-yaa çok elendik, o şunu dedi, ben de sölersem görürsün dedim :)) -e güsel :) -yazsana dedim :)) ben yazarım o da böyle yazar dedi... -bak sen... -ben malımı bilmez miyim dedi :))) -bırakalım da o öyle sansın :) -! ! Oooooooo :) - :)
penny-senin nasıl geçti bayram para toplayabildin mi? blue-köşe oldum iş kurucam o parayla penny-ben dalgalıdan bi 200 bin lira alabildim anca blue-korsan yaktı bizi, sektör öldü penny-puhahah
behre: Türkçenin yarısı arapça ve.....(ikincisini tam hatırlamıyom) kelimelerden oluşur blue: diğer yarısıda ingilizce ve fransızca kelimelerden oluşuyor behre: farsçada var blue: bunun neresi türkçe abi o zaman alla aşkına :)))) behre: :)))))))
blue: nerdesin olm ya iki saattir seni arıyom tlf nie kapalı cell: noldu olm? blue: çabuk bise gel, yanındada xp cd si, office cd si, ekran ve ses kartı cd si, doom 3 cd si ve bluetuthu getir cell: oha olm ohaaaa, olm hem sen napacanki doomu kaldırmaz senin ekran kartı 64 blue: o zaman bi zahmet ekran kartınıda sök getir :))) cell: :))) olm benimkide 64 blue: olsun olm sne getir ben ikisini kaynak yaparım 128 olur:D cell: :))))))
yoldan geçen alakasız bir kişilik. oyun esasında tek kişilik komedidir ancak figüranı boldur. iteklemekte olan şahsiyetler vardır, tepki de olmalıdır. kalp atışları; dum dum dum -ya kızlar yapamayacağım galiba.. dum dum dum.... -yapacaksın, yemin ettin bi kere. -iyi peki yapacağım. durun bi. dum dum dum... kişi hızla yürümekte, yetişilmelidir. -ıııı,pardon size bir şey söyleyebilir miyim? kişi gayet rahat ve şaşırmaktan oldukça uzak. -tabi söyleyebilirsin. başrol insanı dumurdur. kendi kendine içinden bi şeyler gevelemektedir. ana, söyle dedi ya. nasıl ya. ama ben bundan sonraki repliğimi bilmiyorum ki ne olacak şimdi. dum dum dum dum... -ııııııııııııııı(bu ııı' lar böyle sonsuza doğru gitmekte kararlı iken birden..) -ııııı değil ama. cık cık. ne söyleyeceksen söyle ama. aha da laf oturdu. rezilsin kızııııııım. -ıı(e napsın bizim başrolcük, durdurmak o kadar kolay diil, yine de durdurmakta hayli başarılı, kısa kesiliyor bu ikinci ııı faslı) ben, ıı, size aşık oldum. -hönk. bir cvp yoktur esasında. arkadaki modern folk üçlüsü oldukça eğlenceli bir piyesi seyretmektedir ne de olsa. ve gülmekten katılmak olayını yaşamaktadırlar. olay hayli dalga geçme formatındadır ancak bu filmin yaklaşık bir saatlik öncesi de vardır. ve olay aslında dalga geçmekten oldukça uzak olsa da yapılacak bir şey yoktur artık. yoldan geçen alakasız kişilk yoluna devam eder. başrolcük modern folk üçlüsüyle takip oyununu başlatır. ikinci komedi karşılaşmada başrolcük sırf bir şey söyleme gereği hissettiğinden(gereksiz bir gereklilik) , -özüüüüür dilerim. yine bir cvp yoktur. ancak arkada kalan seyirci kitlesi alakasız kişinin 'cık cık cık, hayret bir şey ya, beni mi buluyor hep böyle manyaklar' şeklinde kafasını yana çevirip anlık güldüğünü söylemektedirler. tabi sonrasında yine bir takip. ve kaçak izini kaybettirir. üç semt gezilmiştir bu takipte. bol miktarda kahkaha serpiştirmiştir usata yazar piyesinin köşelerine. fuar alanından metroya doğru giderlerken boşrolcük yoldan geçen kişinin yüzünü unutmuştur. hala da hatırlayamamaktadır.
