Kültür Sanat Edebiyat Şiir

islamiyet sizce ne demek, islamiyet size neyi çağrıştırıyor?

islamiyet terimi Cem Nizamoglu tarafından tarihinde eklendi

  • Cahit Kalkan
    Cahit Kalkan

    Hiçbir şey bilmeyen mâsum bir bebek olarak dünyaya gelen insanı Allah, işitme, görme gibi duyular ve akılla donatmıştır. Bu sayede hayat, sürekli öğrendiğimiz, bir günden diğerine daha fazla öğrenmiş olarak uyandığımız bir sınıf olur bize. Duyularımızı ve aklımızı kullanarak farklı yollarla sürekli öğrenir, günden güne daha fazla gelişiriz. Öğrenme yollarından biri, belki de en önemlisi toplum içindeki model diyebileceğimiz insanları örnek alarak öğrenmedir.

  • Cahit Kalkan
    Cahit Kalkan

    Yüce Allah insanlığın her döneminde peygamberleri ve kitapları aracılığıyla kullarına yol göstermiş, hoşnut olacağı yaşam biçimini bildirmiştir. Yani Allah Teâlâ’nın razı olacağı bir insan olmak isteyen herhangi bir müslüman için iki beslenme kaynağı vardır: Allah’ın kitabı ve resûlünün sünneti.

  • Cahit Kalkan
    Cahit Kalkan

    Dinin her bir tavsiyesi birbiriyle irtibat hâlindedir. Meselâ bir ibadet olan namaz, sadece belirli vakitlerde ve belirli şekilleri yaparak yerine getirilen bir ibadet değildir. İman etmiş kişinin yaptığı bir ibadet olarak namaz aynı zamanda çirkinliklerden ve kötülüklerden vazgeçiren ahlâkî bir uyarıcıdır.

  • Cahit Kalkan
    Cahit Kalkan

    Sevgili Peygamberimiz(s.a.s.) güzel ahlâkın önemini şu mübarek sözleriyle vurgulamıştır: “Müminlerin iman açısından en mükemmel olanı, ahlâkı en iyi olanıdır” (Buhârî, “Edeb”, 39). “Aranızdan en çok sevdiğim ve kıyamet günü en yakınımda bulunacak kimseler, güzel ahlâk sahibi olanlarınızdır” (Tirmizî, “Birr”, 71). “Mîzana konan ameller arasında güzel ahlâktan daha ağır gelecek hiçbir şey yoktur” (Tirmizî, “Birr”, 62).

  • Cahit Kalkan
    Cahit Kalkan

    Dinimiz güzel ahlâkı imanın bir sonucu olarak görür. Çünkü insanın değerleri ve vicdanı, bütün düşünce, söz ve davranışlarına yön verir. Bir insan bütün varlığıyla benimsediği değerlerine aykırı bir davranışta bulunacak olursa içindeki ses onu durmadan hesaba çeker.

  • Cahit Kalkan
    Cahit Kalkan

    Ahlâk, insanın içinde kökleşmiş değerler bütünüdür. Kişinin söz ve davranışları da onların dışa yansıması, ete kemiğe bürünmesidir. İnsanın bağlı olduğu değer yargıları bazen iyi, bazen de kötü söz ve davranışlar şeklinde ortaya çıkar. Dolayısıyla iyi ahlâk sahibi bir insanda güzel, doğru ve iyi olan söz ve davranışlar görülür. Kötü ahlâk sahibi bir insan ise kötü, yanlış ve çirkin söz ve davranışlarla kendini gösterir.

  • Cahit Kalkan
    Cahit Kalkan

    İnsanın doğuştan getirdiği ve sonradan kazandığı birtakım değerleri vardır. Bu değerler insanın kalbinin derinliklerinde yer eder, maddî ve mânevî varlığını etkisi altına alır, hiç uyumayıp daima iyi ve kötü arasında hakemlik yapan bir iç ses olan vicdanı besler.

  • Cahit Kalkan
    Cahit Kalkan

    Yara nedeniyle sarılmış, kırık sebebiyle alçıya alınmış veya herhangi bir rahatsızlık sebebiyle bir şekilde üstü örtülmüş organların abdest ya da gusül esnasında yıkanması zararlıysa bu organlar yıkanmaz, bunun yerine sargı vb. üzerine meshedilir. Sargının abdestsiz veya gusülsüz iken sarılmış olması, üzerine meshederek abdest alma konusunda bir engel teşkil etmez. Sargı üzerine mesh için belli bir süre söz konusu değildir. Hastalık iyileşene kadar meshetmeye devam edilir.

  • Cahit Kalkan
    Cahit Kalkan

    Mestin abdestli iken giyilmiş olması şartı ile mest üzerine meshederek abdest alınabilir. Bu durumda ayakların yıkanmasına gerek kalmaz. Mestin üzerinde elin üç parmağı kadar yerin elin ıslaklığı ile bir defa meshedilmesi yeterli olur. Abdestli olarak mest giyildikten sonra abdestin bozulduğu ilk namaz vaktinde mesh süresi başlar. Bundan sonra bir gün (yirmi dört saat) boyunca mest üzerine meshederek abdest alınabilir. Yolcular için bu süre daha uzundur: üç gün (yetmiş iki saat).

