Eskiden de böyleydi. Işık yuvalarında beş kuruş vermeden büyüyenler hep birilerini putlaştırmıştı. Oysa lazca demek 'haçan at o çaputi al puni' demekti bizim zamanımımızda.. E sen bunu anlayamacak kadar ırkçılıkla büyümüşsen sana nasıl anlatırım öncesini. Kafanı duvarlara vuruyorsan ışık yuvalarında sana öğretilen izmleri sorguları. Etrafına saldırma. Gittim ama geleceğim.
o gönül verdiğimin geçişini beklediğim.....sonbaharda....ağaçlardan yaza elveda diyerek..dökülen kızıl yaprakların oluşturduğu kaldırımları geçip...sanki bana elveda diyenin yürüdüğü kaldırımları arşınladığı....
Alışveriş bile kolaydır..herkes komşusuyla takas etmektedir bir şeyleri..biri un verirse..öbürü bir kilo domates vermektedir mesela..Mal var ama para yoktur çünkü. İnsanların üç ev ötesindeki komşusunun aç yattığını bilme ihtimali olan zamanlardır..Herkes herkesle tanış,herkes herkesle akrabadır…Çocuklar neşeyle bellerine maşrapalarını asmakta,okula yollanmaktadırlar..Herşey tatlı bir huzur içinde geçer..Can kaygısı yok,mal kaygısı yok.. Bolluk vardır..her ne kadar elektrik yoksa da mumlar geceleri yakılmakta,çocuklarsa bunun ışığında ders çalışabilmektedir.Yani ^^elektrik yoktu çalışamadım hocam^^ da yoktur o zamanlar…geceleri şöminenin etrafında toplanılmakta aile bir araya gelmekte,günün değerlendirilmesi yapılmaktadır… Ve türlü hikayeler anlatılmaktadır şöminenin çevresinde. Guluyabaniler.,.bir dudağı gökte bir dudağı yerde halayıklar(zenci devler) ....ve Keloğlanın ektiği fasülye gökyüzüne uzanmaktadır…
Eskiden hayatı koklar, eller, kucağımıza alır, damarlarımızda hisseder, terimize karıştırırdık. Eskiden hayatı duyar, cevap verir, bir ıslıkta biz çalardık. Kulaklarımızın pasını dev şelalerin sesi ile temizler, dilimizin tadını toprağın yeşil kokusunda buz gibi pınar suyu ile yenilerdik. Elmanın çakılı, eriğin diş çalanı makbuldu.
...muharremin girmesiyle büyük annemin asure telasi mutfak dahil evin her yerinde kendini hissettirirdiHer seyden cok cok yapmak adetti o zamanlar yani nedenlerimin karsiligi hep bu cevab olurdu...evi saran asure kokusu yahut tarcin,findiklarin ayiklanmasi,üzüm sevmeyen kardesimin üzümleri saklamasi ve büyük annemin sikilmadan her sene ayni hikayeyi bize anlatmasi cocuklar bir gün Allah nuh (a.s) a....
eskiden biz çok eskiden çamurdan tencereler kaynatırdık çöpten ocaklarda.ruh çağırma numarasıyla kardeşlerimizden kurtulurduk biz eskiden.havlusunu kapan papatya suyuyla yıkanan arkadaşımızın evine koşardı bizide yıkasın diye annesi.eskiden biz çok eskiden varımızı yoğumuzu eski bi kutuya doldurur gelecek kuşaklara kalsın diye saklar ertesi gün dayanamayıp açardık..eskiden kankardeşi olurduk kana dayanamayanlarsa ahiretlik..eskiden yaaa eskidennnn..
eskidendi atılan gülücükler şen kahkahalar...taa çocukluğumuzdaydı.... salıncaklarda sallandığımız sıralardaydı...utangaç bi gülüş vardı bide ilk öpüştüğümüzde...kızında gözlerinin içinde...eskidendi...diz çökmeyi öğrenmeden önce...sütün yerini şarap almadan önce...kendini artık daha güçlü gördüğünde hayata, sadece bi serseri olduğunu öğrenmeden çok önce...her şey eskide kaldı... bende...
...dedemin dizleri önüne cöküp dünyayi unuttugum cocukluk zamanlarim geliyor söyle arada bir aklima..ve hep bilindik cümle dilleniyor hic büyümeseydim keske! !
devrime inananlar vardı...
...hayat vardı
Eskiden de böyleydi. Işık yuvalarında beş kuruş vermeden büyüyenler hep birilerini putlaştırmıştı.
Oysa lazca demek 'haçan at o çaputi al puni' demekti bizim zamanımımızda.. E sen bunu anlayamacak kadar ırkçılıkla büyümüşsen sana nasıl anlatırım öncesini. Kafanı duvarlara vuruyorsan ışık yuvalarında sana öğretilen izmleri sorguları. Etrafına saldırma.
Gittim ama geleceğim.
Ben çok yaramazmışım
Bayramlar farklıymış.San ki değişen bayram
eskiden...teee tekerlek yokken.....
dedem bisi at arabasına bindirirdi:'(
o gönül verdiğimin geçişini beklediğim.....sonbaharda....ağaçlardan yaza elveda diyerek..dökülen kızıl yaprakların oluşturduğu kaldırımları geçip...sanki bana elveda diyenin yürüdüğü kaldırımları arşınladığı....
'Ah şu eski bayramlar' sohpetlerinden çok sıkıldım. Eski bayramları bilmeyenler bile buna katılıyorL
biz eskiden
su içerdik testiden
eskiler mücadele ediyordu,
biz durmadan ağlaşıyoruz.)
