irak savasi bana dünyanin geldigi son noktayi cagiristiriyor. hic bir seyden haberi olmayan zavalli sivilleri öldürmeyi, sanki cok ihtiyacim varmis gibi amerikadan nefret etmem icin bir sebep daha ortaya ciktigini cagiristiriyor... kuslar gibi ucmasini, baliklar gibi yüzmesini becerdik te cok kolay bir is olan sevgiyle, kardesce, dostta yasamasini beceremedik helal olsun bize ne kadar övünsek azdir.
...... Resmedil ve resmol kansız rap bu tek yol gördüğüm bu herşey hep rol Varsa yoksa PETROL kaybeder her despot underground da yektik hem efekttik Renkli dünyamızda yok güneş kaybettik bu hastalıklar epidemik Mikropsa diplomalı bir program işte problem burada akademik hologram Kaç kilogram edebilir bu progressive deneyler hadi ordan andımızmı vardı Karlı yoldan geçmeyi biz seçmedik bu buzlar eriyecektir elbet Bir gün gelir SAVAŞLAR aynı tablolarla ağlatır diken ve gül çok ağlamış bu dünya bahçesinde Dağlanır bu gözler barış yalan savaşsa gerçek SAVAŞMA GERZEK anlaşmış herkes Dayanmış hançer kafanda mavzer önünde panzer mezarsa mahzen Felaketi bir bilsen istemezdin erken vakit gelir melek alır canı ben ağlamazken...
Saddam ne kadar Türkiye'yi tehdit ederse etsin.olaya objektif bakılırsa Amerika, kurtuluş savaşı öncesi anadoluya yapılanın bir benzerini Irak'a uyguluyor.Irak halkından da direnişçiler çıkıyor.Basın tarafından ise bu özgürlük savaşçıları terörist olarak algılanıyor.Amerika onbinlerce masum vatandaşı öldürürken susan basınımız,Türkler öldürülünce suçu Iraklı direnişçilere atıyor.Amerika'yı ise asayişi sağlayamadığı için kınıyor.Savaşın kötü yönü Amerikanın öldürdüğü onbinler değil de direnişçilerin öldürdüğü onlar,yüzler olarak gösteriliyor.Basın basın olsaydı,ilk günden Amerikanın karşısında olmayı bilirdi.Suçu Iraklı direnişçilerden çok İşgalci Amerikaya yüklemeyi ve halkı bilinçlendirmeyi bilmeliydi.
Savaş gene mi kekeme oldum bak bu vakit alır var bir makinalım Savaş yakınsa akıl aklımda buradadır biz sakınalım barışa çare bakınalım Çok hasta o kanı akıtanın hesabı çoksa nakit alın pardon şu camı kapatalım Bu çok soğuk bir dünya napalım biz PATRON üşümüş ORTADOĞUDAN YAKIT alın İyice kanıda akıtalım ki izimiz olsun kahrolun savaş bir sayfa kapatalım Yoksa bizde yakılalım düşman hep markajımda sizde yakın alın hoop terörü yakın atın Ceza adım ve acı tadım bir miğfer bir bomba bol mermi ve tüfek alın Fakat ölen her masum çocuk içinse kına yakın bana bakın lan şimdi savaşı çizdim karaladım Koca bir dünya paraladın iki seferde yaraladın hiçbir işede yaramadın çocuklar öldü kaldı Hep sakat sorumluları PARAVANIN sen arkasınamı SAKLADIN...
Mermi icad oldu mertim bozuldu ve merhumlar evin duvarında meçhul gazi. mayın şehit taburu, mayısta kan yağmuru, düşman uyku mahmuru, dünya kin maduru, solumda katliam, nerede sağ duyu? mevzileri nöbet alan fevziler feyz alamadan fethettiler ahireti, mektupları kayıp, cinayet ayıp ve kültürler bombalandı, kimse sallamadı, bağdat ateş aldığında kalbim durgun yedi,güneş doğudan battı. mumlarınızı yakın, yorgun düştü uçaklar, tebessüm etti tüm sanıklar, tankları tanımlar tanıklar, yanıklarla dolu topraklar karamparça bulutlar ve savaş! yavaş ölüm kaderinin hız kaynağı, telaş pazarı, can kumarı, çıkar savaşları, b52’ler yarıda kesti pişen aşları ve dünya kan deryası, geleceğin bedeli pahalı, duygular yamalı, suçu gelin etseler de kimse güvey girmeyecek, bilirim bu tarih değişecek ve tekerrüre dayalı imha tarihçesi, kurak sevgi bahçesi suya hasret.
Topalla gezen aksamak öğrenir, abanın kadri yağmurda bilinir ve hatıra silinir Ana gibi yar olmaz, bağdat gibi diyar olmaz ama bağdat bombalanır
Kazanılan her madalyon, mayın tarlasındaki piyon askeri reyona bir şampiyon sıfatıyla koydu bir galon kurşun, hüşu derbeder. turşu geçmişler ve savaşta gazi bebekler, tekler kalbimin atışı ve ekler günbatımından şafağa doğru süregelen kanlı iklimler. psikolojisi kaybolan bitkisel yaşamlar, ideolojisi kuyularda saklı taşbakan kanayan yaraların ortadoğusundan güneş battı ve bu şarkının üç leşi olmalı bir”leşmiş” o milletler sorgulamalı, birleşmiş amerika yılanları, çıngıraklı amacında yalanları ve kitle imha dolarları 24 beat’te tenha hiphopları, kinimin raple yansıyan oluşumları, kanunları kelepçelemeli ve elemeli eli zaferi simge edeni ve eylemini barışa saklayan her bireyi
Topalla gezen aksamak öğrenir, abanın kadri yağmurda bilinir ve hatıra silinir Ana gibi yar olmaz, Bağdat gibi diyar olmaz ama Bağdat bombalanır
ceza-neyim var ki? bi bahçemiz var bir taraf çiçekli bir tarafsa çöl,bir tarafta gökkuşağı öbür tarafsa çöl,sınırda kalmışlardanız biz hep sınıfta kalmışlardan, çok uzaktayız sıkıntı çekmişlere yakın bi yerde...çölde kazanılan zaferler hepsi kanla yazılır, ahmak olmasaydın insan tüm zaferler dostça kazanılırdı, her gün doğumundan gün batımına her geceden gündüze işlenen bi suç var, her bi yerde bahçemiz var...cümle derde ol de vadiye dua ederdi günde bin defa fayda yok, bu çok fena çare yok,bu bir bela sanki yoktu başta kalsın hepsi aleminde sagopa ve ceza rap için bir pranga... ilham perilerim,yorgun elleri ve miskin armağan düşüncemin yanında bir emanetim bu bedene..zor..yıllarım bi yetki verdi etki, tepki oldum,kendimin hududlarında bir çiçektim mordum,onca tarla doldum..bir şafaktım askerin duvarda yırttığı bi takvim yaprağında geri kalan umut rakamlar oldum..istediğim yerdeyim..bir iki dakka verin bu adama konuşamaz dilim tutuldu....
konuşanlar savaşa gidip savaşsaydı ABD YENİLİRDİ :)) bükemediğin bileği öpmek deyimi ne kadar doğru acaba ya orda biz olsaydık aynı şeyleri söyleyebilirmiydi bu insanlar? ? dünyanın tek gerçeği olan 'GÜÇ' e saygılarla.
FELLUCE DE ÖLEN EL KAİDE ÜYESİ NİZAM BIÇAKÇI NIN AİLESİNİN VE ARKADAŞLARININ GAZETEYE VERDİKLERİ İLAN....
................................................................ inna lillahi ve inna ileyhi raci’un FELLUCE ŞEHİDİMİZ NİZAM BIÇAKÇI (1971-....) Olumuz Nizam ı ABD zulmüne karşı direniş kalesi olan felluce de cennete uğurladık. Şahadetiyle iftihar ediyoruz! Allah şahadetini mübarek etsin.
