Hoşça, Kal! Bu ifade geçici ve kısa bir ayrılık için çok fazla anlam yüklüdür. Senden vazgeçtim ama iyi temenniler de bulunuyorum, bundan sonraki süreçte hoşça mutluca “kal!”
Hele hele sonundaki kal! sözü kemâl sıfatıyla bir vazgeçiş, Kesin vede Keskin bir vedâ îfa edasıdır…
Hoşçakal...... Diyebilirim ki hayatta sevdiğinden duyacağin en ağır söz, belki küfür değil ama Bi vazgeçiştir... Hoşça kalmamı istiyorsan eğer o zaman hoşça ve boşta bırakma beni... Seni düşlerimin ve kalbimin yer açtığı konakta bekliyceğim seni sen olmadan da seveceğim.... Seni çokk seviyorum ???+???
Sözlerin artık ikna etmediği bu yaşımda, ağlamak da artık zor geliyor, zoruma gidiyor. Benden sana, söylemesi zor, yazması kolay bir kelime; Hoşçakal. Aldatıldığımı bildiğim, bu geceden sana son bir yazı, son bir hatıra. Seni her çağırdığımda, artık yüreğime yumruk atamayacaksın. Ben de bir başkasının yasak bahçesine uğramayacağım. Artık ne gelmeni isteyeceğim, ne de kalmanı.... Bu akşam masamdaki tek bir mumu kendim için yaktım. Senin oturduğun iskemle boş, ev boş... İhanetin resmi boşlukta çizili... Şimdi sen bir başka masada başka gözlerlesin. Yüreğindeki pembe yalanlar büyüdükçe büyüyor. Karaya çalan pembeler... Kim, kimi kandırıyor bu alemde? Kumdan kalelerimiz her dalgada yıkılıyor. Kimseyi yolundan döndürecek gücüm yok artık. Dayanıksızım, dayanaksızım... Olduğun yerde kal... Hoşçakal...
gönüllü müebbet diye bir şey duydun mu hiç? ben sana öylesine hapsoldum işte. gönül kafesinin kapısını gönüllü olarak kapattım ne bül bül gibi illa da yurdum derim, ne de altın kafes isterim. tek sende kalayım ben her şeyden geçerim. özgürlüğüm mü? onu bir bakışına sattım. anlıyormusun şimdi,ben nasıl müebbet yattım?
“Hoşça kal” demek istiyorum giderken. “Hoşça kal”da kocaman bir umut vardır çünkü. “Sen hoş kal, ben geleceğim”dir aslında ardına gizlenen. “Şöyle bir tur atıp geleceğimdir. Bir kayboluş değildir “Hoşça kal”, Aksine beş dakika sonra geleceğimdir ya da beş saat sonra. Gelirken de tüm umutları çuvalla getirmektir. Hayatın gülücüklerine ufak bir hüzün eklemektir, Dudağın yarısına tebessümü saklayarak. Nefes almanın biraz güçleştiğini hissetmek ama hiç durmayacağını bilmektir. “Hoşça kal” ağlamaktır koparcasına, sarılmaktır karşındakine. Çünkü bilinir ki geriye kesin dönüş vardır bir gün. Aşk bitmemiştir yüreklerde, daha sıcacıktır. O sıcaklık köz olsa da hiç bitmeyecektir. Zira “Hoşça kal” denmiştir giderken. Gözler birbirinden hiç ayrılmayacaktır, kalple işbirliği yaparcasına. Kalp, adını her duyuşta fırlayacaktır yerinden. Çünkü “Hoşça kal” denmiştir giderken. Dünyanın bir ucunda bile olunsa o hep seninledir, Nefesi hep boynunda, umudu hep seninledir. Bazen bir köşe başında beklemektir, Onun oradan sana koşacağını bilmektir. Ağlarken güldürür. Severken daha da sevdirir. “Hoşça kal” kısa bir mola, küçük bir nazdır. Ancak ne olursa olsun, sonu hep mutluluktur.
