Alâ-yı illiyyîn'e de çıkabilir, esfelissâfilin'liğe de düşebilir.. Kimler Alâ-yı illiyyîn'e çıkmış kesin birşey söyleyemem, ama bu forumlarda çok esfelissâfilîn gördüm...:(
anlamıyorum bir insan düşününki kendisine dini allah ı çağrıştıran herşeye düşman kesilsin.. mutlaka geçmişi vardır bu olayın düşman olmak heleki dine pek kolay değil ama bu kadar mı dedirtiyorlar bazen.. çocukluklarına inmek lazım böylelerinin çıkar birşeyler..
insan niye salak der ki hiç tanımadığı bir insana? peki salak denilen allahta senin belanı versin dese ödeşirler mi acaba...
insan neden ben ben ben derki acaba? başkalarının hayatları yaşantılarının bilgisi üzerine inşa edilen hayat kalitelimidir?
ve insan bir deli insan gelir taş atar kuyuya kırk deli küser birbirine biri o taşı ben çıkaracam diğeri hayır oradan çıkartma buradan çıkart diğeri merdivenle çıkartalım diğeri iple çıkartalım falan filan...
hani o taşı atan deli var ya geçmiştir karşıya kıs kıs gülüyordur hallerine diğer delilerin.. eleman hazırlıklı gelmiş zaten..
İnsan anne rahminde en uzun kalan canlıdır. bunun gibi diğer canlıların aksine gelişimi en yavaş yani en uzun soluklu olan canlıdır. 20 li yaşlar insanın olduğu yaşlar.. ve gelişimini 20 senede tamamlayan bu insana aynı zamanda çok geniş bir perspektif vermiş yaradan.. insanın bu düşünme ve hükmetme genişliği gelişiminin yavaşlığından kaynaklanıyor belkide. sürekli büyümeye öğrenmeye programlanmış gibi sanki.. hedef eşref-i mahlukat..
insanın eşrefi mahlukat olduğunu sözü herhanfi bir yazardan duyulmuş olabilir ama bu tanımlama insanı yaratan Allah'a aittir. O insanı eşref-i mahlukat olarak yaratmıştır. ve donatmıştır. Fakat insan kendisini yaratana nankörlük edip unuttuğu zaman işte o zaman esfel-i safiline doğru inmeye başlar. Esfel-i safilin 'aşağıların en aşağısı' demektirki bu da kur'ani bir tabirdir.
Yalnızlığımın düşmek gibi bir sorunu var. Görmek ise beni yalnızlığa itiyor. Ölmekse artık korkutmuyor.
Sokaklarda kör ebe oynadığı yıllarda hiç sevmezdi ebe olmayı zira hep çelme takıp düşürürdü arkadaşları. Bu yüzden bir süre sonra kör ebe oynamayı bıraktı. Bir müddet oyuncu kartları biriktirip kağıt oynadı arkadaşlarıyla ama sonra bununda kendine bir şey kazandırmayacağını anladı. Çünkü her oyunu oynadığında yenilmesi gerekiyordu illaki, yoksa zaten yendiği çocuk dövüp elindeki kartları yinede alacaktı.
Daha da büyüyüp orta okula geldiği dönemlerde, okul çıkışında okulun arkasında ki boş araziye uğramadan gitmez olmuştu eve. Her çıkışta iki kişi birbiriyle kıyasıya dövüşür, dövüş sonunda dayak atan göğsünü gere gere arkadaşlarını alır ve oradan uzaklaşır, dayak yiyen ise “ama son çaktığım yumruğu gördün dimi, acısını asıl eve gidince çekecek o” diye kendini teselli eder, arkadaşları da dayak yemiş ezik elemanı birde daşşak geçip sözleriyle döverlerdi. Eve gidince dayak yiyen çocuğun evde ağladığına emindi. Çünkü bir seferde kendisi dayak yemiş ve benzer sözlere mahsur kalıp evine gidince ağlamıştı.
