bilmek acı çekmektir. ve bildik… karanlıktan çıkıp gelen her haber gereken acıyı verdi bize, gerçeklere dönüştü bu dedikodu. karanlıklar yuttu aydınlığı ve acılar, galebe çaldı umutlara..
Süfyân b. Uyeyne: 'Allah bazen, mahzun bir kalbin ağlamasıyla bütün bir ümmete merhamet buyurur.'[4] der. Zirâ hüzün, her zaman kalbin samimiyet yanlarında göğerir ve insanı Allah'a yaklaştıran davranışlar arasında, hüzün kadar fahre, riyâya, süm'aya kapalı bir başka davranış yok gibidir.
Her şeyin bir zekâtı vardır ve zekât, zekâtı verilen şeyin yabancı nesnelerden arındırılmasıdır. Hüzün de dimağ ve vicdânın zekâtıdır ve bu iki duygunun saflaşmasında, saflaştıktan sonra da dupduru kalmasında hüznün tesiri çok büyüktür.
Tevrat'ta: 'Allah bir kulunu sevince, onun gönlünü ağlama hissiyle doldurur; ona buğzedince de çalgı neşvesiyle..'[5] buyrulur.
Bişr-i Hâfî de: 'Hüzün bir hükümdar gibidir; otağını bir yere kurunca, başkalarının orada ikametine izin vermez...'[6] der. Sultan ve hükümdârın olmadığı bir ülke karmakarışık ve keşmekeşlik içinde olacağı gibi, hüznün olmadığı bir kalb de darmadağınık ve harâbedir. Zaten, O kalbi en ma'mur olanın hâli de kesintisiz hüzün ve sürekli tefekkür değil miydi..?
Yakup aleyhisselâm, Yûsuf'la arasındaki dağları hüzünden kanatlarla aştı ve gidip bir tatlı rüyanın yorumlanması iklimine ulaştı. Bu itibarladır ki, hüzünle sızlayan bir yüreğin iniltileri, âbidlerin evrâd ü ezkârlarına, zâhidlerin takvâ ü vera'larına denk tutulmuştur.
Günah ve ma'siyet dışı, dünyevî huzursuzluklardan dolayı yaşanan tasanın günahlara keffâret olacağını Hazret-i Sâdık u Masdûk söylüyor..[7] hele bu, ukbâ buudlu ve Allah hesabına olursa..!
Hüzün vardır, ibadet ü tâatteki eksiklik mülâhazasından ve vazife-i ubudiyetteki kusur endişesinden kaynaklanır ve bu bir avam hüznüdür. Hüzün vardır, kalbin mâsivâya (Allah'tan başka her şey) meyl ü muhabbetinden ve duyguların teveccühteki teklemelerinden kaynaklanır, bu da bir havâs hüznüdür. Hüzün de vardır ki, mahzunun bir ayağı nâsût âleminde, diğer ayağı da lâhût âleminde, kalbin kadirşinaslığı ile her iki âleme karşı, muvâzene ve temkine riâyet etmeye çalışır; çalışırken de her an muvâzeneyi bozdum veya bozacağım endişesiyle ürperir ve sürekli hüzünle inler ki, bu da asfiyânın hüznüdür.
İlk Nebî, hem insanlığın babası, hem peygamberliğin babası, hem de hüznün babasıydı. O, hayata uyanırken aynı zamanda hüzne de gözlerini açıyordu. Peygamberlik ölçüsündeki temkin ve azmindeki zaafın hüznüne, yitirilmiş cennetin hüznüne, kaybedilmiş visâl ve maruz kalınmış firak hüznüne.. o, bütün bir ömür boyu bu hüzünler ağında inleyip durdu...
Hazret-i Nuh, peygamberliğiyle kendini bir hüzün cenderesinde buldu. Onun sînesinde köpüren hüzün dalgaları, adeta okyanuslarınkine denkti.. ve bir gün geldi ki onun hüzün kaynağı, okyanusları dağların zirvelerine kadar köpürttü ve yeryüzünü kapkaranlık bir tasa sardı. Derken o da bir tufan peygamberi oldu.
