Daha tanıyamadıkları dünyada etki tepki, sebep sonuç ilişkisini çözme yeteneği gelişmemiş canlılar.
Normal yetişkin bir varlık olarak ele alındığında algı bozukluğu taşıyan kişilik problemi olan bireyler olarak karşımıza çıkar.
Mesela; - Bir soru eğer uzunsa, upuzun soruyu tekrar yazmak bir cevaptır. - O günkü yağmur geceleyin çişini kaçırdığı için yağmıştır. - Saçları zorla kesildiği için kötü birşeyler olacağına inanabilir.
Dünyaya ebebeyinlerinin bencillikleriyle gelen Yine onların bencillikleriyle arada kalan ne yapacağını şaşıran Yine onların bencillikleri yüzünden zor şartlarda psikolojileri bozuk büyüyen Masum varlıklar (Bunları ayrılan çiftler için yazıyorum evliliği evcilik oyunu zannedip kolayca evlenip kolayca ayrılan ve arada çocukları bırakanlar için,yuva ve aile kavramı okadar basite indirildiki olan yalnız zavallı çocuklara oluyor,artık bilinçli hareket edelim lütfen)
Hayatımızın öznesidir çocuklar… Onlar dünya bahçesinin gonca gülüdürler… Gülü olmayan bahçe ne kadar renksizse çocuk olmayan ev de o derece sönük bir viranedir. Onların sonu gelmeyen istek ve şikâyetlerinden 'illallah' desek de onlarsız bir gün bile yapamayız. Hayatımıza renk ve ahenk katar onlar… Onların öfkesi camdaki buğu gibidir. Azıcık sıcaklık görünce yok olur gider yüreklerine sinen öfke ve alınganlık…
Yarınların yükünü onların omzuna yükleyeceğiz. Gelecekte bugünkü makam ve mevkileri çocuklarımıza teslim edeceğiz. Günü gelince her şeyden elimizi eteğimizi çekeceğiz. Onlar emaneti alarak daha ileriye götürecekler şüphesiz... Vazifelerinde başarılı olmaları için donanımlı olmaları şarttır. Onlara o bilgi birikimini bugünden kazandırmalıyız. Körpe beyinlerini zehirli düşüncelerden uzak tutmalıyız. Onlara vatan ve millet sevgisi, saygı, hoşgörü, vefa, adalet, doğruluk gibi ölümsüz kavramları aşılamalıyız.
Kim demiş çocuk küçük bir şeydir? Belki çocuk her şeydir... Zira onlar bizim istikbalimizin sönmeyen güneşidir. Onları mutlu etmek ve güzel şartlarda büyütmek biz ebeveynlerin en büyük ödevidir. Bizler onlara sağlıklı bir hayat ortamı sağlamanın mücadelesini vermeliyiz. Sorumluluklarımızı askıya alarak görevlerimizi ihmal etmemeliyiz.
Çocuğun fiziki ihtiyaçlarını karşılamak asla yeterli değildir. Ona iyi bir eğitim ve terbiye vermek de bizim asli vazifelerimiz arasında yer alır. Kim ne derse desin her şeyin başı eğitimdir. Fakat eğitim terbiyle takviye edilmedikçe pek bir mana taşımaz. Bilgilerimiz ne kadar geniş ve derin olursa olsun bunları terbiyeyle taçlandırmadıkça solda sıfırdırlar. Yani müspet bir değerleri yoktur. Eğitimle terbiye bir bütün olmalıdır. Bu dengeyi iyi sağlamalıyız.
Çocuklara pozitif ilimlerin yanında sosyal bilimleri ve güzel sanatları da sevdirip öğretmeliyiz. Çünkü pozitif ilimler tek başına eksik kalırlar. Küçük yaşlardaki fertlere hayatı anlamlı kılacak ve maneviyat dengesini sağlayacak değerler de kazandırılmalıdır. Çocuklara şiiri, hikâyeyi, romanı sevdirirsek onların sosyal zekâsını da takviye etmiş oluruz. Nasıl kuş tek kanatla uçamazsa çocuklar da tek yönlü bilgi ve becerilerle hedeflerine varamazlar.
Ülkemizde çocuklar nedense kimlik ve kişilik sahibi fertler olarak görülüp muhatap kabul edilmezler. Onları ite kalka bir noktaya getiririz. Oysa çocuk da bir ferttir. Onun da, tam gelişmemiş olsa da, bir benliği ve kimliği vardır. Eğer onları hep kendi dairemiz içerisine hapsedersek ufuklarının gelişmesini ve genişlemesini engelleriz.
