Her türlü madde ya da enerjinin doğal birikimin çok üstündeki miktarlarda çevreye katılmasına çevre kirliliği denir. İnsan milyonlarca yıl evvel dünya üzerinde yaşamış ve bulunduğu çevreyi de kendi arzusuna göre değiştirmeye başlamıştır. Bilhassa 20.yüzyıldan sonra artan nüfus, ulaşım, sanayiinin gelişmesi ve insanın bir anlık para kazanma hırsı ile birey çevresini unutmuş ve kirliliğe terk etmiştir. Kirlenme, kirleticilerin etkilediği ortamın niteliğine göre; hava, su ve toprak kirlenmesi olarak sınıflandırılır.çoğu kirletici, aynı anda birden çok kaynağı etkileyebilir.çevre kirliliği canlılar içinde en çok insanları etkilemektedir.böylece insanoğlu dolaylı yoldan kendine zarar vermiş olur. Çünkü; insan doğaya değil doğa insana sahiptir. İnsan doğaya zarar verince içinde bulunduğu halkaya zarar vermiş olur.
1. TOPRAK KİRLİLİĞİ Arazinin iyi ağaçlandırılmaması ve ormanların kaçak olarak kesilerek tarım alanı haline getirilmesi erozyona sebep olmakta, bu da dolaylı yoldan su kirliliğini oluşturmaktadır. Bunların yanı sıra sağlık sorunlarının da ortaya çıkması canlı yaşam için ciddi problemler oluşturmaktadır. Ancak makro ölçeklere bakıldığı zaman, insanların hızlı bir şekilde yüzey şekilleri üzerinde değişikliklere sebep oldukları görülmektedir. Aşınma sonucu biriken tortular, toprağın bozulmasına yol açan bir başka etmendir. Endüstri devriminin hızlanması ile bölgeler üzerinde şu değişimler hızla meydana gelmiştir. • Bitki örtüsünün kalkması • Arazilerin yanlış kullanıma açılması • Ararsal yayılmalarının hızlanması • Erozyonun hızlanması • Flora ve faunada hızlı değişimler
2. HAVA KİRLİLİĞİ Hava, atmosferi meydana getiren gazların karışımıdır. Saf hava, başta azot ve oksijen olmak üzere argon, karbondioksit, su buharı, neon, helyum, metan, kripton, hidrojen, azot monoksit, ksenon, ozon, amonyak ve azot dioksit gazlarının karışımından meydana gelmiştir. Bu gazların dağılımı ise % 78’i azot, hacim olarak %21’ni ve ağırlık olarak %23’ ünü oluşturan oksijen ise oldukça reaktif bir gazdır. Diğer gazlar ise atmosfer hacminin %1’ini oluştururlar. Atmosferi oluşturan bu gazların, en kararsız olanları su buharı ve karbondioksittir. Atmosferdeki su buharı miktarı, denizler, göller, nehirler ve bitkilerden buharlaşma ile artar ve bulutlardan sis, çiğ, yağmur oluşumu ile de azalır. Su buharının bu değişkenliği, bu olaylarla birbirini öyle takip dengeler ki, su buharının atmosferdeki miktarı değişmez.
Canlı metabolizmasına zararlı bir çok gazın havaya karışması şeklinde tanımlayabileceğimiz “hava kirliliği” günümüzde tüm insanlığın ve özellikle de büyük yerleşim merkezlerinin ciddi bir problemidir. Kentlerin havasını ilk siyah bulutların kapladığı, nefes almanın zorlaştığı, toplu ölümlerin olduğu tarih, “endüstri devrimi”nin başladığı yıllardır. Endüstrileşme ve teknolojik gelişmeler hava kirliliğine artan bir etkide bulunmuştur. Otomobillerin üretiminin artması ve bunlarda petrolün kullanımı, fabrika bacaları ve kimyasal madde üreten imalathanelerin artması hava kirliliğine ayrıca katkıda bulunmuştur.Ama bunlar hep günümüzde gelişmişliğin göstergesi kabul edilmektedir. Hava kirliliğinin etkileri Hava kirliliği solunum sistemi hastalıklarına ve akciğer kanserine neden olur. Hava kirliliği atmosferde sera etkisi, asit yağmuru, ozon tabakasının incelmesi gibi sorunlara yol açar.
