Bir çift ur kekliğibolalım seninle Dağ zirvelerinde Kırmızı elbiseni giy sen Ben siyah takımımı Yıldızların altında buluşsun ellerimiz Gözlerimiz yaksın gecenin ateşini....
Temel Fransa'da yıllarca çalışıp yurda döner Dursun hiç fıransıza öğrendin mi uşağım Temel yok uşagüm ihtiyaç duymadım der E nasıl ankaştunuz Hepisina Türkçe öğrettim Nasıl demiş dursun Borç taktım hepsine Mecbur Türkçe öğrendiler...
Benim gibi; Yetim dir türkülerim, Başı okşanmaya muhtaç. Herkes kendi üstüne alır, Kendine yorar türkülerimi Oysa; Ey yar! Yitik Aşklar Mezarlığı yüreğim Başlığın isimsiz Tıpkı türkülerim gibi Muhatabı anonim...
Kesinlikle öyle Ana ben yönde bir başka çağların baharda Yüreğim dereler misali çağlar Umut çiçekleri ekerim yüreklere Sadakatla sular Vefayla gübrelerim
yüzünün yarısı göz kadife yansımalı bulutlu siyah ah bulutları eflatun o boy aynasından çıktı fransızın malı vişne asidi vardı tadında rujunun ah sinema yıldızı filan olmalı ağızlığı kristal son derece uzun
bir kibrit çakıldı mı ah yağmurluklu kız alevinden anlamlı dumanlar üfürüyor ah çocuk yüzünde gül goncası ağız saçlarından incecik su tozu dökülüyor sığınak gibi derin ağaçlar gibi yalnız karartma başlamış ışıklar örtülüyor
ellerinde ruh gibi ah portakal kokusu kırkmaları morsalkım göz kapakları saydam çok vapurun battığı bir liman orospusu bir hırsla öptüm ki ah ölürüm unutamam ay ışığında deniz akordeon solosu pırıl pırıl yaşadım üç dakika tastamam
Kimsenin yeni yazılmış bir şiiri yoktu.
Yada kimse için yazılmış yeni bir şiir.
Bu sahipsizliğin ortasında.
kayboldu bu deli şair.
Bir çift ur kekliğibolalım seninle
Dağ zirvelerinde
Kırmızı elbiseni giy sen
Ben siyah takımımı
Yıldızların altında buluşsun ellerimiz
Gözlerimiz yaksın gecenin ateşini....
Gün dağların ardına düştü yine
Geceye gebe saatler
Bekleme beni bu gün hüzün
Umuda sözüm var
Temel Fransa'da yıllarca çalışıp yurda döner
Dursun hiç fıransıza öğrendin mi uşağım
Temel yok uşagüm ihtiyaç duymadım der
E nasıl ankaştunuz
Hepisina Türkçe öğrettim
Nasıl demiş dursun
Borç taktım hepsine
Mecbur Türkçe öğrendiler...
????????
Bu onunla, benim aramda))) biraz siyasi bir mesele boşver, yetenekli mi yetenekli o kadar
Güneşin ve suyun tadıyla
Uçunca bulutların tarlasına
Orada gece yok
Gece olmuyor uzaklarda
Boynumda gümüş bir kafes
Sadakatsiz bir cariye gibi
Uzanıp kıvrıldım ayın ortasına
O bir dede
Ben bir tanrıça
Günlerce uçtuk alacakaranlıkta
NOT: BEJAN MATUR SENİ HİÇ SEVMİYORUM AMA İYİ YAZIYORSUN..
Evet çok etkileyici
:)))))
Bir filim şeridi gibi geçti ömrüm
Meğer ne çok ötelemişim seni
İçimdeki kadın
Tanışalım mı
Sahi neydi senin adın
Gün öpmüş avuçlarımdan dün gece
Yıldızların tangosuna dalmışken
Dünyanı serveti, etmez bir çift göz
Senden öte seni bilirse
Bir çift göz
Ananın yavruya baktığı gibi bakıyorsa
Bir fikre düşmek
Birinin beyninde yer almak
Bundan büyük servet olmaz
Ne güzel bir söz
Duvara asılmalı bence
Benim gibi;
Yetim dir türkülerim,
Başı okşanmaya muhtaç.
