Demek ki insanlar bildiklerini satmak için bildikleri yere çekmeye çalışıyormuş. Ve demek ki insanlar bildiklerini almak için kendi tarafına çekmeye çalışıyormuş..
Demek ki; sen sözünün eri değilmişsin. Neden bu şekilde düşünüyorum biliyor musun? Bilmemen olanaksız aslında. Bak kullandığım kelimeye bile dikkat etmedim. Sanırım 'değer yargıları'mı kaybediyorum. Aklıma geldi beni neden ben olduğum için yargılıyorsun? Neden insanlar illa ki; sırf bir şey oldukları için ya da birileri olmak istedikleri için yargılansınlar ki? Hem insanı yargılayan bir insan olduğuna göre, ben bu yargılamanın ve bu yargılama sonucu meydan gelen yargının tarafsız olduğuna nasıl inanabilirim ki? Demek ki; insanlar bilmedikleri bir şeyi, bildiklerini zannettikleriyle yargılıyorlar ve bu onları birbirleri için önemsiz hâle getiriyor. Biliyor musun; bundan böyle hiç kimse hakkında iyi düşünemem. Hayır, nasıl yapabilirim bunu? Sen benim için iyi düşünüyor musun? Yani benim için: ' Evet, o 'iyi bir insan' dır' diyebiliyor musun? Hayır, bana yalan söyleme! Belki seni de kendim gibi düşündüğünü zannettiğim için böyle konuşuyorum; ama ben 'insan' ları tanıyorum. Evet, evet, tanıyorum! Lütfen sen de bana diğerleri gibi bakma! Neden bana inanmakta zorlanıyorsunuz? Tabii ki, nasıl inanacaksın ve nasıl güvenceksin bana? kendimi bildiğim gibi seni biliyorum; sen de beni biliyorsun. Biz birbirimizi için yaratılmışız ve iki yarımız ya da iki tekiz ve bu yüzden nasıl ki; ben kendime güvenmiyorum, sen de kendine ve dolaylı olarak da bana güvenmiyorsun. O zaman ben de sana güvenmiyorum. Demek ki; bizler birbirlerimize güvenmesek bile, birbirlerimizi sevebiliyoruz. Aynı senin beni benim de seni sevdiğimiz gibi...
.....mod yazımı beğendi ki hemen yayına alıyor.
Sonunda ;)
İyi ki sevmiyor seni bu hayat
Akıyorken ırmakların içinden
Çiçekleri selâmla sadece
Ve çocuk yüzlerine görün...
Ben de deli gömleğimi giyip
Bir çınar ağacının altında
İçimde seni herkesten gizleyip
Güneşe karşı şarkılar söyleyeceğim...
_____ Mustafa Özçelik
Söylenenler insan ruhunu teskin edebiliyormuş.
anlaşılmaman çok büyük kayıplara sebep olabilirmiş
demekki herşey öyle değilmiş haa tam tersi imiş öylemii
Demek ki
insanlar bildiklerini satmak için bildikleri yere çekmeye çalışıyormuş.
Ve demek ki insanlar bildiklerini almak için kendi tarafına çekmeye çalışıyormuş..
Demek ki; sen sözünün eri değilmişsin. Neden bu şekilde düşünüyorum biliyor musun? Bilmemen olanaksız aslında. Bak kullandığım kelimeye bile dikkat etmedim. Sanırım 'değer yargıları'mı kaybediyorum. Aklıma geldi beni neden ben olduğum için yargılıyorsun? Neden insanlar illa ki; sırf bir şey oldukları için ya da birileri olmak istedikleri için yargılansınlar ki? Hem insanı yargılayan bir insan olduğuna göre, ben bu yargılamanın ve bu yargılama sonucu meydan gelen yargının tarafsız olduğuna nasıl inanabilirim ki?
Demek ki; insanlar bilmedikleri bir şeyi, bildiklerini zannettikleriyle yargılıyorlar ve bu onları birbirleri için önemsiz hâle getiriyor. Biliyor musun; bundan böyle hiç kimse hakkında iyi düşünemem. Hayır, nasıl yapabilirim bunu? Sen benim için iyi düşünüyor musun? Yani benim için: ' Evet, o 'iyi bir insan' dır' diyebiliyor musun? Hayır, bana yalan söyleme! Belki seni de kendim gibi düşündüğünü zannettiğim için böyle konuşuyorum; ama ben 'insan' ları tanıyorum. Evet, evet, tanıyorum! Lütfen sen de bana diğerleri gibi bakma! Neden bana inanmakta zorlanıyorsunuz? Tabii ki, nasıl inanacaksın ve nasıl güvenceksin bana? kendimi bildiğim gibi seni biliyorum; sen de beni biliyorsun. Biz birbirimizi için yaratılmışız ve iki yarımız ya da iki tekiz ve bu yüzden nasıl ki; ben kendime güvenmiyorum, sen de kendine ve dolaylı olarak da bana güvenmiyorsun. O zaman ben de sana güvenmiyorum. Demek ki; bizler birbirlerimize güvenmesek bile, birbirlerimizi sevebiliyoruz. Aynı senin beni benim de seni sevdiğimiz gibi...
duygular mantıktan daha kuvvetliymiş.