Yaratıcı olmak elbette bir kitapta önemlidir. Yaratıcılık yeteneğinin takdiri de 'şahıs'ın değil topluluğun verdiği karardır...Ama tabii 'anlayabilmek' kapasitesi ve bir de cehaletin danası (!) da eklenince işte o noktada bazen (istisna-den) kişi eksik kalır...
efenim bir kitap insanın hayal gücünü geliştirebilir fekat bir filim yahud da bir dizi için bu geçerli değil idir. ayrıyetten harry potter ziyadesi ilen pottur bodur udur bu kadar itibarı şahsen ben göstermem saçma star trek bilem ondan daha kaliteli idir harry'nin hayranlarına itina ilen duyrulur... po\t ilen...
harry po\tter efenim cadıların ve büyünün büyücülerin sempatikleştirilme çabasıdır.iyi büyü yoktur hepsi şirk koşmadır harut ve maruttan sonra iyi olanı duyulmamıştır. po ilen...
Harry potter ii bi çocuk.Onu oynayan danielde ii.Ama hiç bi özelliği yok.bi Ailesi konusunda popüler.yoksa yaaaşıklı deil.Ama malfoy içün bişi diemicem ;)
Joanne Kathleen ROWLING İngiltere Chipping Sodburry’de dünyaya gözlerini açtı. İlerleyen zamanlarda ailesiyle birlikte Bristol'e, daha sonra da Chepstow'a taşındı. (http://tr.wikipedia.org/wiki/J.K._Rowling) Çocukluğundan itibaren İngiliz kültürüyle yetişti doğal olarak.Etrafında gördüğü tarihi binaların tasvirlerinden tutun da Hıristiyan ve Avrupalı bir kültürün etkisiyle belleğinde yerleşen Latince sevgisini yansıttı Harry Potter adlı romanına.
Dünya gençliğini, yeni bir fantastik dünya inşasıyla evrenselleştirmeyi başardığı Anglo-Sakson ve Latin kültüründe eritme hamlesiydi aslında onun yaptığı.Rowling belki de bu ulvi gayesinin farkında değildi şuuraltının istila ruhundan habersizcesine.Aslında herkesin hakkıdır kendi kültürünü başka ruh dünyalarında yeşertmeye çalışmak.İşte JK Rowling de belki bilinçsizce girişti bu işe.Ancak onun yetişme ortamını; yetişme tarzını da içinde barındıran fantastik çikolatalarla süslenmiş edebi sesi, tüm dünya gençlerinin ve çocuklarının aklını çelmeyi başardı.
Evli ve iyi bir anne olan yazarın hayat serüveninin birkaç adımı İngiliz mimarisinin en güzel tarihi örneklerinden de geçmişti.Liseyi okuduğu Wyedean Comprehensive’den tutun da Exeter Üniversitesinin mimari yapısına kadar şuuraltı tam bir Anglo-Sakson kültürüyle depolandı.Exeter Üniversitesinde öğrenim gördüğü yıllarda Fransa’da da öğrenim görme imkanı elde eden yazar, hem Fransız diline hem de Fransız kültürüne bir aşinalık kazandı.Aslında o, bu eğitim hayatı boyunca Harry Potter romını oluşturacak unsurları da beyninde, kalbinde ve ruhunda biriktiriyordu.
Çocukluk yıllarını geçirdiği Chepstow’da muhtemelen pek çok kez ziyaret ettiği ve hayran kaldığı Chepstow Kalesi’nin mimari yapısının etkisi yok mudur eserlerindeki mekan tasvirlerinde? İskoç krallığının kale ve saraylarının izlerini gömez miyiz onun fantastik dünyasında.Ya da günümüz kiliselerinde de yaşamaya devam eden ve İngiltere’nin hatta Orta Çağ Avrupa’sının mimari görüntülerini yakalayamaz mıyız onun mekan tasvirlerindeki ayrıntılarda? Yazarın romanından uyarlanılarak gösterime giren Harry Potter fimlerinde gördüğümüz Hogwarts Büyücülük Okulu, ambleminden tutun da mimari yapısına, öğrencilerin sıralarda oturuş biçimlerine kadar bir İngilizvâri ya da Avrupai bir hava üflemez mi beyinlerimize?
Yazarın öğrenim gördüğü Edinburgh Üniversitesindeki Teviot Row House binası ya da Fransa’ya gittiğinde muhtemelen ziyaret ettiği Carcassonne Kalesi ile Hogwarts Büyücülük Okulunun binası arasındaki inanılmaz benzerlik ortada olduğuna göre, Harry Potter roman ve film serilerinin hayranı olan çocuklarımızın, gençlerimizin önlerine fantastik süslemelerle sunulan İngiliz Kültürünü özümsemediklerini iddia etmek yanlış olmaz mı? Onlara göre hayal dünyasının mimarisi artık İngiliz tarzı bir mimari olacaktır.Muhtemelen bu gençlerimiz biraz daha büyüdüklerinde hayal dünyalarını süsleyen bu mimari tarzının Yeni Gotik bina üslubunun bir benzeri olduğunu fark edeceklerdir.
Hatta bu mimari tarzının etkisi o küçük yürekleri kiliselerin mimari dünyasına iliştirecek, hayal dünyalarına kazınmış bu mimari dünyanın benzerlerinin ancak Kiliselerde var olduğunu şuuraltlarına kazıyacaktır.Bu durum elbette İngiliz Edebiyatı adına özelde de JK Rowling hesabına büyük bir başarıdır.İngiltere ve Avrupa, kendi öz kültürünü, felsefesini ancak bu kadar hızlı ve köklü yayabilirdi dünyaya.
Büyü ve sihir gibi kavramların zararlı etkileri herkesin malumu olduğuna göre bu hususu fazla deşmeyeceğim.Yani Harry Potter romanlarının bu açıdan da dünya çocuklarını ve gençlerini olumsuz yönde etkilediği söylenebilir.Beyni büyü ve sihir tasvirleriyle, anlatımlarıyla dolu olan bir çocuk, elbette büyü yapmanın ya da büyücü olmanın yollarını arayacaktır.Ve yine elbette bu uçuk yolları arayanlar çok azınlıkta kalacaktır.Bütün kutsal dinlerin büyüyü yasakladığı dikkate alınırsa, bu romanları okuyan bir çocuk gelecekte tam bir anti Christ (İsa Karşıtı) ya da tam bir dindar Hıristiyan olacaktır.Kendi paralel evrenimize uyarlarsak ya bir münkir ya da iyi bir Müslüman olacaktır.
