'...fakat Swann'a içtinap olunmaz gibi gelmiş olan şey vukubulmuş olandı ve Madam de Saint-Euverte'in suvaresine gitmeye karar vermiş olmasında da ilahi bir irade görmekten uzak değildi,çünkü hayatın icat kudretine hayranlık arzusu besleyen ve hangisinin temenniye daha layık olduğu gibi güç bir suali uzun zaman kendine tevcih edemeyecek kadar tembel olan zihni o akşam duymuş olduğu ıstıraplarla henüz tenebbüt etmekte bulunan umulmadık zevkler arasında -ki beyinlerinde bir muvazene tesisi çok güçtü- bir nevi zaruri teselsül farz etmekteydi...
Fakat,uyandıktan bir saat sonra,saçının vagonda bozulmaması için berbere talimat verirken gördüğü rüyayı yine düşündü; Odette'in soluk benzi,fazla zayıf yanakları,harap hatları,yorgun gözleri -Odette'e olan sürekli aşkını ondan almış olduğu ilk intibaın uzun nisyanı haline getirmiş olan- müteakip sevişmeler devamınca münasebetlerinin birinci günlerinden itibaren dikkat etmez olmuş olduğu ve uyurken hafızasının,gerçek duyuşu ne olduğunu şüphesiz araştırmış bulunduğu her şeyi,nasıl yanıbaşında hissetmiş idiyse,yine öylece,gözleri önüne geldi...Ve,bedbahtlıktan kurtulur kurtulmaz beliren ve aynı zamanda ahlaklılığı seviyesini düşüren kaba hisliliğiyle içinden feryat etti: 'Hoşuma gitmeyen,tipim olmayan bir kadın için hayatımın yıllarını israf etmiş,ölmek istemiş,en büyük aşkı duymuş olmama ne demeli! '
... illaki kör bi inanç gerektiren felsefe.
Aşık Veysel'in sözleri,
Güzelliğin On para etmez,
Bu bendeki aşk olmasa.
Eğlenecek yer bulaman,
Gönlümdeki köşk olmasa.
.
Ne güzel söylemiş.
Para etmeseydi porno yıldızları aç kalırdı :))
Güzellik parayla kıyaslanmaz zaten ;)
...
Aşığa ' bu bendeki aşk olmasa'...dedirten cümle...
'...fakat Swann'a içtinap olunmaz gibi gelmiş olan şey vukubulmuş olandı ve Madam de Saint-Euverte'in suvaresine gitmeye karar vermiş olmasında da ilahi bir irade görmekten uzak değildi,çünkü hayatın icat kudretine hayranlık arzusu besleyen ve hangisinin temenniye daha layık olduğu gibi güç bir suali uzun zaman kendine tevcih edemeyecek kadar tembel olan zihni o akşam duymuş olduğu ıstıraplarla henüz tenebbüt etmekte bulunan umulmadık zevkler arasında -ki beyinlerinde bir muvazene tesisi çok güçtü- bir nevi zaruri teselsül farz etmekteydi...
Fakat,uyandıktan bir saat sonra,saçının vagonda bozulmaması için berbere talimat verirken gördüğü rüyayı yine düşündü; Odette'in soluk benzi,fazla zayıf yanakları,harap hatları,yorgun gözleri -Odette'e olan sürekli aşkını ondan almış olduğu ilk intibaın uzun nisyanı haline getirmiş olan- müteakip sevişmeler devamınca münasebetlerinin birinci günlerinden itibaren dikkat etmez olmuş olduğu ve uyurken hafızasının,gerçek duyuşu ne olduğunu şüphesiz araştırmış bulunduğu her şeyi,nasıl yanıbaşında hissetmiş idiyse,yine öylece,gözleri önüne geldi...Ve,bedbahtlıktan kurtulur kurtulmaz beliren ve aynı zamanda ahlaklılığı seviyesini düşüren kaba hisliliğiyle içinden feryat etti: 'Hoşuma gitmeyen,tipim olmayan bir kadın için hayatımın yıllarını israf etmiş,ölmek istemiş,en büyük aşkı duymuş olmama ne demeli! '