Kültür Sanat Edebiyat Şiir

ismet özel sizce ne demek, ismet özel size neyi çağrıştırıyor?

ismet özel terimi Muhammed Ali Bir tarafından tarihinde eklendi

  • Duney Neuh
    Duney Neuh

    şimdi tekrar ne yapsam dedirtme bana yarabbi
    taşınacak suyu göster,kırılacak odunu
    kaldı bu silinmez yaşamak suçu üzerimde
    bileyim hangi suyun sakasındayım ya rabbelalemin
    tütmesi gereken ocak nerede? ?

  • Banu Çakır
    Banu Çakır

    uzak nedir
    gidilecek yer ne kadar uzak olabilir ki
    kendinin bile ücrasında yaşayan benim için...

    aklıma kazınan bu mısraların sahibi

  • Melek Kara
    Melek Kara

    Sarardın üzüntüden, üç gün ağladın
    baktım gözlerine şıçramış halkın gözleri
    incesin
    bardakta bir karanfile benzemiyor inceliğin
    serçeler sekmiyor hayır, dudaklarında
    ham demirden bir çanakta dövülmüş otlar olur
    ısınmış taşlar olur yazları geceleyin
    sazlar
    kanımda Çiçek Dağı'nı vurur
    doldurur öylece göz yerlerimi inceliğin

    Tenimde iz bırakmış kar kokusu
    terli, muğlak adamların hevesleriyle
    harman edilmiş tenim
    sevinçler artırmışım çiçekli
    ve çiçeksiz bütün dağlardan.
    Sarhoşken bağrıma akıtılan yıldızlar
    özümü çekip ayırmış avuntulardan.
    Şimdi sana bakıyorum, kalabalık gözlerin
    ağlamasan bizi utandıracak sanki dünya
    Valentina Tereşkova
    ve çekik gözlü kadın komandolar
    çünkü üç gün beslendiler senin gözyaşlarınla.

    Sen ağlarken azığımız çoğaldı
    elledik halkın ağrılarını cesurca
    ağlamasan
    kök inatla kavramıyor toprağı
    boş umutlar içinde pervasız büyüyor kir
    ağlıyorsun ihanete karşı şavkıyor pıçak
    bir pıçak ki sevgilim, Sürmene işidir.

    Bir şehrin uzak semtleri gibi gözlerin
    üzgün, kara, ayaklanmaya hazır
    ben yaralar kuşanıp katılırım onlara
    onlara katılırım yedek mermi ve şarkılar alarak
    seni alırım sonra her bir yanım çağıldar
    bir oyuna kalkarız sıkılmış yumruklarla
    yazarız duvarlara fırtınalı yazılar.
    Bir gün burda, bu kalktığımız yerde
    kendini yaşamakla taşıran bir güneş kabarcığı
    zonklayan bir atardamar olduğu anlaşılır
    el tutuşmuş çocuklar ki o zaman
    senin gözyaşlarını heyecanla kapışır.

  • Melek Kara
    Melek Kara

    Yaşamaktan öte özür bulamayınca aşka
    sonuçları bir bir gözden geçiriyorum
    pulluklarla devrilen toprağın ıslaklığındaki can
    madenlerin buharından elde edilen büyü
    bazı yasak kitapların verdiği dinç duygular
    nelerse ki yaşamak sözünü asi kılan
    nelerse ki lekesiz, umutlu ve budala.
    Denedim. Soğuk sular dökünüp fırladım sokaklara
    sorular sordum nice kara sıfatları üstüme alaraktan
    ipte boynum, ağzım şehvet yalaklarında
    çapraştım, and içip ayna kırdım
    doğadan bir vahiy bekledimse boşuna
    baktım akşam herkesin kabul ettiği kadar akşamdı
    hiç bir meşru yanı kalmamıştı hayatımın.
    Sözlerimin anlamı beni ürkütüyor
    böylesine hazırlıklı değilim daha.
    Bilmek. Bu da ürkütüyor. Gene de biliyorum:
    Kapanmaz yağmurun açtığı yaralar çocuklarda.

