Walter Edward Guinness: Biz Anadolu'yu hiç fethetmedik. Çok zor ve masraflı bir sefer olmadan da fethedemeyiz. Özellikle de Barış şartlarının açıklanmasındaki gecikme nedeniyle İstanbul Hükûmeti'nin kontrolü çok hızlı bir şekilde azalıyor ve Anadolu yavaş yavaş bir devlet haline geliyor. Fakat Türkleri İstanbul'dan çıkarmanın ve onları Anadolu'ya göndermenin etkisi, neredeyse kesinlikle İstanbul Hükûmeti'ni düşürüp tamamen Mustafa Kemal'i iktidara getirmek olacaktır.[
Yunanistan'ın Tripolitza kentinden Alcibiades Kirillos, 20'şer yıl arayla: 1864, 1884 ve 1904'te dünyaya gelen üç ayrı ikizin babası olmuş ve üç kere evlenmiştir.
30 milyon üyesi olan Ulusal Evanjelistler Birliği'nin eşcinsel evliliklere düşmanlığıyla bilinen başkanı Ted Haggard, para karşılığı bir erkekle birlikte olduğu anlaşılınca görevinden istifa etti-2006-
Kendilerini asırlardır 'Türk' olarak nitelendiren Belçikalı köylüler, geleneksel olarak Türk giysi ve bayraklarıyla karnaval korteji oluştururken, ülkenin çeşitli bölgelerinden gelen 'gerçek Türkler' de karnaval etkinliklerini izledi... Bunu okuyunca ilginç geliyor insana... Ama doğru... Bu olaylar yaşanıyor... Ve bizim bundan haberimiz bile yok... Türk bayrağı dalgalanıyor... Hem de bir başka ülkenin topraklarında, kendilerine TÜRK diyen kişilerin üstünde... Belçika'nın Arden dağları bölgesinde, ülkenin ücra köşelerinden birinde bulunan, birkaç yüz insanın yaşadığı 'Faymonville' isimli köyün meydanında, Belçika ve Valonya bayraklarının yanında Türk bayrağı da dalgalanıyor.... Köyün merkezinde, bugün kütüphane olarak kullanılan binanın girişinde, mermer üzerine oyulmuş ay-yıldız görüntüleri, binanın içinde ise camlara işlenmiş Türk bayrağı motifleri dikkati çekiyor... Faymonville köyünde hiçbir zaman, hiçbir Türkün yaşamadığını belirten köylüler, Türkleri fazla tanımıyor.... Köylüler kendilerine asırlardır 'Türkler' denildiğini, 'Türk Köyü'nün insanları olduklarını söylüyor, kendilerini 'Faymonville Türkleri' olarak tanıtıyor... Rivayetler... Faymonville köylülerine 'Türk' denilmesi ve Türk bayrağının bu köyün sembolü olması, çeşitli rivayetlerle izah ediliyor... Bazı köylüler, bu geleneğin 8. yüzyıldan kaldığını savunuyor... En yaygın rivayete göre, 16. ve 17. yüzyıllarda Avrupa'da Türk işgalinden zarar görenlere yardım için para toplanırken, Faymonville köylüleri bu parayı vermeyi reddetti ve bu nedenle 'Hristiyanlık aleminin düşmanı ve Türklerin dostu' ilan edildi... O zamanlar 'herkese korku veren' 'Türk' ismini alan köylüler, kendilerini cezalandıran Liege Prensini iyice kızdırmak için kilise çanlarını susturup dua çağrısını ezan taklidi seslerle yapmaya başladı... Faymonville köylülerinin, Haçlı Seferlerine katılmayı ve Türklere karşı savaşmayı reddettikleri için 'Türk' diye adlandırıldığı da rivayetler arasında bulunuyor...
