Birgün Bedenim 'SENSİZ'Yalnız Kalırsa Yalnız Kalacağım Yer Hayat Değil 'TOPRAK' Olsun. Eger Toprak Beni Alır Seni Yalnız Koyarsa O Toprak Susuz Bir 'ÇÖL' Olsun. Sevdiğim İnsanın 'KALBİ' Bir Gün Beni'UNUTURSA'Ne Yapalım 'CANI' Sağolsun. Ama 'KALBİM' Seni Unutursa Bana Toprak Bile 'HARAM' Olsun...♥
Vaktiyle Bursa’ da bir müslüman, eski adı “Yahudilik Yolağzı”, bugünkü adı Arap Şükrü olan muhitte çeşme yaptırmış ve başına bir kitabe eklemiş: “Her kula helâl, Müslüman’a haram! ..” Bursa başkent, tabii Osmanlı karışmış, bu nasıl fitnedir diye... Gitmişler kadıya şikâyete, adam yakalanıp yaka-paça huzûra getirilmiş. “Bu nasıl fitnedir, dîni İslâm, ahâlisi Müslüman olan koca devlette sen kalk, hayrattır, sebildir diye çeşme yap, ama suyunu Müslüman’a yasakla! .. Olacak iş midir, nedir sebebi, aklını mı yitirdin? ..” diye çıkışmışlar adama. Adam: - “Müsaade buyurun, sebebi vardır, lâkin isbat ister, delil şarttır…” dedikçe kadı kızmış: - “Ne delili, ne isbatı? .. Sen fitne çıkardın, Müslüman ahâlinin huzûrunu kaçırdın, katlin vâciptir! ” demiş. Demiş ama, bir yandan da merak edermiş: - “Nedir gerekçen? ..” diye sormuş. Adam: - “Bir tek Sultan’a derim…” diye cevap verince, ortalık yine karışmış. Söz Sultan’a gitmiş, adam yaka paça saraya götürülmüş...Padişah da sinirlenmiş ama, diğer yandan o da meraklanırmış: - “De bakalım ne diyeceksen. Bu nasıl iştir ki, hem çeşmeyi yaparsın, hem de her kula helâl, Müslüman’a haram yazarsın? ..” Adam, başı önünde konuşur: - “Delilim vardır, lâkin isbat ister.” - “Ya dediğin gibi sağlam değilse delilin? ..” - “O zaman boynum, hükme kıldan incedir Sultânım…” - “Eeee? ! ..” - “Sultânım, herhangi bir havradan (sinagog) rastgele bir hahamı izahsız yaka-paça tutuklayın, bir hafta tutun. Bakın neler olacak…” Dediği yapılmış adamın. Bütün azınlıklar bir olmuş, başlarında Mûsevîler, “ne oluyor, bu ne zulüm? .. Bizim din adamımıza biz kefiliz, ne gerekirse söyleyin yapalım, o masûmdur, gerekirse kefâlet ödeyelim...” Çevre ülkelerden bile elçiler gelmiş, elçiler mektup üstüne mektup getirmiş… Bir hafta dolunca, adam: - “Sultânım, artık bırakmak zamanıdır” demiş. Haham bırakılmış, azınlıklar mutlu, bu sefer Sultan’a teşekkürler, hediyeler… Az zaman geçmiş ki, adam: - “Aynı işi herhangi bir kiliseden herhangi bir papaz içinyaptırınız Sultânım” demiş. Aynı şekilde bir papaz derdest edilip yaka-paça alınmış Pazar âyininden ve aynı tepkiler artarak devam etmiş. Haftası dolunca da serbest bırakılmış. Mutlulukk ve sevinç gösterileri daha bir fazlalaşmış, teşekkürler, şükranlar... Levantenler din adamlarına kavuşmanın mutluluğuyla daha bir sarılmışlar birbirlerine...
Sultan: - “Bitti mi? ..” demiş adama. - “Sultânım son bir iş kaldı, sonra hüküm zamanıdır izninizle” demiş. - “Şimde nedir isteğin? ..”
