yalnızca kanadı olduğu için uçmaz kuş... bir volkansa kanadının vardığı kanadı değil,korkusudur uçuran... ve açlık... ve özgürlük... ve tutku... arttıkça şiddeti güdülerin sonuç daima korku oluyor...
gitmem gerek bu şehirden bir rüya oldun sevdamın gergefinde neden çocuklar beni gösteriyor yağmur yağsa güneşin yerine ha gayret güzelim gayret biter elbet bu yağmur sabret sensizlikten olsa gerek çekilmez oldu buralar hep benle beraber bulamadıklarım bak cesaretim yok artık geç oldu yorgunum yine deli oldum sayende saçında rüzgar ha gayret güzelim gayret biter elbet bu yağmur sabret ayrılıktan olsa gerek gecikiyor sabahlar hep benle beraber unuttuklarım dönmüyor epeydir başım denizler yalan sevmek ateş olurmuş derler yanmak yalan şimdi öyle uzakki geldiğim yollar yanlış bir öyküdeyim beni yeniden yaz bir çocuktum sevmiştim avuçlarımda aynalar gayret et güzelim elini uzat ha gayret güzelim gayret biter elbet bu yağmur sabret
gitmem gerek bu şehirden bir rüya oldun sevdamın gergefinde neden çocuklar beni gösteriyor yağmur yağsa güneşin yerine ha gayret güzelim gayret biter elbet bu yağmur sabret sensizlikten olsa gerek çekilmez oldu buralar hep benle beraber bulamadıklarım bak cesaretim yok artık geç oldu yorgunum yine deli oldum sayende saçında rüzgar ha gayret güzelim gayret biter elbet bu yağmur sabret ayrılıktan olsa gerek gecikiyor sabahlar hep benle beraber unuttuklarım dönmüyor epeydir başım denizler yalan sevmek ateş olurmuş derler yanmak yalan şimdi öyle uzakki geldiğim yollar yanlış bir öyküdeyim beni yeniden yaz bir çocuktum sevmiştim avuçlarımda aynalar gayret et güzelim elini uzat ha gayret güzelim gayret biter elbet bu yağmur sabret
-Çiçekleri alıp çıktı, odayı terk etti, demir kapıyı çarpıp gitti. -Yüreğinin acısına dayanamadı… -Galiba.Çünkü gitmenin yürek yarasını biliyordu. -Gitmek olunca yürek yaralı oluyor öyle mi! -Hayır! Yüreğin acı ile dolunca gitmek oluyor, böyle
Gitmek, sessiz bir anlaşmadır, gidenle kalan arasında... Madem öyle istiyorsun giderim der giden, belki gereğinden fazla kırılgındandır, ama yapacak bir şey yoktur. Gitmiştir!
Bugünlerde herkes gitmek istiyor. Küçük bir sahil kasabasına, Bir başka ülkeye, dağlara, uzaklara...
Hayatından memnun olan yok. Kiminle konuşsam aynı şey... Her şeyi, herkesi bırakıp gitme isteği.
Öyle 'yanına almak istediği üç şey' falan yok. Bir kendisi. Bu yeter zaten. Her şeyi, herkesi götürdün demektir. Keşke kendini bırakıp gidebilse insan. Ama olmuyor.
Hadi kendimize razıyız diyelim, öteki de olmuyor. Yani herşeyi yüzüstü bırakmak göze alınmıyor.
Böyle gidiyoruz işte. Bir yanımız 'kalk gidelim', öbür yanımız 'otur' diyor.
'Otur' diyen kazanıyor. O yan kalabalık zira... İş, güç, sorumluluk, çoluk çocuk, aile, Güvende olma duygusu... En kötüsü alışkanlık. Alışkanlığın verdiği rahatlık, Monotonluğun doğurduğu bıkkınlığı yeniyor. Kalıyoruz... Kuş olup uçmak isterken, ağaç olup kök salıyoruz.
Evlenmeler... Bir çocuk daha doğurmalar... Borçlara girmeler... İşi büyütmeler... Bir köpek bile bizi uçmaktan alıkoyabiliyor.
Misal ben... Kapıdaki Rex'i bırakıp gidemiyorum. Değil bu şehirden gitmek, İki sokak öteye taşınamıyorum. Alıp götürsem gelmez ki... Bütün sokağın köpeği olduğunun farkında, Herkes onu, o herkesi seviyor. Hangi birimizle gitsin?
'Sırtında yumurta küfesi olmak' diye bir deyim vardır; Evet, sırtımızda yumurta küfesi var hepimizin, Kendi imalatımız küfeler.
Ama eğreti de yaşanmaz ki bu dünyada. Ölüm var zira. Ölüme inat tutunmak lazım, İnadına kök salmak lazım.
