-naber yavrum? gel bir çay içelim... -olmas oolum, hoca çağıracak:( -gitmedi mi o? -cıks...gitsin ben de kaçacam :) -söylemeyen şerefsiz :))) -löylöy löylöy löylöy löylöy lööööy feeeeeenerbahzeeeeee! ! -allah belanı versin! (çotarank) -:D
hemen ardından...
-telefonda sorun var ya kapandı :) -geliyor mu sesim? ses vereyim mi? - :) ver bakalım... -burrrası kadıköy, burdan çıkış yok! ! feeeeeener feeeeener! -çotarank! ! -:D
Bir gün Oktay Rifat, çok içtiği için Orhan Veli'yi uyaracak olmuş, 'Böyle içersen, sonra kadınla yatamazsın' demiş; Orhan da elindeki kadehi göstererek, 'Ya bu daha güzelse? ' diye yanıtlamış onu.
bir buçuk saat önce yemek yenmiştir. e-yemek yememiz gerek s-niçin? e-bünyemiz yorgun düşebilir(gayet ciddi) s-(sessiz, dumur ifadeler sergilemekte) e-bi de çok kahve içeceğiz s-ee nolmuş yani.. e-..ya ne var yaaa acıkmış olamaz mıyım? s-puhahaha e- ;)
birgün yavru maymun anne maymuna sorar anne biz neden okadar çirkiniz diye anne maymunda hemen cevabını verir tabikide ah yavrum sen yine haline şükret bide bu yazıyı okuyani görsen...hehehe
kudus-akşam maç var ;) ehe ehe:D eran-hııııı... kudus-ehe ehe:D eran-yaw gs olsun siz olmayın yaw:( kudus-nia? ki ki ki :) eran-durup durup bize koyuyorsunuz! ! kudus-şampiyonluk sizin, kupa bizim ;) eran-olur olur süper olur :)
bilirsiniz bazı yerlerde düğünden önce düğün sahibi millete yemek yedirir. Bu adet konyada yemek deilde pilavla geçiştirilir bazı yerlerde oldugu gibi.. Ama konyanın bir farkı vardır diğerlerinden. Pazar günü yani pilav verilecek gün millet dolmuşa biner pilav yiyecek düğün evi ararlar. (cebinde evinden getirdiği kaşıklarla) Eninde sonunda bir pilav yenecek yer bulunur. Masaya Oturulur. İki üç tabak pilav yenir prosedur uygulanır. Pilav evinden cıkar cıkmaz başlarlar muhabbete
-Yauuuv pilavda çok azımış gardaşım zengin adam yav mezara mı götürecen bilader annah -Yok yav bu seferki iyi gibiydi. Gecenki pilavın içinden bi tomar gıl cıktıydı unuttunmu. - Yok agbi yok gonyalının adamı cimri ne dirsen di. :)
Ayrıca pilav esnasında bizzat şahit oldugum bir dialog:
Pilav masasında o hatta çalışan bir dolmuş şöförü bulunuyor, Karnını üç gün acıkmayacak şekilde doyurduktan sonra.Bagırmaya başlar:
- Aloooo nerde bu güğünün saaabı gardaşım yauv. Alo masaya bakan yokmu Düğün sahibi geleneklerin verdigi misafirperverlikle koşarak gelir masaya. Adam derki; - Gardaşım bu pilav ne yauv 1 haftadır bekletirmisiniz nöööüürüsünüz bilmem.
ankarada trafik polisinin hoparlöründen yükselen bir anons (alıntıdır)
trafik polisi park edilmemesi gereken bi yere park eden bir araç görür, ve hemen asılır mikrofona anons başlar; - 06 xxx 958 park etme park etme!
aracın şöförü bunun üzerine derki;
- agbi bi ekmek alıp gelicem be :)
trafik polisi okeyi verdikten sonra adamın gelmesini bekler. Adam bir süre sonra eli boş olarak geri döner. Telsizden ne anons edilse begenirsiniz - 06 xxx 958 ekmek nerde?
