HAZRET-İ HÜSEYİN:((sizler birbirinizin yüzüne tükürüp tokat atmadıkça? ve sizler birbirinize küfür ve hakaret etmedikçe mehdi zuhur etmez?)) :AMENNA YA HÜSEYİN?
Kufeliler Hz.Hüseyin den yardım ister...derki ya hüseyin yetiş bu yezid başımıza cellat kesildi bıktık onun baskı ve zulmünden der... Hz.Hüseyin ve 40 arkadaşı yola çıkar ona derlerki gitme ya Hüseyin sana kıyacaklar Küfeliler dönektir seni yarı yolda bırakırlar...Hüseyin derki: şimdi ben susarsam zulüm hiç bitmez...ben zaten biliyorum ölmeye gittiğimi ama ben ölünce en azından zulme karşı başkaldıranlar hep olacaktır....Ve Hz.Hüseyin Kufe ye geldiğinde beklenildiği gibi Kufeliler Yezid den korkarak Hüseyin i satarlar..Hz.Hüseyin ve 40 arkadaşı sıkıştırılır ve kuşatmaya alınır 300 kişi tarafından...önce Yezid son olarak kendine biat etmesini ister...Hz. Hüseyin gene bunu kabul etmez...ve bir aylık aç ve susuz kalmadan sonra çatışma başlar...ve Hz.Hüseyin ile yanındakiler şehitlik mertebesine ulaşırlar ve kesik başı Yezid in önüne götürülür ama Hz.Hüseyin in şehadeti ve dava uğruna can vermesi hiçbir zaman unutulmaz...Her zaman Hüseyin zulme karşı direnen mazlumun sembolu olur...Emevilerin bu olaydan sonra İslam dünyasında prestiji ciddi oranda sarsılır ve müslüman olma sayısı azalır...ve tarih tekerrürden ibarettir...nasıl Emeviler Hz.Ali ve soyunu katlettirmişse Abbasi soyundan gelme Kuteybe Bin Müslim de Müslüman Türklerin desteği ile Emevi soyunu kılıçtan geçirerek Abbasi Hilafetini başlatır...
HZ. Hüseyin şehitlerin en büyüğüdür. şehitler serdarı.ALLAH ın aslanı HZ. Ali nin oğlu. Peygamberin torunu. 12 imamların ikincisi. Kerbela da hain yezit tarafından şehit edilen ŞAH-I KERBELA
ÜÇÜNCÜ İMAM ve SEYYiDLERiN BABASI: İmam Hüseyin (as) = (Seyyid-üş Şüheda) İmam Hüseyin (Seyyid-üş Şüheda) , Ali (a.s) ve Peygamber-i Ekrem'in kızı Hz. Fatıma'nın (a.s) ikinci oğludur. Hicretin dördüncü yılında dünyaya geldi. Büyük kardeşi İmam Hasan Mücteba (a.s) şehit olduktan sonra Allah'ın emri ve kardeşinin vasiyeti üzerine imamet makamına ulaştı. İmam Hüseyin (a.s) on yıl imamet etti. Yaklaşık altı ay dışında bu müddetin tümü Muaviye'nin hilafeti zamanında en zor koşullar, acı durumlar ve en ağır baskılar altında geçti. Çünkü birinci olarak dini yasalar toplumda değerini kaybetmiş, hükümetin istekleri, Allah ve Resulünun isteklerinin yerini almıştı. İkinci olarak da Muaviye ve dostları bütün mümkün yollara baş vurarak Ehl-i Beyt'i ezip, Ali'nin (a.s) ismini yok etmek istiyorlardı. Ayrıca Muaviye, oğlu Yezid'in hilafet temellerini atıp pekiştiriyordu. Halkın bir kısmı Yezid'in hiç bir şeye bağlı olmadığından onun hilafetine razı değillerdi. Muaviye de muhalefetlerin çoğalmasını önlemek için daha fazla baskılara başvuruyordu. İmam Hüseyin (a.s) ister istemez bu karanlık günleri geçiriyor ve Muaviye tarafından yapılan her çeşit ruhsal işkence ve