insan doğası sizce ne demek, insan doğası size neyi çağrıştırıyor?
insan doğası terimi Huri Çalışkan tarafından tarihinde eklendi
insan doğası terimi Huri Çalışkan tarafından tarihinde eklendi
© Copyright Antoloji.Com 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Antoloji.Com'a aittir. Sitemizde yer alan şiirlerin telif hakları şairlerin kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
İnsanlar kalabalıkların içinde dertlerini ve sıkıntılarını biriktirir; lakin yalnız kaldıklarında bunları ,, HAYKIRMAK '' isterler.
O yüzden sık sık dağ başlarına çıkıp bağırma isteği duyarlar.
Huri Ç.
kelimenin zenginlikleri ve gücü olmasına rağmen:
tamam yerine tm yazanlara nasılsın sorularına kısa cevap sunduğunda verdikleri cevaplar.!
.... canın mı sıkkın bugün diyorlar
:))) :)))) cevapsız bırakılmalı bazı sorular, onu anlıyor insan....
ve.... bu kelime fakirliğini insan psikolojisini okuyan uzmanlarda yapıyorsa telaş mı edilmeli acaba.!
Şems'den çıkarken bir teyze bekliyordu, üzerinde tiftiklenmiş bir siyah şal, omuzları düşük... içimde etlerim kopuyor omuzu düşük, el uzatan insanları gördüğümde... evet aynen de böyle oluyor, etlerim, kopuyor, acıyor...teyzeye sarılıp kaldım, bence bir kaç dakika sürdü, teyzenin sıcaklığı ruhuma öyle iyi geldi ki, şelâlenin altında yıkanmak gibi arındım.... sonra üzülüyorum.... düşünüyorum da omuzları düşmeyen, mağrur olmayan teyze, amca ve Çocukların bunlara gerek olmadığı yaşamları olsa....... İçimi acıtan bir sürü şey görüyor gözlerim, gözlerimiz...
O YÜZDENDİR Kİ;
her kim sokakta el uzatıyor veya satmaya çalışıyor ise kibar davranmak lâzımdır.
Dostlukla,
saf olmak: saflık, genellikle masumiyet, naif bir tutum sergilemekle bağlantılı olabiliyor. ve güvenilirlik ile ilişkilidir. saf insanlar, başkalarına karşı iyi niyetli ve içten olur, çoğu zaman kötü niyetli davranışları anlamakta veya beklemekte zorlanabilirler, düşüncesi hakim olsa da, aslında öyle değildir.
hayata daha olumlu bir perspektiften baktıkları ile ilgilidir.
zeki olmak: zeka, düşünsel kapasite, analiz yeteneği ve problem çözme becerisi ile tanımlanır. zeki insanlar, bilgiye hızlı erişim sağlar, mantıklı çıkarımlar yapar ve karmaşık durumları kolayca değerlendirebilirler.
bu iki kavram, birbirinden bağımsızdır. bir kişi saf olabilirken, aynı zamanda zeki de olabilir ya da zeki olmasına rağmen safça bir davranış sergileyebilir. her biri, insanın kişiliğini ve dünya görüşünü farklı şekillerde yansıtır.
bilinmesi gereken ise;
tepki verilmediğinde olayların görülmediği zannedilmesi, insan dediğimiz varlık görendir lakin bazen görmezden gelendir, karşı tarafın oynadığı senaryoları izler, sonrasında çekip gider, sessiz sedasız.
hissiyatların kaybolduğu yerlerde aranan duygular vakit kaybıdır.? / mı gerçekten de....
ömür dediğin 3 günlük, değiştirmeye ne uğraşacağım vakit kaybı, düşüncesiyle yaklaşılmamalı, ihtiyacı varsa katkı ol.... sadece şemsiye tutmana ihtiyacı olabilir, güneş yanıkları ya da fırtınalar yormuş da olabilir.
eğer ki;
şemsiye tutmana rağmen yeşerdiğini, değiştiğini görmüyorsan, kendini de soldurma.!
kendisine dair yaşam yolculuğunda deneyimlemesi gereken şeyler olabilir. bunu görmesini ve bilmesini sağla vedalaş (aile olduğunda elbette zorlaşıyor durumlar. ailemiz içinde bağımlı değil bağlı olmayı, birbirimizin yaşam alanlarına saygı duymayı öğrenmeli, öğretmeliyiz )
,, sevgi ve merhamet iyileştirir...'' lakin insanoğlunun kişiliğinde kullanmak / çıkar sağlamak vb. de vardır ve bu çirkin olanıdır. bizi yıpratan durumlar fırtınalar ve rüzgarlar değil, bunu biliyoruz.
