nurettin topçu okuyorum isyan ahlakı sen ne güzel bir mütefekkirsin üstadım. on yıllar öncesinden bizi selamlamışsın yolu açmışsın hemen ardında hazır olda
Suyu temizliyor ayakların /gerçek mi gerçek/ savaş pilotu exupery'nin parmaklarının suya dokunuşudur çoğalan ibrahimlerle bir gelecek vakit habercisi yeniden çizdi kenti
- buruşmuş çocuk balonları gibi kaldırıldı kentin putları ve eski fotoğrafları -
bir şölen kelimelerde
inanınca duanın gücü artar tutsaklık eridi bir akımdır geçen yüreğimden en uzaktaki bir müslümanın yüreğine
/varoluş sevmenin ekonomisi/ baktığın yerlerde gölge rahman rahim bir kutsal gölge
vakur dinç bir devrimden iyi anlarım - benim işim devrim yapmak
bir güzel geyik gibi özü tarihin anlamı yaşamanın -her savaşçının- bir muştu büyütüyorum yüreğimde bileklerimizin gücüne doğru işleyen bir asya direnci afrika siyah inci en çok şimdi anlıyoruz ömer'i ali'yi hasan'ı ve osman'ı /keskin nişancı olarak ilerliyoruz/
ey öbürsü günleri bekleyen çocuklar - işçi asker kutsal /alınteri kitabımın ilk cümlesi/ burjuva ayağa kalk güneyde kuzeyde doğuda batıda yargılıyorum seni
şan soluyan şan alan genç yürekler ey kardeşler gören gözlere ortalık ışımıştır
birileri de klavye başında bir kaç saat sözüm ona depremzedeler için bağış çağrısında yaptığı için bir biz mi varız, niçin başkaları yapmışor, niye hep aynı isimler çalışıyor deyip gönüllü yaptığı işi sanki bir angarya olarak görüp kabul ettiğini açık etmişti. mesela birileri de kızılay çadırının önünde çekim yapıp nerde bu kızılay diye ucube bir soru sorup aklımızla alay etmişti kendince alışkınız bunlara geçiniz
bazılarının sadaka verir gibi yaptığı yardımları hiç kabul etmemek gerekir onlar sizin ya muhtaç olduğunuz yaygarasını yaymak için ya da yardımı yaptıkları için böbürlenmek ya da sizi bir şekilde rezil kepaze edebilmek için sözüm ona yardım yaparlar.
Bütün kitapları yakmalı Sevda üstüne ne söylemişlerse yalandır Kitaplara göre insan Karanlıkta yüzüne bin mumluk lamba tutulmuş Gözleri, yüreği kamaşmış insandır Aptaldır, hastadır, kahramandır Bütün kitapları yakmalı Sevda üstüne ne söylemişlerse
ve güzeller güzeli hüzünlü muhammed o altı yaşındaki çocuk bakıcısı ümmü eymenle birlikte sevgili anneciğinin naaşını derin bir çukur kazıp defnettiler. o yaşta bir yavru için ne acı bir olay.
mübarek çocuk sevgili muhammed o küçük yavru dedi ki ey annem beni bırakıp nereye gidiyorsun ve sonra hıçkırıklarla göz yaşlarına boğulup annesinin üstüne kapandı. hasta ve takati tükenmiş kıymetli anne ise çoktan son nefesini vermişti. bu hikaye beni ne zaman düşünsem ve hatırlasam hüzünlendirir, gözlerimi yaşartır.
annelerin annesi hz aminenin ölmeden önceki yavrusu biricik muhammed' e son sözleri
"Ey mübarek çocuk! Ey dünyaya bulaşmadan bir konup, sonra uçup giden güvercin (Abdullah)'ın oğlu! Baban her şeyin sahibi ve her şeyi bilen Allah'ın yardımıyla oklarla kura çekildiği günün sabahı yüz güzel deve karşılığında kurban edilmekten kurtulmuştu. Eğer rüyamda gördüklerim çıkarsa sen bütün insanlığa gönderilecek ve helâlı-haramı öğreteceksin. İnsanları hakikate ve İslam'a ulaştıracaksın. Baban İbrahim'in dininde olacaksın. Allah seni bütün putlardan korusun. Senin davan insanlık durdukça devam edecektir. (Bu sözlerden sonra dedi ki;) Her diri ölecek, her yeni eskiyecek, her yaşlı dünyadan ayrılıp gidecektir. İşte ben de ölüyorum. Fakat adım ebediyyen kalacak. Çünkü arkamda bir hayırlı ve tertemiz bir evlat bırakıyorum."