birgün ablamla otobüse bindik hastaneye doğru yol aldık
kadının biri kapının kapanıp açıldığı yere oturmuştu 65 yaşlarında bir teyze idi şöför kadına -teyzecim oraya oturma bak fren tutarsam eğer dengeni kaybedersin oradan düşersin tabi o zamanlarda çok sıcaktı kapıyı açık tutardı tam o sırada sağımızda oturan adam söze karışarak -boşversene teyzecim zaten ne kalmışki şunun şurasında ömrünün bitmesine yaş 60 iş bitmiş demezmi -kadında yok oğlum niye öyle söylüyorsun -haklıyım teyzecim insanın 50 yaşından sonra dünyada hiç bir değeri kalmıyor ben zaten vasiyetimi çocuklarıma bırakmışım 50 yaşına gelirsem eğerki ölmez isem beni balkondan aşağı atın dedi -sonrada otobüste çooook büyük kahkahalar yükselmeye başlamıştı o günü unutamam
juhannii - bi saniye ARKADAŞIM......... X - sensin eşek! ! juhannii - estağfurulah o ne yaa ne eşeği? ? ? :)) X - var ya arkadaşım eş arkadaşım şek arkadaşım eşşek falan diye... juhannii - :))))))))
anne : kızım, ingilizce kurs tekrarlarını yapar mısın? ben : aaa..daha yapmadı mı? kızım: tamam yaaa..offff yapıcam..niye bu kadar önemli ki? anne : (benim cevaplamam için yüzüme bakar ve bekler) ben : (kem küm) hani bir dil bir insan, iki dil iki (falan-filan) kızım: iyi de kardeşim yokki benim, tek çocuğum ben yaaa! !
x kişi: 'efendim baba' -baba: 'yok kızım sana seslenmedik. annen bana seslendi.' (x bunu 'sana seslenmedim, annene seslendim' olarak algılar) -x kişi: 'anneeeee, babam sana seslenmiiiiş' -baba: 'yok yahu seslenmedim' (x bunu 'vazgeçtim' olarak algılar) -x kişi: 'anneee, tamam tamam,vazgeeçmiiiiş' -anne: 'yok kızım ben babana seslenmiştim' (x annenin dediklerinden hiçbirşey anlamaz, dırdır yapıyor sanır) -x kişi: 'ya anne gözünü seveyim, dırdır yapma yaa, bir huzur ver insana yaa..'
x kişi, kardeşin odasına girer.. kardeş gülme krizinden bi 5 dk sonra çıkıp, abla x kişiye diyalogların aslını anlatır; birlikte kopulur.
solist: annem dinleyici kitlesi: ben şarkı: mehter marşı 'ceddin deden, neslin baban' diye söylenmesi gereken melodide sözler şu şekilde değiştirilmişti... 'keskin baba, keskin baba'... kadıncağız hiç sefere mi gitti ki bilsin doğru sözleri...
kocacım saçımı kestirmeyi düşünüyorum kestiirr yok vazgeçtim kestirmiyorum. Ama ya güzel olursa söylesene kestireyimmiiii! ! yok kestirme böyle daha güzelsin tamam kestirmeyeceğim. istersen kestir ama böyle daha iyi ya son kararın ne söylesene dedimya kestirmee neden yoksa beni sevmiyor musun? ? ? olurmu çook seviyorum eee söyle o zaman kestireyimmiii karıcımm dedimmyaa böyle daha güzel tamam kestiriyorum veee daha sonrada senniiii BOŞUYORUUUUMM nedenmii saçımın şu an kesilmiş oldugunu farketmediğin için defooooooooooooooooollllllllll....hahaha
diyalog yaşandığı sırada hazır çorba yapılmaya niyetlenilmiştir, 3 bardak suya 1 bardak süt eklemek suretiyle çorba daha besleyici hale getirilmek istenmektedir... diyalog yaşanmadan önceki 7 saat boyunca çeşitli derslere aralıksız girilip çıkılmıştır... -sütü kaldırdın mı? -e elinde ya... -güzelim bu çorba, ben sütü sordum... -ikisi aynı şey değil mi? -nasıl aynı şey ya, biri süt biri çorba... -e fear, fransızcada sup çorba demek değil mi? -konuyla ne ilgisi var? -bana supu kaldırdın mı diye sordun ya pek entel şekilde... -sup değil süt dedim... -yani... -süt! süt! bu sırada dellenmiş bir halde süt aranır, bulunur, ve bir türlü duyu bozukluğunu yenememiş insanın gözüne sokularak tekrar telaffuz edilir: -süüüüüttt! -peki, o zaman ben çıkayım mutfaktan... -iyi olur...
-bu ne! -bağ makası çıkarken alacağız buraya bırakabileceğimiz söylediler -ala ala hmm peki şu numarayla gelin alın! -şu bitkileride versek sonra alsak? -eee yok öyle şeyler almıyoruz
polis hemen anladı tabi yasa dışı yollardan topladığımız bitkiyi :) :))
-naber yavrum? gel bir çay içelim...