DUYGULAR ONLARI GÖRMEMİZİ İSTEDİKLERİNDE PARMAK KALDIRIRLAR
Yaradılışımızda birincil olarak 7 temel duygu vardır; öfke, korku, utanç, tiksinti, neşe coşku, üzüntü, şaşkınlık.
<< aşağıda duygularımızın söylemek istediklerini dinledik, onları gördüğümüzü göstermiş olduk.
duygularımızla karşılaştığımızda nasıl davranmamız gerektiğini konuşalım o halde >>
bizlere sadece ,, iyi ‘’ olan duyguları kabul etmeyi ve rahatsız edici olanları bastırmayı ve direnmeyi öğreten bir toplumda yaşıyoruz. aslında bilmemiz gereken ,, 7 temel duygunun ‘’ söyledikleri bizleri rahatsız ediyor gibi gözükseler de bize öğretmenlik yapmaktadır.
,, kötü " duygulara diren ,, iyi " olanların peşinden gitmemiz öğretildi. ancak, rahatsız edici duyguları hissettiğimizde, tanıdığımızda, gördüğümüzde, dinlediğimizde, bu duygunun SEBEPSİZ olmadığını hatırlayacak kadar uzun süre duraklamayı öğrenebiliyor olsak, duygunun bize ne söylediğini dinlemeye başlayabiliriz.
7 duygumuza ilaveten, kıskançlık, kaygı, pişmanlık gibi duygularla karşılaştığınızda, rahatsız edici bir duygu hissettiğinizde:
gözlerinizi kapatın bu duygunun içine dalın.
Ve…
Sorun.! SORUN.!
,, bana ne söylemeye çalışıyorsun.? "
,, bana göstermek istediğin nedir.? ’’ rahatsızlıktan kaçmak yerine ona yöneldiğinizde, gerçek ihtiyaçlarınız ve arzularınız hakkında çok şey öğrenmeye başlayacaksınız.
,, KENDİNİZİ TANIYIN, SEVİN, SARILIN, DUYUN ve ŞÜKRAN DUYUN….’’
Duygular Onları Görmemizi İstediklerinde Parmak Kaldırdılar
Yaradılışımızda birincil olarak 7 temel duygu vardır; öfke, korku, utanç, tiksinti, neşe coşku, üzüntü, şaşkınlık.
( sırasıyla üzerinden geçelim )
SENİ DE DİNLEMEK İSTERİZ, GEL BAKALIM.!
Şaşırma:
daha öncesinde karşılaşılmamış uyaranlarla karşılaşma sonucu görülmektedir veya bildiği halde bazı durumlarda yine şaşırmaya denk gelebiliriz.
şaşkınlık durumu tam olarak kavrayamasa bile en azından kişinin hareket geçmesini ve bu durumdan en az zararla kurtulmasını sağlar.
Şaşkınlıkta da genetik yapının etkili olduğu düşünülmektedir yani Atalarımızdan aldığımız kodlar etkilidir.
şaşkınlık duygusu her kişide farklı yorumlanabilmekle birlikte ben daha çok hayret duygusu olarak ilişkilendiriyorum.
son olarak ise neşe gibi olan şaşırma duygusunu pozitif, diğer duygularımızı da negatif olarak ele alınmaktadır.
,, hayatın içinde hediye alındığında şaşırma duygusunun olduğu kadar diğer duygu durumları da bulunmaktadır.''
Duygular Onları Görmemizi İstediklerinde Parmak Kaldırdılar
Yaradılışımızda birincil olarak 7 temel duygu vardır; öfke, korku, utanç, tiksinti, neşe coşku, üzüntü, şaşkınlık.
( sırasıyla üzerinden geçelim )
SENİ GÖRÜYORUM ve SENİ ANLIYORUM, HADİ GEL SAHNE SENİN .!
Üzüntü:
üzüntüyü, sevinç'in, neşe ve coşkunun tersi gibi düşündüğümüzde, her ne kadar doğru tanım olarak değerlendirsek de insan psikolojisinde her iki duygu durumu benzer etkilere neden olmaktadır.