baskılara katlanıyordu. Hicretin altmışıncı yılında Muaviye öldü ve oğlu Yezid babasının yerinde oturdu. Biat meclisi, Arapların içerisinde saltanat, imaret ve sair önemli konularda bir genelekti. Toplum özellikle tanınmış kişiler bu konularda sultana yahut emire biat eli veriyorlardı. Biatin ardından itaatsizlik etmek o kavme ar ve zillet sayılırdı. Aynı zamanda imzaladığı şeyden kaçmak kesin suç olarak bilinirdi. Hz. Peygamberin siresinde de bu, baskı olmadan yapılırsa geçerli kılınmıştır. Muaviye hayattayken tanınmış kişilerden Yezid'e biat almıştı. Fakat İmam Hüseyin'e (a.s) dokunmayıp, biat teklifinde bulunmamıştı. Özellikle oğlu Yezid'e vasiyet etti ki'Hüseyin b. Ali biat etmezse fazla ısrar etme ve öylece bırak kalsın.' Çünkü Muaviye meselenin önünü ve arkasını iyice algılayabilmişti. Ancak Yezid, gururu ve çekinmemezliği sonucu babası ölünce onun vasiyetini unutup, Medine valisine emir verdi ki, İmam Hüseyin'den benim hilafetime biat etmesini iste, etmezse başını Şam'a gönder.
İmam Hüseyin (a.s) biat etmemeğe kesin kararlıydı. Bu yolda şehit olacağını da iyi biliyordu. Umumi fesad, fikri inhitat ve toplumun özellikle Iraklıların iradesizliğiyle pekiştirilen Ümeyye oğullarının büyük ve korkunç savaş gücünün onu yok edeceğini biliyordu. Tanınmış kişilerden bir grup, İmamın yanına gelip bu hareket ve kıyamın tehlikesini hatırlattılar. Fakat o hazret cevaplarında şöyle buyurdu: 'Ben biat etmeyeceğim. Zulüm ve fesat hükümetine boyun eğmeyeceğim. Nereye gitsem, nerede olsam da beni öldüreceklerini biliyorum. Mekke'den ayrılmamın nedeni ise, benim kanımın dökülmesiyle Kabe'nin hürmetinin kırılmaması icindir. Kerbela vakıası, kadınların esir alınıp şehirlerde gezdirilmesi, (esirler içinde bulunan) Hz. Ali'nin (a.s) kızı (Zeynep) ve dördüncü İmamın Kufe ve Şam'daki toplantı yerlerinde konuşmaları Ümeyye oğullarını rezil etti ve Muaviye'nin yıllarca yaptığı tebligatı etkisiz bıraktı. Hatta Yezid, Kerbela'da memurları eliyle yapılan bu işlerden kendisini temizlemeye çalıştı. Kerbela vakıası, etkisi geç olmakla beraber Ümeyye oğullarını saltanattan düşürmekle birlikte Gösterdiği en yakın etki çeşitli kıyamlar ve bunun yanı sıra da on iki yıl süren kanlı savaşlardır. Öyle ki, İmam Hüseyin'in (a.s) katillerinden hiçbiri intikam pençesinden kurtulamadı. Tarihin İmam Hüseyin (a.s) ve Yezid'le ilgili bölümü okuyup o zamanın hakim sistemi üzerinde araştırma yapan kimse bilir ki İmamın bir yolu seçmekten başka bir seçeneği yoktu. O da şehit olmaktı. İslam dininin apaçık bir şekilde ezilmesine neden olan biat, hiçbir koşulda İmam Hüseyin için mümkün değildi. Çünkü Yezid, İslam dinine ve kanunlarına saygı göstermemekle yetinmeyip, İslam'ı ezmeğe korkusuzca tezahür eden bir kişiydi. Fakat geçmişleri (babası) , dinin kanunlarına din adına muhalefet ediyor ve zahirde dine saygı gösteriyorlardı. Hatta