Kültür Sanat Edebiyat Şiir

erzurum sizce ne demek, erzurum size neyi çağrıştırıyor?

erzurum terimi Bircan tarafından tarihinde eklendi

  • Osman Akçay
    Osman Akçay

    Hakkında haiku tarzı (5-7-5 hece) şiir yazdığım şehir.

    Erzurum (haiku)

    Kayarken çocuk
    Mutluluktan uçuyor
    Oltu taşında

    Bir huş ağacı
    Tek başına bekliyor
    Koca bahçeyi

    Kayıp morgeven
    Hemen ayrılmam diyor
    Fani dünyadan

    Tortum Şelalesi
    Yukarıdan düşüyor
    Kayalıklara

    Karayazı’nın
    Kalbe hüzün veriyor
    Ters laleleri

    Aras Nehriyle
    Çobandede Köprüsü
    Sohbet ediyor

    Elinde bayrak
    Aziziye Tabyası
    Selam veriyor

    Nene Hatunum
    Aziz milletim sana
    Şükran duyuyor

    Palandöken’de
    Dadaşlar bar oyuyor
    Davul çalıyor

    Kınalı eller
    Kadayıftan dolmalar
    İkram ediyor

    Zaman akıyor
    Kıtlama şekeriyle
    Çay içiliyor

    Ankara treni
    Yolunda ilerliyor
    Kars’a gidiyor

    19 Kasım 2018

  • Dursun Çötoğlu
    Dursun Çötoğlu

    HOŞÇAKAL ERZURUM / Dursun Çötoğlu

    Onunla güzeldi sende günlerim
    Onunla gülerdi sende gözlerim
    Onunla sıcaktı sende ellerim
    O gitti kalamam sende Erzurum

    Onsuz burada güneş doğmuyor
    Onsuz geceler saba olmuyor
    Onsuz acılarım bir son bulmuyor
    Hoşçakal herşeyim canım erzurum

    Ondan başkasıyla yapamam asla
    Onun sayesinde tanıştım aşkla
    Şimdi de bensiz günlere başla
    O gitti yaşamam sende Erzurum

    Sende benim gibi dertlisin dertli
    Sende benim gibi kötü kaderli
    Senide sarmış hüzün besbelli
    Yinede kalamam sende Erzurum

    Çanakkale /1994

  • Candle In The Wind
    Candle In The Wind

    Eteğinde duman, zirvesinde kar
    Düşmanına hasım dostlarına yar
    Tüm dünyaya geniş, bir yüreğe dar

  • Bahar Daşkın
    Bahar Daşkın

    Dört mevsim serin havasıyla,kışın yağan karıyla,bahardaki yeşil yaylalarıyla,sıcak insanlarıyla,Tortum Şelalesiyle,Palandökeniyle,çifte minareli medresesiyle,yakutiye medresesiyle,oltu taşıyla,ayran aşıyla,su böreğiyle,tatar böreğiyle,cağ kebabıyla,kuymağıyla,kadayıf dolmasıyla ve şuanda aklıma gelmeyen nice güzellikleriyle...memleketim.

  • Özerdemir
    Özerdemir

    bence erzurum dadaşların diyarını çağrıştırıyor veerzurum bar ekibini çarıştırıyor

  • Sevil Kutman
    Sevil Kutman

    Çok istediğim halde gidemediğim yerlerden birisi.