…
Elveda demek istemiyorum giderken. Hüzün dolu ayrılıkları kemikleştiren bir kelimedir çünkü. Sevdaları yürekten kopartıp atan ve yerinde yaralar bırakandır. Çiçekleri soldurup, güneşi bile karartandır. Tüm yaşanmışlıkları ortadan kaldırıp, Hatıraların koynunda yıllandıran bir kelimedir, “Elveda”. Bakışların bakışlara kenetlendiği günlerin, Saatlerin hatta saniyelerin bittiğidir. Sevgi sözcüklerinin tükendiğidir, konuşamamaktır. Özlemlerin himayesine girip ve hiç çıkmamaktır “Elveda”. Kalbin yerinden çıkacakmış gibi atmasının sonudur. Seni yalnızlığınla baş başa bırakıp, Dokunuşların hissini kaybetmesidir, uyuşmaktır “Elveda”. Dünyanın sonudur, yaşarken ölmektir, anlamsızlıktır. Tatlının acı, tuzlunun tuzsuz, suyun ise zehir olmasıdır. Fotoğraflara son kez bakıp hepsini göz kırpmadan yakabilmektir. Bazen kalbin izin vermese de “Ah” etmektir “Elveda”. Bazense verdiğin ömre bir yenisini eklemek için RABBİNE dua etmektir. Başını geriye çevirmek ve beyaz mendil sallamaktır, gözlerde iki damla yaş ile birlikte. Ya da ardına bakmamak ve gözlerinden damlaması gereken yaşları içine akıtıp hızla uzaklaşmaktır. Bir an kendinle olan mücadeleni kaybedip yine ona koşmaktır, Ancak uzakta kalmak ve sadece seyretmektir, görebilmektir onu.
Beraber yaşadığın günleri büyük bir iştahla saymak yerine, artık tarihleri unutmaktır. Hiç neşe barındırmaz içinde “Elveda”. Sıcaklıktan uzaktır, sevgi katilidir, sinsidir. Bir onur mücadelesidir, kıyasıya. Kısacası, umudun bitmesi ve ömrün kalan kısmını uzatma olarak görmektir “Elveda”.
Bu yüzden, sırf bu yüzden “Elveda” demek istemiyorum sevgini yüreğimde taşıdığım için Sadece “Hoşça kal” demek istiyorum..
Ben veda etmeyi hiç beceremem. Duygularımı da pek açığa vuramam zaten. Bu veda çok, çok zor geliyor bana…. Aslında hiç böyle son bir görüşmeye gerek yoktu. Ama insanın kanı durmuyor işte, ne varsa bu son anlarda? … Senden hatırlamanı bile istemiyorum, Sadece temizliği ve saflığıyla yaşatalım bu aşkı. Kalbimizin kuytu bir köşesinde… Ne güzel başlamıştı… Geceler boyu uykusuz kaldık birbirimizi düşünmekten, En güzel heyecanları, en güzel bakışları yaşadık. Hemen aşkı yaşadık, zamanı durdurup utançları ve sitemleri yaşadık. Kavgaların en güzelimi biz yaptık, Çünki barışmakta ayrı bir zevk veriyordu bize. Çok sevdim. Fakat doruğuna vardık kutsal duyguların. Aşk yeminleri ettik tutamayacağımızı bile bile… Günlerce aylarca yıllarca yalnız ikimiz varmış gibi yaşadık. Ne alaylı bakan gözlere, ne de bir dost sözüne aldırdık. Kendi ateşimizle yandık, en önemlisi de birbirimizi anladık. Romantik şarkıları, serin akşam üstleri yaşadık seninle. Gerçek aşkı tattık, seninle; bunu sende biliyorsun. Öyleyse hep aynı duygularla kalmalı değil mi? Biz birlikte olmasakta… Güzel başlayan çok güzel yaşanan bu aşkı aynı temiz duygularla bitirmeliyiz. Şimdi de ayrılığın en güzelini, en zorunu biz yaşıyoruz yine… Lütfen! … Ağlama… Neden benimkilerle yaşıyor göz yaşların? Sen benim güçlü kocaman sevgilim değil misin? Güçlüsündür sen… Seni hep böyle hatırlamak istiyorum, haydi sil göz yaşlarını. Havada kararmak üzere. Zaman bize hep acımasızdı zaten. Yine öyle çabuk olmamızı istiyor herhalde… Sana bir şey söylemek istiyorum. Ne kadar ayrılığa mecbur olsakta unutma ki seni çok seviyorum. Bir de küçük bir istek; arkana dönüp bakma, tamam mı? Her şey burda bitsin, burda kalsın. HOŞÇAKAL…
bu garip bir veda olacak çünkü aslında hep içimdesin ne kadar uzağa gitsem de gittiğim her yerde benimlesin söylenecek söz yok...gidiyorum ben hoşçakal
hoşça kal ayak izim serseri sokaklarda hoşça kal kendine bir başka gökyüzü büyüten kardeşim gece feneri hoşçakal kal çaldığım Islık söylediğim türkü doludizgin karlarda.