halkın inandığı Peygamber (s.a.a) ve sair dini şahsiyetlere yardım edip, onların yanında bulunmalarıyla iftihar ediyorlardı. Bazıları diyorlar ki İmam Hasan ve İmam Hüseyin iki değişik tabiata sahiptiler. İmam Hasan sulhsever idi. Kırk bin askeri olmasına rağmen barışı kabul etti. Fakat İmam Hüseyin savaşı tercih etti. Nasıl ki kırk kişi olmasına rağmen Yezid'le savaşa kalktı. Çünkü görüyoruz ki Yezid'e biat etmeği kabul etmeyen İmam Hüseyin (a.s) on yıl kardeşi gibi Muaviye'nin hükümeti döneminde yaşadı (Kardeşi de on yıl yaşamıştı) Ama hiçbir zaman muhalefet etmedi. Gerçekten de İmam Hasan ve İmam Hüseyin Muaviye ile savaşsalar da savasmasalar da öldürüleceklerdi ve bunların ölümü İslam'a hiçbir faydası olmayacaktı. Kendisini doğru yolda gösteren, sahabe, vahiy yazarı ve müminlerin dayısı tanıtan ve her hileye başvuran Muaviye'nin siyaseti karşısında etki etmezdi. Kaldı ki elindeki imkanları kullanıp onları kendi dostları vasıtasıyla öldürtüp kendisi yas tutabilir ve kanlarını almak isterdi. Nitekim üçüncü halifeye de aynı muameleyi yapmıştı.
https://pin.it/z28Ij9w
HAZRET-İ HÜSEYİN:((sizler birbirinizin yüzüne tükürüp tokat atmadıkça? ve sizler birbirinize küfür ve hakaret etmedikçe mehdi zuhur etmez?)) :AMENNA YA HÜSEYİN?
'Yâ şâh-ı kerbelâ ne revâ bunca gam sana
Derd-î demâdem-ü elem-i dembedem sana'
'Ey derd-perver-i elem-i Kerbelâ Hüseyn
Vey Kerbelâ belâlarına müptelâ Hüseyn'
Fuzûli'nin ağıdına eşlik ediyoruz kalple.
Kerbelâ Mersiyesinde her ne dediyse...
Kerbelada olanlara şahid olan şehid.
Kufeliler Hz.Hüseyin den yardım ister...derki ya hüseyin yetiş bu yezid başımıza cellat kesildi bıktık onun baskı ve zulmünden der...
Hz.Hüseyin ve 40 arkadaşı yola çıkar ona derlerki gitme ya Hüseyin sana kıyacaklar Küfeliler dönektir seni yarı yolda bırakırlar...Hüseyin derki: şimdi ben susarsam zulüm hiç bitmez...ben zaten biliyorum ölmeye gittiğimi ama ben ölünce en azından zulme karşı başkaldıranlar hep olacaktır....Ve Hz.Hüseyin Kufe ye geldiğinde beklenildiği gibi Kufeliler Yezid den korkarak Hüseyin i satarlar..Hz.Hüseyin ve 40 arkadaşı sıkıştırılır ve kuşatmaya alınır 300 kişi tarafından...önce Yezid son olarak kendine biat etmesini ister...Hz. Hüseyin gene bunu kabul etmez...ve bir aylık aç ve susuz kalmadan sonra çatışma başlar...ve Hz.Hüseyin ile yanındakiler şehitlik mertebesine ulaşırlar ve kesik başı Yezid in önüne götürülür ama Hz.Hüseyin in şehadeti ve dava uğruna can vermesi hiçbir zaman unutulmaz...Her zaman Hüseyin zulme karşı direnen mazlumun sembolu olur...Emevilerin bu olaydan sonra İslam dünyasında prestiji ciddi oranda sarsılır ve müslüman olma sayısı azalır...ve tarih tekerrürden ibarettir...nasıl Emeviler Hz.Ali ve soyunu katlettirmişse Abbasi soyundan gelme Kuteybe Bin Müslim de Müslüman Türklerin desteği ile Emevi soyunu kılıçtan geçirerek Abbasi Hilafetini başlatır...