- “Efendim, pâyitahtımız Bursa’nın en sevilen, en sözü dinlenilen, itimad edilen âlimini alınız minberinden…” Adamın dediğini yapmışlar, Ulucâmi imamını Cuma hutbesinin ortasında almışlar, yaka-paça götürmüşler... Ve ne olmuş bilin bakalım? .. Bir Allah’ın kulu çıkıp da, “ne oluyor, siz ne yapıyorsunuz? .. Hiç olmazsa va’zı bitene kadar bekleseydiniz”, gibi tek bir kelâm etmemiş, imamın peşinden giden, arayan-soran olmamış... Geçmiş bir hafta, “nerde imam” diye gelen-giden yok! .. Aptal ve câhil bir imam tâyin edilmiş yerine, ne konuştuğunu kendi kulağı duymayan tam yobaz cinsinden biri… Halk hâlinden memnun, başlamış bir dedikodu, o geçen hafta derdest edilen koca âlim için: - “Biz de onu adam bilmiş, hoca bellemiştik…” - “Kimbilir ne halt etti de tevkif edildi! ..” - “Vah vaah! .. Acırım arkasında kıldığım namazlara…” - “Sorma, sorma...” Padişah, kadı ve adam izliyorlarmış olup-bitenleri. Sonunda Padişah çeşmeyi yaptırana sormuş: - “Eee, ne olacak şimdi? .. Adam: - “Bırakma zamanıdır. Bir de özür dileyip helâllik almak lâzımdır hocadan.”
“Haklısın” demiş padişah, denilenin yapılması için emir buyurmuş ve adama dönmüş. Adam başı önünde konuşmuş: - “Ey büyük Sultânım, siz irade buyurunuz lûtfen, böyle Müslümanlar’a su helâl edilir mi? ..” Sultan acı acı tebessüm etmiş:
Haram kelimesi ya ilahi açıdan ya da beşeri yönden yasaklanan ya zorla ya da akıl ve şeriat tarafından, yahut da emrine uyulan biri tarafından yasaklanmış şey demektir.
Gönderen:huseyin Tarih: 4.02.2007 Saat: 14:49 E910 L-Cysteine, E920 L-Cysteine hydrochloride, E921 L-Cysteine hydrochloride monohydrate Domuzu da kapsayan hayvan kökenlerden elde edilebilen sistain (cysteine): Müslümanlar, Museviler, Hindular ve Vejeteryanlar tarafından kaçınılan bir katkı maddesidir.
Bu katkı maddesi hakkında sitemizde çeşitli vesilelerle bilgi verilmişti. Ancak önemine binaen, hergün yediğimiz temel gıdalarımıza haberimiz olmadan katılabildiği için ilgili batı kaynakları yeniden taranmış ve yazımızın ekinde bu kaynakların metinleri original şekilleri ile de konarak, bilginize sunulmuştur. Sistain(E920) , Un işleme ajanı. İnsan saçı, hayvan kılı ve tavuk tüyünden elde edilir.
Sistain(L-cysteine) Helâl midir? E910,E920, E921 ile numaralanan Sistain, bir amino asittir. Amino asitler genellikle proteinlerde bulunur. Sistain, fırın ürünlerinde durdurucu ajan olarak kullanılır. Bunlar; 1. Un hamurunun karışma zamanını kısaltmak için, 2. Yayıldıktan sonra pizza ve hamur tabakasının büzülmesini (kendini çekmesini) durdurmak için, hamurun şeklini muhafaza etmesini sağlamak için, Çeşitli pastacılık işlem kademeleri arasında hamurun hareketine yardımcı olmak için,
3. Sistain, ay çöreği, rulolar, bazı kekler, pide ve ekmekler, kraker ve tost gibi çeşitli fırın ürünlerinde kullanılmaktadır. Ayrıca bebek sütlerinde besleyici olarak, bazı diyet yiyeceklerinde katkı maddesi olarak, öksürük ilaçlarında balgam söktürücü olarak kullanılmaktadır.