hoşça kal dolunayın altında ıhlamur ağaçlarına kazıdığım şey hoşça kal uzaklarda yanan anızların parıltısı hoşça kal. hoşça kal yarım kalmış duvar yazıları hoşça kal bir gün gelecek akacak yeraltı suları hoşça kal yakut, bezirgan, gön hoşça kal eski zaman aktarları gidiyorum bu şehri bu yağmuru bu düşleri bu aşkı bu kavgayı bu kederi size bırakarak.
hiç bir yere gitmiyorum telaşlanma ey şehr-i keder Behçet Aysan ın dizeleri bunlar..
bazen, ne yaparsan yap olmaz.. o zaman ancak ayak izi bile birakmadan gidilir, sikayet bile etmeden, hatta sirtini bile donmeden... olmamisliga dair en ufak bir pismanlik dahi yoktur.. lakin su olmamislik bitirir insani, parcalar, mahveder. en iyisi daha fazla ugrasmadan, tum gucu tuketmeden birakmak, gitmek. sen hala yanindaymiscasina girmek, yurumek..
bazen, ne yaparsan yap olmaz.. o zaman ancak ayak izi bile birakmadan gidilir, sikayet bile etmeden, hatta sirtini bile donmeden... olmamisliga dair en ufak bir pismanlik dahi yoktur.. lakin su olmamislik bitirir insani, parcalar, mahveder. en iyisi daha fazla ugrasmadan, tum gucu tuketmeden birakmak, gitmek. sen hala yanindaymiscasina girmek, yurumek..
Hoşçakal
Hoşçakal
Hoşçakal
Hoşça, Kal!
Bu ifade geçici ve kısa bir ayrılık için çok fazla anlam yüklüdür.
Senden vazgeçtim ama iyi temenniler de bulunuyorum, bundan sonraki süreçte hoşça mutluca “kal!”
Hele hele sonundaki kal! sözü kemâl sıfatıyla bir vazgeçiş, Kesin vede Keskin bir vedâ îfa edasıdır…
Hoşçakal......
Diyebilirim ki hayatta sevdiğinden duyacağin en ağır söz, belki küfür değil ama Bi vazgeçiştir...
Hoşça kalmamı istiyorsan eğer o zaman hoşça ve boşta bırakma beni...
Seni düşlerimin ve kalbimin yer açtığı konakta bekliyceğim seni sen olmadan da seveceğim....
Seni çokk seviyorum ???+???
Haydi bakalım kelebeğin ömrü buraya kadarmış artık sonsuz özgürlüğe gidiş vakti hoşça kal hayat...
Çok sabırlıyım' dır..
hatalar karşısında bekler;
bolca şans verir, her zorluqu göqüsler,
öyle hemen Kaçmam..
ancakk sabrım bir taşarsa;
HOŞÇAKAL' ımın bir daha MERHABA' sı yoktur.
Sözlerin artık ikna etmediği bu yaşımda,
ağlamak da artık zor geliyor,
zoruma gidiyor.
Benden sana,
söylemesi zor,
yazması kolay bir kelime;
Hoşçakal.
Aldatıldığımı bildiğim,
bu geceden sana son bir yazı,
son bir hatıra.
Seni her çağırdığımda,
artık yüreğime yumruk atamayacaksın.
Ben de bir başkasının yasak bahçesine uğramayacağım.
Artık ne gelmeni isteyeceğim,
ne de kalmanı....
Bu akşam masamdaki tek bir mumu kendim için yaktım.
Senin oturduğun iskemle boş, ev boş...
İhanetin resmi boşlukta çizili...
Şimdi sen bir başka masada başka gözlerlesin.
Yüreğindeki pembe yalanlar büyüdükçe büyüyor.
Karaya çalan pembeler...
Kim, kimi kandırıyor bu alemde?
Kumdan kalelerimiz her dalgada yıkılıyor.
