Kültür Sanat Edebiyat Şiir

emin çölaşan sizce ne demek, emin çölaşan size neyi çağrıştırıyor?

emin çölaşan terimi F tarafından tarihinde eklendi

  • Mustafa Aykurt
    Mustafa Aykurt

    islamiyete ve onun kutsallarına karşı son derece agresif, düşman...Sadece 27 Nisan 2006 günkü yazısını okumanız bile yeterli...Okumayan varsa mutlaka ama mutlaka okusunlar.Özellikle o adını söylemekten bile iğrendiğim zatı öven arkadaşlar! ! Önce siz..!

  • Erkan Orhan
    Erkan Orhan

    dürüst ama elinde belge olmayınca, konuşamayan,yazamayan yeteneksiz adam....

  • Nev Bahar
    Nev Bahar

    çölü aşacağından emin olmayan,karamsardüşünceleri ile tanınan minik kuşun habercisi yazmayı bilmeyen

  • John Doe
    John Doe

    Sol hükümete ayarı verirken iyi, sağcılara bindirdi mi tu kaka...
    Aman efendim geçiniz,objektif olunuz!

  • Neden Yoksun Can
    Neden Yoksun Can

    hasta

  • Düşünmüyorum Yine De Varım
    Düşünmüyorum Yine De Varım

    Melih Gökçek için çalışan zavallı

  • Hasan Gürelliler
    Hasan Gürelliler

    Gazetecilik ünvani yakismayan bir sahsiyet

  • Murat Tarakci
    Murat Tarakci

    ulkemizdeki cesur ender aydinlardan birisi yazilarini okudukca ulkem hakkinda umutlaniyorum bu ulkede boyle aydinlar oldugu surece yikilmayiz ona laf atanlar ise zavalli surusu olarak nitelendiriyorum bu ulkede meslegini profesyenelce yapan cok az sayidaki insandan birisi

  • Erhan Taşkıran
    Erhan Taşkıran

    İktidarda, muhalefette kim olursa olsun, ne icraat yaparsa yapsın, her yazısında yukarıdakilere bağırıp çığıran şahsiyet (antolojiden kovulmayacağımı bilsem sonuna siz koyardım...)
    Türk milletine icraat beğendirmek zor ya...
    Malum kişi de halkın sesi olmaya çalışıyor işte...

    Bırakın bağırsın, çığırsın..
    Ateş olsa cürmü kadar yer yakar....

  • Emrah Çekiç
    Emrah Çekiç

    gazeteci yerine zurnacı olması gereken adam.zurnacı emin.

  • Ebrar Anadolu
    Ebrar Anadolu

    yer kaplayan lezyon! ! !

  • Gül Demir
    Gül Demir

    Satılık olmayan ender gazetecilerden biri

  • F
    F

    Raylardaki kan:
    MUALLA Kurumlu ismini bilmiyorsunuz ama onu anımsayacaksınız. Tren kazasının olduğu gece Bay Başbakan’a ‘Kocamı bulun’ diye bağıran, sonra oradan apar topar uzaklaştırılan hanım.

    Dün beni aradı. Telefonda hüngür hüngür ağlıyordu:

    ‘O raylarda benim kocam mimar Erol Kurumlu’nun kanı var. Ben o gece ölüp ölmediğini bilmezken, Başbakan’dan yardım isterken, benim suratıma bile bakmadı. Korumaları ile devletin üniformalı polisleri orada kavga ettiler. Telsizler havada uçuşuyordu. Bize bunları yaşattılar. Kocamı Eskişehir’de gömdük. Bunların hiçbirine vatandaş olarak hakkımı helal etmiyorum. Lütfen bunları yazın.’