üzüntünün kaynağı bireye ait ya da diğer insanların çevresinde bulunan duygusal bir bağ ile bağlandığı nesneye ait ya da bireylere ait yok olma zarar görme durumlarında hissedilen risklere karşı verilen tepkilerin olduğunu söyleyebiliriz.
burada olan maddi veya manevi kaybın sonucunda hissedilen BASKIN DUYGU ÜZÜNTÜSÜDÜR ve bu üzüntüye hayal kırıklıkları çoğu zaman eşlik eder.
,, ÜZÜNTÜLÜ OLAN İNSANLARA DENK GELİNDİĞİNDE AKIL VERMEK YERİNE BAZEN SADECE SARILMAK İYİ GELECEKTİR.’’
,, içten söylenen ben bura dayımdan başka tesirli bir şey yoktur, çoğu zaman ''
Duygular Onları Görmemizi İstediklerinde Parmak Kaldırdılar
Yaradılışımızda birincil olarak 7 temel duygu vardır; öfke, korku, utanç, tiksinti, neşe coşku, üzüntü, şaşkınlık.
( sırasıyla üzerinden geçelim )
OOOOO SEVİNÇ' çiğim SİZ DEMİ BURADASINIZ .!
Sevinç:
içinde bulunduğumuz durumdan tam anlamıyla hoşnut kalma, yaşam doyumu gibi duygularla kendini gösteren duygusal içeriği olan duygu olarak tanımlayabiliriz.
bu duygusal durum iki öğe olarak ayırmamız gerekirse:
1- yaşam doyumu: bu duygu bize kişinin yaşamında önem verdiği, işi, ilişkilerinde gösterdiği başarılar, değişik alanlarda hissettiği duyguların ne denli doyum sağladığı ile ilgilidir.
2- yaşanan duyguların dengesi: kaçınılmayan şu ki, herkes olumlu veya olumsuz duygular yaşar. mutluluğu ve sevinci elbette olumlu duyguların doğurduğunu buradan oluştuğunu biliyoruz.
kendini mutlu hisseden insanlarda da zaman zaman kaygı, üzülme, kızma, sıkılma, kendini yalnız hissetme gibi duygular yaşadıklarıdır.
,, fakat kendini kötü hissettiklerinde, her şeyin daha güzel olacağına dair bilinçaltlarında buna dair iyimserlik duygusu içindedirler ve böyle bir durumla karşılaştıklarında, bu durumla nasıl baş edeceklerini bilirler ve yeniden mutlu olabileceklerine inanırlar.’’
( sevinç, mutlu olmak, pembe bulutlarda uçmak değildir, her olayın içinden nasıl çıkabileceğimizi gösteren duygunun adıdır )
Duygular Onları Görmemizi İstediklerinde Parmak Kaldırdılar
Yaradılışımızda birincil olarak 7 temel duygu vardır; öfke, korku, utanç, tiksinti, neşe coşku, üzüntü, şaşkınlık.
( sırasıyla üzerinden geçelim )
TİKSİNME HADİ SIRA SENDE .!
Tiksinme:
beynimizin kötü olandan bizi uzaklaştırma mekanizmasıdır. pis, kirli, bozuk, kötü kokulu yiyecek veya bazı kokulardan tiksinti duyarız.
bunu çoğumuz bilmesek de birey dış tehditlerden ve saldırılardan kaçmak için mesafe koyarak korunma sağlar.
burada ki amacın temeli kötüden uzaklaşmak ve zarar görmeden kurtulması olmaktadır.
bize zarar gelecek her durumdan tiksinme duygumuzla varlığımızı koruruz.
Duygular Onları Görmemizi İstediklerinde Parmak Kaldırdılar
Yaradılışımızda birincil olarak 7 temel duygu vardır; öfke, korku, utanç, tiksinti, neşe coşku, üzüntü, şaşkınlık.
( sırasıyla üzerinden geçelim )
UTANÇ SAHNE SENİN GEL BAKALIM.!