Kimseyi yolundan döndürecek gücüm yok artık.
Dayanıksızım, dayanaksızım...
Olduğun yerde kal...
Hoşçakal...
gönüllü müebbet diye bir şey duydun mu hiç?
ben sana öylesine hapsoldum işte.
gönül kafesinin kapısını gönüllü olarak kapattım
ne bül bül gibi illa da yurdum derim,
ne de altın kafes isterim.
tek sende kalayım ben her şeyden geçerim.
özgürlüğüm mü?
onu bir bakışına sattım.
anlıyormusun şimdi,ben nasıl müebbet yattım?
Bir hoşçakala sığdırdı beni, yere göğe sığdıramadığım.
' Necip Fazıl Kısakürek '
'Hoşçakal' veda sözcüğü değil bi küfürdür sevdiğin yaralamalk için soyler bazen.
Zira tüm küfürlerden daha çok zoruna gider insanın..'! ! '
HOŞÇAKAL DEMEK İSTİYORUM GİDERKEN
“Hoşça kal” demek istiyorum giderken.
“Hoşça kal”da kocaman bir umut vardır çünkü.
“Sen hoş kal, ben geleceğim”dir aslında ardına gizlenen.
“Şöyle bir tur atıp geleceğimdir.
Bir kayboluş değildir “Hoşça kal”,
Aksine beş dakika sonra geleceğimdir ya da beş saat sonra.
Gelirken de tüm umutları çuvalla getirmektir.
Hayatın gülücüklerine ufak bir hüzün eklemektir,
Dudağın yarısına tebessümü saklayarak.
Nefes almanın biraz güçleştiğini hissetmek ama hiç durmayacağını bilmektir.
“Hoşça kal” ağlamaktır koparcasına, sarılmaktır karşındakine.
Çünkü bilinir ki geriye kesin dönüş vardır bir gün.
Aşk bitmemiştir yüreklerde, daha sıcacıktır.
O sıcaklık köz olsa da hiç bitmeyecektir.
Zira “Hoşça kal” denmiştir giderken.
Gözler birbirinden hiç ayrılmayacaktır, kalple işbirliği yaparcasına.
Kalp, adını her duyuşta fırlayacaktır yerinden.
Çünkü “Hoşça kal” denmiştir giderken.
Dünyanın bir ucunda bile olunsa o hep seninledir,
Nefesi hep boynunda, umudu hep seninledir.
Bazen bir köşe başında beklemektir,
Onun oradan sana koşacağını bilmektir.
Ağlarken güldürür.
Severken daha da sevdirir.
“Hoşça kal” kısa bir mola, küçük bir nazdır.
Ancak ne olursa olsun, sonu hep mutluluktur.
…
Elveda demek istemiyorum giderken.
Hüzün dolu ayrılıkları kemikleştiren bir kelimedir çünkü.
Sevdaları yürekten kopartıp atan ve yerinde yaralar bırakandır.
Çiçekleri soldurup, güneşi bile karartandır.
Tüm yaşanmışlıkları ortadan kaldırıp,
Hatıraların koynunda yıllandıran bir kelimedir, “Elveda”.
Bakışların bakışlara kenetlendiği günlerin,
Saatlerin hatta saniyelerin bittiğidir.
Sevgi sözcüklerinin tükendiğidir, konuşamamaktır.
Özlemlerin himayesine girip ve hiç çıkmamaktır “Elveda”.
Kalbin yerinden çıkacakmış gibi atmasının sonudur.
Seni yalnızlığınla baş başa bırakıp,
Dokunuşların hissini kaybetmesidir, uyuşmaktır “Elveda”.
Dünyanın sonudur, yaşarken ölmektir, anlamsızlıktır.
Tatlının acı, tuzlunun tuzsuz, suyun ise zehir olmasıdır.
Fotoğraflara son kez bakıp
hepsini göz kırpmadan yakabilmektir.
Bazen kalbin izin vermese de “Ah” etmektir “Elveda”.
Bazense verdiğin ömre bir yenisini eklemek için
RABBİNE dua etmektir.
Başını geriye çevirmek ve beyaz mendil sallamaktır,
gözlerde iki damla yaş ile birlikte.
Ya da ardına bakmamak ve gözlerinden damlaması gereken yaşları içine akıtıp hızla uzaklaşmaktır.