-olmas oolum, hoca çağıracak:(
-gitmedi mi o?
-cıks...gitsin ben de kaçacam :)
-söylemeyen şerefsiz :)))
-löylöy löylöy löylöy löylöy lööööy feeeeeenerbahzeeeeee! !
-allah belanı versin! (çotarank)
-:D
hemen ardından...
-telefonda sorun var ya kapandı :)
-geliyor mu sesim? ses vereyim mi?
- :) ver bakalım...
-burrrası kadıköy, burdan çıkış yok! ! feeeeeener feeeeener!
-çotarank! !
-:D
anne:
-oğlum 5ten 3 çıktı kaç kaldı? ?
çocuk:
-? ?
anne:
-parmaklarınla sayarak hesapla akıldan yapamayabilirsin gayet doğal henüz yeni öğrendin..
çocuk:
-parmaklarımla hesaplıyamam şimdi! !
anne:
- neden oğlum?
çocuk:
- daha yeni uyandım çünkü!
anne:
-! ?
;)
Olay Erzurum'da geçer;
Trafik Polisi,kırmızı ışıkta geçen kadına seslenir;
_ Hanım,hanım,nereye gidiyorsun böyle?
Kadın T.Polisine döner ve;
_Sana neçi ? (ne ki) , kaynimgile cidirem!
-yeni bir işitme cihazı aldım.
-iyi çalışıyor mu, bari?
-beşi çeyrek geçiyor
Bir gün Oktay Rifat, çok içtiği için Orhan Veli'yi uyaracak olmuş, 'Böyle içersen, sonra kadınla yatamazsın' demiş; Orhan da elindeki kadehi göstererek, 'Ya bu daha güzelse? ' diye yanıtlamış onu.
aldatılan kadın-sadece beni sevmeni istemiştim...
aldatan adam-seviyorum, seni çok seviyorum!
dersteyiz..
Güven hoca:size o kadar zor sorular soracam ki..Cümlenin yarısı var yarısı yok..Gerisini siz tahmin edin artık...
Bir arkadaş:Hocam biz onlara sentence completion dioruz...
(sınıf yarılır,hojada)
-evlenince soyadını değiştirecek misin?
-evet...
-ne olacak peki?
-tuzak?
-tuzak mı?
-uzak :)
-uzak mı tuzak mı?
-tuzak :)))
insanların hikayeleri
vs vs
bir buçuk saat önce yemek yenmiştir.
e-yemek yememiz gerek
s-niçin?
e-bünyemiz yorgun düşebilir(gayet ciddi)
s-(sessiz, dumur ifadeler sergilemekte)
e-bi de çok kahve içeceğiz
s-ee nolmuş yani..
e-..ya ne var yaaa acıkmış olamaz mıyım?
s-puhahaha
e- ;)
birgün yavru maymun anne maymuna sorar
anne biz neden okadar çirkiniz diye anne maymunda hemen cevabını verir tabikide
ah yavrum sen yine haline şükret bide bu yazıyı okuyani görsen...hehehe
Hişşşşşt
Bana mı dediniz?
Hayır
Affedersiniz
Hişşşşt
Bana mı dediniz
Evet sana dedim ne olmuş!
Hiiiiiiiç sadece merak ettim de...
kudus-akşam maç var ;) ehe ehe:D
eran-hııııı...
kudus-ehe ehe:D
eran-yaw gs olsun siz olmayın yaw:(
kudus-nia? ki ki ki :)
eran-durup durup bize koyuyorsunuz! !
kudus-şampiyonluk sizin, kupa bizim ;)
eran-olur olur süper olur :)
bilirsiniz bazı yerlerde düğünden önce düğün sahibi millete yemek yedirir. Bu adet konyada yemek deilde pilavla geçiştirilir bazı yerlerde oldugu gibi.. Ama konyanın bir farkı vardır diğerlerinden. Pazar günü yani pilav verilecek gün millet dolmuşa biner pilav yiyecek düğün evi ararlar. (cebinde evinden getirdiği kaşıklarla) Eninde sonunda bir pilav yenecek yer bulunur. Masaya Oturulur. İki üç tabak pilav yenir prosedur uygulanır. Pilav evinden cıkar cıkmaz başlarlar muhabbete
-Yauuuv pilavda çok azımış gardaşım zengin adam yav mezara mı götürecen bilader annah
-Yok yav bu seferki iyi gibiydi. Gecenki pilavın içinden bi tomar gıl cıktıydı unuttunmu.