“”cihadı sevmişti ta küçük yaşta vazgeçti dünyadan,ekmekten,aştan. Vazgeçirmedim onu savaştan ömrü bu kadarmış şehit nizam ın.”” Nurettin Bıçakçı (babası) AİLESİ
.................................................................. inna lillahi ve inna ileyhi raci’un BİR KARANFİL DAHA DÜŞTÜ TOPRAĞA Felluce şehidimiz Nizam badakçı (1971-....) Fellucede direnişçilerin tim komutanlarından birisi olarak savaşan ve başarılı operasyonlara imza atan nizam bardakçı,ramazanın ilk haftasında,tahminen 21 ekim Perşembe günü mücahitlerle birlikte kaldığı evin ABD uçakları tarafından bombalanması sonucu şehit düşmüştür. Allah şehadetini kabul etsin. ARKADAŞLARI ............................................................................................. El kaide üyesi Nizam fellucede olmasaydı kim bilir Türkiyede nereye bomba koyardı.el kaidenin “”KOMUTAN NİZAM BİZİM DİRENİŞÇİMİZDİR”” dediği birine Türk basını nasıl ölüm ilanı veriyor.? Ne biçim bir ülkedir burası anlayamadım.?
Yanima aldim kendimi ve yürüdüm ince çizgisinde yolumun ortalikta görünen herkesin adi yabanci, herkes kendi maskesiyle dolasir oldu yanibasimda, tanimaz oldum yüzleri ve keskelerle avunur oldum. Düslerimde gördügüm yüzün birinde düsünür oldum, onca maske gözümün içine bakiyor sorgularcasina, ve burasi hep yabanci, hep yalanci doldu, çikmak istiyorum artik disari, birakin gideyim kendimi alip. ..................
Ya Allah Aşkına İnsanoğlu binlerce yıldır durmadan birbirileriyle savaşıyor.kan aktı bu güne kadar her yerde, Kanla suladık toprağı ve hala kan akıyor. Neyi kazandılar. Bilmiyorum, Anlamıyorum, Aklım almıyor. Nedir paylaşamadığımız, nedir birbirimize anlatamadığımız, nedir birbirimize veremediğimiz.Yeter artık. Acı çekiyorum. Her bir insanın ölümüyle canımdanda can alınıyor. Dayanamıyorum..
Felluce'yim ben!
Felluce'yim ben... Yıkık, harap, mağrur ve asi... Medeniyet denilen arsız yalanın tekzibi... İşgale uğradım, yağmalandım, kana bulandım. Evlatlarım ceset ceset yatar caddelerimde... ...dünyanın gözleri önünde... Sofrasında yer aradığınız bir ziyafetin zor lokmasıyım. Barbarların istilası karşısında Şark'ın nefs - i müdafaasıyım.
* * * Bayramdı. Çatışma vardı. Cuma sabahı camide vuruldum. Yerde can çekişirken bulundum. Yaradan'ın evinde, Yok - eden vardı o gün... Aradıklarını söyledikleri kitle - sel imha silahlarıyla geldiler. Kafama nişan alıp, beynimi deldiler. Dağıldı kafam, parçalandı yüzüm. Kızıla kesti dayandığım duvar; Kendi kanıma gömüldüm.
* * * Tanırsınız beni... Vietnam'da beynine kurşun sıkılan da bendim; Filistin'de taşlarla kolu bacağı kırılan da... İzmir'de ilk kurşunu atan da... Hepsinde suçum aynıydı: İşgalciye karşı ülkemi savunuyordum. Ve kanlar içinde yattığım yerden dünyaya, unuttuğu bir yemini, 'isyan'ı hatırlatıyordum.
* * * Fakat ne mümkün! Katilim, benden çok önce dağıtmış dünyanın beynini... Kara bir perde inmiş Ademoğullarının gözüne... Görmüyor, duymuyor, ses vermiyor. Susuyor riyakarca... Aslan tarafından parçalanan avın artığına göz dikmiş sırtlanların iştahıyla... ...susuyor, katliama ortak olma pahasına...
* * * Şimdi yalanlar söyleyecekler sana... 'Özgürlük götürdük, onun için öldürdük' diyecekler. Bir tek yüzüm var, bunun karşısına koyabilecek. Bu darmadağın, bu delik deşik, bu kanlı yüz, feneri olsun kör gözlerinizin... Felluce adını, zulmün defterine yazın. Ve asla unutmayın. Dönerim bir gün; mazlumun ahı gibi çıkar gelirim. İsyanlarla, sandıklarla... olmazsa, belime sarılmış bombalar, cephane yüklü kamyonlarla... 'Terörist' diye işitirsiniz manşetlerde adımı yine; büyüğüne tapar, küçüğünü lanetlersiniz. Suçlunun savcı, mazlumun sanık olduğu bu sefil mahkemede, adım adım faşizme gidersiniz. Ödersiniz bedelini sükutunuzun... Bir gün pişman olursunuz. İşte o gün hatırlayın beni: Ben, Felluce'yim. 21. asrın kabristanı, insanlığın son kalesiyim.
amerikan hükümetinin ırağın petrol yataklarından rant elde edebilmek için; ırakta bulunduğu idda edilen kimyasal ve kitle imha silahlarını bahane edip ırakta başlattığı savaş.bu savaşta amerikan hükümeti,türk hükümetinin yanında yer alması için türkiyenin amerikaya olan borcunun bir kısmını silmiş ve böylece türk hükümeti ıraktaki müslüman kardeşlerimizle (İNSAN) birlikte birçok türk askerini satmıştır.ve hala ıraktaki direnişçiler ıraktaki türklerle birlikte birçok İNSANın ölümü devam edyor.bir de türk askerlerinin başına geçirilen çuvalı da unutmamak gerekiyor...çok sayın recep tayyip erdoğana sormak gerek şimdi askerlerin başındaki çuvalın bedelini.hem ne oldu kimyasal silahlar falan vardı nerde? eee şeyhlerin elini eteğini öpenlere bu ülkeyi emanet edersek böyle oluyormuş demek.
bız abd olsak bız abd olamayız tarıhın pek çok dönenmınde abd nin şu ankı gücüne sahıp olduğumuz dönemler oldu ve hiç bır zaman onlar gıbı leşkargası olmadık şu an ABD ki güç olsa yıne bu kalleş köpeklerın yaptığinı yapmazdık buna emınım yönetıcılerımız nekadar beynamaz olsalardahı bızde öy yınede allah korkumuz var bunlarda oda yok gözlerı petrol ve kan bürümüş....
Amerikan askeri istihbaratı, Irak'taki direnişçilerin Suriye'den sanılandan daha fazla destek aldığını düşünüyor.
Washington Post gazetesinin haberine göre, Felluce, Bağdat ve Sünni Üçgeni'ndeki son çatışmaların ardından elde edilen istihbaratlar ışığında, Amerikalı askeri yetkililer, eski Saddam Hüseyin yanlılarının Suriye'de sığınma, mali kanallar ve başka destekler bulduklarını savunuyorlar.
Suriye'de faaliyet gösteren çok sayıda üst düzey Irak Baas Partisi yöneticisinin Suudi Arabistan ve Avrupa'daki özel kaynaklardan para topladıklarını ve bu paranın direnişçilere döndüğünü iddia eden Amerikalı istihbarat yetkilileri, hatta bu Baas yöneticilerinin zaman zaman Suriye'den Irak'taki direnişi doğrudan yönettiklerini savundular.
Habere göre, yetkililer, Amerikan ordusunun Felluce'deki son operasyonlarda kentin batı kesimindeki bir bomba fabrikasında bir GPS (küresel uydu sinyal sistemi) alıcısı bulduğunu ve cihazın Suriye'nin batısından kaynaklanan sinyaller aldığını iddia ettiler.
İRAN'A SUÇLAMA
Gazetenin bir başka haberinde de Ürdün Kralı Abdullah ve Irak Devlet Başkanı Gazi Yaver'in İran'ı Irak'ın içişlerine karışmakla suçladıkları belirtildi.
Gazete tarafından ayrı ayrı yapılan röportajlara göre, Ürdün Kralı Abdullah ve Irak Devlet Başkanı El Yaver, İran'ı gelecek ay sonunda yapılacak seçimleri etkilemek ve Irak'ta Tahran yanlısı bir İslam cumhuriyeti kurulması amacıyla Irak'ın içişlerine karışmakla suçladılar.
İki devlet adamının, İran'ın bu amaçla Irak'ta çok sayıda hayır kuruluşunu mali olarak desteklemek ve 30 Ocak'ta yapılması öngörülen seçimlerde oy vermeleri için bir milyondan fazla İranlıyı Irak'a gitmeleri için teşvik etmekle suçladıkları belirtildi.