  • Ersen Ibıs
    Ersen Ibıs

    Doğunun Parisi tabirini anlayabilmeniz için ahmet Hamdi Tanpınarın Beş Şehir isimli kitabını okumanızı tavsiye ederim. Gerçekten bir zamanlar Paris gibiymiş şehir. Osmanli İmparatorluğunun İstanbul ve İzmir'den sonra en büyük Gümrüğü Erzurum imiş. Onsekizinci yüzyılın sonlarına kadar bu ihtişamlı durumu devam etmiştir. Bu zenginliğini tahmin edebileceğiniz gibi İpekyolu'nun çok önemli bir istasyonu olmasına borçlu. Zira doğudan batıya, batıdan doğuya giden kervanlar hemen hemen bütün ihtiyaçlarını bu şehirden karşılarmış. Şehir 33 sanatı beslermiş. Başlıcaları, kazazlar, kavaflar, bezzazlar, nalbantlar, sarraflar, yağcılar vs... Esnafı gayet adilmiş. Coğrafi merkez olmasından dolayı Çinden Avrupaya kadar bütün kültür etkileşimlerine açıkmış. Uzun kış gecelerinin şehre bu gün bile etkisini sürdüren derin ve esaslı bir kültür bahşettiğini afaki bir bakışla da anlayabiliriz. Bu şifahi kültürün en belirgin hususiyeti insanının hazırcevaplığı,sıcakkanlılığı,yardımseverliği vs.'dir. Erzurum'da yalnız kalmak imkansızdır...

  • Mâi Eflatun
    Mâi Eflatun

    Cânım ülkemin kliması diyebiliriz...

    hava durumuna bakarsanız gecesi tüm şehirlerin gecelerinden serin...

    gündüzü de hâkezâ öyle.....

    Erzurum'u anlat diyene doğunun paris'i derler önce...

    Şimdi düşünüp kıyaslamaya geçiyorum...neden böyle demişler diye...

    Parise bakıyorum da sokaklarında parfüm kokuları eşliğinde yürürsünüz...Erzurumda tezek kokusu hakimdir...

    Parisin içinden koca Sen nehri geçer....Erzurumda koca bir nehir varda şehrin içinden geçen ben mi görmedim diye epey düşündüm ve hatta haritaya bile baktım gençliğimde ;)


    parisin eiffel'i var ki ne anlamı var ne manevi bir derinliği...Erzurumda buna mukabil çifte minareli medreseyi mi koydular bilemiyorum ama Erzurum bu konuda Paris'in eiffeliyle kıyas kabul etmez..etmemeli....

    parisin oltu taşına benzer bir doğal madeni var da ben mi bilmiyorum?

    yani efendim Erzurum ile Paris'in ortak hiçbir noktasını bulamamışken ben...herkes nasıl oluyor da böyle bir teşbihin altına imza atabiliyor hayretteyim...

    Erzurum Paris değildir...onun gibi hiç değildir...Bağrımızda hasreti yanan vatan toprağıdır...
    (bknz. vatan hasreti)

    *18 yıl aradan sonra şimdi tekrar giderek Erzurum'da,yerinde,bir kez daha gözlem yapıp bu yorumuma geri döneceğim bir hafta sonra inşaallah...

  • Oğuzhan Duvarcı
    Oğuzhan Duvarcı

    erzurum demek can demek erzurumumuz VATANIMIZ TÜRKİYEMİZİN CANIDIR ATAR DAMARIR

  • Birgül Meral
    Birgül Meral

    'ruhunu çıkarıp bıraktığı şehrin adını hatırlamaya çalıştı'(H.İ)

  • Birgül Meral
    Birgül Meral

    Erzurum garında banklar üstünde uyku tutmuyor karanlıkları
    yitik düşlerimi kovalıyorum, gölgeler gidiyor
    ben kalıyorum
    sana ipek bir mendile sardığım yüreğimle
    şehzade gülleri gönderiyorum
    ...

  • Fikri Turan
    Fikri Turan

    Eğlence demek,keyif demek,Palndöken demek.

  • Fikri Turan
    Fikri Turan

    Bir kültür ve kış spor merkezi olma adayı olimpiyat şehri.

  • Fikri Turan
    Fikri Turan

    WINTER UNIVERSIADE 2011'in düzenleneceği yer.

  • Dadaş Ak
    Dadaş Ak

    memleket ve hasret

  • __talebe__
    __talebe__

    Erzurum erzurum.. Ben sene ne diyim...

