Kültür Sanat Edebiyat Şiir

hakan albayrak sizce ne demek, hakan albayrak size neyi çağrıştırıyor?

hakan albayrak terimi Omer Faruk tarafından tarihinde eklendi

  • Tuba Koçak
    Tuba Koçak

    wish you were here
    işte böyle sevgili..
    seni pink floyd'un bir şarkısıyla anmak da varmış
    how I wish you were here
    bu beş yıldızlı otelde
    rulet masasının dibinde
    islam düşüncesini tartışırken üstadlarımız
    pat diye peydah olmalıydın sen
    yerde eski bir seccadenin üstünde
    oturup öylece susmalıydın
    bir de mehdi haşimi olmalıydı yanında
    bre gafiller diye gürlemeliydi
    kurşun geçirmez camlardan halkın sesi geçer mi?
    ah hurma dalları...
    yoksul mescidim

  • Aliye
    Aliye

    severim bu zatı... kendini aşmış adamlardan bana göre...

  • Mustafa Tepe
    Mustafa Tepe

    hakan albayrak daha bir tazecik filiz iken kendini ümmet bilincine adamış bir şahsiyettir.untulmamalıdır ki bu filiz yarın koca bir çınar olacak bütün ümmeti muhamediyeyi kucaklayacaktır.
    hakan albayrak filistindeki dava yolunun yolcusudur.
    hakan albayrak afrikada aç ve susuz bırakılan caresiz insanlardandır.
    hakan albayrak güney amerikadır,chavezdir
    hakan albayrak türkiyedir.
    hakan albayrak, mescidi aksada müslim kapısında içeri girmek için siyonist akbabalara(israil askerleri) karşı kelime-i şaahadeti getirip müslümanlığını tazeleyen yiğittir.
    hakan albayrak ayşe ile fatmanın babasıdır.vesselam

  • Cin
    Cin

    şimdi Yeni Şafak gazetesinden okuyorum
    zaman zaman...
    seviyorum kendisini,iyi adamlardan ;)
    ___
    fondaki şarkı bitti yavrum
    pilotun apandisiti patladı
    uçak düşüyor
    ve birlikte ölmek kulağa hoş gelse de
    ben atlamayı tercih ediyorum
    olur ya denize düşerim
    bir gemi geçer

    h.a

  • Lanet Herif
    Lanet Herif

    islamcılar için elzem olan damardanlığıyla ünlüdür. ayrıca bir yazısında islamcı lüks otelleri eleştirirken hemen yanındaki sayfada da otel reklamının olması acaip garibime gitmişti.

  • Sümeyra Anaç
    Sümeyra Anaç

    aynı sevgiliyi paylastığımız insann(beşer demiyorum bakın-insan-)
    Ayse ile Fatma nın gurur duyarak yanında dolaşacağı bi Hakan baba

  • İsmail Cerrah
    İsmail Cerrah

    Hakkında söyleyeceklerimin yerine, onun yüzüne toprak atmam daha hayırlı olurdu. O derece övülesi yazar abimiz yani...


    'etrafına bakıp allahuekber dedi
    ve bu aşamada
    aslında bütün aşamalarda
    ekleyecek bir şeyi yoktu'

