"Kör et gözlerimi; yine de görürürüm seni, kapat kulaklarımı: Duyabilirim seni, ayaklarım olmadan da gelebilirim sana, çağırabilirim seni ağzım olmadan da. Koparsan da kollarımı, tutarım seni, yüreğimle, ellerimle olduğu gibi, kapatsan da yüreğimi, beynim çarpacak ve beynime salsan da alevler, kanımın her damlasında taşırım seni." Rainer M. R.
Yanlış yer ve zamanın insanı oldum hep. Biraz erken,biraz geç. Biraz tutsak,epey özgür. Kalbim! Özgürlüğünün derinliklerinde yüzerken şimdi sen Acıya hasret benliğime merhamet et. Kalbim! Tomurcuklar açarken bahçenin kuytularında Gülüver ömrünün kalanına itiraf et...
“..geç kapanırmış güya derin yaralar zira bizim de kabuklara düşmanlığımız aşikâr..”
daha sessizim şimdi van gogh’un kadınlarından ve daha da içli. ihtimâl o ki; okumayacağınız şiirlere yazıyorum hevesle sizi tanığı olmayacağınız bir aşkla sevdiğim gibi
isminizi fısıldıyorum sürekli geceye ve güllere sufle veriyor telve ateşe. ateş köze. köz küle. sanki kül ateşten azade bu minvalde
ey siz! siz ve o nihavent gözleriniz. güne düşen cemre her hecede. her nefeste doyumsuz giz.
ve elbet kusursuz müebbet yokluğunuz. sorgusuz üstelik bunu bir tek siz bilmiyorsunuz
adanabilirdim öykülerce adımlarınıza oysaki oysaki bütün kadınlarımla ezberleyebilirdim sizi
cümlenizin en sessiz harfi olmaya hazırdım yaslanırdım usulca dudaklarınıza adımla ya da bir mum karanlığınıza nasıl da razıydım vâkıf olmaya sırrınıza ışığa karşı durduğunuzda arkanızda kalmaya nasıl da arzulu
mânâ da olabilirdim mesela bu bahar aldanmaya ya da dönüp dönüp baktığınız o ayna hani şart değildi nazarınızda leyla olmak yazılsaydım yeterki alnınıza siz yeterki dokunsaydınız yaraya parmak uçlarınızda vefa
oysa çalmayacağınız kapıların gerisinde açmayacağınız kapıların önündeyim vâveylâ! en yakınınızda ve fakat en uzak sürgündeyim
Uydurmaca duyguları edip yerinden Uydurmaca yaşanmışlıkları sarmalanıp Bir ucuz oteldeki yatak örtüsü kokusu Battınız her biriniz Her bir dizenizle kelam gemisinde Şiir denizine.
beni kör kuyularda merdivensiz bıraktın denizler ortasında bak yelkensiz bıraktın öylesine yıktın ki bütün inançlarımı beni bensiz bıraktın beni sensiz bıraktın....
Oturur bir gece yarısı, bir adamın bir kadına yazdığı şiir olursun… O şiir öyle güzel olmuştur ki içinde ruh bulursun. Ahh o adamlar iyi ki aşık olmuşlar. Ahh o kadınlar aşk'a ne çok yakışmışlar… C.S.
"İki insan bir araya gelince O geçirgen bağa bir ilmek atar Bazen fiyonk olur arada Bazen her şey düğümlenir Yine de sonuna kadar Bu bağın götürdüğü Yere kadar gitmez
İnsanlar Dostluğa, kandaşlığa, aşka evet Evet ama nereye kadar?"(Bknz: İ.Ö)
Şifresi çözülememiş bir haber gibi Uzak bir düş oldu ellerin Geceler uzadı dal üşüdü bitti şarkılar Yine yağmurlar var sen yoksun Daha kaç mevsim eskiteceğiz
Bir gün sabah sabah kapıyı vursam, Kim o dersin uykulu sesinle içerden. Saçların dağınıkdır, mahmursundur. Kimbilir ne güzel görünürsün sevgilim, Bir sabah vakti kapıyı çalsam, Uykudan uyandırsam seni, Ki, daha sisler kalkmamıştır Haliç’ten. Fabrika düdükleri ötmektedir.