Sistain’in kökeni, insan saçı, domuz kılı, sığır boynuzu, kuş tüyü ve petrol ürünleri ve sentetik malzemedir. Sistain yalnızca Japon, Çin ve Almanya’da üretilmektedir. İnsan saçı en ucuz olduğu için de en çok insan saçından üretilmektedir.
Avrupa Birliği Ülkeleri, Amerika, Kanada maalesef insan saçından üretilen Sistain’i kullanmaktadır. Halbuki Endonezya’da sentetik malzemeden üretim yapılmaktadır. Müslümanlar için insan saçından yapılan katkı maddesi kesin olarak haram durumundadır. İslam, insan vücudunun herhangi bir parçasını kullanma izni vermemiştir. Kuş (tavuk, ördek vs.) tüyünden, ya da sentetik yolla yapılması halinde Helâldir.
Diabetik hastalar, insuline zarar verebildiğine, Çin restorant sendromu olarak bilinen rahatsızlıktan müptela olan kimselerde E621 Monosodyum glutomatla etkileşebildiğine ve başağrısı, hararet hissi, baş dönmesi ve uyumsuzluk gibi bir seri septomlara dair bazı raporların var olduğundan haberdar olmalıdır.
Müslümanlar biryandan üreticileri yazı ile söz ile bu maddeyi kullanmamaları istikametinde ikaz etmeli diğer yandan etiketlerinde E910, E 920, E921 Sistain(L-Cysteine) yazılı olan ürünleri boykot etmelidir.
Ey kullarım, ben zulmü kendime haram kıldım, sizin aranızda da zulmü haram kıldım. O halde birbirinize zulmetmeyiniz. Ey kullarım, Benim hidayette kıldıklarımdan başka hepiniz delalettesiniz. O halde benden hidayet isteyin ki size hidayet vereyim. Ey kullarım, benim doyurduklarımdan başka hepiniz açsınız. Öyle ise benden yiyecek isteyin ki size yiyecek vereyim. Ey kullarım, Benim giydirdiklerimden başka hepiniz çıplaksınız. Öyle ise benden giyecek isteyiniz ki size giyecek vereyim. Ey kullarım, siz gece ve gündüz hata işliyorsunuz. Ben de bütün günahları affederim. Öyle ise benden af isteyin sizi affedeyim. Ey kullarım, siz bana zarar veremezsiniz ki zarar veresiniz. Yine siz bana fayda veremezsiniz ki fayda veresiniz. Ey kullarım, evvel geçenleriniz, sonra gelecek olanlarınız, insanlarınız ve cinlerinizin sizin aranızda en müttaki adamın kalbi gibi olsalar yine de mülkümde bir şey artmaz. Ey kullarım, evvel geçenleriniz sonra gelecek olanlarınız, insanlarınız ve cinleriniz sizin aranızda en facir (iskankâr) adamın kalbi gibi olsalar, yine de mülkümden bir şey eksilmez. Ey kullarım, evvel geçenleriniz, sonra gelecek olanlarınız, insanlarınız ve cinleriniz bir yerde dursalar da benden isteseler, ben de her birinize istediklerini versem bu benim yanımdaki (hazinem) den bir şey eksiltmez. Ancak denize batırılan iğnenin eksilttiği gibi eksiltir. Ey kullarım, onlar sizin amellerinizdir. Sizin hesabınıza olanları ben zaptederim. Sonra onları size vereceğim. Kim hayır bulursa Allah'a hamdetsin. Kim de başka şey bulursa kendisinden başkasını kınamasın.
Bir adam Rasulullah (sav) 'a şöyle sordu: Ben farz namazları kılar, Ramazan orucunu tutar, helâlı helâl kabul eder, onları yaparsam, haramı da haram kabul eder ondan kaçınırsam, bunlardan fazla bir şey yapmazsam ne dersin, cennete girer miyim? Peygamber (sav) evet dedi.