Yani ya Harry Potter’daki Büyü Felsefesini dolayısıyla Dinlerin alternatifi olan yeni bir dünyayı kabul edecek, böylelikle günümüz Avrupa’sının sunduğu, inanç dışı ama inançlaşmış teorilerle fantastikleşen sekülarizm dünyasına adım atacak ya da inançlarını reddetmek yerine bu hayali dünyayı reddedecektir.Bu da onu inancında daha da sabit kılacaktır.Bu iki durumda da kazanan yine Avrupa olacaktır.Zira Çağdaş Avrupa, sekülarizmi poh pohlarken kiliseyle savaşın başarısından bahseder.Peki savaşılacak bir kilise kalmazsa yeryüzünde, günümüz Avrupa’sı varlığını sürdürebilir mi? Gücünü zıtlıkların çarpışmasından alan her fikir, zıddının var olmasını da arzu eder.Onu tamamen yok etmek, kendi varlığını da dinamitlemek olacaktır çünkü.Avrupa’nın içten içe Vatikan’ı koruması bu sırdandır belki de.
Ya da Avrupa kendi kültür kaynaklarından birisi olarak görmektedir Kiliseyi. Mimariden sanata, ahlaktan dile kadar pek çok alanda yaşamakta olan Kilise Avrupa’sı, Avrupalıları uyuşturucu bağımlısı gibi kendine çekmektedir.Hücrelere kadar, genlerin en derin karanlıklarına değin bulaşmış olan Hıristiyan kültür, Avrupalıların Kiliseyi antik bir müze olarak, tamamen nostaljik mülahazalarla korumasının sebeplerinden birisidir.Bu durum tahkiki değil ama bir alışkanlığı ifade eden ve adeta refleksleşmiş taklidi bir durumdur.
Harry Potter romanlarında rastladığımız aslında Kilisenin kutsal dili olan Latince kullanımlara da değinmeden geçemeyeceğiz.Bugün yediden yetmişe pek çok gencimizin dilinde dolaşan bu terimler yeni roman ve filmlerle hücuma devam ederlerse, dilimizi de başkalaştırabileceklerdir.Örneğin Ruh Emicileri kovmak için kullanılan “Expecto Patronum” kelime grubu zorda kalan çocukların sıkıntı dile getirmek için kullandıkları bir deyime dönüşebilir.Bugünün çocukları da bu gibi dillerine yerleşen deyim ve terimleri gelecek kuşaklara aktarabilirler.
JK Rowling başarılı bir şekilde Fantastik dünyayı kullanarak tüm dünya çocuklarını hatta insanlarını kuşatacak yeni bir ortak dil oluşturma yolunda ilerliyor.Bu ortak dil Avrupa için ne kadar meşruysa bizim için o kadar imkansız bir dildir.Çünkü bu oluşturulan fantastik dil Yunan Mitolojisinin ve Kilise Latincesinin kökleri üzerinde yükseliyor.Bu iki temel de bize yani Türklere göre merduttur yani kabul edilmesi imkansızdır.İsterseniz bazı örnekler vererek bu imkansızlığı ve kan uyuşmazlığını açıkça gösterelim.
“Expecto Patronum” Latince “Umuyoruz Baba” yani daha derin yapıda “Bizi Kurtar Baba” anlamına geliyor.Bu durumda Hıristiyanlık inancında var olan “Baba-Tanrı” inanışının bir yansımasını açıkça görüyoruz.Bu romanda geçen kahramanlardan birisi olan Argus, Yunan mitolojisinde geçen Zeus’un karısı Hera’nın yardımcılarından birisinin adıdır. Hermione, Yunan mitolojisinde Troyalı Helen ve Menelaus'un kızlarının adı olarak geçiyor. Hippogrif, Hippo yunanca 'ippos' dan gelir, ve 'at' demektir, 'grif' ise 'griffin' denilen kuş adıdır.(http://www.dizifilm.com/forum/showthread.php? t=1374&page=77)
Hogwarts’ın ambleminde yazılı olan “Draco Dormiens Nuquam Titilandus” tamamen Latince bir cümledir ve 'Uyuyan bir Ejderhayı Sakın Gıdıklama' anlamına gelmektedir.Bu gibi Latince ve Yunanca kelime gruplarının, mitolojik unsurların, gençlerimizin; çocuklarımızın dilleri, kültürleri üzerinde ne gibi tesiri olabileceğini sanırım fazlaca açıklamaya gerek yok. (http://en.wikipedia.org/wiki/Hogwarts)
Bu yazımız kuru bir yakınma yazısı değildir.JK Rowling’in ve Çağdaş Fantastik İngiliz Edebiyatı’nın bu başarısını küçümsemek de haddimiz olamaz.Ya da bir edebiyatçı olarak Harry POTTER roman ve filmlerini yasaklayalım da asla diyemeyiz.Bunu diyenlere de karşı çıkarız.Hatta okurlarımızın bu romanları okumalarını ve Harry potter filmlerini seyretmelerini tavsiye ederiz.Bize düşen kendi düşünce dünyamıza zıt bir anafora bizi sürüklese de bu başarısından ötürü JK Rowling’i tebrik etmek olacaktır.Bunun aksi ise hangi isimle anılırsa anılsın soğuk bir kıskançlıktan başka bir şey değildir.Bizim önerimiz daha gerçekçi bir öneri olacaktır.Aslında bu öneri acımasız bir öz eleştiriyi de içinde barındıran yapıcı bir öneri olacaktır.
