Günümüzden 1187 yıl önce Harran Üniversitesi Rektörü,fizik-kimya profesörü büyük Türk bilgini Hayyan oğlu Cabir öğrencilerine şunları söylüyordu:
'Madde yoğun enerjidir.Bu yüzden Yunan fizikçilerinin,madenin bölüne bölüne bölünüp parçalanamaz bir en küçük parçayla son bulduğuna ve kitlenin bu sayısız parçacıklardan meydana geldiğine dair olan iddaaları yanlıştır. Cüz-i yetecezza(Yunancası atom) adını verdikleri bu nesne de parçalanır ve bundan enerji hasıl olur.Bu öyle bir enerjidir ki benzetmek gibi olmasın Allah kudreti gibidir.Bir habbeciğin bu şekilde parçalanması Allah göstermesin bağdat gibi bir şehiri yok edebilir.'
Hayyan (Kayahan) oğlu Cabir Horasan'ın başkenti Tus'da doğdu.Türk olan ailesi ile birlikte Küçük yaşlarında Irak'ın Küfe kentine göç ettiler.Cabir Türkler'in geneli gibi Hz.ali'ye bağlı İslam peygamberi soyunun hakimiyetine taraftardı.Bu soydan gelen İslamın altıncı imamı Cafer sadık tarafından yetiştirilmişti.İmamın 765 yılında vefatı üzerine Abbasiler'in hizmetine girmiş ve görev yaptığı Harran Üniversite'sinde bir müddet sonra 'Reis'ül Müderrisin' yani rektör olmuştu.
Cabir'in 826 kitap yazdığı bilinmektedir.112'si uygulamalı fizik ve kimya,70'i teorik kimya,114'ü madenler fizik ve kimyası ile izah edilemeyen güçler,500'ü teorik ve pratik fizik,kimya,matematik,astronomi,felsefe ve dinler tarihi konularındadır.
Cabir, maddenin yoğu enerji olduğunu bulmuş ve tekrar enerjiye dönüşebileceği teorisini ortaya koymuştur.O sırada Yunan ve Arap fizikçileri parçalanamaz anlamına gelen atom ve cüz-i la yetecezza kelimelerini kullanıyorlardı.
Cabir,atomun parçalanabileceğini ve bu takdirde serbest kalan korkunç bir enerjinin ortalığı alt üst edeceğini iddia etti.Bu teorisini 'Kitab-ı müktesap fi sanaat iz-zehep'(yapay altın için bilgi kitabı' adlı eserinde açıkladı.
Bu kitap Cabir'in ölümünden sonra Türk Mersinli Aydemiroğlu tarafından 'Nihayet-üt-talep' (istenilenin en sonu) adıyla ve açıklamalı olarak Türkçe'ye çevrilmiştir.
Cabir,Einstein'dan ortalama bin yıl önce atomun parçalanabileceğini ilan ediyordu.
Cabir,aynı zamanda optik kanınları bulmuş ve mercekler teorisini ortaya koymuştu.
İç bükey aynalar yardımıyla güneş ışınlarını bir yere toplayıp uzak mesafelerden ağaç dallarını tutuşturmayı ve bir kaptaki suyu kaynatmayı başarmıştır.
Her fizikçi gibi Cabir'de kuvvetli bir matematikçidir.Cebir onun buluşu olup,adını da Cabir'den almıştır.
Ancak harun Reşid'in yerine geçen oğlu Me'mun kendisine 'Cabir isterse sarayınızı uzaktan içindekilerle birlikte yakabilir' şeklinde verilen fitne üzerine Cabir'e bu gibi şeylerle uğraşmamasını emrederek,onu ömür boyu göz hapsinde tutmuştur.
Fahreddin Razi ve İbni Sina gibi doğu bilginlerince üstadlar üstadı diye anılan Cabir'in eserleri Yunan,Latin ve Süryani dillerine oradan da tüm batı dillerine çevrilmiştir.
bir döenm müslümanlar için 'bunlar bizi ortaçağın karanlıklarına götürecek 'lakırdısını ağızlarından düşürmeyen lerin her çağa her döneme damgasını vuran ve insanlığa dünyayı aydınlatan hayatlarını kolaylaştıran nice buluşları sunan islam alimlerinden bi haber olmalarındandırki islam düşman olmuş müslümanı geri kafalıkla suçlamışlardır. kendi geri kafalılıklarına bakmadan.
oysaki az araştırmış ve az kitap kurcalamış ve insan olarak tarihini araştırmıuş olsa idiler onlara insanlığın ne olduğunu insanın kimler olduğunu cabir bin hayyam lar ibni sinalar ali kuşcular ve daha niceleri gösterecek ler idi.
ama maksad o değilki; kum onlar için çok cazip, kafaları güneş görmüyor o nimetten eksik ve uzak yaşayan embesil zihniyetli mahlukların daha farklı şeyler söylemesini beklemekte pek doğru olmasa gerek.
Cabir bin Hayyan, modern kimyanın babası sayılır. Bundan 1200 yıl önce atom bombası fikrini ortaya atmıştır. “Atom parçalanabilir. Parçalanınca da öylesine bir güç meydana gelir ki, Bağdat’ın altını üstüne getirebilir. Bu, Allah’ın kudret nişanıdır.” demiştir.