    -Hakan Albayrak / Allahuekber diyen adam-

  • Fatih Yılmaz
    Fatih Yılmaz

    '...romantikliği ile maruf bir kalem...Çete dergisinin 'albayı'...Nihat Genç'in kankası...'Bismillah Otel' adlı kitabın yazarı...Savaş sırasında insani yardım için Bosna'ya gidip,Bosnalı bir kızla evlenip dönen 'Bosna Fatihi'...'USA'ME Bin Ladin diyerek,aklı sıra Usame Bin Ladin'in Amerika ajanı olduğunu ima eden,'Gerçek Hayat' dergisini çıkaran...Londra'daki şehadet eylemlerini 'romantik İslami' anlayışına uygun bulmayıp eylemi 'barbarca' bulan...'Haddi aşmamalıyız savaşı kaybetme pahasına olsa da' diyen...Irak'taki Sünni direnişçilerin işbirlikçi şiilere saldırıları neticesinde 'Irak'ta at izi it izine karışmıştır,kurunun yanında yaş da yanmaktadır,eylemlere ara verilip Sistani'nin himayesindeki hükümete bir şans verilebilir mi? ' yollu utangaç öneriler getiren...Ama Irak'da Sünni kadınların ırzına geçen Amerikan askerlerine erketelik yapan,'Şii Bedr Tugayları'na karşı bir çözüm önermeyen...Hülasa,tüm İslamcı direniş unsurlarının katı 'romantik İslami' kriterlerine takılıp,'geçer not alamadığı' zat...Sanırız ismini vermediğimiz bu zatın kim olduğu anlaşıldı; bütün hayatı ona buna tavukluk yapmakla geçen Hakan Albayrak...Bu 'romantik şahıs' hadiseler kendi tasavvurlarını tekzip etseler dahi,yazının başında belirttiğimiz gibi,hadiseleri hakikatın hilafına resmetme ısrarından vazgeçmiyor...Eğer vazgeçerse ezberi bozulacak...Kurduğu romantik düşler yokolacak...'

  • Tufan Boylu
    Tufan Boylu

    Üç tane cesur muhalif biliyorum.Hakan Albayrak, Sıtkı Caney, Nihat Genç

  • Orkun Elmacigil
    Orkun Elmacigil

    Hakan Albayrak bu ulke muslumanliginin bana gore yitik vicdanidir.(aynen ebuzer gibi) enteresan bir ani bugun yasandi hakan ustadin son kitabini almak uzere cagaloglu kitab evine gittim(kitap aradiniz mi oraya gidin cok kral yer) oradaki ustad mehmet varis sigara ictigimi direkt anladi,gerekceside hakan albayrak okumammis,kendisi de tekel 2000 iciyor zannimca.

  • Kâni Çınar
    Kâni Çınar

    Nesli giderek tükenen temiz yüreklerden. 196o’lı yılların sonlarına doğru Almanya’nın Erciyes havasına müsait bir mekanında doğduğu tahmin ediliyor. Rivayete göre okuma yazmayı ilkokulda öğrenmiş. Kuzey Kafkasya kökenli bir ailenin çocuğu. Müslüman. 1983'ten itibaren Halka Işık, Yenidevir, Zaman, Andırın Postası, İkindiyazıları, Belde, Çete, Birey, Genç Dost, Yerliler, Merhaba, Yeni Şafak, Milli Gazete, Alperen gibi gazete ve dergilerde yazıları / şiirleri çıktı. Gökhan Özcan'la beraber kurucu genel yayın yönetmenliğini yaptığı haftalık Gerçek Hayat dergisinin yazar kadrosunda. IHH (İnsan Hak ve Hürriyetleri ve İnsani Yardım Vakfı) mensubu. Evli. Ayşe isminde bir kızı var. Adam gibi adam. Şiir yazıyor amma illa şiir tadında yaşıyor. Kâh burada burnunuzun dibinde kâh dünyanın ücra bir mekanında mazlumlarla beraber. Ağlamakla gülmek arasında gidip gelen gözleri arasında hep hüzün ve bitmek tükenmek bilmeyen mücadele azmi var. Onu herkes seviyor, o da herkesi. Werner Hügo, asri zamanların bir münzevisi, harbi ve delikanlı.

  • Pınar Su
    Pınar Su

    ben milli gazetede köse yazilarindan faydalandigim kisiden bahsediyorum...
    ben ona hayranim hemde çok
    birebir görüsmek isterim

  • Foz
    Foz

    hakan albayrak gözükara bildiğini sakınmayan gençlerin örnek alması gereken bir kişi
    müslümanların kaybettikleri cihad ruhunu onda görüyorum
    televizyonda belgeselde köşeyazısında tam bir ekol
    dileğim devrimbaz kodamanların viski çektikleri kamışla ciğerinden kalemine kan çekerek yoluna devam etmesidir

  • Efe Ardic
    Efe Ardic

    Malkocoglu ile akina giden dervis.Biraz da deli..