JK ROWLİNG kendi Avrupai ve Kiliseye dayalı kültüründen Fantastik bir dil ve dünya oluştururken biz ne yapıyorduk? Bizim mazimiz hayal yönünden çok mu kısırdı da batı fantastik dünyasını taklide çalışıyorduk her fırsatta? Kahramanlarımız, mekanlarımız her şey batıdan ithaldi.Özgün kahraman ve mekanlarımızınsa hiçbir kültürel ve tarihi derinliği yoktu.Uyduruk bir dünyaydı oluşturulan bu felsefesiz öz geçmişsiz dünya.JK Rowling’in Harry’sinin gücü nereden geliyordu bunu anlayamadık? Onu ve onun gibi batılı yazarları taklitten başka bir şey de yapmadık.JK Rowling’in kendi Kültür dünyasını evrenselleştirme çabasının binde birini kendi rengarenk kültür dünyamız için göstermedik.
Geçmişimizin, Batının kurak hayal alemlerini de sulayan hayali zenginliklerini romanlarımıza yeniden taşımayı bir başarabilseydik, tüm dünya çocuklarının bizim Hayali Kahramanlarımızla coştuğunu görecektik.Bizim çocuklarımızın bugün Latince ve Yunanca kelimeleri, terimleri ya da mitolojik öyküleri ezberlemeleri gibi dünya insanlarının da Türkçe (Osmanlı Türkçesi de olabilir) kökenli terim ve kelimeleri özümsediklerini, bizim kültürümüzün aydınlık limanlarına yanaştıklarını müşahede edecektik.
Peki kendi fantastik dünyamızı inşa faaliyeti için geç kalmış sayılır mıyız? Bu soruya samimiyetle “Hayır” cevabını verebiliriz.Hayal gücünün projeksiyonları ve kurgu boyutları sonsuz açılımlara sahiptir.Sonsuz ya da sonsuzu yutacak büyüklükte olan hayal midesi, elbette sınırlı sayıda birkaç hayal mahsulüyle doyurulamaz.Bu da demektir ki hayal midesini doyuracak sonsuz sayıda fantastik dünyalar, kurgu hayatlar, bu dünyanın aşçıları sayılabilecek olan yazarlar tarafından avlanmayı, pişirilip ruh midelerine servis edilmeyi beklemektedir.Bu bakış açısıyla bakıldığında Harry Potter’in fantastik dünyası ne sondur ne de yeni bir başlangıçtır.
Dünyaya Binbir Gece Masallarını, Kelile Dimne’nin Fabllarını ve pek çok fantastik hikayeyi, kahramanı armağan eden edebiyatımızın mimarları Harry Potter’in olmazsa olmaz temellerinden olan Phoenix yani Zümrüd-ü Anka’yı o sonsuz hayal güçleriyle inşa etmeyi başarabilmişlerdir.Tom ve Jerry’nin temellerinde Kelile ve Dimne’nin fabllarının olmadığını kimse söyleyemez.Ya da Ev Cini Dobby’nin şahsında tezahür eden İtaatkâr ve iyiliksever Cin anlayışı Alaattin’in sihirli Lambasından çıkmamış mıdır ilk olarak? Veyahut da Harry Potter romanlarında sıklıkla rastladığımız Devler, bizim binlerce yıllık geçmişe sahip Tepegözlerimizin ve devlerimizin soyundan değil midir?
Gerçekte batının fantastik dünyasını teşkil eden bütün o mumyalar, şeytani güçler, periler, iyi kahramanlar zaten bizim imal ettiğimiz bir fantastik dünyanın Batıca devamından ibarettir.Bilhassa Haçlı Seferleriyle birlikte bizim topraklarımızı sömüren batı, fantastik dünyamızın öğelerini de akıl heybelerinde saklayarak kaçırmışlardır.Günümüzde Batılı yazarlar Doğunun münbit ve velud hayal dünyasından daha çok istifade ediyorlar.Hatta dünya klasiklerinin bazılarında doğu edebiyatının derin tesirleri, ilhamları açıkça görünüyor.Bu durumda kendimizi küçük görmeye ve başkalarının başarılarını da nazarımızda küçültmeye hiç gerek yok.Vaktiyle geliştirdiğimiz Menkibe Kurgu Roman başlıklı yazımızda kendi fantastik dünyamızı nasıl inşa edebileceğimizin bazı arayışlarını ortaya koymuştuk. (http://www.gokselihtilal.com/menkıbe.htm) Bu nedenle bu konu üzerinde daha fazla durmayacağım.
Harry Potter benzeri Fantastik içerikli romanların başarılarını görüp hayıflanmak ve keşke bataklıklarına sürüklenmek yerine, tüm ihtişamıyla geçmişimizin ufuklarında beliren hatta batının yazın dünyasını bile aydınlıklara boğan kendi hayal dünyamızın zenginliklerinden istifade etmeliyiz.Kendi Hayali Edebiyatımızı eldeki malzemeleri daha bir işleyerek, parlatarak ve onararak yeniden inşa etmeliyiz.Böylelikle dünya insanlarının tümüne hitap edecek evrensellikte eşsiz yapıtlar oluşturabiliriz.
Bizim eserlerimizin mekanları İngiltere’nin şehirleri değil ama İstanbul, Erzurum ya da Semerkant olacaktır.Mimari tasvirlerimiz Selçuklu ve Osmanlı mimarisinin muhteşem uyumunu yansıtacaktır.Bizim romanlarımızda büyüler, sihirler değil de kerametler, mucizeler söz sahibi olacaktır.Romanlarımızla geliştireceğimiz Fantastik dünyamızın Ortak Dilinin yelpazesi, Orta Asya Türkçesinden Selçuklu ve de Osmanlı Türkçelerine hatta Arapça ve Farsça bazı terimlere kadar uzanacaktır.Belki de bir İngiliz Çocuğu “Mevlana” adlı kahramanın birbirinden fantastik olaylarıyla mutlu olabilecektir.(www.gokselihtilal.com) Olaylarımız Çifte Minareli medresede veya Tac Mahal’de veyahut da Süleymaniye Camiinde geçecektir.Fantastik Dünyamızı bütün bütün yerlileştireceğiz.Hayal dünyasının merkezi olan doğuya yöneleceğiz.