.... behremend: bak doğum günüme yaklaşıyor mesela blue: doğum gününde özel bi süprizim var sana behremend: e ben neden korkuyomki o zaman blue: :))))))))))))))))) korkma ya bişe yapmayacam behremend: renana yaptıklarından sonra blue: :))))))
ADAM: Sevgilim bugünlerde çıkabilecek miyiz? Hayır hazırlanman birkaç yıl daha sürecekse bu kıyafetle çıkmayalım. KADIN: Neden? ADAM: Moda değişecek hayatım... Ya da en azından mevsim değişecek, yazlık kıyafetlerle üşütmeyelim diyorum. KADIN: Abartma. ADAM: Sen de abartma. Bir buçuk saattir portmantonun aynasında kendimi seyrediyorum ve sıkıldım. KADIN: Bir de benim durumumu düşün. Yıllardır aynı manzarayı seyrediyorum. ADAM: Ne varmış manzarada? KADIN: Pek kayda değer bir şey yok. Bir burun ve arkadaşları. ADAM: Çok komik... Kadınların sıradan bir evden çıkış hadisesini neden bu kadar ciddiye aldığını anlamıyorum. Sanki bir daha dönmeyeceğiz. Gidip bir evin bahçesinde köfte yiyeceğiz, hepsi bu! KADIN: Ona barbekü partisi deniyor canım. ADAM: Öyle mi? Köftelerin bundan haberi var mı? Yoksa bizim salak köfteler aşağılık bir mangalda can vereceklerini mi düşünüyorlar? Halbuki ne kızarması, parti kuruyor angutlar haberleri yok. KADIN: Amma konuştun ha... Geliyorum tamam. ADAM: Gitmek istemediğim bir yere sayende acele ediyorum ya, ben asıl ona yanıyorum. KADIN: Neden gitmek istemiyormuşsun? ADAM: Çünkü köfteleri mangala dizecek olan kişi senin eski sevgilin. KADIN: Yine mi aynı konu? ADAM: Evet aynı konu! KADIN: Aşkım o yıllar önceydi. ADAM: Ama o yıllarda da sevgililer sevişiyordu. KADIN: Eee? ADAM: Ne demek eee? Adamın senin memelerine bakıp, siz bir de bunları benim zamanımda görecektiniz, diye düşünmesi beni rahatsız ediyor. KADIN: Kürşat’tan adam diye bahsetmen doğru değil. ADAM: Madem bizim için adam sayılmıyor neden köftesini yemeye gidiyoruz? KADIN: Sevgilim yıllardır bu saçma konuyu konuşuyoruz. Kürşat’la yıllar önce kısa bir ilişkimiz oldu hepsi bu. ADAM: Ne kadar kısa? KADIN: Ne bileyim ben, iki ay filan. ADAM: Memelerini görmesi için yeterli bir süre. KADIN: Ben sana ilk erkeğim olduğunu söylediğimi hatırlamıyorum. ADAM: İyi de bununla gurur duymasan iyi olur. Eski sevgililerinden bir takım kurma imkanımız olduğunu biliyoruz. KADIN: Kabalaşma! ADAM: Peki inceltelim. En azından basketbol takımı kurabiliriz, yedeklerle beraber tabii. KADIN: Anladım sen hazırda sorun bulamadın, yaratmaya çalışıyorsun. ADAM: Hayır. Sadece insanların ayrıldıkları insanlarla sürekli buluşup görüşmesini anlamıyorum. “Tanıştırayım yeni sevgilim, eski sevgilim, bu da eski sevgilimin yeni sevgilisi, bu da yeni sevgilimin eski sevgilisi... Ne güzel değil mi? Hepimiz birbirimizin her yerini ezbere biliyoruz! ” KADIN: Buna çağdaş yaşam deniyor işte. ADAM: Nesi çağdaş bunun? Bir araya gelmemesi gereken insanların toplanıp birbirlerine çağdaş çağdaş gıcık olmalarının ne manası var? Zira benim Kürşat’ı sevmem tıbben mümkün değil. Ama etraf uyuz olmasın diye ona gülmem hatta belki de köfteleri pişirmesine yardım etmem gerekiyor. Hiçbir şey olamamış gibi. Hiçbir ortak yanımız yokmuş ya da bir sürü ortak yanımız varmış gibi. KADIN: Son söylediğin cümleyi anlayamadım. ADAM: Kürşat’la ortak yanlarımız, ortak yanlarımızı ortaya koyup dost olmamıza engel oluyor, bilmem anlatabildim mi? KADIN: Hayır