aşk aslında en çok yüceltip ama en çok ağzımızda eze eze evirip çevirip küçülttüğümüz şey. mesela gül de öyle en çok hediye ettiğimiz ama yanından yürüyüp geçtiğimiz şey nasıl bir çelişki bu
Gözlerinde başlardı gece Yarım kalmış kitaplarda biterdi. Alnımızda bilenen kör bir bıçaktı zaman Kırılmış aynalardı
Susardın, durmadan susardın Ve kar yağardı
Ocak ağaran saçlarımdı Şubat hayırsız bir evlattı, kaçaktı Ve uzaktı yaz bir anaydı Mart'ın izlerini taşırım bedenimde Aynı masalın ikizleri gibiydi günler Nisan saçlarımda ıslanırdı hep
Susardın, durmadan susardın Ve yağmurlar başlardı
Çok bekletti bizi, Hiç vaktinde gelmedi mayıs Haziran Aram'dı ya da öyle biriydi Temmuz bir düştü belki
Yaraları sarar gibiydi Ağustos yıldızlarla basardı gecemizi Bir gül suçüstü yakalanırdı Eylül bir çocuğun çığlıklarıydı
Susardın, durmadan susardın Ve rüzgârlar başlardı
Yolunu yitirmiş bir gezgin gibiydi ekim Sürgünlere uğurlardık kendimizi Kalan mı bizdik, giden mi Bilinmezdi Kasım rüzgârda bir yapraktı Ve biraz ıtri Kendi sesiyle irkilirdi Aralık günlerin son neferi
Soluk bir düş geçse de Hiçbir mevsim gözlerin kadar Acımasız kullanmadı neşteri
aslında ben hit olup dilden dile dolaşan bir dönem çokca dinlenip sonra bir kenara atılıp eski damgası vurulan şarkılardan çok böyle pek az kimsenin bilip ama zevkle dinlediği şarkıları daha çok seviyorum ya siz
sezen aksu müthiş bir performans sergilemiş bu şarkıda o böyle saatlerce çalsın arka fonda bıkmadan usanmadan daha da artan bir zevk ve hevesle dinlerim
zdırabın sonu yok sanma, bu alem de geçer Ömr-i fani gibidir, gün de geçer, dem de geçer Gam karar eyliyemez Hande-i Hurrem de geçer Devr-i şadi de geçer, gussa-i matem de geçer Gece gündüz yok olur, An-ı dem Adem de geçer Bu tecelli-i hayat aşk ile büktü belimi Çağlıyan göz yaşı mı, yoksa ki hicran seli mi? İnleyen saz-ı kazanın acaba bam teli mi? Çevrilir dest-i kaderle bu şu'unun fili mi Ney susar, mey dökülür, gulgule-i Cem de geçer Serseri Neyzen'in aşkınla kulak ver sözüne Girmemiştir bu avalim, bu bedayi gözüne Cehlinin kudreti baktırmadı kendi özüne Pir olur sâki-i gülçehre, bakılmaz yüzüne Hak olur pir-i mugan, sohbet-i hemdem de geçer...
ne güzel şiirlerimiz var, ne güzel edebiyatımız, keşke daha çok insan şiir okusa, daha çok tanısak sahiplensek, mesela tüm herkes çanakkale şehitliğineyi, han duvarlarını, sessiz gemiyi ezbere okuyabilse
nurettin topçu okuyorum
isyan ahlakı
sen ne güzel bir mütefekkirsin üstadım.