- Yok agbi yok gonyalının adamı cimri ne dirsen di. :)
Ayrıca pilav esnasında bizzat şahit oldugum bir dialog:
Pilav masasında o hatta çalışan bir dolmuş şöförü bulunuyor, Karnını üç gün acıkmayacak şekilde doyurduktan sonra.Bagırmaya başlar:
- Aloooo nerde bu güğünün saaabı gardaşım yauv. Alo masaya bakan yokmu
Düğün sahibi geleneklerin verdigi misafirperverlikle koşarak gelir masaya. Adam derki;
- Gardaşım bu pilav ne yauv 1 haftadır bekletirmisiniz nöööüürüsünüz bilmem.
ankarada trafik polisinin hoparlöründen yükselen bir anons (alıntıdır)
trafik polisi park edilmemesi gereken bi yere park eden bir araç görür, ve hemen asılır mikrofona anons başlar;
- 06 xxx 958 park etme park etme!
aracın şöförü bunun üzerine derki;
- agbi bi ekmek alıp gelicem be :)
trafik polisi okeyi verdikten sonra adamın gelmesini bekler. Adam bir süre sonra eli boş olarak geri döner. Telsizden ne anons edilse begenirsiniz
- 06 xxx 958 ekmek nerde?
(yaşanmış oldugu sanılıyor) :)
Saygımla...
birgün ablamla otobüse bindik hastaneye doğru yol aldık
kadının biri kapının kapanıp açıldığı yere oturmuştu 65 yaşlarında bir teyze idi
şöför kadına
-teyzecim oraya oturma bak fren tutarsam eğer dengeni kaybedersin oradan düşersin tabi o zamanlarda çok sıcaktı kapıyı açık tutardı
tam o sırada sağımızda oturan adam söze karışarak
-boşversene teyzecim zaten ne kalmışki şunun şurasında ömrünün bitmesine yaş 60 iş bitmiş demezmi
-kadında yok oğlum niye öyle söylüyorsun
-haklıyım teyzecim insanın 50 yaşından sonra dünyada hiç bir değeri kalmıyor ben zaten vasiyetimi çocuklarıma bırakmışım 50 yaşına gelirsem eğerki ölmez isem beni balkondan aşağı atın dedi
-sonrada otobüste çooook büyük kahkahalar yükselmeye başlamıştı
o günü unutamam
juhannii - bi saniye ARKADAŞIM.........
X - sensin eşek! !
juhannii - estağfurulah o ne yaa ne eşeği? ? ? :))
X - var ya arkadaşım eş arkadaşım şek arkadaşım eşşek falan diye...
juhannii - :))))))))
kızımız 8 yaşlarındadır,
anne : kızım, ingilizce kurs tekrarlarını yapar mısın?
ben : aaa..daha yapmadı mı?
kızım: tamam yaaa..offff yapıcam..niye bu kadar önemli ki?
anne : (benim cevaplamam için yüzüme bakar ve bekler)
ben : (kem küm) hani bir dil bir insan, iki dil iki (falan-filan)
kızım: iyi de kardeşim yokki benim, tek çocuğum ben yaaa! !
müşteri: bir paket kısa samsun
bakkal: kısa samsun yok
müşteri: hiç mi yok?
:))
yemekte küçük kardeşle baba arasında gecen diyalog:
-baba sen çiçek ekmeği sever misin.
+yok sevmem
-niye
+hem zahmetli hem de vaktim yok şimdi
-ne?
-çiçek ekmeye diyorum.. vaktim yok vaktim..
(bütün aile fertleri sandalyelerinden düşer, sonra tekrar oturur)
x kişi: 'efendim baba'
-baba: 'yok kızım sana seslenmedik. annen bana seslendi.' (x bunu 'sana seslenmedim, annene seslendim' olarak algılar)
-x kişi: 'anneeeee, babam sana seslenmiiiiş'
-baba: 'yok yahu seslenmedim' (x bunu 'vazgeçtim' olarak algılar)
-x kişi: 'anneee, tamam tamam,vazgeeçmiiiiş'
-anne: 'yok kızım ben babana seslenmiştim' (x annenin dediklerinden hiçbirşey anlamaz, dırdır yapıyor sanır)
-x kişi: 'ya anne gözünü seveyim, dırdır yapma yaa, bir huzur ver insana yaa..'
