... 3- korku kaybedenlerin şehri bir kara delik bir erol taş aliye rona ama rol yapmıyorlar harbi kötüler... uyuşturucu pazarı salı pazarında dönen dolaplar dolapderede çirkin tezgahlar tezgahlarda ardı arkası kesilmeyen yalan yeminler en yakın mesafeye aynı caddede yedi tur attırılan garipler... kurnazların yaşadıgı yada yaşanılanlara kurnazlık denilen kaos yuvası... 4- şiir... yazılacak en güzel nakarat düşülecek en güzel dip not işlenecek en cazibeli tema... şairlerin rüyalarını süsleyen dilber... ugruna can verilen canandan geçilen canı cıkılan şehir... bi dünya evlenme teklifi alan hepsini bi dönem oyalayan ama onaylamayan oynak kadındır istanbul... dudak ısırtan pahalı bir düştür... görürsen düşünde bi yıgın borca girmişsindir ne yapar ne edersin gelirin... ama kimse seni bir kaldırımda yada bulaşıkhane de ya da inşaatta yanık sesinle keşfetmez... hiçbir gungormus zengin itibarlı kadın seni eseri edemez de esiri edebilir... küçük emrahı büyük ibrahim sesi tatlıyı imparator eden adını bılmedıgımız imparator karakterlileri hak ile yeksan eden amansız rakip... risk mi seviyorsun? istanbula pasaport istemezler... gel... istanbul ah istanbul... ne zaman cömert sayfalarına dokunacağim bilmem ki? ama madde 1 umut ;)
işvesiyle cilvesiyle kendine aşık ettirip peşinden koşturup hatta evine çağıttırıp evden içeriye adım atar atmaz çığlığı basıp abilerinden dayak yedirten kadın ne ise işte istanbulda odur. bir ton sopa yersin ondan ama yinede bırakamazsın gün olur her şeyi göze alıp para biriktirip yine düşersin istanbulun ve bir istanbul gezmesinin peşine..
dünyada tek devlet olsaydı başkenti istenbul olurdu demiş napolyon hakaten öle çok güzel bi şehir içinde yaşayınca zamanla itici gelir sana insan karmaşasından uzaklaşmak istersin.şu anda ankaradayım istanbuldan ankaraya gelirken istden defret ederek geldim.ama şimdi an çok istanbulu özlüyorum.onun kıymetini bilmemişim.
Sana dün bir tepeden baktım azîz İstanbul! Görmedim; gezmediğim,sevmediğim hiç bir yer Ömrün oldukça, gönül tahtına keyfince kurul! Sâde bir semtini sevmek bile bir ömre değer.
Senin koynunda doğmak da güzel...sende yaşayıp bilmek de... Sende açıp solmak da güzel...sende ağlayıp gülmek de... Sana aşk ile yanmak da güzel...seni uzaktan anmak da... Seni bir İnci sanmak da güzel...seni birinci saymak da...
Sana hasretle varmak da güzel...seni diline sarmak da... Seni bilmeyip sormak da güzel...seni dileyip ermek de... Sende seviyor olmak da güzel...sende sevilen olmak da... Sende ayrılık çekmek de güzel...sende kavuşmuş olmak da...
Sende gezip de tozmak da güzel...seni anlatıp yazmak da... Sende durulup azmak da güzel...Sana gücenip kızmak da... Sana koşup da gelmek de güzel...sende soluyup ölmek de... Sende yatıyor olmak da güzel...senle İstanbul olmak da...
mükemmel bir şehir ama ne yazıkki her ipini koparanın geldiği bir şehir haline geldi.bu durum tabii çok içler acısı.sokalarda birbirine saygısı olmayan insanlar,her yerde bir karmaşa,otobüse bindiğinizde ter kokan insanlar,birine bişey sorduğunuzda 'ne var' gibi cevap oldığınız insanlar,nereye baksanız içinizi bozan iğrenç yapılar,çöp dolu sokaklar,caddeler,yanlış yasa ve kanunlardan kaynaklanan tabela kirlilikleri ve bence en önemlisi bilinçsiz ve kalitesiz insanların mekanı haline gelen bir şehir oldu istanbul.
özellikle denizler konusuna değinmek istiyorum.vapurda giderken veya deniz kenarında dolaşırken lütfen insan müsvettesi olup denizlere çöp atmayalımmmmmmm.....
bu kenti sevdim dedim, benim olsun demedim k! . sevdim dedimse akşamın kızıllığını, gönlüm gibi akıp giden şu çayı, şu ormanı, şu denizi, şu dağı,....... benim olsun demedim ki!
umudun, sonra sonra kuru bir bekleyişe dönüştüğü, ukdelerin tükenmek yerine katmerleşiği,kalabalığında hüznü,tenhalığı cem eden,güzel şehir.. istanbulu seviyorsa,orda yaşamamalı..madem kalabalıklar onu hüzne salıyor...