Bütün bu amaçlarımıza ulaşmak için hiç kimsenin ve hiçbir kültürün başarısını kıskanmamıza, bu başarıları adaletsizce eleştirmemize gerek yoktur. Yapacağımız iş basittir. Öncelikle biz kendi tembelliğimizi eleştireceğiz.Ardından zaferlerle dolu bir geleceğin kahraman mimarları olarak ellerimize kalemlerimizi, kâğıtlarımızı alacağız; kendi Fantastik dünyamızı inşa edeceğiz.Bizim samimi olduğumuzu, eserlerimizin tam da kaynağından, Fantastik dünyanın doğduğu topraklardan fışkırdığını gören dünya insanları, sunduğumuz ab-ı hayattan kana kana içmek için eserlerimizin etrafında pervane olacaklardır.Biz ise başarılarımızla asla şımarmayacak, insanlığı karanlıklardan kendi aydınlığımıza ulaştırma arzusuyla yanıp tutuşarak, oluşturduğumuz fantastik dünyanın kıyısına köşesine yapışıp sonsuzlaşacağız.
Harry Potter Hogwart duvarları ardında sihirli bir tılsım. Kitaplarını neden bu kadar çok sevdiğimi bende bilmiyorum. Sanki içimdeki bir güç beni o büyülü dünyaya çekiyor.Galiba o dünyanın bu dünyadan çok daha farklı olması.Orası daha masum; orası daha sıcak, orası daha cesur... Kitap okumayanlar için şiddetle tavsiye ediyorum.Harry potter'ı elinden bırakamazsınız. veeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeee işteeeeeeee Harry Potter'dan bazı karekterler; Harry, Ron, Hermione, Voldemort, Dumledore, Sirius, Malfoy, Snape, McGnogal, Fred, George, Ginny, Cho, Luna, Neville, Lupin, Moddy, Tonks, Molly, Perch, Billy, Charlie, Cedric, Lochart, Dobby, Crable, Goyle, Parvati, Victor...................... 1-Harry Potter ve Felsefe Taşı 2-Harry Potter ve Sırlar Odası 3-Harry Potter ve Azbakan Tutsağı 4-Harry Potter ve Ateş Kadehi 5-Harry Potter ve Zümrüdüanka Yoldaşlığı 6-Harry Potter ve Melez Prens 7-Harry Potter ve Ölümcül Takdis
harry potter and the philisopher's stone harry potter and the chamber of the secrets harry potter and the prisoner of azkaban harry potter and the goblet of fire harry potter and the order of the phoenix harry potter and the half-blood prince
we...
harry potter and the deathly hallows
pek sewemedim harry potter filmlerini ama ya kitaplarını... özellikle sonradan özel olarak piyasaya sürülen 'adult' adı altında yetişkin wersiyonlarını...
21 temmuz da harry potter ın yedinci aynı zamanda da son kitabı tüm dünyada aynı anda görücüye çıkıyor. nedense bu duruma pek sewinemiyorum. orta okul yıllarında okumaya başladığım harry potter artık bitiyor. artık harry potter ın yeni maceraları diye bir şey olmayacak, olsa olsa en fazla yazılan harry potter kitapları allanıp pullanarak yeni ambalajlarla, bilmem kaçıncı baskı özel görünümüyle önümüze sunulacak ama artık harry potter son bulacak...
ön siparişle iki gün sonra bu kitap benim de elimde olacak. kitabı bir günde okuyup bitireyim mi, yoksa kitabı sindire sindire okuyup çocukluğumu az biraz daha parmak aralarımda mı tutayım, ya da kitabı hiç okumayayım mı, hep elimin altında 'okunacak' olarak kalsın...
şaka gibi ama sanki içimden bir şeyler kopup gidiyor. belki her şeyin bir sonu olduğundan, belki çocukluğuma dair bir izin yok oluşundan, belki de zaman kawramından...
üçüncü ya da dördüncü harry potter kitabında 'bitsin artık' dediğim için küfrediyorum kendime. bitti işte...
harry potter çocuk kitabı olarak bilinmesine rağmen okuyucularının çoğu benim gibi gençler olan (bence) dünyanın en güzel romanıdır.en ilginç özelliği ise insana kendisini en azından 2 defa okutmasıdır..
öyle bir dünya ki içine giren bir daha çıkmak istemiyor! işte ben bu kişilerden biriyim! tüm kitaplarını arıtk ezbere biliyorum,filmlerin her kareleri beynimde tekrar tekrar dönüyor,... yani tamamiyle harry potter delisi oldum
çok güzel bir kitap serisi ben bütün kitaplarını bir çok kez okudum ve 7. kitabı çok merak ediyorum.bazı insanlar bu kitabı bir kere bile okumadan hakkında çok saçma şeyler konuşuyorlar ama kim ne derse desin biz harry potterı çok seviyoruz ve sevmeye devam edeceğiz
bütün kitaplarını okuduğum bütün filmlerini seyrettiğim oyuncularına gıcık olduğum (ah ah benden çok iyi büyücü olurdu filmde dememe neden olan) bir eser.
ana konusu sevgi olan,zeka ve gönül ürünü olan kitap ve film...
Yaratıcı olmak elbette bir kitapta önemlidir. Yaratıcılık yeteneğinin takdiri de 'şahıs'ın değil topluluğun verdiği karardır...Ama tabii 'anlayabilmek' kapasitesi ve bir de cehaletin danası (!) da eklenince işte o noktada bazen (istisna-den) kişi eksik kalır...
kısmet ;))
bknz: şansına küs
bknz:bakınız ucuz polimikler
bknz:hararet yaparsa 1 bardak su verelim?
efenim bir kitap insanın hayal gücünü geliştirebilir fekat bir filim yahud da bir dizi için bu geçerli değil idir.
ayrıyetten harry potter ziyadesi ilen pottur bodur udur bu kadar itibarı şahsen ben göstermem saçma star trek bilem ondan daha kaliteli idir harry'nin hayranlarına itina ilen duyrulur...
po\t ilen...
çok yaratıcı kesinlikle.
