Hep hep hep söylüyorum.Hediye sadece maddi yükü olan bir şey değildir..Sen düşünülerek,sana özel atılan her adımdır hediye.Bir şarkı armağan etmek bile buna dahil..Aslında hediye kendini özel hissetmektir..
MİRACIN HEDİYELERİ Bir meyvesi de insanın şahsına bakıyor. Bilindiği gibi insan zatı itibarıyla gayet aciz, zayıf, fakir ve nakıs bir yapıya sahiptir. Diğer canlılara nispet edilirse o zaman biçare zayıf bir çocuk gibi oluyor. Adeta canlıların en elemlisi, en muhtacı, en korkağı, en kederlisi, en dertlisi iken; birden iman ile insanın mahiyeti ve konumu değişiyor. Şöyle ki: İman ile insan... Alay-ı illiyin dediğimiz maneviyatın ve yaradılışın en yüksek derecesine çıkıyor. İman ile insan... Eşref-i Mahlûkat dediğimiz tüm yaratılanların en şereflisi rütbesine çıkıyor. İman ile insan... Sahib-i Kâinat dediğimiz Rabbulaleminin direk muhatabı olma makamına çıkıyor. İman ile insan... Yeryüzünün halifesi ve mahlûkatın Allah katında temsilcisi olma derecesine çıkıyor. İman ile insan... Şu dünyada Cenab-ı Hakkın aziz ve muhterem bir misafiri konumuna çıkmış oluyor. İşte bu hakikat miraçta Peygamberimize as bildiriliyor ve imanın bize neler kazandırdığını ve kazandıracağını bize haber vererek Ehli İmanı bunlarla müjdeleyerek haberdar ediyor.
MİRACIN HEDİYELERİ İnsan kâinatın en kıymetli bir meyvesi ve Kâinat Sahibinin en nazlı bir sevgilisi olduğu Miraçla anlaşıldı. Kâinata nisbetle küçük bir varlık, zayıf bir canlı olan insan bu meyve ile öyle bir dereceye çıktı ki, bütün varlıklar üzerinde bir makam ve mevki kazandı. Çünkü rütbesiz bir askere, “Sen paşa oldun” dense ne kadar sevinir. Öyle de âciz, fani, devamlı ayrılık ve zeval tokadını yiyen biçare insana birden, 'Sonsuz ve baki bir Cennette Rahman ve Rahîm olan Allah'ın rahmetine gireceksin' dendiğinde o insan ne kadar büyük bir mevki ve makama çıkar. Cennette hayal hızında, ruh genişliğinde, akıl akıcılığında, kalbin bütün arzularında Cenab-ı Hakkın ebedi mülkünde seyir ve seyahate erecektir. Cenab-ı Hakkın nur cemalini seyretme nimetini tadacaktır. Böyle bir insanın kalb ve ruhu ne kadar büyük bir sevince kavuşur değil mi? Miraçın bu meyvesi insanın en büyük arzu ve hedefidir. (Bediüzzaman Said Nursî, Sözler, 31. Söz.)
Önemli gün ve haftalarda insanların birbirine almak zorunda olduğu düşünülen... Almazsan sevdiceğinin boynu bükük kalır diye baskı yapılıp, en şafşatalı ve pahalı olan alınınca daha kıymetli olduğu zannedilen... Günlere haftalara sığdırılmayan,yer zaman,mekan tanımayan, bahane ve mazeretlerden uzak olan sevgilerinse ''bizim için kıymetlisiniz '' notuyla birlikte her daim aklımızda olup, '' senden gelen toza kurbanım'' dedirten :)))
Adam 3 yaşındaki kızını, pahalı bir hediyelik kaplama kağıdını ziyan ettiği için azarlamıştı. Küçük kız, koskoca bir paket altın yaldızlı kağıdı bir kutuyu eğri büğrü sarmak için kullanmıştı.... Bayram sabahı küçük kız paketi getirip 'Bu senin babacığım' dediğinde üzüldü, aceba gereğinden fazla mı tepki göstermişti kızına... Bir gece önce yaptığından utandı... Ne var ki paketi açınca yeniden öfkelendi. Kutunun içi boştu. Kızına gene bağırdı: -Birisine bir hediye verdiğinde, kutunun içinde birşey olması lazım. Bunu da mı bilmiyorsun? Küçük kız gözlerinde yaşlarla babasına baktı: -O kutu boş değil ki baba, dedi 'İçini öpücüklerimle doldurmuştum' Adam öyle fena oldu ki.. Koştu.. Kızına sarıldı...Beraberce ağladılar Adam o altın kutuyu ömrünün sonuna kadar yatağının baş ucunda sakladı. Ne zaman keyfi kaçsa, ne zaman morali bozulsa, ne zaman kendini kötü hissetse, kutuya koşar, içinden minik kızının sevgi ile doldurduğu hayali öpücüklerinden birini çıkarırdı.