Dünya edebiyatına, özellikle de Avrupa edebiyatına baktığımızda çocuklara yönelik eserlerin büyüklere yönelik olanlardan eksik olmadığını görürüz. Demek ki elin Avrupalısı çocuğu bir fert olarak kabul edip önemsiyor. Onun ruh cephesini yok saymıyor. Ona hayatı öğretmek için elinden geleni yapıyor. Fakat bizdeki gibi aşırı derecede kollayıp gözetmiyor.
Çocukların zekâlarının gelişmesinde edebiyatın(şiir, hikâye, roman) tesiri çok büyüktür. Fakat ülkemizin bunun bilincine yeterince vardığı söylenemez. Onun içindir ki bizde çocuk edebiyatı nüfusla kıyaslandığında zengin olmadığı ortaya çıkar. Bunun yanında yetişkinlere yönelik eserler, küçüklere hitap edenlerle kıyaslanmayacak kadar çoktur. Demek ki yazarlar olarak bu hususta biraz büyükleri(kendi akranlarımızı) kayırıyoruz.
Çocuk edebiyatı deyip geçmeyin. Çocuklar için yazan yazarları sakın küçümsemeyin, aksine onlara sahip çıkın, destek olun, el verin. Çocuklara yönelik yazılan eserleri basit(sıradan) bulabilirsiniz. Lakin o eserlere biraz da çocukların dünyasından, onların gözüyle bakmaya çalışın. Onların bu eserlerden aldığı keyfi tahmin bile edemezsiniz.
Çocukların en çok sevdiği türlerden birisi şiirdir. Şiirler onların dünyasında çok şey ifade ediyor. Kısa ve sade oldukları için şiirleri daha kolay anlayabiliyorlar. Fakat ülkemizde çocuklara yönelik şiir yazanların sayısı iki elin parmakları sayısıncadır. Nedense bu alana ilgi duyulmuyor. Bu alanda kalem oynatanlar anlaşılmaz bir mantıkla küçümseniyor. Oysa çocuk şiirleri vaktiyle hepimizin hafızalarını süslemiş, zihnimizde kalıcı izler bırakmıştır.
O 17 aylik cocuga bu isi yapani varya yada yapanlari.......... keseceksin seylerini dise dis, bakin bir zamanlar beyoglunda asayiste Hortum Süleyman denen bir emniyet müdürü zat vardi, en etkili metodu o kullanirdi plastik boru ile dövermis,anam anam bir sefer gencken macta i.. polisten cop yemistim anam vay anam, birde düsünün siz plastik söyle ince bir boru, vurus serbest etleri ligme ligme olana kadar.......
herşeyin küçüğüne 'çocuk' denilirmiş 11. yüzyıla kadar. buna hayvan yavrularıda dâhil.. etimoloji uzmanları Türkçe çocuk, küçük, güdük ve Farsça cûcek, kûcek, kûdek (küçük, yavru) kelimelerinin birbirleriyle akraba olduğunu söylüyor..
bir hayatın meyvesi ömür boyunca alınabilecek en güzel çiçek,evin neşesi,sorumluluk duygusu,yorgunluk ama tatlı,sevinç,mutluluk,büyüyüp evi terk ettiğinde ise hüzün.
'Çocuklarınız sizlerin değildir Onlar bizzat yaşamın çağrısının kızları ve oğullarıdır. Elinizden geçerler, sizden gelmezler... Eğer sizlerle birlikteyseler Bu sizindir anlamına gelmez! Onlara sevginizi verin,fikirlerinizi değil... Çünkü onların kendi fikirleri vardır Bedenlerini barındırın, ruhlarını değil... Çünkü ruhları bize ve hayallerimize Yasaklanan yarınlardadır... Sizler onlara benzemeye çalışın... Onları kendinize benzetmeye değil! '
Daha tanıyamadıkları dünyada etki tepki, sebep sonuç ilişkisini çözme yeteneği gelişmemiş canlılar.
Normal yetişkin bir varlık olarak ele alındığında algı bozukluğu taşıyan kişilik problemi olan bireyler olarak karşımıza çıkar.
Mesela;
- Bir soru eğer uzunsa, upuzun soruyu tekrar yazmak bir cevaptır.
- O günkü yağmur geceleyin çişini kaçırdığı için yağmıştır.
- Saçları zorla kesildiği için kötü birşeyler olacağına inanabilir.
gibi.
sevimli yaratık çocuk lar :))
Dünyaya ebebeyinlerinin bencillikleriyle gelen
Yine onların bencillikleriyle arada kalan ne yapacağını şaşıran
Yine onların bencillikleri yüzünden zor şartlarda psikolojileri bozuk büyüyen
Masum varlıklar
(Bunları ayrılan çiftler için yazıyorum evliliği evcilik oyunu zannedip kolayca evlenip kolayca ayrılan ve arada çocukları bırakanlar için,yuva ve aile kavramı okadar basite indirildiki olan yalnız zavallı çocuklara oluyor,artık bilinçli hareket edelim lütfen)
Çocuk:Yaşama sebebim.....