Kente giren ve gördüğü insanlık dışı manzara karşısında şaşkına dönen Kızılay çalışanı Nermin El Mufti'nin Felluce'deki izlenimleri tüyler ürpertiyor. İşte anlatılanlar:
Şu an Kızılay'ın Bağdat'taki bürosundayım. Felluce'ye gidecek yardım konvoyunu bekliyoruz. Yaşlı bir adam içeri girdi. Cebinden genç bir adamın resmini çıkartıp gösteriyor. Resim oğlu Raad Maoloud'a ait. Yaşlı adam oğlunun Felluce'de öldürüldüğünü söylüyor. Bizden ricası, Kızılay'ın oğlunun cesedini bulup gömmesi. Elinde biri oğluna diğeri kardeşine ait iki fotoğrafla gelen diğer bir adam da benzer ricalarda bulunuyor.
Tam bu sırada elinde 1983 yılında İran-Irak savaşı döneminde kaybettiği oğlu Ömer'in resmiyle dolaşan komşum Umm Ömer'i hatırladım. Daldığım hayalden Haytam Said'in sesiyle uyandım. Yetkililerin 275 cesedi dışarı çıkardığını bildiriyor. Aileler ellerindeki resimlerle cesetleri tanımaya, ölülerini teşhis etmeye çalışıyor. Ancak cesetler tanınamaz halde olduğu için tüm gözler elbiselere, yangından arta kalmış isli ve kanlı bez parçalarına yoğunlaşıyor.
Türkiye'yi ABD'nin kanlı Irak işgalinin peşinden sürüklemeye çalışanlar, şimdi de, Irak'ta bir Türk işçisinin öldürülmesini, zihin bulandırma gayretlerine alet etme çabası içine girdiler. Üç-beş kuruş için canını tehlikeye atanların hali çok can acıtıcı, trajik, ama lütfen kimse hedef saptırmaya çalışmasın. Irak'ta, işgalden sonra, tam anlamıyla bir kaos var ve masum Irak halkı başta olmak üzere, herkesin canı tehdit altında. Böyle bir ortamda, konuyu, kime 'direnişçi' denecek kime denmeyecek tartışmasına çekmek kadar aymazca bir tavır olamaz. Bunlar direnişçi değilmiş, 'katil sürüsü'ymüş! Öldürenlerin direnişçi olduğuna kanaat getirsek, rahat bir nefes mi almış olacağız? Hem Irak'ta kimin kim olduğuna, kim, nasıl karar verecek? Irak'a savaşmak için El Kaide militanları geliyormuş, bunların yerli halkla alakası yokmuş. Onlar yabancı da, Amerika başta olmak üzere işgal güçleri yerli mi? Kim kime, ne adına kafa tutabilir? Irak'ta kimin, ne adına, ne yaptığı belli değil ki, gönül rahatlığı ile tasnif yapalım. Dahası, Ortadoğu'daki İslami grupların birçoğu, El Kaide'yi hâlâ ABD istihbarat faaliyetlerinin uzantısı olarak görüyor. Öyle olduğunu da, olmadığını da söylemek imkânsız, en azından olaylara dışarıdan bakan biz faniler için, durum bu. Siyasetin, şiddete endekslenmesi, 'terör' adı altında tescillenmesi, insanlık için tam bir felaket. Ama bunun tek faili, dünyada, çıkış yolunu şiddet olarak görenlerin artması değil. Bir yandan, dış müdahale, daha doğrusu işgal, diğer yandan, sindirme ve güvenlik adına katliam meşru olacak, buna direnmenin tüm imkânları ortadan kalkacak, dahası el altından şiddet müptelası haline gelmiş gruplar manipüle edilecek, koskoca bir ülke ve masum halkı iki ateş arasında bırakılacak, sonra da kimi kime şikayet ettiği belirsiz birileri, 'Katiller' diye çıkış yapmaya girişecek. İnsanda biraz utanma, sıkılma olur. Hadi, 'Süper güçle baş edilmez, ne yapıyorsa sineye çekmek lazım' gibi aşağılık bir boyun eğişe ikna oldunuz, bari 'insanlık' adına kükremek iddiasından vazgeçin. Öldürülen 'Türk' olursa, millet her şeyi unutur, bunun peşine takılır mantığına sığınmak türünden bir hesapçılık insanın kanını donduruyor. Tabii, bu hesap, sadece Irak'ta üç-beş ihale kırıntısı alma hesabı değil, şu veya bu biçimde insanları galeyena getirip, Türkiye'yi ABD öncülüğündeki işgal koalisyonunun peşine takma hesabı. Ölen gariban işçinin canı ardına gizlenmeye çalışılan kirli hesap bu. Ne günlere geldik, eski Humeyniciler, 'dinci terör'le hesaplaşma, mesafe koyma çağrısında bulunuyor. Ama aslında şaşılacak bir şey yok, 80'li yıllarda da, vahşi kapitalizmi her türlü eleştiriye karşı savunup, önünü açanlar, eski hızlı Marksistlerdi. Böylesi daha etkili oldu. Şimdi aynı şeyi, eski İslam devrimcileri üstlenmiş vaziyette. Ne dini, ne 'dini terör'ü? Bu safsatalarla hiçbir şeyi anlamaya, açıklamaya imkân yok, bunlarla ancak üç-beş fukara akıllı kanıp büyük hesaplara alet olur. Bu zamana kadar bu din 'terör' üretmiyordu da, şimdi mi 'terör' referansı oldu? Geçin bunları. İnsanlığın talihsizliği, emperyalizmin bu kez, solun din paranoyasını da, bir ölçüde de olsa, yanına alabiliyor olması. Uyanın artık, dünya büyük bir talan mücadelesi içinde ve bunun dinle, terörle açıklanacak tarafı yok. Tam zamanı, açın yeniden, başta Marx, sol klasikleri okuyun. Onlara alerjiniz varsa, açın, herhangi bir kaynaktan dünya tarihi okuyun. 19. yüzyıldan beri, dünya nasıl paylaşım savaşları ile perişan oldu hatırlayın, Soğuk Savaş dönemi bitti diye sevinecek yerde, açın, o dönem kim neyi, ne için, hangi yöntemlerle yapmış hafızanızı tazeleyin. İnternet ve cep telefonu icat oldu diye, insanlık kurtuldu mu sanıyorsunuz? Soğuk Savaş'ın sıcak savaşla, kültürel hegemonyanın askeri işgalle iç içe girdiği muazzam bir kuşatma yaşıyor insanlık. İçinde bulunduğumuz kaosun failinin, El Kaide veya hatta Bush ailesi olduğunu mu zannediyorsunuz? Olabilir mi? Aptal mısınız, yoksa, herkesi aptal mı sanıyorsunuz?
oyunlara gelmeyin arkadaşlar, Irakta CIA, MI6 ve Mossad cirit atıyor, bozgunculukları temize çıkartmak için her türlü pisliği yapıyorlar, yaptırıyorlar...
Güney Koreli rehine öldürüldü: El Cezire televizyonu, Iraklı direnişçilerin, kaçırdığı Güney Koreli rehinenin kafasını kestiğini duyurdu. Güney Kore Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Shin Bong-kil Irak’ta kaçırılan Güney Koreli Kim Sun-ill’in öldürüldüğünü doğruladı.
Irak’taki ABD ordusuna destek sağlayan bir Güney Kore firması için çalışan 33 yaşındaki Kim, 17 Haziran’da kaçırılmıştı. El Cezire televizyonu, Güney Koreli rehinenin başını kesildiğini gösteren bir bandın ellerine geçtiğini duyurdu. Iraklı direnişçiler, Güney Koreli’yi serbest bırakmak için, Güney Kore’nin Irak’taki askerlerini çekmesini ve başka asker göndermemesini şart koşmuştu. Güney Kore ise Irak’la ilgili kararlarında değişiklik yapmayacaklarını belirtmişti. Arabulucular ise, yaptıkları açıklamada, Iraklı direnişçilerin şartlarından vazgeçtiklerini ve anlaşmaya yakın olduklarını öne sürmüştü. G.KORE HÜKÜMETİ HABERİ DOĞRULADI Güney Kore, Irak’ta kaçırılan Güney Koreli Kim Sun-ill’in öldürüldüğünü doğruladı. Güney Kore Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Shin Bong-kil, Kim’in cesedinin bulunduğunu ve Güney Koreli yetkililerin bu konuda bilgilendirildiğini açıkladı. Shin, Kim’in cesedinin Bağdat ve Felluce arasında ABD askerleri tarafından Irak saatiyle 17.20’de bulunduğunu söyledi. Televizyon, rehinenin kafasını kesmekle tehdit eden, Ebu Musa Ezzerkavi’nin lideri olduğu “Cemaat El Tevhid ve Cihad” grubunun, bu tehdidini gerçekleştirdiğini duyurdu. Bu arada Irak’taki operasyonlar şef yardımcısı ABD’li General Mark Kimmitt, Bağdat’ın batısında Asyalı erkeğe ait cesedin bulunduğunu doğruladı. BUSH: ÖZGÜR DÜNYA YILMAYACAK ABD Başkanı George Bush, Güney Koreli rehinenin öldürülmesini kınayarak, “barbarların acımasız eylemlerinin özgür dünyayı yıldıramayacağını” söyledi. Bush, “Militanlar irademizi ve güvenimizi sarsmaya çalışıyorlar. Karanlık görüşlerini insanlara dayatmak için dünyadan çekilmemizi sağlamaya çalışıyorlar. Bu insanlar ABD’yi yıldıramayacak. Başkan Roh’un bunu anlayacağına inanıyorum” dedi.