Hem altın kaplama, hemde üstünde, yakut, zümrüt,pırlanta, vs vs...yani ne arasan var...yok yok... :))) Hediyelerin en güzelini, sevgimi verdim sana Justy'ciğim... :))) Tekrar mutlu yıllar canım.... :)))
ne olduğu ağırlığı fiyatı farketmez hediyeyi sunarken -görünce aklıma sen geldin diyerek sunuuyorsa o hediyedir işte... bir kurbağa resmi görmüş nette bir dost aklına ben gelmişim göndermiş oda :)
içinden gelir ve verirsin.. hediyenin bir anlamnı yoktur, iki kişi arasındaki dostluğu pekiştirmek için verilmez yada karşıdakine verilen değerin bir göstergeside değildir.. sadece içinden geldiği için verilir.. bu yüzden hediye verdiğin kişiden dostluğunuza daha fazla değer vermesini beklemezsin.. ayrıca o hediyeyi beğenip beğenmemeside çok önemli değildir.. verdiğin şeyle onu mutlu etmeyi amaçlamazsın eğer hediyeni verdiğin kişinin o hediyeyi beğenmesini yada hoşnut olmasını bekliyorsan sadece egonu tatmin etmek için vermişsindir ki o zaman hiçbir değeri kalmaz... hediyeyi verdiğin kişiden tek bir bekletin vardır.. hediyesini açması ve teşekkür etmesi (ikincisi zorunlu değildir ama nezakettendir)
Hatırlarım bugün gibi Sessiz geçen son geceyi Başın öne eğik bir suçlu gibi Bana verdiğin HEDİYEYİ....
İki küçük kol düğmesi Bütün bir aşk hikayesi İki düğme iki ayrı kolda Bizim gibi ayrı yoldaaa
Akşam olunca sustururum Herkesi ve herşeyi Gelir kol düğmelerimin birleşme saati Usul usul çıkarır koyarım kutuya yanyana Bitsin bu işkence kalsınlar bir arada.......
Baba kapıdan içeri girer.. Küçük 6 yaşındaki kız elindeki küçük ve kapaklı kutuyu gizli gizli büyükçe bir yaldızlı kağıda sarmaya çalışmaktadır..Bir yanda selobant..bir yanda küçük kağıt makası..küçük bir parça rafya…habire kesip yapıştırmaya çalışmaktadır..
Baba gergin ve sinirli sorar.. ^^Kızım..ne bu dağınıklık.. Ne o elindeki rafya bakiyim..ne karıştırıyorsun sen orda…? ^^
Küçük kız minik gözlerini kocaman açarak cevap verir..yüzünde burukluk..dudaklarını büzüştürmüştür..bütün şirinliğiyle cevap verir.. ^^Ama…ama… ben sana hediye hazırlıyordum babacığım…^^
Baba hala kızgın.. ^^Boşa emek kızım..ver bakayım o kutuyu…bu muydu bana hediyen? ^^
Küçük kız minik hareketlerle başını sallar..evet anlamında..yüzüne ışık gelmiş gibi yayılan kocaman bir gülümsemeyle minik ellerindeki kapaklı kutuyu iki eliyle babasına uzatır..Baba kutuyu açar..içi boştur..Şaşkınlık ve artmış bir kızgınlıkla.. ^^Boş bir kutu için mi bu kadar uğraşıyordun sen kızım? ^^..diye sorar..
Küçük kız cevap verir..şirin gözlerinden artık sicim gibi yaşlar akmaktadır..