anlatamadın. ADAM: Onunla tek ortak yanımız senin memelerin ve bu ortaklık beni rahatsız ediyor. KADIN: Sürekli memelerimden bahsettiğinin farkında mısın? ADAM: Özür dilerim. Kürşat’tan izin almalıydım. Ne de olsa memelerinin üzerinde onunda hakkı var! KADIN: Bak bütün bu söylediklerini saçma sapan bulmakla beraber, eğer bu konuda birisi problem çıkaracaksa o Kürşat olmalı. Çünkü o varken sen yoktun! ADAM: Tamam işte ben de bu yüzden onu köfte yemeye çağırmıyorum. KADIN: Acıklı olan şu... Biz seninle beraber olmaya başladığımız günlerde ben önceki ilişkilerimi uzun uzun anlattım ve sen de büyük bir anlayışla dinledin. Ama sonuçta erkek olduğun için bana sahip olduğunu hissettiğin andan itibaren masken düştü. Tarihime bile sahip çıkmaya başladın! Senden önce hayatıma giren herkesten nefret ediyorsun! ADAM: Ama listede öyle adamlar var ki... KADIN: Kimi kastediyorsun? ADAM: Mesela o cüce olan, neydi adı? KADIN: Takiyettin’imi diyorsun? ADAM: Evet Takiyettin. İsmi kendinden uzun. Salaklığa bak. Bir cücenin adı en fazla Can olmalı. Ama kompleks işte. Ailesi uzun göstersin diye dikine çizgili bir isim koymuş. Takiyettin! Duyan bir şey sansın diye! KADIN: Aklın sıra aşağıladın adam üç kez Tübitak'tan ödül aldı. ADAM: Biliyorum, yılın en kısa boylu bilim adamı ödülü. KADIN: Herkes senin gibi biçimsel bakmıyor olaylara. ADAM: O da davetli mi? KADIN: Gelir herhalde. Kürşat’ın iyi arkadaşıdır. ADAM: Hadi buyrun! Ne bu? Eski sevgililer toplanıp kongre mi yapacağız? KADIN: Kürşat’la beni Takiyettin tanıştırmıştı zaten. ADAM: Öyle mi? Ne güzel... Ne demişti tanıştırırken? “Kürşat benim boyum kısa, memelere yetişemiyorum, sen bir baksana! ” KADIN: Sen gerçekten çok iğrenç bir insansın. ADAM: Asıl iğrenç olan sensin. Ben birlikte olduğum bütün kadınları toplayıp pirzola yapıyor muyum? İyi biz de toplanalım o zaman. KADIN: Toplanırsanız haberim olmasın. O kadar beşinci sınıf kadının arasında görünmem doğru olmaz! ADAM: Doğru. Benimkilerin arasında Tübitak ödülü alan yok. Ama hepsi hiçbir yardıma ihtiyaç olmadan üst raftan kitap alabiliyor. KADIN: Bu kadar iğrençlik yeter! Geliyor musun gelmiyor musun? ADAM: Bağırmadan konuş benimle! KADIN: Ben bağırmıyorum! ADAM: Bağırıyorsun! KADIN: Geliyor musun sen? ADAM: Hayır! Gelmiyorum! KADIN: Sen bilirsin! Ben gidiyorum! ADAM: Sen benim yüzüme kapı çarpamazsın! Zıkkımın kökünü yiyin! Yalnız Kürşat’a söyle, benimle ilgisi yok, o memeler benden önce sarkmıştı!
kudus-fato demiş saten: o çok tatlııı :))) penny-o kim uleyn... kudus- Allah:D (koza bak!) penny-konuş ulen yoksa fatoya çin işkencesi yapcam! kudus-olum iyice sapıttın sen :) şizo ;)
kudus: yok yaf ben onnarı sefiyom.. (bilan ve fato) gala: hade leyyn sanki ben sefmiyom.) (attım) kudus: anneÇim bilan gülüşü.. gala: yok o kör şeytan gülüşü.) olm bunları yazsak düşman kazanırıs.. kudus: ciddi mi? gala: yok yaf şakaydı.. yaz da gör.. :)))
gala-gelip seni kaçırcas olmuyo böyle :) kudus-duyduğum en iyi fikir, hatta fidye de isteyelim babamdan:D gala-olmas! üstüne para veriyomuş gibi...seni alır, yerine pennyyi bırakırız:D kudus-fato çalışsın parasını ödeyip geri alsın :)) gala-arada fato kaynadı ama:( kudus-o saman beni alır, yerime bi kese altın bırakırsınız... gala-o kadar altını çcöşasejcfsak alamayız :))) fatoyu da bırakırız.)