  • Eral Hükümdar
    Eral Hükümdar

    kalın Türk..
    yalnız; italik...

  • Mehmet Ozturk
    Mehmet Ozturk

    '..hicbir mesru yani kalmamisti hayatimin....'
    Siire Ozel'le tanismak benim bahtsizligim....i.ö.ö. ve de i.ö.s. sonrasi var benim icin: ismet ozel oncesi ve sonrasi.....ondan sonra baskaca siir okuyamaz oldum.herhalde biz daha samanizme inanirken yasiyor olsaydik; bassaman o olurdu...cunku oyle bir efsunlu dunyaya atim atar ki siiriyle sirlara karisiriz orda....kendi insan olusumuz muammaya donustukce...sarhos olur....bir tutsu yakmiscasina sozun etrafinda meclis...kisacasi leyla oluruz...
    Evet..gucunu sadece ve sadece siirin atmosferinden alir ismet ozel...kurgusu oylesine saglam ve birebir kelimedeki seciciligi oylesine ahenk icredir ki...tanrisal bir tat verir..bu beseri olamaz dersiniz...

    Alisilmis kurgulardan, bildik cozumlemelerden farklidir uslubu.....hatta o kadar ki..giderayak siirini vird edinir, her dinleyisde yeni birsey kesfedersiniz hayatiniz hakkinda....nasil oluyor da bir siiri her dinledigimde gozumden sicim yas akiyor...hangi gucun etkisi bu denli buyuk. Siir ondan dinlenir.sesiyle siirinin ayni zamanda muazzam bir musiki barindirdigini sessizce haykirir..

    Tanistigimda ukalalik edisi hic mi hic sarsmadi beni...bu siirleri yazan ben olaydim kucuk daglarin halkini sahiplenmekle yetinmezdim bile

    Soyleyin bana, bu insan, dahi, kuran dinledikten sonra nasil ihtida etmesin?

    Ismet Ozel: dahi sair......insan......samimi.......neví sahsina munhasir
    selam olsun sana...iyi ki varsin...vicdanin guzel sesi....

  • Blue Send Me
    Blue Send Me

    sarardın üzüntüden, üç gün ağladın
    baktım gözlerine sıçramış halkın gözleri

  • Nevi Gazel
    Nevi Gazel

    Kısa Pantolon, Paslı Çakı, Dizde Kabuk Bağlamış Yara
    Kısa Çakı, Paslı Pantolon, Gözde Yarası Kalmış Kabuk

    (Of Not Being A Jew'den)

