Kültür Sanat Edebiyat Şiir

islam sizce ne demek, islam size neyi çağrıştırıyor?

islam terimi Mehmet tarafından tarihinde eklendi

  • Necla Yılmaz
    Necla Yılmaz

    islamiyet=teslimiyet

  • Eda Baykul
    Eda Baykul

    Tek Yol İslam

  • Bilal Büyükılgaz
    Bilal Büyükılgaz

    İslâm Dini:

    İslâm dini ilk insan ve ilk peygamber Hazret-i Âdem Aleyhisselâm ile başlamış, zamanın akışı içerisinde ve her peygamber gelişinde en mükemmele doğru daima bir gelişme kaydetmiştir. Hazret-i Musâ Aleyhisselâm’a indirilen İslâm, Hazret-i Nuh Aleyhisselâm’a indirilen İslâm’dan daha geniş ve daha mükemmeldi. Hazret-i İsa Aleyhisselâm’a gönderilen İslâm, Hazret-i Musa Aleyhisselâm’a indirilen İslâm’dan daha şümullü ve daha mükemmeldi. Hazret-i Muhammed Aleyhisselâm’a gelince de kemâlini buldu ve son şeklini aldı.

    Allah-u Teâlâ Âyet-i kerime’sinde:

    “Bugün sizin dininizi kemâle erdirdim, üzerinizdeki nimetimi tamamladım ve size din olarak İslâm’ı beğendim.” buyuruyor. (Mâide: 3)

    İslâm dini Allah-u Teâlâ’nın râzı olduğu ve ondan başkasını kabul etmediği bir dindir.

    Nitekim diğer bir Âyet-i kerime’de şöyle buyuruluyor:

    “Kim İslâm’dan başka bir din ararsa, onunki katiyyen kabul edilmeyecek ve o âhirette kaybedenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân: 85)

    Bu kimseler bütün iyiliklerini kaybetmişler ve cezâya müstehak olmuşlardır. İslâm’dan yüz çevirip bir başka din arayan kimse, faydalıyı kaybedip büyük bir zarara düşmüştür.

    Târık bin Şihâb -radiyallahu anh- den rivayet edildiğine göre, bir yahudi Hazret-i Ömer -radiyallahu anh- e gelmiş ve Mâide sûre-i şerif’inin 3. Âyet-i kerime’sini kastederek “Siz bir âyet okuyorsunuz ki, bu âyet bize indirilmiş olsa, o günü bayram yapardık.” demişti.

    Hazret-i Ömer -radiyallahu anh- şu cevabı verdi:

    “Ben bu âyetin nerede indirildiğini, hangi gün indirildiğini ve o indirilirken Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- in nerede olduğunu pekâlâ bilirim. Bu âyet Arafat’ta indirilmiştir. Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- de vakfe halinde idi.” (Müslim: 3017)

    Böylece Hazret-i Ömer -radiyallahu anh- de müslümanların o günü bayram edindiğine işaret etmek istemiştir.



    Allah-u Teâlâ Âyet-i kerime’sinde kendisine inanan ve Resul’ünü tasdik eden kullarına; İslâm’ın bütün hükümlerini benimsemelerini, buyruklarını uygulamalarını, yasaklarını terketmelerini emir buyuruyor:

    “Ey iman edenler! Hep birden tam bir teslimiyetle İslâm’ın sulh ve selâmetine girin.” (Bakara: 208)

    Allah-u Teâlâ’ya gerçek mânâda teslim olun, hem dışınızla hem içinizle O’na itaat edin. İslâm’a bir başka şeyi karıştırmayın.

    İslâm bir bütündür. Hükümlerinden hiç biri birbirinden ayrılmaz.

    Ayrıca bu Âyet-i kerime müminleri ittifak ve ittihada dâvet etmekte, tefrikadan bölücülükten şiddetle sakındırmaktadır.

    Bu gibi ilâhi emirlere muhalif harekette bulunanlar için büyük bir tehdit olmak üzere diğer Âyet-i kerime’de şöyle buyuruluyor:

    “Size açık açık deliller geldikten sonra ayağınız kayarsa, şunu iyi bilin ki Allah Azîz’dir, Hakîm’dir.” (Bakara: 209)

    Kendisine isyan edenlerden intikam almaktan aciz değildir. İntikam alırken bile ancak hak olarak intikam alır.

    Diğer Âyet-i kerime’lerinde şöyle buyuruyor:

    “Ey iman edenler! Allah’a ve Resul’üne itaat edin, işitip durduğunuz halde ondan dönmeyin.” (Enfâl: 20)

    Halbuki sizler, kendisine itaat edilmesinin gerekli olduğunu söyleyen Kur’an-ı kerim’i işitiyorsunuz, ona muhalefet etmeyi yasaklayan öğütleri de dinliyorsunuz.

