bu dünya bir rüyadır aslında, hayra yorulması gereken.. ve yaşadığımız her an için niye hakkını ister ki bizden, bilmiyor mu sanki mahsustan yaşadığımızı :))
DÜNYADAN OLMAK DÜNYALI OLMAK Yaşamak kadar, niçin, nasıl yaşadığının farkında olmakta önemli. Farkındalık, özellikle kentlerde yaşayan bireylerin ıskaladığı önemli bir olgu. Sosyal ilişkilerin zayıfladığı çevrelerde insanlar kabına çekiliyor. Etrafına yabancılaşıyor. Çevresinde olan bitenden habersiz, kapı komşusunu, sokağını tanımıyor. Yaşadığı dünyadan bi haber dünyalı. Yurdum insanı paylaşmanın o engin hazzını, güzelliğini tatmaktan yoksun ne hazindir ki . Ne sevinenlerin sevincini, ne de üzülenlerin üzüntüsünü paylaşabiliyor.. Etliye sütlüye karışmadan, çevresindeki güzelliklere ve olumsuzluklara gözünü kapatıyor. Aldığı nefesin tadından , gökyüzünün maviliğinden , sonbaharın gelişinden bile habersiz . Sürekli bir koşturmacayla öylesine yaşayıp gidiyor. Yaşarken yaşadığının farkında olmak hayata anlam katar. Emanet edilen hayatı gün gelip sahibi alıncaya kadar dolu dolu, tüm güzellikleri fark edip, içine çekerek yaşamak bir erdemdir. Erdeminde ötesinde insana yüklenen bir görevdir. Bunun diğer adı hiç ölmeyecekmiş gibi yaşamaktır. Yani hayata kendinden bir şeyler katmak, hayatı , o hayatın sürdüğü dünyayı güzel ve daha yaşanılır hale getirmektir. Hz. Peygamber :”Dünyalı ol, dünyadan olma” buyurmuş . O,dünyanın tüm güzelliklerinden yararlanmış, çevresindekilere yararlanmayı öğütlemiştir. Bilgilenmeyi, her türlü sanatı ve ticareti teşvik etmiş, dünyanın dört bir tarafına elçiler, öğretmenler göndererek nübüvvetinin manevi ışığından insanları yararlandırmıştır. O güzel insan dünyalı olmanın, dünyayı değiştirmenin , hayata bir şeyler katmanın en güzel örneğini vermiştir. Dünyadan olma sözü, ebedi ve sonsuz ahiret hayatını yok sayarak dünyaya taparcasına bağlanmayı engellemeye yöneliktir. Dünyalı olmanın en önemli işareti paylaşmaktır. Sevgiyi, neşeyi, üzüntüyü, ekmeği, suyu her ne varsa paylaşabilmektir. Komşusu açken tok yatmayı ar edinmektir. Vermektir, dağıtmaktır kendinde olanı. Tıpkı cardsharing yapar gibi kendindeki güzellikleri başkalarına vermek, başkalarındaki güzellikleri kendine alabilmektir. Dünyalı olmak, bir grup kurup insanları bir araya getirebilmektir. Bir araya getirdiğin insanları kavga etmeden tartıştırabilmektir. Kuracağın serverle dünyanın tüm güzelliklerini onlara sunmaktır. Kalitenin, iyinin nasıl olması gerektiğini anlatabilmektir. Dünyalı olmak önce kendin olmayı, milli olmayı, daha sonra evrensel olmayı bilmektir. Milli olup evrensel olanı çiğnemek , evrensel düşünüp milli olana saygı duymamak dünyalı olmamaktır.Dünyalı olmak, dünyayı iyi okuyabilmektir. Rengi, dili,dini, soyu ne olursa olsun tüm insanları Allahın bir emaneti olarak görebilmektir.Tüm insanlarla sevgi diliyle konuşabilmektir. Yaratılanı Yaratandan ötürü hoş görebilmektir. Dünyalı olmak dünyanın hakkını verebilmektir. Dünyaya çekidüzen verebilme çabası içinde olmaktır. Yaşarken, gözlerini kapamamak, kulaklarını tıkamamaktır. Eliyle, diliyle, aklıyla hayata katkıda bulunabilmektir. Öldükten sonrada akıllarda ve gönüllerde yaşayabilmektir. Yunus gibi, Mevlana gibi. Olmadı, hiç değilse su içilen bir çeşmede, bir okulda, bir hastanede ,bir forumda, bir gazete köşesinde var olduğunu , dünyalı olduğunu dünyaya ilan edebilmektir. Ahmet Yavaş