  • Nihat Malkoç
    Nihat Malkoç

    İSMET ÖZEL VE KALIN TÜRK

    M.NİHAT MALKOÇ

    Türkler tarihin kaydettiği ender milletlerden biridir. Enderdirler, çünkü bu millet tarih sahnesine çıktığından beri dik ve diri durmayı becermiştir. Eğilip bükülmemiştir hiçbir zaman… Dürüstlüğü mizacının mayası kabul etmiş ve davranışlarını bunun üzerine temellendirmiştir. Müslümanlıkla bütünleşince şanına şan katmış ve imanıyla kıtalar aşmıştır.
    Bu şanlı millet üzerine, dostu da düşmanı da zaman zaman güzel şeyler söyleyerek hakkını teslim etmiştir. Fakat çamur atanlar da az olmamıştır doğrusu. Lâkin Türklere çamur atanların pislikleri kendi üzerlerine sıçramıştır. Neticede altını çöpe atanlar, onun kıymetinden bir şey eksiltememiştir.
    Yerli ve yabancı aydınlar yıllarca Türk milleti üzerinde düşünmüşler, fikirlerini değişik şekillerde ve ortamlarda ifade etmişlerdir. Kimileri ise fikri sabitlerden kurtulamayarak yılların terennümlerini aşamamışlardır. Bazıları da hakikatleri tüm çıplaklığıyla görmüş ve göstermiştir. Bir kısmının narası da hesapları doğrultusunda çıkmıştır. Biz hesabı şahsî olanların hezeyanlarını duymak istemiyoruz.
    Türk aydınları arasında önemsediğim isimlerden birisi de İsmet Özel’dir. Uzun yıllardan beri şiir ve yazılarıyla hayatımıza yön veren bu kalem erbabı, bazen de sivri çıkışlarıyla dikkat çekmiştir. Sözünü sakınmadan söylediği için sevenleri de, sevmeyenleri de çok olmuştur. Fakat lâfını hiç kimseden esirgememiştir. Bazen kendi kendisini de hırpalamasını bilmiştir.
    Son zamanlarda İsmet Özel’in ince bir kitabı bu yoğun gündemde kendine mühim bir yer edinmiş. “Kalın Türk” adını taşıyan bu kitap aslında bundan çok evvel verilmiş bir konferans metninden ibaret… Bu eser medeniyetler çatışması üzerine İzmir’de yaptığı bir konuşmanın iki kapak arasına alınmış hâlinden başka bir şey değil. Özel’in ‘Kalın Türk’ü Nisan 2006 tarihinde Şule Yayınları’ndan çıkmış. Kitap küçük hacimli; fakat 53 sayfada çok şey anlatılıyor. Geniş içerikli bir konuyu kısaca zihne yerleştiriyor. Bu kitapta da yine ince göndermelerde bulunmuş İsmet Özel… Sözünü harbi ve delikanlıca söylemiş. 13 yıl önce verilen bir konferansın, uzun zaman sonra kitaplaştırılması, Özel’in, söylediklerinin arkasında olduğunu ve durduğunu gösteriyor. Tahminlerinde yanılmamak ve sözünün eri olmak bir aydın için önemli bir değerdir. Özel, ‘Gerçek Hayat’ dergisine verdiği röportajda Türklükle Müslümanlık arasındaki ilişkiyi irdeleyerek ‘Kalın Türk’ kitabında ele aldığı mevzunun çerçevesiyle ilgili olarak da ipucu veriyor:
    “Allah Resulü, cihada gitmeyip de onun masrafıyla mescit inşa edenlerin mescidine hiç gitmedi ve o mescit sonunda yıkıldı: Mescid-i Dırar... Ben diyorum ki, Türk olmak, İslamiyet’in ortaya çıkışından bu yana, kâfirle çatışmayı göze almakla mukayyettir. Allah Resulü, cihada gitmedikleri için o insanlara ne münafık dedi, ne kâfir dedi. Ama mescitlerine girmedi.