on yıllar öncesinden bizi selamlamışsın
yolu açmışsın
hemen ardında hazır olda
alev alatlılar var
nuri pakdiller var
Suyu temizliyor ayakların /gerçek mi gerçek/
savaş pilotu exupery'nin
parmaklarının suya dokunuşudur
çoğalan ibrahimlerle
bir gelecek vakit habercisi
yeniden çizdi kenti
- buruşmuş çocuk balonları
gibi kaldırıldı
kentin
putları
ve
eski fotoğrafları -
bir şölen
kelimelerde
inanınca duanın gücü artar
tutsaklık eridi
bir akımdır geçen yüreğimden
en uzaktaki bir müslümanın yüreğine
/varoluş sevmenin ekonomisi/
baktığın yerlerde gölge
rahman rahim
bir kutsal gölge
vakur dinç
bir devrimden
iyi anlarım
- benim işim
devrim
yapmak
bir güzel geyik gibi
özü tarihin
anlamı yaşamanın -her savaşçının-
bir muştu büyütüyorum yüreğimde
bileklerimizin gücüne doğru işleyen
bir asya direnci
afrika siyah inci
en çok şimdi anlıyoruz ömer'i ali'yi hasan'ı ve osman'ı
/keskin nişancı
olarak
ilerliyoruz/
ey öbürsü günleri bekleyen çocuklar
- işçi asker
kutsal
/alınteri kitabımın ilk cümlesi/
burjuva ayağa kalk
güneyde kuzeyde doğuda batıda
yargılıyorum seni
şan soluyan şan alan genç yürekler
ey kardeşler
gören gözlere ortalık ışımıştır
(mayıs1970)
Nuri Pakdil
aynen öyle kardeşim
kendini bilene...
birileri de klavye başında bir kaç saat sözüm ona depremzedeler için bağış çağrısında yaptığı için bir biz mi varız, niçin başkaları yapmışor, niye hep aynı isimler çalışıyor deyip gönüllü yaptığı işi sanki bir angarya olarak görüp kabul ettiğini açık etmişti.
mesela birileri de kızılay çadırının önünde çekim yapıp nerde bu kızılay diye ucube bir soru sorup aklımızla alay etmişti kendince
alışkınız bunlara
geçiniz
bazılarının sadaka verir gibi yaptığı yardımları hiç kabul etmemek gerekir
onlar sizin ya muhtaç olduğunuz yaygarasını yaymak için ya da yardımı yaptıkları için böbürlenmek ya da sizi bir şekilde rezil kepaze edebilmek için sözüm ona yardım yaparlar.
Bütün kitapları yakmalı
Sevda üstüne ne söylemişlerse yalandır
Kitaplara göre insan
Karanlıkta yüzüne bin mumluk lamba tutulmuş
Gözleri, yüreği kamaşmış insandır
Aptaldır, hastadır, kahramandır
Bütün kitapları yakmalı
Sevda üstüne ne söylemişlerse
Bedri Rahmi Eyüboğlu
ve güzeller güzeli hüzünlü muhammed
o altı yaşındaki çocuk bakıcısı ümmü eymenle birlikte sevgili anneciğinin naaşını derin bir çukur kazıp defnettiler.
o yaşta bir yavru için ne acı bir olay.
aklıma geldi yine
paylaşmak istedim
mübarek çocuk sevgili muhammed
o küçük yavru dedi ki ey annem
beni bırakıp nereye gidiyorsun
ve sonra hıçkırıklarla göz yaşlarına boğulup annesinin üstüne kapandı.
hasta ve takati tükenmiş kıymetli anne ise çoktan son nefesini vermişti.
bu hikaye beni ne zaman düşünsem ve hatırlasam hüzünlendirir, gözlerimi yaşartır.
annelerin annesi hz aminenin ölmeden önceki
yavrusu biricik muhammed' e son sözleri
"Ey mübarek çocuk! Ey dünyaya bulaşmadan bir konup, sonra uçup giden güvercin (Abdullah)'ın oğlu! Baban her şeyin sahibi ve her şeyi bilen Allah'ın yardımıyla oklarla kura çekildiği günün sabahı yüz güzel deve karşılığında kurban edilmekten kurtulmuştu. Eğer rüyamda gördüklerim çıkarsa sen bütün insanlığa gönderilecek ve helâlı-haramı öğreteceksin. İnsanları hakikate ve İslam'a ulaştıracaksın. Baban İbrahim'in dininde olacaksın. Allah seni bütün putlardan korusun. Senin davan insanlık durdukça devam edecektir. (Bu sözlerden sonra dedi ki;) Her diri ölecek, her yeni eskiyecek, her yaşlı dünyadan ayrılıp gidecektir. İşte ben de ölüyorum. Fakat adım ebediyyen kalacak. Çünkü arkamda bir hayırlı ve tertemiz bir evlat bırakıyorum."
acaba bu kadar iddialı laflar etmesek
oluruna bıraksak mı
mesela sevdiğimizi kır çiçeklerine benzetsek
leylaka menekşeye
aşk aslında en çok yüceltip ama en çok ağzımızda eze eze evirip çevirip küçülttüğümüz şey.
mesela gül de öyle
en çok hediye ettiğimiz ama yanından yürüyüp geçtiğimiz şey
nasıl bir çelişki bu
hayırlı cumalar bu arada
Ben hüzünlerle sevdim şiirleri
Ben hüzünlerle büyüttüm kendimi
Küçükken gamzelerim vardı benim
Büyüdükçe hüzne sattım hepsini...
