“İsa'yı, kendi söyleyeceği sözlerle tuzağa düşürmek amacıyla bir düzen kurdular.
İsa'ya gelip, «öğretmenimiz» dediler, «senin dürüst biri olduğunu, Tanrı yolunu dürüstçe öğrettiğini, kimseyi kayırmadığını biliyoruz. Çünkü sen, insanlar arasında ayrım yapmazsın. Peki ne dersin, söyle bize, Sezar'a vergi vermek Kutsal Yasa'ya uygun mu, değil mi? »
İsa onların kötü niyetlerini bildiğinden, «ey ikiyüzlüler! » dedi. «beni neden sınıyorsunuz? Vergi ödemekte kullandığınız parayı gösterin bana! » O'na bir dinar getirdiler.
İsa onlara, «bu resim, bu yazı kimin? » diye sordu.
«Sezar'ın» dediler.
O zaman İsa onlara, «öyleyse Sezar'ın hakkını Sezar'a, Tanrı'nın hakkını da Tanrı'ya verin» dedi.
Bu sözleri duyunca şaştılar, İsa'yı bırakıp gittiler.”
Ortaçağ’ı kapsayan ezici egemenlik döneminde Hıristiyan kilisesinin teolojik temelleri,İsa değil özellikle Thomas tarafında belirlenecektir.Bu belirlenimde Hıristiyanlık,ezilenlerin,fakirlerin,aleyhine gitgide ezanlerin,egemenlerin,hoşgörüsüzlüğün,yayılmacılığın ideolojik kurumu haline galacektir.
/NİSA-157: Ve kavlihim innâ katelnal mesîha îsabne meryeme resûlallâh(resûlallâhi) , ve mâ katelûhu ve mâ salebûhu ve lâkin şubbihe lehum, ve innellezinahtelefû fîhi le fî şekkin minh(minhu) , mâ lehum bihî min ilmin illettibâaz zann(zanni) , ve mâ katelûhu yakînâ(yakînen) .
Ve şüphesiz Allah'ın resûlü: 'Meryem oğlu İsa Mesih'i biz öldürdük.” demelerinden (bu sebeple onlara ceza verdik) . Oysa onu öldürmediler ve asmadılar. Ama onlar için benzeri vardı (onlara benzeri gösterildi) . Şüphesiz onun hakkında anlaşmazlığa düşenler, ondan dolayı kesin bir şüphe içindedirler. Onların o hususta bilgileri yoktur. Sadece onlar, zanna uyarlar. Kesinlikle onu öldürmediler.
4/NİSA-158: Bel refeahullâhu ileyh(ileyhi) ve kânallâhu azîzen hakîmâ(hakîmen) .
Hayır, Allah onu, O'na (Kendisine) yükseltti. Ve Allah, Aziz’dir, üstündür, güçlüdür ve hikmet sahibidir.
4/NİSA-159: Ve in min ehlil kitâbi illâ le yu'minenne bihî kable mevtih(mevtihî) , ve yevmel kıyâmeti yekûnu aleyhim şehîdâ(şehîden) .
Ve kitap ehlinden, onun ölümünden önce O'na inanmayacak kimse yoktur. Kıyamet günü, O da onlar üzerine şahit olacaktır.
21/ENBİYA-35: Kullu nefsin zâikatul mevt(mevti) , ve neblûkum biş şerri vel hayri fitneh(fitneten) , ve ileynâ turceûn(turceûne) .
Bütün nefsler, ölümü tadıcıdır. Sizi, hayır ve şerr fitneleri ile imtihan ederiz. Ve Bize döndürüleceksiniz.
“ Kullu nefsin zâikatul mevt: Her nefs ölümü tadıcıdır.” Eğer Allahû Teâlâ Hz. İsa (A.S.) 'ın ölmediğini, öldürülmediğini söylüyorsa, onu katına ref ettiğini buyuruyorsa, o zaman kıyamete yakın bir zamanda Hz. İsa (A.S.) 'ın tekrar inmesi ve ezeli ve ebedi, Allah'ın bütün insanlar için seçtiği hanif dinini, Arapça adıyla İslâm'ı tebliğ etmesi kesindir.
Muhtemeldir ki, siz Hz. İsa (A.S.) 'ın öldüğü iddiasını Al-i İmran Suresinin 55. ayet-i kerimesine dayandırmaktasınız:
3/AL-İ İMRAN-55: İz kâlellâhu yâ îsâ innî muteveffîke ve râfiuke ileyye ve mutahhiruke minellezîne keferû ve câilullezînettebeûke fevkallezîne keferû ilâ yevmil kıyâmeh(kıyâmeti) , summe ileyye merciukum fe ahkumu beynekum fîmâ kuntum fîhi tahtelifûn(tahtelifûne) .
Hani o zaman ki; Allah buyurmuştu: “Ey İsa! Hiç şüphesiz Ben seni, vefat ettireceğim (ölü kılacağım) ve seni Bana (Kendime, katıma) yükselteceğim. Ve seni o (inkârcı) kâfirlerden arınmış kılacağım. Sonra sana tâbii olanları, kıyâmet gününe kadar kâfirlerin üzerine kılacağım (tutacağım) . Sonra dönüşünüz bana’dır. O zaman ihtilâfa düştüğünüz şeyler hakkında aranızda hüküm vereceğim.'
Al-i İmran 55'de de Allahû Teâlâ Hz. İsa (A.S.) 'a diyor ki: “ Seni müteveffa kıldık ve seni katımıza ref ettik. Ve seni onların hilelerinden kurtardık. Sana tâbii olanları kıyamet gününde kâfirlerin üstünde kılacağım. Hepinizin dönüşü bana’dır. Size yaptıklarınızı haber vereceğim.”