ÇOCUK ŞİİRLERİ
M.NİHAT MALKOÇ
Hayatımızın öznesidir çocuklar… Onlar dünya bahçesinin gonca gülüdürler… Gülü olmayan bahçe ne kadar renksizse çocuk olmayan ev de o derece sönük bir viranedir. Onların sonu gelmeyen istek ve şikâyetlerinden 'illallah' desek de onlarsız bir gün bile yapamayız. Hayatımıza renk ve ahenk katar onlar… Onların öfkesi camdaki buğu gibidir. Azıcık sıcaklık görünce yok olur gider yüreklerine sinen öfke ve alınganlık…
Yarınların yükünü onların omzuna yükleyeceğiz. Gelecekte bugünkü makam ve mevkileri çocuklarımıza teslim edeceğiz. Günü gelince her şeyden elimizi eteğimizi çekeceğiz. Onlar emaneti alarak daha ileriye götürecekler şüphesiz... Vazifelerinde başarılı olmaları için donanımlı olmaları şarttır. Onlara o bilgi birikimini bugünden kazandırmalıyız. Körpe beyinlerini zehirli düşüncelerden uzak tutmalıyız. Onlara vatan ve millet sevgisi, saygı, hoşgörü, vefa, adalet, doğruluk gibi ölümsüz kavramları aşılamalıyız.
Kim demiş çocuk küçük bir şeydir? Belki çocuk her şeydir... Zira onlar bizim istikbalimizin sönmeyen güneşidir. Onları mutlu etmek ve güzel şartlarda büyütmek biz ebeveynlerin en büyük ödevidir. Bizler onlara sağlıklı bir hayat ortamı sağlamanın mücadelesini vermeliyiz. Sorumluluklarımızı askıya alarak görevlerimizi ihmal etmemeliyiz.
Çocuğun fiziki ihtiyaçlarını karşılamak asla yeterli değildir. Ona iyi bir eğitim ve terbiye vermek de bizim asli vazifelerimiz arasında yer alır. Kim ne derse desin her şeyin başı eğitimdir. Fakat eğitim terbiyle takviye edilmedikçe pek bir mana taşımaz. Bilgilerimiz ne kadar geniş ve derin olursa olsun bunları terbiyeyle taçlandırmadıkça solda sıfırdırlar. Yani müspet bir değerleri yoktur. Eğitimle terbiye bir bütün olmalıdır. Bu dengeyi iyi sağlamalıyız.
Çocuklara pozitif ilimlerin yanında sosyal bilimleri ve güzel sanatları da sevdirip öğretmeliyiz. Çünkü pozitif ilimler tek başına eksik kalırlar. Küçük yaşlardaki fertlere hayatı anlamlı kılacak ve maneviyat dengesini sağlayacak değerler de kazandırılmalıdır. Çocuklara şiiri, hikâyeyi, romanı sevdirirsek onların sosyal zekâsını da takviye etmiş oluruz. Nasıl kuş tek kanatla uçamazsa çocuklar da tek yönlü bilgi ve becerilerle hedeflerine varamazlar.
Ülkemizde çocuklar nedense kimlik ve kişilik sahibi fertler olarak görülüp muhatap kabul edilmezler. Onları ite kalka bir noktaya getiririz. Oysa çocuk da bir ferttir. Onun da, tam gelişmemiş olsa da, bir benliği ve kimliği vardır. Eğer onları hep kendi dairemiz içerisine hapsedersek ufuklarının gelişmesini ve genişlemesini engelleriz.
Dünya edebiyatına, özellikle de Avrupa edebiyatına baktığımızda çocuklara yönelik eserlerin büyüklere yönelik olanlardan eksik olmadığını görürüz. Demek ki elin Avrupalısı çocuğu bir fert olarak kabul edip önemsiyor. Onun ruh cephesini yok saymıyor. Ona hayatı öğretmek için elinden geleni yapıyor. Fakat bizdeki gibi aşırı derecede kollayıp gözetmiyor.
Çocukların zekâlarının gelişmesinde edebiyatın(şiir, hikâye, roman) tesiri çok büyüktür. Fakat ülkemizin bunun bilincine yeterince vardığı söylenemez. Onun içindir ki bizde çocuk edebiyatı nüfusla kıyaslandığında zengin olmadığı ortaya çıkar. Bunun yanında yetişkinlere yönelik eserler, küçüklere hitap edenlerle kıyaslanmayacak kadar çoktur. Demek ki yazarlar olarak bu hususta biraz büyükleri(kendi akranlarımızı) kayırıyoruz.