    “İşitmedikleri halde ‘İşittik! ’ diyenler gibi olmayın.” (Enfâl: 21)

    “Çünkü yeryüzünde dolaşan canlıların Allah katında en kötüsü akletmeyen o sağırlar ve dilsizlerdir.” (Enfâl: 22)

    Onlar, kabul etmemek ve yüz çevirmek için böyle söylerler. Sanki hiç duymamış, işitmemiş gibi hareket ederler.

    Bu Âyet-i kerime’ler Resulullah Aleyhisselâm’ın sözlerini, emir ve yasaklarını işitip de mühimsemeyen veya hafife alan kimseler hakkında bir ihtar mahiyetindedir. Bu gibi kimseler işittiklerini gerçek mânâda işitmedikleri için, söz anlamayan sağır ve dilsiz hayvanlara benzetilmişlerdir.

  • Bora Aslan
    Bora Aslan

    tek kurtuluş yoludur.. çünkü hak'tır. ne kadar da bazıları bunu ısrarla inkar ediyor olsalar bile, bu böyledir ve kainatın sonuna kadar böyle gidecektir.
    'bilselerdi yapmazlardı.'
    lütfen biraz daha saygı. başkasına saygı duymayan kişi, kendisine saygı gösterilmesini haketmeyen kişidir..

  • Sebahattin Zorlu
    Sebahattin Zorlu

    İslam denilen olgu, Allah diye isaret edilen O Kudret-in sistem ve düzeninin adidir. Ve Evren adi altinda ne varsa bu sistem ve düzene tabidir!

    Bütün Resul ve Nebiler insanliga islami (tek bir sistem ve düzeni) anlatmistir.Ve tek bir Allah´tan bahsetmislerdir.Tek olan Allah-in dini de tektir.

    Hıristiyan, Müslüman Budist ve Musevi denen kavramlar-ayrimlar hep bize göredir. Allah indinde ise tek bir din vardir oda islamdir.

    'Allah sadece belirli sinirlarda dogup büyüyen ve nüfuslarinda islam yazan arabin, türkün, iranlinin Rabbi degil, alemlerin Rabbi´dir'

    Ayni sekilde Hz Muhammed´din Resul´lugu (risaleti) tüm insanligi kapsamaktadir. Tüm insanligin Resul´ludur, bu gercegi bir hıristiyanin, budistin veya musevinin inkar etmesi bir seyi deyistirmez.

    Hz. İsa İncilinde “Sanmayın ki şeriati ve peygamberleri yıkmaya geldim, ben yıkmaya değil yapmaya geldim” diyor. Ondan 6 yüzyıl sonra Hz. Muhammed “Ben ahlakı tamamlamak için ba’solundum” diyor. Gelen her Resul ve Nebi kendinden öncekini inkar etmek şöyle dursun, dini tamamlamak için gönderildiğini söylüyor.

    Doğrusu Allah katında din, İslâm'dır; o kitap verilenlerin anlaşmazlıkları ise sırf kendilerine ilim geldikten sonra aralarındaki taşkınlık ve ihtirastan dolayıdır. (Al-i imran 20)

  • Merve Arslan
    Merve Arslan

    islam din demek iman demek bişeye canı gönülden inanmak demek ALLAH'IN dini demek yayanı hz. muhammet(s.a.s) demek ve canı gönülden inanın demek.islam zaten tek başına çağrıştırıcıdır hemde herşeyi.

  • Bora Aslan
    Bora Aslan

    bir adam düşünün ki bahçesine yüzlerce ağaç dikmiş; meşe, kavak,elma, kiraz, dut vs. sayısız. sadece gelen geçen gölgesinde dinlensin, acıkan meyvesinden yesin, üşüyen kuruyanları yakıp ısınsın, kuşlar,böcekler yuva yapsın vs.diye. sayısız..yani sadece iyilik hali için. ama insanların büyük kısmı ağacın dallarını koparıp silah yapmış, köklerinden zehir çıkarmış, sapını darağacı olrak kullanmış..

    işte kötü niyetler yüzünden geçimsizlik ve şiddet başgöstermesi sonucu bu ağaçları diken adama küfreden diğer insanlar ne ise hiç bir bilgi edinme lüzumu görmeden islamı aşağılayanlar da aynıdır benim için...

    gökyüzüne bakıp uzaktaki kara bulutu görmek yerine kuşları ve güneşi görmeye çalışmak lazım..