Sayın hocamız bu ayet-i kerimeye dayanarak, “Hz. İsa öldü.” diyorlar. Ölen kişinin dirilmesi söz konusu değildir. Hâlbuki bu ayet-i kerimede “Hz. İsa (A.S.) öldü.” denmiyor, “Müteveffa kılındı.” deniyor. Müteveffa kılmak sadece ölüm anlamına gelmiyor. Çünkü Zümer Suresinin 42. ayet-i kerimesinde de belirtildiği gibi, her gece uykuya yattığımız zaman Allahû Teâlâ’nın bizi müteveffa kılmasıyla nefsimiz vücudumuzdan çıkıyor ama henüz ecel günü gelmemiş nefsleri sabahleyin Allahû Teâlâ iade ediyor:
39/ZUMER-42: Allâhu yeteveffel enfuse hîne mevtihâ velletî lem temut fî menâmihâ, fe yumsikulletî kadâ aleyhel mevte ve yursilul uhrâ ilâ ecelin musemmâ(musemmen) , inne fî zâlike le âyâtin li kavmin yetefekkerûn(yetefekkerûne) .
Allah, fizik vücutları ölüm anında öldürür ve onlar ki, uykularındadır (ölmemişlerdir) . O zaman, üzerine ölüm hükmedilmiş olanı (kişinin ruhunu) tutar ve diğerini (nefsi) belirlenmiş ecele (zamana) kadar (geri) gönderir. Muhakkak ki bunda, tefekkür eden kavim için elbette ayetler (ibretler) vardır.
Öyleyse, dilimize vefat kelimesi, ölüm olarak girmişse de her vefat ölüm anlamında değildir. Allahû Teâlâ her gece bizi vefat ettiriyor ve sabahleyin tekrar ecel günü gelmemiş nefsleri iade ediyor; ölüm gerçekleşmiş olanları da bir daha salıvermiyor. Tıpkı bunun gibi, nasıl fizik vücudun uykuda vefatı söz konusuysa, Allahû Teâlâ’nın Hz. İsa (A.S.) 'ı ruh açısından vefat ettirmesi söz konusudur.
Bu olay nasıl gerçekleşiyor? Al-i İmran Suresinin 55. ayet-i kerimesinde “Seni müteveffa kıldık. ” diyerek, ruhun fizik vücudun üzerine örtü olması ifade ediliyor. “ ve râfiuke ileyye.” Fizik vücudun üzerine ruhun örtü olması ile birlikte Allahû Teâlâ, onu katına ref ediyor.
İsa Aleyhisselâm ölmemiş, semâya çekilmiştir. Cesedi ile birlikte semâda yaşamaktadır. Deccâlin fitnesi ile müslümanların iyice bunaldığı bir sırada Allah-u Teâlâ onu yeryüzüne indirecek ve icraatlarını gerçekleştirecektir.
İsa Aleyhisselâm’ın hâlen sağ olduğuna, âhir zamanda mutlaka yeryüzüne inerek Muhammed Aleyhisselâm’ın şeriatı ile hükmedeceğine ve Allah yolunda mücadele-mücahede edeceğine inanmak farzdır.
Bu husus tevatür derecesine ulaşmış; Kitap, Sünnet ve İcmâ ile sabit olmuştur.
Allah-u Teâlâ Âyet-i kerime’lerinde şöyle buyurur:
“Şüphesiz ki o, kıyametin kopacağını gösteren bir bilgidir.” (Zuhruf: 61)
İsa Aleyhisselâm’ın yeryüzüne inmesi de kıyametin en büyük ve en bariz alâmetlerinden birisidir. Onun belirmesi ile kıyametin kopmasının yakın olduğu anlaşılır.
İsa Aleyhisselâm’ın kıyamete yakın bir zamanda ineceğine dair Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz Ebu Hüreyre -radiyallahu anh-in rivayet ettiği bir Hadis-i şerif’lerinde şöyle buyururlar:
“Hayatım kudret elinde olan Allah’a yemin ederim ki; çok sürmez Meryem oğlu İsa âdil bir hakem olarak inecek, haçı kıracak, domuzu öldürecek, cizye vergisini kaldıracak ve mal o kadar çoğalacak ki, onu kabul eden kimse bulunmayacaktır.” (Buhârî. Tecrîd-i sarîh: 1018)
Allah-u Teâlâ üçüncü şaşkınlıkta İsa Aleyhisselâm’ı indirecek. Mehdi Resul Hazretleri Mescid-i Aksâ’da iken, İsa Aleyhisselâm gelerek onu takviye edecek. Deccal gibi büyük bir fitneyi yok etmekle büyük bir ıslahat yapacak.
İsa Aleyhisselâm’ın gelmesine daha otuzbeş sene var.
Hadis-i şerif’lerde ifade edildiğine göre İsa Aleyhisselâm ile Mehdi Aleyhisselâm birbirine yakın zamanda çıkacak ve İsa Aleyhisselâm, Hazret-i Mehdi’ye yardımcı olacak. Hatta İsa Aleyhisselâm’ın Hazret-i Mehdi’nin arkasında namaz kılacağı rivayet olunmuştur.
Asıl vazife yine İsa Aleyhisselâm’ın olacak. Çünkü o üçüncü basamaktır. Deccal’i o öldürecek, Allah-u Teâlâ hakimiyeti ona verecek.
Üçüncü Dünya harbi, bütün yeryüzünün ateşle dolması, Hazret-i Mehdi’nin zuhuru ve fütuhatı, Deccal’e ruhsat verilmesi, İsa Aleyhisselâm’ın indirilmesi ve Deccal’i imha etmesi, ondan sonra da yahudilerin öldürülmesi, hepsi peşi sıra bu kısa zaman içinde olacak.
Allah-u Teâlâ kime o lütuf nurunu koymuşsa İsa Aleyhisselâm’a tâbi olacak, kime koymamışsa olmayacak.
Hadis-i şerif’lerde belirtildiği üzere İsa Aleyhisselâm zamanında yeryüzünde sükunet, emniyet meydana gelecektir. O kadar ki arslanlar develerle, panterler ineklerle ve kurtlar kuzularla serbestçe otlayıp geçinecekler, çocuklar da yılanlarla oynayacaklardır.
İsa Aleyhisselâm vefat ettiği zaman cenaze namazını müslümanlar kılacaktır.
•
Günümüzde türeyen sahte isalar ise artistlerin isasıdır. Bunların da aslı belli değil nesli belli değil. Bunlar aslını ne ile ispat ederler? Ya bu sahtelere ne demeli? Evine hâkim değil, nefsine hâkim değil, dünyaya hâkim olmaya çalışan bu sapıklara ne diyelim?
