Yol uzun hayat kısa beraber götüremeyeceğin hiç bir şeye bel bağlama, evet ömür sermayesini hesapla ve kara toprağa yaklaşıyorsun adım adım, her adımda ölüme yaklaşıyorsun ölümü unutma ve yapacak çok iş var daha... unutma yol uzun ömür kısa beraber götüremeceğin hiçbir şeye bel bağlama..
Maddenin saçılımı, Yumruk büyüklüğünde dolu Ya da gemi azıya almış atlılar gibi Azgın hadiseler karşısında Sadağımda bir tek ok Bil ki Senden başkaca da bir tesellim yok !
Açtığın her yaradan
Hesap sorar Yaradan
siz zeki olduğunuzu ispat etmeye muhtaçsınız:)) yine acizsiniz:))
Yol uzun hayat kısa beraber götüremeyeceğin hiç bir şeye bel bağlama,
evet ömür sermayesini hesapla ve kara toprağa yaklaşıyorsun adım adım,
her adımda ölüme yaklaşıyorsun ölümü unutma ve yapacak çok iş var daha...
unutma yol uzun ömür kısa beraber götüremeceğin hiçbir şeye bel bağlama..
Biri sizi üzüyorsa mutlaka mutlu ettiği birileri vardır. Charles Bukowski
Fazla fedakarlık, vefasızlık getirir.
Hepimiz gebermekle mükellefiz etimiz leş fikrimiz âlâ
Bazen 100’ün çözemediğini 60 çözer.
Aradığın seni arayandır. Mevlana
Bilmiyorum kadar güzel bir cevap bilmiyorum…
Yaşam çok güzel...
Yaşamı tatmak, yaşamayı...
Şırıl şırıl akan dereleri...
Yemyeşil dağları...
Meleşen kuzuları...
Ölüm de güzel, sonrası da...
Her doğru adımında ideale yaklaşırsın…
Bazen umduğuna ummadığınla ulaşırsın…
Oysa,
Sobanın kenarına kıvrılan bir kedi gibi…
Pazularımda, karın kaslarımda uyumanı istemiştim.
Ördüğün duvarların arkasında bir mahkumum şimdi…
Aşk ta üç harf bir de, tek te, sen de…
Bu kadarı da tesadüf mü ?:
Gel de..,
Kal da…
Sev de…
Haybeye bir tahdit getirme bana
Belki bir, üç, belki de beş defa…
Dolu dizgin
Deli Dumrul
Serpileyim yollarına…
Hepimiz, dört nala koşan atlılar gibi
bir sona koşuyoruz…
Evlerimiz
Aşklarımız
İşimiz
Kalıcı değiliz, hiçbirimiz…
Hayalim, sen; uyandığımda gülümsediğim…
Bir şeyler yazacağım yazmasına da
Çok doluyum yazamıyorum
Ya da çok boşum…
Ölmek istiyorum, her an ve her saniye. Çünkü dayanamıyorum artık...
Şiir, kelime oyunları...
Cicili bicili bir şey...
Eğlence, zevk...
Ahh
Bir gece esip gelsen
Ateş ve barut
Sen ve ben…
Kendine herşeyi yasakla
Ve
Bütün hırslarını bana sakla …
Ey yâr,
Ruhumun derinliklerine iniver de yaralarımı öperek sarıver…
O kadar muhtacım ki sana…
Ben, bir denizim
Her dalgamda seni çağırdığım…
Dalga geçtim zannettin…
Çaresiz her bahçe,
Açar avuç içlerini,
Bekler yağmurun yağmasını…
Özledim seni…
Seni senden başkası hayal kırıklığına uğratmadı…
Her sıkıştığımda
Ve
Her daraldığımda
Yönüm sana...
Cahilim...
Acizim...
Bitiğim, anlasana...
Kapalıyım,
Senden başkasına !
Asla demiyorum:
"Sarılmaz... "
"Sevmez..."
Sana gelmeden edemiyorum...
Ferec ve mahrec
Yüzüm yok istemeye...
Başka seçeneğim de...
Maddenin saçılımı,
Yumruk büyüklüğünde dolu
Ya da gemi azıya almış atlılar gibi
Azgın hadiseler karşısında
Sadağımda bir tek ok
Bil ki
Senden başkaca da bir tesellim yok !
Bekir Şahin
Senden istediğim
Elbisenden bir parça kopar
Ve yaralarımı sar !
Senden istediğim
Avucunla bir su getir
Suyunu bana içir !
Senden istediğim
Kendinden bir şey kat
Ne bileyim
Kendini bana at !