Hz. İbrahim âdetâ, hüzne göre programlanmıştı. Nemrutlarla yaka-paça olma hüznü, ateş koridorlarında dolaşma hüznü, eşini ve çocuğunu ıpıssız bir vadiye bırakma hüznü, çocuğunu boğazlamaya memur edilme hüznü.. ve daha bir sürü melekût buudlu, akılla çatışmalı hüzün silsilesi...
Hz. Mûsâ, Hz. Dâvud, Hz. Süleyman, Hz. Zekeriyyâ, Hz. Yahyâ, Hz. Mesih hemen hepsi de, hayatı adeta bir hüzün yumağı olarak tanıdı, duydu ve yaşadılar. Ve, hele en büyük Nebî, Hüzün Peygamberi ve arkasındakiler...Kalbin Zümrüt Tepeleri
bilmek acı çekmektir.
ve bildik…
karanlıktan çıkıp gelen her haber gereken acıyı verdi bize, gerçeklere dönüştü bu dedikodu.
karanlıklar yuttu aydınlığı ve acılar, galebe çaldı umutlara..
Çok üşürdük hep üşürdük üşümekti bütün yaşadığımız
.
.
"Hasret kalmışız, yüreği güzel insanlara.."
C. S.
Sana çay demlerim, kekte var. İçeriz beraber.
1999 yapımı The Green Mile//Yeşil Yol filmindeki John Coffey e benzettiğim dev.
Cüssesi, bakışları, masumiyetiyle.
bir film koyayımda seyretsin garibim.
Süfyân b. Uyeyne: 'Allah bazen, mahzun bir kalbin ağlamasıyla bütün bir ümmete merhamet buyurur.'[4] der. Zirâ hüzün, her zaman kalbin samimiyet yanlarında göğerir ve insanı Allah'a yaklaştıran davranışlar arasında, hüzün kadar fahre, riyâya, süm'aya kapalı bir başka davranış yok gibidir.
Her şeyin bir zekâtı vardır ve zekât, zekâtı verilen şeyin yabancı nesnelerden arındırılmasıdır. Hüzün de dimağ ve vicdânın zekâtıdır ve bu iki duygunun saflaşmasında, saflaştıktan sonra da dupduru kalmasında hüznün tesiri çok büyüktür.
Tevrat'ta: 'Allah bir kulunu sevince, onun gönlünü ağlama hissiyle doldurur; ona buğzedince de çalgı neşvesiyle..'[5] buyrulur.
Bişr-i Hâfî de: 'Hüzün bir hükümdar gibidir; otağını bir yere kurunca, başkalarının orada ikametine izin vermez...'[6] der. Sultan ve hükümdârın olmadığı bir ülke karmakarışık ve keşmekeşlik içinde olacağı gibi, hüznün olmadığı bir kalb de darmadağınık ve harâbedir. Zaten, O kalbi en ma'mur olanın hâli de kesintisiz hüzün ve sürekli tefekkür değil miydi..?
Yakup aleyhisselâm, Yûsuf'la arasındaki dağları hüzünden kanatlarla aştı ve gidip bir tatlı rüyanın yorumlanması iklimine ulaştı. Bu itibarladır ki, hüzünle sızlayan bir yüreğin iniltileri, âbidlerin evrâd ü ezkârlarına, zâhidlerin takvâ ü vera'larına denk tutulmuştur.
Günah ve ma'siyet dışı, dünyevî huzursuzluklardan dolayı yaşanan tasanın günahlara keffâret olacağını Hazret-i Sâdık u Masdûk söylüyor..[7] hele bu, ukbâ buudlu ve Allah hesabına olursa..!
Hüzün vardır, ibadet ü tâatteki eksiklik mülâhazasından ve vazife-i ubudiyetteki kusur endişesinden kaynaklanır ve bu bir avam hüznüdür. Hüzün vardır, kalbin mâsivâya (Allah'tan başka her şey) meyl ü muhabbetinden ve duyguların teveccühteki teklemelerinden kaynaklanır, bu da bir havâs hüznüdür. Hüzün de vardır ki, mahzunun bir ayağı nâsût âleminde, diğer ayağı da lâhût âleminde, kalbin kadirşinaslığı ile her iki âleme karşı, muvâzene ve temkine riâyet etmeye çalışır; çalışırken de her an muvâzeneyi bozdum veya bozacağım endişesiyle ürperir ve sürekli hüzünle inler ki, bu da asfiyânın hüznüdür.