Bir an kendinle olan mücadeleni kaybedip yine ona koşmaktır,
Ancak uzakta kalmak ve
sadece seyretmektir, görebilmektir onu.
Beraber yaşadığın günleri büyük bir iştahla saymak yerine, artık tarihleri unutmaktır.
Hiç neşe barındırmaz içinde “Elveda”.
Sıcaklıktan uzaktır, sevgi katilidir, sinsidir.
Bir onur mücadelesidir, kıyasıya.
Kısacası, umudun bitmesi ve ömrün kalan kısmını uzatma olarak görmektir “Elveda”.
Bu yüzden, sırf bu yüzden
“Elveda” demek istemiyorum
sevgini yüreğimde taşıdığım için
Sadece “Hoşça kal” demek istiyorum..
Hoşçakal...
Hoşça kal! ardımdan ateşler yakan sevgilim.
Sular nasılsa bağlanacak çocukların diliyle.
Hoşça kal! ve bir dansa başla kaldığın yerden.
Nasılsa, bu son şiirim olacak.
Nasılsa, susacağım bir ocağın başında ateşe düşen gözlerine.
Nasılsa,son sözlerimi yalnızca balıklar duyacak.
Denize düşen ilk mısrayı kalbinde taşıyan balıklar.
Hoşça kal! ardımdan ateşler yakan sevgilim,
Hoşça kal! ...
Hoşçakal
Ben veda etmeyi hiç beceremem.
Duygularımı da pek açığa vuramam zaten.
Bu veda çok, çok zor geliyor bana….
Aslında hiç böyle son bir görüşmeye gerek yoktu.
Ama insanın kanı durmuyor işte, ne varsa bu son anlarda? …
Senden hatırlamanı bile istemiyorum,
Sadece temizliği ve saflığıyla yaşatalım bu aşkı.
Kalbimizin kuytu bir köşesinde…
Ne güzel başlamıştı…
Geceler boyu uykusuz kaldık birbirimizi düşünmekten,
En güzel heyecanları, en güzel bakışları yaşadık.
Hemen aşkı yaşadık, zamanı durdurup utançları ve sitemleri yaşadık.
Kavgaların en güzelimi biz yaptık,
Çünki barışmakta ayrı bir zevk veriyordu bize.
Çok sevdim.
Fakat doruğuna vardık kutsal duyguların.
Aşk yeminleri ettik tutamayacağımızı bile bile…
Günlerce aylarca yıllarca yalnız ikimiz varmış gibi yaşadık.
Ne alaylı bakan gözlere, ne de bir dost sözüne aldırdık.
Kendi ateşimizle yandık, en önemlisi de birbirimizi anladık.
Romantik şarkıları, serin akşam üstleri yaşadık seninle.
Gerçek aşkı tattık, seninle; bunu sende biliyorsun.
Öyleyse hep aynı duygularla kalmalı değil mi?
Biz birlikte olmasakta…
Güzel başlayan çok güzel yaşanan bu aşkı aynı temiz duygularla bitirmeliyiz.
Şimdi de ayrılığın en güzelini, en zorunu biz yaşıyoruz yine…
Lütfen! … Ağlama…
Neden benimkilerle yaşıyor göz yaşların?
Sen benim güçlü kocaman sevgilim değil misin?
Güçlüsündür sen…
Seni hep böyle hatırlamak istiyorum, haydi sil göz yaşlarını.
Havada kararmak üzere.
Zaman bize hep acımasızdı zaten.
Yine öyle çabuk olmamızı istiyor herhalde…
Sana bir şey söylemek istiyorum.
Ne kadar ayrılığa mecbur olsakta unutma ki seni çok seviyorum.
Bir de küçük bir istek; arkana dönüp bakma, tamam mı?
Her şey burda bitsin, burda kalsın.
HOŞÇAKAL…
İnci KANDEMİR
-Hoşça kal ayrı yazılır.
-Zaten içinde yeterince ayrı’lık yok mu?
travma....