Utanç:
daha çok toplumsal kurallara ait olan ve bu kurallara uymamaktan gelen duyguyu anlatır. toplumun, ailenin belirlediği uzun yıllara dayanan kuralların çiğnemesi, kurallara uyulmaması bu duyguya sebep olmaktadır.
bu duyguyla karşılaşıldığında beynin o kişiyi korumak için kullandığı savunma aracıdır. topluma ve aileye karşı çıkılması halinde kişi kendini riskte ve tehlikede hissedebilir.
eğer utanç hissediyorsa bir insan gayet sağlıklıdır. toplum yaşamış olduğumuz kültürel değerlerin yargılarıyla bizi dizginler, eğer bu dinamik kurallarına ve geleneklerine uyum sağlanır ve uygun davranılırsa bizi sever ve sistemin içine kabul eder. aksine olanda ise dışlar.
,, bazı aileler Çocuklarını büyütürken terbiye etme amaçlı utandırma duygusunu kullanırlar ve BU STRATEJİ ASLA DOĞRU OLAN BİR YAKAŞIM DEĞİLDİR.’’
bu duygu insan canlısına yüklenmeye çalışıldığında en derinlere yüklenir ve değersizlik, kusurluluk düşünceleri utanç duygusuna eşlik eder.
Utanç, kabul ve iyileşmeye ihtiyaç duyan yanlarınızı ortaya çıkarır.
Duygular Onları Görmemizi İstediklerinde Parmak Kaldırdılar
Yaradılışımızda birincil olarak 7 temel duygu vardır; öfke, korku, utanç, tiksinti, neşe coşku, üzüntü, şaşkınlık.
( sırasıyla üzerinden geçelim )
KORKU TAHTAYA GEL BAKALIM.!
Korku:
genetik bilgiyi anlatalım ilk önce. genetik bilgi, insan vücudunun yönetimini sağlayan ve vücudumuza dair hücrelerin en küçük birimi olarak kabul edilir. duyguların çoğunluğunu eski çağlardan günümüze kadar işlenmiş olduğu söylenmektedir. Eski çaylarda yırtıcı hayvanlardan korunmak adına korunma yöntemleri bulunduğunu biliyoruz. korku temel duygu olarak bilinmektedir. sağlıklı olan her insan korkabilir.
korku, en büyük gücünüzün serbest kalmayı beklediği yeri gösterir.
Duygular Onları Görmemizi İstediklerinde Parmak Kaldırdılar
yaradılışımızda birincil olarak 7 temel duygu vardır; öfke, korku, utanç, tiksinti, neşe coşku, üzüntü, şaşkınlık.
( sırasıyla üzerinden geçelim )
SEN ÖFKE TAHTAYA GEL BAKALIM.!
Öfke:
çoğu düşüncede öfke oldukça kötü bir duygu olarak düşünülmektedir. bu bağlamda öfkeli insanlardan uzak durup sakin bir hayat sürmek oldukça önemli olarak düşünülmektedir.
,, fakat öfke insan doğasına en uygun duygudur’’ , esasında kötü olan öfke değil şiddettir. Kaynağı öfkenin sebep olduğu gözükse de öfkeyi doğru şekilde düzenlemediğinde ortaya çıkar.
öfke, sınırlarınızın nerede olduğunu gösterir.
<<< Kendimi Aldım Karşıma Sohbet Ediyorum >>>
2. Bölüm
Hayat aslında bir yumak ip gibidir, kimimizin kısa kimimizin uzun veya bazılarımızın ise siyah, beyaz renkleri olabilir. Fakat asıl olan bu iplikten bizlerin neler üreteceği değil midir.? Bunda etken olan bizlerin zamanı, tecrübesi, aileden ve çevreden aldığı eğitimin etkisi bulunmaktadır. Bazen severek başladığımız bir şeklinden vaz geçtiğimiz veya bir kenara bıraktığımız olur. Bazen de bitirmek için çokça çabaladıklarımız olabilir.
Halbuki ,,çaba gayrete aşıktır, ne aşksız olur ne gayretsiz.'' Nasıl yürüdüğümüzdür yolumuzun ışığı, her insan kalbinin renginde atar adımlarını.
Görmeden bakarak geçen öylesine çok ki, bir yolcu treninde hızlı geçen görüntüler gibi hafızalarına yer etmiyor ve birçok şeyden zevk almıyor. Doğa Ana'nın mektubu her zaman olmuştur görmesini bilip okuyabilenlere.