^^Ama ben o kutunun içine öpücüklerimi koymuştum…^^***
Bir merdiven sonu Bir kapı önü Bir ayrılığın başlangıcında Yavaş, Sessiz, Ve usulca çevirerek! Biraz ürkek, Biraz şaşkın, Biraz mahcub.. Ama bilerek, isteyerek Uzatıp pençeyi sine-i cana Kalbini çıkarıp gönül kökünden Bir hayali resim, Bir meçhul isim, Sarıp üzerine bir de tebessüm; ´Senin olsun´ diye Uzatıverdi! ..
.. püsküllü hasır şapka isterim,isterim de isterim:))
Hep hep hep söylüyorum.Hediye sadece maddi yükü olan bir şey değildir..Sen düşünülerek,sana özel atılan her adımdır hediye.Bir şarkı armağan etmek bile buna dahil..Aslında hediye kendini özel hissetmektir..
en güzel hediye; senin kendine vereceğin mutluluktur. mutlu et kendini.
'Yar, senin hediyen bir gönül ağrısı'
Bir insanin bir insana verebilecegi en guzel hediye, ona ayirabilecegi: zamandir.
ILLaki Hediye Alacaksan Eğer, Bana.. 'Seni' Hediye Et! Bir Ömür Saklayayım Sevgili ♥
İlla maddi değeri olan bişey değildir..Bazen söylenen bir söz de en güzel hediye olabilir..
MİRACIN HEDİYELERİ
Bir meyvesi de insanın şahsına bakıyor. Bilindiği gibi insan zatı itibarıyla gayet aciz, zayıf, fakir ve nakıs bir yapıya sahiptir. Diğer canlılara nispet edilirse o zaman biçare zayıf bir çocuk gibi oluyor. Adeta canlıların en elemlisi, en muhtacı, en korkağı, en kederlisi, en dertlisi iken; birden iman ile insanın mahiyeti ve konumu değişiyor. Şöyle ki:
İman ile insan... Alay-ı illiyin dediğimiz maneviyatın ve yaradılışın en yüksek derecesine çıkıyor.
İman ile insan... Eşref-i Mahlûkat dediğimiz tüm yaratılanların en şereflisi rütbesine çıkıyor.
İman ile insan... Sahib-i Kâinat dediğimiz Rabbulaleminin direk muhatabı olma makamına çıkıyor.
İman ile insan... Yeryüzünün halifesi ve mahlûkatın Allah katında temsilcisi olma derecesine çıkıyor.
İman ile insan... Şu dünyada Cenab-ı Hakkın aziz ve muhterem bir misafiri konumuna çıkmış oluyor.
İşte bu hakikat miraçta Peygamberimize as bildiriliyor ve imanın bize neler kazandırdığını ve kazandıracağını bize haber vererek Ehli İmanı bunlarla müjdeleyerek haberdar ediyor.
Miracın hediyeleri
Ümmetinden Allah'a ortak koşmadan ölen kimselerin affedileceği.
Beş vakit namaz.
Bakara Suresi'nin son iki ayeti. (Müslim, Tirmizî, Nesaî, Suyutî)
MİRACIN HEDİYELERİ
İnsan kâinatın en kıymetli bir meyvesi ve Kâinat Sahibinin en nazlı bir sevgilisi olduğu Miraçla anlaşıldı. Kâinata nisbetle küçük bir varlık, zayıf bir canlı olan insan bu meyve ile öyle bir dereceye çıktı ki, bütün varlıklar üzerinde bir makam ve mevki kazandı. Çünkü rütbesiz bir askere, “Sen paşa oldun” dense ne kadar sevinir.
Öyle de âciz, fani, devamlı ayrılık ve zeval tokadını yiyen biçare insana birden, 'Sonsuz ve baki bir Cennette Rahman ve Rahîm olan Allah'ın rahmetine gireceksin' dendiğinde o insan ne kadar büyük bir mevki ve makama çıkar. Cennette hayal hızında, ruh genişliğinde, akıl akıcılığında, kalbin bütün arzularında Cenab-ı Hakkın ebedi mülkünde seyir ve seyahate erecektir. Cenab-ı Hakkın nur cemalini seyretme nimetini tadacaktır. Böyle bir insanın kalb ve ruhu ne kadar büyük bir sevince kavuşur değil mi? Miraçın bu meyvesi insanın en büyük arzu ve hedefidir. (Bediüzzaman Said Nursî, Sözler, 31. Söz.)