    (Malkocoglu buna kilic vermemis,bana öyle dedi.)

  • Yusuf Altındağ
    Yusuf Altındağ

    birde bu ülkede demokrasiden özgürlükten bahsederler,ama işlerine gelmeyince hepsini rafa kaldırmayı da bilirler....

  • Süleyman
    Süleyman

    Hakan Albayrak müthiş bi adam. Ebuzer muthiş bi kitap. düşüncelerinden taviz vermemesi müthiş bi olay.

    alın bi link:

    http://mitglied.lycos.de/ebuzer/

  • Omer Faruk
    Omer Faruk

    Hakan Albayrak

    1968

    1968 yılında Federal Almanya'da doğdu. İlkokul birinci sınıftan itibaren hikayeler yazdı. 11 yaşındayken 'Kral Klaus Bir Eş Arıyor' isimli tiyatro oyunundaki kral rolünü reddetti, vezir rolünü başarıyla oynadı. 1980 yazında Türkiye'ye 'kesin dönüş' yapan Albayrak, 12 eylül günü çabucak büyüdü. Develi İmam Hatip Lisesi, Gebze İmam Hatip Lisesi, Gebze Lisesi, Ankara Çankaya Lisesi ve Cumhuriyet Ticaret Lisesi'nde okudu.

    Bir gün inşaatta, bir ay mobilya mağazasında, 15 gün Milli Gazete'nin dağıtımında, 4 ay Ankara Şık Düğme'de, iki saat bebe donları satan bir mağazada, üç ay Çağdaş Sanat Tiyatrosu'nda, 11 ay Zaman Gazetesi'nde, 10 ay da Belde Gazetesi'nde çalışan Hakan, 1983 Ağustos'unda 'Halka Işık' dergisini, Şubat 1989'da da Nihat Genç'le birlikte 'Çete'yi çıkardı.

    Daha sonra bir dönem Konya'da Merhaba Gazetesi'nde çalıştı ve 'Medeni Haklar Mücadelesi' kampanyasını başlattı. Lakin İstanbul'un cazibesine dayanamayıp göç etti. Meydan Gazetesi Dış haberler servisinde yanlış kullanılan dini ve siyasi kavramları çaktırmadan tashih etti.

    Hakan Albayrak'ın asıl yurtdışı serüveni İhlas Haber Ajansıyla başladı. İntifada'nın ilk günlerinde Gazze ve Kudüs'teydi. Yine İHA aracılığıyla Bosna'ya gitti. İHH temsilcileriyle orada tanıştı ve 1 Ocak 1994'te Saraybosna İHH temsilcisi oldu. 1995 başında ise evlenip İstanbul'a döndü. Yeni şafak Gazetesi'nde çalıştı. Ayrıldı. Milli Gazete'de yazmaya başladı. Şimdilik Milli Gazete'de yazmaya devam ediyor.

    Spesifik.com da yapılan mülakattan:

    Hakan Albayrak tutarsız biri mi? Senelerdir izlediğim Hakan Albayrak'ın çalıştığı gazete ve dergilerde bir sürekliliği yok. Bir bakıyorsun İstanbul'da, bir bakıyorsun Ankara'da, Konya'da... Haksızlığa uğramayı tercih eden tarafta mı yer almak istiyorsun? Nedir bu tebdil-i mekan sağanağı?