Hz.Muhammed'in ümmetinden olmak isteyen peygamber; Kendisine gönderilen kitapta (incil) , Hz.Peygamberden bahsedilmesiyle - kendisini bir adım ötemde hissediyorum - diyen ve geleceğini müjdeleyen ' büyük ' peygamberlerden...
allah ona rahmet etsin israiloğulları peygamberlerinin sonuncusudur nebi imranın kızı meryenin oğludur o allahın kulları arasında, babasız anne rahmine konan tek insandır bütün peygamberler gibi oda, nuhun ve ibrahimin soyundandır tertemiz bir anneden bir mucizeyle doğmuş insanları diriltmek gibi birçok mucizede verilmiştir israiloğullarının bir çok peygamberlerine yaptıkları gibi onada birçok eziyet ettiler ve en sonunda onu çarmağa germek istediler ama allah buna izin vermedi ve onu katına yükseltti ona selam olsun
yaşayıp yaşamadığı bile belli olmayan kişilik,kötü olan ibrani toplumuna barışı sevgiyi kardeşliği paylaşmayı öğretmek için uydurulmuş bir masal kahramanı
Hz.İsa yüce Allah(c.c) ın peygamberi ve tıpkı bizler gibi bir kuludur.O'na Tanrının oglu benzetmesi yapıp şirke girenlere ve hepimize Rabbim hidayete erip,gerçek müslüman hayatı yaşamayı nasip etsin.
Hz.İsa -Yesus-Yeşua-İşuya-İŞIK. Kendisi Azerbaycan Türküdür.Azerbaycan (İŞİKLAR ÜLKESİ) dan-Kenanlara gitmedir.Türk olduğu için,yahudiler kabullenemediler.Öldükden Sonra Anası Meryem Anadoluya kaçıp gitmiştir.O zamanlar da anadoluda türkler var idi. Hz.İsanın mezarı Urfa taraflarındadır.Zamanı geldiğinde Dünya şahid olacaktır buna.
hz isa allah tarafından insanlara gönderilen bir peygamberdir. ama ne yazıkki görevi çok kısa sürmüş ve gerekli tebliği yapmadan gitmiştir. ona indirilen incil tamamen tahrif edilmiş yok edilmiş başka insanlar tarafından onun yaptıkları yazılmak surtiyle. insanlara incil diye okutulmuştur. bugün elde olan incil tam bir facia olmakla birlikte matta markos lukka ve yuhana diye dörte ayrılmış allahın mesajı vermek yerine isanın nereleri gezdiği neleri yaptığı yazılıdır.
110. Hani, Allah şöyle demişti: 'Ey Meryem'in oğlu İsa! Senin ve annenin üzerindeki nimetimi hatırla. Seni Ruhulkudüs'le desteklemiştim, beşikte iken ve erginlik çağında insanlarla konuşuyordun. Sana Kitap'ı, hikmeti, Tevrat'ı, İncil'i öğretmiştim. Benim iznimle çamurdan kuş görünümünde bir şey yaratıyor, içine üflüyordun da o benim iznimle kuş oluyordu. Doğuştan körü, abraşı benim iznimle iyileştiriyordun. Benim iznimle ölüleri çıkarıyordun. İsrailoğullarını senden uzak tutmuştum. Hani, sen onlara açık-seçik ayetleri getirdiğinde, küfre sapanları şöyle deyivermişti: 'Açık bir büyüden başka bir şey değil bu.'
111. Havarilere şunu vahyetmiştim: 'Bana ve resulüme iman edin.' Şöyle demişlerdi: 'İman ettik, sen de tanık ol ki biz, müslümanlarız/Allah'a teslim olanlarız! '
112. Havariler demişlerdi ki: 'Ey Meryem'in oğlu İsa! Rabbin bize gökten bir sofra indirebilir mi? ' İsa dedi ki: 'Eğer müminlerseniz Allah'tan sakının! '
113. Dediler: 'İstiyoruz ki ondan yiyelim, gönüllerimiz tatmin bulsun, senin bize doğruyu söylediğini bilelim ve buna tanıklık edenlerden olalım! '
114. Meryem oğlu İsa şöyle yakardı: 'Allahım, ey Rabbimiz! Üzerimize gökten bir sofra indir de bizim hem öncekilerimize hem sonrakilerimize bir bayram olsun, senden bir mucize olsun. Rızıklandır bizi! Rızık verenlerin en hayırlısı sensin! '
115. Allah dedi ki: 'Ben onu üzerinize indireceğim. Ama bundan sonra küfre sapanınıza öyle bir azapla azap edeceğim ki, âlemlerden hiç kimseye böyle bir azap yapmamışım.'
116. Allah şunu da söyledi: 'Ey Meryem oğlu İsa! Allah'ın yanında beni ve annemi de iki tanrı olarak kabul edin diye insanlara sen mi söyledin? ' İsa dedi: 'Hâşâ! Tespih ederim seni. Hakkım olmayan bir şeyi söylemek benim haddime değildir. Eğer onu söylemişsem sen onu elbette bilirsin. Sen benim içimde olanı bilirsin ama ben senin zatında olanı bilmem. Çünkü sen, evet sen, gaybları çok iyi bilensin! '
117. 'Onlara, senin bana emrettiğin şu sözden başka bir şey söylemedim: 'Benim Rabbim ve sizin de Rabbiniz olan Allah'a kulluk edin.' İçlerinde olduğum sürece üzerlerine tanıktım. Sen beni vefat ettirince üzerlerine yalnız sen gözetleyici oldun. Ve sen zaten her şey üzerinde bir Şehîdsin, bir tanıksın.'
118. 'Onlara azap edersen, onlar senin kullarındır. Ama onları bağışlarsan hiç kuşkusuz, sen tüm gücün sahibi, tüm hikmetlerin sahibisin.'
119. Allah buyurdu: 'Özü-sözü doğru olanlara, doğruluklarının yarar sağlayacağı gün budur. Altlarından ırmaklar akan cennetler var onlar için. Sürekli kalacaklardır orada.' Allah onlardan razı olmuştur, onlar da Allah'tan razı olmuşlardır. İşte budur büyük kurtuluş.