G.KORE ASKER GÖNDERMEKTE KARARLI Güney Kore, Irak’ta öldürülen vatandaşlarının kaçırılıp öldürülmesinin ardından bu ülkeye asker gönderme planlarının değişmediğini açıkladı. Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Shin Bang-kil, rehine Kim Sun-il’in öldürülmesinin ardından olağanüstü toplanan Ulusal Güvenlik Konseyi’nin açıklamalarını aktardı.
Irak savaşı Amerikanın açgözlülüğü acımasızlığı vahşiliği anlamına geliyor. Bütün dünyanın gözünün içine bakarak bir halkı ezmesi,işkence ve mağdur etmesi,insanları öldürmesi,sakat bırakması,yakınlarını ellerinden alması bir halkın(ki o halk amerika ıraka girdiğinde bayram yapmıştı) bütün onurunu çiğnemesi, çocukları öksüz ve yetim, anaları ve babaları çocuklarından yoksun bırakan bir terördür.
Savaş Süzal, çok uzun yıllardır Washington'da yaşayan (2 yılı aşkın süreyle ben de Washington'da aynı işi yaptım) , birçok gazetenin Washington temsilciliğini yürüten değerli bir gazetecidir, Savaş Bey ilaveten 'www.habergazete.com' adresinde bir elektronik gazete de hazırlıyor. Dün bu sitede çok önemli bir haber yayınlandı, yakın geleceğimiz adına ipuçlarının yer aldığı gizli bir toplantı haberi, aynen aktarıyorum, kayda geçin ey okur;
- 28 Mayıs'ta ABD Dışişleri Bakanlığı'nda düzenlenen, beş uzmanın katıldığı 'gizli' toplantıda Kerkük'ün Kürtlere bırakılması ve Kürt devleti konusunda AKP hükümeti ile TSK'nın neler düşüneceği-tepkilerinin ne olacağı tartışıldı.
- Toplantıya katılan beş uzmandan üçünün Musevi asıllı olduğu, birinin Ulusal Savunma Enstitüsü'nde Irak uzmanı, ötekinin adı az bilinen bir üniversitede öğretim üyesi ve bir zamanlar PKK lideri ile görüşme talebinde bulunduğu ve diğerinin de ABD Kongresi'nde bir komisyonun yetkilisi olması dışında fazla bilgi vermek istemiyoruz. Yuvarlak masa etrafına toplanan bu kişiler konularında görüşlerini belirttikten sonra orada hazır bulunan 25 yetkilinin sorularını yanıtladılar. Tartışma sırasında yanıt aranan sorular şunlardı;
- SORULAR 1- Kerkük, Kürt eyaleti içinde kalırsa Türk Silahlı Kuvvetleri'nin tepkisi ne olur? 2- Kürt milliyetçiliğine İslami çevrelerin bakışı ne? 3- AKP'nin İslam-Kürt milliyetçiliğine yaklaşımı nedir? 4 - AKP'nin TSK ile birlikte bölgedeki bir Kürt devletine yaklaşımı ne olur? 5- AKP'nin Kuzey Irak'ta kurulacak bir Kürt devletine bakışı ne olabilir? 6- AKP içindeki Kürt asıllıların Başbakan Erdoğan üzerindeki etkileri nedir? 7- Ve yaklaşan ekonomik kriz içinde AKP'nin geleceği ne olur? (Yaklaşan ekonomik kriz vurgusunu özellikle kayda geçiniz)
- Ve ayrıntılar; gizli toplantıda Kerkük'ün Kürt eyaleti içinde kalmasının Türk Silahlı Kuvvetleri'nin tepkisine yol açabileceği ve bu tepkinin Türk askerinin ABD'ye duyduğu güvensizliği daha da derinleştirebileceği vurgulandı. ABD'nin Kürtler yanında yer almaya devam etmesi halinde, TSK'nın güvenini tamamen kaybedilebileceği, bu nedenle Amerika'nın konuyla ilgili politikasını açıkça 'yürütme-me-si' önerildi.
- AKP'nin 'keskin-net' bir Irak politikası olmamasının parti içindeki hassas etnik dengeleri bozmamak amacına yönelik olduğuna işaret edilirken, AKP içindeki dinamiklerin Irak'taki gelişmeler yüzünden partiyi zor durumda bırakabileceği kaydedildi. Örneğin; partinin bu nedenle Türkmenlere yapılan baskıları gündeme taşıma-maya çalıştığı söylendi.
- Gizli toplantıda Erdoğan'ın en yakınındaki isimlerin Kürt milliyetçiliği bilincinin yüksek olduğu, bunlardan Mir Dengir Fırat'ın parti içindeki ikinci adam ve siyasi işlerden sorumlu olduğu, ikinci yardımcı Adana Milletvekili Ömer Çelik'in de Başbakan üzerinde de büyük etkiye sahip olduğu, üçüncü yardımcının da iş dünyasıyla ilişkileri düzenleyen Cüneyt Zapsu olduğu belirtildi.
- Gizli toplantıda ayrıca İlnur Çevik ve Cengiz Çandar'a göre AKP hükümetinin Kürt Federasyonuna karşı olmadığı, asker ve MGK zorlamalarıyla Kürt etnik federasyonuna karşı çıkmak zorunda kaldığı ifade edildi.
- Evet, 28 Mayıs'ta Washington'da- ABD Dışişleri Bakanlığı'nda yapılan 'toplantı notları böyle, yorumunu da artık sizin 'yüksek bilincinize' bırakıyorum sevgili okur.
Uluslararası Af Örgütü'nün Irak'ta yaptığı incelemeler sonucu hazırladığı rapora göre, ülkede işgalin başlamasından bu yana 10 Bin sivil hayatını kaybetti, 100 bin sivil ise kayboldu. Örgütün raporunda cezaevlerinde işkence gören Iraklıların suçlarını dahi bilmediklerine dikkat çekilirken, savaştan en çok etkilenen kesimin çocuklar olduğu kaydedildi.
ırak'ta iş yeni başlıyor, buna emin olun... amerika'nın Irak2ta başarılı olmasını hiç bir ülke istememektedir. ne islam dünyasının işine gelir bu ne de Batı'nın işine... bu arada ıraklılar düzenli bir ordu iloe amerika'ya karşı savaşamazlardı. şu an en mantıklısını yapıyolar emin olun. bu tür durumlarda gerilla savaşından başka çare yoktur. amerika ırak'ta batacaktır....i
irak savasi bana dünyanin geldigi son noktayi cagiristiriyor. hic bir seyden haberi olmayan zavalli sivilleri öldürmeyi, sanki cok ihtiyacim varmis gibi amerikadan nefret etmem icin bir sebep daha ortaya ciktigini cagiristiriyor...
kuslar gibi ucmasini,
baliklar gibi yüzmesini becerdik te
cok kolay bir is olan
sevgiyle, kardesce, dostta yasamasini beceremedik
helal olsun bize
ne kadar övünsek azdir.
ceza - ben ağlamazken
......
Resmedil ve resmol kansız rap bu tek yol gördüğüm bu herşey hep rol
Varsa yoksa PETROL kaybeder her despot underground da yektik hem efekttik
Renkli dünyamızda yok güneş kaybettik bu hastalıklar epidemik
Mikropsa diplomalı bir program işte problem burada akademik hologram
Kaç kilogram edebilir bu progressive deneyler hadi ordan andımızmı vardı
Karlı yoldan geçmeyi biz seçmedik bu buzlar eriyecektir elbet
Bir gün gelir SAVAŞLAR aynı tablolarla ağlatır diken ve gül çok ağlamış bu dünya bahçesinde
Dağlanır bu gözler barış yalan savaşsa gerçek SAVAŞMA GERZEK anlaşmış herkes
Dayanmış hançer kafanda mavzer önünde panzer mezarsa mahzen
Felaketi bir bilsen istemezdin erken vakit gelir melek alır canı ben ağlamazken...