Bedirhan Gökçe
ve çok şirin ama hüzünlü dize de cuma gününün ödülü olsun
çok güzel söylemiyor mu
çok içten
çok dokunaklı
bu da bizim kadife sesli yerli
vitney hustonumuz
bu güzel sabahı bu güzeler güzeli şarkıyla açmak istedim
rabbim rahmetler etsin güzel insan
yerin dolmadı
her daim kalbimizdesin
bu da günün fıkrası
bu da pekala günün şiiri olabilir
Susardın ve kar yağardı
Gözlerinde başlardı gece
Yarım kalmış kitaplarda biterdi.
Alnımızda bilenen kör bir bıçaktı zaman
Kırılmış aynalardı
Susardın, durmadan susardın
Ve kar yağardı
Ocak ağaran saçlarımdı
Şubat hayırsız bir evlattı, kaçaktı
Ve uzaktı yaz bir anaydı
Mart'ın izlerini taşırım bedenimde
Aynı masalın ikizleri gibiydi günler
Nisan saçlarımda ıslanırdı hep
Susardın, durmadan susardın
Ve yağmurlar başlardı
Çok bekletti bizi,
Hiç vaktinde gelmedi mayıs
Haziran Aram'dı ya da öyle biriydi
Temmuz bir düştü belki
Yaraları sarar gibiydi
Ağustos yıldızlarla basardı gecemizi
Bir gül suçüstü yakalanırdı
Eylül bir çocuğun çığlıklarıydı
Susardın, durmadan susardın
Ve rüzgârlar başlardı
Yolunu yitirmiş bir gezgin gibiydi ekim
Sürgünlere uğurlardık kendimizi
Kalan mı bizdik, giden mi
Bilinmezdi
Kasım rüzgârda bir yapraktı
Ve biraz ıtri
Kendi sesiyle irkilirdi
Aralık günlerin son neferi
Soluk bir düş geçse de
Hiçbir mevsim gözlerin kadar
Acımasız kullanmadı neşteri
Susardın ve kar yağardı
A. Hicri İzgören
aslında ben hit olup dilden dile dolaşan bir dönem çokca dinlenip sonra bir kenara atılıp eski damgası vurulan şarkılardan çok böyle pek az kimsenin bilip ama zevkle dinlediği şarkıları daha çok seviyorum
ya siz
sezen aksu müthiş bir performans sergilemiş bu şarkıda
o böyle saatlerce çalsın arka fonda bıkmadan usanmadan
daha da artan bir zevk ve hevesle dinlerim
zdırabın sonu yok sanma, bu alem de geçer
Ömr-i fani gibidir, gün de geçer, dem de geçer
Gam karar eyliyemez Hande-i Hurrem de geçer
Devr-i şadi de geçer, gussa-i matem de geçer
Gece gündüz yok olur, An-ı dem Adem de geçer
Bu tecelli-i hayat aşk ile büktü belimi
Çağlıyan göz yaşı mı, yoksa ki hicran seli mi?
İnleyen saz-ı kazanın acaba bam teli mi?
Çevrilir dest-i kaderle bu şu'unun fili mi
Ney susar, mey dökülür, gulgule-i Cem de geçer
Serseri Neyzen'in aşkınla kulak ver sözüne
Girmemiştir bu avalim, bu bedayi gözüne
Cehlinin kudreti baktırmadı kendi özüne
Pir olur sâki-i gülçehre, bakılmaz yüzüne
Hak olur pir-i mugan, sohbet-i hemdem de geçer...
neyzen tevfik
ne güzel şiirlerimiz var, ne güzel edebiyatımız, keşke daha çok insan şiir okusa, daha çok tanısak sahiplensek, mesela tüm herkes çanakkale şehitliğineyi, han duvarlarını, sessiz gemiyi ezbere okuyabilse