3-SU KİRLİLİĞİ Dünyadaki yaşam suyun mevcudiyetinde gerçekleşmektedir. Bitki ve hayvanların vücutlarının büyük kısımlarını su oluşturmaktadır. Bir insanın vücut ağırlığının %60’dan fazlasını su meydana getirir. Bazı organlarımızda, örneğin beyinde %75 civarında su bulunmaktadır.
Su kaynaklarından faydalanmayı olumsuz yönde etkileyip niteliğini düşürecek düzeylerde suyun içinde bulunabilen organik, anorganik, biyolojik ve radyoaktif maddeler suyun kirliliğini göstermektedir. Kirlenme olgusunun su açısından önemi; suyun fiziksel, kimyasal ve biyolojik özelliklerini olumsuz yönde etkilemesi ve böylece kullanım alanlarının kısıtlanması, biyolojik yaşantıyı bozması ile bünyesinde bulundurabileceği, salgın hastalıklara yol açan mikroorganizmalardan ve kimyasal kirleticilerden kaynaklanmaktadır.
Doğal olarak kirlenmemiş bir su ortamında bulunan canlılar o su ortamıyla belirli bir denge içindedirler. Dıştan gelen herhangi bir olumsuz etken (bu etken suya karıştırılan bir kirletici olabilir) o ortamdaki doğal dengeyi bozabilir. Toplumun yapısı değişip kentleşme ve endüstrileşme süreci geliştikçe, su kaynaklarının çok yönlü kullanımı artmakta ve karmakarışık bir hal almaktadır. Örneğin toplumların yaşama düzeyi yükseldikçe kişi başına kullanılan su miktarı arttığı gibi, teknolojik gelişmeye bağlı olarak etkileri henüz bilinmeyen pek çok kirletici de sulara karışmaktadır. Bunun sonucunda su kaynaklarının sulama, su ürünleri, dinlenme, spor gibi amaçlarla kullanılabilirliği azalmaktadır.
Sudan yararlanan sanayii kuruluşları da bir dizi değişik etkisi olan kirleticilerin sulara karışmasına yol açar. Sanayileşmenin hızla ilerlemesiyle, sanayii atıkları, kanalizasyon atıklarını birkaç kat aşmıştır. Su kirliliğinde en önemli oynayan sanayii dalları, kağıt, kimya, petrol ve demir-çeliktir. Enerji santralleri de büyük miktarda atık ısının sulara karışmasına neden olur. Plastik üretiminde kullanılan maddeler, insan, hayvan ve bitki yaşamı için büyük tehlike oluşturmaktadır.
Su kirliliğine yol açan etkenleri, kısaca şöyle sıralayabiliriz.: 1- Tarımsal faaliyetlerin sonucu 2- Toprak erozyonundan, (doğal kayma ve yapay olgular sonucu) 3- Bitkilerin çürümesinden kaynaklanan kirlenmeler 4- Hayvansal atıklar 5- Tarımsal mücadele ilaçlarından kaynaklanan kirlenme 6- Endüstriden kaynaklanan kirlenme 7- Kimyasal kirlilikler 8- Fizyolojik kirlilikler 9- Biyolojik kirlilikler 10- Atmosferik kirlilikler 11- Zehirli varil veya tehlikeli atıkların gizli gizli gömülmesi veya atılmasından kaynaklanan kirlenmeler. 12- Yerleşim alanlarından gelen kirlenmeler 13- Rüzgarın etkisiyle taşınanlar 14- Endüstri ve evsel atıklar.
