Kültür Sanat Edebiyat Şiir

hayret sizce ne demek, hayret size neyi çağrıştırıyor?

hayret terimi Fatma Öksüz tarafından tarihinde eklendi

  • Annabel Lida
    Annabel Lida

    loş ışıktan,kaynayan çay suyundan,açan günden bile mutluluk dolan insanlardık.
    bu hayat bizi bu denli mahvetmemeliydi.

  • Metin Bedir
    Metin Bedir

    dervişin biri çatıya çıkmış dalmış semaya yıldızlara bi ara öyle bi dalmışki çatıdan düşmüş. ama nasıl düştüyse o halde yine semaya yıldızlara bakıyormuş düştüğünün bile farkına varmamış. işte hayret böyle bişey ister hayret de ister havlet de ister bir olmak de ne dersen de.

  • Mähi Nûr
    Mähi Nûr

    Hizmet erlerinin, hizmet mülâhazasıyla, maddî-mânevî, cismânî-ruhâni bütün zevklerini sarıp-sarmalayıp, gözün, kulağın ulaşamayacağı bir kenara koymaları, hizmetlerinin çehrelerinde ilâhî inâyetin cilvelerini görüp, hayretlerle, hayranlıklarla dopdolu, vazife-inayet arası gelip-gitmeleri ve bir ölçüde hizmetin dışında her şeye karşı kapalı bulunmaları, [3]hazine-i hâssasından ışık ordusuna hususî bir hayret mevhibesi olsa gerek...[3] '(Bu dünya hayatında onların maişetlerini aralarında) Biz taksim ettik.' (Zuhruf sûresi, 43/32)

  • Mähi Nûr
    Mähi Nûr

    Hak yolcusu, dehşet ve hayret vâdilerinde dolaşırken, kalb balansı iki âleme göre ayarlanmamışsa, yâni duygular, hâlin enginliklerinde pervâz ederken, mantık ve muhâkeme mişkât-ı nübüvvetle irtibatlı değil ve seyahat, Hakikat-ı Ahmediye (aleyhi ekmelü't-tehâyâ) zıllinde sürdürülmüyorsa, bîhûş olmak, muvâzeneyi kaybetmek, şaşkınlığa düşmek, dolayısıyla da rûh-u şeriata muhâlif söz ve davranışlarda bulunmak kaçınılmaz olur.
    Mısır kadınları Hz. Yûsuf'un cemâlini gördüklerinde kendilerinden geçmiş ve o dehşet içinde kendi ellerini kesmişlerdi. (Ey gözümün nuru Efendim!) eğer onlar senin cemâlini görselerdi, ellerindeki hançerleri kalblerine saplarlardı. Senin güzelliğinin bahsedildiği yerlerde; Yûsuf'un güzelliğinden söz etmek efsâneden ibaret kalır.' O sihirli, o kıvrak ve o içten sözleriyle Molla Câmî, dehşet ve hayreti ne güzel anlatır! Fânî ve güzelliği kendinden olmayan dünyevî hüsün ve cemâller, insanı böyle baştan çıkarırsa, güzellikler ve kemâller, güzellik ve kemâlinin pek çok perdelerden geçmiş gölgesinin gölgesi bulunan bir Zât'ın müşâhede ve mükâşefesiyle hâsıl olan hayret ve dehşetin baş döndürücülüğünü kavramak -zannediyorum- bizler gibi fânîlere zor müyesser olur

  • Mähi Nûr
    Mähi Nûr

    Aşk u şevk vâdilerinde seyahat eden hak yolcusu, zaman zaman aşk ateşiyle yanar durur, zaman zaman da Sevgili'nin sunduğu ölümsüzlük şarabını içer ve şevk u tarâbla coşar.. yanıp gezerken 'ey sâkî aşkın od'una yandıkça yandım bir su ver! ' der inler; Sevgili'nin aralanan kapısını iştiyakla süzerken de 'parmağım aşkın balına bandıkça bandım bir su ver! ' der, yalvarır ve 'mezîd' ister.

    Yolcuda, yolculuk düşüncesi, dünya endişesi ve mesâfeler mülâhazası bâkî kaldığı sürece; tâbir-i diğerle, yolcu tecelli-i esmâ ve sıfâtı aşıp tecelli-i Zât'la şereflendirileceği 'ân'a kadar, ateş ve şürb, yanıp-yakılma ve perde arası cilvelerle 'Rabbileri onlara tertemiz bir şarap sunmuştur.'[1] nasibini alıp mârifet vâdilerinde 'mezîd' arama devam eder. Böyle bir sînede her yeni vâridat, yeni yeni iştiyak menfezleri açar.. her açılan menfezden onun gözüne-gönlüne ışıklar akar-gelir. Onun duygu ve düşüncesi, eşyâ ve gönlü arasında bir tığ gibi işler ve kendi mârifet kanaviçesini örer.

    Bir arının; çiçeklere bal olma yolunu açıp onları peteklere taşıması gibi, o da esmâ ve sıfât-ı ilâhînin tecellileriyle salınan çiçekleri gönlüne taşır, onları vicdanın kadirşinâs imbiklerinden geçirir.. kirpiklerinin gidip tâ sıfât hüzmelerine iliştiğini duyar gibi olur.. ve 'Zât! ' der, kendini hayret ve dehşete salar...

    [1] Dehr sûresi, 76/21.

  • Necmettin Yılmaz
    Necmettin Yılmaz

    Üç günlük dünya için gayret üstüne gayret, Ebedi bir yaşam için gayret yok, hayret.

  • Sebahattin Zorlu
    Sebahattin Zorlu

    Göklerde, yerde ve nefislerde öyle bir sistem isliyor ki, bunu fark edenin Allahu Ekber diyerek hayret etmemesi mümkün degildir.

  • Leyla Şenkal
    Leyla Şenkal

    herşey gibi hayretin de ince bir ayarı şaşmaz bir saati var...erken gelen tokat küstürebilir...geç kalan ise daha da azdırabilir benliği....

  • Bay Grey
    Bay Grey

    .....ki ne hayret elin gavurunun gazetesinin Orhan Pamuk ile ilgili haber yapıcam die memleketin özetini çıkarması durumu.
    'Orhan Pamuk kayıp kimlik arayışını anlatıyor. Türkiye’de Kemalistler Kürtlere Kürt denilmesinden rahatsızlık duyuyor. İslamcılara Avrupa’ya bu kadar bağlanmak uymuyor.'