-neymiş? kudus-o dediğiniz deil. -neden? kudus-yumurtalıktan... -nesi var ki? kudus-üstte değil... -nası değil? kudus-alttaa... -hadi canım, yanlış bakmışsındır, bir daha bak! kudus-peki...
-ne diyo burda? kudus-periantın orta kısmı dudağa değişmiş... -modified ne? kudus-değişmek, şeklen... -labium ne? kudus-dudak... -middle ne? kudus-orta... -periant ne? kudus-çiçek örtüsü... -? kudus-petal ve sepallerin oluşturduğu halka... -hımm... kudus- (Allahım sen büyüksün, ya canımı al ya bu adamı...) ...
ebe hanım- fatih tatlım ben senin ebenim, ebe nedir biliyomusun... fatih-hııı.biliyom...ebenin körü derler ya... ebe hanım- hahaha... hayır fatih... fatih- ha tamam...hani seçilen kişi...oyunda sayılıp seçilen kişi... ebe hanım- hahaha...seni şker...ben senin doğumuna yardımcı oldum...anladın mı? fatih- haa evet...sen doğum için seçilen kişisin... :DDDDDDD
eser: selam blue: ne selamı olm ne selamı yaa gecenin bu saatinde, sapıkmısın sen nie rahatsız ediyon beni :) eser: doğru ya mağara adamlarının nası konuştuğunu unutmuşum: 'unga bunga' blue: allan öküsü eser :))))))))))
adam:iyi akşamlar abla.
kadın:iyi akşamlar.kimsiniz?
adam:abla ben..
kadın:kardeşim kimi aradınız siz?
adam:0533
kadın:evet?
adam:ee tamam işte..
-sen gimsin gardeşim?
-watandaşım...
-ha! anlaadım.
taksici dede-kartın var mı kızım?
kudus-var amca kimliğim merak etme sen...
taksici dede-şu bina de mi?
kudus-evet amca az ilerde iniyim.
taksici dede-ama burası hoca girişi? !
kudus- :))
taksici dede-yoksa hoca mısın bu gencecik yaşında? ?
kudus- :) evet amca :)
taksici dede-hay maşallah! !
kudus-hayırlı işler amca :)
taksici dede-sana da kızım sana da...hayret...
preique:eee kim cevaplayacak bakalım bu soruyu? ? ?
örenci: preique abi ben cevaplamak istiyorum
preique: ben senin öğretmeninim abin değil! bana öğretmenim diyeceksin abi değil! tamam!
örenci: tamam preique abi...
preique: yarın gençliğe hitabeyi ezberleyip geliosun sözlü var
örenci: tamam öğretmenim
preique: hihihi
sesil-keserim o dilini!
-? ?
sesil-benim sınıfımda yapamassın! ! :D
-neyi?
sesil-ne o gülüon karşıdan karşıdan oolana...
-sabır ya rab :))
sesil-gülme! ! :)) biber sürerim!
-töfbe töfbe yaf :))
sesil-haşşöyle :)
-ayakkabılar da şahane :)
sesil-400 ytl; D
-vermessin...
sesil-kaldır bakiim paçanı...
-yaa çok elendik, o şunu dedi, ben de sölersem görürsün dedim :))
-e güsel :)
-yazsana dedim :)) ben yazarım o da böyle yazar dedi...
-bak sen...
-ben malımı bilmez miyim dedi :)))
-bırakalım da o öyle sansın :)
-! ! Oooooooo :)
- :)
penny-senin nasıl geçti bayram para toplayabildin mi?
blue-köşe oldum iş kurucam o parayla
penny-ben dalgalıdan bi 200 bin lira alabildim anca
blue-korsan yaktı bizi, sektör öldü
penny-puhahah
behre: Türkçenin yarısı arapça ve.....(ikincisini tam hatırlamıyom) kelimelerden oluşur
blue: diğer yarısıda ingilizce ve fransızca kelimelerden oluşuyor
behre: farsçada var
blue: bunun neresi türkçe abi o zaman alla aşkına :))))
behre: :)))))))
sulki-nııaber çömes?
kudus-ooo başkanım :) iyi, sizden?
sulki-nossun...capon yapıştırıcın var mı?
kudus-yok ama uhum far...
sulki-(bahtiyar klasiği sumsuğunu kaldırarak) bunu söyleyen 9. kişisin! ..