Saddam ne kadar Türkiye'yi tehdit ederse etsin.olaya objektif bakılırsa Amerika, kurtuluş savaşı öncesi anadoluya yapılanın bir benzerini Irak'a uyguluyor.Irak halkından da direnişçiler çıkıyor.Basın tarafından ise bu özgürlük savaşçıları terörist olarak algılanıyor.Amerika onbinlerce masum vatandaşı öldürürken susan basınımız,Türkler öldürülünce suçu Iraklı direnişçilere atıyor.Amerika'yı ise asayişi sağlayamadığı için kınıyor.Savaşın kötü yönü Amerikanın öldürdüğü onbinler değil de direnişçilerin öldürdüğü onlar,yüzler olarak gösteriliyor.Basın basın olsaydı,ilk günden Amerikanın karşısında olmayı bilirdi.Suçu Iraklı direnişçilerden çok İşgalci Amerikaya yüklemeyi ve halkı bilinçlendirmeyi bilmeliydi.
ceza- sabah basti geceyi
Savaş gene mi kekeme oldum bak bu vakit alır var bir makinalım
Savaş yakınsa akıl aklımda buradadır biz sakınalım barışa çare bakınalım
Çok hasta o kanı akıtanın hesabı çoksa nakit alın pardon şu camı kapatalım
Bu çok soğuk bir dünya napalım biz PATRON üşümüş ORTADOĞUDAN YAKIT alın
İyice kanıda akıtalım ki izimiz olsun kahrolun savaş bir sayfa kapatalım
Yoksa bizde yakılalım düşman hep markajımda sizde yakın alın hoop terörü yakın atın
Ceza adım ve acı tadım bir miğfer bir bomba bol mermi ve tüfek alın
Fakat ölen her masum çocuk içinse kına yakın bana bakın lan şimdi savaşı çizdim karaladım
Koca bir dünya paraladın iki seferde yaraladın hiçbir işede yaramadın çocuklar öldü kaldı
Hep sakat sorumluları PARAVANIN sen arkasınamı SAKLADIN...
BAGHDAT - sagopa kajmer
Mermi icad oldu mertim bozuldu ve merhumlar evin duvarında meçhul gazi. mayın şehit taburu, mayısta kan yağmuru, düşman uyku mahmuru, dünya kin maduru, solumda katliam, nerede sağ duyu? mevzileri nöbet alan fevziler feyz alamadan fethettiler ahireti, mektupları kayıp, cinayet ayıp ve kültürler bombalandı, kimse sallamadı, bağdat ateş aldığında kalbim durgun yedi,güneş doğudan battı. mumlarınızı yakın, yorgun düştü uçaklar, tebessüm etti tüm sanıklar, tankları tanımlar tanıklar, yanıklarla dolu topraklar karamparça bulutlar ve savaş! yavaş ölüm kaderinin hız kaynağı, telaş pazarı, can kumarı, çıkar savaşları, b52’ler yarıda kesti pişen aşları ve dünya kan deryası, geleceğin bedeli pahalı, duygular yamalı, suçu gelin etseler de kimse güvey girmeyecek, bilirim bu tarih değişecek ve tekerrüre dayalı imha tarihçesi, kurak sevgi bahçesi suya hasret.
Topalla gezen aksamak öğrenir, abanın kadri yağmurda bilinir ve hatıra silinir
Ana gibi yar olmaz, bağdat gibi diyar olmaz ama bağdat bombalanır
Kazanılan her madalyon, mayın tarlasındaki piyon askeri reyona bir şampiyon sıfatıyla koydu bir galon kurşun, hüşu derbeder. turşu geçmişler ve savaşta gazi bebekler, tekler kalbimin atışı ve ekler günbatımından şafağa doğru süregelen kanlı iklimler. psikolojisi kaybolan bitkisel yaşamlar, ideolojisi kuyularda saklı taşbakan kanayan yaraların ortadoğusundan güneş battı ve bu şarkının üç leşi olmalı bir”leşmiş” o milletler sorgulamalı, birleşmiş amerika yılanları, çıngıraklı amacında yalanları ve kitle imha dolarları 24 beat’te tenha hiphopları, kinimin raple yansıyan oluşumları, kanunları kelepçelemeli ve elemeli eli zaferi simge edeni ve eylemini barışa saklayan her bireyi
Topalla gezen aksamak öğrenir, abanın kadri yağmurda bilinir ve hatıra silinir
Ana gibi yar olmaz, Bağdat gibi diyar olmaz ama Bağdat bombalanır
-> yaşasın rap'im benimle her daim....
ne kadar çok masum insan ölürse başımız o kadar dik olur....
öldürelim o halde masumları.
Vicdanı sızlamayanların, özgürlüğü terör yapanların eserleri:
http://www.whatreallyhappened.com/wallofshame/index.html
ceza-neyim var ki?
bi bahçemiz var bir taraf çiçekli bir tarafsa çöl,bir tarafta gökkuşağı öbür tarafsa çöl,sınırda kalmışlardanız biz hep sınıfta kalmışlardan, çok uzaktayız sıkıntı çekmişlere yakın bi yerde...çölde kazanılan zaferler hepsi kanla yazılır, ahmak olmasaydın insan tüm zaferler dostça kazanılırdı, her gün doğumundan gün batımına her geceden gündüze işlenen bi suç var, her bi yerde bahçemiz var...cümle derde ol de vadiye dua ederdi günde bin defa fayda yok, bu çok fena çare yok,bu bir bela sanki yoktu başta kalsın hepsi aleminde sagopa ve ceza rap için bir pranga...
ilham perilerim,yorgun elleri ve miskin armağan düşüncemin yanında bir emanetim bu bedene..zor..yıllarım bi yetki verdi etki, tepki oldum,kendimin hududlarında bir çiçektim mordum,onca tarla doldum..bir şafaktım askerin duvarda yırttığı bi takvim yaprağında geri kalan umut rakamlar oldum..istediğim yerdeyim..bir iki dakka verin bu adama konuşamaz dilim tutuldu....
konuşanlar savaşa gidip savaşsaydı ABD YENİLİRDİ :))
bükemediğin bileği öpmek deyimi ne kadar doğru acaba ya orda biz olsaydık aynı şeyleri söyleyebilirmiydi bu insanlar? ?
dünyanın tek gerçeği olan 'GÜÇ' e saygılarla.
FELLUCE DE ÖLEN EL KAİDE ÜYESİ NİZAM BIÇAKÇI NIN AİLESİNİN VE ARKADAŞLARININ GAZETEYE VERDİKLERİ İLAN....
................................................................
inna lillahi ve inna ileyhi raci’un
FELLUCE ŞEHİDİMİZ
NİZAM BIÇAKÇI
(1971-....)
Olumuz Nizam ı
ABD zulmüne karşı direniş kalesi olan felluce de cennete uğurladık.
Şahadetiyle iftihar ediyoruz! Allah şahadetini mübarek etsin.
“”cihadı sevmişti ta küçük yaşta vazgeçti dünyadan,ekmekten,aştan.
Vazgeçirmedim onu savaştan ömrü bu kadarmış şehit nizam ın.””
Nurettin Bıçakçı (babası)
AİLESİ
..................................................................
inna lillahi ve inna ileyhi raci’un
BİR KARANFİL DAHA DÜŞTÜ TOPRAĞA
Felluce şehidimiz
Nizam badakçı
(1971-....)
Fellucede direnişçilerin tim komutanlarından birisi olarak savaşan ve başarılı operasyonlara imza atan nizam bardakçı,ramazanın ilk haftasında,tahminen 21 ekim Perşembe günü mücahitlerle birlikte kaldığı evin ABD uçakları tarafından bombalanması sonucu şehit düşmüştür.
Allah şehadetini kabul etsin.
ARKADAŞLARI
.............................................................................................
El kaide üyesi Nizam fellucede olmasaydı kim bilir Türkiyede nereye bomba koyardı.el kaidenin “”KOMUTAN NİZAM BİZİM DİRENİŞÇİMİZDİR”” dediği birine Türk basını nasıl ölüm ilanı veriyor.? Ne biçim bir ülkedir burası anlayamadım.?