Helal apaçıktır. Haram da apaçıktır. İkisi arasında şüpheli işler vardır. İnsanlardan birçoğu onları bilmezler. Kim bu şühelilerden sakınızsa dini ve ırzını korumuş olur. Kim de şüphelilerin içine dalarsa haramın içine dalar. (Bunun hali) tıpkı koruluğun etrafında sürü otlatan çoban gibidir ki, sürüsünü korulukta otlatıverir. Dikkat edin her padişahın bir korusu vardır. Allah'ın korusu da haram kıldıklarıdır. Dikkat edin cesedin içinde de bir et parçası vardır ki, eğer o iyi olursa bütün ceset iyi olur. Eğer o bozulursa bütün ceset bozulur. Dikkat edin o kalbdir.
“Allah Teâlâ bazı şeyleri farz kıldı, onları ihmal etmeyin. Bazı günahlara yaklaşılmaması için sınırlar koydu, o sınırları aşmayın. Bazı şeyleri haram kıldı, o haramları çiğnemeyin. Bazı şeyleri de unuttuğu için değil size olan merhameti sebebiyle dile getirmedi, onları da araştırıp kurcalamayın.”
Birgün Bedenim 'SENSİZ'Yalnız Kalırsa Yalnız
Kalacağım Yer Hayat Değil 'TOPRAK' Olsun. Eger
Toprak Beni Alır Seni Yalnız Koyarsa O Toprak
Susuz Bir 'ÇÖL' Olsun. Sevdiğim İnsanın 'KALBİ'
Bir Gün Beni'UNUTURSA'Ne Yapalım 'CANI'
Sağolsun. Ama 'KALBİM' Seni Unutursa Bana
Toprak Bile 'HARAM' Olsun...♥
MÜSLÜMAN’A HARAM” ÇEŞMESİ
Vaktiyle Bursa’ da bir müslüman, eski adı “Yahudilik Yolağzı”, bugünkü adı Arap Şükrü olan muhitte çeşme yaptırmış ve başına bir kitabe eklemiş: “Her kula helâl, Müslüman’a haram! ..”
Bursa başkent, tabii Osmanlı karışmış, bu nasıl fitnedir diye...
Gitmişler kadıya şikâyete, adam yakalanıp yaka-paça huzûra getirilmiş. “Bu nasıl fitnedir, dîni İslâm, ahâlisi Müslüman olan koca devlette sen kalk, hayrattır, sebildir diye çeşme yap, ama suyunu
Müslüman’a yasakla! .. Olacak iş midir, nedir sebebi, aklını mı yitirdin? ..” diye çıkışmışlar adama.
Adam:
- “Müsaade buyurun, sebebi vardır, lâkin isbat ister, delil şarttır…”
dedikçe kadı kızmış:
- “Ne delili, ne isbatı? .. Sen fitne çıkardın, Müslüman ahâlinin huzûrunu kaçırdın, katlin vâciptir! ” demiş.
Demiş ama, bir yandan da merak edermiş:
- “Nedir gerekçen? ..” diye sormuş.
Adam:
- “Bir tek Sultan’a derim…”
diye cevap verince, ortalık yine karışmış. Söz Sultan’a gitmiş, adam yaka paça saraya götürülmüş...Padişah da sinirlenmiş ama, diğer yandan o da meraklanırmış:
- “De bakalım ne diyeceksen. Bu nasıl iştir ki, hem çeşmeyi yaparsın, hem de her kula helâl,
Müslüman’a haram yazarsın? ..”
Adam, başı önünde konuşur:
- “Delilim vardır, lâkin isbat ister.”
- “Ya dediğin gibi sağlam değilse delilin? ..”
- “O zaman boynum, hükme kıldan incedir Sultânım…”
- “Eeee? ! ..”