Bari ufak kaçışlar yapabilsek. Var tabii yapanlar, ama az. Sadece kaymak tabakası. Hepimiz kaçabilsek... Bütçe, zaman, keyif... Denk olsa. Gün içinde mesela... Küçücük gitmeler yapabilsek.
Ne mümkün. Sabah 9, akşam 18 Sonra başka mecburiyetler Sıkışıp kaldık. Sırf yeme, içme, barınmanın bedeli Bu kadar ağır olmamalı.
Hayatta kalabilmek için bir ömür veriyoruz. Bir ömür karşılığı, bir ömür yani. Ne saçma... Bahar mıdır bizi bu hale getiren? Galiba.
Ben her bahar aşık olmam ama Her bahar gitmek isterim. Gittiğim olmadı hiç, Ama olsun... İstemek de güzel
fiiller birbirleriyle bağlantılı...
insan, kalamadığında gider ya da insan kalamadığında...
gidemediğinde de kalır mecburen.
yazık insana...
şedd-i araban saz semaisi...
tanburi cemil bey.
Gitmekle gidilmiyor ki..Gitmekle gitmiş olamazsın.Gönlün kalır, aklın kalır, anıların kalır..
kol kanat kırık olsa bile 'gitmek' lâzım bazen
değil mi ki insana Allah'tan başka merhamet eden yok...
yalnızca kanadı olduğu için uçmaz kuş...
bir volkansa kanadının vardığı
kanadı değil,korkusudur uçuran...
ve açlık...
ve özgürlük...
ve tutku...
arttıkça şiddeti güdülerin
sonuç daima korku oluyor...
ölenle ölünmüyor da kalanla kalınıyor mu?
bazen tek meşru eylem...
dağıttığım saçlarımın her tanesini alıp gitmek istiyorum bazen..
tek tek kaybedicem yoksa..
gerekir bazen ya da hakkıyla kalmak
...
GİDEN GİTMİŞTİR GİTTİĞİ AN BİTMİŞTİR...BEN GİDENİ DEĞİL GİDEN BENİ KAYBETMİŞTİR...
Gitmek bir dert kalmak ayrı bir dert.. En iyisi her şeyi zamanın akışına bırakmak..
dönüşün muhteşem olma ihtimali yüzde elliden fazlaysa... iyi fikir.
ey ulu manitu! peki ben ne yapıyorum?
gitmek
mümkün mü gitmek
bunca yollardan sonra
yeniden yollara düşmek.........
gitmem gerek bu şehirden
bir rüya oldun sevdamın gergefinde
neden çocuklar beni gösteriyor
yağmur yağsa güneşin yerine
ha gayret güzelim gayret
biter elbet bu yağmur sabret
sensizlikten olsa gerek
çekilmez oldu buralar
hep benle beraber bulamadıklarım
bak cesaretim yok artık
geç oldu yorgunum
yine deli oldum sayende
saçında rüzgar
ha gayret güzelim gayret
biter elbet bu yağmur sabret
ayrılıktan olsa gerek
gecikiyor sabahlar
hep benle beraber unuttuklarım
dönmüyor epeydir başım
denizler yalan
sevmek ateş olurmuş derler
yanmak yalan
şimdi öyle uzakki geldiğim yollar
yanlış bir öyküdeyim beni yeniden yaz
bir çocuktum sevmiştim
avuçlarımda aynalar
gayret et güzelim elini uzat
ha gayret güzelim gayret
biter elbet bu yağmur sabret
usûl:
ehl-i hamakat lafızdan manaya gitmek ister,
ehl-i fetanet ise manadan lafıza gitmek.
ulm.
varmak eyleminin
koşulu
onu öncelleyen
kimi zaman
mecburiet
sürgün'deki gibi
bence gitmek bulundugun yerden uzaklasmak sevdiklerinden ayrılmak demektir bazı gidişlerin geri dönüşleri vardır fakat bazılarının yoktur.
gitmek her akarsuyun yazgısı
nereye gidiyorsun kendinden kaçabileceğin bi yer varmı sanıyorsun?
gitmem gerek bu şehirden
bir rüya oldun sevdamın gergefinde
neden çocuklar beni gösteriyor
yağmur yağsa güneşin yerine
ha gayret güzelim gayret
biter elbet bu yağmur sabret
sensizlikten olsa gerek
çekilmez oldu buralar
hep benle beraber bulamadıklarım
bak cesaretim yok artık
geç oldu yorgunum
yine deli oldum sayende
saçında rüzgar
ha gayret güzelim gayret
biter elbet bu yağmur sabret
ayrılıktan olsa gerek
gecikiyor sabahlar
hep benle beraber unuttuklarım
dönmüyor epeydir başım
denizler yalan
sevmek ateş olurmuş derler
yanmak yalan
şimdi öyle uzakki geldiğim yollar
yanlış bir öyküdeyim beni yeniden yaz
bir çocuktum sevmiştim
avuçlarımda aynalar
gayret et güzelim elini uzat
ha gayret güzelim gayret
biter elbet bu yağmur sabret
Adam kalktı ve koşar adım ayrıldı oradan.