İnsanın hayal gücünü geliştiren başarılı bir dizi..
harry po\tter efenim cadıların ve büyünün büyücülerin sempatikleştirilme çabasıdır.iyi büyü yoktur hepsi şirk koşmadır harut ve maruttan sonra iyi olanı duyulmamıştır.
po ilen...
Güzel bir seri...
Tekrar izlenmeli ayrıntılar yakalanmalı...
Harry potter ii bi çocuk.Onu oynayan danielde ii.Ama hiç bi özelliği yok.bi Ailesi konusunda popüler.yoksa yaaaşıklı deil.Ama malfoy içün bişi diemicem ;)
harry potter=bir kadın tarafından yazılan kitap ama flimide var
harry potter=bir kadın tarafından yazılan kitap ama flimide var
Kesinlikle okumanızı tavsiye ediyorum...Çok süper kitaplar en güzeli 7. Kitap olan Ölüm Yadigarları.
Bu Hayri Pıtır bizim Ökkeş'i de geçti anasını satayım.
Joanne Kathleen ROWLING İngiltere Chipping Sodburry’de dünyaya gözlerini açtı. İlerleyen zamanlarda ailesiyle birlikte Bristol'e, daha sonra da Chepstow'a taşındı.
(http://tr.wikipedia.org/wiki/J.K._Rowling) Çocukluğundan itibaren İngiliz kültürüyle yetişti doğal olarak.Etrafında gördüğü tarihi binaların tasvirlerinden tutun da Hıristiyan ve Avrupalı bir kültürün etkisiyle belleğinde yerleşen Latince sevgisini yansıttı Harry Potter adlı romanına.
Dünya gençliğini, yeni bir fantastik dünya inşasıyla evrenselleştirmeyi başardığı Anglo-Sakson ve Latin kültüründe eritme hamlesiydi aslında onun yaptığı.Rowling belki de bu ulvi gayesinin farkında değildi şuuraltının istila ruhundan habersizcesine.Aslında herkesin hakkıdır kendi kültürünü başka ruh dünyalarında yeşertmeye çalışmak.İşte JK Rowling de belki bilinçsizce girişti bu işe.Ancak onun yetişme ortamını; yetişme tarzını da içinde barındıran fantastik çikolatalarla süslenmiş edebi sesi, tüm dünya gençlerinin ve çocuklarının aklını çelmeyi başardı.
Evli ve iyi bir anne olan yazarın hayat serüveninin birkaç adımı İngiliz mimarisinin en güzel tarihi örneklerinden de geçmişti.Liseyi okuduğu Wyedean Comprehensive’den tutun da Exeter Üniversitesinin mimari yapısına kadar şuuraltı tam bir Anglo-Sakson kültürüyle depolandı.Exeter Üniversitesinde öğrenim gördüğü yıllarda Fransa’da da öğrenim görme imkanı elde eden yazar, hem Fransız diline hem de Fransız kültürüne bir aşinalık kazandı.Aslında o, bu eğitim hayatı boyunca Harry Potter romını oluşturacak unsurları da beyninde, kalbinde ve ruhunda biriktiriyordu.
Çocukluk yıllarını geçirdiği Chepstow’da muhtemelen pek çok kez ziyaret ettiği ve hayran kaldığı Chepstow Kalesi’nin mimari yapısının etkisi yok mudur eserlerindeki mekan tasvirlerinde? İskoç krallığının kale ve saraylarının izlerini gömez miyiz onun fantastik dünyasında.Ya da günümüz kiliselerinde de yaşamaya devam eden ve İngiltere’nin hatta Orta Çağ Avrupa’sının mimari görüntülerini yakalayamaz mıyız onun mekan tasvirlerindeki ayrıntılarda? Yazarın romanından uyarlanılarak gösterime giren Harry Potter fimlerinde gördüğümüz Hogwarts Büyücülük Okulu, ambleminden tutun da mimari yapısına, öğrencilerin sıralarda oturuş biçimlerine kadar bir İngilizvâri ya da Avrupai bir hava üflemez mi beyinlerimize?
Yazarın öğrenim gördüğü Edinburgh Üniversitesindeki Teviot Row House binası ya da Fransa’ya gittiğinde muhtemelen ziyaret ettiği Carcassonne Kalesi ile Hogwarts Büyücülük Okulunun binası arasındaki inanılmaz benzerlik ortada olduğuna göre, Harry Potter roman ve film serilerinin hayranı olan çocuklarımızın, gençlerimizin önlerine fantastik süslemelerle sunulan İngiliz Kültürünü özümsemediklerini iddia etmek yanlış olmaz mı? Onlara göre hayal dünyasının mimarisi artık İngiliz tarzı bir mimari olacaktır.Muhtemelen bu gençlerimiz biraz daha büyüdüklerinde hayal dünyalarını süsleyen bu mimari tarzının Yeni Gotik bina üslubunun bir benzeri olduğunu fark edeceklerdir.
Hatta bu mimari tarzının etkisi o küçük yürekleri kiliselerin mimari dünyasına iliştirecek, hayal dünyalarına kazınmış bu mimari dünyanın benzerlerinin ancak Kiliselerde var olduğunu şuuraltlarına kazıyacaktır.Bu durum elbette İngiliz Edebiyatı adına özelde de JK Rowling hesabına büyük bir başarıdır.İngiltere ve Avrupa, kendi öz kültürünü, felsefesini ancak bu kadar hızlı ve köklü yayabilirdi dünyaya.
Büyü ve sihir gibi kavramların zararlı etkileri herkesin malumu olduğuna göre bu hususu fazla deşmeyeceğim.Yani Harry Potter romanlarının bu açıdan da dünya çocuklarını ve gençlerini olumsuz yönde etkilediği söylenebilir.Beyni büyü ve sihir tasvirleriyle, anlatımlarıyla dolu olan bir çocuk, elbette büyü yapmanın ya da büyücü olmanın yollarını arayacaktır.Ve yine elbette bu uçuk yolları arayanlar çok azınlıkta kalacaktır.Bütün kutsal dinlerin büyüyü yasakladığı dikkate alınırsa, bu romanları okuyan bir çocuk gelecekte tam bir anti Christ (İsa Karşıtı) ya da tam bir dindar Hıristiyan olacaktır.Kendi paralel evrenimize uyarlarsak ya bir münkir ya da iyi bir Müslüman olacaktır.