    26 Aralık 1986'dan itibaren 11 ay boyunca çalıştığım Zaman Gazetesi'nde Nabi Avcı'nın ekibinde yer alıyordum. Üstad kovulunca istifa ettim. İstifa etmeseydim de kovulacaktım zaten. 1988'de Belde Gazetesi'ne girdim. Orada da 11 ay çalıştım ve Genel Yayın Yönetmeni Ömer Lütfi Mete'nin ayrılmasından sonra istifa ettim. İstifa deyip duruyorum ama aslında dilekçe milekçe yazmadan çekip gitmişimdir hep. Merhaba'yı geçim derdime derman olamadığı için terk etmek zorunda kaldım. Yeni Şafak'ta ise patronların değişmesinden sonra maaştan başka her şey sorun olmaya başlamıştı. Ayrıldığım zaman genel müdür 'Allah razı olsun. Biz kovamıyorduk, kendisi ayrıldı.' demiş. Bu vesile ile Ahmet, Mahmut ve Recep Kış'a, yani Yeni Şafak'ın eski patronlarına selam ederim. Cenab-ı Allah herkese böyle ihlaslı, medeni, samimi ve mütevazı patronlar nasip etsin. Onları her zaman sevgiyle, hürmetle anacağım. Gerçek Hayat'ın patronu Levent Gültekin de bu rezil dünyada eğreti duran güzel bir adamdır. Gökhan'la beraber derginin yayın yönetiminden çekilip Ankara'ya döndüm ama kalbimin bir parçası hâlâ İstanbul'da, Levent'in yanında. İnanmazsan gidip bakabilirsin. Orada Murat Zelan diye bir adam var. Murat Zelan benim kalbimden bir parçadır.

    Rocky'nin gözlerindeki ateşi görüyor musun Türkiye'ye bakarken? Vaziyet nasıl? İslamî hareket nasıl gidiyor?

    O ateşi sıradan liberalizme mehdi diye yapışan siyasetçi ve filozof müsveddelerine baktığım zaman göremiyorum ama Sezai Karakoç'un şiirlerini okuduğum zaman görebiliyorum. Gaddarlığı da mıymıylığı da kendisine asla yakıştıramadığımız İslami hareket çok ağır yaralar aldıysa da toparlanacak ve hem Doğu hem de Batı'daki tecrübelerden istifade ile kendini yeniden üretecektir inşaallah.

    'Bana projeni söyle, sana nerede yüzdüğünü söyleyeyim' diyorsun Halifesiz Günler'de. Ebuzer'den sonra sırada ne var? Projelerinden bahsetsene biraz...

    Proje çok. Bir aylık dergi projesi var mesela. Sayısız kitap projesi var. Milli Gazete'yle ilgili projeler var. Ayrıca belgesel film projeleri var. İlk ve tek yerli otomobilimiz olan Devrim'in hikayesini çekmek istiyorum. 1948 Savaşı'nda Kudüs'e giren Müslüman tugayların efsanevi komutanlarından Ahmet Abdülaziz'in hikayesini çekmek istiyorum. Kara donlu kâfirlerin, yani Frenklerin hikayesini çekmek istiyorum. Köyümün hikâyesini çekmek istiyorum. Yana yıkıla kamera arıyorum üstad. Varsa gönder.

    Dağılmış bir ümmetin yeşil coğrafyasının tam ortasında bir şair, bir gazeteci olarak değil öncelikle bir Müslüman olarak bir şey söyleyen Hakan Albayrak'ı okuyucuları arayıp soruyor mu? Ne diyorlar? Nasıl buluyorlar seni?

    Sıcacık mektuplar alıyorum. Buz gibi mektuplar da alıyorum. Ortası pek nadir.

    'Sanal Dünya' ile aran nasıl? Benim müthiş memnun olduğum e - dergiler, antolojiler filan var. Takip ediyor musun? Nasıl görüyorsun bu sanallığın akıbetini?

    'Chat'le aram yok. Belirli bir şey aramıyorsam 'surf' de yapmam. Müdavimi olduğum siteler var. İslam dünyasındaki gelişmelerin günü gününe hatta saati saatine takip edildiği MSANEWS ve IVIEWS, Amerikalı anti siyonistlerin yayın organı Spotlight, Afrika'yı yakın takibe alan The Final Call, Ertuğrul Fındık'ın imparatorluğu Sipesifik, dünyanın en Müslüman dergisi Sayha, tabii ki Milli Gazete ve birkaç site daha. Sanal alemin akıbeti hakkında bir şey diyemem, ama bu alemde amaçsızca dolaşan birçok kardeşimizin kaybolmak üzere olduğunu söyleyebilirim.

