Tümüyle aldatmadı yaşam bizi. Yeni bir gücü içeriz biter susuzluğun. Yüreğim, uzandığın sevgilinin dizi Yeridir, uyu, sona erer uykusuzluğun Tümüyle aldatmadı yaşam bizi.
İlk benim yüzüme rastladınız, en eskisiyim buranın. Karnıyım dünyanın. Yeryüzünün ağrısı bendedir. Kum ve kayaç benim. Issızlık bilgisiyim ben, sessizlik bilgisi. Durmanın ve kalmanın büyük planıyım. Her şeyi gördüm, her şeyi. Suyun gidişini, ağacın çiçeklenişini. Tekrar tekrar gördüm ben daha da görürüm. Büyük zaman, benim. Denizler dalgalar dövdü beni, sert rüzgarlar yurt bildi zirvelerimi. Kırıldım, söküldüm, ufalandım; döndüm bitiştim tekrar kendime açsan, kırsan, baksan; bütün yeryüzü, her zerremde. Taş taşıdım, içim kendimden yorgun benim, dilim çok uzun bir yankı. En eskisiyim ben buranın.
Umut hiç bitmeyen bir bahar mevsimidir. İçinde karda yağar, fırtınada kopar ama çiçekler hep açmaya devam eder. Umut belkide gelecek sayfadadır. Kapatma kitabı...
Güneş gibi ol şefkatte,merhamette. Gece gibi ol ayıpları örtmekte. Akarsu gibi ol keremde,cömertlikte. Ölü gibi ol öfkede ,asabiyette. Toprak gibi ol tevazuda,mahviyette. Ya olduğun gibi görün,ya göründüğün gibi ol.
"Bu, kötülük, dedim. Habis bir akıl. Hastalıklı bir bilgi. Kibirle zehirlenmiş bir dil. Sevgisiz. Yıkıcı. Küçülten. İnsanları içtenlikleriyle aşağılıyor. Sen, dedim, yazı yazıyorsun. Kitap okuyorsun. Harfler sadece bizim kalbimizden doğmazlar. Başka hayatların acısını, yokluğunu, heveslerini de yüklenir gelirler. Gelirler ve bize saygıyı getirirler, inceliği getirirler, kederi getirirler. Elbette huzursuzluğu da. İnsan, hastalıklı bir düşkünlükten, muhteris bir küçüklükten gelmiyorsa nasıl olur da başka hayatları, o hayatların ezik, kırık, yaralı sözlerini küçümser? Bilgi, başka insanlara götürmüyorsa nereye götürür bizi? Yazmak bir varoluş erdemi değilse nedir? Kabalık hangi kalbi iyileştirir? Küfür, nasıl bir gelecek kurar bize? İnsan nasıl bir değersizlik duygusuyla büyür ki kimseyi sevmez. Kendinden başka bilgisi olmaz. Öğrendiği her şey onu herkesten uzaklaştırır. Biliyor musun dedim, onurunu bitiriyorsun. Kendisini acısıyla var etmeye çalışan bir hayatı, kendi çaresizliğine tutunmuş bir hayatı, yürek çarpıntılarıyla boğulan bir hayatı, kendi sözüne benzetmeye çalışıyorsun. Benzemedi diye aşağılıyorsun. İnsan birisine merhaba derken bile iki cümle kurar. İkinci bir cümle kursan belki kalbin açılacak. Bu, tüketir insanı. Bu, bilgisizlik bile değildir. Güzellik, kinden doğmaz. Anlamak, nefretten doğmaz. Hiçbir büyük düşünce, hiçbir küçük akıldan doğmaz. (...)"(Ş.Erbaş)
Kovboylar geliyor geçiyor Film platformlarında .. Ani bir sıçrayışla perdeden dışarı İniyorlar Afgan , Irak , Suriye topraklarına Kurşunlar , bombalar , gazlar kazlara Yıkılan binalar parçalanan insanlar Kuruyan ağızlar,susan diller ve insanlık Kovboylar geliyor geçiyor.. Perdeli perdesiz , ajanslar , kurumlar Yargıçlar geliyor Tanrının katından Kararlı kararsızlık var cübbeleri altında Üşüyor canlar yanıyor ciğerler Mezarsız çöpler arasında kayıplar Yereller , yerleşikler ve demokrasi Hak hukuk ve tüm zırvalamalar Birleşmiş milletler ve NATO ve caka Hepsi birlikte savaş suçlu kepazelik. Kovboylar gelip geçiyor.. Tüm insanlığın gözü önünde Film setlerinde perdeli perdesiz Çıkarları insan kanı akışı üstünde Yüzen gezen gemiler uçaklar rotası Ve kurşun askerler narası boşlukta. efes // 35...2020
II. Dünya savaşı bittiğinde Almanlar, bir taraftan molozlar arasında ölmüş at eti yerken bir yandan da yeni bir sistem hakkında düşünmeye başladılar. Conrad Adenaur bu manzara karşısında şöyle der: "Umarım bir daha İsa bile gelse tüm yetkiyi tek kişiye verecek kadar aptal olmayız..."