Çocuk edebiyatı deyip geçmeyin. Çocuklar için yazan yazarları sakın küçümsemeyin, aksine onlara sahip çıkın, destek olun, el verin. Çocuklara yönelik yazılan eserleri basit(sıradan) bulabilirsiniz. Lakin o eserlere biraz da çocukların dünyasından, onların gözüyle bakmaya çalışın. Onların bu eserlerden aldığı keyfi tahmin bile edemezsiniz.
Çocukların en çok sevdiği türlerden birisi şiirdir. Şiirler onların dünyasında çok şey ifade ediyor. Kısa ve sade oldukları için şiirleri daha kolay anlayabiliyorlar. Fakat ülkemizde çocuklara yönelik şiir yazanların sayısı iki elin parmakları sayısıncadır. Nedense bu alana ilgi duyulmuyor. Bu alanda kalem oynatanlar anlaşılmaz bir mantıkla küçümseniyor. Oysa çocuk şiirleri vaktiyle hepimizin hafızalarını süslemiş, zihnimizde kalıcı izler bırakmıştır.
yani çocuk; o güzel tüccar
yorgunluklar alıp kargılar dağıtan
....
yaa çocuk minik bir yavruu işte
Çocuk...Herşey demek.Eğitiminin asla aileye bırakılmayıp,yetiştirilmesi devletin en temel görevi olması gereken bir konu.VE BU KONU ÇOK CİDDİ! !
dünyadaki en berbat şeyler hep onun başına gelir...
küçük birşeydir ama çok şeydir :)
az önce minik bi oğlan eczanedeki tartının üzerine çıkıp babasına şöyle seslendi....;
- babaaa bak bakalım ben kaç dereceyim..... :)))))
yaşamın anlamı..
Kuyruklu yıldız koleksiyoncusu
Her çocuk bir VİP'dir...
Diğer bir değişle her çocuk farklı yönlerden önemlidir... :)))
en sıkıntılı anlarda insanları eğlendirmeyi bilen...
yüzlerine baktığınız zaman, size dünyanın güzel olduğunu hatırlatan...
Melekler kadar temiz, günahsız, rızıklanmamıza ve hatta çoğu belaların geri dönmesine sebep olan, mevlamın yeryüzündeki görünen melekleridir...
O 17 aylik cocuga bu isi yapani varya yada yapanlari.......... keseceksin seylerini dise dis,
bakin bir zamanlar beyoglunda asayiste Hortum Süleyman denen bir emniyet müdürü zat vardi, en etkili metodu o kullanirdi plastik boru ile dövermis,anam anam bir sefer gencken macta i.. polisten cop yemistim anam vay anam, birde düsünün siz plastik söyle ince bir boru, vurus serbest etleri ligme ligme olana kadar.......
herşeyin küçüğüne 'çocuk' denilirmiş 11. yüzyıla kadar.
buna hayvan yavrularıda dâhil..
etimoloji uzmanları Türkçe çocuk, küçük, güdük ve Farsça
cûcek, kûcek, kûdek (küçük, yavru) kelimelerinin
birbirleriyle akraba olduğunu söylüyor..
mutlaka izleyin..
*linkte soru işaretinden sonra gelen boşluğu kapatın ve öyle yapıştırın
bir hayatın meyvesi ömür boyunca alınabilecek en güzel çiçek,evin neşesi,sorumluluk duygusu,yorgunluk ama tatlı,sevinç,mutluluk,büyüyüp evi terk ettiğinde ise hüzün.
hayatın her noktasına renk katabiliyorlar.. :))
çocuk 1-18 yaş arasındaki kişiler
at biraz masum oldu daha.....
çok akıllı,ama mantıksız
çocukken yağmur mazgallarını
kumbara sanıp haçlığımı atardım
bu yüzden en çk denizden alacaklıyım
sunay akın
gelecek,umut,sevgi,masumiyet...
hareket canlilik masumluk ve evin nese kaynagidir..
masum ve tatlının yanyana kolkola olduğu bir varlık
kal öyle be
çocuk
çocuk kal
gelme bu tarafa
be çocuk
git öte
git biraz daha öte
be çocuk
buraya elleşme
kirlenme....
...
- ;))
Aman benden uzak olsun :)
'Çocuklarınız sizlerin değildir Onlar bizzat yaşamın çağrısının kızları ve
oğullarıdır. Elinizden geçerler, sizden gelmezler...
Eğer sizlerle birlikteyseler Bu sizindir anlamına gelmez! Onlara sevginizi verin,fikirlerinizi değil... Çünkü onların kendi fikirleri vardır Bedenlerini barındırın, ruhlarını değil... Çünkü ruhları bize ve hayallerimize Yasaklanan yarınlardadır... Sizler onlara benzemeye çalışın...
Onları kendinize benzetmeye değil! '
Aldanırsın insanlara
Dalarsın derin sulara
Yenilirsin korkulara
Siste, ateşte kalırsın