120. Göklerin, yerin ve bunlarda bulunanların mülkü/yönetimi Allah'ındır. O'nun her şeye gücü yeter.
İnşaatçıların gereksiz buldukları taş en önemli taş olup çıktı. Eğer bir kimse o taşın üzerine düşecek olursa o kimseyi paramparça edicek. Eğer taş bir kimsenin üzerine düşecek olursa o kimseyi ezip toz edicek.
Kuran da geleceğine dair bir bilgi yok.. ben geleceğine inanmıyorum.. en doğrusunu Allah bilir..bekleyenlerde bekleyedurun o zaman.... ama Kuran da ayet var demeyin...
Isa Tanri'nin ogludur ve insanligin kurtaricisidir. Isa'ya kadar Hazreti Musa'nin dinine inanip iman etmisti insanlar, fakat Isa ile asil kurtarici din Tanri tarafindan dünya yüzüne gönderildi.
İsa Vasiyet etme, vasi ayin etme. Miladi çağın başında yaşamış, hırıstiyanlığın kurucusu filistinli Yahudi. Hırıstiyanlar tarafından mesih, Tanrı’nın oğlu ve insanlığın kurtarıcısı olarak kabul edilir.
Matta 16:16 Simun Petrus, 'Sen, YAŞAYAN TANRI'NIN OĞLU MESİH'SİN' cevabını verdi.
Matta 16:17 İsa ona, 'Ne mutlu sana, Yunus oğlu Simun! ' dedi. 'Bu sırrı sana açan insan değil, göklerdeki Babamdır.
Matta 16:18 Ben de sana şunu söyleyeyim, sen Petrus'sun ve ben topluluğumu bu kayanın üzerine kuracağım. Ölüler diyarının kapıları ona karşı direnemeyecek.
Matta 16:19 Göklerin Egemenliğinin anahtarlarını sana vereceğim. Yeryüzünde bağlayacağın her şey göklerde de bağlanmış olacak; yeryüzünde çözeceğin her şey göklerde de çözülmüş olacak.'
İsa gücün ta kendisidir ve fiziksel ve ruhsal olarak da güçlü bir kişiliği çağrıştırıyor. Bu bir paradoks olarak görülebilir. Çünkü kilise fresk, vitray ve tasvirlerinde İsa genellikle zayıf, çelimsiz, sıska, baygın bakışlı, hastalıklı bir görüntü ile bize tanıtılır. Oysa, İncillerde anlatılara dikkat edersek İsa hiç de öyle soluk benizli, sarı yüzlü, sıska bir adam değildi. İsa’nın bir hayli uzun boylu olduğunu (Luk 2: 52) çok güçlü, cesur ve etkileyici bir kişiliğe sahip olduğunu –öyle ki inananlar her şeylerini bırakıp onu izliyorlardı- (Mat 4:18-20, Luk 5: 1-11; Yuh 1:35-39) görebiliriz.
İsa iplerden bir kamçı yapıp Yeruşalim’deki tapınakta ticaret ve borsacılık yapan tüm alıcıları, satıcıları, simsarları, sarrafları yaka paça mabetten dışarı atmıştır. İsa burada fiziki güç harcayarak, masaları, iskemleleri sehpaları devirerek bu adamları ve oradaki kurbanlık hayvanları “kamçılayarak” dışarı atmıştır. Kimse ona karşı koyamamış ve direnememiştir. (Mat 21:12, Yuh 2:15) Üstelik malzeme taşıyan kişilerin tapınak avlusuna girişini de zorla engellemiştir. (Mark 11:16) Çelimsiz ve sıska bir insanın bunu tek başına başarması mümkün müdür? Mabet muhafızları sadece bu olayı seyretmiş, Hahamlar daha sonra gelip İsa’ya teşekkür edeceklerine ondan mucize yapmasını istemişlerdir. (Yuh 2:18) Bu güçlü ve etkileyici görüntüsü yüzünden halk kendisini kral yapmak istiyor ama o kaçıyor ve gizleniyordu (Yuh 6: 15)
İsa’yı yok etmek isteyenler bir çok kez onu kalabalıkta yakalamaya veya taşlamaya çalışmışlarsa da İsa yine fizik gücü sayesinde onların elinden kurtulmayı başarmıştır (Yuh 7:44; 8: 59; 10: 39) Üstelik, sıska ve zayıf biri olsaydı kırk gün kırk gece oruç tutabilir miydi? (Mat 4:2)
Din, Musa şeriatı ve din adamlarına yaptığı cesur, dürüst ve sert eleştiriler nedeniyle yakınları onun için “aklını kaçırmış” diyorlardı (Mark 3: 21) .
Peki İsa annesi olan Meryem’e özel bir önem veriyor muydu? Ne kendisi, ne annesi, ne de İsa’nın diğer öz kardeşlerinin onun için aziz, ermiş, hazret gibi bir önemi yoktu. Böyle sıfatları da ne kendisi için ne de annesi ya da başkaları için asla kullanmadı. Kendi annesi olması dışında Meryem’in İsa için hiçbir “özel” statüsü yoktu. Tanrı’nın iradesini yapan insanlar İsa’nın annesi ve kardeşleriydi. (Mat 12:46-48; Luk 11: 27-28)
isa peygamber
ilk te benim sonda benim
başlangıçta benim bitişte benim demiştir.
ne demekistedi acaba
“İsa'yı, kendi söyleyeceği sözlerle tuzağa düşürmek amacıyla bir düzen kurdular.
İsa'ya gelip, «öğretmenimiz» dediler, «senin dürüst biri olduğunu, Tanrı yolunu dürüstçe öğrettiğini, kimseyi kayırmadığını biliyoruz. Çünkü sen, insanlar arasında ayrım yapmazsın. Peki ne dersin, söyle bize, Sezar'a vergi vermek Kutsal Yasa'ya uygun mu, değil mi? »
İsa onların kötü niyetlerini bildiğinden, «ey ikiyüzlüler! » dedi. «beni neden sınıyorsunuz? Vergi ödemekte kullandığınız parayı gösterin bana! » O'na bir dinar getirdiler.
İsa onlara, «bu resim, bu yazı kimin? » diye sordu.
«Sezar'ın» dediler.