Onca doyumsuz gün ortasının darbeleriyle sertleşmiş ve gölgelerle benekli, ışığı öyle bir ulutmuştu ki çakalı, yıkmıştı uyuyan dağların sütununu kumlara, bekleyişin sert rüzgarlarında cılız suskun sıçrayış ve bekleyişin ardından yine suskunluk ve boşluk artık tüten ışınların akşamı değildi. ne de çekingen ağzın tanımaya çalışanı. Uyuşuk akşam ipeksi ışıltısıyla yayılıyordu, ve gece balçığı baykuşlarla kaplıydı, üzerimize çullandılar, alev alev taşkıran çiçeklerinin, servilerin, akağaçların. Artık sahilin yıpranan halısına sere serpe yayılmış akşam değildi, diri girdaplarıyla ağırlaşmış okyanus ufku kucaklıyor, okyanus tepetaklak dağlarıyla kaynıyor. Ölüm sonrası bir halk tırmanıyor köpük zirvelerine, güneşin saatlerimizin darlığına ilelebet bağlı gölgesinin vurduğu kör sabır, kör paçavra çıkınları, çakan bir gözün rehberliğinde iple çekiliyordu, düzenbaz denizyıldızlarının, yıldızlardan çaldığı yol boyunca, faniliğimizin nafileliğinde yalnızca düşleri biliriz, nurun bereketli hasadını ise asla.
Dünya da yaşıyoruz lâkin değerini bilmiyoruz bir de lanet okuyoruz... hilkatiyle muhteşem insan lakin kendi değerini bilmez. Yaratıcıyı tanımaz bilmez görmez . Bir uyanış muştusuyla uyanmak yoksa sonsuz uykuya dalıp uyanmadan
nasıl bir rüya bu… her gün gördüğümüz, yeniden yaşamak dediğin...
anadan üryan bir yalan gibi serildi aramıza nicedir yeryüzü örtüsü... boşluğundaki çocukluğuna döne döne kavuşamayan salıncağını çoktan duaların arasında unutmuş avcumuzdan geçen yaşam çizgisinin üstüne savruldu alnımızın harflerinin külü duydun mu, yönsüzüz... kendi ömürlerimizin sahte medyûnuyuz, ah dostum, kaldır yüzündeki küflü tebessümü... ki ben gözümü açtığım her sabah cam küreme bir yaşam ekleyerek eksiliyorum, ey hayat senden... bağrıma bir akasya ek n'olur...; garibem, ve kalbimde bir kürek mahkumu saklanır, vişne ve nar ağaçlarının arasında… işte sesleniyor bana, hışırdayan kavakların içinden…; üşürsen..., içinden orman geçen şiirlerimden kozalaklar topla, sonra yak bir bir ruhunun hirasında, patlasın çıtırdayarak ateş böcekleri ısınırsın... ..... ... .
Dünya ele avuca sığarmış,
elini tutunca anladım.
Nazım Hikmet Ran
bu dünya bir rüyadır aslında, hayra yorulması gereken..
ve yaşadığımız her an için niye hakkını ister ki bizden,
bilmiyor mu sanki mahsustan yaşadığımızı :))
DÜNYADAN OLMAK
DÜNYALI OLMAK
Yaşamak kadar, niçin, nasıl yaşadığının farkında olmakta önemli. Farkındalık, özellikle kentlerde yaşayan bireylerin ıskaladığı önemli bir olgu. Sosyal ilişkilerin zayıfladığı çevrelerde insanlar kabına çekiliyor. Etrafına yabancılaşıyor. Çevresinde olan bitenden habersiz, kapı komşusunu, sokağını tanımıyor. Yaşadığı dünyadan bi haber dünyalı.
Yurdum insanı paylaşmanın o engin hazzını, güzelliğini tatmaktan yoksun ne hazindir ki . Ne sevinenlerin sevincini, ne de üzülenlerin üzüntüsünü paylaşabiliyor.. Etliye sütlüye karışmadan, çevresindeki güzelliklere ve olumsuzluklara gözünü kapatıyor. Aldığı nefesin tadından , gökyüzünün maviliğinden , sonbaharın gelişinden bile habersiz . Sürekli bir koşturmacayla öylesine yaşayıp gidiyor.