Ankara'ya karbonmonoksit yağıyor mu hala Us.? 8,5 yil ömür geçti Ankara'da ama o zaman sen yoktun;-)
Turuncu gemi favorimdir şarkılarının. Yanlış anlamayın Ahmet Kaya düşmanı değilim. Hele ki Yusuf Hayaloğlu yazdı ise şarkılarının sözlerini, nasıl sevmez insan?
Tolga Bey, Yazdığım mesajı şahsi olarak üzerinize alınmayın. Öyle bir toplum olduk ki, Allah'sız, Kitap'sız, Din'siz yaşar olduk. Sevgi ve saygıyı öldürdük Öyle haybeye yaşar olduk ki Ahmet Kaya, tırnak misali kalıyor artık. Allah rahmet etsin bu arada.
Vallahi benim hemen hemen her günüm Ahmet Kaya'sız geçiyor :-) Hiç te eksikliğini hissetmiyorum. Ha şarkılarını seviyor muyum evet. Ama sadece o kadar.
"uyku tutmayan gecelerin, tükenmek bilmeyen günlerin, atmaya kıyamadığın eşyaların, kalbini acıtan pişmanlıkların var" ise PAŞHA insansındemektir.. bizi makinalardanayırantek şey de bu deilmi..nemutlusana
hayatın ç ı r ı l ç ı p l a k k o y n u n a emanetettimkendimi...teslimiyetegelince....önce parçalayıpkendimidağıtıp dağıtıpbedenimiparçalayıp sonrada kalanlarını diğersewdiklerimgibi onlarınyanına toprağa ...
"Sen bende yanlış bir ömrün tortusunu öpüyorsun" Ş Erbaş
Tümüyle aldatmadı yaşam bizi.
Yeni bir gücü içeriz biter susuzluğun.
Yüreğim, uzandığın sevgilinin dizi
Yeridir, uyu, sona erer uykusuzluğun
Tümüyle aldatmadı yaşam bizi.
İlk benim yüzüme rastladınız, en eskisiyim buranın.
Karnıyım dünyanın. Yeryüzünün ağrısı bendedir.
Kum ve kayaç benim.
Issızlık bilgisiyim ben, sessizlik bilgisi.
Durmanın ve kalmanın büyük planıyım.
Her şeyi gördüm, her şeyi. Suyun gidişini, ağacın çiçeklenişini.
Tekrar tekrar gördüm ben daha da görürüm. Büyük zaman,
benim.
Denizler dalgalar dövdü beni, sert rüzgarlar yurt bildi
zirvelerimi.
Kırıldım, söküldüm, ufalandım; döndüm bitiştim tekrar kendime
açsan, kırsan, baksan; bütün yeryüzü, her zerremde.
Taş taşıdım, içim kendimden yorgun benim, dilim çok uzun bir
yankı.
En eskisiyim ben buranın.
Umut hiç bitmeyen bir bahar mevsimidir.
İçinde karda yağar, fırtınada kopar ama çiçekler hep açmaya devam eder.
Umut belkide gelecek sayfadadır.
Kapatma kitabı...
"...Dürtme içimdeki nârı üstümde beyaz gömlek var....."(B.Keskin)
Güneş gibi ol şefkatte,merhamette.
Gece gibi ol ayıpları örtmekte.
Akarsu gibi ol keremde,cömertlikte.
Ölü gibi ol öfkede ,asabiyette.
Toprak gibi ol tevazuda,mahviyette.
Ya olduğun gibi görün,ya göründüğün gibi ol.
Mevlana Celaleddin Rumi
Farzet ki hiç yaşamadık.
sonrasında kör karanlıklara gömüldüm'
Yazacak iç var mı ki...
Ayyy yazık listede aşağı düşmüş ona ağlıyormuş
Zamanı geldi artık
Sana aşkı vereceğim
Mevsimler değişsede
Ben hep sana güleceğim.
Yine yollar göründü
Ben hep seni seveceğim
Aşkı elinden içip
Yine sana döneceğim
Kırmızıyla moruna
Canım kurban yoluna
Takıver yar koluna
Ay Çiçeğim, Ay Çiçeğim
Parizyenden müjde size
Bu grup bizi zorlar
Milli takım için zor
"Bu, kötülük, dedim. Habis bir akıl. Hastalıklı bir bilgi. Kibirle zehirlenmiş bir dil. Sevgisiz. Yıkıcı. Küçülten. İnsanları içtenlikleriyle aşağılıyor. Sen, dedim, yazı yazıyorsun. Kitap okuyorsun. Harfler sadece bizim kalbimizden doğmazlar. Başka hayatların acısını, yokluğunu, heveslerini de yüklenir gelirler. Gelirler ve bize saygıyı getirirler, inceliği getirirler, kederi getirirler. Elbette huzursuzluğu da. İnsan, hastalıklı bir düşkünlükten, muhteris bir küçüklükten gelmiyorsa nasıl olur da başka hayatları, o hayatların ezik, kırık, yaralı sözlerini küçümser? Bilgi, başka insanlara götürmüyorsa nereye götürür bizi? Yazmak bir varoluş erdemi değilse nedir? Kabalık hangi kalbi iyileştirir? Küfür, nasıl bir gelecek kurar bize? İnsan nasıl bir değersizlik duygusuyla büyür ki kimseyi sevmez. Kendinden başka bilgisi olmaz. Öğrendiği her şey onu herkesten uzaklaştırır. Biliyor musun dedim, onurunu bitiriyorsun. Kendisini acısıyla var etmeye çalışan bir hayatı, kendi çaresizliğine tutunmuş bir hayatı, yürek çarpıntılarıyla boğulan bir hayatı, kendi sözüne benzetmeye çalışıyorsun. Benzemedi diye aşağılıyorsun. İnsan birisine merhaba derken bile iki cümle kurar. İkinci bir cümle kursan belki kalbin açılacak. Bu, tüketir insanı. Bu, bilgisizlik bile değildir. Güzellik, kinden doğmaz. Anlamak, nefretten doğmaz. Hiçbir büyük düşünce, hiçbir küçük akıldan doğmaz. (...)"(Ş.Erbaş)
'...ş i m d i n a s ı l h i ç b i r ş e y o l m a m ı ş g i b i y a ş a y a c a ğ ı z...'
