Mal doyumsuzlugu, ilgi doyumsuzlugu, makam doyumsuzlugu, guc, guzellik....
El cevap: tekâsür krizi... Hepsi çoğalmak ve çoğaltmaktan kaynaklı bir tutku. Halbuki çoğaltmaktan zarar gelmeyecek tek şey sevgidir keşke onu yapabilseydik. Ne demiş ismet özel. Sevmek mübalağa sanatıdır, abartın...
Nietzsche tüm insanlığa şu öğüdü bıraktı: “En derin yaralarla başlar, en derin gülücükler. En yüksek uçurumlardan düşerken öğrenirsin uçmayı. En derin denizlerde boğula boğula becerirsin tek bir seferde yaşamayı.”
"Filozoflar dünyayı çok farklı biçimlerde yorumladılar, ama asıl mesele onu değiştirmek." Diyor Galeano. İnsanlar dünyayı silahla, güçle, korkuyla, kanla, vahşetle değiştirmeye çalıştılar. Oysa dünya hepimize yeter de artardı bile.
Onu sevgiyle değiştirmeyi deneseydik şayet!
Günaydın arkadaşlar. Sevgi ve merhamet sarsın dünyamızı.
Kalbinizle konuşun , kalbinizi açın , kalbinizle görün , kalbinizle işitin , kalbinizle … Kalbinizle … Çünkü bir söz kalpten geliyorsa kalbe girer , bir kalp kendini açıyorsa açık kalpler bulur , kalp gözüyle bakan elbette görür , kalbiyle işiten söylenmemiş heceleri bile duyar , kalbiyle …
Kalp, soğuğu sevmezmiş. Soğuk, kalpte spazma sebep olurmuş. Siz siz olun soğuk insandan, soğuk sözden, soğuk şakalardan velhasıl her türlü soğukluktan uzak durun.
Herkesin kendini araması dünya ile sınırlımıydı? Mekanda herkesin kendini araması aslında dünyada buluşması değilmiydi? Kainatta herkesin kendini araması ise hayatın var olduğu tek yer ve mekan olan dünyayı bulması değilmiydi? Aslında herkesin kendinde olması zaman ve mekanda dünya ve kainatı içinde bulundurması değilmiydi? Harekette zaman, hacim ve mesafede mekan, yoksa zamanda haraket, mekanda ise hacım ve mesafemiydi?
Umut kadar hayal kurmakmıydı umudun ve hayalin ölçüsü? Umudun ölçüsü, hayallerin ufkun genişliğinde saklı, saklanmış ölçüyü bulanmı daha gerçekçi? Hayali kadar umut eden zaten ölçüsüz hayalperestti.
- Umu(t*)u umu(d*) yapan te yi de ye transforme eden arka planda yumuşak ğ idi... [Ğayn 1000]
“Üşümesin diye üstünü örttüğünüz birinin cenazesine katılmadan Dünyayı anlayamazsınız.” diyor Nuri Bilge Ceylan Ekleme yapalım; Üşümeyesiniz diye üzerinizi örten birinin buz gibi yüzünü öpmeden Dünyayı anlayamazsınız...
Hiçbir insan mutlak anlamda kötü olamaz. En kötü denilebilecek insanın dahi güzellikleri bulunabilir. Hem kime göre neye göre kötü... Dolayısıyla idam etmeden önce ona vakit tanımalı... Kalemini kırmadan evvel affetmeli... Zira geriye dönüşü yok.
Nasihat almak ta vermek te önemli... Akıl vermeyi seven bir milletiz... Oysa hiç konuşmadan sarıp sarmalamak öpüp koklamak göğüs göğüse sarılıp saatlerce susmak, ılık ılık ağlamak ıslanmak, birbirinin gözyaşlarını sessiz sessiz silmek belki daha etkili ve kalıcı bir tedavidir... Laf çoktan bitti... Aşk dönemi artık...
Hayatta düzeltemediğimiz yada gücümüzün yetmediği sorunlar olabilir. Boyumuzu aşıyordur. Tıpkı engelli bir insanın engelleriyle yaşamak zorunda olması gibi sosyal yaşamımızda da bazı sorunlar ur gibi durabilir. Dolayısıyla sorunu kendi konumunda kabul edip, bir beyaz kağıttaki bir minnacık siyah noktaya hapsedip, varlığını bilerek ama beyaz kısma odaklanarak göz ardı etmeyerek bilinçli şekilde farkındalıkla hayata devam etmeli...
Ben bu pazar üzerime çocukluğumu giyip şarkılar söyleyecektim oysa parmak uçlarımda ...
Olmadı!
Ustalaştık biraz daha taşı kırmakta,dostu düşmandan ayırmakta (Nazım HİKMET)
Mal doyumsuzlugu, ilgi doyumsuzlugu, makam doyumsuzlugu, guc, guzellik....
El cevap: tekâsür krizi... Hepsi çoğalmak ve çoğaltmaktan kaynaklı bir tutku.
Halbuki çoğaltmaktan zarar gelmeyecek tek şey sevgidir keşke onu yapabilseydik.
Ne demiş ismet özel. Sevmek mübalağa sanatıdır, abartın...
Bir hayır duası olarak;
“Allah yakınlığına alıştığınız kalbin yokluğunu göstermesin.”
İyi hafta sonları olsun hepimize.
Nietzsche tüm insanlığa şu öğüdü bıraktı:
“En derin yaralarla başlar, en derin gülücükler.
En yüksek uçurumlardan düşerken öğrenirsin uçmayı.
En derin denizlerde boğula boğula becerirsin tek bir seferde yaşamayı.”