O zaman İsa onlara, «öyleyse Sezar'ın hakkını Sezar'a, Tanrı'nın hakkını da Tanrı'ya verin» dedi.
Bu sözleri duyunca şaştılar, İsa'yı bırakıp gittiler.”
-Matta 22:15-
Ortaçağ’ı kapsayan ezici egemenlik döneminde Hıristiyan kilisesinin teolojik temelleri,İsa değil özellikle Thomas tarafında belirlenecektir.Bu belirlenimde Hıristiyanlık,ezilenlerin,fakirlerin,aleyhine gitgide ezanlerin,egemenlerin,hoşgörüsüzlüğün,yayılmacılığın ideolojik kurumu haline galacektir.
Kiliselerde ve okullarda görülen İsa'nın beşik sahnesi gerçek değildir.Zira, beşik İsa'nın doğumundan 1000 yıl sonra icat edilmiştir.
İsa, iman ettiğimin peygamberlerden biri.
Bir Resul.
Kendisini satan, gambazlayan havarisini bile affetme yüceliğini göstermiş bir peygamber.
Peygamberlere iman şartlarından olduğundan ötürü,, Hz. İsa'ya bu nedenle inanırız.
/NİSA-157: Ve kavlihim innâ katelnal mesîha îsabne meryeme resûlallâh(resûlallâhi) , ve mâ katelûhu ve mâ salebûhu ve lâkin şubbihe lehum, ve innellezinahtelefû fîhi le fî şekkin minh(minhu) , mâ lehum bihî min ilmin illettibâaz zann(zanni) , ve mâ katelûhu yakînâ(yakînen) .
Ve şüphesiz Allah'ın resûlü: 'Meryem oğlu İsa Mesih'i biz öldürdük.” demelerinden (bu sebeple onlara ceza verdik) . Oysa onu öldürmediler ve asmadılar. Ama onlar için benzeri vardı (onlara benzeri gösterildi) . Şüphesiz onun hakkında anlaşmazlığa düşenler, ondan dolayı kesin bir şüphe içindedirler. Onların o hususta bilgileri yoktur. Sadece onlar, zanna uyarlar. Kesinlikle onu öldürmediler.
4/NİSA-158: Bel refeahullâhu ileyh(ileyhi) ve kânallâhu azîzen hakîmâ(hakîmen) .
Hayır, Allah onu, O'na (Kendisine) yükseltti. Ve Allah, Aziz’dir, üstündür, güçlüdür ve hikmet sahibidir.
4/NİSA-159: Ve in min ehlil kitâbi illâ le yu'minenne bihî kable mevtih(mevtihî) , ve yevmel kıyâmeti yekûnu aleyhim şehîdâ(şehîden) .
Ve kitap ehlinden, onun ölümünden önce O'na inanmayacak kimse yoktur. Kıyamet günü, O da onlar üzerine şahit olacaktır.
21/ENBİYA-35: Kullu nefsin zâikatul mevt(mevti) , ve neblûkum biş şerri vel hayri fitneh(fitneten) , ve ileynâ turceûn(turceûne) .
Bütün nefsler, ölümü tadıcıdır. Sizi, hayır ve şerr fitneleri ile imtihan ederiz. Ve Bize döndürüleceksiniz.
“ Kullu nefsin zâikatul mevt: Her nefs ölümü tadıcıdır.” Eğer Allahû Teâlâ Hz. İsa (A.S.) 'ın ölmediğini, öldürülmediğini söylüyorsa, onu katına ref ettiğini buyuruyorsa, o zaman kıyamete yakın bir zamanda Hz. İsa (A.S.) 'ın tekrar inmesi ve ezeli ve ebedi, Allah'ın bütün insanlar için seçtiği hanif dinini, Arapça adıyla İslâm'ı tebliğ etmesi kesindir.
Muhtemeldir ki, siz Hz. İsa (A.S.) 'ın öldüğü iddiasını Al-i İmran Suresinin 55. ayet-i kerimesine dayandırmaktasınız:
3/AL-İ İMRAN-55: İz kâlellâhu yâ îsâ innî muteveffîke ve râfiuke ileyye ve mutahhiruke minellezîne keferû ve câilullezînettebeûke fevkallezîne keferû ilâ yevmil kıyâmeh(kıyâmeti) , summe ileyye merciukum fe ahkumu beynekum fîmâ kuntum fîhi tahtelifûn(tahtelifûne) .
Hani o zaman ki; Allah buyurmuştu: “Ey İsa! Hiç şüphesiz Ben seni, vefat ettireceğim (ölü kılacağım) ve seni Bana (Kendime, katıma) yükselteceğim. Ve seni o (inkârcı) kâfirlerden arınmış kılacağım. Sonra sana tâbii olanları, kıyâmet gününe kadar kâfirlerin üzerine kılacağım (tutacağım) . Sonra dönüşünüz bana’dır. O zaman ihtilâfa düştüğünüz şeyler hakkında aranızda hüküm vereceğim.'
Al-i İmran 55'de de Allahû Teâlâ Hz. İsa (A.S.) 'a diyor ki: “ Seni müteveffa kıldık ve seni katımıza ref ettik. Ve seni onların hilelerinden kurtardık. Sana tâbii olanları kıyamet gününde kâfirlerin üstünde kılacağım. Hepinizin dönüşü bana’dır. Size yaptıklarınızı haber vereceğim.”
Sayın hocamız bu ayet-i kerimeye dayanarak, “Hz. İsa öldü.” diyorlar. Ölen kişinin dirilmesi söz konusu değildir. Hâlbuki bu ayet-i kerimede “Hz. İsa (A.S.) öldü.” denmiyor, “Müteveffa kılındı.” deniyor. Müteveffa kılmak sadece ölüm anlamına gelmiyor. Çünkü Zümer Suresinin 42. ayet-i kerimesinde de belirtildiği gibi, her gece uykuya yattığımız zaman Allahû Teâlâ’nın bizi müteveffa kılmasıyla nefsimiz vücudumuzdan çıkıyor ama henüz ecel günü gelmemiş nefsleri sabahleyin Allahû Teâlâ iade ediyor:
39/ZUMER-42: Allâhu yeteveffel enfuse hîne mevtihâ velletî lem temut fî menâmihâ, fe yumsikulletî kadâ aleyhel mevte ve yursilul uhrâ ilâ ecelin musemmâ(musemmen) , inne fî zâlike le âyâtin li kavmin yetefekkerûn(yetefekkerûne) .