    Yani biz, insanların Müslümanlığına bir şey demiyoruz. Herkes Müslüman. Ama Türk olmak başka bir şeydir. Müslüman olmak Türk olmak demek değildir. Fakat Müslüman olmadan Türk olunmaz. Kâfirler bize İslam’dan tamamıyla kopuk bir Türklük yutturdular. Böyle bir şey yok. Türk ırkı diye bir şey tarihin hiçbir döneminde yok. Ama varmış gibi yaptılar. Hâlâ işler böyle yürüyor. Bu yapay ve aşağılayıcı kimlik dayatmasına bir cevabımız olmalı. Müslüman kimliğimize ve ayırıcı vasfımıza sahip çıkalım. Bakın, Müslümanların çoğunluk teşkil ettikleri bütün ülkelerde İslam’ın görüntüsü kâfirler tarafından özel olarak değiştiriliyor. Hoşgörü, temizlik… Bunlar İslam olarak öğretiliyor çocuklara. Kelimetullah uğruna kılıç çekmek yok. Bu, İslamiyet’in Türk’ten, Türk’ün İslamiyet’ten koparılmasıdır. Kılıçsız, güçsüz, meydan okumak yerine sırıtan bir insan tipi üretiliyor. Çünkü Türk’ten korkuyorlar. İnce, incelmiş Türk istiyorlar. Kraker gibi.”
    Daha evvel Türklükle kalınlık ve inceliğin alakası üzerinde düşünen çıkmış mıydı acaba? Sanmıyorum… Peki, kalınlıkla Türklük bağdaşır mı? Kalınlığın sınırları çizilse nasıl bir numune çıkar ortaya? Kitapçığı okuyunca bu soruların cevabını alabiliyorsunuz. İsmet Özel’in Türklükle ilgili vurguları yeni değil aslında. O eskiden beri bu konu üzerinde kafa yormuştur. O, Türklükle Müslümanlığı etle tırnak gibi iç içe görmüştür hep… Bu kanaatini benimsemeyenler ona dört koldan saldırmıştır. Fakat bu fikrî saldırılar hakikatleri ters yüz edememiştir. İsmet Özel, kitaptan da anlaşılacağı gibi kendini ‘Kalın Türk’ olarak tavsif ediyor. Ömrü boyunca ince Türklerden olmadığını, bundan sonra da olamayacağını söylüyor.
    Peki, nedir bu kalınlık incelik muhabbeti? Özel’ e göre Türkler önceden kalındı, fakat son zamanlarda incelmeye başladılar. Ona göre bu incelik hayra alâmet değil. Çünkü kıtalar aşan ve imparatorluk kuran Türkler esasında ince değildi. Eskiden beri mukavemetlidir bu sert coğrafyanın insanları. Onları hemencecik kırmak mümkün değildi. Oysa geçen zamanla birlikte Türkler de inceldi. Özel’e göre incelmiş Türkler ‘çıt’ diye kırılıyor. ‘Kalın Türk’ün yazarı bu konuda şöyle diyor:
    “Türkiye’de incelmiş Türkler var. Türkiye’de çıt deyip inceldiği yerden kopacak Türkler yaşıyor. Ben gevrek Türk değilim. Kalın Türk olduğumu söylüyorum. Şiir, sosyalizm, İslâm dolayısıyla yaşadıklarım beni kalınlaştırdı. Ama sesim Davudî bir ses oldu mu? Mesele orada. Ben başkalarının da kalınlaşmasını öneriyor ve bekliyorum. İncelikten şikâyetim var. Bugüne kadar incele incele geldik. Bizim incelmemiz başkalarına geçiş kolaylığı sağladı. Biz kalınken geçemiyorlardı. Tekrar kalınlaşmalıyız.”
    Ne diyelim! .... İsmet Özel böyle diyorsa bir bildiği vardır. Bizler de kendimizi boy aynasında seyredip konumumuzu tespit etmeliyiz; mevcut duruma göre yol haritamızı çizmeliyiz. Netice olarak, bir solukta okunabilecek kadar kısa ve net yazılan ‘Kalın Türk’ü bir okuyun derim. Ötesini tasarlamak ve geleceği tanzim etmek size kalmış. Bu okumanın düşünce dünyanıza katkısının olacağı muhakkaktır.