->yaşasın rap'im benimle her daim....
maskeli balo - sagopa kajmer
.......................
Yanima aldim kendimi ve yürüdüm ince çizgisinde yolumun ortalikta görünen
herkesin adi yabanci, herkes kendi maskesiyle dolasir oldu yanibasimda,
tanimaz oldum yüzleri ve keskelerle avunur oldum. Düslerimde gördügüm yüzün
birinde düsünür oldum, onca maske gözümün içine bakiyor sorgularcasina,
ve burasi hep yabanci, hep yalanci doldu, çikmak istiyorum artik disari,
birakin gideyim kendimi alip.
..................
baghdat - sagopa kajmer...
dinleyin lütfen...
Ya Allah Aşkına İnsanoğlu binlerce yıldır durmadan birbirileriyle savaşıyor.kan aktı bu güne kadar her yerde, Kanla suladık toprağı ve hala kan akıyor. Neyi kazandılar. Bilmiyorum, Anlamıyorum, Aklım almıyor. Nedir paylaşamadığımız, nedir birbirimize anlatamadığımız, nedir birbirimize veremediğimiz.Yeter artık. Acı çekiyorum. Her bir insanın ölümüyle canımdanda can alınıyor. Dayanamıyorum..
Felluce'yim ben!
Felluce'yim ben... Yıkık, harap, mağrur ve asi...
Medeniyet denilen arsız yalanın tekzibi...
İşgale uğradım, yağmalandım, kana bulandım.
Evlatlarım ceset ceset yatar caddelerimde...
...dünyanın gözleri önünde...
Sofrasında yer aradığınız bir ziyafetin zor lokmasıyım.
Barbarların istilası karşısında Şark'ın nefs - i
müdafaasıyım.
* * *
Bayramdı.
Çatışma vardı.
Cuma sabahı camide vuruldum.
Yerde can çekişirken bulundum.
Yaradan'ın evinde, Yok - eden vardı o gün...
Aradıklarını söyledikleri kitle - sel imha silahlarıyla geldiler.
Kafama nişan alıp, beynimi deldiler.
Dağıldı kafam, parçalandı yüzüm.
Kızıla kesti dayandığım duvar;
Kendi kanıma gömüldüm.
* * *
Tanırsınız beni...
Vietnam'da beynine kurşun sıkılan da bendim;
Filistin'de taşlarla kolu bacağı kırılan da...
İzmir'de ilk kurşunu atan da...
Hepsinde suçum aynıydı:
İşgalciye karşı ülkemi savunuyordum.
Ve kanlar içinde yattığım yerden dünyaya, unuttuğu bir yemini, 'isyan'ı
hatırlatıyordum.
* * *
Fakat ne mümkün!
Katilim, benden çok önce dağıtmış dünyanın beynini...
Kara bir perde inmiş Ademoğullarının gözüne...
Görmüyor, duymuyor, ses vermiyor.
Susuyor riyakarca...
Aslan tarafından parçalanan avın artığına göz dikmiş sırtlanların iştahıyla...
...susuyor, katliama ortak olma pahasına...
* * *
Şimdi yalanlar söyleyecekler sana...
'Özgürlük götürdük, onun için öldürdük' diyecekler.
Bir tek yüzüm var, bunun karşısına koyabilecek.
Bu darmadağın, bu delik deşik, bu kanlı yüz, feneri olsun kör gözlerinizin...
Felluce adını, zulmün defterine yazın.
Ve asla unutmayın.
Dönerim bir gün; mazlumun ahı gibi çıkar gelirim.
İsyanlarla, sandıklarla... olmazsa, belime sarılmış bombalar, cephane yüklü
kamyonlarla...
'Terörist' diye işitirsiniz manşetlerde adımı yine; büyüğüne tapar, küçüğünü lanetlersiniz.
Suçlunun savcı, mazlumun sanık olduğu bu sefil mahkemede, adım adım faşizme gidersiniz.
Ödersiniz bedelini sükutunuzun...
Bir gün pişman olursunuz.
İşte o gün hatırlayın beni:
Ben, Felluce'yim.
21. asrın kabristanı, insanlığın son kalesiyim.
amerikan hükümetinin ırağın petrol yataklarından rant elde edebilmek için; ırakta bulunduğu idda edilen kimyasal ve kitle imha silahlarını bahane edip ırakta başlattığı savaş.bu savaşta amerikan hükümeti,türk hükümetinin yanında yer alması için türkiyenin amerikaya olan borcunun bir kısmını silmiş ve böylece türk hükümeti ıraktaki müslüman kardeşlerimizle (İNSAN) birlikte birçok türk askerini satmıştır.ve hala ıraktaki direnişçiler ıraktaki türklerle birlikte birçok İNSANın ölümü devam edyor.bir de türk askerlerinin başına geçirilen çuvalı da unutmamak gerekiyor...çok sayın recep tayyip erdoğana sormak gerek şimdi askerlerin başındaki çuvalın bedelini.hem ne oldu kimyasal silahlar falan vardı nerde? eee şeyhlerin elini eteğini öpenlere bu ülkeyi emanet edersek böyle oluyormuş demek.
emperyalizmin şimdiki yuvası
yeni yüzyılın insanlık ayıbı
sessizliğin öteki adı
Dünyanın başbelası abd nin
inşallah tarih olacağı harp...
bız abd olsak bız abd olamayız tarıhın pek çok dönenmınde abd nin şu ankı gücüne sahıp olduğumuz dönemler oldu ve hiç bır zaman onlar gıbı leşkargası olmadık şu an ABD ki güç olsa yıne bu kalleş köpeklerın yaptığinı yapmazdık
buna emınım yönetıcılerımız nekadar beynamaz olsalardahı bızde öy yınede allah korkumuz var bunlarda oda yok gözlerı petrol ve kan bürümüş....
lanet olsun bu şavaşi çikaran ABD ye döktüklrı kanda boğulacaklar..buna emınım mazlumun ahı hıç bırzaman yerde kalmamiştır..
Irak'ta Sıkışan ABD, Suriye ve İran'a Çattı
Amerikan askeri istihbaratı, Irak'taki direnişçilerin Suriye'den sanılandan daha fazla destek aldığını düşünüyor.
Washington Post gazetesinin haberine göre, Felluce, Bağdat ve Sünni Üçgeni'ndeki son çatışmaların ardından elde edilen istihbaratlar ışığında, Amerikalı askeri yetkililer, eski Saddam Hüseyin yanlılarının Suriye'de sığınma, mali kanallar ve başka destekler bulduklarını savunuyorlar.
Suriye'de faaliyet gösteren çok sayıda üst düzey Irak Baas Partisi yöneticisinin Suudi Arabistan ve Avrupa'daki özel kaynaklardan para topladıklarını ve bu paranın direnişçilere döndüğünü iddia eden Amerikalı istihbarat yetkilileri, hatta bu Baas yöneticilerinin zaman zaman Suriye'den Irak'taki direnişi doğrudan yönettiklerini savundular.
Habere göre, yetkililer, Amerikan ordusunun Felluce'deki son operasyonlarda kentin batı kesimindeki bir bomba fabrikasında bir GPS (küresel uydu sinyal sistemi) alıcısı bulduğunu ve cihazın Suriye'nin batısından kaynaklanan sinyaller aldığını iddia ettiler.
İRAN'A SUÇLAMA
Gazetenin bir başka haberinde de Ürdün Kralı Abdullah ve Irak Devlet Başkanı Gazi Yaver'in İran'ı Irak'ın içişlerine karışmakla suçladıkları belirtildi.
Gazete tarafından ayrı ayrı yapılan röportajlara göre, Ürdün Kralı Abdullah ve Irak Devlet Başkanı El Yaver, İran'ı gelecek ay sonunda yapılacak seçimleri etkilemek ve Irak'ta Tahran yanlısı bir İslam cumhuriyeti kurulması amacıyla Irak'ın içişlerine karışmakla suçladılar.