HZ. Hüseyin şehitlerin en büyüğüdür. şehitler serdarı.ALLAH ın aslanı HZ. Ali nin oğlu. Peygamberin torunu. 12 imamların ikincisi. Kerbela da hain yezit tarafından şehit edilen ŞAH-I KERBELA
'Her yer kerbelâ, her gün aşûra'
'Hayat iman ve cihaddır'
Hz.Hüseyin
ÜÇÜNCÜ İMAM ve SEYYiDLERiN BABASI:
İmam Hüseyin (as) = (Seyyid-üş Şüheda)
İmam Hüseyin (Seyyid-üş Şüheda) , Ali (a.s) ve Peygamber-i Ekrem'in kızı Hz. Fatıma'nın (a.s) ikinci oğludur. Hicretin dördüncü yılında dünyaya geldi. Büyük kardeşi İmam Hasan Mücteba (a.s) şehit olduktan sonra Allah'ın emri ve kardeşinin vasiyeti üzerine imamet makamına ulaştı.
İmam Hüseyin (a.s) on yıl imamet etti. Yaklaşık altı ay dışında bu müddetin tümü Muaviye'nin hilafeti zamanında en zor koşullar, acı durumlar ve en ağır baskılar altında geçti. Çünkü birinci olarak dini yasalar toplumda değerini kaybetmiş, hükümetin istekleri, Allah ve Resulünun isteklerinin yerini almıştı. İkinci olarak da Muaviye ve dostları bütün mümkün yollara baş vurarak Ehl-i Beyt'i ezip, Ali'nin (a.s) ismini yok etmek istiyorlardı. Ayrıca Muaviye, oğlu Yezid'in hilafet temellerini atıp pekiştiriyordu. Halkın bir kısmı Yezid'in hiç bir şeye bağlı olmadığından onun hilafetine razı değillerdi. Muaviye de muhalefetlerin çoğalmasını önlemek için daha fazla baskılara başvuruyordu.
İmam Hüseyin (a.s) ister istemez bu karanlık günleri geçiriyor ve Muaviye tarafından yapılan her çeşit ruhsal işkence ve baskılara katlanıyordu. Hicretin altmışıncı yılında Muaviye öldü ve oğlu Yezid babasının yerinde oturdu.
Biat meclisi, Arapların içerisinde saltanat, imaret ve sair önemli konularda bir genelekti. Toplum özellikle tanınmış kişiler bu konularda sultana yahut emire biat eli veriyorlardı. Biatin ardından itaatsizlik etmek o kavme ar ve zillet sayılırdı. Aynı zamanda imzaladığı şeyden kaçmak kesin suç olarak bilinirdi. Hz. Peygamberin siresinde de bu, baskı olmadan yapılırsa geçerli kılınmıştır.
Muaviye hayattayken tanınmış kişilerden Yezid'e biat almıştı. Fakat İmam Hüseyin'e (a.s) dokunmayıp, biat teklifinde bulunmamıştı. Özellikle oğlu Yezid'e vasiyet etti ki'Hüseyin b. Ali biat etmezse fazla ısrar etme ve öylece bırak kalsın.' Çünkü Muaviye meselenin önünü ve arkasını iyice algılayabilmişti.
Ancak Yezid, gururu ve çekinmemezliği sonucu babası ölünce onun vasiyetini unutup, Medine valisine emir verdi ki, İmam Hüseyin'den benim hilafetime biat etmesini iste, etmezse başını Şam'a gönder.