  • Cahit Kalkan
    Cahit Kalkan

    Teyemmüm, su bulununcaya veya kullanma imkânı doğana kadar abdest ve gusül yerine geçer. Guslü ve abdesti bozan durumlar teyemmümü de bozar. Ayrıca su bulunduğunda ya da suyu kullanmaya engel durumlar ortadan kalktığında teyemmüm bozulur.

  • Cahit Kalkan
    Cahit Kalkan

    Teyemmüm, su bulunmadığı veya suyu kullanma imkânı olmadığı (suyun veya havanın çok soğuk olduğu, su kullanılması hâlinde mevcut bir hastalığın şiddetleneceği) durumlarda temiz toprak veya toprak cinsinden bir şeye elleri sürüp kolları ve yüzü Temizlik meshetmek suretiyle yapılan, abdest ve gusül yerine geçen özel bir temizliktir. Toprak yerine taş, kum, çakıl, tuğla, kiremit gibi maddelerle de teyemmüm yapılabilir.

  • Cahit Kalkan
    Cahit Kalkan

    Dinimizce pis sayılan ve duyu organlarıyla algılanabilen pisliklere necâset denir. Kan, domuz eti, sarhoş edici içkiler, insan idrarı ve dışkısı, meni, ağız dolusu kusmuk, etinin yenmesi helâl olmayan hayvanların eti, idrarı ve dışkısı gibi pislikler necâset kapsamına girer. Bedenin, elbisenin ve namaz kılınacak yerin necâsetten temizlenmesi gerekir.

  • Cahit Kalkan
    Cahit Kalkan

    Müfsit: Yapılmakta olan bir ibadeti bozup onu geçerli olmaktan çıkaran eksiklik ya da yanlış davranıştır. Örneğin oruçlu iken yemek, içmek; namazda konuşmak.

  • Cahit Kalkan
    Cahit Kalkan

    Mekruh: Haram olmamakla beraber yapılması dinimizce hoş karşılanmayan davranıştır. Örneğin topluluk içine çıkmadan önce soğan ve sarımsak gibi kokusu rahatsız edici yiyecekler yemek, abdest alırken gereğinden çok su kullanmak.

  • Cahit Kalkan
    Cahit Kalkan

    Haram: Yapılması dinimizce kesin bir şekilde yasaklanan davranıştır. Örneğin içki içmek, kumar oynamak, faiz alıp vermek (ribâ). Haramı işleyen kişi günahkâr sayılır.

  • Cahit Kalkan
    Cahit Kalkan

    Mubah: Mükellefin yapıp yapmamakta dinimiz tarafından serbest bırakıldığı davranıştır. Helâl ve câiz kelimeleri de mubah ile aynı anlamı ifade eder. Hakkında dinî bir yasak bulunmayan bütün dünya nimetleri genel olarak mubahtır. Örneğin yemek, içmek, gezmek.

  • Cahit Kalkan
    Cahit Kalkan

    Müstehap: Hz. Peygamber’in(s.a.s.) ara sıra yaptığı ve yapılması dinimiz tarafından hoş ve güzel karşılanan davranıştır. Örneğin beş vakit namazın sünnetleri dışında nâfile namaz kılmak, nâfile oruç tutmak.

  • Cahit Kalkan
    Cahit Kalkan

    Sünnet: Hz. Peygamber’in(s.a.s.) farz ve vâcip dışında, yaptığı veya yapılmasını tavsiye ettiği, örnek alınma özelliği taşıyan davranıştır. Örneğin beş vakit namazın sünnetlerini kılmak, abdest alırken ağzı yıkamak.

  • Cahit Kalkan
    Cahit Kalkan

    Vâcip: Farz kadar açık ve kesin bir delile dayanmamakla beraber dinimiz tarafından bağlayıcı bir şekilde emredilen davranıştır. Örneğin kurban kesmek, fıtır sadakası vermek, bayram namazlarını kılmak. Şâfiî mezhebine göre vitir ve bayram namazları sünnettir.

  • Cahit Kalkan
    Cahit Kalkan

    Farz: Yapılması dinimiz tarafından kesin bir şekilde emredilen davranıştır. Örneğin beş vakit namaz kılmak, ramazan ayında oruç tutmak. Farz yerine getirilmediğinde, kişi günah işlemiş olur.

  • Cahit Kalkan
    Cahit Kalkan

    Mükellef, ergenlik çağına gelen ve akıl sağlığı yerinde olan; dinin belirlediği hükümlerle sorumlu tutulan kişi demektir. Dinen mükellef (yükümlü) olan kişinin, yapmak ve yapmamakla sorumlu tutulduğu işlere ise ef‘âl-i mükellefîn (mükellefin iş ve davranışları) denir.