Lisede kızlardan ne kadar nefret etse de hiç bir ayrım yapmadan arzuluyordu hepsini. Nefreti zaten onun kızları arzulayıp da kızların hep en uyuz olduğu adamları arzulanmasındandı. Küloduna sakladığı sigarayı öğle molasında çıkarır bir sigara yakar o kızlardan birinin gelip ondan bir sigara istemesini bekler ve eğer alırda içmeye başlarsa bacak arasından çıkarıp verdiği sigarayı dudaklarının arasına gidişini izleyerek tahrik olacak ve bunu eve gidince banyoda kullanacaktı. Ama hiç ondan sigara istenmedi, belki külodunun içinde sakladığı için paketini, belki de kızların hep marlbora içmek gibi bir nedenleri olduğu için.
Şimdi bir sebebten üniversiteyi terk etmiş, çalıştığı her iş adalet ve ahlak yoksunu işler olduğundan dolayı sürekli istifayı basmış, günün büyük bir kısmını evde çiftli koltuğunda, hemen önündeki sehpanın köşesinde tekel birasıyla yalnızlığını anlamak gibi bir nedene sahip olduğunu düşünerek, ve böyle daha mutlu olduğunu sanarak (belki de gerçekten öyleydi) geçiriyordu çoğunlukla. “Gördüklerim göreceklerimin teminatı” diye düşünürken aklına geldi oynadığı körebe oyunu. Düşündü ki insanlardan ilk o zaman nefret etmeye başladı. Birde şimdiyi düşündü değişen ne var diye. Ayağa kalktı ve bir bez parçasıyla gözlerini bağladı. Evin içinde kendi kendine körebe oynadı bir süre, önce bira şişesini sonra evde ki eşyaları teker teker bulmaya çalıştı, hiç zorlanmadan da bulabildi. Bi kaç sn durdu bir şeyler düşündü ve sonra kapıya yürüdü, merdivenlerden inip dış kapıyı açarak sokağa çıktı. Araba sesleri, çocuk sesleri duyuyor, insanların ona garip garip baktığını biliyor ama onun onları görememenin mutluluğunu yaşıyordu. Sokağın köşesindeki bakkala gitti. Bir samsun216 aldı ve hemen bir tanesini yakıp ağzına götürdü. Bakkal ona şaşkın şaşkın baksa da beklide şaşkınlığından dolayı hiçbir şey söylemedi. Ağır ağır ve dikkatlice yürüyerek bakkaldan dışarı çıktı göremediği halde gökyüzüne doğru baktı, küçük bir tebessümle birlikte kendi kendine şöyle dedi.
“Evet. Hayatımın sonuna kadar böyle yaşayabilirim”.
Yalnızlığımın düşmek gibi bir sorunu var. Görmek ise beni yalnızlığa itiyor. Ölmekse artık korkutmuyor.
Insan cok sayida Karakter cesitine sahiptir.Insan Bilinci, Yasam sartlarina göre yönlenir. Insanin Bilincli, yasayabilmesi icin Egitim gerekir. Insan Seviyor ve Biliyor ise, ozaman yapamayacagi hicbirseyyoktur, Insan Hatalardan Dogruyu ögrenir.
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla. Muhakkak ki Biz insanı en güzel bir şekilde yarattık. • Sonra da onu en aşağı seviyeye indirdik. • Ancak imân eden ve güzel işler yapanlar müstesnâ. (Tîn Sûresi: 4-6.)
1: medeniyetin tek dişini de ulan zaten hayat vurmuş bide ben vurayım deyip kıranlar 2: aman evladım büyüyünce daha kötü olur diyip diş' i sevabına yaptıranlar :)
-dede bana masal anlatsana -tamam hangisini anlatmamı istersin -hani insan varmışya evvel zaman içinde he işte o masalı anlat -tamam eskiden çok eskiden insanların yaşadığı bir dünya varmış...
İnsan,yaratılan varlıkların en üstünü...Bunu yaşayabilenlere ne mutlu..
Alâ-yı illiyyîn'e de çıkabilir, esfelissâfilin'liğe de düşebilir..
Kimler Alâ-yı illiyyîn'e çıkmış kesin birşey söyleyemem, ama bu forumlarda çok esfelissâfilîn gördüm...:(
anlamıyorum
bir insan düşününki
kendisine dini allah ı çağrıştıran herşeye düşman kesilsin..
mutlaka geçmişi vardır bu olayın
düşman olmak heleki dine
pek kolay değil
ama bu kadar mı dedirtiyorlar bazen..