  • Çetin Cenk
    Çetin Cenk

    erzurum kelimesi manasını er-zulum dan aldığı söylenir

  • Eray İnman
    Eray İnman

    Erzurum'da kışın binanın saçaklarında oluşan buzları kıracaklar ve gelen geçeni uyarması için bir kişiyi de yola koyuyorlar...
    yolda duran kişi birara başka bi yöne bakarken kendisine doğru birinin gelmekte olduğunu ve buzun saçaktan düşmek üzere olduğunu görünce bağırır:
    -ola ola ola ola......oolâââââ... :)))

  • Mâi Eflatun
    Mâi Eflatun

    küçük kardeşin doğum vakti yaklaşınca Mâi almanyadan uçağa bindirilir ve erzuruma dede ve babaanne yanına gönderilir...

    macera iyi güzel de almanyadan sonra varılan erzurumun ufak köyü pek de hoş gelmez ilkin..hele akabinde yaylasına da çıkılıncaa...kabuslar başlar... taş taş üstüne yığılarak yapılmış penceresiz evler.. içinde su akmaz...elektrik zaten yok.. ama tüm bunalra alışılır zamanla..nede olsa 4 yaşında bir ufak insan...

    aradan 6 ay geçer ve Mâi artık almanyaya geri gönderilecektir.. havalimanında hüzünlü veda sahneleri..ve herkesin ağa diye huzurunda elpençe divan durduğu,o sert mizaçlı dedenin gözlerinde görülen yaşlar....

    Mâi varır anne kucağına..ama ağzını bıçak açmamakta.. kimselerle konuşmuyor...küstü mü ne :) e kolay değil,sepetlen sen almanyadan erzuruma sonra gel bir de ne gör odanda bir ortak daha :))
    alırlar Mâi yi parka götürürler,belki açılır diye... gezerken etrafa bakarken birden konuşur Mâi:

    'vvıyyy gudik pisigi kovalir! ! ! '

    :)

  • Sultan Fatih Yağcı
    Sultan Fatih Yağcı

    iki erzurumlu trene binip istanbula geliyorlar.
    otururken karşılarındaki adam çantasından muz çıkartıp yemeye başlar
    erzurumlular pür dikkat seyre dalarlar. nerden bilsin muzu.
    adam bakışlara dayanamaz ve iki
    muz daha çıkartıp ikram eder erzurumlulara
    fakat bir kurttur erzurumluların içine düşen bir türlü
    cesaret edip yiyemezler.
    içlerinden biri diğerine
    -gardaş önce sen ye eger bir şey olursa ben bu
    adamı vuracağam.
    kabul etmez diğeri.
    sen ye ben yiyim tartışırlar.
    derken karar kılarlar birinde
    dadaş muzu dişler ve tren tünele girer ve şöyle der diğerine
    -gardaş gardaş sahın yeme ben kör oldum!

  • Bilhan Erden
    Bilhan Erden

    bir erzurumlu saatler süren tren yolculuğunun ardından haydarpaşaya iner..bu sırada trende içtiği çaylardan midesi bulanmış ve iner inmez hemen bir çay ocağı bulup adam gibi bir çay içme niyetiyle çay söyler lakin bu çay diğerindende beter olduğundan iyice midesi bulanır..bi süre sonra gar dan bunu alan hemşerilerine eve gitmeden önce erzurumlu kahvesi var mı diye sorar ve soluğu bu kahvede alırlar..erzumlunun tavşan kanı kıtlama çayı gelir..çaydan bi yudum alır, çay tam memeleket çayı gibi olduğunu anlar rehavetle ve çayın tadıyla iyice bir gerilir ve şöyle der,

    ''ohh, sanki s*kiyler''