İlk Nebî, hem insanlığın babası, hem peygamberliğin babası, hem de hüznün babasıydı. O, hayata uyanırken aynı zamanda hüzne de gözlerini açıyordu. Peygamberlik ölçüsündeki temkin ve azmindeki zaafın hüznüne, yitirilmiş cennetin hüznüne, kaybedilmiş visâl ve maruz kalınmış firak hüznüne.. o, bütün bir ömür boyu bu hüzünler ağında inleyip durdu...
Hazret-i Nuh, peygamberliğiyle kendini bir hüzün cenderesinde buldu. Onun sînesinde köpüren hüzün dalgaları, adeta okyanuslarınkine denkti.. ve bir gün geldi ki onun hüzün kaynağı, okyanusları dağların zirvelerine kadar köpürttü ve yeryüzünü kapkaranlık bir tasa sardı. Derken o da bir tufan peygamberi oldu.
Hz. İbrahim âdetâ, hüzne göre programlanmıştı. Nemrutlarla yaka-paça olma hüznü, ateş koridorlarında dolaşma hüznü, eşini ve çocuğunu ıpıssız bir vadiye bırakma hüznü, çocuğunu boğazlamaya memur edilme hüznü.. ve daha bir sürü melekût buudlu, akılla çatışmalı hüzün silsilesi...
Hz. Mûsâ, Hz. Dâvud, Hz. Süleyman, Hz. Zekeriyyâ, Hz. Yahyâ, Hz. Mesih hemen hepsi de, hayatı adeta bir hüzün yumağı olarak tanıdı, duydu ve yaşadılar. Ve, hele en büyük Nebî, Hüzün Peygamberi ve arkasındakiler...Kalbin Zümrüt Tepeleri
Henryk Sztompka - 'Mazurki'
Mayako Sone - 'English Suites BWV 806-811'
Mendelssohn - 'The Complete String Quartets' (Emerson String Quartet)
Carl Friedrich Abel - 'Flute Concertos by Abel / Kaiser / La Stagione / A. Schneider'
Bach - 'French Suites' (Joanna MacGregor)
English 18th-century Violin Sonatas (The Locatelli Trio)
Can kiriklari..
Jan Dismas Zelenka - 'Lamentations' (The Chandos Baroque Players)
Roma 1670 - 'Il Concerto d'Arianna' (Lonati, Corelli, Stradella, Mannelli)
Francesco Maria Zuccari - 'Cello Sonatas' (Renato Criscuolo)
Georg Matthias Monn - 'Concertos' (Schneider, La Stagione Frankfurt)
Johann Mattheson - 12 Flute Sonatas from Der Brauchbare Virtuoso
Barbara Strozzi - 'Madrigaux' (Capella Mediterranea, Leonardo Garcia Alarcon)
J.F. Fasch - 'Orchestral Music' (Tempesta di Mare)
Johann Gottlieb Goldberg - 'Cembalo Concertos' (Sofia Ensemble)
...
Franz Xaver Richter - 'Kemptener Te Deum in D-major' (1745)
Soloists & Chorus: Camerata Vocale Günzburg
Orchestra: Johann Christian Bach-Akademie Köln
Conductor: Jürgen Rettenmaier
...
Johann Joachim Quantz - 'Flute Concertos' (Rachel Brown)
Antonio Caldara - 12 Symphonies... (Bohdan Warchal)
Harp Consort - Spanish Dances - Selections from Ruiz de Ribayaz's 'Luz y Norte
(A. Lawrence-King)
Antonio Caldara - 'Maddalena ai piedi di Cristo' (Rene Jacobs)
Domenico Zipoli - 'Complete Keyboard Works' (Susan Alexander-Max)
Francesco Maria Veracini - 'Violin sonatas' (Enrico Gatti)
Sylvius Leopold Weiss - 'The London Manuscript' (Michel Cardin)