    Ne diyebilirsiniz? Acılı hanımı dinledim, yüreğim bir kez daha burkuldu.
    *
    Tekin Çınar ismini de belki bilmezsiniz. 1972 yılında DDY’de müfettiş olarak çalışmaya başladı. 1984-1989 yılları arasında Genel Müdür Yardımcısı, 1990-1992 döneminde Genel Müdür olarak görev yaptı. Daha sonra Ulaştırma Bakanlığı’nda DDY’den sorumlu Müsteşar Yardımcısı oldu, bu görevde 3.5 yıl kaldı.

    İzleyen aşamada 1996-1998 yılları arasında ikinci kez DDY Genel Müdürü oldu. Demiryollarını baştan sona en iyi bilenlerden biri.

    Bir arkadaşım, Tekin Çınar’ın bu hızlı-hızlandırılmış, her neyse trenin çok riskli olduğunu DDY Genel Müdürü’ne anlattığını söylemişti. Dün Çınar’ı arayıp bu olayı sordum. Aynen doğruladı. Söyledikleri inanılır gibi değildi:

    ‘Bundan yaklaşık 3 ay önce Genel Müdür Süleyman Karaman’la baş başa görüştük. Kendisine demiryollarının bu altyapısı ile bu raylarda hızlı veya hızlandırılmış tren olamayacağını, bunun çok büyük tehlikeler getireceğini anlattım. Bu hız emirle yapılmaz dedim. Ortaya ciddi sorunlar çıkacağını, bizim bu işi iyi bildiğimizi, gerektiğinde bize danışmalarını rica ettim. Hiçbir şey danışmadılar, çünkü kararı vermişlerdi. Hiç kimseyi dinlemediler. Bu bir cinayettir.’
    ***
    Günlerden beri Pamukova kazasını yazıyoruz, olayı bütün boyutlarıyla dile getiriyoruz.

    Bu, normal bir kaza değil.

    Demiryollarında bugüne kadar da kazalar oldu. Makas yanlış açılır, raylarda sorun olur, başka aksamalar meydana gelir.

    Ama bu farklıydı.

    Yönetim böyle bir kazanın olacağını, bu altyapıda trenin bu hıza ulaşmasının mümkün olmadığını önceden biliyordu.

    Uzmanlar uyarmıştı. Hiçbir önlem alınmamıştı.
    Dün yazmıştım. DDY Genel Müdür Yardımcısı Erol İnan kazadan günler önce gazetelere konuşuyor, makinistlere ‘Allah rızası için yavaş gidin’ çağrısında bulunuyordu!
    Kazadan sonra yapılan resmi açıklamalarda ise DDY Genel Müdürvekili ‘Allah’ın takdiri’ diyordu.

    İşler Allah’a emanet edilmiş, ancak kullar gerekeni yapmamıştı.

    Şimdi bunlardan hesap sorulmasın mı?
    ***
    Toplum tepkili. Vatandaş tepkili. Gazeteciler Bay Başbakan’a ‘haddini aşan! ’ sorular soruyor.

    Ulaştırma Bakanı ses vermiyor. Sadece ‘Zoru görünce bırakıp kaçmam’ diyebiliyor.
    Dünkü gazetelerde DDY Genel Müdürü Süleyman Karaman ile yapılan söyleşiler vardı. Bakınız beyefendi aynen ne diyor:
    ‘Bu normal bir tren. Ama biz ilgi çeksin, yolcular gelsin diye hızlandırılmış tren adını verdik. Buna ‘Normal tren yaptık, gelin yolcular binin’ desek ilgi çekmezdi. Hızlandırılmış tren diyerek yolcu ilgisi çekildi. Bunda da başarılı olduk.’
    Başarıdan söz ediyor! Dün bir başka gazetede ise şu sözleri var:
    ‘Risk olmasın diye trenin hızını yavaşlatmıştık. Makinist hızlı gelmiş, frene basmış. Freni ya kesti, ya da gazı kesti, bilemiyoruz. Bu teknik bir olay. Böyle yaptı demiyorum ama frenle uğraşmasaydı tren oradan geçerdi. Bir şey olmazdı. Şimdiye kadar hepsi geçiyordu da, bir bu mu yanlış anladı, biz mi yanlış anlattık! Bu adamcağız ne yapmış bilmiyorum.’
    Bir gazeteye ‘hızlandırılmış tren yok’ diyen Genel Müdür, aynı gün ötekine şöyle diyor:
    ‘Hızlandırılmış tren, hızlandırılmamış bölgede kaza yaptı.’

