Deniz Deniz... bence mavi bence yeşil görmek istediğin renkte bazen mavi bazen siyah işte ama bir rengi var en iyi dost en iyi arkadaş ve en iyi dert ortağı bence çok büyük nimet o bize verilen denizi görmeyeli saatler oldu ama onu özlüyorum
Durgun bir sudur aslında deniz ki çocukların acemi oltalarını denedikleri kuytu bir iskelenin tahtaları altına yazdıgım ayrılık siirini okudukca dalgalanır... Sunay Akin
mavii, dalga sesleri, martilar.. ruhu dinlendiren bir sessizlik ve dalip gitmek mavi nin sonsuzluguna.. 3 yili geciyor bu ani yasayamayali, cok ozledim yosun kokusunu, yakamozu, deniz esintisinde yurumeyi cok ozledim istanbulu
Vapurdaysaniz dalgalara bitmez bir dügünün cirpinan eglencesine ve hüznüne bir daha bakin görekceksiniz. mavi yesil menevisler var ela gözlerinde ve tuzlu damlalar istanbulda bir deniz yasiyor...
Deniz aşırı, kıtalar arası yolculuklar yapar bazen insan... Sen mi denizi geçersin, deniz mi seni geçirir... Her denize vuran güneş ışınında, ayrı bir hikaye... Ey deniz...
Yirminci yüzyılın başlarında bilim insanları bu konuyu çok basit bir şekilde açıklıyorlardı. Bu açıklamaya göre, her ne kadar nehirlerin suları tatlı ise de içlerinde bir miktar da erimiş mineral vardır. Yataklarındaki bu minarelleri ve içlerinde tuz buluna kayaları erezyona uğratarak okyanuslara taşırlar. Bu minareller içinde en çok olanı kimya dilinde sodyum klorür (NaCl) diye adlandırılan bildiğimiz sofra tuzudur ve bir daha karaya geri dönmez. Bilim insanları bu teoriden yola çıkarak dünyanın yaşının da hesap edilebileceğine inanıyorlardı. Ancak nehirlerdeki tuz oranı ile okyanuslardaki tuz oranı mukayese edilerek yapılan hesaplamalarda dünyanın yaşı 300 milyon yıl çıktı. Dünyamız ise gerçekte 4,5 milyar küsur yaşındadır. Ayrıca bu teoriye göre denizlerdeki tuzun her geçen yıl artması gerekir. Her ne kadar denizlerdeki tuz oranı bölgelere ve zamana göre değişiklik gösterse de içindeki belli başlı elementlerin yoğunluklarının yüz milyonlarca yıl hemen hemen aynı kaldıkları bilinmektedir. Öyleyse bu yüksek miktardaki tuz başlangıçta denizlere nereden gelmiştir? Bilim insanları da tam olarak bilemiyorlar ve emin değiller ama iyi bir tahminleri var. Tuz iki çeşit atomdan yapılmıştır. Sodyum (Na) ve Klor (Cl) . Bilim insanları Sodyum'un ilk teoride olduğu gibi nehirler yolu ile karalardan denizlere taşındığını, Klor'un ise dünya tarihinin ilk dönemlerinde, yer kabuğu ile yer merkezi arasında kalan katmanlardan, okyanusların diplerindeki çatlaklar ve volkanlar yolu ile denize karıştığını ve bu ikisinin birleşerek denizin tuzunu oluşturduklarını tahmin ediyorlar. Ama hala niçin denizlerin gittikçe tuzlu olmadığının cevabını alabilmiş değiliz. Bilim insanları bunun açıklamasını da şöyle yapıyorlar: Tuz nehirler yolu ile denizlere ilave edilmektedir, ama aynı zamanda denizdeki diğer kimyasallarlaa birleşerek, okyanus tabanındaki kayalar tarafından emilerek veya deniz suyunun çözeltisinden ayrılıp çökelti haline gelerek bir şekilde deniz suyunun içinden eksilmektedir. Yüz milyonlarca yıl, eksilme ve ilave etme yolu ile deniz suyunun tuzluluk oranını hep aynı tutan bu müthiş ayar gerçekten çok etkileyici.
deniz kimi zaman rahatlatır kimi zaman korkutur kimi zaman da EN İYİ DOSTUN OLUR! ! !
Sadık plaj kumlar,hep denizin tokadını yer.
denizden yeni çıkmış ağların kokusunda....
coşku,öfke,kıvılcım
Yazlık ev demek. Hani zaman ayırıp gidemediğim.. Tekbaşına kalmışlığı çağrıştırıyor.
İşte geldik gidiyoruz
Hoşçakal kardeşim deniz..
ve hiç kimseyi özlemedim seni özlediğim kadar!
geliyorum yavrum, kavuşuciiz...
Ben açık denizdeyim
Deniz bu belli olmaz
Huyunu seveyim
c. erçetin
huzur,sonsuzluk ve enginlik
Hasreti denizlerin,denizler kadar derin...
Deniz Deniz... bence mavi bence yeşil görmek istediğin renkte bazen mavi bazen siyah işte ama bir rengi var en iyi dost en iyi arkadaş ve en iyi dert ortağı bence çok büyük nimet o bize verilen denizi görmeyeli saatler oldu ama onu özlüyorum
Durgun bir sudur aslında deniz
ki çocukların acemi oltalarını denedikleri
kuytu bir iskelenin
tahtaları altına yazdıgım
ayrılık siirini okudukca
dalgalanır...