- “Sultânım, herhangi bir havradan (sinagog) rastgele bir hahamı izahsız yaka-paça tutuklayın, bir hafta tutun. Bakın neler olacak…”
Dediği yapılmış adamın. Bütün azınlıklar bir olmuş, başlarında Mûsevîler, “ne oluyor, bu ne zulüm? .. Bizim din adamımıza biz kefiliz, ne gerekirse söyleyin yapalım, o masûmdur, gerekirse kefâlet ödeyelim...”
Çevre ülkelerden bile elçiler gelmiş, elçiler mektup üstüne mektup getirmiş… Bir hafta dolunca, adam:
- “Sultânım, artık bırakmak zamanıdır” demiş.
Haham bırakılmış, azınlıklar mutlu, bu sefer Sultan’a teşekkürler, hediyeler…
Az zaman geçmiş ki, adam:
- “Aynı işi herhangi bir kiliseden herhangi bir papaz içinyaptırınız Sultânım” demiş.
Aynı şekilde bir papaz derdest edilip yaka-paça alınmış Pazar âyininden ve aynı tepkiler artarak devam etmiş. Haftası dolunca da serbest bırakılmış. Mutlulukk ve sevinç gösterileri daha bir fazlalaşmış, teşekkürler, şükranlar... Levantenler din adamlarına kavuşmanın mutluluğuyla
daha bir sarılmışlar birbirlerine...
Sultan:
- “Bitti mi? ..” demiş adama.
- “Sultânım son bir iş kaldı, sonra hüküm zamanıdır izninizle” demiş.
- “Şimde nedir isteğin? ..”
- “Efendim, pâyitahtımız Bursa’nın en sevilen, en sözü dinlenilen, itimad edilen âlimini alınız minberinden…”
Adamın dediğini yapmışlar, Ulucâmi imamını Cuma hutbesinin ortasında almışlar, yaka-paça götürmüşler...
Ve ne olmuş bilin bakalım? ..
Bir Allah’ın kulu çıkıp da, “ne oluyor, siz ne yapıyorsunuz? .. Hiç olmazsa va’zı bitene kadar bekleseydiniz”, gibi tek bir kelâm etmemiş, imamın peşinden giden, arayan-soran olmamış...
Geçmiş bir hafta, “nerde imam” diye gelen-giden yok! .. Aptal ve câhil bir imam tâyin edilmiş yerine, ne konuştuğunu kendi kulağı duymayan tam yobaz cinsinden biri… Halk hâlinden memnun, başlamış bir dedikodu, o geçen hafta derdest edilen koca âlim için:
- “Biz de onu adam bilmiş, hoca bellemiştik…”
- “Kimbilir ne halt etti de tevkif edildi! ..”
- “Vah vaah! .. Acırım arkasında kıldığım namazlara…”
- “Sorma, sorma...”
Padişah, kadı ve adam izliyorlarmış olup-bitenleri. Sonunda Padişah çeşmeyi yaptırana sormuş:
- “Eee, ne olacak şimdi? ..
Adam:
- “Bırakma zamanıdır. Bir de özür dileyip helâllik almak lâzımdır hocadan.”
“Haklısın” demiş padişah, denilenin yapılması için emir buyurmuş ve adama dönmüş. Adam başı önünde konuşmuş:
- “Ey büyük Sultânım, siz irade buyurunuz lûtfen, böyle Müslümanlar’a su helâl edilir mi? ..”
Sultan acı acı tebessüm etmiş:
- “Hava bile haram, hava bile! ..” demiş...
Haram kelimesi ya ilahi açıdan ya da beşeri yönden yasaklanan ya zorla ya da akıl ve şeriat tarafından, yahut da emrine uyulan biri tarafından yasaklanmış şey demektir.
Allah'ın (c.c.) kullarını zararı dokunacak hususlar hakkında uyarmasıdır....
İnsan kendi kendine zarar veren enteresan bir varlıktır...
Eski Türkler şöyle dermiş:
'Paranın haramı ya zinaya gider, ya binaya...'
...