  • Karanlık sözler yazıyorum hayatım hakkında
    öyle yoruldum ki yoruldum dünyayı tanımaktan
    saçlarım çok yoruldu gençlik uykularımda
    acılar çekebilecek yaşa geldiğim zaman
    acıyla uğraşacak yerlerimi yok ettim.
    Ve şimdi birçok sayfasını atlayarak bitirdiğim kitabın
    başından başlayabilirim.

  • Bahadır Özbütün
    Bahadır Özbütün

    Dön baba dönelim...! ! !

  • Mesut Demir
    Mesut Demir

    sebebini bilmesemde sanki anlaşılmamak için özel bir gayret sarfediyor.
    buda okumaya ciddi bir gayrete yonlendiriyor.

  • Mesut Demir
    Mesut Demir

    filozof

  • Blue Send Me
    Blue Send Me

    'of not baing a jaw yayınlanmasaydı kıyamet kopardı' dendi merdiven şiir dergisinde..

  • Sait Diyapoğlu
    Sait Diyapoğlu

    yılbaşı gecesi, şiirlerini okuma etkinliği için 'alternatif bir yılbaşı etkinliği olsun diye değil, yerin boş olmamasından kaynaklı bu gece şiirler okunmuştur.' demiştir. gecenin sonunda da, of not being a jew adlı kitabı, bütün dinleyicilere ücretsiz olarak dağıtılmıştır. kitabın içindeki boşlukların zamanla doldurulacağı meselesi de, ilginç bir meseledir. bu açıdan metis'in murathan mungan kitaplarında yaptığı yayın politikalarını çağrıştırmaktadır. yanılmıyorsam, şule yayınları dışında bir tek, adam yayınları'ndan şiirlerinin bir seçki olarak sunulduğu 'çatlıycak kadar aşkî' kitabı vardır. bir de en son bir kitapçıda rastlamış olduğum üzere, 'bir masal ismet özel'i' adlı bir kitap çıkmıştır onun hakkında.

    internette de okuduğum üzere, hakkında inanılmaz zıtlıklarda görüşlerin olduğu enteresan bir şahsiyettir kendisi. şu anda yazıyor olan ve adları 'genç şair' nitelemesini barındıran birçok şairi etkilediği aşikardır. şiiri, şiire götürür bence. dizelerinin karmaşıklığı ve çarpaşıklığı anlaşılmaz oluşundan değil, içindeki anlam katmanlarından bazılarının kendini zamanla ifşa ettiğindendir. şiirlerini okumak için referans alınacak kelimelerden biri, bana kalırsa, 'algı'dır. ilk okuyuşta taklit edilebilir gibi görünen bu zor ve sert şiir, şiir denilen dünyanın içine girdikten sonra, bir tokat hatta şaplak misali yüzünüze çarpar. bir yerden okudum ve çok sevdim bu benzetmeyi; turgut uyar'ın uzaktan öğrencisidir. bu, ne turgut uyar'dan bir şey götürür, ne ismet özel'den. bahsettiğim öğretmen-öğrenci ilişkisi şiiri için düşünülürse, 'öğrenen-öğreten' meselesinden başka bir yere kayacaktır ve şimdilerde metinlerarasılık diye tabir edilen şeye oldukça güzel malzemeler hazırlar.

    siyasi duruşundaki meselelerin değişkenliğine bakıldığında, bence şu anda gelmiş olduğu yer en vahim yerdir. marksistlikten islamcılığa geçiş sürecinde, söylemlerinde ve fikirlerinin özünde aslında çok büyük değişikliklere rastlanmaz. marksistken söylediği birçok şeyi, sadece başka bir inanç sistemiyle (burada marksizmi bir inanç sistemi yapmıyorum, tabir ettiğim yer islam) yorumlamış ve bunun üzerinden fikirlerini inşa etmiştir. ama islamcılıktan (müslümanlıktan demek daha doğru olacak sanırım) türklük-müslümanlık gibi bir yere kayması, bence onun fikir dünyasında önemli gediklere yol açmıştır. ama, röportajları ve düzyazıları okunduğu vakit, ismet özel'in sesinden ve aslında savunduğu fikirlerden çok da vazgeçmemiş olduğunu görebiliyoruz. ismet özel; taraf olmaktan çekinmeyen ve 'karşı' olmayı bir nevi görev addeden bir figür olarak çıkıyor karşımıza.

    ne olursa olsun, ismet özel'in gelişimini-değişimini-söylemlerini onunla aynı dönemde yaşıyor olarak görmek, bence bir şanstır. türkiye şiiri için de, uzun yıllar vazgeçilmez bir şair-figür olarak kalacaktır. (buradaki figür kelimesi de, duruş kelimesiyle yan yana okunabilir.)

  • Blue Send Me
    Blue Send Me

    ...
    yani çocuk o güzel tüccar
    yorgunluklar alıp, kargılar dağıtan..

  • Mim Zade
    Mim Zade

    ismet özel deyince aklıma dünyanın en güzel sözlü ukalası ve faşizm karşıtı bir megafaşist....

  • Blue Send Me
    Blue Send Me

    edip cansevere ithaf ettiği bi şiiri vardır bulamıyorum şimdi..?