"Kim bir şairi kırsa şair gider uzun bir dizeyi kırar mesela Bilirim kim dokunsa şiire
Eline bir kıymık saplanacak."
Kayıp Zaman...
https://images.app.goo.gl/em8r1XvswjwPwCx38
Ve bu krizin sonu belli...
Bismillâhirrahmânirrahîm
Sonra o gün, nimetlerden mutlaka hesaba çekileceksiniz?
Tekâsür 8
Hala insanlara güvenebildiğim için demek ki hiçbir şey öğretememiş.
El cevap: Tekâsür krizi...
"Filozoflar dünyayı çok farklı biçimlerde yorumladılar, ama asıl mesele onu değiştirmek." Diyor Galeano. İnsanlar dünyayı silahla, güçle, korkuyla, kanla, vahşetle değiştirmeye çalıştılar.
Oysa dünya hepimize yeter de artardı bile.
Onu sevgiyle değiştirmeyi deneseydik şayet!
Günaydın arkadaşlar. Sevgi ve merhamet sarsın dünyamızı.
Kalbinizle konuşun , kalbinizi açın , kalbinizle görün , kalbinizle işitin , kalbinizle …
Kalbinizle …
Çünkü bir söz kalpten geliyorsa kalbe girer ,
bir kalp kendini açıyorsa açık kalpler bulur ,
kalp gözüyle bakan elbette görür ,
kalbiyle işiten söylenmemiş heceleri bile duyar , kalbiyle …
Kalp- İ. Pala
Kalp, soğuğu sevmezmiş. Soğuk, kalpte spazma sebep olurmuş. Siz siz olun soğuk insandan, soğuk sözden, soğuk şakalardan velhasıl her türlü soğukluktan uzak durun.
Kalp- İ. Pala
Herkesin kendini araması dünya ile sınırlımıydı?
Mekanda herkesin kendini araması aslında dünyada buluşması değilmiydi?
Kainatta herkesin kendini araması ise hayatın var olduğu tek yer ve mekan olan dünyayı bulması değilmiydi?
Aslında herkesin kendinde olması zaman ve mekanda dünya ve kainatı içinde bulundurması değilmiydi?
Harekette zaman, hacim ve mesafede mekan, yoksa zamanda haraket, mekanda ise hacım ve mesafemiydi?
Sanırım iş başa düştü :)))
Zaten diğerleri de yok. Ben çayı halledeyim bari, belki içmeye gelirler :)
Kaldı çay bırakacak birileri. ;))
Günaydın
Gününüz güzel geçsin inşallah. Katkı olsun diye muhteşem bir Beyonce Halo Jazz Cover performansı bırakıyorum buraya... :))
Umut kadar hayal kurmakmıydı umudun ve hayalin ölçüsü?
Umudun ölçüsü, hayallerin ufkun genişliğinde saklı, saklanmış ölçüyü bulanmı daha gerçekçi?
Hayali kadar umut eden zaten ölçüsüz hayalperestti.
- Umu(t*)u umu(d*) yapan te yi de ye transforme eden arka planda yumuşak ğ idi...
[Ğayn 1000]
"Kaybettiğim her şeyin sonunda kendimi kazandım, muhteşemdi."
Günün mottosu;
"Işığı önünde ara, geçmişte kalan gögendir."
Düştüğün anda seni tekmeleyeceğini düşündüklerinden bazıları Kaldırmak için elini uzatır...
“Üşümesin diye üstünü örttüğünüz birinin cenazesine katılmadan Dünyayı anlayamazsınız.” diyor Nuri Bilge Ceylan
Ekleme yapalım;
Üşümeyesiniz diye üzerinizi örten birinin buz gibi yüzünü öpmeden Dünyayı anlayamazsınız...
İnsan, nefretten nefret etmeli, öfkeye öfke duymalı, kine kin beslemeli ve yalnızca sevmeyi sevmeli…
Hiçbir insan mutlak anlamda kötü olamaz. En kötü denilebilecek insanın dahi güzellikleri bulunabilir. Hem kime göre neye göre kötü... Dolayısıyla idam etmeden önce ona vakit tanımalı... Kalemini kırmadan evvel affetmeli... Zira geriye dönüşü yok.
Nasihat almak ta vermek te önemli...
Akıl vermeyi seven bir milletiz... Oysa hiç konuşmadan sarıp sarmalamak öpüp koklamak göğüs göğüse sarılıp saatlerce susmak, ılık ılık ağlamak ıslanmak, birbirinin gözyaşlarını sessiz sessiz silmek belki daha etkili ve kalıcı bir tedavidir...
Laf çoktan bitti... Aşk dönemi artık...
Hayatta düzeltemediğimiz yada gücümüzün yetmediği sorunlar olabilir. Boyumuzu aşıyordur.
Tıpkı engelli bir insanın engelleriyle yaşamak zorunda olması gibi sosyal yaşamımızda da bazı sorunlar ur gibi durabilir.
Dolayısıyla sorunu kendi konumunda kabul edip, bir beyaz kağıttaki bir minnacık siyah noktaya hapsedip, varlığını bilerek ama beyaz kısma odaklanarak göz ardı etmeyerek bilinçli şekilde farkındalıkla hayata devam etmeli...
İnsan, kendisine biraz mekanik yaklaşmalı. Ve sorunlarla değil çözümlerle ilgilenmeli.
Herşeyi biraz fazla biliyorum... Belki de benim sorunum bu...
Yada hiçbir şey bilmiyorum...
Beni candan usandırdı cefâdan yâr usanmaz mı
Felekler yandı âhımdan murâdım şem'i yanmaz mı