Allah, fizik vücutları ölüm anında öldürür ve onlar ki, uykularındadır (ölmemişlerdir) . O zaman, üzerine ölüm hükmedilmiş olanı (kişinin ruhunu) tutar ve diğerini (nefsi) belirlenmiş ecele (zamana) kadar (geri) gönderir. Muhakkak ki bunda, tefekkür eden kavim için elbette ayetler (ibretler) vardır.
Öyleyse, dilimize vefat kelimesi, ölüm olarak girmişse de her vefat ölüm anlamında değildir. Allahû Teâlâ her gece bizi vefat ettiriyor ve sabahleyin tekrar ecel günü gelmemiş nefsleri iade ediyor; ölüm gerçekleşmiş olanları da bir daha salıvermiyor. Tıpkı bunun gibi, nasıl fizik vücudun uykuda vefatı söz konusuysa, Allahû Teâlâ’nın Hz. İsa (A.S.) 'ı ruh açısından vefat ettirmesi söz konusudur.
Bu olay nasıl gerçekleşiyor? Al-i İmran Suresinin 55. ayet-i kerimesinde “Seni müteveffa kıldık. ” diyerek, ruhun fizik vücudun üzerine örtü olması ifade ediliyor. “ ve râfiuke ileyye.” Fizik vücudun üzerine ruhun örtü olması ile birlikte Allahû Teâlâ, onu katına ref ediyor.
İsa Aleyhisselâm ölmemiş, semâya çekilmiştir. Cesedi ile birlikte semâda yaşamaktadır. Deccâlin fitnesi ile müslümanların iyice bunaldığı bir sırada Allah-u Teâlâ onu yeryüzüne indirecek ve icraatlarını gerçekleştirecektir.
İsa Aleyhisselâm’ın hâlen sağ olduğuna, âhir zamanda mutlaka yeryüzüne inerek Muhammed Aleyhisselâm’ın şeriatı ile hükmedeceğine ve Allah yolunda mücadele-mücahede edeceğine inanmak farzdır.
Bu husus tevatür derecesine ulaşmış; Kitap, Sünnet ve İcmâ ile sabit olmuştur.
Allah-u Teâlâ Âyet-i kerime’lerinde şöyle buyurur:
“Şüphesiz ki o, kıyametin kopacağını gösteren bir bilgidir.” (Zuhruf: 61)
İsa Aleyhisselâm’ın yeryüzüne inmesi de kıyametin en büyük ve en bariz alâmetlerinden birisidir. Onun belirmesi ile kıyametin kopmasının yakın olduğu anlaşılır.
İsa Aleyhisselâm’ın kıyamete yakın bir zamanda ineceğine dair Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz Ebu Hüreyre -radiyallahu anh-in rivayet ettiği bir Hadis-i şerif’lerinde şöyle buyururlar:
“Hayatım kudret elinde olan Allah’a yemin ederim ki; çok sürmez Meryem oğlu İsa âdil bir hakem olarak inecek, haçı kıracak, domuzu öldürecek, cizye vergisini kaldıracak ve mal o kadar çoğalacak ki, onu kabul eden kimse bulunmayacaktır.” (Buhârî. Tecrîd-i sarîh: 1018)
Allah-u Teâlâ üçüncü şaşkınlıkta İsa Aleyhisselâm’ı indirecek. Mehdi Resul Hazretleri Mescid-i Aksâ’da iken, İsa Aleyhisselâm gelerek onu takviye edecek. Deccal gibi büyük bir fitneyi yok etmekle büyük bir ıslahat yapacak.
İsa Aleyhisselâm’ın gelmesine daha otuzbeş sene var.
Hadis-i şerif’lerde ifade edildiğine göre İsa Aleyhisselâm ile Mehdi Aleyhisselâm birbirine yakın zamanda çıkacak ve İsa Aleyhisselâm, Hazret-i Mehdi’ye yardımcı olacak. Hatta İsa Aleyhisselâm’ın Hazret-i Mehdi’nin arkasında namaz kılacağı rivayet olunmuştur.
Asıl vazife yine İsa Aleyhisselâm’ın olacak. Çünkü o üçüncü basamaktır. Deccal’i o öldürecek, Allah-u Teâlâ hakimiyeti ona verecek.
Üçüncü Dünya harbi, bütün yeryüzünün ateşle dolması, Hazret-i Mehdi’nin zuhuru ve fütuhatı, Deccal’e ruhsat verilmesi, İsa Aleyhisselâm’ın indirilmesi ve Deccal’i imha etmesi, ondan sonra da yahudilerin öldürülmesi, hepsi peşi sıra bu kısa zaman içinde olacak.
Allah-u Teâlâ kime o lütuf nurunu koymuşsa İsa Aleyhisselâm’a tâbi olacak, kime koymamışsa olmayacak.
Hadis-i şerif’lerde belirtildiği üzere İsa Aleyhisselâm zamanında yeryüzünde sükunet, emniyet meydana gelecektir. O kadar ki arslanlar develerle, panterler ineklerle ve kurtlar kuzularla serbestçe otlayıp geçinecekler, çocuklar da yılanlarla oynayacaklardır.
İsa Aleyhisselâm vefat ettiği zaman cenaze namazını müslümanlar kılacaktır.
•
Günümüzde türeyen sahte isalar ise artistlerin isasıdır. Bunların da aslı belli değil nesli belli değil. Bunlar aslını ne ile ispat ederler? Ya bu sahtelere ne demeli? Evine hâkim değil, nefsine hâkim değil, dünyaya hâkim olmaya çalışan bu sapıklara ne diyelim?
Hakikat budur, bunlar sahtelerden ibarettir.
Sayıları çoktur, itibarı yoktur.
'...Bir ulu kişinin sofrası başında kötü zanna düşmek ve harislik etmek küfürdür'buyurdu isa a.s.