Yani ya Harry Potter’daki Büyü Felsefesini dolayısıyla Dinlerin alternatifi olan yeni bir dünyayı kabul edecek, böylelikle günümüz Avrupa’sının sunduğu, inanç dışı ama inançlaşmış teorilerle fantastikleşen sekülarizm dünyasına adım atacak ya da inançlarını reddetmek yerine bu hayali dünyayı reddedecektir.Bu da onu inancında daha da sabit kılacaktır.Bu iki durumda da kazanan yine Avrupa olacaktır.Zira Çağdaş Avrupa, sekülarizmi poh pohlarken kiliseyle savaşın başarısından bahseder.Peki savaşılacak bir kilise kalmazsa yeryüzünde, günümüz Avrupa’sı varlığını sürdürebilir mi? Gücünü zıtlıkların çarpışmasından alan her fikir, zıddının var olmasını da arzu eder.Onu tamamen yok etmek, kendi varlığını da dinamitlemek olacaktır çünkü.Avrupa’nın içten içe Vatikan’ı koruması bu sırdandır belki de.
Ya da Avrupa kendi kültür kaynaklarından birisi olarak görmektedir Kiliseyi. Mimariden sanata, ahlaktan dile kadar pek çok alanda yaşamakta olan Kilise Avrupa’sı, Avrupalıları uyuşturucu bağımlısı gibi kendine çekmektedir.Hücrelere kadar, genlerin en derin karanlıklarına değin bulaşmış olan Hıristiyan kültür, Avrupalıların Kiliseyi antik bir müze olarak, tamamen nostaljik mülahazalarla korumasının sebeplerinden birisidir.Bu durum tahkiki değil ama bir alışkanlığı ifade eden ve adeta refleksleşmiş taklidi bir durumdur.
Harry Potter romanlarında rastladığımız aslında Kilisenin kutsal dili olan Latince kullanımlara da değinmeden geçemeyeceğiz.Bugün yediden yetmişe pek çok gencimizin dilinde dolaşan bu terimler yeni roman ve filmlerle hücuma devam ederlerse, dilimizi de başkalaştırabileceklerdir.Örneğin Ruh Emicileri kovmak için kullanılan “Expecto Patronum” kelime grubu zorda kalan çocukların sıkıntı dile getirmek için kullandıkları bir deyime dönüşebilir.Bugünün çocukları da bu gibi dillerine yerleşen deyim ve terimleri gelecek kuşaklara aktarabilirler.
JK Rowling başarılı bir şekilde Fantastik dünyayı kullanarak tüm dünya çocuklarını hatta insanlarını kuşatacak yeni bir ortak dil oluşturma yolunda ilerliyor.Bu ortak dil Avrupa için ne kadar meşruysa bizim için o kadar imkansız bir dildir.Çünkü bu oluşturulan fantastik dil Yunan Mitolojisinin ve Kilise Latincesinin kökleri üzerinde yükseliyor.Bu iki temel de bize yani Türklere göre merduttur yani kabul edilmesi imkansızdır.İsterseniz bazı örnekler vererek bu imkansızlığı ve kan uyuşmazlığını açıkça gösterelim.
“Expecto Patronum” Latince “Umuyoruz Baba” yani daha derin yapıda “Bizi Kurtar Baba” anlamına geliyor.Bu durumda Hıristiyanlık inancında var olan “Baba-Tanrı” inanışının bir yansımasını açıkça görüyoruz.Bu romanda geçen kahramanlardan birisi olan Argus, Yunan mitolojisinde geçen Zeus’un karısı Hera’nın yardımcılarından birisinin adıdır. Hermione, Yunan mitolojisinde Troyalı Helen ve Menelaus'un kızlarının adı olarak geçiyor. Hippogrif, Hippo yunanca 'ippos' dan gelir, ve 'at' demektir, 'grif' ise 'griffin' denilen kuş adıdır.(http://www.dizifilm.com/forum/showthread.php? t=1374&page=77)
Hogwarts’ın ambleminde yazılı olan “Draco Dormiens Nuquam Titilandus” tamamen Latince bir cümledir ve 'Uyuyan bir Ejderhayı Sakın Gıdıklama' anlamına gelmektedir.Bu gibi Latince ve Yunanca kelime gruplarının, mitolojik unsurların, gençlerimizin; çocuklarımızın dilleri, kültürleri üzerinde ne gibi tesiri olabileceğini sanırım fazlaca açıklamaya gerek yok. (http://en.wikipedia.org/wiki/Hogwarts)
Bu yazımız kuru bir yakınma yazısı değildir.JK Rowling’in ve Çağdaş Fantastik İngiliz Edebiyatı’nın bu başarısını küçümsemek de haddimiz olamaz.Ya da bir edebiyatçı olarak Harry POTTER roman ve filmlerini yasaklayalım da asla diyemeyiz.Bunu diyenlere de karşı çıkarız.Hatta okurlarımızın bu romanları okumalarını ve Harry potter filmlerini seyretmelerini tavsiye ederiz.Bize düşen kendi düşünce dünyamıza zıt bir anafora bizi sürüklese de bu başarısından ötürü JK Rowling’i tebrik etmek olacaktır.Bunun aksi ise hangi isimle anılırsa anılsın soğuk bir kıskançlıktan başka bir şey değildir.Bizim önerimiz daha gerçekçi bir öneri olacaktır.Aslında bu öneri acımasız bir öz eleştiriyi de içinde barındıran yapıcı bir öneri olacaktır.