  • Blue Send Me
    Blue Send Me

    onunla hep sevişecek gibi baktık birbirimize
    bir kez öpüşebilseydik dünyayı solduracaktık..

  • Banu Cklr
    Banu Cklr

    Yıllardan hangisiydi hangi mevsimdeydik ayın kaçıydı
    Koynummuş madem sevgilinin göz diktiği yer kaçmak için
    İncecik ürperişli gölgesi cismime neden kıydı
    Sor gücün sormaya yetiyorsa var mıymış
    Gönlümü bin parçaya böldüğünün bir sebebi
    O yürek burkucu gençlik döngülerinde beni çark ettirişi
    Ses çürütüp bağrımda
    Böğrümden karaltı söktürüşü

  • Bilhan Erden
    Bilhan Erden

    çık sende çık şu en çok mesaj yazılanlardanda burda görünüp lekenlenmesin adın

  • Bilhan Erden
    Bilhan Erden

    toplanın gitmiyoruz

  • Med Cezir
    Med Cezir

    ^^Yazarlık,okuyuculuk ve bunlara aracılık eden nesne ve kurumlar gerçekliklerin çok olduğunun ortaya çıkmasına hizmet eder.^^

    dese de ' Zor Zamanda Konuşmak' da, biz de onun zor zamanda konuşmasından çok yazmasından yanayız...

  • Mâi Eflatun
    Mâi Eflatun

    acılar çekebilecek yaşa geldiğinde acı çekecek yerlerini kestiğini söyleyen edip....

    hayatı sayfalar atlayarak taşların üzerinden sekerek hoplaya zıplaya katettikten sonra geri en baştan başlama cesaretini yüreğinde barındıran kalem güzellerinden...

    ancak bir tespittir şu satırlarım nacizane:
    İsmet özel yazmalı....konuşmaktan ziyade yazmalı..aharlı kağıtların üzerinde hurufatı dans etmeli...konuşurken yazarkenki kadar ihtişamlı olamıyor...hayret ve dehşet karışımı bakışlarla izliyorum konuşurken zatını...nasıl aşinası olduğum satırları yazan insan,bu cümlelerin de sahibi olabilir? ? nasıl? az konuş ama kalemin hiç susmasın İsmet Özel...

    evet..dedim ya bu Mâi'nin bir tesbitidir...

  • Ceyda Şirin
    Ceyda Şirin

    Elbet bir hinlik vardım seni sevişimde
    ey kanıma çakıllar karıştıran isyan!

  • Blue Send Me
    Blue Send Me

    'ihmalkar gözlerle okunmuş kitap gibiyim
    yorgun (bitap ta olabilir emin değilim) okunmayı tercih ederdim'

    diyor son kitabında (of not being a jaw)

  • Tülin Akkoç
    Tülin Akkoç

    Münacaat



    Bu yaşa erdirdin beni,gençtim almadın canımı
    ölmedim genç olarak,ölmedim beni leylak
    büklümlerinin içten ve dışardan
    sarmaladığı günlerde
    bir zamandı
    heves ettim gölgemi enginde yatan
    o berrak sayfada gezindirsem diye
    ölmedim, bir gençlik ölümü saklı kaldı bende.
    Vakti vardıysa aşkın,onu beklemeliydi
    genç olmak yetmiyordu fayrap sevişmek için
    halbuki aşk,başka ne olsundu hayatın mazereti
    demedim dilimin ucuna gelen her ne ise
    vay ki gençtim
    ölümle paslanmış buldum sesimi.

    Hata yapmak
    fırsatını Adem’e veren sendin
    bilmedim onun talihinden ne kadar düştü bana
    gençtim ve ben neden hata payı yok diyordum hayatımda
    gergin bedenim toprağa binlerce fışkını saplar idi
    haykırınca çeviklik katardım gökyüzüne
    bir düşü düşlere dalmaksızın kavrayarak
    bulutu kapsayarak açmadan buluta içtekini
    tanıdım Ademoğlu kimin nesiymiş
    ter döküp soru sormak nereye sürüklermiş kişiyi.