TOPRAK,HAVA, SU KİRLİLİĞİNE KARŞI ALINABİLECEK ÖNLEMLER Hava kirliliğine karşı alınabilecek önlemler • Öncelikle fosil yakıt kullanım yerine doğalgaz, güneş enerjisi ve jeotermal enerji kullanımı yaygınlaştırılmalıdır. • Sanayi tesisleri kurulurken yeşil alanların artırılması planlanmalı ve sanayi atıkları havaya verilmemelidir. • Arabaların egzozlarından çıkan gazlara önlem alınmalıdır. • İnsanlar toplu taşımacılığa özendirilmeli ve yakıt olarak doğalgaz kullanılmalıdır. • Orman tahribatı önlenmeli, ağaçlandırma çalışmalarına hız verilmeli ve ozon tabakasına zarar verilmemelidir. Toprak kirliliğinin önlenmesi için; • Evsel atıklar toprağa zarar vermeyecek şekilde toplanmalı ve imha edilmelidir. • Verimli tarım alanlarına sanayi tesisleri ve yerleşim alanları kurulmamalıdır. • Sanayi atıkları arıtılmadan toprağa verilmemelidir. • Tarım ilaçlarında ve gübrelemede yanlış uygulamalar önlenmelidir. • Ambalaj sanayiinde cam, karton gibi yeniden kullanılabilir maddeler seçilmelidir. • Toprağı yanlış işleme ve yanlış sulama uygulamaları durdurulmalıdır. • Otlak ve ormanlar korunmalı ve çoğaltılmalıdır. • Nükleer santraller toprağa zarar vermeyecek yerlere kurulmalıdır. • Ağaç sevgisi ve ormanların korunması konusunda insanlar eğitilmelidir.
insanın kendisi kirli bi kere.kendi kirli olunca herşeyi de kirletiyo. havayı,suyu,doğayı..insan kirliliği de çok kötü; bkz.kalitesiz insan sayısı fazlalığı.
izmaritin denizde kısacık müddette yokolduğuna inanan sevgili kullanıcı çevre dostları aksi deneyle tarafımdan sabittir ayrıca ozona da zarar, yeryüzünün sigara içen canlılarının günlük kullanımların ve biriken dumanın istatistiği çıkarılırsa bunu da anlamak pek güç olmaz...
PATRONLAR ‘Çevre Yasası’na karşı çıkıyorlar. Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) , yasada yapılmak istenen değişikliğin işverenlere yeni yükler getirdiğini, bu yüzden işçi çıkartmak zorunda kalınacağını öne sürüyor. Tehdit bu
Çevre Bakanı Pepe zaten ‘Bizi tehdit ediyorlar’ diye yakınıyor.
Bu yasa dört kez parlamentoların gündemine geldi; ama patronlar görüşülüp kabul edilmesine izin vermediler ve yasa tam dört kez kadük oldu. Bu beş..
Yine tehdit var.
Çünkü patronlar her şeyin kendilerinin olduğuna inanırlar. Yer, gök, hava, su, toprak...
Irmaklar onların fabrikaları için doğal atık su yollarıdır... Bakın; fabrikalarında kullanılan boyanın renginde akar Trakya’nın, Ege’nin nehirleri.
Hava onların işyerlerinden çıkan dumanı-isi-pis kokuları-zehiri taşıyıp durur.
Onlar için orman kerestedir.
Yeşil alanlar, parsel parsel arsa demektir.
Asla vicdanları sızlamaz.
Danayı gördüklerinde akıllarına sucuk, kazı gördüklerinde akıllarına kaztüyü yastık gelir.
Bu yüzden fokların yuvasının üzerine marina yaptılar, yeşil alanlara fabrikalar kurdular, kuş cennetlerinde şimdi apartmanlar var.
Bu yüzden cennet koylar foseptik gibidir, İstanbul’da deniz yok, tüm kıyılarımız pis kokar.
Bu yüzden yasa-masa istemiyorlar.
Ve bir yasayı dört kez kadük edecek kadar örgütlü güçleri var.
*
O zaman...
O zaman ormandan, denizden, nehirlerden, bir nefes havadan, bir yudum sudan, yeşilden, maviden, kısacası bu cennet yurttan yana olanlar, siz de örgütlenin...
