İlk karşına çıkanla tartışma; yalnızca iyi tanıdığın, saçma sapan şeyleri savunmayacak kadar anlama yetisine sahip olduğunu düşündüğün ve utanılacak durumlara düşmeyeceğini bildiğin kişilerle tartış; otoritenin dikte ettiklerine göre değil, nedenlere, gerekçelere dayanarak tartışmayı bilenlerle; sunulan nedenleri dinleyip dikkate alanlarla; ve nihayet, gerçeğe değer veren, karşı tarafın ağzından bile olsa iyi nedenleri memnuniyetle dinleyen ve doğruyu karşı taraf söylediğinde, yani kendisi haksız olduğunda da bunu hazmedebilecek kadar adalet duygusuna sahip olanlarla tartış. Demek ki yüz kişi içinde tartışmaya layık bir kişi bile zor çıkar. Geri kalanı ise bırakın ne isterlerse onu konuşsunlar, çünkü desipere est juris gentium [budalalık insan hakkıdır ];
Iyi olmaya çalışmak ,iyi olabilmek, eleştirirken diğer duygularımızı kullanmamayi başarabilmek,mutlu bir şekilde gülebilmek ve kendimize inanabilmek değilde inanmak,kendimizi zorlastirmamak,kendimiz gibi çevreyi görmemek,düşünelim ama duyguları bir kenara birakip yapalim,duygular heryerde kullanabileceğimiz basit şeyler degil
İçimizde şeytan yok... İçimizde aciz var... Tembellik var... İradesizlik, bilgisizlik ve bunların hepsinden daha korkunç bir şey: hakikatleri görmekten kaçmak itiyadı var. Sabahattin Ali okurken her cümleyi özümsemeye ihtiyaç var ??????
Bu arada; hiç başımızdan eksik olmayan gökyüzüne, günün karanlık saatlerine, ara sıra kopsa da fırtınalara, bir gün boğulacağımız denizlere, eski günlere, neler olacağını bilmesek de geleceğe, kötülüklerle dolu olsa bile tarihe, tarihin akışını düze çıkarmaya çalışan tüm güzel yüzlü çocuklara, Donkişotlar 'a, ateş hırsızlarına, Ernesto "Çe" Guevara'ya, yollara-yolculuklara, sevgililere, sevişmelere, sadece düşleyebildiğimiz olamamazlıklara, üşürken ısınmalara, her şeyden sıcak annelere, babalara ve tadını bütün bunlardan alan şarkılara kendi sıcaklığımızı gönderiyoruz. Kötü şeyler gördük. Savaşlar, katliamlar, ölen-öldürülen çocuklar gördük. Kendi dilini, kendi kültürünü, kendisini kaybeden insanlar, topluluklar gördük. Yanan köyler, kentler, ormanlar, hayvanlar gördük. Yoksul insanlar, ağlayan anneler, babalar, her gün bile bile sokaklarda ölüme koşan tinerci çocuklar gördük. Biz de öldük. Ama her şeye rağmen bu yeryüzünde şarkılar söyledik. Teşekkürler dünya."
Herkesin açık yüreklikle içini dökebileceği bir kimsesi olmalıdır, zira kim olursa olsun, insan yalnız başına bir şey ifade etmez; yalnız insan, yalnızdır.
filmi izledikten sonra gayri resmi soundtrack ile kapanış yapalım!
Bazen sahip olmadığım hayatın yasını tuttuğumu düşünüyorum.