JK ROWLİNG kendi Avrupai ve Kiliseye dayalı kültüründen Fantastik bir dil ve dünya oluştururken biz ne yapıyorduk? Bizim mazimiz hayal yönünden çok mu kısırdı da batı fantastik dünyasını taklide çalışıyorduk her fırsatta? Kahramanlarımız, mekanlarımız her şey batıdan ithaldi.Özgün kahraman ve mekanlarımızınsa hiçbir kültürel ve tarihi derinliği yoktu.Uyduruk bir dünyaydı oluşturulan bu felsefesiz öz geçmişsiz dünya.JK Rowling’in Harry’sinin gücü nereden geliyordu bunu anlayamadık? Onu ve onun gibi batılı yazarları taklitten başka bir şey de yapmadık.JK Rowling’in kendi Kültür dünyasını evrenselleştirme çabasının binde birini kendi rengarenk kültür dünyamız için göstermedik.
Geçmişimizin, Batının kurak hayal alemlerini de sulayan hayali zenginliklerini romanlarımıza yeniden taşımayı bir başarabilseydik, tüm dünya çocuklarının bizim Hayali Kahramanlarımızla coştuğunu görecektik.Bizim çocuklarımızın bugün Latince ve Yunanca kelimeleri, terimleri ya da mitolojik öyküleri ezberlemeleri gibi dünya insanlarının da Türkçe (Osmanlı Türkçesi de olabilir) kökenli terim ve kelimeleri özümsediklerini, bizim kültürümüzün aydınlık limanlarına yanaştıklarını müşahede edecektik.
Peki kendi fantastik dünyamızı inşa faaliyeti için geç kalmış sayılır mıyız? Bu soruya samimiyetle “Hayır” cevabını verebiliriz.Hayal gücünün projeksiyonları ve kurgu boyutları sonsuz açılımlara sahiptir.Sonsuz ya da sonsuzu yutacak büyüklükte olan hayal midesi, elbette sınırlı sayıda birkaç hayal mahsulüyle doyurulamaz.Bu da demektir ki hayal midesini doyuracak sonsuz sayıda fantastik dünyalar, kurgu hayatlar, bu dünyanın aşçıları sayılabilecek olan yazarlar tarafından avlanmayı, pişirilip ruh midelerine servis edilmeyi beklemektedir.Bu bakış açısıyla bakıldığında Harry Potter’in fantastik dünyası ne sondur ne de yeni bir başlangıçtır.
Dünyaya Binbir Gece Masallarını, Kelile Dimne’nin Fabllarını ve pek çok fantastik hikayeyi, kahramanı armağan eden edebiyatımızın mimarları Harry Potter’in olmazsa olmaz temellerinden olan Phoenix yani Zümrüd-ü Anka’yı o sonsuz hayal güçleriyle inşa etmeyi başarabilmişlerdir.Tom ve Jerry’nin temellerinde Kelile ve Dimne’nin fabllarının olmadığını kimse söyleyemez.Ya da Ev Cini Dobby’nin şahsında tezahür eden İtaatkâr ve iyiliksever Cin anlayışı Alaattin’in sihirli Lambasından çıkmamış mıdır ilk olarak? Veyahut da Harry Potter romanlarında sıklıkla rastladığımız Devler, bizim binlerce yıllık geçmişe sahip Tepegözlerimizin ve devlerimizin soyundan değil midir?
Gerçekte batının fantastik dünyasını teşkil eden bütün o mumyalar, şeytani güçler, periler, iyi kahramanlar zaten bizim imal ettiğimiz bir fantastik dünyanın Batıca devamından ibarettir.Bilhassa Haçlı Seferleriyle birlikte bizim topraklarımızı sömüren batı, fantastik dünyamızın öğelerini de akıl heybelerinde saklayarak kaçırmışlardır.Günümüzde Batılı yazarlar Doğunun münbit ve velud hayal dünyasından daha çok istifade ediyorlar.Hatta dünya klasiklerinin bazılarında doğu edebiyatının derin tesirleri, ilhamları açıkça görünüyor.Bu durumda kendimizi küçük görmeye ve başkalarının başarılarını da nazarımızda küçültmeye hiç gerek yok.Vaktiyle geliştirdiğimiz Menkibe Kurgu Roman başlıklı yazımızda kendi fantastik dünyamızı nasıl inşa edebileceğimizin bazı arayışlarını ortaya koymuştuk. (http://www.gokselihtilal.com/menkıbe.htm) Bu nedenle bu konu üzerinde daha fazla durmayacağım.
Harry Potter benzeri Fantastik içerikli romanların başarılarını görüp hayıflanmak ve keşke bataklıklarına sürüklenmek yerine, tüm ihtişamıyla geçmişimizin ufuklarında beliren hatta batının yazın dünyasını bile aydınlıklara boğan kendi hayal dünyamızın zenginliklerinden istifade etmeliyiz.Kendi Hayali Edebiyatımızı eldeki malzemeleri daha bir işleyerek, parlatarak ve onararak yeniden inşa etmeliyiz.Böylelikle dünya insanlarının tümüne hitap edecek evrensellikte eşsiz yapıtlar oluşturabiliriz.
Bizim eserlerimizin mekanları İngiltere’nin şehirleri değil ama İstanbul, Erzurum ya da Semerkant olacaktır.Mimari tasvirlerimiz Selçuklu ve Osmanlı mimarisinin muhteşem uyumunu yansıtacaktır.Bizim romanlarımızda büyüler, sihirler değil de kerametler, mucizeler söz sahibi olacaktır.Romanlarımızla geliştireceğimiz Fantastik dünyamızın Ortak Dilinin yelpazesi, Orta Asya Türkçesinden Selçuklu ve de Osmanlı Türkçelerine hatta Arapça ve Farsça bazı terimlere kadar uzanacaktır.Belki de bir İngiliz Çocuğu “Mevlana” adlı kahramanın birbirinden fantastik olaylarıyla mutlu olabilecektir.(www.gokselihtilal.com) Olaylarımız Çifte Minareli medresede veya Tac Mahal’de veyahut da Süleymaniye Camiinde geçecektir.Fantastik Dünyamızı bütün bütün yerlileştireceğiz.Hayal dünyasının merkezi olan doğuya yöneleceğiz.