Mahallede, kasabada, beldede yurdunu sevenler el ele vermeli...
Dünyanın her yerinde sermaye vatan-yurt-çevre-yaşam-su-hava dinlemez, yok etmek ister. Ama bilinçli ve yürekli insanlar, onlara izin vermemek için örgütlenirler ve çırpınırlar.
Uygar-bilinçli insanın vatan sevgisidir bu.
Sessizlik ve tepkisizlik ise vatanın doğasına, ormanına, denizine, havasına, suyuna, toprağına ihanet değilse nedir? ..
- - - İnsanın Dişi olmadan bile doğiurabildiği tek şey...çevre kirliliğin en büyük sebebi, İNSANDIR...bunu insan yapar ve tüm canlılar hisseder hisseder... işte İnsanın kısaca tarifi... - - -
Çevre kirliliği ülkemizin çözüm getirilmesi gereken en önemli bir kavramdır.Çevre kirliliğinin en önemli konusuda hava kirliliğidir.Çünkü bir insan yemek yemeden 6 ay,su içmeden 1 ay nefes almadan ancak 5 dakika yaşayabilir.Hava canlılar için en önemli yaşam faktörüdür.Hava kirliliği sonucu beynimizin ihtiyacı olan oksijen gitmediği zaman çalışmaz.Dolayısıyla sağlıklı düşünemez; doğru kararlar veremeyiz.Aynı zamanda hava kirliliğine(sigara da dahil) bağlı olarak vücudumuzun ihtiyacı olan mineralleri,vitaminleri bağırsaklarımızdan emilmeden dışarı atılır.Kısaca sağlıklı olmamız, sağlıklı birey oluşturmamız aldığımız hava ile doğru orantılıdır.Peki hava kirliliğini önlemek mümkünmüdür.? Hava kirliliğni yok etmek mümkün değil fakat azaltmak mümkündür.Yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımının artması,fosil yakıtları verimli yakılması,filtre kullanımının arttırılması v.b. önlemlerle azaltmak mümkündür. Ayrıca katı yakıtlı(kömür v.b) kalorifer kazanlarının kullanımı ehliyetsiz kişiler yeterli eğitime sahip olmayan vasıfsız kişilerin yakması sonucu ciddi hava kirliliği yaşanmakta bununla beraber ciddi yakıt sarfiyatları olmaktadır. ÇÖZÜM:Hazırlamış olduğum proje(Türkiye Çevre Enstitüsü) ile tüm bu olumsuzlukları azaltmak mümkün..Bu forumu okuyan arkadaşlardan yardım istiyorum.Yaşadığımız ülkeye sahip çıkalım. Not:Bu projeyle yaklaşık 15000 üniversite mezunu işsize iş imkanı sağlanacaktır...
benim olduyum yerde çevre kirliliği olamaz. olursa hanımım işime neyim son verir soora hem aç hemide açıkta kalırım.
Her türlü madde ya da enerjinin doğal birikimin çok üstündeki miktarlarda çevreye katılmasına çevre kirliliği denir. İnsan milyonlarca yıl evvel dünya üzerinde yaşamış ve bulunduğu çevreyi de kendi arzusuna göre değiştirmeye başlamıştır. Bilhassa 20.yüzyıldan sonra artan nüfus, ulaşım, sanayiinin gelişmesi ve insanın bir anlık para kazanma hırsı ile birey çevresini unutmuş ve kirliliğe terk etmiştir. Kirlenme, kirleticilerin etkilediği ortamın niteliğine göre; hava, su ve toprak kirlenmesi olarak sınıflandırılır.çoğu kirletici, aynı anda birden çok kaynağı etkileyebilir.çevre kirliliği canlılar içinde en çok insanları etkilemektedir.böylece insanoğlu dolaylı yoldan kendine zarar vermiş olur. Çünkü; insan doğaya değil doğa insana sahiptir. İnsan doğaya zarar verince içinde bulunduğu halkaya zarar vermiş olur.