Sunay Akin
mavii, dalga sesleri, martilar.. ruhu dinlendiren bir sessizlik ve dalip gitmek mavi nin sonsuzluguna.. 3 yili geciyor bu ani yasayamayali, cok ozledim yosun kokusunu, yakamozu, deniz esintisinde yurumeyi cok ozledim istanbulu
Deniz kadin gibidir, hic inanmak olmaz ha!
Tevfik fikret.
sağı solu belli olmayan sevgili...
Güzel Ünyem
Vapurdaysaniz dalgalara bitmez bir dügünün cirpinan eglencesine ve hüznüne bir daha bakin görekceksiniz.
mavi yesil menevisler var ela gözlerinde
ve tuzlu damlalar
istanbulda bir deniz yasiyor...
Deniz canımı acıtıyor.Denize bakamıyorum,İstanbulda olupta vapura binememek...
ISTANBUL´DA bir denizin yasadigini zaman zaman unutuyorum
Sanki deniz mecburmus gibi..
Istanbul´u istanbul yapmaya mecburmus gibi deniz..
kim getirip koyduysa denizi buraya, ne iyi etmis ne güzel yapmis..
çocukluğum geliyor aklıma..
her gün bisikletlerle ne giderdik ama...
deniz ilinden okumaya deniz kenarı olmayan ile gitmiş öğrencilerin ağzından çıkan iki kelimeden biri
Deniz aşırı, kıtalar arası yolculuklar yapar bazen insan... Sen mi denizi geçersin, deniz mi seni geçirir... Her denize vuran güneş ışınında, ayrı bir hikaye... Ey deniz...
deniz...neler anlatmıyor ki....yaşadığım yer.sığındığım mavi....hayatımın olmazsa olmazı mavi...o eşşiz maviye bakıp paylaştım yıllarca sevincimi,o eşşiz maviye bakıp kayboldum yıllarca hüzünlerimde.he yakamozu birlikte kucakladım onunla umtlarım içinde.her fırtınaya benimle göğüs gerdi hiddetlendiğimde...gök mavi deniz mavi ama ben kendimi hep sende buldum eşşiz mavi....
antalya...25/08/2004
Yalnızlığın doyasıya yaşandığı güzel mavi... Yüzerek kıyıdan geri dönememek arzusuyla uzaklaştıkça içte duyulan huzur, geride bırakılanlara gülümseme...
Minik, bakir sahil kasabası olmalı barınağım... Sadece deniz ve......
bakislarimin bikmadan saatlarca takili kaldigi huzur maviligi
dünyaya ya baktigimda işte burada boğulmam sıkılmam dediğim tek yer
huzur veren mavi güzellikler
Deniz suyu niçin tuzludur?
Yirminci yüzyılın başlarında bilim insanları bu konuyu çok basit bir şekilde açıklıyorlardı. Bu açıklamaya göre, her ne kadar nehirlerin suları tatlı ise de içlerinde bir miktar da erimiş mineral vardır. Yataklarındaki bu minarelleri ve içlerinde tuz buluna kayaları erezyona uğratarak okyanuslara taşırlar. Bu minareller içinde en çok olanı kimya dilinde sodyum klorür (NaCl) diye adlandırılan bildiğimiz sofra tuzudur ve bir daha karaya geri dönmez.
Bilim insanları bu teoriden yola çıkarak dünyanın yaşının da hesap edilebileceğine inanıyorlardı. Ancak nehirlerdeki tuz oranı ile okyanuslardaki tuz oranı mukayese edilerek yapılan hesaplamalarda dünyanın yaşı 300 milyon yıl çıktı. Dünyamız ise gerçekte 4,5 milyar küsur yaşındadır.
Ayrıca bu teoriye göre denizlerdeki tuzun her geçen yıl artması gerekir. Her ne kadar denizlerdeki tuz oranı bölgelere ve zamana göre değişiklik gösterse de içindeki belli başlı elementlerin yoğunluklarının yüz milyonlarca yıl hemen hemen aynı kaldıkları bilinmektedir. Öyleyse bu yüksek miktardaki tuz başlangıçta denizlere nereden gelmiştir? Bilim insanları da tam olarak bilemiyorlar ve emin değiller ama iyi bir tahminleri var.
Tuz iki çeşit atomdan yapılmıştır. Sodyum (Na) ve Klor (Cl) . Bilim insanları Sodyum'un ilk teoride olduğu gibi nehirler yolu ile karalardan denizlere taşındığını, Klor'un ise dünya tarihinin ilk dönemlerinde, yer kabuğu ile yer merkezi arasında kalan katmanlardan, okyanusların diplerindeki çatlaklar ve volkanlar yolu ile denize karıştığını ve bu ikisinin birleşerek denizin tuzunu oluşturduklarını tahmin ediyorlar.
Ama hala niçin denizlerin gittikçe tuzlu olmadığının cevabını alabilmiş değiliz. Bilim insanları bunun açıklamasını da şöyle yapıyorlar: Tuz nehirler yolu ile denizlere ilave edilmektedir, ama aynı zamanda denizdeki diğer kimyasallarlaa birleşerek, okyanus tabanındaki kayalar tarafından emilerek veya deniz suyunun çözeltisinden ayrılıp çökelti haline gelerek bir şekilde deniz suyunun içinden eksilmektedir.
Yüz milyonlarca yıl, eksilme ve ilave etme yolu ile deniz suyunun tuzluluk oranını hep aynı tutan bu müthiş ayar gerçekten çok etkileyici.
unisex insan ismi
en güzel deniz henüz gidilmemiş olandır...