Dinde zorlama yoktur ve özgürlüktür diyoruz... Dinde başkalarının yaptığı kötülüğe kötülükle karşılık vermek yada onların yaptığı gibi hareket etmek te yoktur... Bu yüzden de, yok o din için böyle dedi, yok bu dini karaladı, yok yok yok.... Allah aşkına herkesin dediği kendine... Ulema veya değil... Bilge veya değil... Banane, sanane... Herkes kendine baksın, doğruluktan ayrılmasın... Gece yattığı zaman vicdanına veremiyeceği hesabı olmasın yeter...
justy'nin 'AKSİLİK' terimine yazdıklarını okuyup(cüzdanını evde unutması) , gülümseyip, cep tel.i sürekli evde unuttuğum halde cüzdanımı ya da anahtarımı hiç evde unutmadığı hatırlamam ve ertesi gün okula giderken; cüzdana para koymayı ve dahî kalemimi bile evde unutmam.(sınava gidiyorum üstelik ;) neyse ki cüzdanda 1,25 ytl varmış, 1,20sini harcadım 5kuruş arttı bile..
Mehmet Metiner: İslamcı olarak sosyalizme daha yakınım..
Ben 15 yaşından beri İslamcılık hareketinin içinde olan bir insanım ama kendimi her zaman sola daha yakın hissediyorum. İslamcı solcu tabii ki olabilir. Kendimi solun değerlerine çok daha yakın hissediyorum. Mesela Suriye'de Müslüman Kardeşler hareketinin lideri olan Mustafa Sıbai İslam Sosyalizmi diye bir kitap yazmıştır. Müslüman Kardeşler hareketi bile İslam sosyalizminden söz edebiliyor. Seyit Kutup sol orijinden gelen biriydi. Sosyal adaleti, emeği, toplumculuğu savunan bir İslami sol, İran'da devrimin çok önemli hazırlayıcılarından biri olan Ali Şeraiti, Marksizm'in solun paradigması içinde yeni bir İslami yorum üretmeye çalıştı. Yeni bir açılım olarak gündeme gelmeli. Kendini bu temelde yeniden tanımlamış ve konumlamış sola Türkiye'nin ihtiyacı var. Bu temelde yeniden demokratik temelde tanımlanmış bir İslamcılık anlayışına ihtiyaç var. Her iki anlayışın da çok rahat biçimde yan yana yürümesi gerektiğine ve Türkiye'yi bu çıkmazdan kurtarması gerektiğine inanıyorum.'
Mehmet Metiner ------------ kişisel fikrim...! ! ! ? ? ?
Edirne'de, 'Kazıklı Voyvoda' olarak tanınan Eflak Prensi 4. Vlad'a ait altınların olduğu iddia edilen bölgede, kazı alanında çıkan suyun tahliyesine çalışıldığı bildirildi.arama ve kazı çalışmaları hala sürüyor.
Edirne Belediyesi Temizlik İşleri Müdürlüğü bahçesinde, Osmanlı Darphanesi'nin bulunması amacıyla 8 Haziran 2005'te başlatılan ve 15 Haziran 2005'te ara verilen kazı çalışmaları, sürüyor.
Edirne Belediye Başkanı Hamdi Sedefçi'nin oğlu Hakan Sedefçi'nin de aralarında bulunduğu 4 kişi tarafından 27 Eylül Salı günü yasal izinle başlatılan kazı çalışmaları için İstanbul'dan uzman ekip getirildiği ve bilgisayar ortamında yer tespiti yapıldığı bildirildi.
Meriç İlçesi Belediye Başkanı Erol Dübek, bölgedeki yeraltı suyunun tahliyesi için çalışmaların devam ettiğini söyledi.
Dübek, bir taraftan dozerle kazı yapıldığını, diğer taraftan da suyun tahliye edildiğini belirterek, çok yakında içinde altınların olduğu sanılan tünel kapağını açacaklarını ifade etti.
Kazı çalışmalarına katılan Münür Akar da Edirne'de define arandığını duyunca, İstanbul'un Çatalca semtinden kente geldiklerini söyledi. Kendilerine ait altın arama makinesiyle 17 metre derinlikte altın olduğunu belirlediklerini iddia eden Akar, tünelin içinde 10 ton civarında altın bulunduğunu, kazı alanında suyun çekilmesiyle altınların ortaya çıkacağını öne sürdü.