Şenlik dağıldı bir acı yel kaldı bahçede yalnız O mahur beste çalar Müjgan'la ben ağlaşırız Gitti dostlar şölen bitti ne eski heyecan ne hız Yalnız kederli yalnızlığımız da sıralı sırasız O mahur beste çalar Müjgan'la ben ağlaşırız
Bir yangın ormanından püskürmüş genç fidanlardı Güneşten ışık yontarlardı sert adamlardı Hoyrattı gülüşleri aydınlığı çalkalardı Gittiler akşam olmadan ortalık karardı
Bitmez sazların özlemi daha sonra daha sonra Sonranın bilinmezliği bir boyut katar ki onlara Simsiyah bir teselli olur belki kalanlara Geceler uzar hazırlık sonbahara. Atilla İLHAN
Hala yağmur yağıyorsa buralara Kuşlar ara sıra da olsa ötüyorsa Kesmediyse toprak ana verdiklerini tümünden Anamın tabiriyle "Yüzü suyu hürmetinedir" çocukların.. ...
Ne mi istiyorum?
Eylül gibi bir şey istiyorum ben;
Yakmasın
Üşütmesin
Sarı-yeşil olsun
Sarı sabrım
Yeşil dileğim olsun
Rüzgarı ılık essin
Yağmuru huzur versin
Güneş umuda doğsun
Bağlar bozulsun
Üzümler şarap olsun
Toprak bereketlensin
Doğa arınsın temizlensin
Eylül gelsin
Diğer mevsimler kenara çekilsin
Sarı-yeşil bahar gelsin
Eylül gelsin...
*Birhan Eroğlu
"Kör et gözlerimi; yine de görürürüm seni,
kapat kulaklarımı: Duyabilirim seni,
ayaklarım olmadan da gelebilirim sana,
çağırabilirim seni ağzım olmadan da.
Koparsan da kollarımı, tutarım seni,
yüreğimle, ellerimle olduğu gibi,
kapatsan da yüreğimi, beynim çarpacak
ve beynime salsan da alevler,
kanımın her damlasında taşırım seni."
Rainer M. R.
Bir şiir bırak bana umudu çağrıştırıyor ve ilham veriyor yeni şiirler yazmam için.
Ş
İ
İ
R
Bir gün gelir de unuturmuş insan
En sevdiği hatıraları bile
Bari sen her gece yorgun sesiyle
Saat on ikiyi vurduğu zaman
Beni unutma
Ümit Y. O.
Yanlış yer ve zamanın insanı oldum hep.
Biraz erken,biraz geç.
Biraz tutsak,epey özgür.
Kalbim!
Özgürlüğünün derinliklerinde yüzerken şimdi sen
Acıya hasret benliğime merhamet et.
Kalbim!
Tomurcuklar açarken bahçenin kuytularında
Gülüver ömrünün kalanına itiraf et...
nm
Bir şiir bırak acı bir iç burkuntusu
Beni öylece bırakıp gidene
Bir şiir her satırını hecelediğim
Uçurum bakışlı sevdiğim
“..geç kapanırmış güya derin yaralar
zira bizim de kabuklara düşmanlığımız aşikâr..”
daha sessizim şimdi van gogh’un kadınlarından
ve daha da içli.
ihtimâl o ki; okumayacağınız şiirlere yazıyorum hevesle sizi
tanığı olmayacağınız bir aşkla sevdiğim gibi
isminizi fısıldıyorum sürekli geceye ve güllere
sufle veriyor telve ateşe. ateş köze. köz küle.
sanki kül ateşten azade bu minvalde
ey siz!
siz ve o nihavent gözleriniz. güne düşen cemre her hecede.
her nefeste doyumsuz giz.