  • Cahit Kalkan
    Cahit Kalkan

    Hac, Allah’ın evinde Allah’a inanan diğer müminlerle buluşma anıdır. Hac, kendini ve ait olduğu ümmeti tanımaktır. İçinde bulunulan mekânla, yerine getirilen vazifelerle hac, Allah sevgisinin ve ibadet coşkusunun en yoğun yaşandığı zamandır. Taze bir başlangıç, daha sonrasında bütün hayata yansıması beklenen bir arınmadır.

  • Cahit Kalkan
    Cahit Kalkan

    İslâm dininin beş esasından biri olan hac, Kâbe’yi ve etrafındaki kutsal mekânları, yılın belirli zamanında, usulüne uygun olarak ziyaret etmek anlamına gelir. Gerekli şartları taşıyan her müslümanın ömründe bir defa haccetmesi farzdır. Haccın kimlere farz olduğu ve hac ibadeti esnasında adım adım neler yapılması gerektiği ilgili ünitede ayrıntılarıyla ele alınmaktadır.

  • Cahit Kalkan
    Cahit Kalkan

    Zekât sayesinde müslüman, elindeki varlıkların aslında kendisine ait olmadığını, hepsinin Allah’ın emaneti olduğunu hatırlar. O’nun verdiklerini O’nun kulları için harcama bilinci kazanır. Bu bilinç onun sadece malı mülkü konusunda değil, sahip olduğu bütün nimetler için şükreden ve şükrün gereğini yerine getiren bir kul olmasını sağlar.

  • Cahit Kalkan
    Cahit Kalkan

    Zekât, Kur’an’da pek çok yerde namazla birlikte anılmıştır. Bu da zekâtın, müslümanın hayatında dinin direği sayılan namaz kadar önemli olduğuna işaret eder.

  • Cahit Kalkan
    Cahit Kalkan

    Zekât, İslâm dininin beş esasından biridir. Sahip olunan mallardan dinimizce belirlenmiş bir miktarının, Kur’an-ı Kerîm’de belirtilen kimselere, şartlarına uygun olarak Allah rızası için ödenmesi demektir. Zekât vermek, gerekli şartları taşıyanlara farzdır. Kimin, kime, hangi maldan, ne kadar zekât vermesi gerektiği ile ilgili olarak dinimizce belirtilmiş ölçüler bulunmaktadır. Bunlar ilgili ünitede ayrıntılarıyla ele alınmaktadır.

  • Cahit Kalkan
    Cahit Kalkan

    Allah rızası için tutulan oruç, beraberinde birçok bireysel ve toplumsal fayda da getirerek her sene ramazan ayında müslümanların misafiri olur. Cemaatle kılınan teravih namazları, birlikte yapılan iftarlar müslümanların birlik ve beraberlik duygusunu güçlendirir. Uykunun en derin anında kalkıp Allah’ı anarak yenilen sahur yemekleri, gün boyu nefsanî birçok arzunun ertelenmesi, ağzın sadece yiyecek içeceğe değil, yalana, dedikoduya, her türlü harama kapalı tutulmaya çalışılması müminin kendisini Allah’a daha yakın hissetmesini sağlar. Böylece oruç müslümanların hayatına rahmet ve bereket getirir.

  • Cahit Kalkan
    Cahit Kalkan

    Ramazan ayı boyunca oruç tutmak İslâm’ın beş şartından biridir. Aklî melekeleri yerinde olan ve ergenlik çağına gelmiş her müslümanın ramazan ayında oruç tutması farzdır. Oruç tutmak, tan yerinin ağarmasından gün batımına kadar Allah rızası için ibadet maksadıyla hiçbir şey yememek, içmemek ve cinsel ilişkide bulunmamaktır. Rejim yapmak, sağlıklı olmak gibi sebeplerden dolayı aç kalmak oruç sayılmaz. Zira oruç bir ibadettir. Bundan dolayı da bu bilinç ve amaçla gerçekleştirilmesi gerekir.

  • Cahit Kalkan
    Cahit Kalkan

    İslâm’ın, kelime-i şehâdetten sonra en önemli esası namazdır. Namaz Hz. Peygamber’in(s.a.s.) de buyurduğu gibi Allah’a inanan kişinin mi‘racıdır. Yani mânevî olarak Rabbine yükselmesidir. Namaz kılan bir mümin, ruhunu ve gönlünü Allah’a açar, O’ndan rahmet ve bereket diler, O’na olan derin saygısını ifade etmiş olur, O’nun yüceliği karşısında kendi âcizliğini itiraf edip boyun eğdiğini gösterir. Namaz, kelime-i şehâdetin davranışa dönüşmüş halidir. Gönüllere ferahlık veren, ruhu huzura kavuşturan, benliği aydınlatan bir kandildir.

  • Cahit Kalkan
    Cahit Kalkan

    Beş vakit namazında müslüman kardeşleriyle omuz omuza saf tutan, ramazan ayında yokluk çekenlerle aynı şartları yaşayan, hacda dünyanın farklı yerlerinden gelen diğer müslümanlarla tanışıp aynı ortamlarda bulunan, zekât ve sadaka gibi malî ibadetlerini yerine getirirken ihtiyaç sahibi peşinde koşan bir müslüman, hiç şüphesiz diğer insanları düşünme ve onlara yardım eli uzatma bilinci kazanır.