Biz ki İstanbul şehriyiz, Fransız, İngiliz, İtalyan, Amerikan bir de Yunan, bir de zavallı Afrika zencileri yer bitirir bizi bir yandan, bir yandan da kendi köpek döllerimiz: Vahdettin Sultan, ve damadı Ferit ve İngiliz muhipleri ve Mandacılar.
Biz ki İstanbul şehriyiz, yüce Türk halkı, malûmun olsun çektiğimiz acılar...
Biz ki İstanbul şehriyiz, güzelizdir, dört yanımız mavi mavi dağdır, denizdir. Öfkeli, büyük bir şair: «Ey bin kocadan arta kalan bilmem neyi bakir» demiş bize ve bir başkası, yekpare Acem mülkünü fedâ etti bir sengimize.
Biz ki İstanbul şehriyiz, işte, arzederiz halimizi Türk halkının yüce katına. Mevsim yazdır, 919'dur. Ve teşrinlerinde geçen yılın dört düvele teslim ettiler bizi, gözü kanlı dört düvele anadan doğma çırılçıplak. Ve kurumuştu ve kan içindeydi memelerimiz. N.H.Ran
Biz ki İstanbul şehriyiz, Seferberliği görmüşüz: Kafkas, Galiçya, Çanakkale, Filistin, vagon ticareti, tifüs ve İspanyol nezlesi bir de İttihatçılar, bir de uzun konçlu Alman çizmesi 914'ten 18'e kadar yedi bitirdi bizi. Mücevher gibi uzak ve erişilmezdi şeker erimiş altın pahasında gazyağı ve namuslu, çalışkan, fakir İstanbullular sidiklerini yaktılar 5 numara lâmbalarında. Yedikleri mısır koçanıydı ve arpa ve süpürge tohumu ve çöp gibi kaldı çocukların boynu. Ve lâkin Tarabya'da, Pötişan'da ve Ada'da Kulüp'te aktı Ren şarapları su gibi ve şekerin sahibi kapladı Miloviç'in yorganına 1000 liralıkları. Miloviç de beyaz at gibi bir karı. Bir de sakalı Halife'nin, bir de Vilhelm'in bıyıkları. N.H.Ran
her şey değildir İstanbul. bütün Türkiye değildir. İstanbul'u sel alınca nedense butun Türkiye sel altında gösterilir. bu bencilliğini sevmiyorum İstanbul'un
İstanbul Dünyanın üç önemli merkezinden birisi. İstanbul, Mekke ve Kudüs. Başka İstanbul yok.İstanbuh Şah-ı Şehrindir.Ben İstanbul'a aşığım. Ayrı kaldığım zamanlarda sorunlarını bile özlüyorum. Demişya şair: İstanbul'u sevmeyen gönül aşkı neyler diye.
gürültü.!
çok şey çağrıştırıyor
1- umut ki buna fakirin katıgı diyorlar hernedense? ? ? zenginlerin umudu yokmuş demek o halde zengin olunca adam ölüyormuş ama ben bu hafta yine de sayısal oynıcam :)) umut için çıkın saranlar umut için yola revan olanlar... umut gökkuşagı koş bakalım sen...
2- sevgi evet ta kendisi sewilesi bir şehir tarihi vapur sesi aç martılar klakson sesleri olanca trafik yol kenarlarında travestiler :))) hepimiz ııgghh diyoruz ama hepimizin aklından acaba lan geçiyor :) benim geçti :))) töbe yaa :)))))) neyse ceneviz mimarisi bizans mimarisi ve muhteşem süleyman... kubbeler şerefeler şerefe kaldırılan kadehler zürafa sokak :)))))) kenar mahalleler cadde boyu yola asılmış çamaşirlar sade kadın çamaşirları evde asılıdır :))) erkekse sorun yok yiğidin malı meydandadır :) özür dilerim abartı oldu eleştirilere şimdiden eyvallah.... kapkaçılar tinerciler ayakkabı boyacıları çeşmeden su dolduran sucular garsonlar komiler koministler faşistler fundamantalistler kapitalistler ist ler doluşmuş istanbula...konsmatrisler...amaaa manzarası kokusu yeter...
3- korku kaybedenlerin şehri bir kara delik bir erol taş aliye rona ama rol yapmıyorlar harbi kötüler... uyuşturucu pazarı salı pazarında dönen dolaplar dolapderede çirkin tezgahlar tezgahlarda ardı arkası kesilmeyen yalan yeminler en yakın mesafeye aynı caddede yedi tur attırılan garipler... kurnazların yaşadıgı yada yaşanılanlara kurnazlık denilen kaos yuvası...