İmam Hüseyin (a.s) biat etmemeğe kesin kararlıydı. Bu yolda şehit olacağını da iyi biliyordu. Umumi fesad, fikri inhitat ve toplumun özellikle Iraklıların iradesizliğiyle pekiştirilen Ümeyye oğullarının büyük ve korkunç savaş gücünün onu yok edeceğini biliyordu.
Tanınmış kişilerden bir grup, İmamın yanına gelip bu hareket ve kıyamın tehlikesini hatırlattılar. Fakat o hazret cevaplarında şöyle buyurdu: 'Ben biat etmeyeceğim. Zulüm ve fesat hükümetine boyun eğmeyeceğim. Nereye gitsem, nerede olsam da beni öldüreceklerini biliyorum. Mekke'den ayrılmamın nedeni ise, benim kanımın dökülmesiyle Kabe'nin hürmetinin kırılmaması icindir.
Kerbela vakıası, kadınların esir alınıp şehirlerde gezdirilmesi, (esirler içinde bulunan) Hz. Ali'nin (a.s) kızı (Zeynep) ve dördüncü İmamın Kufe ve Şam'daki toplantı yerlerinde konuşmaları Ümeyye oğullarını rezil etti ve Muaviye'nin yıllarca yaptığı tebligatı etkisiz bıraktı. Hatta Yezid, Kerbela'da memurları eliyle yapılan bu işlerden kendisini temizlemeye çalıştı. Kerbela vakıası, etkisi geç olmakla beraber Ümeyye oğullarını saltanattan düşürmekle birlikte Gösterdiği en yakın etki çeşitli kıyamlar ve bunun yanı sıra da on iki yıl süren kanlı savaşlardır. Öyle ki, İmam Hüseyin'in (a.s) katillerinden hiçbiri intikam pençesinden kurtulamadı.
Tarihin İmam Hüseyin (a.s) ve Yezid'le ilgili bölümü okuyup o zamanın hakim sistemi üzerinde araştırma yapan kimse bilir ki İmamın bir yolu seçmekten başka bir seçeneği yoktu. O da şehit olmaktı. İslam dininin apaçık bir şekilde ezilmesine neden olan biat, hiçbir koşulda İmam Hüseyin için mümkün değildi.
Çünkü Yezid, İslam dinine ve kanunlarına saygı göstermemekle yetinmeyip, İslam'ı ezmeğe korkusuzca tezahür eden bir kişiydi.
Fakat geçmişleri (babası) , dinin kanunlarına din adına muhalefet ediyor ve zahirde dine saygı gösteriyorlardı. Hatta halkın inandığı Peygamber (s.a.a) ve sair dini şahsiyetlere yardım edip, onların yanında bulunmalarıyla iftihar ediyorlardı.
Bazıları diyorlar ki İmam Hasan ve İmam Hüseyin iki değişik tabiata sahiptiler. İmam Hasan sulhsever idi. Kırk bin askeri olmasına rağmen barışı kabul etti. Fakat İmam Hüseyin savaşı tercih etti. Nasıl ki kırk kişi olmasına rağmen Yezid'le savaşa kalktı.
Çünkü görüyoruz ki Yezid'e biat etmeği kabul etmeyen İmam Hüseyin (a.s) on yıl kardeşi gibi Muaviye'nin hükümeti döneminde yaşadı (Kardeşi de on yıl yaşamıştı) Ama hiçbir zaman muhalefet etmedi. Gerçekten de İmam Hasan ve İmam Hüseyin Muaviye ile savaşsalar da savasmasalar da öldürüleceklerdi ve bunların ölümü İslam'a hiçbir faydası olmayacaktı. Kendisini doğru yolda gösteren, sahabe, vahiy yazarı ve müminlerin dayısı tanıtan ve her hileye başvuran Muaviye'nin siyaseti karşısında etki etmezdi.
Kaldı ki elindeki imkanları kullanıp onları kendi dostları vasıtasıyla öldürtüp kendisi yas tutabilir ve kanlarını almak isterdi. Nitekim üçüncü halifeye de aynı muameleyi yapmıştı.