1. TOPRAK KİRLİLİĞİ
Arazinin iyi ağaçlandırılmaması ve ormanların kaçak olarak kesilerek tarım alanı haline getirilmesi erozyona sebep olmakta, bu da dolaylı yoldan su kirliliğini oluşturmaktadır. Bunların yanı sıra sağlık sorunlarının da ortaya çıkması canlı yaşam için ciddi problemler oluşturmaktadır. Ancak makro ölçeklere bakıldığı zaman, insanların hızlı bir şekilde yüzey şekilleri üzerinde değişikliklere sebep oldukları görülmektedir.
Aşınma sonucu biriken tortular, toprağın bozulmasına yol açan bir başka etmendir.
Endüstri devriminin hızlanması ile bölgeler üzerinde şu değişimler hızla meydana gelmiştir.
• Bitki örtüsünün kalkması
• Arazilerin yanlış kullanıma açılması
• Ararsal yayılmalarının hızlanması
• Erozyonun hızlanması
• Flora ve faunada hızlı değişimler
2. HAVA KİRLİLİĞİ
Hava, atmosferi meydana getiren gazların karışımıdır. Saf hava, başta azot ve oksijen olmak üzere argon, karbondioksit, su buharı, neon, helyum, metan, kripton, hidrojen, azot monoksit, ksenon, ozon, amonyak ve azot dioksit gazlarının karışımından meydana gelmiştir. Bu gazların dağılımı ise % 78’i azot, hacim olarak %21’ni ve ağırlık olarak %23’ ünü oluşturan oksijen ise oldukça reaktif bir gazdır. Diğer gazlar ise atmosfer hacminin %1’ini oluştururlar. Atmosferi oluşturan bu gazların, en kararsız olanları su buharı ve karbondioksittir. Atmosferdeki su buharı miktarı, denizler, göller, nehirler ve bitkilerden buharlaşma ile artar ve bulutlardan sis, çiğ, yağmur oluşumu ile de azalır. Su buharının bu değişkenliği, bu olaylarla birbirini öyle takip dengeler ki, su buharının atmosferdeki miktarı değişmez.
Canlı metabolizmasına zararlı bir çok gazın havaya karışması şeklinde tanımlayabileceğimiz “hava kirliliği” günümüzde tüm insanlığın ve özellikle de büyük yerleşim merkezlerinin ciddi bir problemidir. Kentlerin havasını ilk siyah bulutların kapladığı, nefes almanın zorlaştığı, toplu ölümlerin olduğu tarih, “endüstri devrimi”nin başladığı yıllardır.
Endüstrileşme ve teknolojik gelişmeler hava kirliliğine artan bir etkide bulunmuştur. Otomobillerin üretiminin artması ve bunlarda petrolün kullanımı, fabrika bacaları ve kimyasal madde üreten imalathanelerin artması hava kirliliğine ayrıca katkıda bulunmuştur.Ama bunlar hep günümüzde gelişmişliğin göstergesi kabul edilmektedir.
Hava kirliliğinin etkileri
Hava kirliliği solunum sistemi hastalıklarına ve akciğer kanserine neden olur.
Hava kirliliği atmosferde sera etkisi, asit yağmuru, ozon tabakasının incelmesi gibi sorunlara yol açar.
3-SU KİRLİLİĞİ
Dünyadaki yaşam suyun mevcudiyetinde gerçekleşmektedir. Bitki ve hayvanların vücutlarının büyük kısımlarını su oluşturmaktadır. Bir insanın vücut ağırlığının %60’dan fazlasını su meydana getirir. Bazı organlarımızda, örneğin beyinde %75 civarında su bulunmaktadır.
Su kaynaklarından faydalanmayı olumsuz yönde etkileyip niteliğini düşürecek düzeylerde suyun içinde bulunabilen organik, anorganik, biyolojik ve radyoaktif maddeler suyun kirliliğini göstermektedir. Kirlenme olgusunun su açısından önemi; suyun fiziksel, kimyasal ve biyolojik özelliklerini olumsuz yönde etkilemesi ve böylece kullanım alanlarının kısıtlanması, biyolojik yaşantıyı bozması ile bünyesinde bulundurabileceği, salgın hastalıklara yol açan mikroorganizmalardan ve kimyasal kirleticilerden kaynaklanmaktadır.