ve elbet kusursuz müebbet yokluğunuz. sorgusuz
üstelik bunu bir tek siz bilmiyorsunuz
adanabilirdim öykülerce adımlarınıza oysaki
oysaki bütün kadınlarımla ezberleyebilirdim sizi
cümlenizin en sessiz harfi olmaya hazırdım
yaslanırdım usulca dudaklarınıza adımla
ya da bir mum karanlığınıza
nasıl da razıydım vâkıf olmaya sırrınıza
ışığa karşı durduğunuzda
arkanızda kalmaya nasıl da arzulu
mânâ da olabilirdim mesela bu bahar aldanmaya
ya da dönüp dönüp baktığınız o ayna
hani şart değildi nazarınızda leyla olmak
yazılsaydım yeterki alnınıza
siz yeterki dokunsaydınız yaraya parmak uçlarınızda vefa
oysa çalmayacağınız kapıların gerisinde
açmayacağınız kapıların önündeyim
vâveylâ! en yakınınızda
ve fakat en uzak sürgündeyim
Arzu Eşbah
Sebat Kuşları 2
Sabır diyarına seferi ömrü lügatımız
Biraz sadelik biraz şiir daima Allah'tır yol beyanımız
Bir tutam huzur olsun yol azığımız
Bad-ı Saba'da Sebat Kuşları huzuru âlânızNefaset-i Kalbi ,
Huzur-u İlahi,
Bu isnai lügati
Eder ömrü secdeli
Gönlü heceli
Refika-ı Âlâ Meclisi bekler bizleri.
Ebrar ARSLAN
( Filmdeki İyiKız )
Uydurmaca duyguları edip yerinden
Uydurmaca yaşanmışlıkları sarmalanıp
Bir ucuz oteldeki yatak örtüsü kokusu
Battınız her biriniz
Her bir dizenizle kelam gemisinde
Şiir denizine.
beni kör kuyularda merdivensiz bıraktın
denizler ortasında bak yelkensiz bıraktın
öylesine yıktın ki bütün inançlarımı
beni bensiz bıraktın
beni sensiz bıraktın....
ve dudak söze küstü bu gün
kalem denizinde
kelam bulamayan kısacık ömrüme
Ey ruhumun da içine giren
Ey beni benimle harbettirip
kendime mağlup ettiren
kaldır hasretini üzerimden
diyemem gel
aklım bile lal'e dönüştü bu gün
göç eden kuşların
dönüp yuvalarına baktığı gibiyim
örümceğin ördüğü ağda
bıraktığı gibiyim
Ukkaşe'nin Mühründe
kendini yaktığı gibiyim
içime o hal böyle düştü bu gün....
Tuğrul Şenol
Ben hâlâ onsekiz yaşında gibiyim,
Söylemezsem kim bikecek ki ?
Ele verirmi beni ak saçlarım,
Yolarım onlarıda kim bilecek ki...
Ben hâlâ onsekiz yaşında gibiyim,
Söylemezsem kim bikecek ki ?
Ele verirmi beni ak saçlarım,
Yolarım onlarıda kim bilecek ki...
Oturur bir gece yarısı, bir adamın bir kadına yazdığı şiir olursun…
O şiir öyle güzel olmuştur ki içinde ruh bulursun.
Ahh o adamlar iyi ki aşık olmuşlar.
Ahh o kadınlar aşk'a ne çok yakışmışlar… C.S.
Kestik artık umudu
yağmurdan
yürek biçimini
alsa da gökyüzündeki
küçük bulut
Sunay Akın
"İki insan bir araya gelince
O geçirgen bağa bir ilmek atar
Bazen fiyonk olur arada
Bazen her şey düğümlenir
Yine de sonuna kadar
Bu bağın götürdüğü
Yere kadar gitmez
İnsanlar
Dostluğa,
kandaşlığa,
aşka evet
Evet ama nereye kadar?"(Bknz: İ.Ö)
Düm dümbelek Şaziye
Gömdüm seni maziye
Mazi tatlı sen acı
Varmı böyle muşmula suratlı :))
Şifresi çözülememiş bir haber gibi
Uzak bir düş oldu ellerin
Geceler uzadı dal üşüdü bitti şarkılar
Yine yağmurlar var sen yoksun
Daha kaç mevsim eskiteceğiz
Nerde kaldı sesin hangi teldesin
Tutku yaşından büyük gösteriyorsa
Sağır ve dilsiz geceler sorumludur
Gözlerin
Ve şer iklimi
Güfte Beste
Güfteden besteye yürür giderim
Mızrabı uduma vurur giderim
Zannetmeyin kalben çürür giderim
Bu kubbe notayla durur biliniz.