çocukluklarına inmek lazım böylelerinin
çıkar birşeyler..
sıkıntı
susar
konuşur
yaşar
gider
Ha İNSAN...ha NİSYAN...ha İSYAN...
'a dair hiçbirşey beni şaşırtmaz
insan niye salak der ki hiç tanımadığı bir insana?
peki salak denilen
allahta senin belanı versin
dese ödeşirler mi acaba...
insan neden ben ben ben derki acaba?
başkalarının hayatları yaşantılarının bilgisi üzerine
inşa edilen hayat kalitelimidir?
ve insan
bir deli insan
gelir taş atar kuyuya kırk deli küser birbirine
biri o taşı ben çıkaracam
diğeri
hayır oradan çıkartma buradan çıkart
diğeri
merdivenle çıkartalım
diğeri iple çıkartalım
falan filan...
hani o taşı atan deli var ya
geçmiştir karşıya kıs kıs gülüyordur hallerine diğer delilerin..
eleman hazırlıklı gelmiş zaten..
İnsan anne rahminde en uzun kalan canlıdır.
bunun gibi diğer canlıların aksine gelişimi en yavaş
yani en uzun soluklu olan canlıdır.
20 li yaşlar insanın olduğu yaşlar..
ve gelişimini 20 senede tamamlayan bu insana aynı zamanda çok geniş bir perspektif vermiş yaradan.. insanın bu düşünme ve hükmetme genişliği gelişiminin yavaşlığından kaynaklanıyor belkide.
sürekli büyümeye öğrenmeye programlanmış gibi sanki..
hedef eşref-i mahlukat..
insanın eşrefi mahlukat olduğunu sözü herhanfi bir yazardan duyulmuş olabilir
ama
bu tanımlama
insanı yaratan Allah'a aittir.
O insanı eşref-i mahlukat olarak yaratmıştır.
ve donatmıştır. Fakat insan kendisini yaratana nankörlük edip
unuttuğu zaman
işte o zaman esfel-i safiline doğru inmeye başlar.
Esfel-i safilin 'aşağıların en aşağısı' demektirki
bu da kur'ani bir tabirdir.
İsmet Özel'in dediği gibi eşref-i mahlukattır insan!
Başkalarının görmediği yerde neler yapıyorsak,yada yapmıyorsak okadar insanız vesselam
insanız...
pek şerefli varlığız deyip
övünmemiz haksız...
atalarımız elma çaldı cenneten
biz o hırsızların çocuklarıyız...
benim türüm..
insanım diye demiyoruum çok şeker canlılar. özellikle dişi olanlarıı...
nesli tükenecesi canlıular. amaa aksilikya her geçen gün artıyor.
insan...
hayatı boyunca insan olmaya çalışır..
ya başarır..
ya ölür..
Yalnızlığımın düşmek gibi bir sorunu var. Görmek ise beni yalnızlığa itiyor. Ölmekse artık korkutmuyor.
Sokaklarda kör ebe oynadığı yıllarda hiç sevmezdi ebe olmayı zira hep çelme takıp düşürürdü arkadaşları. Bu yüzden bir süre sonra kör ebe oynamayı bıraktı. Bir müddet oyuncu kartları biriktirip kağıt oynadı arkadaşlarıyla ama sonra bununda kendine bir şey kazandırmayacağını anladı. Çünkü her oyunu oynadığında yenilmesi gerekiyordu illaki, yoksa zaten yendiği çocuk dövüp elindeki kartları yinede alacaktı.
Daha da büyüyüp orta okula geldiği dönemlerde, okul çıkışında okulun arkasında ki boş araziye uğramadan gitmez olmuştu eve. Her çıkışta iki kişi birbiriyle kıyasıya dövüşür, dövüş sonunda dayak atan göğsünü gere gere arkadaşlarını alır ve oradan uzaklaşır, dayak yiyen ise “ama son çaktığım yumruğu gördün dimi, acısını asıl eve gidince çekecek o” diye kendini teselli eder, arkadaşları da dayak yemiş ezik elemanı birde daşşak geçip sözleriyle döverlerdi. Eve gidince dayak yiyen çocuğun evde ağladığına emindi. Çünkü bir seferde kendisi dayak yemiş ve benzer sözlere mahsur kalıp evine gidince ağlamıştı.