  • Omer Faruk
    Omer Faruk

    http://www.internetajans.com/haber_detay.asp? id=32283

    HAPİS CEZASI ALAN GAZETECİ ALBAYRAK: 'ATATÜRKÇÜ DEĞİLİM, OLMAYACAĞIM! '

    Yazar Hakan Albayrak, dört yıl önce Milli Gazete'de yazdığı bir yazı nedeniyle 15 ay hapse mahkum edildi. Cezası Yargıtay tarafından onanan Albayrak, infaz yasası gereği altı ay hapis yatacak. Yeni Şafak'a konuşan Albayrak, 'Cezaya rağmen Atatürkçü olmayacağım' dedi.

    Hapis cezasına ilişin resmi tebligat henüz eline ulaşmayan Hakan Albayrak, tebligatın yapılması süreciyle birlikte yaklaşık bir ay içinde cezaevine girecek.

    Kararı değerlendiren Hakan Albayrak, bundan önceki hükümet döneminde Adalet Bakanlığı'nın bazı çevrelerin de yönlendirmesiyle savcılığa talimat vererek kendisi hakkında 'Atatürk'ün manevi hatırasına hakaret'ten dava açtırdığını belirterek, şunları söyledi:

    'Ortada hakaret yok, ama Atatürkçü veya Kemalist olmadığımı, olmayacağımı, takiye icabı bile olmayacağımı, dolayısıyla Kemalist sistemin hışmına uğramayı baştan göze aldığımı ve hakkımda verilen mahkumiyet kararını kesinlikle yadırgamadığımı söyleyebilirim.'

  • Omer Faruk
    Omer Faruk

    SIIRLER


    mehdi'yi bekleyen çocuklar
    -asaf hüseyn'e-
    her şey bir rüzgâra bakıyor ağabey
    bakma esrar çekip mayıştıklarına
    bir gün var ya bu mağribli çocuklar
    bir gün yakacaklar paris'i

    wish you were here
    işte böyle sevgili humeyni
    seni pink floyd'un bir şarkısıyla anmak da varmış
    how I wish you were here
    bu beş yıldızlı otelde
    rulet masasının dibinde
    islam düşüncesini tartışırken üstadlarımız
    pat diye peydah olmalıydın sen
    yerde eski bir seccadenin üstünde
    oturup öylece susmalıydın
    bir de mehdi haşimi olmalıydı yanında
    bre gafiller diye gürlemeliydi
    kurşun geçirmez camlardan halkın sesi geçer mi?
    ah hurma dalları...
    yoksul mescidim...

    BENİM GELDİĞİM YERDEN
    YÜK TRENLERİ GEÇMESEYDİ...
    bayım borsada oynayabilirdim
    okulu bırakmayabilirdim bayım
    o kadını bırakmayabilirdim
    doğduğumda serseri yazmıyordu alnımda
    ben de kalabilirdim
    devleti sevebilirdim bayım
    geldiğim yerden yük trenleri geçmeseydi

    allahuekber diyen adam
    etrafına bakıp allahuekber dedi
    ve bu aşamada
    aslında bütün aşamalarda
    ekleyecek bir şeyi yoktu


    HAKAN ALBAYRAK

  • Omer Faruk
    Omer Faruk

    Hakan Albayrak'tan tadımlık bir kaç yazı:

    Derviş devrimcilerin kuru ekmeği yolumuzu aydınlatıyor
    Görkemli Afro-Amerikan Devrimi'nin lideri Malcolm X: Nation of İslam'dan aldığı kıytırık maaşa talim etti. Oturduğu ev ve sürdüğü araba teşkilata aitti. Giderken geride dünya malı nâmına bir şey bırakmadı.
    Görkemli İran Devrimi'nin lideri Ayetullah Humeyni: Kum şehrinde yoksul bir kulübede yaşadı. Az yeyip az içti. Tahta, koltuğa, sandalyeye, iskemleye rağbet etmedi; yerde oturdu.
    Görkemli Boşnak Devrimi'nin lideri Aliya İzzetbegoviç: 'Şerefine' verilen bir yemekte sofradaki envai çeşit yiyeceklere ürpererek baktı. 'Yazık' dedi- 'bunlar Saraybosna'nın yarısını doyurmaya yeterdi.'
    Malcolm, Humeyni, Aliya: Debdebeden kaçtıkça büyüyen adamlar...
    (Allah, sadece âşık olan ve aşkının gereğini yapmakla yetinen yoksul Ferhad'a dağları deldirtmişti. Bu, Sultanahmet Camii'nin göğe uzandığı halde ulvî bir his vermekte zorlanmasına karşın, toprağa yakın olarak inşa edilen Bursa Ulu Camii'nin insanı uçurması gibi bir şeydi. Ve Malcolm ve Humeyni ve Aliya, toprağa yakın durdukça yükseldiler.)
    Derviş devrimcilerin kuru ekmeği yolumuzu aydınlatıyor. Onları çok sevdik. Ve onları överken içimiz hep rahat oldu.
    Sırtımızda sefâ sürenler utansın.
    ./.
    Dinle siyasetçi kardeş!
    Spike Lee'nin bir filminde yaşlı bir ayyaş önüne gelene 'Hey doktor! Doğru olanı yap' diyordu. Bu çok doğru bir laftır doktor, doğru olanı yapmak lazım. Danışmanların 'Bir huzurevi ziyareti imajınız açısından hiç fena olmaz' dediği için değil, bir huzurevi ziyareti Hakikat itibarı ile 'hiç fena olmadığı için' ziyaret etmelisin huzurevini. Bu arada imajının açısından dem vuran danışmanların olmamalı tabii. Her şey sahici olmalı, Peygamber gibi. O zaman gelir gelecek olan. Mânen ve madden. Yani hem buhur kokusu dolanır kafamızda, hem işçilerin alınteri kıymete biner, hem de Kosova'ya İslam bayrağını dikeriz. Hatta Belgrad'a. Hatta Londra'ya. Yerimizde saymamız da muhtemel tabii. Ve yerimiz yer oldu mu hiç sorun değil bu- Ebu Zerr'in Ebu Zerr olduğunu kim inkâr edebilir?
    ./.
    Bir dostun başarısıyla iftihar edememek ne kötü
    Ebu Zerr'den izler taşıyan mazbut bir Müslüman'dı. Evita'nın tabiriyle 'gömleksiz', halkımızın tabiriyle 'baldırıçıplak'tı. Cebindeki para üç-beş kuruşu geçmezdi hiç. Onu da ecmain'in karnını doyurmaya harcardı. Bu minval üzre geçen haysiyet dolu günlerden sonra bir gün milletvekilliğine soyundu. Fakat partisi ona vize vermedi. O buna çok içerledi. İntikam yemini etti. 'Bir gün' dedi, 'milletvekilleri benim kapımda el-pençe divan duracaklar.'
    Hemen bir şirket kurdu. Şirketi hemen holdinge dönüştü. Seçimlerin üstünden bir yıl bile geçmeden milyarlara para demez oldu. Zamanla trilyonlara da para demez oldu. Ama yoksul arkadaşlarının telefonlarına çıkmayı terkettiği için bu trilyonlar beş para etmedi. Ne gam! Gazetelerde holdinginin tam sayfa ilanları çıkıyor işte; yeni fabrikasının açılış törenine katılan saygıdeğer belediye başkanlarına, saygıdeğer parti liderlerine ve saygıdeğer milletvekillerine şükranlarını sunuyor.
    Evet, başardı. Milletvekillerini ayağına getirdi sonunda. Ağzı kulaklarına varıyor. Yalakalarına gururla bakıyor. Sonra ufka çeviriyor gözlerini. O da ne? Ufukta hiçbir şey göremiyor. Ürpererek farkediyor ki: ömrü bu yalakalarla geçecek.
    ./.