Ve baş rahip âyini bitirmek üzere son sözünü söyler
' İsa bizi korusun...'
ve bakire rahibeler hep bir ağızdan....Amaaaaann... :)
Hz.Muhammed'in ümmetinden olmak isteyen peygamber; Kendisine gönderilen kitapta (incil) , Hz.Peygamberden bahsedilmesiyle - kendisini bir adım ötemde hissediyorum - diyen ve geleceğini müjdeleyen ' büyük ' peygamberlerden...
allah ona rahmet etsin israiloğulları peygamberlerinin sonuncusudur
nebi imranın kızı meryenin oğludur
o allahın kulları arasında, babasız anne rahmine konan tek insandır
bütün peygamberler gibi oda, nuhun ve ibrahimin soyundandır
tertemiz bir anneden bir mucizeyle doğmuş
insanları diriltmek gibi birçok mucizede verilmiştir
israiloğullarının bir çok peygamberlerine yaptıkları gibi onada birçok eziyet ettiler ve en sonunda onu çarmağa germek istediler ama allah buna izin vermedi ve onu katına yükseltti
ona selam olsun
peygamberlerimizden biri çünkü onların getirmiş olduklari şeylerde müslümanlıktan başka bişey değildi...
yaşayıp yaşamadığı bile belli olmayan kişilik,kötü olan ibrani toplumuna barışı sevgiyi kardeşliği paylaşmayı öğretmek için uydurulmuş bir masal kahramanı
Hz.İsa yüce Allah(c.c) ın peygamberi ve tıpkı bizler gibi bir kuludur.O'na Tanrının oglu benzetmesi yapıp şirke girenlere ve hepimize Rabbim hidayete erip,gerçek müslüman hayatı yaşamayı nasip etsin.
Hz.İsa -Yesus-Yeşua-İşuya-İŞIK. Kendisi Azerbaycan Türküdür.Azerbaycan (İŞİKLAR ÜLKESİ) dan-Kenanlara gitmedir.Türk olduğu için,yahudiler kabullenemediler.Öldükden Sonra Anası Meryem Anadoluya kaçıp gitmiştir.O zamanlar da anadoluda türkler var idi.
Hz.İsanın mezarı Urfa taraflarındadır.Zamanı geldiğinde Dünya şahid olacaktır buna.
hz isa allah tarafından insanlara gönderilen bir peygamberdir. ama ne yazıkki görevi çok kısa sürmüş ve gerekli tebliği yapmadan gitmiştir. ona indirilen incil tamamen tahrif edilmiş yok edilmiş başka insanlar tarafından onun yaptıkları yazılmak surtiyle. insanlara incil diye okutulmuştur. bugün elde olan incil tam bir facia olmakla birlikte matta markos lukka ve yuhana diye dörte ayrılmış allahın mesajı vermek yerine isanın nereleri gezdiği neleri yaptığı yazılıdır.
Maide suresi.
110. Hani, Allah şöyle demişti: 'Ey Meryem'in oğlu İsa! Senin ve annenin üzerindeki nimetimi hatırla. Seni Ruhulkudüs'le desteklemiştim, beşikte iken ve erginlik çağında insanlarla konuşuyordun. Sana Kitap'ı, hikmeti, Tevrat'ı, İncil'i öğretmiştim. Benim iznimle çamurdan kuş görünümünde bir şey yaratıyor, içine üflüyordun da o benim iznimle kuş oluyordu. Doğuştan körü, abraşı benim iznimle iyileştiriyordun. Benim iznimle ölüleri çıkarıyordun. İsrailoğullarını senden uzak tutmuştum. Hani, sen onlara açık-seçik ayetleri getirdiğinde, küfre sapanları şöyle deyivermişti: 'Açık bir büyüden başka bir şey değil bu.'
111. Havarilere şunu vahyetmiştim: 'Bana ve resulüme iman edin.' Şöyle demişlerdi: 'İman ettik, sen de tanık ol ki biz, müslümanlarız/Allah'a teslim olanlarız! '
112. Havariler demişlerdi ki: 'Ey Meryem'in oğlu İsa! Rabbin bize gökten bir sofra indirebilir mi? ' İsa dedi ki: 'Eğer müminlerseniz Allah'tan sakının! '
113. Dediler: 'İstiyoruz ki ondan yiyelim, gönüllerimiz tatmin bulsun, senin bize doğruyu söylediğini bilelim ve buna tanıklık edenlerden olalım! '
114. Meryem oğlu İsa şöyle yakardı: 'Allahım, ey Rabbimiz! Üzerimize gökten bir sofra indir de bizim hem öncekilerimize hem sonrakilerimize bir bayram olsun, senden bir mucize olsun. Rızıklandır bizi! Rızık verenlerin en hayırlısı sensin! '
115. Allah dedi ki: 'Ben onu üzerinize indireceğim. Ama bundan sonra küfre sapanınıza öyle bir azapla azap edeceğim ki, âlemlerden hiç kimseye böyle bir azap yapmamışım.'
116. Allah şunu da söyledi: 'Ey Meryem oğlu İsa! Allah'ın yanında beni ve annemi de iki tanrı olarak kabul edin diye insanlara sen mi söyledin? ' İsa dedi: 'Hâşâ! Tespih ederim seni. Hakkım olmayan bir şeyi söylemek benim haddime değildir. Eğer onu söylemişsem sen onu elbette bilirsin. Sen benim içimde olanı bilirsin ama ben senin zatında olanı bilmem. Çünkü sen, evet sen, gaybları çok iyi bilensin! '
117. 'Onlara, senin bana emrettiğin şu sözden başka bir şey söylemedim: 'Benim Rabbim ve sizin de Rabbiniz olan Allah'a kulluk edin.' İçlerinde olduğum sürece üzerlerine tanıktım. Sen beni vefat ettirince üzerlerine yalnız sen gözetleyici oldun. Ve sen zaten her şey üzerinde bir Şehîdsin, bir tanıksın.'
118. 'Onlara azap edersen, onlar senin kullarındır. Ama onları bağışlarsan hiç kuşkusuz, sen tüm gücün sahibi, tüm hikmetlerin sahibisin.'