Kovboylar geliyor geçiyor
Film platformlarında ..
Ani bir sıçrayışla perdeden dışarı
İniyorlar Afgan , Irak , Suriye topraklarına
Kurşunlar , bombalar , gazlar kazlara
Yıkılan binalar parçalanan insanlar
Kuruyan ağızlar,susan diller ve insanlık
Kovboylar geliyor geçiyor..
Perdeli perdesiz , ajanslar , kurumlar
Yargıçlar geliyor Tanrının katından
Kararlı kararsızlık var cübbeleri altında
Üşüyor canlar yanıyor ciğerler
Mezarsız çöpler arasında kayıplar
Yereller , yerleşikler ve demokrasi
Hak hukuk ve tüm zırvalamalar
Birleşmiş milletler ve NATO ve caka
Hepsi birlikte savaş suçlu kepazelik.
Kovboylar gelip geçiyor..
Tüm insanlığın gözü önünde
Film setlerinde perdeli perdesiz
Çıkarları insan kanı akışı üstünde
Yüzen gezen gemiler uçaklar rotası
Ve kurşun askerler narası boşlukta.
efes // 35...2020
“…O eski hikâye bitti,
şaşkınlığımdan doğdum
denize düştüm
kuruyup geliyorum.”
Birhan Keskin
II. Dünya savaşı bittiğinde Almanlar, bir taraftan molozlar arasında ölmüş at eti yerken bir yandan da yeni bir sistem hakkında düşünmeye başladılar.
Conrad Adenaur bu manzara karşısında şöyle der: "Umarım bir daha İsa bile gelse tüm yetkiyi tek kişiye verecek kadar aptal olmayız..."
Ankara'ya karbonmonoksit yağıyor mu hala Us.?
8,5 yil ömür geçti Ankara'da ama o zaman sen yoktun;-)
Turuncu gemi favorimdir şarkılarının.
Yanlış anlamayın Ahmet Kaya düşmanı değilim.
Hele ki Yusuf Hayaloğlu yazdı ise şarkılarının sözlerini, nasıl sevmez insan?
ahhh be mirimmm.. ankarakokusu duydum..
AHMETKAYA'nınŞarkılarıyız...
Tolga Bey,
Yazdığım mesajı şahsi olarak üzerinize alınmayın.
Öyle bir toplum olduk ki, Allah'sız, Kitap'sız, Din'siz yaşar olduk. Sevgi ve saygıyı öldürdük
Öyle haybeye yaşar olduk ki Ahmet Kaya, tırnak misali kalıyor artık.
Allah rahmet etsin bu arada.
Ege candır Aslı , Sahra'ya katılıyorum.
Içlerinden tut deniz kıyılarına kadar hayat bulursun.
Deniz varsa huzur beraberinde geliyor zaten.
Vallahi benim hemen hemen her günüm Ahmet Kaya'sız geçiyor :-)
Hiç te eksikliğini hissetmiyorum. Ha şarkılarını seviyor muyum evet. Ama sadece o kadar.
Ahmet Kaya'sız bir gün bile geçmiyor ...20 yıl olmuş dile kolay...
"uyku tutmayan gecelerin, tükenmek bilmeyen günlerin, atmaya kıyamadığın eşyaların, kalbini acıtan pişmanlıkların var" ise PAŞHA insansındemektir.. bizi makinalardanayırantek şey de bu deilmi..nemutlusana
hayatın ç ı r ı l ç ı p l a k k o y n u n a emanetettimkendimi...teslimiyetegelince....önce parçalayıpkendimidağıtıp dağıtıpbedenimiparçalayıp sonrada kalanlarını diğersewdiklerimgibi onlarınyanına toprağa ...
kendininereye e m a n e t e d e c e k s i n diye sormakistedinsanırım :
“…G ü n a y d ı n y ı l d ı z t o z l a r ı…iyileşmeyecek yaralarınız …sizi k a b u l l e n i ş e emanet ediyorum…”
Aç kollarını kucağında kurduğun darağacında ölmeye geldim