  • Sultan Fatih Yağcı
    Sultan Fatih Yağcı

    erzurumlu bir inşaat işçisi turistik bir yerde çalışıyor
    ramazanda oruçlu oruçlu
    güneşin alnında
    ter fırıl fırıl
    arada bir bakıyorki turistler yiyor içiyor gölgelik
    en sonunda dayanamıyor gidiyor yanlarına
    -gardaş pah hele şu halime
    dinizin gıymetin bilin

  • Meryem Sağdıç
    Meryem Sağdıç

    bazılarının dediğinin aksine erzurumlular yobaz değil gayet vatansever ve adam gibi adamdır. tabi her memleketten iyide çıkar kötü de ama memleketimizin geneli çok insancıldır. DADAŞ tır: yani güvenilirdir,merttir! aç ve açıkta bırakmaz.misafire hürmet eder,elindekini esirgemez.türk milliyetçisidir! dinine bağlıdır ve kimseye karışmaz! aksine davrananları ayıplamaksa her yaşlıda vardır,çünkü onların yaşayışları başkadır elbette yadırgarlar! karşılaştığım kişilerin %99.9 u erzurumluları çok sever ve hürmetle bahseder.erzurum doğunun sağlam bir kalesidir!

  • Fikri Turan
    Fikri Turan

    Winter and Summer Universiades 2011
    Monday, 10 July 2006
    The International University Sports Federation (FISU) announced the list of countries which have confirmed their candidature for the 2011 Winter and Summer Universiade and have fulfilled all the requirements of the procedure. With great pride we see many EUSA members submitting their bid.
    Summer Universiade 2011 Candidate cities:
    1. Shenzhen - China
    2. Kaoshiung - Chinese Taipei
    3. Kazan - Russia
    4. Poznan - Poland
    5. Murcia - Spain

    Winter Universiade 2011 Candidate cities:
    1. Erzurum - Turkey
    2. Maribor - Slovenia

    The FISU Executive Committee will decide on the organisers of the 2011 Universiades
    on January 16, 2007 in Torino / ITA.

  • Fikri Turan
    Fikri Turan

    İNŞAAT SEZONU BİTMEK ÜZERE KÜLTÜR MERKEZİNDEN HALA HABER YOK..

    Yazık oluyor

    2006 Yılı inşaat sezonunun tamlanmasına Bir aylık bir süre kalmasına rağmen, Erzurum için sosyal yönden hayati önem taşıyan Kültür Merkezi’nin yapımıyla ilgili olumlu hiçbir gelişme yok.

    ÖDENEK BEKLETİLİYOR

    Yapımı belediye tarafından üstlenen Kültür Merkezinin ilk ödeneğinin gelmesine rağmen, projelendirme de dahil olmak üzere, yapımla ilgili hiçbir adım atılmamış olması, Kültür Merkezi yapımının zamana terk edildiği izlenimini doğuruyor.

    MERKEZİN YAPIMI GELECEĞE TERKEDİLDİ

    Kültür ve Turizm Müdürlüğünü ilgilendirmesine rağmen, Büyükşehir Belediyesine devredilen Kültür Merkezi yapımı konusunda, Büyükşehir’in sessizliğini koruması ve sadece ileriye dönük olarak yapılacağının vaat edilmesi, merkez yapımının geleceğe terk edildiğini gösteriyor.

    KÜLTÜR, ULAŞIM KADAR ÖNEMLİ AMA..

    Erzurum bir kültür şehri olmasına ve kültür adına özenilecek düzeyde kaynak barındırmasına rağmen, merkez yapımına hala başlanılmamış olması, kentte kültürel değerlerin ikinci plana atıldığı şeklinde genel bir kanaatin oluşmasına yol açıyor. Köprülü kavşak yapımına ağırlık veren Büyükşehir, en az ulaşım sektörü kadar önemli olan kültürel projeleri ikinci planda tutarak, Erzurum’u hayati önem taşıyan bir yatırımdan yoksun bırakıyor.