kudus-iyi bea? !
sulki-hadi hoşçakal çömes :)
kudus-güle güle başkanım :)
sincap-tuh!
kudus-tükürme!
sincap-tuh! kihe :))
kudus-tükürmesene çocuk! !
sincap-ni heh! tuh!
kudus-annadım :))
sincap-babaçım kurtaaarr :))
baba-kudus rahat bırak çocuğu...
sincap-yaaa! bırakmasın:(
kudus-muhahah!
baba-bende akıllı çocuk yok ki...
blue: nerdesin olm ya iki saattir seni arıyom tlf nie kapalı
cell: noldu olm?
blue: çabuk bise gel, yanındada xp cd si, office cd si, ekran ve ses kartı cd si, doom 3 cd si ve bluetuthu getir
cell: oha olm ohaaaa, olm hem sen napacanki doomu kaldırmaz senin ekran kartı 64
blue: o zaman bi zahmet ekran kartınıda sök getir :)))
cell: :))) olm benimkide 64
blue: olsun olm sne getir ben ikisini kaynak yaparım 128 olur:D
cell: :))))))
DİLENCİ
Bir dilenci otuz yıldır bir yol kenarında oturmaktadır
. Bir gün onun önünden bir yabancı geçer.
Dilenci, eski şapkasını ona uzatarak
'ALLAH RIZASI için bir sadaka' der.
Yabancı dilenciye 'Benim sana verecek bir şeyim yok, sana lazım olan her şey sende var ' diye seslenir.
Sonra da 'Sen neyin üzerinde oturuyorsun? ' diye sorar.
Dilenci 'Eski bir sandık üzerinde... Kendimi bildim bileli aynı sandık üzerinde oturuyorum, içine de hiç bakmadım ' diye cevap verir.
Yabancı 'İçine hiç bakmadın mı? 'diye sorar.
Dilenci 'Hayır, niye bakayım ki onun içinde hiçbir şey yok' der.
Yabancı 'Sen yine de bir bak ' diye seslenir.
Dilenci yerinden kalkar, biraz uğraşarak sandığın kapağını açar ve içine bakar.
Büyük bir sevinçle sandığın içinin altınla dolu olduğunu görür.
Bir insan için çözülmesi en güç problemlerden bir, KENDİNİ TANIMA dır.
Kendini tanımanın yolu da kişinin yanlışlarını ve kusurlarını bilmesi ve
onların üzerine cesaretle gitmesinden geçer.
İnsan kendini tanıdıkça başkalarını da tanımış olur.
Başkalarını tanıdıkça da kendini tanımış olur. Her iki gayrette bilinci genişletir.
..
yoldan geçen alakasız bir kişilik.
oyun esasında tek kişilik komedidir ancak figüranı boldur.
iteklemekte olan şahsiyetler vardır, tepki de olmalıdır.
kalp atışları; dum dum dum
-ya kızlar yapamayacağım galiba..
dum dum dum....
-yapacaksın, yemin ettin bi kere.
-iyi peki yapacağım. durun bi.
dum dum dum...
kişi hızla yürümekte, yetişilmelidir.
-ıııı,pardon size bir şey söyleyebilir miyim?
kişi gayet rahat ve şaşırmaktan oldukça uzak.
-tabi söyleyebilirsin.
başrol insanı dumurdur. kendi kendine içinden bi şeyler gevelemektedir.
ana, söyle dedi ya. nasıl ya. ama ben bundan sonraki repliğimi bilmiyorum ki ne olacak şimdi.
dum dum dum dum...
-ııııııııııııııı(bu ııı' lar böyle sonsuza doğru gitmekte kararlı iken birden..)
-ııııı değil ama. cık cık. ne söyleyeceksen söyle ama.
aha da laf oturdu. rezilsin kızııııııım.
-ıı(e napsın bizim başrolcük, durdurmak o kadar kolay diil, yine de durdurmakta hayli başarılı, kısa kesiliyor bu ikinci ııı faslı) ben, ıı, size aşık oldum.