143,5 cm:Romalılar zamanında yolların genişliği 143,5 cm idi,peki neden? bu ölçe 2 at yanyana geldiğindeki enlerinin uzunluğuna eşittir.Eski Roma'da da arabalar 2 at tarafından çekilirdi.Buna bağlı olarak at arabalarınında dingil mesafeleri 143,5 cm idi.Daha sonra bu ölçü tren rayları arasında da 143,5 cm olarak etti.neden? çünkü:at arabalarının yapımında kulllanılan aletler daha sonra vagon yapımında kullanılmıştır.Peki sonra ne oldu? NASA ürettiği birçok uzay mekiği parçasında bu ölçüye sadık kalmak zorunda kaldı.peki neden? çünkü:arçalar demir yoluyla taşınıyorduda ondan.İlginç deilmi.Nereden nereye...yanyana gelen 2 atın medineyete böyle yön vermesi.143,5 cm mediniyete yön veren ölçü.
antalya ya kısa süreli tatile gittiğimde farkettim 18-30 yaş arası turist bayanlar gayet güzeldi.. güzel denilmesini hakedecek kadar.. ne varki 30 yaşın üstündeki bayanlarda gayet çirkindi.. çirkin denilmesini hakedecek kadar.. türkiye yi düşündüm babaannem halalarım annem teyzelerim geldi aklıma kimi 40 kimi 50 hatta 70 yaşında olmasına rağmen halen daha güzellerdi.. bana ilginç geldi..
dün gece forum bölümünde,''başörtüsü sorunu nasıl çözülür'' tartışmasında bir öneride bulunmuştum....görünen o ki, önerim kabul görmüş, bütün gün kimse yazmamış...ilginç ki ne ilginç :))))
Walter Edward Guinness: Biz Anadolu'yu hiç fethetmedik. Çok zor ve masraflı bir sefer olmadan da fethedemeyiz. Özellikle de Barış şartlarının açıklanmasındaki gecikme nedeniyle İstanbul Hükûmeti'nin kontrolü çok hızlı bir şekilde azalıyor ve Anadolu yavaş yavaş bir devlet haline geliyor. Fakat Türkleri İstanbul'dan çıkarmanın ve onları Anadolu'ya göndermenin etkisi, neredeyse kesinlikle İstanbul Hükûmeti'ni düşürüp tamamen Mustafa Kemal'i iktidara getirmek olacaktır.[
Yunanistan'ın Tripolitza kentinden Alcibiades Kirillos, 20'şer yıl arayla: 1864, 1884 ve 1904'te dünyaya gelen üç ayrı ikizin babası olmuş ve üç kere evlenmiştir.
Bir İgnliiz üvnsertsinede ypalın arşaıtramya gröe,
kleimleirn hrfalreiinn hnagi srıdaa yzalıdkılraı ömneli dğeliimş.
Öenlmi oaln brinci ve snonucnu hrfain yrenide omlsaımyış.
Ardakai hfraliren srısaı krıaışk osla da ouknyuorumş.
Çnükü kleimlrei hraf hraf dğeil bir btüün oalark oykuorumuşz.
30 milyon üyesi olan Ulusal Evanjelistler Birliği'nin eşcinsel evliliklere düşmanlığıyla bilinen başkanı Ted Haggard, para karşılığı bir erkekle birlikte olduğu anlaşılınca görevinden istifa etti-2006-
bütün gün yemek yiyip karnı guruldayarak uyumak.
birincisi olmayan yarismanin ikincisi olmak
Kendilerini asırlardır 'Türk' olarak nitelendiren Belçikalı köylüler, geleneksel olarak Türk giysi ve bayraklarıyla karnaval korteji oluştururken, ülkenin çeşitli bölgelerinden gelen 'gerçek Türkler' de karnaval etkinliklerini izledi... Bunu okuyunca ilginç geliyor insana... Ama doğru... Bu olaylar yaşanıyor... Ve bizim bundan haberimiz bile yok...
Türk bayrağı dalgalanıyor... Hem de bir başka ülkenin topraklarında, kendilerine TÜRK diyen kişilerin üstünde...