    NİÇİN BEKLENİYOR?

    Kültür Merkezi yapımı konusunda somut bir adım atılmamış olması konusunda Büyükşehir net bir açıklama yapmıyor. Ayrılan ödenek bekliyor. Erzurum’da kültürel değerler birer ikişer kaybediliyor. Hınıs’ta bile tamamlanan Kültür Merkezi, Erzurum’da nedense hayata geçirilmiyor.

    ERZURUM RUHUNU YİTİRİYOR

    Erzurum’da kültürel alanda ciddi bir kayıp süreci yaşanıyor. Erzurum evlerini barındıran mahallerde yeni ve kontrolsüz yapılaşma yüzünden kültür mekanları yok oluyor. Kentte sadece Yeğenağa, Sultanmelik, Narmanlı Mahallesi ve kale civarında tarihi Erzurum evlerinin birkaç örneği ayakta kalmayı başarmış. Yok edilenlerin hesabını ne tutan ne de sorgulayan var. Tarih hazinesi Erzurum kimliğini yitirirken, geriye sadece ruhsuz bir kent kalıyor.

    KEMALİYE BİLE ERZURUM’U GEÇTİ

    Kültürel değerlerimize sahip çıkmamamız yüzünden, tarihi Erzurum evlerini süsleyen ve her biri birer sanat ve kültür şaheseri olan kapılarımıza da Erzincan’ın; Kemaliye ilçesi sahip çıktı. Üzerlerinde erkek, kadın ve çocuk tokmakları bulunan kapılarımızı artık biz değil Kemaliye sahipleniyor ve tanıtımını yapıyor.

    SIRADAN BİR ŞEHİR OLMAYA DOĞRU

    Hızlı bir şekilde vasıfsız göç alan Erzurum’da kültürel değerlerin sahipsizliği, yeni neslin Erzurum’a yabancılaşmasına yol açacak gibi görünüyor. Tarihi vasıf ve görünümüyle Türk İslam Medeniyetinin vizyonunu yansıtan Erzurum, kültürel değerlerin kaybedilmesi sürecinden kurtulmaz ve bu yolda özel çabalar sarf edilmezse, sıradan bir şehir olacak.

  • Fikri Turan
    Fikri Turan

    Erzurum Aşıklık Geleneği

    Aşk bilindiği gibi insanlarda güçlü sevgi ve bağlılık duygusudur. Gerek bu yönüyle, gerekse sevgiliye bağlanma duygularını saz çalarak şiir söyleyen, çoğu diyar diyar dolaşan halk ozanlarına 'âşık' denilmiştir. 'Aşıkların başlıca özelliği, eskilerin 'irticalen' dedikleri yolla, düşünüp vakit geçirmeden şiir söylemeleridir. 'Âşık' kelimesinin, genel anlamı yanında, özel anlamı da vardır. Son yıllarda bu özel anlam yerine 'halk ozanı' sözü kullanılmaktadır. Önceleri 'saz şairi', 'halk şairi deyimleri yaygındır.'

    'Âşıkların deyişlerinde genellikle koşma, güzelleme, destan, ağıt ve tekellüm adı altında karşılıklı söylenen şiirler yer alır, 'Tecnis' adını alan cinaslı koşmalar ise Özellikle Doğulu âşıkların malıdır. Tecnislerde ayaklar cinaslıdır. Cinasların ayaklarda çift olması halinde deyiş 'cıgal tecnisi adını alır'

    Halk geleneğinde âşıklık gücünün rüyada Pir'in sunduğu 'aşk badesini' içmekle kazanıldığı inancı yaygındır. Böyle olağanüstü bir olayla aşıklık niteliği kazanmış olanlar 'badeli aşık' veya 'halk âşığı' olarak isimlendirilirler.