  • Kaan Yıldız
    Kaan Yıldız

    islamın sizcesi bizcesi yok islam demek hayat demek bu dünyaya neden geldin demek verdiğin sözü tutmak demek.islam ALLAH (c.c.) tarafından insanlığa resullullah (s.a.v.) aracılığıyla gönderildi bütün insanlığa.ama insan ne yazıkki bunun kıymetini bilemiyor. şu kısa ömrü ebedi bir hayata tercih ediyor yazikki insan islamı yaşamayı denemiyor.halbuki bilmiyormuyuz ki islamı yaşamazssak helak olucak.mahfolucaz.biliyoruz bi çoğumuz biliyo ama bilipte yapmamak işte en büyük yanlışı yapıyor insan burada. ALLAH (c.c.) hepimize hidayet versin bizi islam yolunda yürümeyi nasip eylesin.(amin)

  • Panecea For You
    Panecea For You

    tek tanrılı dinlerin sonuncusu. bu inanca göre hz. muhammet'ten sonra yoldan çıkmış adem oğluna bir daha peygamber göndrilmeyecektir ve bu din kendisi haricindeki tüm inanç sitemlerini reddererek, diğerlerini dinleri benimseme hakkı olan insanları 'kafir, allahsız, gevur' olarak addeder.

  • Nihade Sıfır
    Nihade Sıfır

    Yeryüzü din-i İslam’a, din ise hakkıyla temsile muhtaçtır

  • Azra Esen
    Azra Esen

    islam,,, herkesin, nasil insan olmayi, insan gibi yasamayi ogreten dinidir!

  • Zainab
    Zainab

    kurtuluş

  • Zemzem Kocamanoğlu
    Zemzem Kocamanoğlu

    islam öyle bir dinki:
    yaşanacak hayat hesap verilecek ahiret izzet bulacak nefis zinde kalacak vücut yararı dokunacak fiil iyiliği görülecek söz düşünecek akıl muhasebe edilecek vicdan için gelmiştir....

  • Hamza
    Hamza

    beşeri sistemlerden daha demokratık...

  • King Predator
    King Predator

    Müslümanların Allah'tan başka ilahı yok ve Muhammed onun peygamberi. Tam da olması gerektiği gibi.'Tolstoy

  • King Predator
    King Predator

    'Benim nazarımda çok net bir biçimde Müslümanlık daha iyidir, daha üstündür.'Tolstoy

  • King Predator
    King Predator

    Ve böylece hak olduğu görülür
    Muhammed'in başardığı;
    Yalnız vahdet mefhumu ile o
    Bütün âleme galip geldi.'Kur'an'ın ezelden olup olmaması diye
    Bir şüphe beni uğraştırmaz!
    Kitapların kitabı olduğuna iman ederim.
    Müslüman olarak bana farz olduğu gibi! -goethe-

  • Memet Sever
    Memet Sever

    Gördüğünüz gibi dünyada her şey belli kural ve yasalara bağlıdır.
    Ay ve yıldızlar öylesine muazzam bir düzene bağlıdırki, bundan zerre kadar dışarı çıkamazlar.
    dünyamız belli bir şekilde ve hızla dönmektedir. hızında zamanında ve yolunda en ufak bir deyişiklik olmaz.
    su ve rüzgar,ışık ve ısı hepsi bir sisteme bağlıdır.
    Maddeler,bitkiler ve hayvanlar belirlenen yasalara göre doğar,büyür,yaşar, çoğalır veya azalır ve ölürler.
    insanın kendisinin durumuna bakarsanız, onunda doğa yasalarına bağlı olduğunu görürsünüz. Onun için hangi yaşama kuralı konmuşsa ona göre soluk alır,
    su, gıda ısı ve ışık elde eder kalbinin çarpması, kan dolaşımı soluğunun alış verişi bu sisteme bağlıdır.
    Beyni,midesi,akciğeri,sinir ve adeleleri elleri ve ayakları,dili,gözleri,kulakları,ve burnu kısacası bedeninin her organı belirlenen biçimde hareket etmek ve çalışmaktadır
    En büyük gezegenler ile en küçük zerreciklerin sıkı sıkıya bağlı olduğu bu akıl almaz düzen büyük bir hükümdarın kurduğu düzenidir.
    tüm evren ve evrenin her şeyi o büyük hükümdara ve yöneticiye itaat etmektedir.onun kural ve yasalarına uymaktadır bu bakımdan tüm evrenin dini islamdır
    çünkü zaten Allaha itaat ve sadakate İslam denir
    Güneş ay ve yıldızlar hepsi müslimdir. dünyada müslimdir ve rüzgar su ve aydınlıkta müslimdir
    Ağaç taş ve hayvanlarda Müslim veya müslimanlar
    Allahı tanımayan, allahı inkar eden veya Allahtan başkasına tapan ve Allaha başkalarını ortak koşan, evet o da kendi doğası ve yapısı bakımından müslümandır
    çünkü onun doğması, yaşaması ve ölmesi hepsi ilahi kanuna bağlıdır
    Onun vucutunun bütün azaları ve her bir tüğünün dini islamdır
    Çünkü onların hepsi ilahi yasalara göre oluşmak, büyümek ve hareket etmektedir

  • Tolga Mert
    Tolga Mert

    Beşerlikten insanlık medeniyetine...