FAYDALI PAYLAŞIM
Günümüzden 1187 yıl önce Harran Üniversitesi Rektörü,fizik-kimya profesörü büyük Türk bilgini Hayyan oğlu Cabir öğrencilerine şunları söylüyordu:
'Madde yoğun enerjidir.Bu yüzden Yunan fizikçilerinin,madenin bölüne bölüne bölünüp parçalanamaz bir en küçük parçayla son bulduğuna ve kitlenin bu sayısız parçacıklardan meydana geldiğine dair olan iddaaları yanlıştır. Cüz-i yetecezza(Yunancası atom) adını verdikleri bu nesne de parçalanır ve bundan enerji hasıl olur.Bu öyle bir enerjidir ki benzetmek gibi olmasın Allah kudreti gibidir.Bir habbeciğin bu şekilde parçalanması Allah göstermesin bağdat gibi bir şehiri yok edebilir.'
Hayyan (Kayahan) oğlu Cabir Horasan'ın başkenti Tus'da doğdu.Türk olan ailesi ile birlikte Küçük yaşlarında Irak'ın Küfe kentine göç ettiler.Cabir Türkler'in geneli gibi Hz.ali'ye bağlı İslam peygamberi soyunun hakimiyetine taraftardı.Bu soydan gelen İslamın altıncı imamı Cafer sadık tarafından yetiştirilmişti.İmamın 765 yılında vefatı üzerine Abbasiler'in hizmetine girmiş ve görev yaptığı Harran Üniversite'sinde bir müddet sonra 'Reis'ül Müderrisin' yani rektör olmuştu.
Cabir'in 826 kitap yazdığı bilinmektedir.112'si uygulamalı fizik ve kimya,70'i teorik kimya,114'ü madenler fizik ve kimyası ile izah edilemeyen güçler,500'ü teorik ve pratik fizik,kimya,matematik,astronomi,felsefe ve dinler tarihi konularındadır.
Cabir, maddenin yoğu enerji olduğunu bulmuş ve tekrar enerjiye dönüşebileceği teorisini ortaya koymuştur.O sırada Yunan ve Arap fizikçileri parçalanamaz anlamına gelen atom ve cüz-i la yetecezza kelimelerini kullanıyorlardı.
Cabir,atomun parçalanabileceğini ve bu takdirde serbest kalan korkunç bir enerjinin ortalığı alt üst edeceğini iddia etti.Bu teorisini 'Kitab-ı müktesap fi sanaat iz-zehep'(yapay altın için bilgi kitabı' adlı eserinde açıkladı.
Bu kitap Cabir'in ölümünden sonra Türk Mersinli Aydemiroğlu tarafından 'Nihayet-üt-talep' (istenilenin en sonu) adıyla ve açıklamalı olarak Türkçe'ye çevrilmiştir.
Cabir,Einstein'dan ortalama bin yıl önce atomun parçalanabileceğini ilan ediyordu.
Cabir,aynı zamanda optik kanınları bulmuş ve mercekler teorisini ortaya koymuştu.
İç bükey aynalar yardımıyla güneş ışınlarını bir yere toplayıp uzak mesafelerden ağaç dallarını tutuşturmayı ve bir kaptaki suyu kaynatmayı başarmıştır.
Her fizikçi gibi Cabir'de kuvvetli bir matematikçidir.Cebir onun buluşu olup,adını da Cabir'den almıştır.
Ancak harun Reşid'in yerine geçen oğlu Me'mun kendisine 'Cabir isterse sarayınızı uzaktan içindekilerle birlikte yakabilir' şeklinde verilen fitne üzerine Cabir'e bu gibi şeylerle uğraşmamasını emrederek,onu ömür boyu göz hapsinde tutmuştur.
Fahreddin Razi ve İbni Sina gibi doğu bilginlerince üstadlar üstadı diye anılan Cabir'in eserleri Yunan,Latin ve Süryani dillerine oradan da tüm batı dillerine çevrilmiştir.
cebirin bulucusudur
merhabalar
bir döenm müslümanlar için 'bunlar bizi ortaçağın karanlıklarına götürecek 'lakırdısını ağızlarından düşürmeyen lerin her çağa her döneme damgasını vuran ve insanlığa dünyayı aydınlatan hayatlarını kolaylaştıran nice buluşları sunan islam alimlerinden bi haber olmalarındandırki islam düşman olmuş müslümanı geri kafalıkla suçlamışlardır.
kendi geri kafalılıklarına bakmadan.
oysaki az araştırmış ve az kitap kurcalamış ve insan olarak tarihini araştırmıuş olsa idiler onlara insanlığın ne olduğunu insanın kimler olduğunu cabir bin hayyam lar ibni sinalar ali kuşcular ve daha niceleri gösterecek ler idi.
ama maksad o değilki;
kum onlar için çok cazip, kafaları güneş görmüyor o nimetten eksik ve uzak yaşayan embesil zihniyetli mahlukların daha farklı şeyler söylemesini beklemekte pek doğru olmasa gerek.
Cabir bin Hayyan, modern kimyanın babası sayılır. Bundan 1200 yıl önce atom bombası fikrini ortaya atmıştır. “Atom parçalanabilir. Parçalanınca da öylesine bir güç meydana gelir ki, Bağdat’ın altını üstüne getirebilir. Bu, Allah’ın kudret nişanıdır.” demiştir.
bkz. müslüman alimler