    Aşık, Türk halk edebiyatında, aşağı yukarı XVI. asrın başlarından İtibaren, beliren bir sanatçı tipidir. Bir yönüyle eski destan geleneğini sürdürmek, başka bir yönüyle 'sevda şiiri' söylemekle görevlendirilmiştir.

    XVI-XV. asırlar arasında din-tarikat konulan İle halk şiiri arasında çok yakın bir ilişki kurulduğunu görüyoruz. Yunus Emre, Kaygusuz Abdal, Hacı Bayram Veli vb. ele alacak olursak bu dönem şairlerinin şiirlerinin yalnız din ve tarikat konularıyla sınırlı kalmadıklarını görürüz. Ayrıca halk şiirinin nazım ölçüleri, dil, konu ve üslûp özelliklerine bağlı kaldığı da bir gerçektir. XVI. asırdan sonra, din ve tarikat dışı şiir akımı güç kazanmağa Hayali, Öksüz Âşık, Köroğlu, Pir Sultan Abdal bu dönemin usta sairleridir. Pir Sultan Abdal' ın tekke şiiri ile de ilgisi vardır.

    Kayıkçı Kul Mustafa, Karacaoğlan, Aşık Ömer, Kuloğlu, Demircioğlu bu dönemin önemli halk şairleri arasında yer alırlar. Bu zamanlarda ilginç bir durum ortaya çıkar. Divan şairleri halk şiirine yönelirken, halk şairlerinin de divan şiirlerine ilgi duyduklarını görüyoruz. Bunlardan divan şairi olan Nedim İstanbul ağzıyla türkü yazarken, Erzurumlu Emrah ve Gevheri gibi halk şairleri divan şiirine özenmişlerdir. Bu asırda Levnî, Bursalı Halil ve Abdi gibi usta şairler de yetişmiştir.

    'Doğu Anadolu'nun Türk kültür hayatında önemli bir yeri vardır. Kış mevsiminin uzun sürmesi, köy yollarının aylarca kapalı kalması, bu kültürün meydana gelmesinin başlıca amilidir. Bu şartlar, kültürümüzün bir kavramının gelişmesini sağlamış, geçmişimizi geleceğe bağlayan köprünün temel taşlarından birisini ortaya koymuştur.' Kış gecelerinin en vazgeçilmez eğlencesi olan hikaye dinlemeyi, sazıyla takviye eden aşıklarımız, birçok kanallı ve eğlence programlı televizyona rağmen Doğu Anadolu Bölgesi'nde varlıklarını sürdürebilmektedirler.

    Erzurum'da Kilisekapı semtindeki Âşıklar Kahvehanesinde, aşıklık geleneğini sürdürme gayreti devam etmektedir. Bu kahvehanede atışmalarına tanık olduğumuz âşıklar arasında; Yaşar Rayhanî, Mustafa Ruhani. Fuat Çerkezoğlu, Nuri Meramı. Nuri Çırağı, Hüseyin Sümmanioğlu, Giyas Yavuzer, Erol Şahiner. Erol Ergani, Ali Rahmaniyi vb. sayabiliriz.

    İbrahim Hakkı Hazretleri (1703)

    1703 yılında Erzurum' un Pasinler ilçesinde doğmuş olan İbrahim Hakkı Hazretleri de dünyaca ünlü tasavvuf bilginlerindendir. En önemli eseri 1756 tarihinde yazdığı Marifetnâme' dir. Kederli gönüllere teselli sunmaya çalıştığı 'Mevlâ gürelim neyler' nakaratlı şiirini aynen sunuyoruz;

    Hak serleri hayreyler, zannetmeki gayreyler, Arif anı seyreyler
    Mevlâ, görelim neyler, neylerse güzel eyler.

    Sen hakkı tevekkül kıl tefviz el ve rahat bul sabreyle ve razı ol.
    Mevlâ görelim neyler, neylerse güzel eyler.

    Hiç kimseye hor bakma, incitme gönül yıkma sen nefsine yan çıkma.
    Mevlâ görelim neyler, nNeylerse güzel eyler.