İki devlet adamının, İran'ın bu amaçla Irak'ta çok sayıda hayır kuruluşunu mali olarak desteklemek ve 30 Ocak'ta yapılması öngörülen seçimlerde oy vermeleri için bir milyondan fazla İranlıyı Irak'a gitmeleri için teşvik etmekle suçladıkları belirtildi.
www.kudusdergisi.net
Cesetlerimizi Bulup Gömün
Kente giren ve gördüğü insanlık dışı manzara karşısında şaşkına dönen Kızılay çalışanı Nermin El Mufti'nin Felluce'deki izlenimleri tüyler ürpertiyor. İşte anlatılanlar:
Şu an Kızılay'ın Bağdat'taki bürosundayım. Felluce'ye gidecek yardım konvoyunu bekliyoruz. Yaşlı bir adam içeri girdi. Cebinden genç bir adamın resmini çıkartıp gösteriyor. Resim oğlu Raad Maoloud'a ait. Yaşlı adam oğlunun Felluce'de öldürüldüğünü söylüyor. Bizden ricası, Kızılay'ın oğlunun cesedini bulup gömmesi. Elinde biri oğluna diğeri kardeşine ait iki fotoğrafla gelen diğer bir adam da benzer ricalarda bulunuyor.
Tam bu sırada elinde 1983 yılında İran-Irak savaşı döneminde kaybettiği oğlu Ömer'in resmiyle dolaşan komşum Umm Ömer'i hatırladım. Daldığım hayalden Haytam Said'in sesiyle uyandım. Yetkililerin 275 cesedi dışarı çıkardığını bildiriyor. Aileler ellerindeki resimlerle cesetleri tanımaya, ölülerini teşhis etmeye çalışıyor. Ancak cesetler tanınamaz halde olduğu için tüm gözler elbiselere, yangından arta kalmış isli ve kanlı bez parçalarına yoğunlaşıyor.
Irak'ı ABD Nasıl Özgürleştirecek Projesi:
http://www.barabanow.com/iraqfree.html
Bırakın bu safsataları!
Türkiye'yi ABD'nin kanlı Irak işgalinin peşinden sürüklemeye çalışanlar, şimdi de, Irak'ta bir Türk işçisinin öldürülmesini, zihin bulandırma gayretlerine alet etme çabası içine girdiler.
Üç-beş kuruş için canını tehlikeye atanların hali çok can acıtıcı, trajik, ama lütfen kimse hedef saptırmaya çalışmasın. Irak'ta, işgalden sonra, tam anlamıyla bir kaos var ve masum Irak halkı başta olmak üzere, herkesin canı tehdit altında. Böyle bir ortamda, konuyu, kime 'direnişçi' denecek kime denmeyecek tartışmasına çekmek kadar aymazca bir tavır olamaz.
Bunlar direnişçi değilmiş, 'katil sürüsü'ymüş! Öldürenlerin direnişçi olduğuna kanaat getirsek, rahat bir nefes mi almış olacağız? Hem Irak'ta kimin kim olduğuna, kim, nasıl karar verecek? Irak'a savaşmak için El Kaide militanları geliyormuş, bunların yerli halkla alakası yokmuş. Onlar yabancı da, Amerika başta olmak üzere işgal güçleri yerli mi? Kim kime, ne adına kafa tutabilir? Irak'ta kimin, ne adına, ne yaptığı belli değil ki, gönül rahatlığı ile tasnif yapalım. Dahası, Ortadoğu'daki İslami grupların birçoğu, El Kaide'yi hâlâ ABD istihbarat faaliyetlerinin uzantısı olarak görüyor. Öyle olduğunu da, olmadığını da söylemek imkânsız, en azından olaylara dışarıdan bakan biz faniler için, durum bu.
Siyasetin, şiddete endekslenmesi, 'terör' adı altında tescillenmesi, insanlık için tam bir felaket. Ama bunun tek faili, dünyada, çıkış yolunu şiddet olarak görenlerin artması değil. Bir yandan, dış müdahale, daha doğrusu işgal, diğer yandan, sindirme ve güvenlik adına katliam meşru olacak, buna direnmenin tüm imkânları ortadan kalkacak, dahası el altından şiddet müptelası haline gelmiş gruplar manipüle edilecek, koskoca bir ülke ve masum halkı iki ateş arasında bırakılacak, sonra da kimi kime şikayet ettiği belirsiz birileri, 'Katiller' diye çıkış yapmaya girişecek. İnsanda biraz utanma, sıkılma olur. Hadi, 'Süper güçle baş edilmez, ne yapıyorsa sineye çekmek lazım' gibi aşağılık bir boyun eğişe ikna oldunuz, bari 'insanlık' adına kükremek iddiasından vazgeçin.
Öldürülen 'Türk' olursa, millet her şeyi unutur, bunun peşine takılır mantığına sığınmak türünden bir hesapçılık insanın kanını donduruyor. Tabii, bu hesap, sadece Irak'ta üç-beş ihale kırıntısı alma hesabı değil, şu veya bu biçimde insanları galeyena getirip, Türkiye'yi ABD öncülüğündeki işgal koalisyonunun peşine takma hesabı. Ölen gariban işçinin canı ardına gizlenmeye çalışılan kirli hesap bu.
Ne günlere geldik, eski Humeyniciler, 'dinci terör'le hesaplaşma, mesafe koyma çağrısında bulunuyor. Ama aslında şaşılacak bir şey yok, 80'li yıllarda da, vahşi kapitalizmi her türlü eleştiriye karşı savunup, önünü açanlar, eski hızlı Marksistlerdi. Böylesi daha etkili oldu. Şimdi aynı şeyi, eski İslam devrimcileri üstlenmiş vaziyette.
Ne dini, ne 'dini terör'ü? Bu safsatalarla hiçbir şeyi anlamaya, açıklamaya imkân yok, bunlarla ancak üç-beş fukara akıllı kanıp büyük hesaplara alet olur. Bu zamana kadar bu din 'terör' üretmiyordu da, şimdi mi 'terör' referansı oldu? Geçin bunları. İnsanlığın talihsizliği, emperyalizmin bu kez, solun din paranoyasını da, bir ölçüde de olsa, yanına alabiliyor olması. Uyanın artık, dünya büyük bir talan mücadelesi içinde ve bunun dinle, terörle açıklanacak tarafı yok. Tam zamanı, açın yeniden, başta Marx, sol klasikleri okuyun. Onlara alerjiniz varsa, açın, herhangi bir kaynaktan dünya tarihi okuyun. 19. yüzyıldan beri, dünya nasıl paylaşım savaşları ile perişan oldu hatırlayın, Soğuk Savaş dönemi bitti diye sevinecek yerde, açın, o dönem kim neyi, ne için, hangi yöntemlerle yapmış hafızanızı tazeleyin. İnternet ve cep telefonu
icat oldu diye, insanlık kurtuldu mu sanıyorsunuz? Soğuk Savaş'ın sıcak savaşla, kültürel hegemonyanın askeri işgalle iç içe girdiği muazzam bir kuşatma yaşıyor insanlık. İçinde bulunduğumuz kaosun failinin, El Kaide veya hatta Bush ailesi olduğunu mu zannediyorsunuz? Olabilir mi? Aptal mısınız, yoksa, herkesi aptal mı sanıyorsunuz?
Nuray Mert - 10/08/2004 -Radikal
oyunlara gelmeyin arkadaşlar, Irakta CIA, MI6 ve Mossad cirit atıyor, bozgunculukları temize çıkartmak için her türlü pisliği yapıyorlar, yaptırıyorlar...
Güney Koreli rehine öldürüldü:
El Cezire televizyonu, Iraklı direnişçilerin, kaçırdığı Güney Koreli rehinenin kafasını kestiğini duyurdu. Güney Kore Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Shin Bong-kil Irak’ta kaçırılan Güney Koreli Kim Sun-ill’in öldürüldüğünü doğruladı.
Irak’taki ABD ordusuna destek sağlayan bir Güney Kore firması için çalışan 33 yaşındaki Kim, 17 Haziran’da kaçırılmıştı.
El Cezire televizyonu, Güney Koreli rehinenin başını kesildiğini gösteren bir bandın ellerine geçtiğini duyurdu.
Iraklı direnişçiler, Güney Koreli’yi serbest bırakmak için, Güney Kore’nin Irak’taki askerlerini çekmesini ve başka asker göndermemesini şart koşmuştu.
Güney Kore ise Irak’la ilgili kararlarında değişiklik yapmayacaklarını belirtmişti. Arabulucular ise, yaptıkları açıklamada, Iraklı direnişçilerin şartlarından vazgeçtiklerini ve anlaşmaya yakın olduklarını öne sürmüştü.
G.KORE HÜKÜMETİ HABERİ DOĞRULADI
Güney Kore, Irak’ta kaçırılan Güney Koreli Kim Sun-ill’in öldürüldüğünü doğruladı. Güney Kore Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Shin Bong-kil, Kim’in cesedinin bulunduğunu ve Güney Koreli yetkililerin bu konuda bilgilendirildiğini açıkladı. Shin, Kim’in cesedinin Bağdat ve Felluce arasında ABD askerleri tarafından Irak saatiyle 17.20’de bulunduğunu söyledi.