Doğal olarak kirlenmemiş bir su ortamında bulunan canlılar o su ortamıyla belirli bir denge içindedirler. Dıştan gelen herhangi bir olumsuz etken (bu etken suya karıştırılan bir kirletici olabilir) o ortamdaki doğal dengeyi bozabilir. Toplumun yapısı değişip kentleşme ve endüstrileşme süreci geliştikçe, su kaynaklarının çok yönlü kullanımı artmakta ve karmakarışık bir hal almaktadır. Örneğin toplumların yaşama düzeyi yükseldikçe kişi başına kullanılan su miktarı arttığı gibi, teknolojik gelişmeye bağlı olarak etkileri henüz bilinmeyen pek çok kirletici de sulara karışmaktadır. Bunun sonucunda su kaynaklarının sulama, su ürünleri, dinlenme, spor gibi amaçlarla kullanılabilirliği azalmaktadır.
Sudan yararlanan sanayii kuruluşları da bir dizi değişik etkisi olan kirleticilerin sulara karışmasına yol açar. Sanayileşmenin hızla ilerlemesiyle, sanayii atıkları, kanalizasyon atıklarını birkaç kat aşmıştır. Su kirliliğinde en önemli oynayan sanayii dalları, kağıt, kimya, petrol ve demir-çeliktir. Enerji santralleri de büyük miktarda atık ısının sulara karışmasına neden olur. Plastik üretiminde kullanılan maddeler, insan, hayvan ve bitki yaşamı için büyük tehlike oluşturmaktadır.
Su kirliliğine yol açan etkenleri, kısaca şöyle sıralayabiliriz.:
1- Tarımsal faaliyetlerin sonucu
2- Toprak erozyonundan, (doğal kayma ve yapay olgular sonucu)
3- Bitkilerin çürümesinden kaynaklanan kirlenmeler
4- Hayvansal atıklar
5- Tarımsal mücadele ilaçlarından kaynaklanan kirlenme
6- Endüstriden kaynaklanan kirlenme
7- Kimyasal kirlilikler
8- Fizyolojik kirlilikler
9- Biyolojik kirlilikler
10- Atmosferik kirlilikler
11- Zehirli varil veya tehlikeli atıkların gizli gizli gömülmesi veya atılmasından kaynaklanan kirlenmeler.
12- Yerleşim alanlarından gelen kirlenmeler
13- Rüzgarın etkisiyle taşınanlar
14- Endüstri ve evsel atıklar.
TOPRAK,HAVA, SU KİRLİLİĞİNE KARŞI ALINABİLECEK ÖNLEMLER
Hava kirliliğine karşı alınabilecek önlemler
• Öncelikle fosil yakıt kullanım yerine doğalgaz, güneş enerjisi ve jeotermal enerji kullanımı yaygınlaştırılmalıdır.
• Sanayi tesisleri kurulurken yeşil alanların artırılması planlanmalı ve sanayi atıkları havaya verilmemelidir.
• Arabaların egzozlarından çıkan gazlara önlem alınmalıdır.
• İnsanlar toplu taşımacılığa özendirilmeli ve yakıt olarak doğalgaz kullanılmalıdır.
• Orman tahribatı önlenmeli, ağaçlandırma çalışmalarına hız verilmeli ve ozon tabakasına zarar verilmemelidir.
Toprak kirliliğinin önlenmesi için;
• Evsel atıklar toprağa zarar vermeyecek şekilde toplanmalı ve imha edilmelidir.
• Verimli tarım alanlarına sanayi tesisleri ve yerleşim alanları kurulmamalıdır.
• Sanayi atıkları arıtılmadan toprağa verilmemelidir.
• Tarım ilaçlarında ve gübrelemede yanlış uygulamalar önlenmelidir.
• Ambalaj sanayiinde cam, karton gibi yeniden kullanılabilir maddeler seçilmelidir.