x kişi, kardeşin odasına girer.. kardeş gülme krizinden bi 5 dk sonra çıkıp, abla x kişiye diyalogların aslını anlatır; birlikte kopulur.
gülmek için, kıllık olsun diye veya laf olsun diye yapılan kelime öbekleri
kudus-suudi arabistan'dan mail geldi, kongreye davet ediyorlar...
mustaa-kağıt ver ahmet!
ahmet-zemzem yaz abi...
mustaa-zemzem, hurma, entari...hurma diet olacak, yapışmayacak, ona göre!
kudus-miktarlarını yazmadın ;)
mustaa-eşek değilsin alırsın beşer tane ;)
kudus-:S
solist: annem
dinleyici kitlesi: ben
şarkı: mehter marşı
'ceddin deden, neslin baban' diye söylenmesi gereken melodide sözler şu şekilde değiştirilmişti... 'keskin baba, keskin baba'...
kadıncağız hiç sefere mi gitti ki bilsin doğru sözleri...
kocacım saçımı kestirmeyi düşünüyorum
kestiirr
yok vazgeçtim kestirmiyorum.
Ama ya güzel olursa söylesene kestireyimmiiii! !
yok kestirme böyle daha güzelsin
tamam kestirmeyeceğim.
istersen kestir ama böyle daha iyi
ya son kararın ne söylesene
dedimya kestirmee
neden yoksa beni sevmiyor musun? ? ?
olurmu çook seviyorum
eee söyle o zaman kestireyimmiii
karıcımm dedimmyaa böyle daha güzel
tamam kestiriyorum veee daha sonrada senniiii
BOŞUYORUUUUMM nedenmii
saçımın şu an kesilmiş oldugunu farketmediğin için
defooooooooooooooooollllllllll....hahaha
kötükişi-karşımıza ayı çıkarsa ne yapacaksın?
zavallıdişi-arkana saklanıcam...
kötükişi-hayır, ağaca çıkacaksın :))
zavallıdişi-:S
Kahramanımız ‘Seda SAYAN’ yine bi sabah elleri belinde, programını sunuyor. O sırada bi canlı bağlantı olur ve…
Seda SAYAN:
AAloooğğğ kiminle görüşüyoruz?
Ben Mustafa
Naber lan Mustafa?
Nerden arıyosun bizi Mustafa?
Şişli’den.
Ne iş yapıyon lan Mustafa?
Belediye başkanıyım… (Mustafa SARIGÜL)
diyalog yaşandığı sırada hazır çorba yapılmaya niyetlenilmiştir, 3 bardak suya 1 bardak süt eklemek suretiyle çorba daha besleyici hale getirilmek istenmektedir... diyalog yaşanmadan önceki 7 saat boyunca çeşitli derslere aralıksız girilip çıkılmıştır...
-sütü kaldırdın mı?
-e elinde ya...
-güzelim bu çorba, ben sütü sordum...
-ikisi aynı şey değil mi?
-nasıl aynı şey ya, biri süt biri çorba...
-e fear, fransızcada sup çorba demek değil mi?
-konuyla ne ilgisi var?
-bana supu kaldırdın mı diye sordun ya pek entel şekilde...
-sup değil süt dedim...
-yani...
-süt! süt!
bu sırada dellenmiş bir halde süt aranır, bulunur, ve bir türlü duyu bozukluğunu yenememiş insanın gözüne sokularak tekrar telaffuz edilir:
-süüüüüttt!
-peki, o zaman ben çıkayım mutfaktan...
-iyi olur...
-bu ne!
-bağ makası çıkarken alacağız buraya bırakabileceğimiz söylediler
-ala ala hmm peki şu numarayla gelin alın!
-şu bitkileride versek sonra alsak?
-eee yok öyle şeyler almıyoruz
polis hemen anladı tabi yasa dışı yollardan topladığımız bitkiyi :)
:))
kudus-ya bitkilerimi içeri sokmazlarsa?
bad- :))
security(panik kaplama insan) -çantada makas var! ? ! ? !
kudus-? ?
bad-? !
kudus-haaa...bağ makası o...
security-onunla uçağa binemezsiniz, çıkarın! !
bad-o bagaj değil...
security-çıkarın, şaapın, görevliye verin, bla bla bla!
bad-çıkar hadi kudus...
kudus-bitkileri de versek?