Belçika'nın Arden dağları bölgesinde, ülkenin ücra köşelerinden birinde bulunan, birkaç yüz insanın yaşadığı 'Faymonville' isimli köyün meydanında, Belçika ve Valonya bayraklarının yanında Türk bayrağı da dalgalanıyor.... Köyün merkezinde, bugün kütüphane olarak kullanılan binanın girişinde, mermer üzerine oyulmuş ay-yıldız görüntüleri, binanın içinde ise camlara işlenmiş Türk bayrağı motifleri dikkati çekiyor...
Faymonville köyünde hiçbir zaman, hiçbir Türkün yaşamadığını belirten köylüler, Türkleri fazla tanımıyor.... Köylüler kendilerine asırlardır 'Türkler' denildiğini, 'Türk Köyü'nün insanları olduklarını söylüyor, kendilerini 'Faymonville Türkleri' olarak tanıtıyor...
Rivayetler...
Faymonville köylülerine 'Türk' denilmesi ve Türk bayrağının bu köyün sembolü olması, çeşitli rivayetlerle izah ediliyor... Bazı köylüler, bu geleneğin 8. yüzyıldan kaldığını savunuyor... En yaygın rivayete göre, 16. ve 17. yüzyıllarda Avrupa'da Türk işgalinden zarar görenlere yardım için para toplanırken, Faymonville köylüleri bu parayı vermeyi reddetti ve bu nedenle 'Hristiyanlık aleminin düşmanı ve Türklerin dostu' ilan edildi...
O zamanlar 'herkese korku veren' 'Türk' ismini alan köylüler, kendilerini cezalandıran Liege Prensini iyice kızdırmak için kilise çanlarını susturup dua çağrısını ezan taklidi seslerle yapmaya başladı... Faymonville köylülerinin, Haçlı Seferlerine katılmayı ve Türklere karşı savaşmayı reddettikleri için 'Türk' diye adlandırıldığı da rivayetler arasında bulunuyor...
Kaçak elektrik kullanmaktan yargılanan 2 kadına, üçer ay 10 gün güzellik salonu ve düğüne gitmeme cezası verildi :)
7 Nisan 2007
A.A.
Dinde zorlama yoktur ve özgürlüktür diyoruz... Dinde başkalarının yaptığı kötülüğe kötülükle karşılık vermek yada onların yaptığı gibi hareket etmek te yoktur... Bu yüzden de, yok o din için böyle dedi, yok bu dini karaladı, yok yok yok.... Allah aşkına herkesin dediği kendine... Ulema veya değil... Bilge veya değil... Banane, sanane... Herkes kendine baksın, doğruluktan ayrılmasın... Gece yattığı zaman vicdanına veremiyeceği hesabı olmasın yeter...
Edirne'de, kaçak elektrik kullanmaktan yargılanan kişiye 6 ay 'sinemaya gitmeme cezası' verildi.
Türkiye'nin en çok okunan kültür ve sanat portalı Antolojide argo terimlerin bolca bulunması. Bunun yerine bilimsel terimlerin az olması.
Gön:aLpHaE
Dünyada, kayitlara geçmis en ilginç gerçeklesen ölüm; çok ilginç üstelik yakin tarihten.
1996 yili. Bizde oldugu gibi Yunanistan da yaz döneminde orman yanginlariyla bogusuyordu.
Yunanistan itfaiye ekibi büyük bir yangini söndürmüs ama oldukça genis bir alani da kurtaramamislardi.
Yangin sonrasi uzmanlar, yanan alanda arastirma yaparken, gördükleri karsisinda küçük dillerini yutarlar.
Görünen, denizden bir kaç kilometre uzakta ve yüksekte olmasina karsin yanmis bir balikadamdir.
Snorkeli ve zipkini da elindedir üstelik. Sen, balik avlamak için denize dal...
Sonra bir yangin söndürme helikopteri gelip seni çeksin ve yanginin üzerine biraksin...