• Toprağı yanlış işleme ve yanlış sulama uygulamaları durdurulmalıdır.
• Otlak ve ormanlar korunmalı ve çoğaltılmalıdır.
• Nükleer santraller toprağa zarar vermeyecek yerlere kurulmalıdır.
• Ağaç sevgisi ve ormanların korunması konusunda insanlar eğitilmelidir.
insanın kendisi kirli bi kere.kendi kirli olunca herşeyi de kirletiyo. havayı,suyu,doğayı..insan kirliliği de çok kötü; bkz.kalitesiz insan sayısı fazlalığı.
Hava kirliliği, Toprak kirliliği, Su kirliliği, Ses kirliliği
ahh bi bilsem stN araşTırmAsdIM! ! ..=)
izmaritin denizde kısacık müddette yokolduğuna inanan sevgili kullanıcı çevre dostları aksi deneyle tarafımdan sabittir ayrıca ozona da zarar, yeryüzünün sigara içen canlılarının günlük kullanımların ve biriken dumanın istatistiği çıkarılırsa bunu da anlamak pek güç olmaz...
çevre kirliliği insanların yaşamını olumsuz etkiler
Cevre, cevrecilere birakilmyacak kadar ciddi bir istir.
BARIS MANCO
saçmasapan insanların inatla vaar olup üremesi..
bazı kendini bilmezlerin, cahillerin, ya ne diyim anlayın işte bilgisizlerin kendi pisliklerini, artıklarını ortalığa atmasıdır!
kişinin etrafını anlamsız ve gereksiz insanların sarması
Toplum bu derece kirlendikten; sonra çevre nasıl kirlenmesin...
Kaçınılmaz.
çevre kirliliği televizyondaki saçma kirlilikleri ve sertap erenerin kırmızı dudakları arasında dönen semazenleri çağrıştırıyor! ! ! !
insanların en zararlı varlılar olduğunu
bitlenmiş
acaba bneim kaç yazım yarın bitlenir ki
bit ayıklayıcıları uyumuyor olabilirler mi acaba...
türk işi...
böyle bir şey oluyor herhalde...
çekilin yoldan geliyorlar
türkiş kovboylar
o biri ben oluyom galiba...
öcüüüüüü...
sezgin
Naylon torbalar,pet şişeler,deterjanlar,kimyasal maddeler,cam ve teneke şişeler(bir cam şişe 1000 (bin) yıl doğada kalabiliyor,bir naylon torba ise 400(dört yüz) yılda doğaya karışabiliyor.)
fabrika atıkları,egsoz dumanı,kömür kullanımı....
ağaç kesimi,erozyon,sera etkisi,asit yağmuru,sel felaketi,hayvan ve diğer küçük canlı kayıpları....
bir döngü kısacası! ! ! !
human is a bio-degredable product...
eternal..
PATRONLAR ‘Çevre Yasası’na karşı çıkıyorlar.
Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) , yasada yapılmak istenen değişikliğin işverenlere yeni yükler getirdiğini, bu yüzden işçi çıkartmak zorunda kalınacağını öne sürüyor.
Tehdit bu
Çevre Bakanı Pepe zaten ‘Bizi tehdit ediyorlar’ diye yakınıyor.
Bu yasa dört kez parlamentoların gündemine geldi; ama patronlar görüşülüp kabul edilmesine izin vermediler ve yasa tam dört kez kadük oldu.
Bu beş..
Yine tehdit var.
Çünkü patronlar her şeyin kendilerinin olduğuna inanırlar.
Yer, gök, hava, su, toprak...
Irmaklar onların fabrikaları için doğal atık su yollarıdır... Bakın; fabrikalarında kullanılan boyanın renginde akar Trakya’nın, Ege’nin nehirleri.
Hava onların işyerlerinden çıkan dumanı-isi-pis kokuları-zehiri taşıyıp durur.
Onlar için orman kerestedir.
Yeşil alanlar, parsel parsel arsa demektir.
Asla vicdanları sızlamaz.