  • Yağmur Bulut
    Yağmur Bulut

    ^^Kim bir canı, bir can karşılığında veya yeryüzünde bir bozgunculuğu olmaksızın öldürürse, bütün insanları öldürmüş gibi olur.
    Kim bir insanın hayatını kurtarırsa, bütün insanların hayatını kurtarmış gibi olur.^^ (Maide 5/32)

    İslâm dini, insan hayatına büyük değer ve dokunulmazlık atfetmiştir. ^^İnsan hayatı^^, bizzat insanın kendisine ^^ilahi emanet^^ olarak verilmiştir. Böylece her müslüman, başta, kendi hayatına ve hayatın devamını sağlayan sağlık konusuna büyük önem verecek, halka halka bütün insanlığın varlığı ve sağlığı ile yakından alâkadar olacaktır.

    İslâm'ın telkin ettiği bu anlayış, asırlar boyunca müslümanlara rehberlik etmiş, dinin, aklın, neslin, malın ve sağlığın korunması esas alınmıştır.
    ^^Bir insanın hayatını; kurtarma ve yoketme açısından insanlığın hayatıyla aynileştiren^^ ilahi mesaj doğrultusunda, müslümanlar,insan ve toplum sağlığına hizmet etmeyi en büyük hayır vesilesi olarak kabul etmişlerdir. Bu konuda müslüman hanımlar da,asırlardır sağlık hizmetleri alanında büyük gayretler göstermişlerdir. Ve İslâm tarihinde, hiçbir hizmet alanı, sağlık hizmetlerinde ve hasta bakımında olduğu kadar, dinin gücünden ve motivasyonundan faydalanmamıştır.
    Müslüman hanımların sağlık hizmetleri alanındaki fonksiyonları, Hz.Peygamber döneminden başlayarak günümüze kadar gelmiştir. Hz. Peygamber döneminde özellikle savaş zamanlarında hasta ve yaralılara bakım ve tedavi konularında hanımlar etkin bir rol oynamışlardır.
    Uhud savaşında, Hz. Ayşe'nin de aralarında bulunduğu hanımlar, cephe gerisinde ve bazen de bilfiil cephede savaşa katılmıştır.Hasta ve yaralıların bakım ve tedavileriyle gönüllü olarak meşgul olmuşlar, şehitlerin savaş alanı dışına taşınması, kırbalarla su taşınması gibi hizmetlerde bulunmuşlardır. Hz. Peygamber, hasta ve yaralıları bakım ve tedavide; bilgi ve beceri sahibi olan hanımları bizzat görevlendirmiştir.
    Hendek ve Hayber savaşlarında yaralıları tedavi, askerlere hizmet ve yardım için ilk kadın heyeti oluşturulmuştur. Bu heyetin başkanlığını Refidetü'l Ensariyye ve Ümmüyetü'l Gaffariye adlı, tedavi konusunda bilgili ve hünerli iki hanım yapmışlardır. İlk müslüman hemşire olarak tarihe geçen bu hanımlardan ^^Refidet'ül Ensariyye^^, Hz. Peygamber'in Hendek savaşında mescid-i Nebevi'nin içine kurdurttuğu çadır hastanede, bizzat Hz. Peygamber efendimiz tarafından (hasta ve yaralı bakım ve tedavisiyle) görevlendirilmişti. Ok isabetiyle yaralanan Sa'd İbn Muaz adlı sahabe de, onun tarafından bu çadırda tedavi görmüş, Hz.
    Peygamber kendisini her gün ziyaret etmişti. ^^Ümmüyet'ül Gaffariye^^, yaralı tedavisi konusuna vakıf bir grup hanım ile birlikte, orduya hizmet ve yaralıları tedavi etmek için, Hz. Peygamber efendimizden izin alarak Hayber savaşında yararlı hizmetlerde bulunmuşlardır. Hz.Peygamber efendimizin sık sık ziyaretine gittiği cilt hastalıklarının tedavisinde meşhur ^^Şifa binti Abdullah el-Kuraşşiye^^ ile göz^hastalıklarında bilgili ve göz ameliyatlarına girmiş, yaralıları tedavi etmede meşhur olan Evdoğulları tabibesi Zeynep hanım,yararlı hizmetlerde bulunmuş hanımlarıdır.
    Hz.Muhammed (sav) döneminden itibaren, özellikle savaşlarda tedavi ve bakım konularında hizmetler yapan hanımlara, ^^yaraları saran, merhem sürerek tedavi eden^^ anlamında ^^Asiye^^ denilmiştir. Kendilerini müslümanlara hizmete adayan bu hanımlar,katıldıkları savaşlarda, askerlere moral desteğinde de bulunmuşlardır.Müslüman hanımların savaşlardaki hizmetleri, Hz.Muhammed (sav) 'den sonra da devam etmiş, görevlerini yaparlarken bazıları şehit olmuşlardır. Bunlardan birisi de tıp tarihine geçen büyük hemşirelerden ^^Ümmü'l Haram bin Milhan Ensari'dir^^. Kendisi Hz. Peygamber'in halası olduğundan ^^Hala Sultan^^ diye anılmaktadır. 647 yılında Hz. Osman zamanında Kıbrıs fethine giden orduya gönüllü hemşire olarak katılmış, şehit olduğu yere (Larnaka civarında) cami ve türbesi yapılmış, hayatı ve ölümü
    efsaneleşmiştir.
    Dört Halife döneminde hanımların, savaşlarda hasta ve yaralı tedavi hizmetleri o derece yaygınlaşmış ve benimsenmiştir ki, Hz.Ömer zamanında, Kadisiye savaşına Sa'd bin Ebi Vakkas'ın komutanlığında katılan kırkbeş bin kişilik ordusunun yaralı tedavisi ve bakımında yeterli sayıda hanım görev almıştır.Yermük harbinde sayıca fazla olan Rum askeri bir baskın yaparak, İslâm ordugâhının içine kadar inmişler, bu sırada cengâver müslüman hanımlar kılıçlarını çekip mücadele etmişler, yaralılarla ilgilenmişlerdir. Asr-ı Saadet döneminde, bunun gibi pek çok savaşta hanımlar, cephede ve cephe gerisinde savaşa katılmış, hasta ve yaralıların bakım ve tedavileriyle meşgûl olmuşlardır. Bu hanımlar arasında, Ümmü Atiyye Nüseybe gibi cerrahi ve tedavi usûllerine vakıf hanımlar da vardı.
    Emeviler, Abbasiler ve Selçuklulara kadar olan Türk-İslam devletlerinde, hanımların sağlık alanındaki hizmetleri ile ilgili kaynaklarda bilgiye rastlanılmamaktadır.
    Selçuklular döneminde, yoğun olarak açılan darüşşifalara (=hastanelere) , ihtisas sahibi hekimler, cerrahlar, göz mütehassısları ile birlikte hemşire ve hastabakıcıların tayin edildiği tıp tarihçilerince belirtilmektedir.Dönemin önemli hekimlerinden Sabuncuoğlu Şerafeddin bin Ali'nin, 1560 yılında İlhanlılara izafe ettiği ^^Kitabü'l Cerrahiyyetü'l Haniyye^^ adlı eserinde, hemşire figürü ilk defa tıp tarihimizde resmedilmiştir.