Yaşarken yaşadığının farkında olmak hayata anlam katar. Emanet edilen hayatı gün gelip sahibi alıncaya kadar dolu dolu, tüm güzellikleri fark edip, içine çekerek yaşamak bir erdemdir. Erdeminde ötesinde insana yüklenen bir görevdir. Bunun diğer adı hiç ölmeyecekmiş gibi yaşamaktır. Yani hayata kendinden bir şeyler katmak, hayatı , o hayatın sürdüğü dünyayı güzel ve daha yaşanılır hale getirmektir.
Hz. Peygamber :”Dünyalı ol, dünyadan olma” buyurmuş . O,dünyanın tüm güzelliklerinden yararlanmış, çevresindekilere yararlanmayı öğütlemiştir. Bilgilenmeyi, her türlü sanatı ve ticareti teşvik etmiş, dünyanın dört bir tarafına elçiler, öğretmenler göndererek nübüvvetinin manevi ışığından insanları yararlandırmıştır. O güzel insan dünyalı olmanın, dünyayı değiştirmenin , hayata bir şeyler katmanın en güzel örneğini vermiştir. Dünyadan olma sözü, ebedi ve sonsuz ahiret hayatını yok sayarak dünyaya taparcasına bağlanmayı engellemeye yöneliktir.
Dünyalı olmanın en önemli işareti paylaşmaktır. Sevgiyi, neşeyi, üzüntüyü, ekmeği, suyu her ne varsa paylaşabilmektir. Komşusu açken tok yatmayı ar edinmektir. Vermektir, dağıtmaktır kendinde olanı. Tıpkı cardsharing yapar gibi kendindeki güzellikleri başkalarına vermek, başkalarındaki güzellikleri kendine alabilmektir.
Dünyalı olmak, bir grup kurup insanları bir araya getirebilmektir. Bir araya getirdiğin insanları kavga etmeden tartıştırabilmektir. Kuracağın serverle dünyanın tüm güzelliklerini onlara sunmaktır. Kalitenin, iyinin nasıl olması gerektiğini anlatabilmektir.
Dünyalı olmak önce kendin olmayı, milli olmayı, daha sonra evrensel olmayı bilmektir. Milli olup evrensel olanı çiğnemek , evrensel düşünüp milli olana saygı duymamak dünyalı olmamaktır.Dünyalı olmak, dünyayı iyi okuyabilmektir. Rengi, dili,dini, soyu ne olursa olsun tüm insanları Allahın bir emaneti olarak görebilmektir.Tüm insanlarla sevgi diliyle konuşabilmektir. Yaratılanı Yaratandan ötürü hoş görebilmektir.
Dünyalı olmak dünyanın hakkını verebilmektir. Dünyaya çekidüzen verebilme çabası içinde olmaktır. Yaşarken, gözlerini kapamamak, kulaklarını tıkamamaktır. Eliyle, diliyle, aklıyla hayata katkıda bulunabilmektir. Öldükten sonrada akıllarda ve gönüllerde yaşayabilmektir. Yunus gibi, Mevlana gibi. Olmadı, hiç değilse su içilen bir çeşmede, bir okulda, bir hastanede ,bir forumda, bir gazete köşesinde var olduğunu , dünyalı olduğunu dünyaya ilan edebilmektir.
Ahmet Yavaş
şaşkın kuşların
değil mi bu _d ü n y a . . ?
İlişkiler her zaman teğettir, buluşma çabasına da yaşam denir.
Körler, sağırlar birbirini ağırlar.
boyalı dünya değil misin . . ?
Dünya insanların cehennemi
“ artık ,
pek yarattığın gibi değil dünya.."
.
" turgut uyar _
Dünya ,gözyaşlarının biriktiği bir yerdir..
Çürümenin Kitabı..
,
Kime kalacak bu dünya
Bitecek bir gün bu rüya
Onca doyumsuz gün ortasının darbeleriyle sertleşmiş
ve gölgelerle benekli, ışığı öyle bir ulutmuştu ki çakalı,
yıkmıştı uyuyan dağların sütununu kumlara, bekleyişin
sert rüzgarlarında cılız suskun sıçrayış ve bekleyişin
ardından yine suskunluk ve boşluk artık tüten ışınların
akşamı değildi. ne de çekingen ağzın tanımaya çalışanı.