...
Hep gönüller muradıdır aşığın
Nöbetin bekleyen alır keşiğin
Beklemeli şu sultanın eşiğin
Günde yüzbin kere yüzler sürmeli
...
hediyye ilen...
kendime.
...
dünyada biricik sevdiğim sensin
güzelsin incesin tatlısın şensin
gönlüm başkasını nasıl beğensin
güzelsin incesin tatlısın şensin.
...
Önemli gün ve haftalarda insanların birbirine almak zorunda olduğu düşünülen... Almazsan sevdiceğinin boynu bükük kalır diye baskı yapılıp, en şafşatalı ve pahalı olan alınınca daha kıymetli olduğu zannedilen... Günlere haftalara sığdırılmayan,yer zaman,mekan tanımayan, bahane ve mazeretlerden uzak olan sevgilerinse ''bizim için kıymetlisiniz '' notuyla birlikte her daim aklımızda olup, '' senden gelen toza kurbanım'' dedirten :)))
Küçük Kızın Hediyesi
Adam 3 yaşındaki kızını, pahalı bir hediyelik kaplama kağıdını ziyan ettiği için azarlamıştı. Küçük kız, koskoca bir paket altın yaldızlı kağıdı bir kutuyu eğri büğrü sarmak için kullanmıştı....
Bayram sabahı küçük kız paketi getirip 'Bu senin babacığım' dediğinde üzüldü, aceba gereğinden fazla mı tepki göstermişti kızına... Bir gece önce yaptığından utandı...
Ne var ki paketi açınca yeniden öfkelendi. Kutunun içi boştu. Kızına gene bağırdı:
-Birisine bir hediye verdiğinde, kutunun içinde birşey olması lazım. Bunu da mı bilmiyorsun?
Küçük kız gözlerinde yaşlarla babasına baktı:
-O kutu boş değil ki baba, dedi 'İçini öpücüklerimle doldurmuştum'
Adam öyle fena oldu ki.. Koştu.. Kızına sarıldı...Beraberce ağladılar
Adam o altın kutuyu ömrünün sonuna kadar yatağının baş ucunda sakladı. Ne zaman keyfi kaçsa, ne zaman morali bozulsa, ne zaman kendini kötü hissetse, kutuya koşar, içinden minik kızının sevgi ile doldurduğu hayali öpücüklerinden birini çıkarırdı.
iyi veya kötü,değerli veya değersiz her durumda insanı mutlu eder....
tedi? o benmiyim :))
bensem bende seni seviyorum,acılı doğumgunu kızı :)
Hem altın kaplama, hemde üstünde, yakut, zümrüt,pırlanta, vs vs...yani ne arasan var...yok yok... :)))
Hediyelerin en güzelini, sevgimi verdim sana Justy'ciğim... :)))
Tekrar mutlu yıllar canım.... :)))
:) Mutlu edecekse tabi ki..
doğumgünü sebebiyle arkadaşı pirensese 2 tane Beta alır...
-mavi balık nerde? !
-evlat edinildi :)
-:S
birkaç gün sonra...
-kırmızı balık nerde?
-:S
-? ?
-şey galiba öldü...yada şoka girdi:(
-nerde? !
-camın önünde...
-naptın hayvana? !
-suyunu değiştirdim...
-suyu değişen balık ölmez pirenses...
-balık kabın içindeyken şeyettim...suyunu biraz döküp çeşmeden üstüne doldurdum...
-:S içme suyu koyacaksın...içme suyu...
-:(ölmüş mü?
-şimdi götürüyorum onu...
-kaloriferin üstüne koysak?
-:-O
-geri gelecek mi?
-...
-gelsin:(
-hoşçakal!
-güle güle:'(
Alanı vereni mutlu eder...
Geriside önemli değil...