Herkes kendi üstüne alır,
Kendine yorar türkülerimi
Oysa;
Ey yar!
Yitik Aşklar Mezarlığı yüreğim
Başlığın isimsiz
Tıpkı türkülerim gibi
Muhatabı anonim...
Ozan Ali AYDIN
Yitik Aşklar Mezarlığı
Adı konulmamış türküler var içimde
Muhatabı anonim
Bir kadın
Kaşı var
Gözü var
Burnu dudakları var
Bir ismi yok bende
Ad olacak türkülerine....
Ozan Ali AYDIN
Yitik Aşklar Mezarlığı
Sevda mutvağında pişmesi aşım
Garip bir kuş gibi döş arar basım
Ben kutup muyum ki bitmiyor kışın
Güneyine niçin almaz yar beni
Gece gündüz niçin sarmaz yar beni
Ozan Ali AYDIN
Yitik aşklar mezarlığı
Ne güzel demiş şair
Mühür gözlüm efkarlanma gül ?? gayrı
İbibikker öter ötmez ordayım
Mektubunda diyorsun ya gel gayrı
Sütler kaymak tutar tutmaz ordayım
Kesinlikle öyle
Ana ben yönde bir başka çağların baharda
Yüreğim dereler misali çağlar
Umut çiçekleri ekerim yüreklere
Sadakatla sular
Vefayla gübrelerim
Yağmuru seviyorum diyorsun,
yağmur yağınca şemsiyeni açıyorsun...
Güneşi seviyorum diyorsun,
güneş açınca gölgeye kaçıyorsun...
Rüzgarı seviyorum diyorsun,
rüzgar çıkınca pencereni kapatıyorsun...
İşte,bunun için korkuyorum;
Beni de sevdiğini söylüyorsun..
W. S
Günaydın ey nadide çiçek
Akdeniz de bir yelkenli rota izler
Derin ve sessizliktir kaderi
Güneş bozuyor ay ın gizini
mavilik aydınlıkta pek hoş
Yükseklerden bakınca görünür Hemşin Pazar
Bu dağlarda yanlız kurt yare şiirler yazar
Yıldız kalem ay kağıt ,seni çizerim göğe
Ben umut büyütürüm hasreti döve döve
Yükseklerden bakınca görünür Hemşin Pazar
Bu dağlarda yanlız kurt yare şiirler yazar
Yıldız kalem ay kağıt ,seni çizerim göğe
Ben umut büyütürüm hasreti döve döve
Kesinlikle
Cemre bana umudu hatırlatır
Bu yüzden çok severim
Umut varsa sevda vardır şahra hanım
Bahar sevilir cemre ayıdır şubat
Güzel bir şiir şubat
yüzünün yarısı göz kadife yansımalı
bulutlu siyah ah bulutları eflatun
o boy aynasından çıktı fransızın malı
vişne asidi vardı tadında rujunun
ah sinema yıldızı filan olmalı
ağızlığı kristal son derece uzun
bir kibrit çakıldı mı ah yağmurluklu kız
alevinden anlamlı dumanlar üfürüyor
ah çocuk yüzünde gül goncası ağız
saçlarından incecik su tozu dökülüyor
sığınak gibi derin ağaçlar gibi yalnız
karartma başlamış ışıklar örtülüyor
ellerinde ruh gibi ah portakal kokusu
kırkmaları morsalkım göz kapakları saydam
çok vapurun battığı bir liman orospusu
bir hırsla öptüm ki ah ölürüm unutamam
ay ışığında deniz akordeon solosu
pırıl pırıl yaşadım üç dakika tastamam
A.İLHAN
“İ n s a n kendini yalnızca i n s a n d a tanır.”