Uyuşuk akşam ipeksi ışıltısıyla yayılıyordu, ve gece
balçığı baykuşlarla kaplıydı, üzerimize çullandılar,
alev alev taşkıran çiçeklerinin, servilerin, akağaçların.
Artık sahilin yıpranan halısına sere serpe yayılmış
akşam değildi, diri girdaplarıyla ağırlaşmış okyanus
ufku kucaklıyor, okyanus tepetaklak dağlarıyla kaynıyor.
Ölüm sonrası bir halk tırmanıyor köpük zirvelerine, güneşin
saatlerimizin darlığına ilelebet bağlı gölgesinin vurduğu kör
sabır, kör paçavra çıkınları, çakan bir gözün rehberliğinde
iple çekiliyordu, düzenbaz denizyıldızlarının, yıldızlardan
çaldığı yol boyunca, faniliğimizin nafileliğinde yalnızca düşleri
biliriz, nurun bereketli hasadını ise asla.
Tristan TZARA, Rumen ŞAİR,
Çev. Deniz KURT.
Dünya
Dünya da yaşıyoruz lâkin değerini bilmiyoruz bir de lanet okuyoruz... hilkatiyle muhteşem insan lakin kendi değerini bilmez. Yaratıcıyı tanımaz bilmez görmez . Bir uyanış muştusuyla uyanmak yoksa sonsuz uykuya dalıp uyanmadan
kendine dask sigortanı yaptır,
erken çökme riskin yüksek çocuk...
bkz: https://tr.wikisource.org/wiki/Bu_D%C3%BCnyan%C4%B1n_Devran%C4%B1na
.
...
.....
ah dünya…,
nasıl bir rüya bu…
her gün gördüğümüz,
yeniden yaşamak dediğin...
anadan üryan bir yalan gibi serildi aramıza
nicedir yeryüzü örtüsü...
boşluğundaki çocukluğuna döne döne kavuşamayan
salıncağını çoktan duaların arasında unutmuş
avcumuzdan geçen yaşam çizgisinin
üstüne savruldu alnımızın harflerinin külü
duydun mu,
yönsüzüz...
kendi ömürlerimizin sahte medyûnuyuz,
ah dostum,
kaldır yüzündeki küflü tebessümü...
ki ben gözümü açtığım her sabah
cam küreme bir yaşam ekleyerek
eksiliyorum, ey hayat senden...
bağrıma bir akasya ek n'olur...;
garibem,
ve kalbimde bir kürek mahkumu saklanır,
vişne ve nar ağaçlarının arasında…
işte sesleniyor bana,
hışırdayan kavakların içinden…;
üşürsen...,
içinden orman geçen şiirlerimden
kozalaklar topla,
sonra yak bir bir ruhunun hirasında,
patlasın çıtırdayarak ateş böcekleri
ısınırsın...
.....
...
.
sen albenisi ile
kullarına tanrıyı unutturan
değil misin ey dünya
yanılgı saatleri…
nurullah genç
" Zarif ve
görgülü ruhlar ,
bu dünyaya ait
değillerdir.. "
" Virginia Woolf _
En iyisi hiç gelmemek gelmişsen de hemen gitmek - Sofokles
En iyisi hiç gelmemek, gelmişsen de hakkını verip, bayrağı göndere dikmek.
Dünya insanların cehenneme çevirdiği gezegen
En iyisi hiç gelmemek, gelince de hemen gitmek - Sofokles.
En iyisi hiç gelmemek, gelmişsen de hakkını vermek, ebediyet bayrağını göndere dikmek. Hayatın anlamı olur.
Lady Macduff,
nasıl bir dünyada yaşadığımızı hatırlatıyor Macbeth'de..
"Ama unutma ki
bu aşağılık dünyadasın:
Çoğu zaman kötülüğü baş tacı edip,
İyiliği çılgınlık sayan dünyada.."
#Rip #rachelcorrie
bazımızın hayallerinin,umutlarınin yarım kaldığı bir yer burası ve bazılarının ise yarım bırakmak için bile olsa hiç başlayamadan gittiği...
Yoksa bizden istenen bataklığın içinden gül dermek mi. - Turan OFLAZOĞLU, başarabilene de ebediyet vaad edilir, geri kalan cezaya tabi tutulurken.
Bütün kavramların iflas ettiği yer ve başka bir zamana muhtaç.
Felaket okulundan mezun olmak. - Tapduk Emre, Siz yaklaştıkça o uzaklaşır.
İnsanların cehenneme çevirdiği gezegen...