Unutmamak gerekir ki;
Bir kıvılcım benzine bulanmış yüreği tutuşturur,
bir yudum sudur boğan ve yine bir yudum sudur can veren.
hayatın içinde ki yaşamda geçirdiğimiz olaylar, zorluklar insanın kendi sınavı ise nasıl davrandığı diğerinin sınavıdır. konforlu alan da yaşayanın da aynı şekilde.
,, sevgi her vakit iyileştirir, yeter ki kalpler renkli kalabilsin, BIRAKALIM UÇURTMA, GÖKKUŞAĞ'ına hayran olmayı, TA KENDİSİ OLALIM, MUTLULUĞUN...''
niyetlerimiz iyi yöndedir, kolaylıkla da gerçekleşmesine diyelim.
Kolaylığı ve güzelliği seçmek dileğiyle.
<<< Kendimi Aldım Karşıma Sohbet Ediyorum >>>
1. Bölüm
doğduğumuz toprakların, Atalarımızın edindikleri deneyimlerin, çevresel kültürün bilerek ya da bilmeyerek lakin o dönemin şartlarıyla ve bilgileriyle doğan Çocuklarız.
kimimiz orkideli şehirler de parkeler de, kimimiz doğanın koynunda yeşilliklerle, kimimiz gecenin siyah karanlığında bir kuytuya saklanarak hıçkırıklarının duyulmasından korkarak büyüttü adımlarını.
buraya kadar her şey normal. ruhlarımızın yaşam yolculuğunda deneyimlemesi ve bu yolculukta farkındalıklara ulaşması gerekiyordu.
ne ben orkideli şehirde ki parkelerde elimle oyuncağımla koşacaktım, ne de o bulaşıkları yıkamak için mahallenin ötesinden suyu taşırken yarısına kadar dökülmüş olarak eve getirecekti.
hele ki;
hele ki gecenin karanlığında hıçkırıklarla ağlayan o Çocuğun oraya geliş planı oluşturulması için acıklı bir hikaye seçilmişti deneyimlemesi için.
insandım ve kalbim vardı, o Çocuk ve o Çocuklar için, içim parçalana parçalana uyumadığım geceler çoğalıyordu günden güne. kızıyordum anne ve babasına, bir anne, baba eğer böyle yaparsa yabancı insanlar onlar için neler yapmazdı.
şu an nereye bağlayacağımı ya da nasıl devam edeceğim konusunda tutuldum.... Çocuklar bende hep böyle etki yapmakta, aslında sevginin olduğu yerde sevgisizliği yaşamak durumunda kalanlar için bu durum oluyor.
yazmak için yazmadım hiç bir zaman, şimdide aklıma gelmeyen satırlara devam etmeyeceğim.
vakti geldiğinde burada olacağım.!
İlaçların yan etkileri görüldüğünde derhal kullanımı sonlandırılır, ilişkiler içinse bu böyle değildir.
Zararları hissedildiğinde her iki tarafı tam manası ile suçlu bulamayız.
ANA KONU:
,, her ilaç her insana iyi gelmez "
Bu gözlemde bakıldığında insanın birbirine katkısı zarar veya fayda sağlamasıdır.
Fark edildiğinde kimisinde hızla iyileşme sağlanır, kimisi ise yan etkilerini görmesine rağmen kendisine zarar vermeye devam eder.
Belki göz önünde tutulan şu olmalı, sahip olunan değerlerin kıymeti, yoksunlukta açığa çıkmamalı, bazen de yoksunluk olmalı ki, ihtiyaç olan o duygu bilinsin, tanınsın.
,, önemli olan ise toksik ilişkiye dönüştürülmeyen farkındalıkla gelen sonuç ''
farkındalıklara ve daha iyiye şükürler olsun.
bende gördüğün senin izlediğin,
gerçekler ise kendi bildiğim.
" İnsanı ayrıştıran din, dil, ülkesi değil penceresinden nasıl gördüğüdür.
sevgiler,
İnsanı ayrıştıran din, dil, ülkesi değil penceresinden nasıl gördüğüdür.!
baktığımız yön aynı olsa da gördüğümüz farklıdır, çünkü her kişinin penceresinden gördüğü farklıdır.
bu durum O'nun kendi doğrusudur, kimse duyduğunu yanlış anlamaz, sadece ihtiyacı olanı anlar ve kendi bilgisi ile doğru olduğunu düşünür.
,, teşekkürler dünya, günaydın yaşamak "
sevgiyle, Huri