Televizyon, rehinenin kafasını kesmekle tehdit eden, Ebu Musa Ezzerkavi’nin lideri olduğu “Cemaat El Tevhid ve Cihad” grubunun, bu tehdidini gerçekleştirdiğini duyurdu.
Bu arada Irak’taki operasyonlar şef yardımcısı ABD’li General Mark Kimmitt, Bağdat’ın batısında Asyalı erkeğe ait cesedin bulunduğunu doğruladı.
BUSH: ÖZGÜR DÜNYA YILMAYACAK
ABD Başkanı George Bush, Güney Koreli rehinenin öldürülmesini kınayarak, “barbarların acımasız eylemlerinin özgür dünyayı yıldıramayacağını” söyledi.
Bush, “Militanlar irademizi ve güvenimizi sarsmaya çalışıyorlar. Karanlık görüşlerini insanlara dayatmak için dünyadan çekilmemizi sağlamaya çalışıyorlar. Bu insanlar ABD’yi yıldıramayacak. Başkan Roh’un bunu anlayacağına inanıyorum” dedi.
G.KORE ASKER GÖNDERMEKTE KARARLI
Güney Kore, Irak’ta öldürülen vatandaşlarının kaçırılıp öldürülmesinin ardından bu ülkeye asker gönderme planlarının değişmediğini açıkladı. Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Shin Bang-kil, rehine Kim Sun-il’in öldürülmesinin ardından olağanüstü toplanan Ulusal Güvenlik Konseyi’nin açıklamalarını aktardı.
Irak savaşı Amerikanın açgözlülüğü acımasızlığı vahşiliği anlamına geliyor. Bütün dünyanın gözünün içine bakarak bir halkı ezmesi,işkence ve mağdur etmesi,insanları öldürmesi,sakat bırakması,yakınlarını ellerinden alması bir halkın(ki o halk amerika ıraka girdiğinde bayram yapmıştı) bütün onurunu çiğnemesi, çocukları öksüz ve yetim, anaları ve babaları çocuklarından yoksun bırakan bir terördür.
Gizli toplantı
Savaş Süzal, çok uzun yıllardır Washington'da yaşayan (2 yılı aşkın süreyle ben de Washington'da aynı işi yaptım) , birçok gazetenin Washington temsilciliğini yürüten değerli bir gazetecidir, Savaş Bey ilaveten 'www.habergazete.com' adresinde bir elektronik gazete de hazırlıyor. Dün bu sitede çok önemli bir haber yayınlandı, yakın geleceğimiz adına ipuçlarının yer aldığı gizli bir toplantı haberi, aynen aktarıyorum, kayda geçin ey okur;
- 28 Mayıs'ta ABD Dışişleri Bakanlığı'nda düzenlenen, beş uzmanın katıldığı 'gizli' toplantıda Kerkük'ün Kürtlere bırakılması ve Kürt devleti konusunda AKP hükümeti ile TSK'nın neler düşüneceği-tepkilerinin ne olacağı tartışıldı.
- Toplantıya katılan beş uzmandan üçünün Musevi asıllı olduğu, birinin Ulusal Savunma Enstitüsü'nde Irak uzmanı, ötekinin adı az bilinen bir üniversitede öğretim üyesi ve bir zamanlar PKK lideri ile görüşme talebinde bulunduğu ve diğerinin de ABD Kongresi'nde bir komisyonun yetkilisi olması dışında fazla bilgi vermek istemiyoruz. Yuvarlak masa etrafına toplanan bu kişiler konularında görüşlerini belirttikten sonra orada hazır bulunan 25 yetkilinin sorularını yanıtladılar. Tartışma sırasında yanıt aranan sorular şunlardı;
- SORULAR 1- Kerkük, Kürt eyaleti içinde kalırsa Türk Silahlı Kuvvetleri'nin tepkisi ne olur? 2- Kürt milliyetçiliğine İslami çevrelerin bakışı ne? 3- AKP'nin İslam-Kürt milliyetçiliğine yaklaşımı nedir? 4 - AKP'nin TSK ile birlikte bölgedeki bir Kürt devletine yaklaşımı ne olur? 5- AKP'nin Kuzey Irak'ta kurulacak bir Kürt devletine bakışı ne olabilir? 6- AKP içindeki Kürt asıllıların Başbakan Erdoğan üzerindeki etkileri nedir? 7- Ve yaklaşan ekonomik kriz içinde AKP'nin geleceği ne olur? (Yaklaşan ekonomik kriz vurgusunu özellikle kayda geçiniz)
- Ve ayrıntılar; gizli toplantıda Kerkük'ün Kürt eyaleti içinde kalmasının Türk Silahlı Kuvvetleri'nin tepkisine yol açabileceği ve bu tepkinin Türk askerinin ABD'ye duyduğu güvensizliği daha da derinleştirebileceği vurgulandı. ABD'nin Kürtler yanında yer almaya devam etmesi halinde, TSK'nın güvenini tamamen kaybedilebileceği, bu nedenle Amerika'nın konuyla ilgili politikasını açıkça 'yürütme-me-si' önerildi.
- AKP'nin 'keskin-net' bir Irak politikası olmamasının parti içindeki hassas etnik dengeleri bozmamak amacına yönelik olduğuna işaret edilirken, AKP içindeki dinamiklerin Irak'taki gelişmeler yüzünden partiyi zor durumda bırakabileceği kaydedildi. Örneğin; partinin bu nedenle Türkmenlere yapılan baskıları gündeme taşıma-maya çalıştığı söylendi.
- Gizli toplantıda Erdoğan'ın en yakınındaki isimlerin Kürt milliyetçiliği bilincinin yüksek olduğu, bunlardan Mir Dengir Fırat'ın parti içindeki ikinci adam ve siyasi işlerden sorumlu olduğu, ikinci yardımcı Adana Milletvekili Ömer Çelik'in de Başbakan üzerinde de büyük etkiye sahip olduğu, üçüncü yardımcının da iş dünyasıyla ilişkileri düzenleyen Cüneyt Zapsu olduğu belirtildi.
- Gizli toplantıda ayrıca İlnur Çevik ve Cengiz Çandar'a göre AKP hükümetinin Kürt Federasyonuna karşı olmadığı, asker ve MGK zorlamalarıyla Kürt etnik federasyonuna karşı çıkmak zorunda kaldığı ifade edildi.
- Evet, 28 Mayıs'ta Washington'da- ABD Dışişleri Bakanlığı'nda yapılan 'toplantı notları böyle, yorumunu da artık sizin 'yüksek bilincinize' bırakıyorum sevgili okur.
Güler KÖMÜRCÜ (Akşam gazetesi-8.6.2004)
Kuvvetlinin haklı olduğu değil; haklının kuvvetli olduğu bir dünya oluşturulmadığı sürece yeryüzünde huzur ve barış temin edilemez.
Uluslararası Af Örgütü'nün Irak'ta yaptığı incelemeler sonucu hazırladığı rapora göre, ülkede işgalin başlamasından bu yana 10 Bin sivil hayatını kaybetti, 100 bin sivil ise kayboldu. Örgütün raporunda cezaevlerinde işkence gören Iraklıların suçlarını dahi bilmediklerine dikkat çekilirken, savaştan en çok etkilenen kesimin çocuklar olduğu kaydedildi.
savaş değil, İŞGAL.
http://dishonourusa.eteu.net/
ırak'ta iş yeni başlıyor, buna emin olun... amerika'nın Irak2ta başarılı olmasını hiç bir ülke istememektedir. ne islam dünyasının işine gelir bu ne de Batı'nın işine... bu arada ıraklılar düzenli bir ordu iloe amerika'ya karşı savaşamazlardı. şu an en mantıklısını yapıyolar emin olun. bu tür durumlarda gerilla savaşından başka çare yoktur. amerika ırak'ta batacaktır....i
TÜKÜRÜN!
Tükürün,milleti alçakça vuran darbelere!
Tükürün,onlara alkış dağıtan kahpelere!
Tükürün,Ehl-i Salibin o hayasız yüzüne!
Tükürün,onların asla güvenilmez sözüne!
Medeniyet denilen maskara mahluku görün:
Tükürün,maskeli vicdanına asrın,tükürün! ! !
Mehmet Akif ERSOY