Bütün bu amaçlarımıza ulaşmak için hiç kimsenin ve hiçbir kültürün başarısını kıskanmamıza, bu başarıları adaletsizce eleştirmemize gerek yoktur. Yapacağımız iş basittir. Öncelikle biz kendi tembelliğimizi eleştireceğiz.Ardından zaferlerle dolu bir geleceğin kahraman mimarları olarak ellerimize kalemlerimizi, kâğıtlarımızı alacağız; kendi Fantastik dünyamızı inşa edeceğiz.Bizim samimi olduğumuzu, eserlerimizin tam da kaynağından, Fantastik dünyanın doğduğu topraklardan fışkırdığını gören dünya insanları, sunduğumuz ab-ı hayattan kana kana içmek için eserlerimizin etrafında pervane olacaklardır.Biz ise başarılarımızla asla şımarmayacak, insanlığı karanlıklardan kendi aydınlığımıza ulaştırma arzusuyla yanıp tutuşarak, oluşturduğumuz fantastik dünyanın kıyısına köşesine yapışıp sonsuzlaşacağız.
Oğuz Düzgün
www.edebigazete.com
Harry Potter Hogwart duvarları ardında sihirli bir tılsım. Kitaplarını neden bu kadar çok sevdiğimi bende bilmiyorum.
Sanki içimdeki bir güç beni o büyülü dünyaya çekiyor.Galiba o dünyanın bu dünyadan çok daha farklı olması.Orası daha masum; orası daha sıcak, orası daha cesur...
Kitap okumayanlar için şiddetle tavsiye ediyorum.Harry potter'ı elinden bırakamazsınız.
veeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeee işteeeeeeee
Harry Potter'dan bazı karekterler; Harry, Ron, Hermione, Voldemort, Dumledore, Sirius, Malfoy, Snape, McGnogal, Fred, George, Ginny, Cho, Luna, Neville, Lupin, Moddy, Tonks, Molly, Perch, Billy, Charlie, Cedric, Lochart, Dobby, Crable, Goyle, Parvati, Victor......................
1-Harry Potter ve Felsefe Taşı
2-Harry Potter ve Sırlar Odası
3-Harry Potter ve Azbakan Tutsağı
4-Harry Potter ve Ateş Kadehi
5-Harry Potter ve Zümrüdüanka Yoldaşlığı
6-Harry Potter ve Melez Prens
7-Harry Potter ve Ölümcül Takdis
harry potter and the philisopher's stone
harry potter and the chamber of the secrets
harry potter and the prisoner of azkaban
harry potter and the goblet of fire
harry potter and the order of the phoenix
harry potter and the half-blood prince
we...
harry potter and the deathly hallows
pek sewemedim harry potter filmlerini ama ya kitaplarını... özellikle sonradan özel olarak piyasaya sürülen 'adult' adı altında yetişkin wersiyonlarını...
21 temmuz da harry potter ın yedinci aynı zamanda da son kitabı tüm dünyada aynı anda görücüye çıkıyor. nedense bu duruma pek sewinemiyorum. orta okul yıllarında okumaya başladığım harry potter artık bitiyor. artık harry potter ın yeni maceraları diye bir şey olmayacak, olsa olsa en fazla yazılan harry potter kitapları allanıp pullanarak yeni ambalajlarla, bilmem kaçıncı baskı özel görünümüyle önümüze sunulacak ama artık harry potter son bulacak...
ön siparişle iki gün sonra bu kitap benim de elimde olacak. kitabı bir günde okuyup bitireyim mi, yoksa kitabı sindire sindire okuyup çocukluğumu az biraz daha parmak aralarımda mı tutayım, ya da kitabı hiç okumayayım mı, hep elimin altında 'okunacak' olarak kalsın...
şaka gibi ama sanki içimden bir şeyler kopup gidiyor. belki her şeyin bir sonu olduğundan, belki çocukluğuma dair bir izin yok oluşundan, belki de zaman kawramından...
üçüncü ya da dördüncü harry potter kitabında 'bitsin artık' dediğim için küfrediyorum kendime. bitti işte...
büyü ve büyücülüğü insan böyle büyülü bir yaşam olmasını istiriyo ve bunakendini kaptırıyor.
harry potter:sevgiyi gören,cesur biri
bu konunun din kategorisinden ne isi var anlayamadim :))
harry potter çocuk kitabı olarak bilinmesine rağmen okuyucularının çoğu benim gibi gençler olan (bence) dünyanın en güzel romanıdır.en ilginç özelliği ise insana kendisini en azından 2 defa okutmasıdır..
harry potter ve kitapları bana her zaman mutluluk veriyor on akötü bişey söyleyeni boğmak istiyorum
insanı kendine bağlayan bi daha da bırakmayan kitap serisi...
Pek saçma bulduğum ancak her kitabını defalarca okuyup filmlerini defalarca seyrettigim seri adı.Hastalık gibi bişey bi başladın mı bırakamıyon.
Ballı,her dü$tüğü cukurdan milletin yardımıyla kurtulmayı beceren hikaye kahramanı
öyle bir dünya ki içine giren bir daha çıkmak istemiyor! işte ben bu kişilerden biriyim! tüm kitaplarını arıtk ezbere biliyorum,filmlerin her kareleri beynimde tekrar tekrar dönüyor,... yani tamamiyle harry potter delisi oldum
ben her kitabını en az 5 defa okumuşumdur. hayali bir kahraman bazı yerleri ben çok yapmacık buluyorum ama konusu kesinlikle olağanüstü.
en beğendiğim sırlar odasıdır.aterş kadehi azgaban tutsağı ve felsefe taşı diye gidiyo
çok güzel bir kitap serisi ben bütün kitaplarını bir çok kez okudum ve 7. kitabı çok merak ediyorum.bazı insanlar bu kitabı bir kere bile okumadan hakkında çok saçma şeyler konuşuyorlar ama kim ne derse desin biz harry potterı çok seviyoruz ve sevmeye devam edeceğiz
bütün kitaplarını okuduğum bütün filmlerini seyrettiğim oyuncularına gıcık olduğum (ah ah benden çok iyi büyücü olurdu filmde dememe neden olan) bir eser.
izledim güzeldi ben sırlar odasını daha çok beğenmiştim
çok güzel ya FELSEFE TAŞI ve SIRLAR ODASI en güzelide sırlar odası bende ne güzel ama gırincirr...belalı cadı