(Kaynak: www.ntvmsnbc.com)
justy'nin 'AKSİLİK' terimine yazdıklarını okuyup(cüzdanını evde unutması) , gülümseyip, cep tel.i sürekli evde unuttuğum halde cüzdanımı ya da anahtarımı hiç evde unutmadığı hatırlamam ve ertesi gün okula giderken; cüzdana para koymayı ve dahî kalemimi bile evde unutmam.(sınava gidiyorum üstelik ;)
neyse ki cüzdanda 1,25 ytl varmış, 1,20sini harcadım 5kuruş arttı bile..
az önce de 'UYURGEZER' i okudum, korkuyorum:(
Bir ignliiz üvnsertsinede ypalın arşaıtramya gröe, kleimleirn
]]hrfalreiinn hnagi srıdaa yzalıdkılraı ömneli dğeliimş.
]]
]]Öenlmi oaln brinci ve snonucnu hrferlain yrenide omlsaımyış.
]]
]]Ardakai hfraliren srısaı krıaışk oslada ouknyuorumş.
]]
]]Çnükü kleimlrei hraf hraf dğeil bri btüün oalark oykuorumuşz.
]]
]]Bakın nasıl da düzgün okudunuz, ilginç değil mi?
Mehmet Metiner: İslamcı olarak sosyalizme daha yakınım..
Ben 15 yaşından beri İslamcılık hareketinin içinde olan bir insanım ama kendimi her zaman sola daha yakın hissediyorum. İslamcı solcu tabii ki olabilir. Kendimi solun değerlerine çok daha yakın hissediyorum. Mesela Suriye'de Müslüman Kardeşler hareketinin lideri olan Mustafa Sıbai İslam Sosyalizmi diye bir kitap yazmıştır. Müslüman Kardeşler hareketi bile İslam sosyalizminden söz edebiliyor. Seyit Kutup sol orijinden gelen biriydi. Sosyal adaleti, emeği, toplumculuğu savunan bir İslami sol, İran'da devrimin çok önemli hazırlayıcılarından biri olan Ali Şeraiti, Marksizm'in solun paradigması içinde yeni bir İslami yorum üretmeye çalıştı. Yeni bir açılım olarak gündeme gelmeli. Kendini bu temelde yeniden tanımlamış ve konumlamış sola Türkiye'nin ihtiyacı var. Bu temelde yeniden demokratik temelde tanımlanmış bir İslamcılık anlayışına ihtiyaç var. Her iki anlayışın da çok rahat biçimde yan yana yürümesi gerektiğine ve Türkiye'yi bu çıkmazdan kurtarması gerektiğine inanıyorum.'
Mehmet Metiner
------------
kişisel fikrim...! ! ! ? ? ?
4/10/2006
Edirne'de, 'Kazıklı Voyvoda' olarak tanınan Eflak Prensi 4. Vlad'a ait altınların olduğu iddia edilen bölgede, kazı alanında çıkan suyun tahliyesine çalışıldığı bildirildi.arama ve kazı çalışmaları hala sürüyor.
Edirne Belediyesi Temizlik İşleri Müdürlüğü bahçesinde, Osmanlı Darphanesi'nin bulunması amacıyla 8 Haziran 2005'te başlatılan ve 15 Haziran 2005'te ara verilen kazı çalışmaları, sürüyor.
Edirne Belediye Başkanı Hamdi Sedefçi'nin oğlu Hakan Sedefçi'nin de aralarında bulunduğu 4 kişi tarafından 27 Eylül Salı günü yasal izinle başlatılan kazı çalışmaları için İstanbul'dan uzman ekip getirildiği ve bilgisayar ortamında yer tespiti yapıldığı bildirildi.
Meriç İlçesi Belediye Başkanı Erol Dübek, bölgedeki yeraltı suyunun tahliyesi için çalışmaların devam ettiğini söyledi.
Dübek, bir taraftan dozerle kazı yapıldığını, diğer taraftan da suyun tahliye edildiğini belirterek, çok yakında içinde altınların olduğu sanılan tünel kapağını açacaklarını ifade etti.
Kazı çalışmalarına katılan Münür Akar da Edirne'de define arandığını duyunca, İstanbul'un Çatalca semtinden kente geldiklerini söyledi. Kendilerine ait altın arama makinesiyle 17 metre derinlikte altın olduğunu belirlediklerini iddia eden Akar, tünelin içinde 10 ton civarında altın bulunduğunu, kazı alanında suyun çekilmesiyle altınların ortaya çıkacağını öne sürdü.