Lisede kızlardan ne kadar nefret etse de hiç bir ayrım yapmadan arzuluyordu hepsini. Nefreti zaten onun kızları arzulayıp da kızların hep en uyuz olduğu adamları arzulanmasındandı. Küloduna sakladığı sigarayı öğle molasında çıkarır bir sigara yakar o kızlardan birinin gelip ondan bir sigara istemesini bekler ve eğer alırda içmeye başlarsa bacak arasından çıkarıp verdiği sigarayı dudaklarının arasına gidişini izleyerek tahrik olacak ve bunu eve gidince banyoda kullanacaktı. Ama hiç ondan sigara istenmedi, belki külodunun içinde sakladığı için paketini, belki de kızların hep marlbora içmek gibi bir nedenleri olduğu için.
Şimdi bir sebebten üniversiteyi terk etmiş, çalıştığı her iş adalet ve ahlak yoksunu işler olduğundan dolayı sürekli istifayı basmış, günün büyük bir kısmını evde çiftli koltuğunda, hemen önündeki sehpanın köşesinde tekel birasıyla yalnızlığını anlamak gibi bir nedene sahip olduğunu düşünerek, ve böyle daha mutlu olduğunu sanarak (belki de gerçekten öyleydi) geçiriyordu çoğunlukla. “Gördüklerim göreceklerimin teminatı” diye düşünürken aklına geldi oynadığı körebe oyunu. Düşündü ki insanlardan ilk o zaman nefret etmeye başladı. Birde şimdiyi düşündü değişen ne var diye. Ayağa kalktı ve bir bez parçasıyla gözlerini bağladı. Evin içinde kendi kendine körebe oynadı bir süre, önce bira şişesini sonra evde ki eşyaları teker teker bulmaya çalıştı, hiç zorlanmadan da bulabildi. Bi kaç sn durdu bir şeyler düşündü ve sonra kapıya yürüdü, merdivenlerden inip dış kapıyı açarak sokağa çıktı. Araba sesleri, çocuk sesleri duyuyor, insanların ona garip garip baktığını biliyor ama onun onları görememenin mutluluğunu yaşıyordu. Sokağın köşesindeki bakkala gitti. Bir samsun216 aldı ve hemen bir tanesini yakıp ağzına götürdü. Bakkal ona şaşkın şaşkın baksa da beklide şaşkınlığından dolayı hiçbir şey söylemedi. Ağır ağır ve dikkatlice yürüyerek bakkaldan dışarı çıktı göremediği halde gökyüzüne doğru baktı, küçük bir tebessümle birlikte kendi kendine şöyle dedi.
“Evet. Hayatımın sonuna kadar böyle yaşayabilirim”.
Yalnızlığımın düşmek gibi bir sorunu var. Görmek ise beni yalnızlığa itiyor. Ölmekse artık korkutmuyor.
aklı ve zekası bitirecek bizi
Insan cok sayida Karakter cesitine sahiptir.Insan Bilinci,
Yasam sartlarina göre yönlenir.
Insanin Bilincli, yasayabilmesi icin Egitim gerekir.
Insan Seviyor ve Biliyor ise, ozaman yapamayacagi hicbirseyyoktur,
Insan Hatalardan Dogruyu ögrenir.
benden önce 500 kişinin yasdıı terim. ;)
..önce kendinden olanı kendisine yakın olanı sever....
kişi sevdiğiyle beraberdir...
herkesin safı belli ise mesele yok...
vesselâm.
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla.
Muhakkak ki Biz insanı en güzel bir şekilde yarattık. • Sonra da onu en aşağı seviyeye indirdik. • Ancak imân eden ve güzel işler yapanlar müstesnâ. (Tîn Sûresi: 4-6.)
sen, ben, o....
nesli tükeniyor
insanlar iki çeşittir;
1: medeniyetin tek dişini de ulan zaten hayat vurmuş bide ben vurayım deyip kıranlar
2: aman evladım büyüyünce daha kötü olur diyip diş' i sevabına yaptıranlar :)
Saygımla
Üç beş damla kan..
-dede bana masal anlatsana
-tamam hangisini anlatmamı istersin
-hani insan varmışya evvel zaman içinde
he işte o masalı anlat
-tamam eskiden çok eskiden insanların yaşadığı bir dünya varmış...
sen ben o biz siz onlar... sadece bu kadar....
Esfel_u Safilin