-hönk.
bir cvp yoktur esasında. arkadaki modern folk üçlüsü oldukça eğlenceli bir piyesi seyretmektedir ne de olsa. ve gülmekten katılmak olayını yaşamaktadırlar. olay hayli dalga geçme formatındadır ancak bu filmin yaklaşık bir saatlik öncesi de vardır. ve olay aslında dalga geçmekten oldukça uzak olsa da yapılacak bir şey yoktur artık.
yoldan geçen alakasız kişilk yoluna devam eder.
başrolcük modern folk üçlüsüyle takip oyununu başlatır.
ikinci komedi karşılaşmada başrolcük sırf bir şey söyleme gereği hissettiğinden(gereksiz bir gereklilik) ,
-özüüüüür dilerim.
yine bir cvp yoktur.
ancak arkada kalan seyirci kitlesi alakasız kişinin 'cık cık cık, hayret bir şey ya, beni mi buluyor hep böyle manyaklar' şeklinde kafasını yana çevirip anlık güldüğünü söylemektedirler.
tabi sonrasında yine bir takip.
ve kaçak izini kaybettirir. üç semt gezilmiştir bu takipte. bol miktarda kahkaha serpiştirmiştir usata yazar piyesinin köşelerine.
fuar alanından metroya doğru giderlerken boşrolcük yoldan geçen kişinin yüzünü unutmuştur. hala da hatırlayamamaktadır.
....
behremend: bak doğum günüme yaklaşıyor mesela
blue: doğum gününde özel bi süprizim var sana
behremend: e ben neden korkuyomki o zaman
blue: :))))))))))))))))) korkma ya bişe yapmayacam
behremend: renana yaptıklarından sonra
blue: :))))))
fatih-baba! ! !
baba-efendim?
fatih-bizim öğretmen aynı musanin firavununa benziyor...
baba-neden çocuğum?
fatih-hep fakirleri çalıştırıyo...hep alimeye masayı sildiriyo! ! ! !
baba-? ? ? ! ! ! ! :))))
-Sana Aşık Oldugumu Söylesem...
-Kime, Bana mı?
Bitti Butun Olay...Rezalet. Git Kafanı Duvarlara Vur.
ADAM: Sevgilim bugünlerde çıkabilecek miyiz? Hayır hazırlanman birkaç yıl daha sürecekse bu kıyafetle çıkmayalım.
KADIN: Neden?
ADAM: Moda değişecek hayatım... Ya da en azından mevsim değişecek, yazlık kıyafetlerle üşütmeyelim diyorum.
KADIN: Abartma.
ADAM: Sen de abartma. Bir buçuk saattir portmantonun aynasında kendimi seyrediyorum ve sıkıldım.
KADIN: Bir de benim durumumu düşün. Yıllardır aynı manzarayı seyrediyorum.
ADAM: Ne varmış manzarada?
KADIN: Pek kayda değer bir şey yok. Bir burun ve arkadaşları.
ADAM: Çok komik... Kadınların sıradan bir evden çıkış hadisesini neden bu kadar ciddiye aldığını anlamıyorum. Sanki bir daha dönmeyeceğiz. Gidip bir evin bahçesinde köfte yiyeceğiz, hepsi bu!
KADIN: Ona barbekü partisi deniyor canım.
ADAM: Öyle mi? Köftelerin bundan haberi var mı? Yoksa bizim salak köfteler aşağılık bir mangalda can vereceklerini mi düşünüyorlar? Halbuki ne kızarması, parti kuruyor angutlar haberleri yok.
KADIN: Amma konuştun ha... Geliyorum tamam.
ADAM: Gitmek istemediğim bir yere sayende acele ediyorum ya, ben asıl ona yanıyorum.
KADIN: Neden gitmek istemiyormuşsun?
ADAM: Çünkü köfteleri mangala dizecek olan kişi senin eski sevgilin.
KADIN: Yine mi aynı konu?
ADAM: Evet aynı konu!
KADIN: Aşkım o yıllar önceydi.
ADAM: Ama o yıllarda da sevgililer sevişiyordu.
KADIN: Eee?
ADAM: Ne demek eee? Adamın senin memelerine bakıp, siz bir de bunları benim zamanımda görecektiniz, diye düşünmesi beni rahatsız ediyor.
KADIN: Kürşat’tan adam diye bahsetmen doğru değil.
ADAM: Madem bizim için adam sayılmıyor neden köftesini yemeye gidiyoruz?
KADIN: Sevgilim yıllardır bu saçma konuyu konuşuyoruz. Kürşat’la yıllar önce kısa bir ilişkimiz oldu hepsi bu.
ADAM: Ne kadar kısa?
KADIN: Ne bileyim ben, iki ay filan.
ADAM: Memelerini görmesi için yeterli bir süre.
KADIN: Ben sana ilk erkeğim olduğunu söylediğimi hatırlamıyorum.