Yiyecekler icinde sadece leş, kan, domuz eti ve Allah'tan başkası adına kesilenleri yemek haramdir. Midye yemek ise haram degildir...
Demişler ki, haram nedir bilmez Hayyam.
Ben, haram ile helalı karıştırmam.
Dost ile içilen 'şarap' helaldir,
'Puşt' ile içilen su bile haram...
Omer Hayyam...
bu dünya haram olsun seni benden alana....!
Cysteine(Sistain) Grubu Katkı Maddeleri
Gönderen:huseyin Tarih: 4.02.2007 Saat: 14:49
E910 L-Cysteine, E920 L-Cysteine hydrochloride, E921 L-Cysteine hydrochloride monohydrate
Domuzu da kapsayan hayvan kökenlerden elde edilebilen sistain (cysteine): Müslümanlar, Museviler, Hindular ve Vejeteryanlar tarafından kaçınılan bir katkı maddesidir.
Bu katkı maddesi hakkında sitemizde çeşitli vesilelerle bilgi verilmişti. Ancak önemine binaen, hergün yediğimiz temel gıdalarımıza haberimiz olmadan katılabildiği için ilgili batı kaynakları yeniden taranmış ve yazımızın ekinde bu kaynakların metinleri original şekilleri ile de konarak, bilginize sunulmuştur.
Sistain(E920) , Un işleme ajanı. İnsan saçı, hayvan kılı ve tavuk tüyünden elde edilir.
Sistain(L-cysteine) Helâl midir?
E910,E920, E921 ile numaralanan Sistain, bir amino asittir. Amino asitler genellikle proteinlerde bulunur. Sistain, fırın ürünlerinde durdurucu ajan olarak kullanılır.
Bunlar;
1. Un hamurunun karışma zamanını kısaltmak için,
2. Yayıldıktan sonra pizza ve hamur tabakasının büzülmesini (kendini çekmesini) durdurmak için, hamurun şeklini muhafaza etmesini sağlamak için,
Çeşitli pastacılık işlem kademeleri arasında hamurun hareketine yardımcı olmak için,
3. Sistain, ay çöreği, rulolar, bazı kekler, pide ve ekmekler, kraker ve tost gibi çeşitli fırın ürünlerinde kullanılmaktadır. Ayrıca bebek sütlerinde besleyici olarak, bazı diyet yiyeceklerinde katkı maddesi olarak, öksürük ilaçlarında balgam söktürücü olarak kullanılmaktadır.
Sistain’in kökeni, insan saçı, domuz kılı, sığır boynuzu, kuş tüyü ve petrol ürünleri ve sentetik malzemedir. Sistain yalnızca Japon, Çin ve Almanya’da üretilmektedir. İnsan saçı en ucuz olduğu için de en çok insan saçından üretilmektedir.
Avrupa Birliği Ülkeleri, Amerika, Kanada maalesef insan saçından üretilen Sistain’i kullanmaktadır. Halbuki Endonezya’da sentetik malzemeden üretim yapılmaktadır. Müslümanlar için insan saçından yapılan katkı maddesi kesin olarak haram durumundadır. İslam, insan vücudunun herhangi bir parçasını kullanma izni vermemiştir. Kuş (tavuk, ördek vs.) tüyünden, ya da sentetik yolla yapılması halinde Helâldir.
Diabetik hastalar, insuline zarar verebildiğine, Çin restorant sendromu olarak bilinen rahatsızlıktan müptela olan kimselerde E621 Monosodyum glutomatla etkileşebildiğine ve başağrısı, hararet hissi, baş dönmesi ve uyumsuzluk gibi bir seri septomlara dair bazı raporların var olduğundan haberdar olmalıdır.
Müslümanlar biryandan üreticileri yazı ile söz ile bu maddeyi kullanmamaları istikametinde ikaz etmeli diğer yandan etiketlerinde E910, E 920, E921 Sistain(L-Cysteine) yazılı olan ürünleri boykot etmelidir.