Güftekar hasretle şiiri yazar
Kavuşma olmazsa sızılar azar
Ne farkeder salı çarşamba pazar
Bu kubbe şiirle nurdur biliniz.
Şu sevda girince hali çok yaman
O zaman gönülde geçmez hiç zaman
Geceleri ağlar hep diler aman
Güfte beste aşkı sırdır biliniz.
Abdullah Kaya Amasyalı
Bir gün sabah sabah kapıyı vursam,
Kim o dersin uykulu sesinle içerden.
Saçların dağınıkdır, mahmursundur.
Kimbilir ne güzel görünürsün sevgilim,
Bir sabah vakti kapıyı çalsam,
Uykudan uyandırsam seni,
Ki, daha sisler kalkmamıştır Haliç’ten.
Fabrika düdükleri ötmektedir.
t. uyar
Şenlik dağıldı bir acı yel kaldı bahçede yalnız
O mahur beste çalar Müjgan'la ben ağlaşırız
Gitti dostlar şölen bitti ne eski heyecan ne hız
Yalnız kederli yalnızlığımız da sıralı sırasız
O mahur beste çalar Müjgan'la ben ağlaşırız
Bir yangın ormanından püskürmüş genç fidanlardı
Güneşten ışık yontarlardı sert adamlardı
Hoyrattı gülüşleri aydınlığı çalkalardı
Gittiler akşam olmadan ortalık karardı
Bitmez sazların özlemi daha sonra daha sonra
Sonranın bilinmezliği bir boyut katar ki onlara
Simsiyah bir teselli olur belki kalanlara
Geceler uzar hazırlık sonbahara.
Atilla İLHAN
Hala yağmur yağıyorsa buralara
Kuşlar ara sıra da olsa ötüyorsa
Kesmediyse toprak ana verdiklerini tümünden
Anamın tabiriyle
"Yüzü suyu hürmetinedir" çocukların..
...
Benim şu gecelerimin uykusu yok
İçmeden sarhoş olurum ben
Şu kısacık ömrümün derdi çok
İşte öylesine sarhoşum ben
Bazen dinç bazen ruh gibi
Dolaşamam sokaklarda eskisi gibi
Gözlerim uykulu yüzümse asık
İşte öylesine sarhoşum ben
Meyhane nedir bilmem
İçkiyi tövbe sevmem
Lakin ayıkla gezmem
işte öylesine sarhoşum ben
Ne tarifi mümkün ne anlatması
Her geçen gün büyüyor Aşkın yarası
Bitmek bilmeyen sarhoşluk bu
İşde öylesine sarhoşum ben
Gönül bu anlatmıyor
Seni bir türlü unutmuyor
İçmeden Gönül sarhoş oluyor
İşte öylesine sarhoşum ben
Sarhoşluğu sadece içki verir, sanan
İçmeden hiç sarhoş olur mu diyor, insan!
Ben içmedim, sarhoş değilim inan!
İşte! öylesine sarhoşum ben.
Iddia ediyorum:
Bizim köydeki keçiler
Senin kadar ' keçi' olsalardı
Ben ' çoban' olamazdım
S.GEZİK
Delibalım, sen söyle ben ağlarım,
Yalanlarla geçirdiğim ömrüme yanarım.
Yalnızlığa açılır kapım
Hiç bitmedi çektiğim,
Ağrım, acım.
14.04.2018