HOŞÇAKAL
siyah beyaz tuşlarında piyanomun
seni çalıyorum şimdi
çaldıkça çoğalıyorsun odada
sen arttıkça ben kayboluyorum
seni doğuruyorum geceye
adını koyuyorum aya bakarak
her şey sen oluyor her yer sen
ben ölüyorum
sesini duyuyorum rüyalarımda
gözlerimi kamaştırıyor ışığın
rüzgar sen gibi dokunuyor bana
ben doğuyorum
duymak istediklerimi söylemiyorsun hiç
dokunmuyorsun bana
sen gibi bir şimşek çakıyor
tam kalbime düşüyor yıldırımı
ben gidiyorum
ÖZDEMİR ASAF
Hiç sevmiyor,
kimseye söylemek istemiyorum...
Veda etmeden, sessizce gitmek pek bir asilce geliyor bana.
hoşça kal,
hoş çakal
işte geldik gidiyoruz hoşca kal kardeşim deniz...
hoşçakal...
hoşçakal yaz aşkım,
öbür yaza kadar hoşçakal...
:))
bu garip bir veda olacak çünkü aslında hep içimdesin
ne kadar uzağa gitsem de gittiğim her yerde benimlesin
söylenecek söz yok...gidiyorum ben
hoşçakal
Ben bu aşk oyununda acemi bir çıraktım,
Acılara çok yakın,mutluluğa ıraktım,
Son birkez selâm çakıp, gidiyorum Hoşçakal.
sesini duyuyorum rüyalarımda
gözlerimi kamaştırıyor ışığın
rüzgar sen gibi dokunuyor bana
ben doğuyorum
duymak istediklerimi söylemiyorsun hiç
dokunmuyorsun bana
sen gibi bir şimşek çakıyor
tam kalbime düşüyor yıldırımı
ben gidiyorum
ÖZDEMİR ASAF
hoşça kal ayak izim
serseri sokaklarda
hoşça kal
kendine bir başka
gökyüzü büyüten
kardeşim
gece feneri
hoşçakal kal çaldığım
Islık
söylediğim türkü
doludizgin karlarda.
hoşça kal
dolunayın
altında
ıhlamur ağaçlarına
kazıdığım
şey
hoşça kal uzaklarda yanan
anızların parıltısı hoşça kal.
hoşça kal
yarım kalmış
duvar yazıları
hoşça kal
bir gün gelecek
akacak yeraltı suları
hoşça kal
yakut, bezirgan, gön
hoşça kal eski zaman
aktarları
gidiyorum
bu şehri bu yağmuru
bu düşleri
bu aşkı bu kavgayı bu kederi
size bırakarak.
hiç bir yere gitmiyorum telaşlanma ey şehr-i keder
Behçet Aysan ın dizeleri bunlar..
son sözüm olsa 'hoşçakal'
çıksam/kaçsam hayatından sessizce/sebepsizce...
sana uzak kentlerin birinde sürüklense yıllar benim için,
keşke..
bir kazım koyuncu şarkısı... sözleri, melodisi... her dinlediğimde içimin burkulduğu bir şarkı... '...bana kimse sen gibi sarılmadı...'...
işte gidiyorum bir şey demeden
arkamı dönmeden, şikayet etmeden
hiçbir şey almadan bir şey wermeden
yol ayrılmış görmeden gidiyorum
ne küslük war ne de pişmanlık kalbimde
yürüyorum sanki senin yanından
sesin uzaklaşır her bir adımda
ayak izim kalmadan gidiyorum
gerdiğin tel kalbimde kırılmadı
gönül kuşu sarkıdan yorulmadı
bana kimse sen gibi sarılmadı
ışığımız sönmeden gidiyorum
bazen, ne yaparsan yap olmaz.. o zaman ancak ayak izi bile birakmadan gidilir, sikayet bile etmeden, hatta sirtini bile donmeden... olmamisliga dair en ufak bir pismanlik dahi yoktur.. lakin su olmamislik bitirir insani, parcalar, mahveder. en iyisi daha fazla ugrasmadan, tum gucu tuketmeden birakmak, gitmek. sen hala yanindaymiscasina girmek, yurumek..
bazen, ne yaparsan yap olmaz.. o zaman ancak ayak izi bile birakmadan gidilir, sikayet bile etmeden, hatta sirtini bile donmeden... olmamisliga dair en ufak bir pismanlik dahi yoktur.. lakin su olmamislik bitirir insani, parcalar, mahveder. en iyisi daha fazla ugrasmadan, tum gucu tuketmeden birakmak, gitmek. sen hala yanindaymiscasina girmek, yurumek..
Güzel bir söz...