Günübirlik Hayatlar, Irvin D. Yalom
Her konuda obur olmuş insanlar.Muhabbetinde değerini bilmiyorlar
İlk karşına çıkanla tartışma; yalnızca iyi tanıdığın, saçma sapan şeyleri savunmayacak kadar anlama yetisine sahip olduğunu düşündüğün ve utanılacak durumlara düşmeyeceğini bildiğin kişilerle tartış; otoritenin dikte ettiklerine göre değil, nedenlere, gerekçelere dayanarak tartışmayı bilenlerle; sunulan nedenleri dinleyip dikkate alanlarla; ve nihayet, gerçeğe değer veren, karşı tarafın ağzından bile olsa iyi nedenleri memnuniyetle dinleyen ve doğruyu karşı taraf söylediğinde, yani kendisi haksız olduğunda da bunu hazmedebilecek kadar adalet duygusuna sahip olanlarla tartış. Demek ki yüz kişi içinde tartışmaya layık bir kişi bile zor çıkar. Geri kalanı ise bırakın ne isterlerse onu konuşsunlar, çünkü desipere est juris gentium [budalalık insan hakkıdır ];
Eristik Diyalektik, Arthur Schopenhauer
az insan az eşya
Benim gibi birisini bulamazsınız. Onun için tavsiye ederim , benden mahrum olmayın.
Sokrates'in Savunması, Platon
Geçmişle yaşamak, en ağır ruh hastalığıdır. Eğer yenemezsen,asla yeni bir gelecek yazamazsın.
Iyi olmaya çalışmak ,iyi olabilmek, eleştirirken diğer duygularımızı kullanmamayi başarabilmek,mutlu bir şekilde gülebilmek ve kendimize inanabilmek değilde inanmak,kendimizi zorlastirmamak,kendimiz gibi çevreyi görmemek,düşünelim ama duyguları bir kenara birakip yapalim,duygular heryerde kullanabileceğimiz basit şeyler degil
Anlamlar degisir, hayaller eskir, hevesler kacar. Unutursun unutturursun unutulursun ve direnmek degildir gereken bazen. O kaosun icinde akip gidersin razi gelebilmektir ruhuna huzur veren.
YAMANLARBEYi
İçimizde şeytan yok... İçimizde aciz var... Tembellik var... İradesizlik, bilgisizlik ve bunların hepsinden daha korkunç bir şey: hakikatleri görmekten kaçmak itiyadı var. Sabahattin Ali okurken her cümleyi özümsemeye ihtiyaç var ??????
fincher olmaya az kalmışken...
Yolum Seninle...
Bu arada; hiç başımızdan eksik olmayan gökyüzüne, günün karanlık saatlerine, ara sıra kopsa da fırtınalara, bir gün boğulacağımız denizlere, eski günlere, neler olacağını bilmesek de geleceğe, kötülüklerle dolu olsa bile tarihe, tarihin akışını düze çıkarmaya çalışan tüm güzel yüzlü çocuklara, Donkişotlar 'a, ateş hırsızlarına, Ernesto "Çe" Guevara'ya, yollara-yolculuklara, sevgililere, sevişmelere, sadece düşleyebildiğimiz olamamazlıklara, üşürken ısınmalara, her şeyden sıcak annelere, babalara ve tadını bütün bunlardan alan şarkılara kendi sıcaklığımızı gönderiyoruz. Kötü şeyler gördük. Savaşlar, katliamlar, ölen-öldürülen çocuklar gördük. Kendi dilini, kendi kültürünü, kendisini kaybeden insanlar, topluluklar gördük. Yanan köyler, kentler, ormanlar, hayvanlar gördük. Yoksul insanlar, ağlayan anneler, babalar, her gün bile bile sokaklarda ölüme koşan tinerci çocuklar gördük. Biz de öldük. Ama her şeye rağmen bu yeryüzünde şarkılar söyledik. Teşekkürler dünya."
Beyni yakalım hafiften...
Gözle tavan arasındaki mesafede 55:58'lik sürede kurulan hayaller...
Herkesin açık yüreklikle içini dökebileceği bir kimsesi olmalıdır, zira kim olursa olsun, insan yalnız başına bir şey ifade etmez; yalnız insan, yalnızdır.
Çanlar Kimin İçin Çalıyor?, Ernest Hemingway
Olanı biteni sineye çekin ve kabullenin.kibarca,insanca hakaret etmeden bundan sonraki yaşamınızı düşünün.Troller için hayat zorlaşacak :(((
pazar temizliğine eşlik etsin...
...
bence benim yaptığımı yap .. aç Nirvana yı .. geç mutfağa ve yüksek müzikle krep yap ..
.. çok eğlenceliydi :))