Kadının gözleri, bir süre adamın gidişinde ve sandalyede bıraktığı koyu ağır sessizlikte kaldı.
-Çiçekleri alıp çıktı, odayı terk etti, demir kapıyı çarpıp gitti.
-Yüreğinin acısına dayanamadı…
-Galiba.Çünkü gitmenin yürek yarasını biliyordu.
-Gitmek olunca yürek yaralı oluyor öyle mi!
-Hayır! Yüreğin acı ile dolunca gitmek oluyor, böyle
Bir sabah..
Kayan yıldız gibi sessiz..
..
Gitmek, sessiz bir anlaşmadır, gidenle kalan arasında...
Madem öyle istiyorsun giderim der giden, belki gereğinden fazla kırılgındandır, ama yapacak bir şey yoktur. Gitmiştir!
'bir ağrısı var gitmenin
nereye, ama nereye olursa olsun gitmenin
hüzünle karışık bir ağrısı'
-edip cansever-
Yokum diye şiir yazıyorum sana,
Kıyamayacağın bir varlık yokluğum
Kelimelerin ipini çekti şair-i cellad
Bak, kıyamıyorum kirpiklerinin cümlesine…
Esmer bir gün dönümü gidişim
Yokum diye yazıyorum,
Anla diye, varlık bozması gerçeğimi…
Yeni bir yıkıntı oldu geceler
Ben varken, titredi alametlerin cümlesi
Gidişime bir mana kat
/ardımdan bak/
giderim alışığım gitmelere direndi bu can ne bitmelere
GİTMEK
Bugünlerde herkes gitmek istiyor.
Küçük bir sahil kasabasına,
Bir başka ülkeye, dağlara, uzaklara...
Hayatından memnun olan yok.
Kiminle konuşsam aynı şey...
Her şeyi, herkesi bırakıp gitme isteği.
Öyle 'yanına almak istediği üç şey' falan yok.
Bir kendisi.
Bu yeter zaten.
Her şeyi, herkesi götürdün demektir.
Keşke kendini bırakıp gidebilse insan.
Ama olmuyor.
Hadi kendimize razıyız diyelim, öteki de olmuyor.
Yani herşeyi yüzüstü bırakmak göze alınmıyor.
Böyle gidiyoruz işte.
Bir yanımız 'kalk gidelim',
öbür yanımız 'otur' diyor.
'Otur' diyen kazanıyor.
O yan kalabalık zira...
İş, güç, sorumluluk, çoluk çocuk, aile,
Güvende olma duygusu...
En kötüsü alışkanlık.
Alışkanlığın verdiği rahatlık,
Monotonluğun doğurduğu bıkkınlığı yeniyor.
Kalıyoruz...
Kuş olup uçmak isterken, ağaç olup kök salıyoruz.
Evlenmeler...
Bir çocuk daha doğurmalar...
Borçlara girmeler...
İşi büyütmeler...
Bir köpek bile bizi uçmaktan alıkoyabiliyor.
Misal ben...
Kapıdaki Rex'i bırakıp gidemiyorum.
Değil bu şehirden gitmek,
İki sokak öteye taşınamıyorum.
Alıp götürsem gelmez ki...
Bütün sokağın köpeği olduğunun farkında,
Herkes onu, o herkesi seviyor.
Hangi birimizle gitsin?
'Sırtında yumurta küfesi olmak' diye bir deyim vardır;
Evet, sırtımızda yumurta küfesi var hepimizin,
Kendi imalatımız küfeler.
Ama eğreti de yaşanmaz ki bu dünyada.
Ölüm var zira.
Ölüme inat tutunmak lazım,
İnadına kök salmak lazım.
Bari ufak kaçışlar yapabilsek.
Var tabii yapanlar, ama az.
Sadece kaymak tabakası.
Hepimiz kaçabilsek...
Bütçe, zaman, keyif... Denk olsa.
Gün içinde mesela...
Küçücük gitmeler yapabilsek.
Ne mümkün.
Sabah 9, akşam 18
Sonra başka mecburiyetler
Sıkışıp kaldık.
Sırf yeme, içme, barınmanın bedeli
Bu kadar ağır olmamalı.
Hayatta kalabilmek için bir ömür veriyoruz.
Bir ömür karşılığı, bir ömür yani.
Ne saçma...
Bahar mıdır bizi bu hale getiren?
Galiba.
Ben her bahar aşık olmam ama
Her bahar gitmek isterim.
Gittiğim olmadı hiç,
Ama olsun... İstemek de güzel
CAN YÜCEL
yıllar sonra bir gün geri dönme şansın olursa
gittiğine pişman olurmusun ben çok pişman oldumda
Gittik mi, kaldık mı, bilmiyorum.
dostlardan ayrılmak...