ADAM: İyi de bununla gurur duymasan iyi olur. Eski sevgililerinden bir takım kurma imkanımız olduğunu biliyoruz.
KADIN: Kabalaşma!
ADAM: Peki inceltelim. En azından basketbol takımı kurabiliriz, yedeklerle beraber tabii.
KADIN: Anladım sen hazırda sorun bulamadın, yaratmaya çalışıyorsun.
ADAM: Hayır. Sadece insanların ayrıldıkları insanlarla sürekli buluşup görüşmesini anlamıyorum. “Tanıştırayım yeni sevgilim, eski sevgilim, bu da eski sevgilimin yeni sevgilisi, bu da yeni sevgilimin eski sevgilisi... Ne güzel değil mi? Hepimiz birbirimizin her yerini ezbere biliyoruz! ”
KADIN: Buna çağdaş yaşam deniyor işte.
ADAM: Nesi çağdaş bunun? Bir araya gelmemesi gereken insanların toplanıp birbirlerine çağdaş çağdaş gıcık olmalarının ne manası var? Zira benim Kürşat’ı sevmem tıbben mümkün değil. Ama etraf uyuz olmasın diye ona gülmem hatta belki de köfteleri pişirmesine yardım etmem gerekiyor. Hiçbir şey olamamış gibi. Hiçbir ortak yanımız yokmuş ya da bir sürü ortak yanımız varmış gibi.
KADIN: Son söylediğin cümleyi anlayamadım.
ADAM: Kürşat’la ortak yanlarımız, ortak yanlarımızı ortaya koyup dost olmamıza engel oluyor, bilmem anlatabildim mi?
KADIN: Hayır anlatamadın.
ADAM: Onunla tek ortak yanımız senin memelerin ve bu ortaklık beni rahatsız ediyor.
KADIN: Sürekli memelerimden bahsettiğinin farkında mısın?
ADAM: Özür dilerim. Kürşat’tan izin almalıydım. Ne de olsa memelerinin üzerinde onunda hakkı var!
KADIN: Bak bütün bu söylediklerini saçma sapan bulmakla beraber, eğer bu konuda birisi problem çıkaracaksa o Kürşat olmalı. Çünkü o varken sen yoktun!
ADAM: Tamam işte ben de bu yüzden onu köfte yemeye çağırmıyorum.
KADIN: Acıklı olan şu... Biz seninle beraber olmaya başladığımız günlerde ben önceki ilişkilerimi uzun uzun anlattım ve sen de büyük bir anlayışla dinledin. Ama sonuçta erkek olduğun için bana sahip olduğunu hissettiğin andan itibaren masken düştü. Tarihime bile sahip çıkmaya başladın! Senden önce hayatıma giren herkesten nefret ediyorsun!
ADAM: Ama listede öyle adamlar var ki...
KADIN: Kimi kastediyorsun?
ADAM: Mesela o cüce olan, neydi adı?
KADIN: Takiyettin’imi diyorsun?
ADAM: Evet Takiyettin. İsmi kendinden uzun. Salaklığa bak. Bir cücenin adı en fazla Can olmalı. Ama kompleks işte. Ailesi uzun göstersin diye dikine çizgili bir isim koymuş. Takiyettin! Duyan bir şey sansın diye!
KADIN: Aklın sıra aşağıladın adam üç kez Tübitak'tan ödül aldı.
ADAM: Biliyorum, yılın en kısa boylu bilim adamı ödülü.
KADIN: Herkes senin gibi biçimsel bakmıyor olaylara.
ADAM: O da davetli mi?
KADIN: Gelir herhalde. Kürşat’ın iyi arkadaşıdır.
ADAM: Hadi buyrun! Ne bu? Eski sevgililer toplanıp kongre mi yapacağız?
KADIN: Kürşat’la beni Takiyettin tanıştırmıştı zaten.
ADAM: Öyle mi? Ne güzel... Ne demişti tanıştırırken? “Kürşat benim boyum kısa, memelere yetişemiyorum, sen bir baksana! ”
KADIN: Sen gerçekten çok iğrenç bir insansın.
ADAM: Asıl iğrenç olan sensin. Ben birlikte olduğum bütün kadınları toplayıp pirzola yapıyor muyum? İyi biz de toplanalım o zaman.
KADIN: Toplanırsanız haberim olmasın. O kadar beşinci sınıf kadının arasında görünmem doğru olmaz!