  • Usame Bin Ladin
    Usame Bin Ladin

    İslam disiplin dinidir...

  • Harun İşlek
    Harun İşlek

    Dinimin en güzel özelliği...

    Saldırılara mâruz kalmasına rağmen, ilk günkü kaynağının gün gibi ortada olması... :) (kimi içinse tahammül edilemez yanları)

  • Sena Cakay
    Sena Cakay

    Dünyadaki en güzel din İslam dinidir.Zaten Hristiyanlık ve Yahudilik de İslamiyetin bir koludur.İslam hayatımızın olmazsa olmazlarından biri olmalı ve bizim görevimiz İslamiyeti en iyi şekilde insanlara ve tüm dünyaya yaymak olmalı.Ancak bu sayede günahlarımızdan taviz verebiliriz.

  • Edaa
    Edaa

    dünya çapında huzur ve eşitlik davası

  • Selim Özgülen
    Selim Özgülen

    teslimiyet...

  • Hamza
    Hamza

    Hazreti Peygamberin Savaşları

    Allah'ın Elçisi Hazreti Muhammed (Sallallâhü aleyhi ve sellem) 'in idare ettiği savaşlar, gelmiş geçmiş ve günümüzün birçok diğer savaşları arasında en göze batanı ve en tepede duranı olarak, insanoğlunun özellik ve karakteristiğini taşımaktadır. Ekseriya O, bizzat kendisinin tertip ve teşkil ettiği asker adedinden üç, hatta on defa fazla sayıda düşmana karşı savaşmış ve neticede, bu harplerin hepsinden fiilen muzaffer çıkmıştır. Üzerinde milyonarca halkın yaşadığı bu geniş sahar, harp meydanlarında düşman ordu saflarında maktûl düşen, takriben 250 insanan mukabil fethedilmiştir. On senelik bir zaman sonunda Müslümanların kaybı ise ortalama ayda bir şehit olarak hesaplanabilir. İnsan canına verilen bu değer ve hürmetin bir eşine insanlık tarihinde rastlanamaz.