Alah'ın yapmamızı istemediği ve bizi kötülüğe götüren şeyler
Ey kullarım, ben zulmü kendime haram kıldım, sizin aranızda da zulmü haram kıldım. O halde birbirinize zulmetmeyiniz. Ey kullarım, Benim hidayette kıldıklarımdan başka hepiniz delalettesiniz. O halde benden hidayet isteyin ki size hidayet vereyim. Ey kullarım, benim doyurduklarımdan başka hepiniz açsınız. Öyle ise benden yiyecek isteyin ki size yiyecek vereyim. Ey kullarım, Benim giydirdiklerimden başka hepiniz çıplaksınız. Öyle ise benden giyecek isteyiniz ki size giyecek vereyim. Ey kullarım, siz gece ve gündüz hata işliyorsunuz. Ben de bütün günahları affederim. Öyle ise benden af isteyin sizi affedeyim. Ey kullarım, siz bana zarar veremezsiniz ki zarar veresiniz. Yine siz bana fayda veremezsiniz ki fayda veresiniz. Ey kullarım, evvel geçenleriniz, sonra gelecek olanlarınız, insanlarınız ve cinlerinizin sizin aranızda en müttaki adamın kalbi gibi olsalar yine de mülkümde bir şey artmaz. Ey kullarım, evvel geçenleriniz sonra gelecek olanlarınız, insanlarınız ve cinleriniz sizin aranızda en facir (iskankâr) adamın kalbi gibi olsalar, yine de mülkümden bir şey eksilmez. Ey kullarım, evvel geçenleriniz, sonra gelecek olanlarınız, insanlarınız ve cinleriniz bir yerde dursalar da benden isteseler, ben de her birinize istediklerini versem bu benim yanımdaki (hazinem) den bir şey eksiltmez. Ancak denize batırılan iğnenin eksilttiği gibi eksiltir. Ey kullarım, onlar sizin amellerinizdir. Sizin hesabınıza olanları ben zaptederim. Sonra onları size vereceğim. Kim hayır bulursa Allah'a hamdetsin. Kim de başka şey bulursa kendisinden başkasını kınamasın.
Bir adam Rasulullah (sav) 'a şöyle sordu: Ben farz namazları kılar, Ramazan orucunu tutar, helâlı helâl kabul eder, onları yaparsam, haramı da haram kabul eder ondan kaçınırsam, bunlardan fazla bir şey yapmazsam ne dersin, cennete girer miyim? Peygamber (sav) evet dedi.
Helal apaçıktır. Haram da apaçıktır. İkisi arasında şüpheli işler vardır. İnsanlardan birçoğu onları bilmezler.
Kim bu şühelilerden sakınızsa dini ve ırzını korumuş olur.
Kim de şüphelilerin içine dalarsa haramın içine dalar.
(Bunun hali) tıpkı koruluğun etrafında sürü otlatan çoban gibidir ki, sürüsünü korulukta otlatıverir.
Dikkat edin her padişahın bir korusu vardır.
Allah'ın korusu da haram kıldıklarıdır.
Dikkat edin cesedin içinde de bir et parçası vardır ki, eğer o iyi olursa bütün ceset iyi olur.
Eğer o bozulursa bütün ceset bozulur. Dikkat edin o kalbdir.
“Allah Teâlâ bazı şeyleri farz kıldı, onları ihmal etmeyin.
Bazı günahlara yaklaşılmaması için sınırlar koydu, o sınırları aşmayın. Bazı şeyleri haram kıldı, o haramları çiğnemeyin.
Bazı şeyleri de unuttuğu için değil size olan merhameti sebebiyle dile getirmedi, onları da araştırıp kurcalamayın.”
islamın yasakladığı,insana zararı dokunan herşey haramdır.
Bir dinin koysuğu yasaklar.
'Helal daire keyfe kafidir,harama girmeye hiç lüzum yoktur.'
dokunamadıkların
zıkkımsız pekiştiriciliği yoktur. Örneğin: haram zıkkım olsun!