ADAM: Doğru. Benimkilerin arasında Tübitak ödülü alan yok. Ama hepsi hiçbir yardıma ihtiyaç olmadan üst raftan kitap alabiliyor.
KADIN: Bu kadar iğrençlik yeter! Geliyor musun gelmiyor musun?
ADAM: Bağırmadan konuş benimle!
KADIN: Ben bağırmıyorum!
ADAM: Bağırıyorsun!
KADIN: Geliyor musun sen?
ADAM: Hayır! Gelmiyorum!
KADIN: Sen bilirsin! Ben gidiyorum!
ADAM: Sen benim yüzüme kapı çarpamazsın! Zıkkımın kökünü yiyin! Yalnız Kürşat’a söyle, benimle ilgisi yok, o memeler benden önce sarkmıştı!
-Anne kedi mamasi yesem kedi olur muyum anne?
-olmazsin kizim
-peki kedi benim yemegimi yerse insan olur mu anne?
-baba, yeni aldigin ayakkabilarim ne renk?
-kahverengi yavrum.
-peki baba, kahve ne renk?
-....? !
-dogrumu bu
-hangisi
ekstra olaraktan;
-ne
-o
kendimden yazıyım;
-Abi dünkü Chelsea-Everton maçı ne oldu, ilk yarı 2-1 Chelsea öndeydi uyyakalmışım,
-4- 1 bitti,
-Hee kim yendi
-Yuhhhh
Konuşmaları ve arada geçen kelimeleri bozmaktır.
aleme ibret olsun :))
kudus-fato demiş saten: o çok tatlııı :)))
penny-o kim uleyn...
kudus- Allah:D (koza bak!)
penny-konuş ulen yoksa fatoya çin işkencesi yapcam!
kudus-olum iyice sapıttın sen :) şizo ;)
kudus: yok yaf ben onnarı sefiyom.. (bilan ve fato)
gala: hade leyyn sanki ben sefmiyom.) (attım)
kudus: anneÇim bilan gülüşü..
gala: yok o kör şeytan gülüşü.) olm bunları yazsak düşman kazanırıs..
kudus: ciddi mi?
gala: yok yaf şakaydı.. yaz da gör.. :)))
gala-gelip seni kaçırcas olmuyo böyle :)
kudus-duyduğum en iyi fikir, hatta fidye de isteyelim babamdan:D
gala-olmas! üstüne para veriyomuş gibi...seni alır, yerine pennyyi bırakırız:D
kudus-fato çalışsın parasını ödeyip geri alsın :))
gala-arada fato kaynadı ama:(
kudus-o saman beni alır, yerime bi kese altın bırakırsınız...
gala-o kadar altını çcöşasejcfsak alamayız :))) fatoyu da bırakırız.)
-neymiş?
kudus-o dediğiniz deil.
-neden?
kudus-yumurtalıktan...
-nesi var ki?
kudus-üstte değil...
-nası değil?
kudus-alttaa...
-hadi canım, yanlış bakmışsındır, bir daha bak!
kudus-peki...
-ne diyo burda?
kudus-periantın orta kısmı dudağa değişmiş...
-modified ne?
kudus-değişmek, şeklen...
-labium ne?
kudus-dudak...
-middle ne?
kudus-orta...
-periant ne?
kudus-çiçek örtüsü...
-?
kudus-petal ve sepallerin oluşturduğu halka...
-hımm...
kudus- (Allahım sen büyüksün, ya canımı al ya bu adamı...) ...
ebe hanım- fatih tatlım ben senin ebenim, ebe nedir biliyomusun...
fatih-hııı.biliyom...ebenin körü derler ya...
ebe hanım- hahaha... hayır fatih...
fatih- ha tamam...hani seçilen kişi...oyunda sayılıp seçilen kişi...
ebe hanım- hahaha...seni şker...ben senin doğumuna yardımcı oldum...anladın mı?
fatih- haa evet...sen doğum için seçilen kişisin...
:DDDDDDD
eser: selam
blue: ne selamı olm ne selamı yaa gecenin bu saatinde, sapıkmısın sen nie rahatsız ediyon beni :)
eser: doğru ya mağara adamlarının nası konuştuğunu unutmuşum: 'unga bunga'
blue: allan öküsü
eser :))))))))))
taklitlerimden sakının...
penny-meraba biloş...
penny-şerefsiz!
penny-nı ha ha! !
penny-çasdfmwl3r! ! !
bkz. şizofreni :))