    Prof. Dr. Muhammed Hamidullah

  • Serhat Rahat
    Serhat Rahat

    ***anlam olarak iki farklı şeklini verdiğimiz İslam için yapılan bazı tanımlamaların şahsımı üzdüğünü belirtmek isterim.o yüzden bazı ek bilgiler verme gereğini duydum:
    ***Hz Ayşe (ra.) validemiz, peygamberimizle evlendiğinde kaç yaşındaydı? =] Peygamberliğin gelişinden on yıl sonra, 50 yaşındayken eşi Hz. Hatice'yi kaybeden peygamberimiz (asm.) kendisine hem ev işleri ve çocuklarının bakımında yardımcı olacak, hem de İslâm'a davet faaliyetlerinde destek olacak eşlere ihtiyacı vardı. Bunun için bir yandan yaşlı ve dul bir kadın olan Sevde'yi, öte yandan da en yakın arkadaşı olan Hz. Ebubekir' in kızı Hz.Ayşe'yi istetti.
    Hz. Peygamberin bu isteği, vahyin başlangıcından 10 yıl sonradır. Hz. Ayşe vahiy başlangıcından beş altı yıl önce doğmuştur. Dolayısıyla Hz. Ayşe'nin Peygamberimizle evlendiği yaşın 17-18 olduğu ortaya çıkar.
    Bu konu, daha detaylı bir şekilde Mevlana Şibli' nin Asr-ı saadet kitabında geçer. (İst. 1928. 2/ 997)
    Hz. Ayşe'nin evlendiği zaman yaşının büyük olduğunu, ablası Esma'nın biyografisinden kesin olarak anlıyoruz. Eski biyografi kitapları Esma'dan bahsederken diyorlar ki: 'Esma 100 yaşındayken, hicretin 73. Yılında vefat etmiştir. Hicret vaktinde 27 yaşındaydı. Hz. Ayşe ablasından 10 yaş küçük olduğuna göre, onun da hicrette tam 17 yaşında olması icap eder. Ayrıca Hz. Ayşe, Hz. Peygamber'den önce Cübeyr'le nişanlanmıştı. Demek evlenecek çağda bir kızdı.(Hatemü-l enbiya Hz. Muhammed ve hayatı, Ali Himmet Berki, Osman Keskioğlu, s. 210)
    ...durum bu kadar açık ve nettir.araştırmadan sağdan soldan duyarak yapılan yorumlar yanlış ve aldatıcıdır.bununla beraber bu mevzu şimdiye kadar da vardı fakat anlaşılan şu an gündemi meşgul eden bir skandalı (çocuk pornosu) ancak bundan 1420 küsür sene önceki saptırılmış yalan bir bilgiye dayandırmak akıllıca geldi, her nedense. hatırlatmak isterim ki şu an hala tedavisi hakkında yeterli bir bilgi sahibi olunamayan AIDS HASTALIĞI bundan yaklaşık 25 sene evvel ortaya çıkmış ve bu 1960 ta ABD de cinsel serbestliği getirip devrim olarak adlandırılan '1960 seks devrimi'nin sonu olmuştur.bununla beraber bu skandal ülkemizde yeni yeni görülmektedir resmi olarak yapılan araştırmalarda bu ve benzeri durumların yıllardır avrupa ve amerikada yaşandığını göstermiştir.hatta bu bölgelerde ilk cinsel deneyimi yaşama yaşının 10-11 civarı olduğu tespit edilmiştir...
    ***kadının güzelliği peçeler arasında saklanmalıdır.neden mi? isterteniz bunu da giydikleri teşhir edici kıyafetler sebebiyle son 10-15 yıl içinde tecavüze uğramış nice bayana sorun...
    ***=Al-i İmran 118 - 'Ey iman edenler, sizden olmayanları dost edinmeyin; onlar, sizi şaşırtmakta kusur etmezler, sıkıntıya düşmenizi arzu ederler. Baksana, öfkeleri ağızlarından taşmaktadır; sinelerinin gizledikleri ise daha büyüktür. Eğer düşünürseniz, sizlere ayetleri açıkça bildirdik.' =Maide 51 - 'Ey iman edenler, yahudilerle hıristiyanları dost edinmeyin! Onlar, birbirlerinin dostlarıdırlar. İçinizden her kim onlara yardaklık ederse, muhakkak o da onlardandır. Allah ise zulmedenleri doğru yola çıkarmaz. '... Üstad Bediüzzaman dost edinmeyin ifadesinin dini bir dostluk, sırdaşlık ve kardeşlikten men olarak tefsir eder. yoksa tüm dünyanın saadetini düstur edinen asayişi muhafaza anlayışının gereği olarak değil... ki zaten yahudi ve hristiyanlar ve diğerleri kendi dinlerini tamamen yaşamamaktadırlar, der (münazarat adlı eseri hürriyet bölümü) ... herhalde bunu izaha gerek yoktur... ayrıca şahısların hükmün yanlışlığına KESİNLİKLE delalet etmez.. bu biline..