4- şiir... yazılacak en güzel nakarat düşülecek en güzel dip not işlenecek en cazibeli tema... şairlerin rüyalarını süsleyen dilber... ugruna can verilen canandan geçilen canı cıkılan şehir... bi dünya evlenme teklifi alan hepsini bi dönem oyalayan ama onaylamayan oynak kadındır istanbul... dudak ısırtan pahalı bir düştür... görürsen düşünde bi yıgın borca girmişsindir ne yapar ne edersin gelirin... ama kimse seni bir kaldırımda yada bulaşıkhane de ya da inşaatta yanık sesinle keşfetmez... hiçbir gungormus zengin itibarlı kadın seni eseri edemez de esiri edebilir... küçük emrahı büyük ibrahim sesi tatlıyı imparator eden adını bılmedıgımız imparator karakterlileri hak ile yeksan eden amansız rakip... risk mi seviyorsun? istanbula pasaport istemezler... gel...
istanbul ah istanbul... ne zaman cömert sayfalarına dokunacağim bilmem ki? ama madde 1 umut ;)
İstanbul bence genç yaşında kocasını kaybetmiş bir kadın gibi.....
Çok ağlamış, ama bakmış ki ağlamakla olmuyor, bizimle mücadeleye girişmiş... ancak oda bize zor güç yettiriyor....
Fakat hep geçmişi, maziyi anıyor geçmişi hatırlıyor ve ağlıyor....
Gelecekte olupda geçmişte yaşamaya çalışıyor sanki.....
İstanbul kesinlikle direniyor.... bişeylere.....bence bize direniyor...
ne onunla ne de onsuz....
hep eskinin matemi ve kederi ile geceleriağlıyor....
aceleci.... zayıf.... telaşlı...
artık
tecrübeli, güçlü ama yılgın, bir yardımcı bi kurtarıcı bekliyor gibi....
Bana bunu anımsatıyor...
AHHH İSTANBUL AHHH
Kocası ölünce kimseyle evlemenmeyen kadınlar gibi herkezin kendisini istediği ama kimsenin ulaşamadığı.........
Hem sevilen hem nefret edilen....
İstanbul....
sahibini bekliyor....
onu her bırakmayı düşündüğümde bu düşüncemi kafamdan silebilecek bir şehirdir İstanbul. vazgeçilmesi çok zor çok :)
ona aşığım
işvesiyle cilvesiyle kendine aşık ettirip peşinden koşturup hatta evine çağıttırıp evden içeriye adım atar atmaz çığlığı basıp abilerinden dayak yedirten kadın ne ise işte istanbulda odur. bir ton sopa yersin ondan ama yinede bırakamazsın gün olur her şeyi göze alıp para biriktirip yine düşersin istanbulun ve bir istanbul gezmesinin peşine..
dünyada tek devlet olsaydı başkenti istenbul olurdu demiş napolyon
hakaten öle çok güzel bi şehir içinde yaşayınca zamanla itici gelir sana insan karmaşasından uzaklaşmak istersin.şu anda ankaradayım istanbuldan ankaraya gelirken istden defret ederek geldim.ama şimdi an çok istanbulu özlüyorum.onun kıymetini bilmemişim.
mirasyedilerin şehri
ne postacı uğrar semtime
ne turnalar selam getirir
vefasız çıktın istanbullum..................
Sana dün bir tepeden baktım azîz İstanbul!
Görmedim; gezmediğim,sevmediğim hiç bir yer
Ömrün oldukça, gönül tahtına keyfince kurul!
Sâde bir semtini sevmek bile bir ömre değer.
Bütün ünlü şairlerin uğruna şiir yazdığı, Türkiye'nin ve dünyanın gözbebeği olan, eşsiz güzelliklere sahip büyüleyici bir kent...
Senin koynunda doğmak da güzel...sende yaşayıp bilmek de...
Sende açıp solmak da güzel...sende ağlayıp gülmek de...
Sana aşk ile yanmak da güzel...seni uzaktan anmak da...
Seni bir İnci sanmak da güzel...seni birinci saymak da...
Sana hasretle varmak da güzel...seni diline sarmak da...
Seni bilmeyip sormak da güzel...seni dileyip ermek de...
Sende seviyor olmak da güzel...sende sevilen olmak da...
Sende ayrılık çekmek de güzel...sende kavuşmuş olmak da...
Sende gezip de tozmak da güzel...seni anlatıp yazmak da...
Sende durulup azmak da güzel...Sana gücenip kızmak da...
Sana koşup da gelmek de güzel...sende soluyup ölmek de...