119. Allah buyurdu: 'Özü-sözü doğru olanlara, doğruluklarının yarar sağlayacağı gün budur. Altlarından ırmaklar akan cennetler var onlar için. Sürekli kalacaklardır orada.' Allah onlardan razı olmuştur, onlar da Allah'tan razı olmuşlardır. İşte budur büyük kurtuluş.
120. Göklerin, yerin ve bunlarda bulunanların mülkü/yönetimi Allah'ındır. O'nun her şeye gücü yeter.
İnşaatçıların gereksiz buldukları taş en önemli taş olup çıktı.
Eğer bir kimse o taşın üzerine düşecek olursa o kimseyi paramparça edicek.
Eğer taş bir kimsenin üzerine düşecek olursa o kimseyi ezip toz edicek.
İsa bin Meryem (a.s.)
...sizi kutsasın ;)))
dedim ya...biz herşeyin ölüsünü severiz.nur içinde yatasıca
Kuran da geleceğine dair bir bilgi yok.. ben geleceğine inanmıyorum.. en doğrusunu Allah bilir..bekleyenlerde bekleyedurun o zaman.... ama Kuran da ayet var demeyin...
Doğduğu güne de, dirilteceği günede salat ve selam olsun... ve İslam'ı tebliğ eden başta efendimiz olmak üzere tüm peygamberlere...
Isa Tanri'nin ogludur ve insanligin kurtaricisidir. Isa'ya kadar Hazreti Musa'nin dinine inanip iman etmisti insanlar, fakat Isa ile asil kurtarici din Tanri tarafindan dünya yüzüne gönderildi.
İsa
Vasiyet etme, vasi ayin etme. Miladi çağın başında yaşamış, hırıstiyanlığın kurucusu filistinli Yahudi. Hırıstiyanlar tarafından mesih, Tanrı’nın oğlu ve insanlığın kurtarıcısı olarak kabul edilir.
bana fazladan bir dolarınız olduğunu söyledi...
Matta 16:15 İsa onlara, 'Ya siz' dedi, 'BEN KİMİM dersiniz? '
Matta 16:16 Simun Petrus, 'Sen, YAŞAYAN TANRI'NIN OĞLU MESİH'SİN' cevabını verdi.
Matta 16:17 İsa ona, 'Ne mutlu sana, Yunus oğlu Simun! ' dedi. 'Bu sırrı sana açan insan değil, göklerdeki Babamdır.
Matta 16:18 Ben de sana şunu söyleyeyim, sen Petrus'sun ve ben topluluğumu bu kayanın üzerine kuracağım. Ölüler diyarının kapıları ona karşı direnemeyecek.
Matta 16:19 Göklerin Egemenliğinin anahtarlarını sana vereceğim. Yeryüzünde bağlayacağın her şey göklerde de bağlanmış olacak; yeryüzünde çözeceğin her şey göklerde de çözülmüş olacak.'
Tanrı bizim çobanımız ama hiçbirimiz neden koyun olduğumuzu kabul etmeyiz ki...
İsa gücün ta kendisidir ve fiziksel ve ruhsal olarak da güçlü bir kişiliği çağrıştırıyor. Bu bir paradoks olarak görülebilir. Çünkü kilise fresk, vitray ve tasvirlerinde İsa genellikle zayıf, çelimsiz, sıska, baygın bakışlı, hastalıklı bir görüntü ile bize tanıtılır. Oysa, İncillerde anlatılara dikkat edersek İsa hiç de öyle soluk benizli, sarı yüzlü, sıska bir adam değildi. İsa’nın bir hayli uzun boylu olduğunu (Luk 2: 52) çok güçlü, cesur ve etkileyici bir kişiliğe sahip olduğunu –öyle ki inananlar her şeylerini bırakıp onu izliyorlardı- (Mat 4:18-20, Luk 5: 1-11; Yuh 1:35-39) görebiliriz.
İsa iplerden bir kamçı yapıp Yeruşalim’deki tapınakta ticaret ve borsacılık yapan tüm alıcıları, satıcıları, simsarları, sarrafları yaka paça mabetten dışarı atmıştır. İsa burada fiziki güç harcayarak, masaları, iskemleleri sehpaları devirerek bu adamları ve oradaki kurbanlık hayvanları “kamçılayarak” dışarı atmıştır. Kimse ona karşı koyamamış ve direnememiştir. (Mat 21:12, Yuh 2:15) Üstelik malzeme taşıyan kişilerin tapınak avlusuna girişini de zorla engellemiştir. (Mark 11:16) Çelimsiz ve sıska bir insanın bunu tek başına başarması mümkün müdür? Mabet muhafızları sadece bu olayı seyretmiş, Hahamlar daha sonra gelip İsa’ya teşekkür edeceklerine ondan mucize yapmasını istemişlerdir. (Yuh 2:18) Bu güçlü ve etkileyici görüntüsü yüzünden halk kendisini kral yapmak istiyor ama o kaçıyor ve gizleniyordu (Yuh 6: 15)
İsa’yı yok etmek isteyenler bir çok kez onu kalabalıkta yakalamaya veya taşlamaya çalışmışlarsa da İsa yine fizik gücü sayesinde onların elinden kurtulmayı başarmıştır (Yuh 7:44; 8: 59; 10: 39) Üstelik, sıska ve zayıf biri olsaydı kırk gün kırk gece oruç tutabilir miydi? (Mat 4:2)
Din, Musa şeriatı ve din adamlarına yaptığı cesur, dürüst ve sert eleştiriler nedeniyle yakınları onun için “aklını kaçırmış” diyorlardı (Mark 3: 21) .
Peki İsa annesi olan Meryem’e özel bir önem veriyor muydu? Ne kendisi, ne annesi, ne de İsa’nın diğer öz kardeşlerinin onun için aziz, ermiş, hazret gibi bir önemi yoktu. Böyle sıfatları da ne kendisi için ne de annesi ya da başkaları için asla kullanmadı. Kendi annesi olması dışında Meryem’in İsa için hiçbir “özel” statüsü yoktu. Tanrı’nın iradesini yapan insanlar İsa’nın annesi ve kardeşleriydi. (Mat 12:46-48; Luk 11: 27-28)
Beyt-ül Lahimde bir ahırda doğmuştur..O dönemin kralı Sezar Avgust tur..
--isa--
--mesih--