Danayı gördüklerinde akıllarına sucuk, kazı gördüklerinde akıllarına kaztüyü yastık gelir.
Bu yüzden fokların yuvasının üzerine marina yaptılar, yeşil alanlara fabrikalar kurdular, kuş cennetlerinde şimdi apartmanlar var.
Bu yüzden cennet koylar foseptik gibidir, İstanbul’da deniz yok, tüm kıyılarımız pis kokar.
Bu yüzden yasa-masa istemiyorlar.
Ve bir yasayı dört kez kadük edecek kadar örgütlü güçleri var.
*
O zaman...
O zaman ormandan, denizden, nehirlerden, bir nefes havadan, bir yudum sudan, yeşilden, maviden, kısacası bu cennet yurttan yana olanlar, siz de örgütlenin...
Mahallede, kasabada, beldede yurdunu sevenler el ele vermeli...
Dünyanın her yerinde sermaye vatan-yurt-çevre-yaşam-su-hava dinlemez, yok etmek ister. Ama bilinçli ve yürekli insanlar, onlara izin vermemek için örgütlenirler ve çırpınırlar.
Uygar-bilinçli insanın vatan sevgisidir bu.
Sessizlik ve tepkisizlik ise vatanın doğasına, ormanına, denizine, havasına, suyuna, toprağına ihanet değilse nedir? ..
Örgütlenin dostlar...
BEKİR COŞKUN-24.4.2005
gürültü de bir çevre kirliliğidir....
-
-
-
İnsanın Dişi olmadan bile doğiurabildiği tek şey...çevre kirliliğin en büyük sebebi, İNSANDIR...bunu insan yapar ve tüm canlılar hisseder hisseder... işte İnsanın kısaca tarifi...
-
-
-
Çevre kirliliği ülkemizin çözüm getirilmesi gereken en önemli bir kavramdır.Çevre kirliliğinin en önemli konusuda hava kirliliğidir.Çünkü bir insan yemek yemeden 6 ay,su içmeden 1 ay nefes almadan ancak 5 dakika yaşayabilir.Hava canlılar için en önemli yaşam faktörüdür.Hava kirliliği sonucu beynimizin ihtiyacı olan oksijen gitmediği zaman çalışmaz.Dolayısıyla sağlıklı düşünemez; doğru kararlar veremeyiz.Aynı zamanda hava kirliliğine(sigara da dahil) bağlı olarak vücudumuzun ihtiyacı olan mineralleri,vitaminleri bağırsaklarımızdan emilmeden dışarı atılır.Kısaca sağlıklı olmamız, sağlıklı birey oluşturmamız aldığımız hava ile doğru orantılıdır.Peki hava kirliliğini önlemek mümkünmüdür.? Hava kirliliğni yok etmek mümkün değil fakat azaltmak mümkündür.Yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımının artması,fosil yakıtları verimli yakılması,filtre kullanımının arttırılması v.b. önlemlerle azaltmak mümkündür.
Ayrıca katı yakıtlı(kömür v.b) kalorifer kazanlarının kullanımı ehliyetsiz kişiler yeterli eğitime sahip olmayan vasıfsız kişilerin yakması sonucu ciddi hava kirliliği yaşanmakta bununla beraber ciddi yakıt sarfiyatları olmaktadır.
ÇÖZÜM:Hazırlamış olduğum proje(Türkiye Çevre Enstitüsü) ile tüm bu olumsuzlukları azaltmak mümkün..Bu forumu okuyan arkadaşlardan yardım istiyorum.Yaşadığımız ülkeye sahip çıkalım.
Not:Bu projeyle yaklaşık 15000 üniversite mezunu işsize iş imkanı sağlanacaktır...
ne kadar kötü kokarsak o kadar iyi...
Bir arada yaşamanın zorunluluğu sonucu ortaya çıkan kuralların umursanmaması
çevre kirliliği benim için geleceğimizi yavaş yavaş öldürmektir. bilinçsizce yaşam alanımızı sınırlandırarak nefes alamamamızdır.
söz ışıldağı