Bir avuç beyaz leblebi..
ne sunduğun kadar nasıl sunduğunda önemli!
hediye,ardaki buzları eriten unutulanları hatırlatan bir unsur belkıde ne güzel şeydir hediyeleşmek....ne verildiği değil nasıl verildiği onemlidir
ne olduğu ağırlığı fiyatı farketmez
hediyeyi sunarken
-görünce aklıma sen geldin
diyerek sunuuyorsa o hediyedir işte...
bir kurbağa resmi görmüş nette bir dost
aklına ben gelmişim
göndermiş oda :)
Çam sakızı çoban armağanı...
Sevgi.......
yılbaşında hazırlanıp hala basılamadığı için şimdi msnden gönderilen... :))
içinden gelir ve verirsin..
hediyenin bir anlamnı yoktur, iki kişi arasındaki dostluğu pekiştirmek için verilmez yada karşıdakine verilen değerin bir göstergeside değildir.. sadece içinden geldiği için verilir..
bu yüzden hediye verdiğin kişiden dostluğunuza daha fazla değer vermesini beklemezsin.. ayrıca o hediyeyi beğenip beğenmemeside çok önemli değildir.. verdiğin şeyle onu mutlu etmeyi amaçlamazsın eğer hediyeni verdiğin kişinin o hediyeyi beğenmesini yada hoşnut olmasını bekliyorsan sadece egonu tatmin etmek için vermişsindir ki o zaman hiçbir değeri kalmaz...
hediyeyi verdiğin kişiden tek bir bekletin vardır.. hediyesini açması ve teşekkür etmesi
(ikincisi zorunlu değildir ama nezakettendir)
bir adet öküz ;)
Hatırlarım bugün gibi
Sessiz geçen son geceyi
Başın öne eğik bir suçlu gibi
Bana verdiğin HEDİYEYİ....
İki küçük kol düğmesi
Bütün bir aşk hikayesi
İki düğme iki ayrı kolda
Bizim gibi ayrı yoldaaa
Akşam olunca sustururum
Herkesi ve herşeyi
Gelir kol düğmelerimin birleşme saati
Usul usul çıkarır koyarım kutuya yanyana
Bitsin bu işkence kalsınlar bir arada.......
Baba kapıdan içeri girer..
Küçük 6 yaşındaki kız elindeki küçük ve kapaklı kutuyu gizli gizli büyükçe bir yaldızlı kağıda sarmaya çalışmaktadır..Bir yanda selobant..bir yanda küçük kağıt makası..küçük bir parça rafya…habire kesip yapıştırmaya çalışmaktadır..
Baba gergin ve sinirli sorar..
^^Kızım..ne bu dağınıklık..
Ne o elindeki rafya bakiyim..ne karıştırıyorsun sen orda…? ^^
Küçük kız minik gözlerini kocaman açarak cevap verir..yüzünde burukluk..dudaklarını büzüştürmüştür..bütün şirinliğiyle cevap verir..
^^Ama…ama… ben sana hediye hazırlıyordum babacığım…^^
Baba hala kızgın..
^^Boşa emek kızım..ver bakayım o kutuyu…bu muydu bana hediyen? ^^
Küçük kız minik hareketlerle başını sallar..evet anlamında..yüzüne ışık gelmiş gibi yayılan kocaman bir gülümsemeyle minik ellerindeki kapaklı kutuyu iki eliyle babasına uzatır..Baba kutuyu açar..içi boştur..Şaşkınlık ve artmış bir kızgınlıkla..
^^Boş bir kutu için mi bu kadar uğraşıyordun sen kızım? ^^..diye sorar..
Küçük kız cevap verir..şirin gözlerinden artık sicim gibi yaşlar akmaktadır..
^^Ama ben o kutunun içine öpücüklerimi koymuştum…^^***
Artık baba ne derse desin geç kalınmıştır…
Ve perde iner….
Bir merdiven sonu
Bir kapı önü
Bir ayrılığın başlangıcında
Yavaş,
Sessiz,
Ve usulca çevirerek!
Biraz ürkek,
Biraz şaşkın,
Biraz mahcub..
Ama bilerek, isteyerek
Uzatıp pençeyi sine-i cana
Kalbini çıkarıp gönül kökünden
Bir hayali resim,
Bir meçhul isim,
Sarıp üzerine bir de tebessüm;
´Senin olsun´ diye
Uzatıverdi! ..