143,5 cm:Romalılar zamanında yolların genişliği 143,5 cm idi,peki neden? bu ölçe 2 at yanyana geldiğindeki enlerinin uzunluğuna eşittir.Eski Roma'da da arabalar 2 at tarafından çekilirdi.Buna bağlı olarak at arabalarınında dingil mesafeleri 143,5 cm idi.Daha sonra bu ölçü tren rayları arasında da 143,5 cm olarak etti.neden? çünkü:at arabalarının yapımında kulllanılan aletler daha sonra vagon yapımında kullanılmıştır.Peki sonra ne oldu? NASA ürettiği birçok uzay mekiği parçasında bu ölçüye sadık kalmak zorunda kaldı.peki neden? çünkü:arçalar demir yoluyla taşınıyorduda ondan.İlginç deilmi.Nereden nereye...yanyana gelen 2 atın medineyete böyle yön vermesi.143,5 cm mediniyete yön veren ölçü.
antalya ya kısa süreli tatile gittiğimde
farkettim
18-30 yaş arası
turist bayanlar gayet güzeldi..
güzel denilmesini hakedecek kadar..
ne varki 30 yaşın üstündeki bayanlarda gayet çirkindi..
çirkin denilmesini hakedecek kadar..
türkiye yi düşündüm
babaannem halalarım annem teyzelerim geldi aklıma
kimi 40 kimi 50 hatta 70 yaşında olmasına rağmen
halen daha güzellerdi..
bana ilginç geldi..
doğa ile insan arasındaki müthiş benzerlikler
gerçekten ilgiye değer..
dün gece forum bölümünde,''başörtüsü sorunu nasıl çözülür'' tartışmasında bir öneride bulunmuştum....görünen o ki, önerim kabul görmüş, bütün gün kimse yazmamış...ilginç ki ne ilginç :))))
baba : ateist
anne : teist
ben : deist
Bir insanın amcasıyla dayısı aynı kişi olabilir mi? Olmaz demeyin :)))
İnsan ömrünün ortalama 3 yılını WC de geçiriyomuş...? _? _
dünyada ilginç olan sadece hayvanlardır....
tarzım
2 ABD başkanı(Abraham LİNCOLN ve J.F.KENNEDY) nin başına gelen şeylerin tarihi, hepsi gerçektir:
-Abraham Lincoln'un kongreye secildigi yil 1846.
John F. Kennedy'nin kongreye secildigi yil 1946.
-Abraham Lincoln'un ABD Baskani oldugu yyil 1860.
John F. Kennedy'nin ABD Baskani oldugu yil 1960.
-Her iki baskan da bir cuma gunu suikastta kurban gitti.
Her iki baskan da baslarina isabet eden kursunla oldu.
-Lincoln'un sekreterinin soyadi Kennedy idi.
Kennedy'nin sekreterinin soyadi Lincoln idi.
-Lincoln ve Kennedy guneyliler tarafindaan olduruldu.
Lincoln ve Kennedy'nin koltuguna guneyliler oturdu.
-Yerlerine gelen baskanlarin soyadlari J.Johnson'di.
-Lincoln'den sonra baskan olan Andrew Johnson'in dogum yili 1808'di.
Kennedy'den sonra baskan olan Lyndon Johnson'in dogum yili 1908'di.
-Lincoln'u vuran John Wilkes Booth'un doogum yili 1839'du.
-Kennedy'yi vuran Lee Harvey Oswald'in dogum yili 1939'du.
-Iki suikastcinin de 3 ismi vardi.
-Iki suikastcinin de isimlerinde 15 harff vardi.
-Lincoln, 'Kennedy' isimli bir tiyatroda vuruldu.
Kennedy, 'Lincoln' marka bir otomobilde vuruldu.
-Lincoln'u vuran tiyatrodan kacti, bir depoda yakalandi.
-Kennedy'yi vuran depodan kacti, bir tiyatroda yakalandi.
-Her ikisi de davalari baslamadan öldurüldu.
-Lincoln olmeden bir hafta once Maryland Monroe'daydi.
-Kennedy ölmeden bir hafta once Marilyn Monroe'ylaydi