    ***İslam bilime sırtını döndü demek ne kadar doğru acaba... avr. ve ABD nin bilim ve teknoloji ne kadar ileri olduğunu görüp de kaynağını bilmeden konuşmak ne kadar doğru acaba... onların bilim ve tekn.de ki ileriliğinin kaynağı kan gözyaşı zulüm ve kıyımdır... ki tarih buna şahittir.daha geniş ve ayrıntılı ve objektif bilgi 'Çağdaş Fikir Akımları - prof.Muhammed Kutub' kitabında bulabilirsiniz. Ayrıca zulmün tarihi kitabını da tavsiye ederim... bununla beraber: topkapı sarayı 3.kat 3.Ahmed bölümünde bir İslam aliminin hem de asırlar önce yaptığı, bugün dahi çoğunun çalışma prensibi anlaşılamamış olan günümüz deyimiyle çalar saat ve değirmen çalışmalarını görmek mümkündür.... =tıbbın babası sayılan hipokratın bu bilgilerini hangi müslüman bilim adamından öğrendiğini, hipokrat yemininin asıl metnini ve bizzat hipokratın söylediği ' şifa Allah'tandır.tabib ve ilaç birer vesiledir. ' sözünün görmek isteyenler de Genç Beyin dergisi eylül veya ekim 2003 sayısı 'hipokratın ilginç yaşam öyküsü' bölümünü okuyabilirler.... eisteinın izafiyet teorisinin ondan yaklaşık 1100 sene evvel hangi müslüman ilim adamı tarafından açıklandığını; ancak 19.-20. yy larda tespit edilebilen atomun parçalanabileceği ve bunun sonucunda ortaya çok büyük bir enerji çıkacağı sonucunu asırlar öncesinden ifade eden Cabir ibn-i Hayyam ve Mevlana'nın sözleri ise 'Kur'an'dan İcatlara - Prof.Muhammed Kutub ' kitabından okuyabilirler.... daha da yazılabilir lakin bu yeterlidir sanırım.
    ***bir de terör derler... diyenler akıl etmez mi ki bosna cezayir eritre sudan filistin lübnan afganistan çeçenistan ve daha bizim bilmediğimiz lakin Allah'ın bildiği nice yerlerde ve son AB istatiğinin de teyit ettiği üzere nice insanlara sırf müslüman oldukları için eziyet ve zulmedildi. şimdiye kadar karşılarında bir direniş görmeyen zalimler, karşılarına İsalami direniş çıkınca onları ancak terör olarak nitelendirirlerse bir şey yapabileceklerini zannettiler.ve maalesef toplumumuz da bu yemi yuttu. 'Onlara: 'Yeryüzünde fesat çıkarmayın', denildiği zaman, 'Biz ancak ıslah edicileriz' derler. ' (Bakara - 11) ayetinin doğruluğunu teyit edercesine barış, özgürlük, kardeşlik adı altın zulme ve teröre devam ediyorlar. ve bizler hala bunları haklı, zulme karşı İslam'ı yüceltmek için direnenlere terörist diyoruz, öyle mi? yazık bize...
    ***Saff - 8-9:'Onlar ağızlarıyla Allah'ın nurunu söndürmek istiyorlar. Halbuki kafirler istemeseler de Allah nurunu tamamlayacaktır.... Müşrikler istemeseler de dinini bütün dinlere üstün kılmak için Peygamberini hidayet ve hak ile gönderen O'dur.'... bu ayetler yeterince açık değil mi ki Allah dinini mutlak üstün kılacak ve nurunu tamamlayacaktır. bunu isster Türklerin ister Kürtlerin ister Arapların ister Acemlerin ister Farısilerin ister onun ister bunun vesilesiyle gerçekleştirir. bize düşen ancak O'nun dinini yaşamak, yaşatmak O'un emirleri doğrultusunda yaşayarak bizi de bu olacağında hiçbir şüphe olmayan işe vesile kılmasını temenni etmektir. yoksa atalarımızın başarısıyla övünmek değil. 'Allah sizin kalplerinize va amellerinize bakar' (hadis-i şerif meali) ...