    Naçar kalacak yerde, nagûh açar ol perde, derman eder ol derde.
    Mevlâ görelim neyler, neylerse güzel eyler.

    Erzurumlu Emrah (1799)

    1799 yılında Erzurum'un Tanbura köyünde doğan Erzurumlu Emrah, Anadolu'nun her yerinde sevilen bir gurbet şairidir. 1856 yılında Tokat'ın Niksar ilçesinde ölen Emrah, sonradan mezar taşına yazılmış olan bir dörtlüğünde gurbet duygularını şöyle dile getiriyor: “Gönül gurbet ele varma ya dönülür, ya dönülmez. Her güzele meys verme, ya sevilir, ya sevilmez.”

    Erzurumlu Emrah, Türk sanat müziği dalında bestesi yapılmış olan bir koşmasında da şöyle diyor;

    Tutum yar elinden tutam çıkam dağlara dağlara, Okun bir yaralı bülbül tütem bağlara bağlara.

    Birin bilir, binin bilmez. Bu dünya kimseye kalmaz. Yar ismini desem olmaz. Düşer dillere dillere.

    Emrah eder bu gûnûmdûr. Arşa çıkan tütünümdür. Yara gidecek günümdür. Düşeni yollara yollara.

    Aşık Sümmani (1860)

    Erzurum'un Narman ilçesinin Samikale köyünde doğan (1860) Âşık Sümmanî de bir gurbet şairidir. Sevgili hasretiyle yollara düşerken buna bir de sıla hasreti eklenir. Ona göre gurbet 'ayrılık' demektir. Sılada bıraktığı ana-baba, kardeş, bacı, yoldaş, oğul özlemini fırsat buldukça dile getirir. Gördüğü dağlar sıladaki dağları, yaşlı kadınlar annesini hatırlatır.

    “Su karşıki yüce dağlar, Acep bizim dağlar, mola kara benim anam oğul der de ağlar mo'la”. Sümmanî aynı zamanda güzelliğe vurgun bir şairdir. Kendisine yüz vermeyen güzellere sitem etmekten de geri kalmaz:

    El ele vermiş gelen güzeller. Bir Tanrı selâmın vermez misiniz?

    Kimi sevap için Kabe'ye varır. Kabe kapınızda bilmez misiniz?

    Karadır kaşınız yaydan nic olur. Bugün dünya yani ahiret nic olur?

    Bir gönül yapması yüzbû hac olur. Siz gönül yapmasın bilmez misiniz?

    Sümmanîyem ey dür, yâre niderim. Basın ahali diyar diyar giderim.

    Yarın mahşer günü dava ederim. Siz mahşer yerine gelmez misiniz?

  • Mâi Eflatun
    Mâi Eflatun

    enteresan diyaloglara şahit olabilirsiniz memleketimde.. şöyle ki:
    turist bilmez ama bıyıklarını ülkücü(!) bıyığı gibi kestirmiştir :) böyle hani uçları aşağı doğru kıvrık olanından :))
    bizim insan canlısı erzurumlu dadaşımız da laf atar bu abiye:

    -ülkücü turist kardaş! canın yeyim senin :)))))

  • Fikri Turan
    Fikri Turan

    Hedef Erzurumu kışturizmi cazibe merkezi haline dönüştürmek.

    2011 Üniversiteler arası kış olimpiyat oyunları bu işin reklamını yapmak için biçilmiş kaftan.

    Winter Universiade 2011 Erzurum

  • Fikri Turan
    Fikri Turan

    Hazırız
    İstiyoruz
    Başaracak güçteyiz.
    Yapabiliriz,
    Yapacağız.

    2011 e talibiz.Erzurumluyuz.Erzurumu biliyoruz.

  • Fikri Turan
    Fikri Turan

    'Winter Universiade 2011 ERZURUM'