    Pes yani! Söyleyecek bir şey yok!

    İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nden, sadece ve sadece Recep Tayyip Erdoğan ekibinden oldukları için cımbızla seçilip Ulaştırma Bakanı ve DDY Genel Müdürü yapılan deneyimsiz ve işi bilmeyen şahıslar, 38 ölümlü bu cinayetin altında ezilmeye ve hesap vermeye mahkum.
    28-07-2004

  • Boran
    Boran

    Üstünüze sıçrar uzak durun...

  • Mustafa Adil
    Mustafa Adil

    Ankara halkı onun parası ile döner ekmeğe doydu, o hala yalan yazmaya doyamadı.....
    Bir de bu yalanı mahkemece tescillenmiş olduğunu bilmeyenler var hala....
    Derin bürokrasinin şamar oğlanı-I

  • Cem Nizamoglu
    Cem Nizamoglu

    başkaları koşar, çölleri bile geçseler, Emin çöl aşar peşlerini bırakmaz:P

  • F
    F

    DOĞAN YAYIN HOLDİNG A.Ş in en önemli gazetesinin yazarlarından Emin ÇÖLAŞAN'ın 10 MART 2004 günü Hürriyet gazetesinde TAYYİP hakkında yazdığı yazı:

    Başbakan'ın şirketleri vergi affında!

    SEVGİLİ okuyucularım, bundan birkaç gün önce Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'ın oğlunun şirketleri ve özellikle kendileri tarafından devlete ödenen vergi miktarını sormuştum.

    Aradan günler geçti, ses yok! Demek ki vergilerini açıklamak istemiyorlar! CHP Diyarbakır milletvekili Mesut Değer bu konuyu Meclis gündemine taşıdı. Önerge verip bu soruların yanıtını istedi. TBMM Başkanı Bülent Arınç önergeyi uygun bulup işleme koyduğu takdirde rakamları öğreniriz. (Çünkü bazı önergeleri geri çeviriyor.)

    Ortada tuhaf bir durum var. Bir başbakan kendisinin, maliye bakanı oğlunun vergilerini gizleyince, akıllara başka sorular geliyor.

    Şimdi konunun bir başka boyutuna bakalım, bazı rakamları gündeme getirip Recep Tayyip Erdoğan'a yeniden soralım. Soruların özü şu:

    ‘‘İktidarınız tarafından çıkarılan vergi affı yasasına sizin şirketleriniz de girdi mi? Girdiyse niçin? ’’

    Bu aşamada elimdeki verileri sizlere aktarayım. Eğer bir yanlışım varsa, Başbakan veya ilgili kişiler açıklama gönderir ve size buradan iletirim.

    Maaşıyla geçinemediğini, o nedenle ticaret yaptığını söyleyen Başbakan'ın ortak olduğu 4 şirket var. Bunlar Ülker bayiliği, gıda alım satım ve dağıtımı yapıyor. Son olarak Yenidoğan Pazarlama A.Ş. Aralık 2003'te kuruldu. Bu şirketin şu anda vergiyle ilişkisi yok. Öteki 3 şirketine bakalım. Rakamları yuvarlak veriyorum:

    ***

    Emniyet Gıda San. ve Tic. A.Ş: 1999 için 74 milyar kazanç gösterip 19 milyar vergi ödemiş. 2000 yılı beyannamesinde vergiye tabi geliri yok. 2001'de 850 milyar, 2002'de 1 trilyon 127 milyar kazanç bildirmiş. AKP Şubat 2003'te vergi affı yasası çıkarınca başvuruda bulunup matrah arttırımı denilen inceleme affından yararlanmış. Bu ne demek? Bir şirket herhangi bir nedenle vergi incelemesinden kurtulmak istiyorsa, incelenmesinden korktuğu yıllar için yasada yazılı tarifeye göre ek bir vergi ödüyor ve o yıllar için vergi incelemesi yapılmıyor. Yani bu şirket trilyonlarca lira vergi kaçırmış bile olsa, incelemeden kurtulmuş oluyor! Hiçbir güç bir lira bile ceza kesemez.

    İhsan Gıda Pazarlama Ltd. Şirketi: Başbakan'ın bu şirketi de AKP'nin vergi affından yararlanmış. ‘‘1998-2001 dönemini incelemeyin’’ diye ek para yatırmış ve af kapsamına girmiş. Aynı şirket 2000 ve 200l yıllarında ‘‘Vergiye tabi bir kuruş bile kazancım yok’’ diye beyanda bulunmuş! Gelir olmayınca vergi de ödememiş! Ancak yine de vergi incelemesinden kurtulmak istemiş ve af yasasındaki asgari tarifeye göre 2000 yılı için 8, 2001 yılı için 11 milyar lira gelir (matrah) beyan edip 1998 ve 1999 yıllarıyla birlikte af yasası vergisini ödemiş!

    Böyle olunca da, Başbakan'ın ortak olduğu bu şirket de 1998-2001 dönemini kapsayan vergi incelemesinden otomatik olarak kurtulmuş. Bu şirketler trilyonlarca lira vergi kaçırmış bile olsa bunun hesabı artık sorulmayacak, bir liralık bile vergi ve ceza kesilmeyecek! .. Çünkü inceleme muafiyeti kazanmış oldu.

    İhsan Gıda Pazarlama A.Ş: Bundan öncekiyle ismi aynı. Ancak önceki limited, bu anonim şirket. Bu şirketin vergi affı açısından durumu da, öncekilerle aynı! 1997-2001 döneminde 20 ila 82 milyar lira kazanç gösteriyor. Kazancı 2002 yılında 204 milyar liraya fırlıyor. Şirket aynı yöntemle af yasasından yararlanma başvurusu yapıyor, istenen en düşük vergileri ödüyor ve bu yolla vergi incelemesinden kurtulmuş oluyor.

    Şirketlerin tamamının vergi affından yararlanması acaba rastlantı mı!

    ***

    Başbakan'ın şirketlerinden gelir elde edebilmesi, bu şirketlerin kár dağıtmasıyla mümkün oluyor. Alınan kár payının da Erdoğan tarafından vergi dairesine beyan edilip gelir vergisi ödenmesi gerekiyor. (Aynı durum Unakıtan'ın oğlu için de geçerli.) Bu anlamda bir gelir vergisi ödendiğine şu dakikaya kadar rastlanmadı. Kendileri de burada yaptığım çağrıya uyup ‘‘Şu yıllarda şu kadar kazandık (ya da zarar ettik) şu kadar gelirimiz oldu, şu kadar vergi ödedik’’ demediler!

    Çağrımı burada yineliyorum. Lütfen bu sorulara kamuoyu önünde net ve somut yanıt versinler. Devleti yönetenlerin ödenen (veya ödenmeyen) vergilerini gizlemesi yakışık almıyor. Böyle bir konuda suskun kalma hakları yok.

    Ve son soru: İktidar vergi affı yasasını hangi nedenle ve kimler için çıkarmış? !
    -
    Bu köşe yazısından sonra Aydın Doğan tarafından Çölaşan'a izne çıkması tavsiye edilmiştir.Bundan yaklaşık 1 hafta sonra Çölaşan tekrar Hürriyette yazmaya başlamıştır.