Sende yatıyor olmak da güzel...senle İstanbul olmak da...
istanbul yannızlık,yıllarda geçse ait olamama
uzak...
eksik oldu...
ebced hesabıyla;
Mehdi Salih İzzet Mirzabeyoğlu: 550
İstanbul: 550
ebced hesabıyla;
Mehdi Salih Mirzabeyoğlu: 550
İstanbul: 550
istanbul benin canım
vatanım da vatanım
istanbul,istanbul...
mükemmel bir şehir ama ne yazıkki her ipini koparanın geldiği bir şehir haline geldi.bu durum tabii çok içler acısı.sokalarda birbirine saygısı olmayan insanlar,her yerde bir karmaşa,otobüse bindiğinizde ter kokan insanlar,birine bişey sorduğunuzda 'ne var' gibi cevap oldığınız insanlar,nereye baksanız içinizi bozan iğrenç yapılar,çöp dolu sokaklar,caddeler,yanlış yasa ve kanunlardan kaynaklanan tabela kirlilikleri ve bence en önemlisi bilinçsiz ve kalitesiz insanların mekanı haline gelen bir şehir oldu istanbul.
özellikle denizler konusuna değinmek istiyorum.vapurda giderken veya deniz kenarında dolaşırken lütfen insan müsvettesi olup denizlere çöp atmayalımmmmmmm.....
tarz-ı selefle takaddüm ettim,
Bir başka lügat tekellüm ettim
galip...
bu kenti sevdim dedim,
benim olsun demedim k! .
sevdim dedimse akşamın kızıllığını,
gönlüm gibi akıp giden şu çayı,
şu ormanı,
şu denizi,
şu dağı,.......
benim olsun demedim ki!
umudun, sonra sonra kuru bir bekleyişe dönüştüğü,
ukdelerin tükenmek yerine katmerleşiği,kalabalığında hüznü,tenhalığı cem eden,güzel şehir..
istanbulu seviyorsa,orda yaşamamalı..madem kalabalıklar onu hüzne salıyor...
Biz ki İstanbul şehriyiz,
Fransız, İngiliz, İtalyan, Amerikan
bir de Yunan,
bir de zavallı Afrika zencileri
yer bitirir bizi bir yandan,
bir yandan da kendi köpek döllerimiz:
Vahdettin Sultan,
ve damadı Ferit
ve İngiliz muhipleri
ve Mandacılar.
Biz ki İstanbul şehriyiz,
yüce Türk halkı,
malûmun olsun çektiğimiz acılar...
N.H.Ran
Biz ki İstanbul şehriyiz,
güzelizdir,
dört yanımız mavi mavi dağdır, denizdir.
Öfkeli, büyük bir şair:
«Ey bin kocadan arta kalan bilmem neyi bakir»
demiş
bize
ve bir başkası,
yekpare Acem mülkünü fedâ etti bir sengimize.
Biz ki İstanbul şehriyiz,
işte, arzederiz halimizi
Türk halkının yüce katına.
Mevsim yazdır,
919'dur.
Ve teşrinlerinde geçen yılın
dört düvele teslim ettiler bizi,
gözü kanlı dört düvele
anadan doğma çırılçıplak.
Ve kurumuştu
ve kan içindeydi memelerimiz.
N.H.Ran
Biz ki İstanbul şehriyiz,
Seferberliği görmüşüz:
Kafkas, Galiçya, Çanakkale, Filistin,
vagon ticareti, tifüs ve İspanyol nezlesi
bir de İttihatçılar,
bir de uzun konçlu Alman çizmesi
914'ten 18'e kadar
yedi bitirdi bizi.
Mücevher gibi uzak ve erişilmezdi şeker
erimiş altın pahasında gazyağı
ve namuslu, çalışkan, fakir İstanbullular
sidiklerini yaktılar 5 numara lâmbalarında.
Yedikleri mısır koçanıydı ve arpa
ve süpürge tohumu
ve çöp gibi kaldı çocukların boynu.
Ve lâkin Tarabya'da, Pötişan'da ve Ada'da Kulüp'te
aktı Ren şarapları su gibi
ve şekerin sahibi
kapladı Miloviç'in yorganına 1000 liralıkları.
Miloviç de beyaz at gibi bir karı.
Bir de sakalı Halife'nin,
bir de Vilhelm'in bıyıkları.
N.H.Ran
mustafa cantürk seni bekliyor gel gel! !
her şey değildir İstanbul.
bütün Türkiye değildir.
İstanbul'u sel alınca nedense
butun Türkiye sel altında gösterilir.
bu bencilliğini sevmiyorum İstanbul'un
istanbul benden çok şeyimi aldı ama benim için bir vazgeçilmez
istanbul da bir güzel................
istanbul kadar güzel...............
dünyaynın en muhtesem sehri herseyiyile.. baska ulke sehirlerindede bulundum sadece üsküdarı o sehirlere degişmem...