  • Serhat Rahat
    Serhat Rahat

    ***Anlam-1: İslam kelimesi teslim kökünden gelir.yani İslam demek teslimiyet demektir, teslimiyet anlamına gelir..peki kime teslimiyet? tabii ki herşeyi yoktan vareden, yaratan, şekil ve biçim veren, düzenleyen, takdir eden, bilen, işiten, gören, hikmetle sonuca bağlayan,... herşeyin bilgisi elinde olan, tasarrufunda tek yetkili olan,... tek hüküm ve kudret sahibi; tek olan Allah'a kayıtsız şartsız teslimiyettir.bu yüzdendir ki İslam'ın ilk şartı ve imanın en yüksek mertebesi La İlahe İLLALLAH kelimesidir. tabii ki bu kelimeyi dil ile söylemek yeterli değildir. bizzat Resulullah (s.a.v) bir hadisi şeriflerinde mealen 'Kamil olan iman dil ile ikrar, kalb ile tasdik, fiil ile (onu günlük) hayata geçirmektir.' buyurmuşlardır. o yüzdendir ki Kur'an'da müjdelenenler 'iman edip, salih amel işleyenler...' dir. sonuç olarak iman edip teslim olanlar 'müslüman'; teslimiyetini, imanını salih ameller ile her alanda İslam'a, Allah'ın emirlerine uygun olarak takviye edenler ise 'mü'min' dir ve mahşerde üzülmeyecek, korku duymayacak ve sonsuz lütüf ve rahmetle mükafatlanacak olanlar en başta 'mü'min' lerdir.
    ***Anlam-2:İslam; silm kökünden türeme bir kelime olduğu da bazı alimler tarafından kabul görür. silm kelime olarak barış, güven anlamlarına gelir.bu tanıma göre İslam; hükümleri tam anlamıyla uygulandığında insanların barış ve güven içinde yaşayabilecekleri hükümler, kaideler bütünü anlamına gelir.nitekim cahiliye döneminde [ Peygamber Efendimiz (s.a.v) den önce ] yeryüzünün kan ile sulanmadığı gün yoktu ve herkesin bildiği gibi küçük yaştaki kız çocuklarının kimi diri diri gömülürken kimi uçurumlardan yine diri diri aşağı atılır kimi de yine diri diri kafası taşlarla kayalarla ezilerek öldürülürdü. o topraklar İslam ile şerflendikten sonra kan, gözyaşı, kıyım durmuş ve uygulanan İslami hükümler ve Allah'ın rahmeti vesilesiyle öyle imrenilecekl bir dönem yaşanmış ki bu dönem Asr-ı Saadet olarak isimlendirilmiştir....

  • İrfan Topçu
    İrfan Topçu

    bu aralar dinler arası diyalog (safsatası) ile hırıstiyanlığa peşkeş çekilen son hak din.

  • Suf Aya
    Suf Aya

    Aklı gözünde olan insanlar, görmedikleri şeyler hakkında ya atarlar ya da inkar ederler.. Buradada sık karşılaşılan bir durum bu. tefsir ilmine çok fazla vukufiyetim yok.Gerek Kur'an-ı Kerimde gerekse hadislerde çok fazla Cennet ve cehennem tasviri yapılmıştır.Merak edenler açar ve okur. Anlamıyorsa bile bu anlamazlık anlamadığı şeyi inkâr etmesi gibi bir selahiyet vermez ona. Ve okuyan herkes farklı bir şekilde algılayıp zihninde farklı şekillerde tasavvur edegelmiştir zaten.
    Allah önce kullarından 'imân' etmelerini ister ki 'mümin' (imân eden) anlamına gelir.
    Ve Allah kullarından 'teslim olmalarını' ister ki 'müslüman (teslim olan) demektir.
    İnançlarını bu teslimiyetin üzerine inşa edememiş insanların kaderi yalpalamaktan, daha sonrada 'yoruldum' deyip yola yatmaktan başka bir şey değil.

    Ben müslümanım. Ve görmediğim şeye inanıyorum. Görmediğim halde bir ceza ve mükafat olacağına inanıyorum. Kur'an-ı kerim'in vardır dediği şeyi sorgulamıyorum. Vardır diyorsa vardır; ben buna inanır bunu söylerim..