Alışveriş bile kolaydır..herkes komşusuyla takas etmektedir bir şeyleri..biri un verirse..öbürü bir kilo domates vermektedir mesela..Mal var ama para yoktur çünkü.
İnsanların üç ev ötesindeki komşusunun aç yattığını bilme ihtimali olan zamanlardır..Herkes herkesle tanış,herkes herkesle akrabadır…Çocuklar neşeyle bellerine maşrapalarını asmakta,okula yollanmaktadırlar..Herşey tatlı bir huzur içinde geçer..Can kaygısı yok,mal kaygısı yok..
Bolluk vardır..her ne kadar elektrik yoksa da mumlar geceleri yakılmakta,çocuklarsa bunun ışığında ders çalışabilmektedir.Yani ^^elektrik yoktu çalışamadım hocam^^ da yoktur o zamanlar…geceleri şöminenin etrafında toplanılmakta aile bir araya gelmekte,günün değerlendirilmesi yapılmaktadır…
Ve türlü hikayeler anlatılmaktadır şöminenin çevresinde. Guluyabaniler.,.bir dudağı gökte bir dudağı yerde halayıklar(zenci devler) ....ve Keloğlanın ektiği fasülye gökyüzüne uzanmaktadır…
Hey gidi hey
Eskiden hayatı koklar, eller, kucağımıza alır, damarlarımızda hisseder, terimize karıştırırdık. Eskiden hayatı duyar, cevap verir, bir ıslıkta biz çalardık.
Kulaklarımızın pasını dev şelalerin sesi ile temizler, dilimizin tadını toprağın yeşil kokusunda buz gibi pınar suyu ile yenilerdik. Elmanın çakılı, eriğin diş çalanı makbuldu.
şimdi daha iyi
ESKIDEN
> > Çember çevrilir
> > Su musluktan içilir
> > Agaçlara tirmanilirdi
> >
> > Bebekler bezden
> > Silahlar tahtadan
> > Resimler kömür karasindan yapilirdi
> >
> > Kizlara ninelerinin, erkeklere dedelerinin
> > Isimleri konulur
> > Saatli maarif okunurdu
> > Komsuda pisen
> > Bize de piser
> > Bizde pisen komsuya düserdi
> >
> > Geceler ayaz
> > Sokaklar karanlik
> > Yildizlar parlak olurdu
> >
> > Tursu, salça, manti
> > Evde yapilir
> > Karpuz kuyuda sogutulurdu
> >
> > Erik agacinin çiçegi
> > Pencere camimiza yaslanir
> > Güz yapraklari bahçemize düserdi
> >
> > Kardan adam yapilir
> > Evlerde soba yakilir
> > Kis gecelerinde masal anlatilirdi
> >
> > Merdiven çikilir
> > Aidat ödenmez
> > Yönetici seçilmezdi
> >
> > Evler badanali
> > Sokaklar lambasiz
> > Mahalleler bekçili olurdu
> >
> > Ajans radyodan dinlenir
> > Çizgili roman okunur
> > Defterlere kenar süsü yapilirdi
> >
> > Hayat
> > Arkasi yarin gibiydi
> > Kesintisizdi
> > Her gün yasanacak bir sey vardi
> > Herkes kendi düsünü kurar
> > Kendi hayatini oynardi
> >
> > Simdi
> > Hayat tek perdelik bir oyun
> > Stand-up bir yalnizlik gibi
> >
> > Simdi
> > Herkes
> > Yogun
> > Yorgun
> > Ve
> > Tek basina
> >
> > CAN DÜNDAR
yaşamak güzeldi
Biz eskiden eskiden su içerdik testiden...
Testi içindeki sıvıyı terler, ter buharlaşırken testiyi soğutur böylece termos görevi yapardı toprak testiler...
Bir de balkonlara konan rüzgar geçirir tel dolaplar olurdu buzdolaplarının yerini tutsun diye...
...muharremin girmesiyle büyük annemin asure telasi mutfak dahil evin her yerinde kendini hissettirirdiHer seyden cok cok yapmak adetti o zamanlar yani nedenlerimin karsiligi hep bu cevab olurdu...evi saran asure kokusu yahut tarcin,findiklarin ayiklanmasi,üzüm sevmeyen kardesimin üzümleri saklamasi ve büyük annemin sikilmadan her sene ayni hikayeyi bize anlatmasi cocuklar bir gün Allah nuh (a.s) a....
sevmek eskidenmiş güzelim..
eskiden biz çok eskiden çamurdan tencereler kaynatırdık çöpten ocaklarda.ruh çağırma numarasıyla kardeşlerimizden kurtulurduk biz eskiden.havlusunu kapan papatya suyuyla yıkanan arkadaşımızın evine koşardı bizide yıkasın diye annesi.eskiden biz çok eskiden varımızı yoğumuzu eski bi kutuya doldurur gelecek kuşaklara kalsın diye saklar ertesi gün dayanamayıp açardık..eskiden kankardeşi olurduk kana dayanamayanlarsa ahiretlik..eskiden yaaa eskidennnn..
eskidendi atılan gülücükler şen kahkahalar...taa çocukluğumuzdaydı....
salıncaklarda sallandığımız sıralardaydı...utangaç bi gülüş vardı bide ilk öpüştüğümüzde...kızında gözlerinin içinde...eskidendi...diz çökmeyi öğrenmeden önce...sütün yerini şarap almadan önce...kendini artık daha güçlü gördüğünde hayata, sadece bi serseri olduğunu öğrenmeden çok önce...her şey eskide kaldı... bende...
...dedemin dizleri önüne cöküp dünyayi unuttugum cocukluk zamanlarim geliyor söyle arada bir aklima..ve hep bilindik cümle dilleniyor hic büyümeseydim keske! !