    Çeşme var,kurnası murdar
    yazgım
    kendi avcumda seyretmek kırgın aksimi.

    Gençtim ya,ne farkeder deyip geçerdim
    nehrin uğultusu da olur,dalların hışırtısı da
    gözyaşı,çiğ tanesi,gizli dert veya verem
    ne fark eder demişim
    bilmeden farkı istemişim.
    Vay beni leylak kokusundan çoban çevgenine
    arastadan ırmaklara çarkettiren dargınlık!
    Yola madem
    çöllerdeki satrabı yalvartmak için çıkmıştım
    hava bozar,yüzüm eğik giderdim yine
    yaza doğru en kuduzuyla sürüngenlerin sabahlar
    yola devam ederdim.

    Gençtim işte şehrin o yatık raksından incinen yine bendim
    gelip bana çatardı o ruh tutuşturucu yalgın
    onunla ben
    hep sevişecek gibi baktık birbirimize.
    bir kez öpüşebilseydik dünyayı solduracaktık.

    Oysa bu sürgün yeri,bu pıtraklı diyar
    ne kadar korkulu yankı bulagelmiş gizlerimizde
    hani yok burda yanlışı yoklayacak hiç aralık
    bütün vadilere indik bir kez öpüşmek için
    kalmadı hiç bir tepe çıkılmadık
    eriyeydik nesteren köklerine sindiğimizce
    alıcı kuş pençesiyle uçarak arınaydık
    ah,bir olaydı diyorduk vakar da yoksanaydı
    doğruydu böyle kan telef olmasın diye çabalamamız
    ama kendi çeperlerimizi böyle kana buladık
    gönendi dünya bundan istifade
    dünya bayındırladı:
    Bir yakış,bir yanış tasarımı beride
    öte yakada bir benî adem
    her gün küsülü kaldık.

    Bunca yıl bu gücenik macera beni tutuklu kılan
    artık bu yaşa erdirdin beni,anladım
    gençken almadın canımı,bilmedim
    demek gökten ağsa bile tohum yürekten düşecekmiş
    çünkü hataya bağışık büyük hatadan beri nezaret yer
    çiğ tanesi sanmak ne cüret,gözyaşıymış
    insanın insana raptolduğu cevher.

    Şimdi tekrar ne yapsam dedirtme bana yarabbi
    taşınacak suyu göster,kırılacak odunu
    kaldı bu silinmez yaşamak suçu üzerimde
    bileyim hangi suyun sakasıyım ya rabbelalemin
    tütmesi gereken ocak nerde?

    İsmet Özel


    'İsmet Özel şiirle barışma sebebidir'

  • Ömer Yavuzcan
    Ömer Yavuzcan

    ismet özel doğunun beşinci oğludur..

  • Blue Send Me
    Blue Send Me

    Var mı bilen başıma seni saranlar arasında adını
    Mantık mı diyorlar idrak mısın hafıza mı
    Sahici bir şeysen eğer söyle bakalım
    Neydi sevgilinin koynuma kaçtığı tarih
    Yıllardan hangisiydi hangi mevsimdeydik ayın kaçıydı
    Koynunmuş madem sevgilinin göz diktiği yer kaçmak için
    İncecik ürperişli gölgesi cismime neden kıydı
    Sor gücün sormaya yetiyorsa var mıymış
    Gönlümü bin parçaya böldüğünün bir sebebi
    ....
    ..

  • Med Cezir
    Med Cezir

    'İnsanın kendi seçtiği ahenk ile benimsediği düşünce arasında rabıta olduğu kabul edilebilir.Ahenk en bariz biçimiyle insanın musiki ile olan münasebetinden neşet eder.Itri dinlemekten sıkılan bir adamın Süleymaniye'nin mimarisinden tad alabileceğini mümkün sayamayız.'
    (Zor Zamanda Konuşmak 2000)